Kategori: Siyaset

  • Akşener: Bu, iktidar değişikliğine sebep olacak bir seçim değil

    Akşener, Mersin’in Silifke ilçesinde partisinin ilçe başkanlığını ziyaret etti. Ziyaret sonrasına balkondan vatandaşlara konuşan Akşener, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı ve İYİ Parti’nin adayı Burhanettin Kocamaz’a ve İYİ Parti Silifke Belediye Başkan adayı Özer Özel’e, 31 Mart’taki yerel seçim için destek istedi.

    “Bereketli geldin dediler. İnşallah bir daha buraya güneşle geleceğim” diyen Akşener, “Biz çok kısa sürede yola çıkan siyasi bir partiyiz. Sizlerle birlikte kurduk. Çok zorluklar çektik. Siz her biriniz tek tek cesur insanlarınsınız. Allah hepinizden razı olsun. Kurucu il ve ilçe başkanlarımızdan şu anki tüm başkanlarımıza kadar yaşamadığımız eziyet kalmadı. Edilmedik eziyet kalmadı. Ama başta gençler, sonra kadınlarımızın direnci ile hep beraber üstesinden geldik. Erkekler işinden oldu. Aşından oldu ama direndiniz. Bu bir Kuvay-i Milliye hareketine döndü. Ama mutfak yanıyor. Gençler işsiz. Son dönemde bir milyon genç işsizler kervanına katıldı. Bunun neticesinde işsiz sayısı 4 milyona çıktı. Anneler çocuklarının cebine sabah koyacağı harçlığı düşünüyor. Rahmetli Demirel’in bir sözü var. ‘Tencere her hükümeti sallar’ diye. Dolayısı ile bu yerel seçim iktidar değişikliğine sebep olacak bir seçim değil. Sayın Cumhurbaşkanı 4 yıl daha koltuğunda oturup ülkeyi yönetmeye devam edecek. Dolayısı ile hiç kimsenin sandalyesi tehdit altında değil. Türkiye’nin bekası mekası diyerek bir tahterevalliyi ortaya koyup bir tarafına kendilerini, bir tarafına da şeytanlaştırılmış başka yapıyı koyup seçime götürüyorlar sizi” diye konuştu.

    Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
    “Şimdi yapacağınız iş hani anneler zamanında bir kulak çekerdi ya, işte o kulağı anne eli gibi kulağı çekip hafif kıvratmak, 31 Mart’tan sonra sizin ihtiyaçlarınıza bakmalarını sağlamaktadır. Siz ne yapacaksınız muhtar seçeceksiniz. Yani muhtarın kim olduğunun hangi görüşte olduğu Türkiye’nin bekası ile ne alakası var. Yani Mersin’de seçtiğiniz bir muhtar kardeşinizin Türkiye’nin bekasına olumlu ya da olumsuz ne etkisi olabilir. Ben alışkınım elektrik kesilmesine, bomba tehdidine, alışkınım çöp kamyonlarının miting alanlarını kapatmasına, arada böyle test oluyoruz. AK Parti’den, İYİ Parti’den MHP’den ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilen bir muhtarın Türkiye’nin bekasına hangi etkisinin olduğunu bana birilerinin anlatması gerekir. Ama tencere yangını, mutfak yangınını kapatmak üzere yapılan bir iş bu.”

    Akşener, konuşmasını tamamladıktan sonra esnafı gezdi, partisinin seçim ofisini açtı.

  • Kılıçdaroğlu: Türkiye sosyal devlet kavramını unuttu

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara’da düzenlenen ‘Sokak Ekonomisi ve Güvencesizler Çalıştayı’nda konuştu.

    “Biz bugün bu toplantıyı yaparak ‘görünmüyoruz’ denilen kesimi görünür kılmaya çalışıyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, hak arayanların terörist ilan edildiğini söyledi.

    Kılıçdaroğlu, “Gelirler arasında uçurumlar var. Sosyal devlet nedir? İnsan haklarına dayanan, kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kuran, çalışanları koruyan, milli gelirin adalete uygun bir biçimde dağılması için gerekli önlemleri alan, sosyal adalet ve dengeleri gözeten devlete sosyal devlet denir. Bugün hak arayanların terörist ilan edildiği bir dönemde yaşıyoruz” diye konuştu.

    ‘SİMİT SATAN DA 754 LİRA YATIRACAK, DOLARLA GEÇİMİNİ SAĞLAYAN DA’
    Herkesin emekli olma hakkı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Emekli olmak için SGK’ya prim yatırması gerekir. Bunun en az rakamı 754 liradır. 754 liranın sokakta para kazanan birisi için ne kadar büyük bir para olduğuna dikkatinizi çekerim. Simit satan da 754 lira yatıracak, dolarla geçimini sağlayan da. Şu gerçeği de herkesin bilmesi lazım. Sokaktan para kazananın 754 lira vermesi çok güçtür. Türkiye sosyal devlet kavramını unuttu. Türkiye sosyal bir devlet değil. Sosyal devletin ne olduğunu vatandaşımıza anlatamadık” diye konuştu.

  • CHP’nin seçim kitapçığından: Instagram en iyisi

    CHP tarafından hazırlanan ‘Radikal Sevgi Kitabı’nda yerel seçimlere girecek belediye başkan adayları ile kampanya çalışmalarını yürütecek parti görevlilerine seçmenlere nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgi verildi.

    Hürriyet’ten Rifat Başaran’ın haberine göre, CHP Yerel Yönetimler Birimi tarafından hazırlanan Radikal Sevgi kitabı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kin tutmak bize yakışmaz. Kardeşçe yaşayacağız. Açlığa, yoksulluğa karşı demokrasi çıtasını yükseltmek için çalışacağız” sözleriyle başlıyor.Kitapçıkta şu ifadeler yer alıyor:

    — İnsanların siyaset dışında çok fazla ortak noktası vardır. Karanlık sokakta yürürken AKP’li veya İYİ Partili fark etmez, tüm kadınlar endişe duyar. MHP’li ve HDP’li iki genç, aynı atölyede ekmek parası için beraber çalışır.

    — Bir mümin günde en az yüz kere besmele çeker. Besmelenin Türkçesi ‘Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla’ demektir. Esirgemek ve bağışlamak insanı yüceltir ve Allah’a yaklaştırır. Kapitalizmin ve kin tüccarlarının hırslarıyla havamız, suyumuz değil, ruhumuz da kirleniyor. Mücadele için ‘sevmek’ yetmez. ‘Radikal sevmek’ gerekir.

    — Atatürk, Cumhuriyetçi Parti kurmamış, Cumhuriyet Halk Partisi kurmuş. Atatürk bugün gelse tamirhane çıraklarının, AVM çalışanlarının, maden işçilerinin yanında dururdu. Eğer halkın yanında değilsek, yanlış bir yerdeyiz.

    — Sosyal medyanın yararı vardır ama tehlikesi de büyüktür. Örneğin Twitter öfkemizi artırır ve bizi kutuplaştırır. Facebook bizi yankı odasına hapseder ve karşı fikirlere karşı tahammülsüzlüğümüzü artırır. Instagram bunların içinde en iyisidir ama etkisi sınırlıdır.

    — Türkiye ne Alevi-Sünni, ne Kürt-Türk, ne de dindar-laik diye ayrılır. Ülkemizin çelebi kültürü, farklılıklara saygıyla yaklaşır. Temel ayrılık borç veren ve borç alanlar arasındaki ayrımdır.

    — Biz bu sistemi kuran Atatürk’ün partisindeyiz. Atatürk olmasaydı dağdaki çoban hep dağda kalacaktı, ama Cumhuriyet sayesinde o çobanlar başbakan, cumhurbaşkanı, bilim ve sanat insanı olabildiler.

  • Binali Yıldırım’dan veda!

    Pazartesi görevden çekileceğini açıklayan Yıldırım, bu süreçte Başkanlık Divanı’nda uyum içerisinde çalışmaktan memnun olduğunu vurgulayarak teşekkür etti ve “Hakkınızı helal edin” diyerek üyelerden helallik istedi. İstanbul Ticaret Odası’nın şubat olağan meclis toplantısına da katılan Yıldırım, “Bugünkü Binali Yıldırım’a gelişimle ilgili her türlü yaşadığım gelişmeleri bu şehre borçluyum. İstanbul’a borcumu ödeme vaktimin geldiğini düşünüyorum” dedi.

  • Bakan Soylu: “PKK’nın şah damarını kestik”

    İçişleri Bakanı Soylu, Ankara’nın Altındağ ilçesi Karapürçek Mahallesi’nde AK Parti’nin seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı. Burada halka seslenen Soylu, HDP’li milletvekillerine bölücü terör örgütü PKK’ya verdikleri destek nedeniyle tepki gösterdi. Soylu, “Neymiş Apo için HDP’li milletvekilleri yürüyecekmiş. Ne oldu? ‘Yürütürsek adam değiliz’ dedik, betona oturdular mı. Sen bu milletin milletvekili değilsin, seni bu milletin milletvekili olarak kabul etmiyoruz. Sen Kandil’in milletvekilisin, PKK’nın vekilisin, PKK’nın uşağısın ve oyuncağısın” ifadelerini kullandı.
    FETÖ’ye yönelik operasyonlara ağırlık verileceğini söyleyen Soylu, “FETÖ ile mücadele ediyor muyuz? Siz 31 Mart’tan sonra onlara neler yapacağımızı bir görün” dedi.

    “PKK’NIN ŞAH DAMARINI KESTİK” 
    Soylu, konuşmasında şunları kaydetti:
    “Bugün terörle mücadele ediyoruz. PKK’nın şah damarını kestik. Bilmenizi istiyorum belini kırdık. Sadece burada değil. ABD diyecek ki ‘Afrin’e girme’, girdik ne oldu? Kim ne derse desin hükümetimizin kararlılığı, Cumhurbaşkanımızın talimatı, terör neredeyse başını ezeceğiz. Milletimizi bu beladan kurtaracağız. Bakın DEAŞ ile PYD anlaşmış durumda. 100 esiri bırakma karşılığında DEAŞ, Türkiye’ye bomba geçiriyor, PKK/PYD’de veriyor. Deyrizor’da petrolde anlaşıyorlar. ABD, DEAŞ’ı da, PYD’yi de, PKK’yı da koruyor. Hiç merak etmeyin 31 Mart’tan bizi güçlü çıkartın.”

  • CHP’li vekil Sera Kadıgil: Regl olduğumuz için vergi ödemek istemiyoruz

    24 Haziran seçimlerinin ardından CHP İstanbul Milletvekili olarak Meclis’e giren Kadıgil, kadınların ve trans bireylerin menstrüel dönemde zorunlu ve temel olarak kullanmak zorunda oldukları ped ve diğer hijyen ürünlerindeki vergi oranının düşürülmesi için kanun teklifi verdi. Kadıgil, ayrıca cezaevlerinde ped, tampon gibi ihtiyaçların ücretsiz olarak dağıtılması konusunda yasal düzenleme gerekliliğinin de altını çizdi.

    Duvar’ın aktardığına göre, kanun teklifinde, Türkiye ve dünyada “tampon vergisi” adıyla anılan hijyen ürünlerinden şu anda yüzde 18 oranında vergi alındığını belirten Kadıgil, erkekler için cinsel gücü artıran ilaçlara yüzde 8 oranında vergi uygulanıyor olmasının cinsiyet eşitsizliği olduğunu vurguladı. Kadıgil, ortalama bir kadın hayatının 2 bin 535 gününde, yani yaklaşık yedi yılı boyunca regl olduğunu ve ped ya da tampona ihtiyaç duyduğunu belirterek “İngiltere’de yapılan hesaba göre kadınlar hayatlarının 38 gününü kadın hijyen ürünlerini alabilmek için çalışarak geçirmektedir” bilgisini paylaştı.

    ​Kadıgil, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) regl hakkında doğru ve yararlı bilgiye erişim, regl hijyeni malzemelerine erişim, malzemelerin değişimi için gizlilik sağlayacak tesislere erişim, su ve sabuna erişimin garanti altına alınması gerektiği konusundaki kararları da hatırlatan CHP’li vekil Avrupa’nın pek çok ülkesinde hijyen ürünlerinden çok düşük oranlarda vergi alındığını ifade etti.

    Kadıgil teklifinde şu bilgilere yer verdi:

    ‘DÜNYADA PEK ÇOK ÜLKEDE VERGİ ORANLARI ÇOK DÜŞÜK’

    “Avrupa Birliği 2007’de yılında aldığı kararla, üye ülkelerin bu hijyen ürünleri üzerindeki vergileri yüzde 5’e kadar indirmesine izin vermiştir. İngiltere, vergi oranını yüzde 5’e çekerken elde edilen vergilerin ise kadına yönelik şiddetle mücadele derneklerine bağışlanması kararını almıştır. İngiltere’yi Fransa takip etmiş ve vergi oranını yüzde 20’den yüzde 5.5’e indirmiştir. Kanada gelen baskılar üzerine vergiyi sıfırlamıştır. Malezya önce vergi oranını yüzde 10’dan yüzde 6’ya indirmiş ardından ise sıfırlamıştır. İrlanda da hijyen ürünlerinden vergi almayan ülkeler arasındadır. ABD’nin pek çok eyaletinde; Minnesota, Illinois, New York, Massachusetts, Maryland, Connecticut ve Florida eyaletleri başta olmak üzere, tampon vergisini kaldırmaya karar vermiş, Nebraska, Virginia ve Arizona eyaletleri ise tampon vergisini kaldırmaya yönelik yasa tasarılarını gündeme almıştır. İspanya 2019’da bu ürünleri “temel ihtiyaç” kabul ederek vergileri indirmeyi gündeme almıştır. Tampon vergisi İspanya’da yüzde 10’dan yüzde 4’e indireceğini duyurmuştur. Avustralya’da 2000 yılından beri uygulanan yüzde 10’luk vergi, 3 Ekim 2018’de tamamen kaldırılmıştır. Kanada, 1 Temmuz 2018’de tampon vergisini kaldırmıştır. Hindistan’da hükümet ped ve tampon gibi kadın hijyen ürünlerinden alınan tartışmalı vergiyi Temmuz 2018 yılı itibariyle kaldırmıştır. İskoçya hükümeti, öğrenim çağındaki genç kızların regl döneminde kullandığı hijyen ürünlerini karşılama kararı almıştır. Eylül ayından itibaren, her ay 395 bin öğrenciye okullarda ve eğitim kurumlarında bedava hijyen ürünü dağıtılacak olan İskoçya dünyada bir ilke de imza atmıştır.”

    ‘REGL BİR HASTALIK DEĞİLDİR’

    “Menstürel dönem kimilerinin dediği gibi bir hastalık olarak değerlendirilemez ancak, bu dönemde menstrüel temizliğe uygun sıhhi malzemelerin kullanılmaması üreme yolu hastalıklarına yol açabilmektedir. Ülkemizde halen çok sayıda kız çocuğu ve kadın, bu tip hijyen ürünlerini alacak maddi güce sahip olmadığı için bu tür risklerle karşı karşıyadır.”

    ‘CEZAEVLERİNDE PED İÇİN YASAL DÜZENLEME YAPILMALI’

    “Kadın mahpusların, kız çocuklarının ve regl olan trans bireylerin cezaevlerinde yaşadıkları sorunlarından biri de ped, tampon ve diğer hijyen ürünlerine erişimdir. Birçok kadın, buluğ çağına giren kız çocukları ve LGBTİ birey ekonomik sebeplerle, kantinlerde satılan hijyen ürünlerini alamadıkları için pamuk ve çarşafı bez olarak kullandığı tarafımıza gelen bilgiler arasında”

    Cezaevlerinde hijyen ürünlerine ücretsiz erişim için çalışma yapan kadın örgütlerine kulak verilmesi gerektiğini belirten Kadıgil, ped hakkının, yasal güvenceye alınmasına vurgu yaptı.

  • Erdoğan: YPG temizlenmeden toprak bütünlüğü olmaz

    Rus lider Putin, Türk mevkidaşı Erdoğan ile ikili görüşmelerinde, bu görüşmeyi izleyecek olan üçlü Rusya-Türkiye-İran zirvesinin, Suriye’deki çözüm arayışları için yeni bir itici güç olacağına inandığını söyledi.

    Putin, Erdoğan’a hitaben şu ifadeleri kullandı: “Astana sürecinin garantör ülkelerinin dördüncü zirvesini gerçekleştireceğiz. (Bu zirvede) Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki durumun normalleşmesi sürecine, hem sahada hem de Suriyeliler arasında diyalog sağlanması amacıyla gösterilen siyasi-diplomatik çabalar kapsamında yeni bir itici güç sağlayabileceğimize inanıyorum.”

    ‘RUSYA’NIN GÜVENLİ BÖLGE KONUSUNA OLUMLU YAKLAŞIMINDAN MEMNUNİYET DUYUYORUZ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan da “İdlib’deki çözüm için gayret gösteriyoruz” dedi ve “PYD/YPG Münbiç ve Fırat’ın doğusundan temizlenmeden Suriye’nin bütünlüğü sağlanamaz” ifadesini kullandı.

    Erdoğan, “Suriye’de güvenli bölge fikrini milli güvenlik kaygılarımızı gidermeye hizmet ettiği ölçüde biz de destekliyoruz. Bu fikre Rusya’nın da olumlu yaklaşmasından memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.

    Erdoğan, “İdlib’de hava sahasının kullanımı bağlamında sergilenen iş birliğinin Afrin ve Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde de sergilenmesi çok önemli. Anayasa Komitesi tıkanıklığının aşılması gerekiyor. BM’nin çekincelerini dikkate alarak komitenin ilanını kısa sürede sonuçlandırabiliriz” dedi.

    Ayrıntılar geliyor.

  • Türkiye’den Avusturya’ya ‘Bozkurt’ tepkisi

    Türk Dışişleri Bakanlığı, ‘Bozkurt’ işaretini yasaklayan Avusturya’ya tepki gösterdi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Avusturya’da parlamentoda kabul edilen ve yasalaşma süreci tamamlanan ‘Sembol Yasası’nın ‘Bozkurt’ işaretini içerecek şekilde 1 Mart 2019 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek olmasını kabul etmiyor ve bir kez daha şiddetle kınıyoruz” denildi.

    Açıklamada, Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen Avusturya İçişleri Bakanlığı’nca anılan yasa doğrultusunda 11 Şubat 2019’da yayımlanan yönetmelikte, ‘Bozkurt’ işaretinin PKK’nın sembolüyle aynı listede yer aldığına dikkat çekildi.Bakanlık açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

    “Türkiye’de yasal bir siyasi partinin sembolü olan ‘Bozkurt’ işaretinin PKK gibi eli kanlı bir terör örgütünün sembolüyle aynı listede yer alması tam bir skandaldır, popülizmin ulaştığı noktayı göstermesi açısından da düşündürücüdür. Avusturya, bu akıl ve mantık dışı kararıyla sadece bu sembolü kullanan siyasi parti ve destekçilerini değil, bütün siyaset kurumunu ve meşru siyaset zeminini hedef almıştır. Avusturya’nın hem ikili ilişkilerimize ciddi etkileri olacak hem de popülizmi körükleyen çıkmaz sokak siyasetini bırakarak bu yoldan dönmesi beklenmektedir. İlişkilerimizin selameti ve bağnazlığın yerini aklıselimin alması açısından bu elzemdir.”

  • Zeybekci’den şarap üretimi açıklaması: Diyanet İşleri Başkanı değilim, beni ilgilendirmez

    AK Parti’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci, CNN Türk’te yayınlanan 40 programına konuk oldu. Zeybekci, burada gazeteci Buket Aydın’ın sorularını yanıtladı.

    Zeybekci, Aydın’ın “‘Şarap üretiminde bizim Denizli’de çok güçlüdür. Zamanında bunları destekleyerek geldik. Yerli üretim şarap ve alkollü içki üretimini destekledik diyorsunuz’ diyorsunuz. Neden İzmirlilerde içki ruhsatı almayı zorlaştıracakmışsınız algısı var? İzmir’de şarap üretimini desteklediğiniz söylemi yerini buluyor mu?” sorusuna “Ben bugüne kadar böyle bir soru ile karşılaşmadım. İzmir, Denizli veya geldiğim her yerde geçmişimde böyle bir şey de yok. Denizli’nin her yerinde içki de verebilen restoranlar vardır. Bunun birçoğunun ruhsatında da imzamız vardır” yanıtını verdi.Zeybekci, şöyle devam etti:

    — Ama İzmir’de şarap üretiminin desteklenmesi ile ilgili bu bir ekonomidir, bu bir üründür, bir sanayidir, bir ticarettir, bu bir ekonomidir. Sonuçta ben dini kimliği, kişiliği olan bir müftü değilim. Diyanet İşleri Başkanı değilim. Orası beni hiç ilgilendirmez. Fetva verecek de değilim. Ama bu bir tarımsal üretim, incir ve zeytinimiz neyse, pamuğumuz neyse, üzümümüz de bizim işçimizin alın teridir, işçimizin emeğidir, çiftçimizin emeğidir.

    – Ülkemizin de en önemli katma değerlerinden, katma değer yaratabileceğimiz fırsatlarından birisidir. Türkiye şaraplarında da yıllarca binlerce yıldan beri markadır zaten. Bizim üzüm üretimini de desteklememiz, bağcılığı desteklememiz, üzüm, bağcılık, hatta pekmez artı şarabı gibi tüm üretimlerde destekçi olmamız son derece normaldir. Yerel yönetim olarak da bunların marka olması, ihracata dönüşmesi ve dünya pazarlarına çıkması da bizim en önemli destek alanlarımızdan olmalı. Diğer taraftan da şöyle ki Ekonomi Bakanlığı dönemimde de bunu yaptım. Türkiye’deki yerli şarap üretimi, rakı ve şarap üreticilerinin haksız rekabetten korunması ile ilgili, onlara daha geniş bir alan yaratmak, korumak ve gelişmelerini sağlamak amacıyla da ithalatına da en yüksek vergileri koymuş olan birisiyim. İthalatına, yerli üretimini korumak için. Bunun için bizim herhangi bir sorunumuz yok, problemimiz yok. İzmir’de de kimsenin böyle bir algısı veya korkusu da yok.

    Buket Aydın’ın Nihat Zeybekci’ye yönelttiği bazı sorular ve aldığı yanıtlar şöyle:

    ‘VICTOR HUGO, İZMİR’İ ÜZERİNDE ÇİÇEKLERDEN TAÇ OLAN BİR PRENSESE BENZETMİŞ’

    – Neden İzmir’i anlatırken mahallenin en güzel kızı tanımını yapıyorsunuz?

    Bir kere bunu sadece ben yapmış değilim. Tarihe bakalım. Tarihte de İzmir, Smyrna. Amazon kraliçesinden ismini almış. Smyrna’nın anlamına bakacak olursa çok güzel demek. Victor Hugo, İzmir’i üzerinde çiçeklerden taç olan bir prensese benzetmiş. Anadolu kültürüne dönecek olursak orada bir şeyi tarif ederken de kullanılan şeylerdir bunlar. Son derece masumhanedir. İnsanlar beğendikleri, çok güzel buldukları bir şeyi takdir etmek için kullandıkları bir şeydir. Ben İzmirlinin buna negatif yaklaştığı görüşüne kesinlikle katılmıyorum. İzmir’de tabii ki iş dünyasında kadınlarla, sokaktaki kadınlarla, kardeşlerimizle bir araya geliyorum. Kimseyi rahatsız eden bir şey değil. Orada niyetle ilgili bir şüphemiz de yoktur. Oradaki kastımız şu; başka bir boyuta gitmemek anlamında veya cinsiyetçi bir yaklaşım gibi görünmek belki isteyenler için çıkartılmış bir şey. Ben böyle bir şey görmedim, bu niyetle de söylemedim. Son derece masum bir şekilde adaylığım henüz açıklanmamışken 8-10 gün öncesinde sorulan bir soruydu. Bir gazeteci kardeşimizin ‘İzmir’de büyükşehir belediye başkan adaylığı için adınız geçiyor, ister misiniz?’ diye sorduğunda benim de verdiğim son derece doğal ‘İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez ki’ diye bir cevaptır. Kaldı ki bunu ondan sonra geliştirenler de oldu. İzmir’i uyuyan güzele benzetmek ve İzmir’i illaki öpeceğim diyenler çıktı. Onları da eleştirmiyorum. Ama bizim söylediğimiz son derece masumdu. Takdir ve güzelliği tespit etmek anlamında kullandığımız bir şeydi.

    ‘HER ALANDA BÜYÜK BİR BOŞLUK VAR’

    – “İzmir hayallerimi süsleyen bir yer. Çünkü İzmir’de ne yaparsanız görülecek. Tarih yazma imkanı veriyor, İzmir beni heyecanlandırıyor” diyorsunuz. Seçilirseniz İzmir’de nasıl bir tarih yazmayı amaçlıyorsunuz?

    İzmir’de her alanda büyük bir boşluk var. Ulaşımda, trafikte, otoparkta, yeşil alanda, spor alanlarında, arıtmada, kanalizasyonda, körfezde, kültürde, turizmde, sanayide, bilim teknolojide büyük boşluklar var. Dolayısı ile İzmir siyasette ne olmak istersiniz, siyaseti nasıl yapmak istersiniz, nasıl millete hizmet etmek isterseniz derseniz kesinlikle belediye başkanlığını tercih ederim. Bir belediye başkanı olarak da İzmir gibi hemen hemen hiçbir şeyin olmadığı, tabii var. Olanlardan Allah razı olsun, yapanlara da teşekkür etmek lazım. Ama o kadar çok boşluk alan var ki. İzmir patinaj yapmış hatta 21. yüzyılın dünyasında o muasır medeniyetler yarışında geri kalmış. Neye dokunursanız orada tarih yazabilirsiniz. Neye proje geliştirirseniz en olur, bir olur, en harikası olur. Bu da insanı tarih yazma anlamında heyecanlandırıyor. Asıl tarihi tabii ki şöyle yazacağız; bir gün gelip de 5 sene sonra vatandaşlarımız ‘Yaşanacak şehir İzmir’ derse, ‘Şampiyonlar İzmir’den çıkar’ derse, ‘İzmir’de yaşamak güzel’ derse, ‘İzmir’in her şeyiyle gurur duyuyoruz’ derse o anda o tarihi birlikte yazmışız demektir. İzmirlilerle birlikte o İzmir Büyükşehir Belediyesi merdivenlerinden 1 Nisan günü çıktığımızda tarih yazmaya başlayacağız. 5’inci yılın sonunda da tabii ki arkamızda tarih yazacak birçok eseri birlikte yapacağız, birlikte başaracağız. Bana diyorlar işte bazı yerlerde sıkıntı, projeler ve İzmir’i kurtarmakla ilgili, ben de ‘İzmir’i ben kurtarmayacağım. İzmir’i siz kurtaracaksınız. İzmir’i İzmirliler kurtaracak’ diyorum. İzmirlilerle o karar verme günü geldiğinde kurtararak, ben İzmir’e hizmetkar olacağım, hizmet edeceğim. İzmir’de tarih yazmakla ilgili bölümünde önce İzmirliler 31 Mart günü akşamı tarih yazacak. 1 Nisan’dan itibaren de birlikte tarih yazmaya, birlikte tarihe not düşecek eserleri beraber yapmaya başlayacağız.

  • Erdoğan Esnafın ekmeğiyle oynamıyoruz, ekonomik tetikçilere Osmanlı tokadını hep birlikte vuracağız

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkent Voleybol Sahası’nda düzenlenen ‘Türkiye Esnaf Buluşması’nda konuştu.

    Vergi mevzuatında esnaf ve sanatkarlar lehine düzenlemeler yaptıklarını ve şimdiye kadar 2 milyona yakın esnafa 100 milyar lira kredi verdiklerini söyleyen Erdoğan, “Biz sizleri Allah için seviyoruz” diye konuştu.Erdoğan, “Esnafın dirliği, huzuru refahı mutluluğu bizim için çok önemlidir. Geçmişte gıda sektöründe esnaflık yapmış biri olarak sizi en iyi ben anlarım. 17 yıldır esnaf ve sanatkarımıza en güzel hizmeti getirmeye gayret ettik” ifadesini kullandı.

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ‘ESNAFIN FAİZ YÜKÜ ALTINDA EZİLMESİNİN ÖNÜNE GEÇTİK’

    – Gezi olaylarında, çukur eylemlerinde, 15 Temmuz darbe girişiminde yanımızdaydınız. Yurtdışından ve yurt içinden ülkemize yönelik her hücuma sizlerle birlikte göğüs gerdik. Türkiye’yi 3.5 kat büyüttük.

    — Esnafın faiz yükü altında ezilmesinin önüne geçtik. Esnaf kredilerinin faiz oranını yüzde 47’den yüzde 4-5 ile yüzde sıfır seviyesine kadar indiren iktidarız. Kredi limitlerini artırdık. Geçtiğimiz yıl kredi kullanarak işini geliştiren esnafın sayısı 494 bine yakın.

    — Yurt dışından ve yurt içinden ülkemize yönelik her hücuma sizlerle birlikte göğüs gerdik.

    ‘DERT SADECE SOĞAN, PATLICAN DEĞİL’

    — Milletimiz özellikle sebze ve meyve fiyatları başta olmak üzere günlük hayatını doğrudan etkileyen fırsatçılar karşısında haklı olarak çok öfkelidir. Biz de öfkeliyiz. İşte onun için tanzim satışların kurulması kararını aldık.

    ​- Esnaf kimdir? Milletin bir ferdidir. Derdimiz vatandaşımıza ucuz ürünü satmak. Dert sadece soğan, patlıcan değil. Fırsatçılara ikazımızı yaptık. Fiyatları makul kâr seviyelerine çekme çağrısı yaptık. Şimdi zincir marketler de fiyatları indirmeye başladı.

    — (Tanzim satış noktaları) Seçim sonrası belediyelerimizin organizasyonu ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, ilgili bakanlıklarımız oturacaksınız, konuşacaksınız. Belki de bu işleri belediyelerin organizesiyle en ücra köşelere kadar yapma adımlarını da atabiliriz.

    — Amacımız asla ve asla esnaf ve sanatkarımıza rakip olmak, onların ekmeğini elinden almak değildir. Milletimizin sırtına kene gibi yapışan fırsatçıların yola geldiğini gördüğümüzde artık bu tür yöntemlere ihtiyaç kalmayacaktır.

    ‘SEFALET EDEBİYATI YAPANLAR ANCAK KENDİLERİNİ KANDIRIR’

    — 17 yıldır Türkiye’de hangi hizmeti yaptıysak bundan milletin her bir ferdinin kazanmasını sağladık. Sefalet edebiyatı yapanlar milletimizi değil, ancak kendilerini kandırır. Biz, milletimizi sefaletten kurtarma değil onları dünyanın en ileri ülkelerinin hayat standartlarına çıkartma sözü veriyoruz.

    – Serbest piyasa ekonomisi kuralları çerçevesinde ama ahlakı, izanı elden bırakmayan esnaf ve sanatkara sonuna kadar desteği sürdüreceğiz. Ahilik kültürü, ahilik ilkeleri, ahi ahlakı diyoruz ya işte bunun önemini son yaşadığımız hadiselerde bir kez daha gördük. Şayet esnaf ve sanatkarlarımız kendi içlerinde ahilik değerlerine uymayan çürük elmaları ayıklar, fırsatçıların önünü keserlerse devletin bu tür müdahalelerine ihtiyaç olmaz.

    — İnşallah ekonomik tetikçilere de sağlamından bir Osmanlı tokadını hep birlikte vuracağız. Biz esnafımızın, sanatkarımızın ekmeğiyle oynamıyoruz, tam tersine milletimizin ekmeğiyle oynayanlara derslerini veriyoruz.

    ‘ÇIKMIŞ BİR GENEL BAŞKAN BAYAN ‘MERMİYLE BUNLARI BİRBİRİNE KARIŞTIRIYOR’ DİYOR’

    – Bu millet Çanakkale’de bir tas çorbayı kardeşi Mehmet’le paylaşan bir kültürün mensubudur. Karşımıza patates, biber, soğanla çıkanlar stoklarda bunları çürütmüşlerdir. Esnaf ve sanatkarlarımızın 31 Mart’ta vereceği destek bizim için kıymetlidir. Bugüne kadar hep birlikte omuz omuza yol yürüdük.

    — Çıkmış bir tane genel başkan bayan diyor ki ‘Mermiyle bunları birbirine karıştırıyor’. Sen siyaseti birbirine karıştırıyorsun da farkında değilsin.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mermi fiyatları açıklamalarına tepki göstererek, “Bu millet sıkılan merminin hesabını tutmaz. 2.5 katrilyon liraya aldığın o lüks uçak kaç mermi eder? Önce bunu hesapla da ondan sonra millete ahkam kesersin. Senin o uçağının masrafıyla 158 F-16 pilotu 40’ar saat operasyon yapar. Mehmetçiğin tüfeğine 1 milyar tane mermi alınır. Millet ordusunun muhasebesini tutmuyor ama bil ki senin şatafatının hesabını tutuyor” demişti.