Kategori: Siyaset

  • “Türk yargısıyla dalga geçilmeyeceğini tüm dünya görecek”

    Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: “15 Temmuz gecesi milletin meydanlarda başlattığı demokrasi nöbetini, yargı mensupları da adliyelerde sürdürüyor. Bu nöbet halen devam ediyor. Rehavete ve yılgınlığa yer yoktur. Bu nöbet, mücadele başarıya ulaşana dek devam etmelidir. Asla ve asla ‘Bunları bitirdik, bunların sayısı bu kadardı’ diyerek rehavete kapılmayacağız. Çünkü bu örgütün amacını en iyi siz biliyorsunuz. Ağır ceza mahkemesi başkanı kamerada resmini gösteriyor, sözde sakal bıyık bırakmış. Dalga geçer gibi ‘O kişi ben değilim’ diyerek bu milletle ve mahkemeyle dalga geçmeye çalışıyor. Bu milletle, Türk yargısıyla dalga geçilmeyeceğini başta bu hainler olmak üzere tüm dünya görecek. Bu ülkeye diz çöktürmek isteyenlerin hakkaniyet ölçüsünde nasıl cezasını çektiğini, 251 şehidimizin kanının yerde kalmayarak adaletin tecelli ettiğini gördüler ve görmeye de devam edecekler.”

  • Nadir görülen hastalıklar için Meclis araştırma komisyonu kurulması kararı

    Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS), Spinal Müsküler Atrofi (SMA), Multipl Skleroz (MS) ve Duchenne Musküler Distrofi (DMD) ile kesin tedavisi bilinmeyen diğer hastalık türlerine ilişkin mevcut durumun tespit edilip, tedavi ve bakım yöntemlerinin belirlenmesi, hastaların ve yakınlarının problemlerine ilişkin çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin TBMM kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, ALS, SMA, DMD, MS hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen diğer hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının yaşadıkları sorunların ve çözümlerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına karar verildi.

    Söz konusu karara göre, 12 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süreleri başkan, başkanvekili, sözcü ve katip seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olarak belirlendi. Komisyon üyeleri gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek.

  • Sedat Peker ‘silahlanın’ çağrısı nedeniyle ifade verdi

    Demirören Haber Ajansı’nın (DHA) haberine göre, Peker ifadesinde “Konuşmamın arkasındayım” dedi.

    Organize suç örgütü liderliğinden daha önce hüküm giyen Sedat Peker, açılışta 31 Mart Yerel Seçimleri’nde AKP ve MHP’ye destek çağrısı yaparak, dinleyicilere şöyle seslenmişti:

    “Şimdiden seçimlerde YSK’yi tanımadıklarını söylüyorlar, seçim sonucuna göre insanları, partililerini sokaklara dökecekler. Bunun amacı terör örgütleri mensuplarının da o partililerin arasına katılıp ülkeyi yakmaları ve yıkmalarıdır. Polisimiz, askerimiz güçlüdür ancak bu ülkenin evlatları da bu ülkenin sokaklarını koruyacaklar. Bu sebeple imkânı olanlar ruhsatlı silahlar, av tüfekleri alsınlar, mutlaka hazırlıklı olsunlar.”

  • Zeybekci: Alkollü içki üretimini destekleyerek geldik

    AK Parti’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci, Şirin Payzın’ın sorularını yanıtladı.

    Yaşam tarzı tartışmalarıyla İzmir’e haksızlık yapıldığını belirten Zeybekci, bunları ‘gericilik’ ve ‘yobazlık’ olarak nitelendirdi.

    Laik ve Atatürkçü seçmene de mesaj veren Zeybekci “Atatürk yüzde 25’lik bir partinin insafına mı kaldı, Atatürk anti-emperyalist duruşuyla bağımsızlığın sembolüdür, 82 milyonun kahramanıdır ama herkesin sevme şekli başkadır” dedi.

    Zeybekci, Şirin Payzın’ın “AK Parti’ye yönelik genel bir ön yargı var, şarap üretimine teşvik vermeyi düşünür müsünüz?” sorusunu “Alkollü içki üretimini destekleyerek geldik, hükümet olarak yerli içki üretimimizi, diğer ülkelerden ithal edilen ürünlerin üzerine koyduğumuz vergilerle koruyarak geldik” diye yanıtladı.

    Zeybekci, “Kürt seçmenin de belirleyici olduğu İzmir’de Kürt seçmene ne mesajınız var?” sorusuna da “Kürt vatandaşlarımızı bir kimlikle tanımlamak, ayrıştırmaktır” sözleriyle karşılık verdi.

    ‘HDP SEÇİMLERE GİREN LEGAL BİR PARTİDİR’

    Nihat Zeybekci, Payzın’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “HDP eşittir PKK” açıklamasının Kürt seçmen nezdinde sıkıntı yaratıp yaratmadığı sorusu üzerine, “HDP demokratik, seçimlere giren legal bir partidir. Ama terörü bir kez lanetlemeleri gerekir” ifadesini kullandı.

  • Hangi parti kaç kadın aday gösterdi?

    Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Zeynep Banu Dalaman, Mart 2019 yerel seçimlerinde partilerin kadın adaylarıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptı.

    Kadın adayların sayısının artması konusunda başlangıçta çok umutlu olduğunu belirten Dalaman, “Karar alma mekanizmalarında kadınların ağırlığı artmıştı. Fakat Genel Başkanı kadın olan İyi Parti’nin 29 ilde açıkladığı belediye başkan adayları arasında kadın aday bulunmuyor. Açıklanan 93 ilçe belediye başkan adayı içinde de sadece 4 kadın aday bulunuyor. Toplamda İyi Parti’nin 122 belediye başkanı adayından dördü kadın, 118’i erkek. Meral Akşener, ağırlığını ve farkını ortaya koyup daha fazla kadın adayı desteklemeliydi” şeklinde açıklamada bulundu.

    “KILIÇDAROĞLU’NUN AÇIKLAMASI TALİHSİZ”

    Zeynep Banu Dalaman, sosyal demokrat partiler CHP ve DSP için de şu değerlendirmeyi yaptı:

    “Bu iki partinin İstanbul il başkanlarının kadın olması, çok önemli bir kazanım. Üstüne üstlük CHP’nin yüzde 33 kadın kotası var. Buna rağmen, CHP’nin 51 ilde açıkladığı belediye başkan adaylarının sadece ikisi kadın. İlçelerde ise 785 belediye başkan adayı içinde kadınların sayısı sadece 39. İstanbul’un 39 ilçesinde sadece 1 kadın aday var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kadınlar erkek aday öneriyor” açıklamasını çok talihsiz buluyorum. Bu CHP’nin içinde olduğu ataerkil zihniyetin, sosyal demokrat ilkelerden ne kadar uzak olduğunun göstergesidir. Kadınlar zaten siyasetin içinde erkekler ile yarışmaktan çekinirken, adaylık kavgaları içinde hırpalanma endişesi yaşarlarken gelen bu açıklama, endişelerinde haklı olduklarını gösteriyor. İstendiği kadar kota konsun, pozitif ayrımcılıktan bahsedilsin bunu uygulatacak mekanizmaları kurulmadığı sürece sistemin erkek egemen yapısı değişmez. DSP ise henüz adaylarını açıklamadı, umuyorum sosyal demokrat bir parti olarak kadın adayları dikkate alırlar.”

    HDP’nin eşbaşkanlık sisteminin birçok kadının seçilebilecek yerlerden aday olmasını sağladığını belirten Zeynep Banu Dalaman, “Ancak HDP’nin her il ve her ilçeden aday çıkarmaması bu oranı düşürdü” dedi.

    AK PARTİ’NİN KADIN ADAY ORANI YÜZDE 2,1

    Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Zeynep Banu Dalaman AK Parti’de ise kadın aday oranının yüzde 2,1 olduğu bilgisini verdi.

  • Kılıçdaroğlu’na suikast girişiminde sanıkların cezaları belli oldu

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne, kiralık minibüsle saldırı gerçekleştirmek isterken yakalanan 5’i tutuklu, 1’i firari 28 sanığın yargılandığı davada karar çıktı.

    Tutuklu 5 sanığa, ‘DEAŞ üyesi olmak’ suçundan 10 yıl 6 ay ile 13 yıl 19 ay 15 gün arasında değişen hapis cezaları verildi.

    Mahkeme, diğer sanıkları, eylemin hazırlık aşamasında kaldığı gerekçesiyle ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ suçundan beraat ettirdi.

  • CHP Bursa Milletvekili Kayışoğlu’ndan Nilhan Osmanoğlu’na tepki

    2. Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu, 5 Şubat’ta katıldığı bir konferansta Fransa’da yaşayan Abdülhamid ailesiyle eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında geçtiğini iddia ettiği bir görüşmeyi anlattı.

    Osmanoğlu, İnönü’nün Türkiye’ye dönmek isteyen Osmanlı hanedanı üyelerine “Bunun bir bedeli var” dediğini ve ellerindeki mücevherleri aldığını iddia etti.

    Söz konusu iddiaya yanıt, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’ndan geldi. Kayışoğlu Twitter üzerinden, “Nilhan hanımefendinin İsmet İnönü ile ilgili açıkladığı mektupları yalanlayan mektuplar çıktı. Buyurun gerçeğin ve entrikanın hası burada” diyerek o mektubu okudu.

    İsmet İnönü’nün yaverinin mektubunu aktaran Kayışoğlu şunları söyledi:

    — Şadiye Sultan’ın yardımcısının yavere aşık olduğu ve İstanbul’a götürmesini istediği, yaverin bunu kabul etmeyince karşılıksız aşkını tehdit ettiğini öğreniyoruz. Yaverin mektubunda şöyle deniliyor: Hanımefendi sizi zevcem olarak almadığım için müteessir olduğunuzu, paşamıza iftira edeceğinizi, sultanının bronşunu alacağınızı söyleyeceğinizi yazıyorsunuz. Biliniz ki aziz Türk milleti değil malı mülkü bütün varlığını ve canını savaş meydanlarında ortaya koyarak bu cennet vatanı dünyalara değişmeyen İsmet Paşamız ile ilgili böyle iftiralara inanmayacaklardır. Çabanız nafiledir.

    Tweeti Görüntülemek İçin Tıklayınız

     

  • “Cumhurbaşkanlığı Spor” iddiasına açıklama!

    Cumhurbaşkanlığı kaynakları, “Cumhurbaşkanlığı Spor Kulübü” adıyla bir kulübün kurulduğu haberlerinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. 

  • Üç partinin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi

    TBMM Genel Kurulu’nda siyasi partilerin grup önerileri görüşüldü.

    Genel Kurul’da, ilk olarak, İYİ Parti’nin “Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay’ın öğrenci andıyla ilgili verdiği kararın uygulanmamasına” ilişkin grup önerisinin bugün ele alınması önerisi görüşüldü.

    Öneri üzerinde söz alan İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk, andımızla ilgili yönetmeliğe yönelik açılan davada Danıştay’ın “yürütmeyi durdurma” kararı verdiğini söyledi. Danıştay’ın kararının 23 Ekim 2018 tarihinde verildiğini anımsatan Koncuk, “23 Ekim’den bu yana herhalde 30 günden fazla süre geçti. Çünkü, idari dava kararlarının 30 gün içerisinde uygulanmak gibi bir mecburiyeti var. Yani isterse bir üst mahkemeye itiraz edilmiş olsun idare, yargı kararını 30 gün içerisinde uygulamak zorundadır. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı açıkça bir suç işliyor.” ifadesini kullandı.

    Ortada bir yargı kararı olduğunu vurgulayan Koncuk, “Andımızdan rahatsızlığınızın ne olduğunu da bir türlü anlayamadım. ‘Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ ifadelerini evlatlarımıza söyletmemizden kim rahatsız olabilir? Millilik, yerlilik vurgusu yapan bir siyasi iktidarın andımız gibi bir metinden rahatsız olması asla söylemleriyle örtüşen bir durum değildir.” dedi.

    “DANIŞTAY KARARI YERİNDEDİR VE BUNA UYULMASI ZORUNLUDUR”

    CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel ise Danıştay kararının ardından aradan geçen zamanda Milli Eğitim Bakanlığından herhangi bir uygulama gelmediğini belirterek, “Biz andımızdaki ifadelere anayasamızdaki vatandaşlık hukukuna göre ifade bulan aidiyet duygusuyla bakıyoruz.” diye konuştu.

    Adıgüzel, şöyle devam etti:

    “Türkiye ırk temeline dayanan bir devlet değildir, bir siyasi bilinç devletidir. Andımızda belirtilen ırk temelli bir şey değil, sınırlarımız içerisinde, vatandaşlık temelinde, yurttaşlık bilincinde bir mana ifade eder. Burada tartışılması gereken esas bu mevzu da değil. Sayın Erdoğan’ın, Danıştay hakimlerini azarlayarak, aşağılayarak adeta bu kararı tanımaması meselesidir. Bir yargı sorunudur. Danıştay kararı yerindedir ve buna uyulması zorunludur.”

    “DANIŞTAY KENDİSİNİ YÜRÜTMENİN YERİNE KOYMUŞ”

    AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Danıştay 8. Dairesi’nin vermiş olduğu yönetmelik değişikliğine ilişkin kararının, Anayasa’nın 125. maddesini ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesini ihlal eden, idari eylem ve işlem niteliğinde olan ve idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak nitelikte bir karar olduğunu söyledi.

    Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu kararla Danıştay kendisini yürütmenin yerine koymuş ve andımızla ilgili yönetmelik değişikliği maddesini iptal etmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda dava devam etmektedir, karar temyiz edilmiştir. Ortada uygulanması mümkün olan bir yargı kararı bulunmamaktadır. Ayrıca yürürlükte de öğrenci andının okutulmasını zorunlu kılacak bir yönetmelik hükmü de bulunmamaktadır. Danıştay 8. Dairesi yönetmelik değişikliğini iptal etmiştir, değişikliğe uğrayan önceki yönetmelik de ortada yoktur. Dolayısıyla karar eski yönetmeliği diriltebilecek, yürürlüğe koyabilecek bir karar değildir. Aksi takdirde, Danıştaya yönetmelik yapma yetkisi vermiş oluruz ki bu durum Anayasa ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.”

    Tunç, “30 gün içinde uygulanması gerekir” düşüncesinin de doğru olmadığını vurguladı.

    Konuşmaların ardından İYİ Parti’nin önerisi kabul edilmedi.

    “EKONOMİK KRİZ” ÖNERİSİ REDDEDİLDİ

    Daha sonra HDP’nin “ekonomik krize” ilişkin grup önerisinin bugün ele alınması önerisi görüşüldü.

    Partisinin önerisi üzerine söz alan HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, Türkiye’de bazı çevrelerin ekonomide “işlerin iyi gittiğine” dair bir kanaati sürekli vurguladığını söyledi.

    CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, konuşması sırasında yanında getirdiği biber, patlıcan, kuru ve yaş soğanı kürsüye bıraktı.

    Türkiye’nin tarihinin en büyük siyasi ve ekonomik krizini yaşadığını öne süren Barut, “Gün geçmiyor ki konkordatolar, iflaslar olmasın, gün geçmiyor ki iş yerleri kapanmasın.” dedi.

    Sebze fiyatlarında yaşanan fiyat artışlarına dikkati çeken Barut, “Milletimiz manavdan ürünleri artık kilo ile değil tane ile alacak. Bütün bunları aşmak yerine marketlere, depolara baskın ve cezalarla gıda fiyatlarını düşüremezsiniz. Üreticiye, sanayiciye, çiftçiye destek verilmekle bunlar aşılır.” ifadesini kullandı.

    Barut’un konuşmasının ardından elindeki sebzeleri AK Parti milletvekillerinin önüne koyması üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı.

    AK PARTİ’Lİ AYDEMİZ: KRİZİ DİYE BİR ŞEY YOK

    AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ise kriz diye bir şeyin olmadığını söyledi.

    Kriz kelimesinin anlamını okuyan Aydemir, “Var mı böyle bir şey? Kafası, zihin yapısı, zihin haritası imha üzerine kurulu olanlar bu dediğimi anlamazlar. Biz ihya siyaseti yapıyoruz. Bugüne kadar 17 yılda yaptıklarımız 170 yılda yapılmayacak kadar, milletin, memleketin menfaatinedir. Bir iktisadi yönelme yaşandı ve bunu herkes biliyor. Bu neydi? 15 Temmuz kanlı ihanetine iktisadi yönden ayak verme girişimiydi.” dedi.

    Öte yandan CHP’nin, “Artvin ilinin Yusufeli ilçesinin sorunlarına” ilişkin grup önerisinin bugün ele alınması önerisi de görüşülerek, kabul edilmedi.

    Grup önerilerinin ardından TBMM Genel Kurulunda, Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapan Kanun Teklifinin görüşmelerine geçildi.

  • Erdoğan’dan vakıf üniversitelerine eleştiri

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ’de Teknokent açılış töreninde konuşuyor.

    Erdoğan’ın açıklamaları:

    Gençlerimizle birlikte daha büyük hayaller kurmanın dönemindeyiz.

    ODTÜ başarıları ile hep adından söz ettirmiştir.

    Eskiler su-i misal misal olmaz demişler. Biz de ODTÜ’yi hep kaliteli öğrencileriyle, sahip olduğu yüksek standartlı öğretim kadrosuyla değerlendiriyoruz.

    Beşeri sermayemiz bizim en büyük gücümüzdür. Yüksek öğretim sistemimizi çok daha ileriye taşımamız şart. Halihazırda çok ideal bir yüksek öğretim sistemine sahip olmadığımız bir gerçektir. Türkiye güçlendikçe bu alanda daha kapsamlı adımlar atmakta kararlıyız. Son dönemde YÖK’ün adımlarını bu reformların bir öncüsü, habercisi olarak kabul ediyorum.

    VAKIF ÜNİVERSİTELERİNE ELEŞTİRİ

    Vakıf üniversitelerimizin, kendilerine sağlanan onca ayrıcalığa rağmen, kimi istisnalar hariç, eğitim-öğretimde kalitenin yükseltilmesi beklentilerimize yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını görüyoruz. Vakıf üniversitelerinin bazılarının sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini üzüntü ile görüyorum.

    Veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar her alanda kendi ayaklarımız üzerinde durmak mecburiyetindeyiz.

    Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hakim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz.