Kategori: Siyaset

  • Mide küçültme ameliyatlarıyla ilgili Meclis’te alt komisyon kuruldu

    TBMM Dilekçe Komisyonu‘nun mide küçültme ameliyatlarıyla ilgili harekete geçmesiyle 6 ay önce ‘obezite ile mücadele yöntemleri ve cerrahi uygulamalardaki malpraktis iddialarının araştırılması ve alınabilecek önlemlerin belirlenmesi’ için alt komisyon kuruldu. Komisyon Başkanı Belma Satır, çalışmalar hakkında bilgi verdi. Satır, kendilerine gelen şikayet dilekçeleri sonrası ‘Obezite nedir ve nasıl önlenebilir?’ diyerek, çalışma başlattıklarını kaydetti. Türkiye’de ve dünyada obezite gerçekliliği olduğunu belirten Satır, “Bunu hem verilerde hem de yaşadığımız çevreden görüyoruz. Bize müracaat eden, obeziteden dolayı yapılan mide ameliyatlarından mağdur olan ailelerin dilekçelerinden anlıyoruz. Obezite ile ilgili çalışmaya 6 ay önce kurduğumuz alt komisyonda başladık. Bu çalışmayı ilgili bakanlıklar ve kuruluşlarla yürütüyoruz” dedi.

    ‘OBEZİTEYLE BİRÇOK HASTALIK TETİKLENEBİLİR’

    Obezitenin, önlenmemesi halinde pek çok hastalığın da tetikçisi olabileceğine dikkat çeken Satır, “Obezite sadece şişmanlık olarak, fiziksel bir durum olarak görülmemeli. Obezite ile birlikte birçok hastalık tetiklenebilir. Kalp, kanser, diyabet solunum yetmezliği gibi” diye konuştu.

    Obezite konusunda Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığını belirten Satır, “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 yılında yaptığı bir araştırmaya göre; yüzde 38’lik oranla Avrupa’da  Türkiye en yüksek oranda obezite vatandaşı olan ülke. Yüzde 38’lik oran çok yüksek bir oran. Türkiye’de tek bir istatistik oranı yok. Yetişkinlerde her 3 kişiden 1’i obez ya da çok kilolu. Her 4 çocuktan 1’i obez ya da çok kilolu. Bu rakamlar özellikle çocuklar için söylemek isterim önümüzdeki günlerde çok büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacak” dedi.

    ‘DİREKT AMELİYATA GİTTİKLERİNİ GÖRÜYORUZ’

    Komisyon Başkanı Satır, obezite hastalarının mide küçültme ameliyatından önce beslenmesine ve egzersizine dikkat etmesi gerektiğini belirtti. Tedavi yöntemlerine gidilmeden yanlış teşviklerle kişilerin ameliyata yönlendirildiğini kaydeden Satır, şunları söyledi:

    “Bazı vakalarda tedavi sürecinin takip edilmediği görülüyor. İlaç yöntemlerine gidilmeden medyadaki sanatçıların artistlerin, mankenlerin pohpohlamasıyla veya teşvikiyle insanların direkt ameliyata gittiğini görüyoruz. Bunların doğru olmadığını hem bilim insanları hem yaşanan kötü olaylarda gösteriyor.Komisyonumuz çalışmaya devam ediyor. Geleneksel yol ve yöntem var. Yemek yemeği seviyoruz. Bu konularda biraz daha dikkatli olmamız gerekiyor. Çocuklara faydalı olmayacak reklamlara dikkat edilmesi gerekiyor. Yemek konusunda ısrardan vaz geçmeliyiz. Faydası olmayan reklamların yayınlanmasına izin verilmemeli. Okul kantinlerinde denetimlerin artırılması gerekiyor. Gazlı içecekler Türkiye’de üretilirken damak tadına uygun fazla şekerli üretiliyor. Bu konuda hassa olmamız gerekiyor.”

  • ‘Mazbata Online’ Oyununun Yenisi Çıktı: Ali İhsan Yavuz Taklidi Yapan Şahan Gökbakar Eklendi

    Yüksek Seçim Kurulu‘nun (YSKİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu‘nun mazbatasını iptal etmesi ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanması kararını alması yeni tartışmalara neden oldu.

    31 Mart seçimleri döneminde gündeme gelen Mazbata Online oyunu ise, seçimlerin iptali ve yenilenmesi sürecinde yaptığı “Hiçbir şey olmasa bile biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” açıklamasıyla gündeme gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz‘un oyuncu Şahan Gökbakar tarafından taklit edildiği karakterin yer aldığı yeni karakterle 3. bölümünü yayınladı.

    Oyunda, Gökbakar’ın Yavuz’u taklit ederken kullandığı “Hiçbir şey olmamış olsa dahi her şey çok güzel olacak” ifadelerine yer verildi.

    Gökbakar’ın taklidi dışında ise oyunda yer alan karakterler eski bölümlerle aynı.

    Önceki iki bölüme göre aynı konseptin yer aldığı oyunda amaç yine belirli bir süre içerisinde yeterli sayıda sandığa ulaşmak.

    Ancak, oyunda karakterleri bu sefer daha zorlu engeller ve ‘devler’ bekliyor.

  • CHP’den Ali İhsan Yavuz’un açıklamalarına yanıt

    Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un yeniden sahneye çıkarak, adeta talimat içerikli değerlendirmelerde bulunduğunu savundu.

    “Hukuksuzluğun metastaz yaptığına bir kez daha tanık olduklarını” öne süren Altay, YSK’ye yönelik baskı, basınç, etkileme, zorlama sürecine yargının da dahil olduğunu iddia etti.

    Altay, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın, mahkemenin kuruluş yıl dönümünde, “Hakim, hiçbir şart ve ahval altında aklını ve vicdanını başkasına emanet edemez.” şeklinde güzel bir değerlendirme yaptığını ancak bunun eksik olduğunu, Arslan’ın buna savcıyı da eklemesi gerektiğini belirtti.

    “Bunu deseydin, belki bugün bir talimatla kimi sandık kurulu başkan ve üyeleri hakkında soruşturma başlatan savcı, bu aymazlığı yapmazdı. İpe un sermeye devam ediliyor.” ifadesini kullanan Altay, “Maltepe, Kadıköy ve Ataşehir’de Anadolu yakası Cumhuriyet başsavcılığı bir soruşturma açmış, çeşitli ihbarlar üzerine. Bu talebi YSK, bir suç duyurusu olarak yapsa belki anlarız. Ama bunun pazartesi karar gününden önce YSK’nin kararına bir destek olmak amacıyla bu soruşturmanın başlatıldığı çok açık. Bu soruşturmayı, bu suç duyurusunu AK Parti mi talep etmiştir, bu suç duyurusunda AK Parti mi bulunmuştur, YSK mi bulunmuştur? Başsavcılığın buna açıklama yapması lazım.” diye konuştu.

    Altay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un, “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu.” şeklinde sözler sarf ettiğine dikkati çekerek, bu türden gerekçelerle yapılan başvurular üzerine YSK’nin “dosyanın kapağını bile açmadan iade etmesi gerektiğini” savundu.

    Engin Altay, AK Parti’nin, “Ben Büyükçekmece’ye itiraz ettim iptal edilsin, İstanbul Büyükşehir Belediye sonuçlarına itiraz ediyorum, iptal edilsin.” dediğini, belgelerin istenmesi halinde ise “Onlar yok, ben sonra onları bulup geleceğim.” cevabını verdiğini savunarak, bunun adının, siyaset ve hukuk literatüründe “kepazelik” olduğunu iddia etti.

    “YSK, TAHKİKAT KURUMU, MUHAKKİK DEĞİLDİR”

    CHP Grup Başkanvekili Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bulamadım bir şey, ben başsavcıya talimat vereyim, bir soruşturma başlatsın, sen bu soruşturmayı esas al, seçime şüphe, şaibe karıştı de, seçimi iptal et… Bunun adı talimattır, yargı takviyeli olarak YSK, bir basınç ve tasallut altındadır. YSK’nin saygıdeğer üyeleri, anayasadan aldığınız yetkiyi kullanıyorsunuz, kanunlara uygun kullanmak zorundasınız. İnsan içine çıkacak yüzünüz olsun, çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne bakacak yüzünüz olsun. Kızılay’da sizi yürütmezler, yüzünüze tükürürler. Bu basınca, baskıya Cumhuriyet başsavcılığı destekli bu tasalluta boyun eğmeyin. Önünüzde kanun, anayasa var. İşinizi buna göre yapın. YSK, bugüne kadarki içtihat ve kararlarına uymak zorundadır. Dün ak dediğine bugün kara, dün kara dediğine bugün ak diyen YSK’nin bundan sonra yapacağı hiçbir seçim güvenli seçim olmaz. YSK, İçişleri ve Adalet bakanlıkları üzerinden üretilen, yasa dışı, delil sayılamayacak kağıt parçalarını dikkate alarak toplanmamalıdır bile. Velev ki toplandı, bu itirazları peşinen reddetmesi lazım. YSK, tahkikat kurumu, muhakkik değildir. YSK, önündeki belgeye göre karar verir. Şüphe, şaibe var diyerek, bir siyasi partinin bütün taleplerine, ‘Emredersiniz, buna da şuna da bakalım’ demez. Türkiye’de ben kazanmazsam seçim meşru değildir anlayışını tesis edemez, bunun içtihadını oluşturamaz. YSK, sarayın değil hukukun üstünlüğü esastır diyebilmelidir. Bunu yapmayan bir YSK’nin meşruiyeti her zaman tartışılacaktır.”

    “KRİZİ SONLANDIRMAYA DAVET EDİYORUZ”

    Sandık kurulu başkanlarının 22 Şubat, üyelerin ise 24 Şubat’ta, AK Parti ve MHP’li üyelerin de olduğu ilçe seçim kurullarında, kaymakamlıktan gönderilen listelerden kura çekilerek belirlendiğini anımsatan Altay, bunlara yönelik 28 Şubat- 4 Mart’a kadar itiraz sürecinin bulunduğunu söyledi. Altay, 10 gün boyunca AK Parti ve MHP’nin elinde sandık kurulu üye listelerinin bulunduğunu, Yavuz’un, “Bizde yok” diyerek, kamuoyuna yanlış bilgi verdiğini savundu.

    YSK’nin ilan ettiği seçim takvimine göre bütün iş ve işlemlerin yürüdüğüne işaret eden Altay, muhalefetin talebine göre “Bu takvim kesin”, iktidarın talebi halinde ise “Bir bakalım” denilemeyeceğini dile getirdi.

    Altay, şöyle devam etti:

    “Böyle YSK olur mu? Tam kanunsuzluk için itiraz edebileceğimiz YSK’nin bizatihi kendisi, tam kanunsuzluk hali içindedir. YSK’nin AK Parti’nin, hiçbir şey yoksa bile bir şey olmuştur tezinden yola çıkarak işlem yapması, ilçe seçim kurullarına yazı yazması bile görevi ihmaldir, suistimaldir. Bunları yapamaz. Ama öyle görülüyor ki YSK, yürütmenin, sarayın, tasallut, baskı, basıncına teslim olmuştur. YSK’nin böyle bir hakkı yoktur. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi 6-7 saatte bitiriliyor, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi bize göre bitmiştir ama YSK’nin ilanı noktasında 30 günü aşkın süredir bitirilemiyorsa burada ipe un serme, çamura yatma, tam kanunsuzluk vardır. AK Parti’nin bütün iddiaları mesnetsizdir. YSK’yi hukuka uymaya, anayasada kendisine verilen görevleri kanuna uygun olarak yerine getirmeye, bu krizi bir an önce sonlandırmaya davet ediyoruz.”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Çubuk’taki şehit cenazesi sırasında yapılan saldırıya da değinen Altay, “Linç girişimine karşı TBMM’nin salı günü üç maymunu oynadığını, AK Parti ve MHP’nin parmak çoğunluğuyla linç girişimine yönelik araştırma önergesinin reddedildiğini” öne sürdü. Altay, organize suçun, organize örtbas yöntemleriyle ortadan kaldırılamayacağını söyledi.

    Seçimlerin yenilenmesi durumuna yönelik bir soru üzerine de Altay, “31 Mart yerel seçimlerinin, kendileri için tamamlandığını, bundan sonrasının gasp olacağını, YSK’nin eliyle bile bu gaspın yapılamayacağını” kaydetti. Altay, gündemlerinde “seçim yenilenmesinin olmadığını, olamayacağını” vurguladı.

  • İmamoğlu İçin ‘Mazbata Online’ Oyunu Yapıldı

    Yerel seçimlerin ardından iktidar ve muhalefet arasında İstanbul özelinde seçim sonuçlarına ilişkin tartışmalar devam ediyor.

    Seçimin resmi olmayan sonuçlarına göre İstanbul Belediye Başkanlığı yarışını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Ekrem İmamoğlu kazanırken, AK Parti cephesinden de itiraz sesleri yükseliyor.

    Devam eden mazbata tartışmalarının yanında, internet üzerinden oynanan ‘Mazbata Online’ isimli bir oyun gündeme geldi.

    Ekrem İmamoğlu’nun animasyonunun yer aldığı oyunda, oy farkı sürekli azalırken aynı zamanda İstanbul’un ilçe sayısı olan 39 sandığa ulaşarak mazbatayı alması hedefleniyor.

    Oyunun açıklama kısmında ise “Arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz. Oyunumuzda amaç, Imamoolu’nun bütün 39 İstanbul ilçesinin sandıklarını toplamasını sağlamak. Bunun için ister ekranda bulunan Joystick ve Ateş tuşunu kullanın, isterseniz de klavyenizle oynayın” ifadeleri yer alıyor.

    Oyun esnasında, kullanıcılara Ekrem İmamoğlu’nun seçim sonuçlarına ilişkin konuşmaları da eşlik ediyor.

    Oyunun başarıyla tamamlanması halinde ise, oyunun sonunda İzmir Marşı çalıyor.

     

    Oyunu Oynamak İçin: mazbata.online

  • Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a çağrı: Sözleşmeyi iptal et 50 milyon doları ben sana bulacağım

    Ankara’nın Keçiören ilçesinde konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, yerel seçim sürecindeki sert söylemleri, “Sanki savaşa gidiyoruz. Altı üstü yerel seçime gidiyoruz. Neredeyse birbirimizi gırtlaklayacağız” sözleriyle eleştirdi.

    Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

    — İşsizlik almış başını gidiyor. Her evde bir işsiz var. Son bir yılda işine son verilen kişi sayısı 1 milyon 11 bin kişi. 1 milyon 11 bin eve yemek girmiyor, tence kaynamıyor. Saray’dakiler bunun farkında mı? Bu acının farkında mı?

    — Getirmişler gündeme; Türkiye’nin beka sorunu var. 10-15 yıl önce Türkiye’nin beka sorunu yoktu. Kim getirdi bu beka sorununu gündeme. İyi yönetemediniz ülkeyi. Beka sorunu varsa sebebi iktidardakilerdir.

    — Sabah akşam bize saldırıyorlar. Sanki savaşa gidiyoruz. Altı üstü yerel seçime gidiyoruz. Neredeyse birbirimizi gırtlaklayacağız. Hepimiz gideceğiz bütün bunların sebebi olan siyasi iktidara dersini vereceğiz.

    ‘SİLAH FABRİKASINI SATANA OY VERENE MİLLİYETÇİ DENMEZ’

    – Şimdi sıra geldi Sakarya’daki silah fabrikasını satmaya. Benim imzam değil onun imzası var. ‘Kılıçdaroğlu ispat ederse cumhurbaşkanlığını bırakırım’ diyor. Bir devletin silah fabrikalarını yabancı orduya satıyorsan bu milletin namusunu satıyorsun demektir. Ülkücü kardeşlerime sesleniyorum. Silah fabrikasını yabancı orduya peşkeş çekene milliyetçi denmez. Bunlara oy verene de milliyetçi denmez.

    — Fabrikayı 50 milyon dolar para bulamadı diye Katar ordusuna verdiğini söylüyor. Erdoğan’a çağrı yapıyorum. Sözleşmeyi iptal et 50 milyon doları ben sana bulacağım. Bütün Türkiye şahit olsun. Tank palet fabrikasını satarken askerlerin görüşünü aldın mı? Orada subaylar var. Fabrika satıldığında askerlerimiz Katar ordusunun emrinde mi çalışacak? İster Erdoğan cevap versin, ister sözcüsü Bahçeli.

    ‘BAY KEMAL OLMAK KOLAY DEĞİL’

    – Milliyetçi olmak için Ankara’da seymen olmak gerekir. İthal adayla belediye mi yönetilir? Bir tane belediye başkan adayı bulamadınız mı? Kayseri’den geliyor. Bütün bunları Ankaralıların düşünmesi lazım. Eğer bu ülkede beraber yaşayacaksak, dostça yaşayacaksak alın teriyle, gönül rahatlığıyla oyumuzu kullanacağız.

    — Fabrika için 50 milyon dolar bulamıyosun da Suriyeliler için 35 milyon dolar buldun. Ben böyle konuştuğum için Erdoğan çok rahatsız. Bay Kemal konuşuyor diyor. Bay Kemal olmak kolay değil. Bay Kemal olmak için dürüst olmak lazım. Oğlunu bedelli askere göndermemek lazım. Bay Kemal olmak için kul hakkı yememek, komşusu açken tok yatan bizden değildir kültürüne sahip olmak lazım.

    — Sana verilen bedava uçak yüzünden devletin fabrikası mı satılır? Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihine hakarettir.

  • ‘Halka bağışlanan ürünler tanzimde ücretli satıldı’

    CHP Antalya Milletvekili Aydın Özer, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda sebze ve meyve fiyatlarının düşmesi amacıyla başlatılan tanzim satış uygulamasına ilişkin konuştu. Özer, 12 Şubat 2019 tarihinde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin resmi Twitter hesabından yaptığı bir paylaşıma dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu:

    “Bakan; Kaş ve Kınık’ta tüccarlık yapan Vahit ve Ali Uçak isimli kardeşlere teşekkür ederek ‘Halkımızın cebine ve mutfağına göz dikenleri boşa çıkarmak için iki TIR ürünü bedelsiz olarak tanzim mağazalarına teslim ettiler’ paylaşımında bulunmuştur. Buradan sormak istiyorum: Bu iki TIR malın karşılığı irsaliyelerle tespit 36 bin 526 kilogram yapmaktadır. Bu bağış yapılan ürünler halkımıza bedava verilmesi gerekirken tanzim satış mağazalarında niye satışa sunulmuştur? Bunun karşılığı da 109 bin lira civarında para yapmaktadır. Bu para nerede kullanılmıştır?”

    ‘KAÇ TON ÜRÜN BEDELSİZ ALINDI?’

    Konuyla ilgili Bakan Bekir Pakdemirli’ye bir de soru önergesi veren CHP’li Aydın Özer, şu soruları yöneltti:

    “Tarım Bakanı’nın Twitter hesabından da teşekkür ettiği Uçak Kardeşler, tanzim satışlar için toplamda kaç ton ürünü bedelsiz olarak teslim etmiştir? Uçak Kardeşler gibi başka kimler ‘halkımızın cebine ve mutfağına göz dikenleri boşa çıkarmak için’ bedelsiz ürün tesliminde bulunmuştur? Halkımızın cebine ve mutfağına göz dikenler kimlerdir?”

  • Soylu: Türkiye’de 405 bin 521 Suriyeli çocuk doğdu

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı’nda uluslararası göç konusuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Suriye kaynaklı düzensiz göçle ilgili ilk şokunu, Bodrum sahiline vuran küçük, cansız bir çocuk bedeninin fotoğrafıyla yaşadığını anlatan Soylu, o fotoğrafın ilk ve tek olmadığını, arşivlerde bunlardan ne yazık ki oldukça fazla bulunduğunu ifade etti.

    Türkiye’de Kasım 2018 itibarıyla 405 bin 521 Suriyeli çocuğun doğduğunu aktaran Soylu, “Bu çocuklar Türkiye’de doğmamış olsaydı, anne babalarına Türkiye’de geçici koruma statüsü verilmemiş olsaydı, Suriye’nin neresinde doğacaklardı? Bu çocukların yaşama şansları ne kadar olacaktı bunu bilemiyoruz. Muhtemelen onlarla da denizlerimizde bir botun içinde karşılaşacaktık veya onlar hiç o şansı bile elde edemeyeceklerdi” diye konuştu.

    Soylu, “Ülkemizde en son güncel verilerle geçici koruma statüsüyle 3 milyon 644 bin 342 Suriyeli bulunuyor. 2018’de yakalanan düzensiz göçmen sayısı 268 bin 3, 2019’un ilk 5 haftasında 16 bin 523 kişi dedi.

    ‘GÖÇ İÇİN HARCANAN PARA 37 MİLYAR DOLAR’

    Göçü yönetmek için önemli bir insan kaynağı kullandıklarını belirten Soylu, “Şu ana kadar harcadığımız para da 37 milyar dolar seviyesindedir” dedi.

    Göçmenlerin, sanıldığının aksine iş sahalarını daraltmadığını, hatta yaptıkları yatırımlarla özellikle ticarette ve sanayide yeni istihdam imkanları sağladıklarını anlatan Soylu, “2016 başında Türkiye’de 422 bin göçmen ikameti vardı. Bugün bu sayı 900 bindir. Yani Türkiye, dünyaya birtakım önerilerde bulunurken düzenli göç ile düzensiz göç regülasyonunun nasıl yapılabileceğini göstermektedir” diye konuştu.

  • Akşener’den Kocamaz açıklaması: İhmal değil kumpas

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Burhanettin Kocamaz’ın aday olamamasıyla ilgili bir açıklama yaptı.

    Olayın ihmal değil kumpas olduğuna işaret eden Akşener, ”Bu hain kumpas aramızdan birilerinin ihmali gibi gösterildi. Bu bir ihmal, sorumsuzluk değildir” dedi.

    Akşener, “Tereddütünüz olmasın. Bu gerçeği herkes görecek. Burhanettin Başkan yeniden Mersin’e iyi gelecek” diye konuştu.

    İYİ Parti’nin Mersin İl Başkanlığı heyeti, adaylık listesini dün saat 17.00’den sonra Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) vermişti. YSK yetkileri, listenin geç gelmesi nedeniyle Burhanettin Kocamaz’ın adaylığını kabul etmemişti.

    Bu gelişmenin ardından İYİ Parti, il yönetimini görevden aldı. Mevcut belediye başkanı Burhanettin Kocamaz, MHP’den istifa ederek İYİ Parti’ye geçmişti.

  • İmam, camide Yıldırım için dua etti

    AK Parti tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na (İBB) aday gösterilen Binali Yıldırım, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’ndan istifa etti.

    Devir teslim töreninin ardından Yıldırım, hızlı trenle İstanbul’a geldi. Yıldırım burada ilk olarak Eyüp Sultan Camii’ni ziyaret etti.

    Ancak cami imamının, Binali Yıldırım için oy isteyip cemaate dua ettirmesi tepki çekti.

    FOX TV’de yayınlanan videoda imamın “Binali başkanımızın başarılı olmasına, hayırlı işlerde muvaffak olmasına Allah rızasına, el Fatiha…” dediği duyuldu.

     

  • Erdoğan: ” Sığınmacılar için kendi milli imkanlarımızla harcadığımız rakam…

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;

    – Yıllardır evlerinden uzak yaşamak zorunda kalan insanları siyaset malzemesi yapmak çok yanlıştır.

    – Daha yüksek duvarlar inşa etmenin, daha fazla dikenli tel çekmenin düzensiz göçü önlemek için çözüm olmadığı aşikardır.

    – Göç, güvenlik boyutu da olan insani ve siyasi bir meseledir. Bu meselinin özünde adalet açığı ve empati eksikliği vardır.

    – Filistinli mültecilere verilen yardımları kesmek, onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da insanlık dışıdır.

    – Bir tarafta insanlar lüks içinde yaşarken, sınırın diğer tarafında açlık ve sefalet kol geziyor.

    – Az gelişmiş ülkelerin kaynakları, halen eski sömürgeci güçlerin kasalarına akıyor.

    – Afrika’nın altını, elması bugüne kadar kimler tarafından sömürüldü? Bunlar gizleniyor, bunlar konuşulmuyor.

    – Dünyada zengin ve fakir arasındaki uçurum oldukça, göçmenler yeni yollara başvurmaya devam edeceklerdir.

    – OECD verilerine göre milli gelire oranla az gelişmiş ülkelere destek veren dünyanın bir numaralı ülkesi Türkiye’dir.

    – Göç sorununun sağlıklı bir zemine oturtulması, en çok batı ülkelerine yarayacaktır.

    – Sadece soydaşlarımız değil, zulüm ve baskı gören herkes, aradıkları özgürlüğü bu topraklarda bulmuştur.

    – Türkiye, 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyonun üzerinde göçmene ev sahipliği yapıyor.

    – Dünyada şu anda, Batı’da özellikle sözde ‘Ermeni soykırımı’ adıyla bazı propagandalar yapılıyor. Biz de diyoruz ki bu tarihçilerin işidir. Hayatımız boyunca, tarihimiz boyunca, bu millet hiçbir zaman, hiçbir etnik unsura karşı bir soykırımda bulunmamıştır.

    – Düzensiz göç ve mülteci meselesinde yük olan değil, yük alan bir ülke olarak bu süreçte tek başına bırakıldık.

    – Sığınmacılar için kendi milli imkanlarımızla harcadığımız rakam, BM kriterlerine göre şu an itibarıyla 37 milyar doları aştı.

    – Ülkemiz son 8 senede insanlık adına elini taşın altına fazlasıyla koymuştur.

    – Putin’le vardığımız İdlib mutabakatı büyük bir göçün önüne geçmiştir.

    – Güvenli bölge formülünü en kısa zamanda sahada uygulamaya başlayacağız.