Kategori: Siyaset

  • Muhtar adayından esprili seçim afişi

    Yaklaşık 30 bin seçmenin bulunduğu Yüreğir ilçesinin Kışla Mahallesi’nde muhtar adayı olan Hayrettin Talaş, seçim çalışmaları için esprili afiş hazırladı. Esnaflık yaparak geçimini sağlayan Talaş, mahallenin çeşitli noktalarına, ‘Başın düşerse dara, muhtar Hayrettin’i ara. Kontörün yoksa, ödemeli ara’ yazan afişlerden astırdı.

    Kendisini cep telefonuyla arayan kişilere de aynı sloganla cevap veren Hayrettin Talaş, olumlu tepkiler aldığını söyledi. Talaş, “Seçmenimiz sloganımızı benimsedi. Telefonla arayan herkese içtenlikle cevap veriyoruz. Seçimi kazanırsam, hazırlamış olduğum projeleri en kısa sürede hayata geçireceğim” dedi.

  • Yerel seçimlerde ilk kez tek zarf kullanılacak

    24 Haziran seçimlerindeki tek zarf-tek sandık uygulaması, 31 Mart yerel seçimlerinde de geçerli olacak.

    Seçmenler, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve muhtar oy pusulalarının hepsini Yüksek Seçim Kurulu (YSK) logolu tek bir zarfa koyarak sandığa atacak.

    Uygulamanın amacı oy pusulalarının yanlış zarfa konulmasını engellemek ve sayısı 1 milyonu bulan geçersiz oyların önüne geçmek.

    24 Haziran 2018 seçimlerinde 59 milyon 354 bin 840 kayıtlı seçmenden 51 milyon 178 bin 630’u sandık başına gitmişti. Kullanılan oyların 50 milyon 125 bin 400’ü geçerli sayılırken, 1 milyon 53 bin 230’u geçersiz çıkmıştı. 16 Nisan referandumunda ise kullanılan oyların 844 bin 386’sı geçersiz sayılmıştı.

    NEREDE, HANGİ SANDIK KURULACAK?

    Büyükşehirlerde, büyükşehir belediye başkanı, ilçe belediye başkanı, belediye meclis ve mahalle muhtarı için oy kullanılacak. İllerde ise; belediye başkanı, il genel meclisi, belediye meclisi ve muhtar için seçim yapılacak.

    Belediye başkanlığına dair pusulaların üzerlerinde, o seçim çevresinde seçime katılacağını bildiren partilerin logoları ve altında da başkan adaylarının isimleri yazılı olacak. Belediye meclis üyeliği pusulalarında ise, sadece parti logoları yer alacak.

    İttifaklar kapsamında, bazı il ve ilçelerde siyasi partiler aday göstermeyeceklerini açıklamışlardı. YSK’ya verilecek listelerde bu il ve ilçelere ilişkin adaylar yer almayacak. YSK verilen listeler üzerinden oy pusulalarını şekillendirecek. Aday göstermeyen partilerin logosu başkanlık seçim pusulasında yer almayacak.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’nin Seçim Manifestosunu Açıkladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

    “Manifestomuzu sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Önümüzdeki seçimlerde milletimizin tercihini yine hizmet siyasetinden yana kullanarak, AK Parti’yi açık ara birinci parti olarak çıkaracağınıza inanıyorum. 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkacak sonucun şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

    Şimdi manifesto metnimize geçiyorum:

    İnsan şehirler kurar, yollar, köprüler yapar. Kıtadan kıtaya uzanır. Uzaya çıkar ama gönlü ancak bir gönülde sükuna erer. Bir gönle girdiğinde kendini bulur. Bir genç kızın hayali, bir delikanlının umudu, bir yaşlının yalnızlığı bir çocuğun kucak açışı gönülde karşılık bulur. Kuşa, böceğe, ağaca, çiçeğe gönlünü açıp kim rahmet nazarıyla bakıyorsa eşrefliğinin farkına varır. Gönlünde alemi taşır.

    Şehri emanet görmek, emanet almak ancak gönül sahibiyse olur, gönüllere girerek olur. O zaman gönülden gönüle köprü kurulur. İnsan tüm mahlukata gönlünü açar, gönül şehirleri kurulur. Gönül tevazudur, gayrettir, samimiyettir, Rahman’ın evidir. İnsan tüm evrenin kalbidir, şehir de bunların mekanıdır.

    ŞEHİRLERİN SORUNLARI

    AK Parti olarak şehirlerimize ve belediyelere çok büyük önem veriyoruz. Ülkemizde şehir olarak ifade edebileceğimiz illerde nüfus yüzde 50’yi aştı. Şehirlerde yaşayan insan sayısı artarken, gelir dağılımı da bozuluyor. Yapay zeka gibi yeni teknolojiler kimi belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Ekolojik tahribat dünyayı daha çok tahrip ediyor.

    Son iki asırda çarpık kentleşmeden, çevre kirliliğinden terör olaylarına pek çok olayla boğuşan dünyamız çok ciddi bir yol ayrımına gidiyor. Bu bizi belediye hizmetlerinde daha çok düşünmeye sevk ediyor. Dünyayı ve hayatımızı nasıl idrak ediyorsak, yaşadığımız şehirlere de öyle şekil veririz.

    Nasıl oldu da böylesine zevkli bir medeniyet müktesabatından, böylesine hoyrat bir anlayışa sevk olduk. Bize göre bireysel hırslar elinde şekillendirilmesi yatıyor. Milletin değerlerine sahip çıkmayanın şehircilik mirasına sahip çıkması işin tabiatına aykırı olurdu.

    Türkiye uzun süre yönetimine hakim olan, vizyonsuz, öngörüsüz, kifayetsiz, plansız, istikrarsız, umursuz, hastalıklık zihniyetler elinde oyalanmıştı. Kadim şehirlerimiz dahi bu hastalıktan kendini kurtaramadı. Bizler tüm siyasi hayatı bu çarpıklıklarla geçen AK Parti kadroları olarak ülkemizin hizmetine koştuk. Eksiklerimiz ve hatalarımız elbette olmuştur ama tüm samimiyetimiz ve gücümüzle ülkemizi maddi ve manevi medeniyet değerleriyle buluşturmak için çalıştık.

    “BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ”

    Şuna inanıyorum; bizimkisi bir aşk hikayesidir. Sevdiğinizde yok olursanız aşk olur. Belediyelerde başlayan bu büyük yürüyüşümüz sürekli gelişerek sürmüştür. Bu süreçte şehirlerimizi mazisiyle barışık ve geleceğe kucaklayacak hizmetlere kavuşturmak amacıyla hem belediyelerde hem merkezi idari kuruluşlarda ter döktük. Cumhuriyet tarihinde yapılanların katbekat üzerinde hizmet ortaya koyduk.

    AK Parti belediyecilikte çığır açmış kadrolar tarafından kurulmuş bir partidir. AK Parti’nin belediyelerdeki başarılarının gerisinde halka hizmet, Hakk’a hizmet paradigması vardır. Emaneti korumayı ve ehline teslim etmeyi esas olan düşünce 24 saate, 7 güne yayan bir yönetim pratiği sergilenmiştir. Bu kadro belediye çalışanlarının  yetişemediği kimi hizmetlerin aksamadan yürümesini, parti teşkilatlarından şahıslarla gerçekleştiecek kadar kendini işine adamıştır.

    Milletimizin karşısına 1994 seçimlerinde bu ülkenin, CHP’den tevarüs ettiği, çöp, çukur ve çamurla mücadele diyerek yola çıktık. Çünkü CHP çöptür, çukurdur, çamurdur. Öyle devraldık İstanbul. 2004’te ‘Yerel kalkıma başlıyor’ sloganını kullandık ve o günden bugüne belediye başkanlarımızın önüne çok büyük hedefler koyduk. Şehirlerimizi çok ileri hizmet standartına kavuşturduk. 2009’da ‘İşimiz hizmet, gücümüz millet’ diyerek marka şehirler hedefledik. İstanbul’da Habitat-2 toplantısı düzenlendi ve İstanbul dünyanın en temiz şehri olarak kayıtlara geçti. Potansiyeli olan her ilimizi marka şehre dönüşmesine destek verdik.

    “STRATEJİ BELGELERİ HAZIRLAYACAĞIZ”

    Türkiye’nin hedefleri değiştikçe belediyeciliklte hedeflerimizi daha ileriye taşıdık. Her türlü vesayet, darbeye karşı milletiiz önünde hizmet vermeye karar verdik. 15 Temmuz’da olduğu gibi milletimizle birlikte mücadele ederken, hizmet yarışında yine en önde olduk. Şimdi de tevazu, samimiyet ve gayretle memleket işi gönüş işi diyerek gönül belediyeciliği sözüyle millletimizin huzuruna çıkıyoruz. Halkımıza yeni bir vizyonla şehirlerimizi daha ileriye taşımanın sözünü veriyoruz.

    Hedefimiz önce milletimizin gönlünü kazanmak, ardından oyunu almaktır. Her seçimin bir imtihan olduğunu biliyoruz. 31 Mart’tan başarıyla çıkmak için geçmişte yaptıklarımızla yetinmiyoruz. Yeni projeler geliştiriyoruz. Tıpkı ülkemizin diğer projeleri gibi şehirlerimiz için de kısa, orta ve uzun vadeli strateji belgeleri hazırlayacağız.

    Kısa vadeli hedefleri her yıl, orta vadeli hedefleri belediye başkanlarımızla, uzun vadeli hedefleri de 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla takip edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde izleme merkezi kuruyoruz. Tasarruf ve şeffaflığa kadar pek çok faydasını göreceğimiz bu sisteme belediyelerimizi de entegre edeceğiz. Benzer bir sistemi genel merkezimide hizmete geçireceğiz. İlkesiz, işlevsiz ve denetimsiz planlamayı da ortadan kaldıracağız.

    Türkiye’yi bugüne kadar olan uygulamaların ötesinde yeni bir şehircilik vizyonuyla hazırlıyoruz. Belediye başkanlarımız hizmetkar olmaya geliyoruz anlayışıyla görevlerini sürdürecekler. Selçuk mimarisinin sadeliğini, Osmanlı zarafetini ve günümüzün anlayışını yaygınlaştıracağız.

    İnsanlarıyla birlikte ağacından hayvanlarına kadar herkesin huzur içinde yaşadığı belediyecilğie AK Parti ile ulaşacağız. Klasik belediye hizmetleri belediyecilik anlayışından çıkmıştır. Bunların üzerine ne koyabildiğiniz önemlidir. AK Parti belediyleri her insana adaletle hürmet edecek, maddi manevi varlıklarına sahip çıkacak, herhangi bir kesime değil sadece milletine ve devletine sadakat gösterecek başkanlarla yönetilecektir. Bunun için memlekt işi gönül işi diyerek çıkıyoruz.

    11 MADDEDE BELEDİYECİLİK

    Milletimize taahhütlerimizi 11 başlık altında özetliyoruz.

    * Şehir planları: Uzun planları gözeten hakkaniyete uygun projeleri gözeteceğiz. Şehir planlarını ve imar uygulamalarını şeffaf bir şekilde hazırlayacağız. Zorunlu halde yapılması gereken plan değişiklikleriyle ilgi düzenlemeleri milletimizin önünde ilan edeceğiz. Yapılan çalışmalar konusunda ilgili tüm kamu, özel sektör ve STK temsilcilerine başvurup, en geniş uzlaşmayla alacağız. Milletimizin hayat kalitesini artıramayan hiçbir işe vakit ve kaynak ayırmayacağız. Şehirlerimizi çekim merkezi haline getirecek projeler önem vereceğiz.

    * Altyapı ve ulaşım: Bu konu çözülmeden şehirlerimizi şehir haline getirebileceğimize inanmıyoruz. Temel altyapı sorunları çözülmemiş hiçbir şehrimizi bırakmayacağız. AK Partili olmayan belediyelerde de çalışmaları tkaip edeceğiz. Toplu taşıma projelerini hızlandırarark, vatandaşlarımızı trafikten boğulmaktan kurtaracağız. Otopark konusunu öncelik haline getireceğiz.

    *Kentsel dönüşüm:  Bu projelerimzi hem deprem hem çarpık yapılaşmadan kurtarmak için geliştireceğiz. Alan bazlı kentsel dönüşümü teşvik edeceğiz. Bölgenin ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gözeten çözümler üreteceğiz. Yepyeni bir şehircilik hamlesi başlatacağız. Millet Kıraathanleerini yaygınlaştıracağız.

    * Benzersiz şehirler: Her şehrin kendi coğrafyası, tabiatına uygun gelişme modelleri haızlayacağız. Her birinin kendi hikayesi olan siluetini bozan projelere izin vermeyeceğiz. Tarihi yapıları ve mekanları gelecek nesillere miras bırakacağız. Şehirlerimizin herkese dokunacak mekanlarla donatılmasını sağlayacğaız.

    * Akıllı şehirler: Şehircilikte yeni ufuklar açacağız. İnsanlarımızın günlük hayatını kolaylaştıracak tüm akıllık şehir uygulamalarını destekleyeceğiz. Türkiye’yi bu büyük yarışta geri bırakmayacağız.

    * Çevreye saygılı şehirler: Tabiat içinde canlı veya cansız varlıklarla uyum içinde hayat sürdürmeyi sağlayacağız. Millet bahçelerini her şehrimizde yaygınlaştıracağız. Şehirlerimizi yeşil alanlarla güzelleştirirken, atıkların çevreyi kirletmesine engel olacağız. 0 atık projesi ile insan, şehir, tabiat dengesini gözeterek şehirlerimizi inşa ve ihya edeceğiz.

    * Sosyal belediyecilik: Erişilemeyen, yardım eli uzatılmayan hiçbir kesim bırakamayacak, kimsesizlerin kimsesi olacağız, sessiz yığınların sesi olacağız. Toplumun temeli olarak gördüğümüz aile kurumunu güçlendirecek çalışmaları önceliklerimizin başına alacağız. Şehirlerimizi imar ederken, nesilleri ihmal etmeyeceğiz. Spor merkezleri, kültür merkezleri, engelli ve yaşlı merkezleri gibi en küçük yerleşim yerlerine götüreceğiz. Sporu her kesimin ayrılmaz bir parçası haline geitreceğiz. Bu çalışmaların kalite standartlarını oluşturarak, ülkenin her yerinde belirli seviyenin stüne çıkaracağız.

    * Yatay şehirleşme: Şehirlerimiz toprakla daha çok buluşan, toprağa daha yakın bir yaşamı yatay mimari ile geliştireceğiz. Böylece pek çok sorunu aynı anda çözebileceğiz. Her şehrmizide pilot uyuglamayla başlayarak ülkemizin her yerine yaygınlaştıracağız. Yeni imara açılan bölgelerde buna öncelik vereceğiz.

    * Halkla birlikte yönetim: Şehir sakinlerinin en üst seviyede katılıomını temin edeceğiz. Belediyemizden hizmet alan vatandaşlarımız için şehirli hakları bildirgesi hazırlayacağız. Şehir meclislerinde ortak akıl ile alacağız.

    * Tasarruf ve şeffaflık: Hangi kaynaktan gelirse gelsin belediye bütçesine giren her kuruşta herkesin hakkı olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız. Her faaliyetimizi en başından en sonuna kadar milletimizin gözü önünde bilgiye, belgeye açık bir şekilde yürüteceğiz. Hakka, adalete, vicdana aykırı davranan kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

    * Değer üreten şehirler: Bugün şehirlerimizde yaşayan insanların talepleri çeyrek asır öncesine göre çok değişti. Bugün, şehirlerdeki insanlarımızın temel beklentilerini her alanda hayat kalitesinin yükseltilmesi olarak özetleyebiliriz. İnsanın kültürel ve ekonomik üretiminde kalkınan mekanlar haline getireceğiz. Şehirlerimizin geleceğe medeniyet mirasımızı olarak bırakabilecğeimiz iyilik, kültür, sanat ürünleriyle değerlenmesini sağlayacağız.

    “YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATACAĞIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz sonra inşallah 31 Mart yerel seçimlerinin manifestosunu açıklayacağız. Bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerin çerçevesini çizmiş olacağız. Yerel seçimlere, partimiz MKYK, MYK yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede neler yapacağız bunlarını hazırlıklarını bitirdik” dedi.

    “Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, dış politikada neler yaptık, neler yapıyoruz bunları zaten biliyorsunuz” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

  • Hamza Dağ: Seçim çalışmalarında yapay zekadan faydalanacağız

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçime dair açıklamalarda bulundu.

    CHP’den daha yeni bir parti olmalarına rağmen kurumsal kimliği daha oturmuş bir parti olduklarını, aday belirleme sürecini başarıyla yürüttüklerini söyleyen Dağ, tüm dünyada propaganda süreçlerinin ciddi bir değişim gösterdiğine işaret etti. Dağ, Türkiye’de klasik yönetimlerle beraber teknolojik yöntemlerin de kullanılmaya başlandığını dile getirdi.

    Teknolojik yöntemlerin daha farklı şekilde kullanılması mecburiyetinin bulunduğunu vurgulayan Dağ, “Bundan sonra klasik yöntemler iyice kaybolmaya doğru gidecek. Bayrak, afiş… Zaten bu sefer vazgeçiyoruz. Şu an mitingler devam ediyor ama 1-2 seçim sonra belki mitingler de azalmaya başlayacak. Kitlelere ulaşma imkanı çok arttı. Sosyal medya yoluyla özellikle kitlelere ulaşma imkanı çok arttı. Sosyal medyayı herkes kullanıyor ama nasıl, ne şekilde kullandığınız önemli” diye konuştu.

    ‘FARKLI ŞEYLER YAPTIK’

    Hamza Dağ, sosyal medyanın ezber bozan bir şekilde kullanılması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    — Bir anda insanların, gençlerin “Aa çok güzel, çok farklı, çok değişik bir şey” deyip o sisteme girmesi lazım. Sosyal medya konusunda referandumdan bu yana çok farklı şeyler yaptık. Referandumda maddeleri videolarla anlattık. Klasik yöntemde gezerken benim 18 maddeyi anlatabilme ihtimalim yok. Vakit yetmez. Bölümlere, metinlere ayırdık, anlattık. Eğlenceli olması için birtakım işaretlerle bunu yaptık.

    AK Parti’de Ar-Ge Başkanlığı yaptığı dönemde bir hesap oluşturduklarını belirten Dağ, “Burada yaptığımız iyi işleri anlatma imkanı bulduk” dedi.

    Dağ, yerel seçimlerde yapay zekaya ilişkin çalışma yapacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

    — Artık sistem Big Data dedikleri Büyük Veri’ye ve yapay zekaya kayıyor. Bu seçimde Büyük Veri ve yapay zekayı 1-2 ilçede pilot olarak uygulayacağız. Yapay zekadan faydalanacağız. Yani mutfak görevi. Verileri topluyorsun, oradan harmanlıyorsun, o harmana göre sen propaganda, yol haritası ortaya koyuyorsun. Birkaç seçim sonra bunun artık ciddi anlamda ülkemizde uygulanacağı kanaatindeyim. Önümüzdeki süreçte bunları tüm siyasi partiler denemek zorunda olacak. Kim öncü olursa yine önde gidecek. Yine öncü olan AK Parti oldu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, salon dışında toplananlara konuştu

    31 Mart 2019 Yerel Seçimleri Aday Tanıtım Toplantısı öncesinde Ankara Spor Salonu önünde AK Partililere seslenen Erdoğan şunları söyledi:

    Biraz sonra manifestomuzu açıklayacağız. Ve bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerinin çerçevesini çizmiş olacağız. Gerçekten yerel seçimlere partimiz, Merkez Karar Yönetim Kurulu, Merkez Yönetme Kurulu yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Ve şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede, neler yapacağız bunların hazırlıklarını bitirdik.

    Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde neler yaptık? Neler yapıyoruz? Sağlıkta neler yaptık? Neler yapıyoruz?

    3Ç demiştik. Çöp, çukur, çamur… Niye? Çünkü CHP demek çöp demektir, çukur demektir, çamur demektir. Biz geldik bunları yok ettik, tertemiz hale getirdik. Ve modern şehirler meydana getirdik.

    Ve İstanbul’da Binali bey ile bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. Ankara’da Mehmet Özhaseki kardeşimizle bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. İnşallah İzmir’de de Nihat Zeybekci kardeşimizle İzmir’i, inşallah İzmirli kardeşlerimiz bize emanet edecekler.

    Ve bütün büyükşehirlerde, illerde, Cumhur İttifakı olarak inşallah yeni bir süreç başlatacağız. Bir tarafta zıllet ittifakı, bir tarafta cumhur ittifakı.

    Ve Cumhur İttifakı ile, terör örgütünün kol kola girdiği CHP’ye; öbür tarafta malum partilere artık söz söylememe gerek yok. İnşallah 31 Mart’ta gereken dersi vermeye hazır mıyız? Sandıkları patlatmaya hazır mıyız?

  • Nurettin Soyer’in mesai arkadaşı: Türkeş’in sorgusuna birlikte girdik…

    Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre, 1980 döneminde Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı yapan, eski Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Enis Tunga, CHP’nin İzmir adayı Tunç Soyer’in hedefe konulan babası, eski Askeri Savcı Nurettin Soyer ile ilgili konuştu.

    Soyer’in haktan, hukuktan ayrılmadığını söyleyen Tunga, “Alparslan Türkeş’i beraber sorguladık. Saygıda kusur etmedi” dedi.

    Bahçelievler katliamı davasının savcılığını yapan eski askeri savcı Tunga, “Nurettin Soyer, ilişkilerinde kibar, saygılı, hakka, hukuka uygun hareket ettiğinden kuşkumuz olmayan bir arkadaşımızdı” dedi. Soyer’in o dönem birçok iddianamenin altına ‘sorumluluğu paylaşmak’ için imzasını attığını anlatan Tunga, “Bu kadar yakınında çalıştım. Aleyhinde kötü olabilecek bir şey bulamadım; art niyetli olmadıkça. Tunç’u da çok yakından tanırım. Pırıl pırıl bir isimdir. İzmir’e layık bir belediye başkanı olacağını düşünüyorum” dedi.

    Soyer’in haktan, hukuktan ayrılmadığını söyleyen Tunga, “Alparslan Türkeş’i beraber sorguladık. Saygıda kusur etmedi” dedi.

    Bahçelievler katliamı davasının savcılığını yapan eski askeri savcı Tunga, “Nurettin Soyer, ilişkilerinde kibar, saygılı, hakka, hukuka uygun hareket ettiğinden kuşkumuz olmayan bir arkadaşımızdı” dedi. Soyer’in o dönem birçok iddianamenin altına ‘sorumluluğu paylaşmak’ için imzasını attığını anlatan Tunga, “Bu kadar yakınında çalıştım. Aleyhinde kötü olabilecek bir şey bulamadım; art niyetli olmadıkça. Tunç’u da çok yakından tanırım. Pırıl pırıl bir isimdir. İzmir’e layık bir belediye başkanı olacağını düşünüyorum” dedi.

    Savcıların soruşturmayı yaparken polisin getirdiği donelere göre işlem yaptığını anlatan Tunga, “Nurettin Soyer dahil hiçbir savcı sanıklara kötü davranmadı. Türkeş’in sorgusuna Nurettin Soyer ile birlikte katıldık. Saygıda hiçbir kusur etmedi. Çayını, kahvesini eksik etmedik. Görevimizin bize verdiği üstünlük duygusuyla saygısızlık yapmadan sorgusunu gerçekleştirdik” görüşünü dile getirdi.

    Sosyal demokrat kökenli olmasına karşın görevi sırasında karşıt görüşlere saygısız davranmadığını ileri süren Tunga, “MHP davasında sorguladığımız kişiler sonradan kitap yazdı. Kitapta ‘bize ters davrandığını görmedik’ demişler. O dönem sağcılara göre solcu, solculara göre sağcıydık” ifadesini kullandı.

    ‘EMNİYET SOYER’İ EZDİ’

    12 Eylül döneminde gözaltına alınan, tutuklanan ve işkence gören avukat İsmail Sami Çakmak da Nurettin Soyer’in o dönem hukuka aykırı davranmadığının altını çizdi. Nurettin Soyer’in emniyetin düşman ilan ettiği bir savcı olduğunu kaydeden Çakmak, “Mamak’ta gözaltındaydım. Tutuklanmak üzere beni getiren emniyetin namlı işkencecisi Hamdi Akdi, bana aynen ‘Nurettin denen i… güveniyorsunuz. Onun da suyu ısınıyor’ dedi. Emniyet, Soyer’i sevmezdi” diye konuştu.

    O dönem Adana Emniyet Müdürlüğü’nün kendisi hakkında yakalama kararı çıkardığını aktaran Çakmak, anısını şöyle anlattı:

    — Adana Emniyet Müdürü, bana kumpas kurmuş. Davasını takip ettiğim, mezarlıktan çıkardığım birini, ben öldürmüşüm gibi, beni arıyormuş. Türkiye dağıtımlı yazı göndermiş. Elime ulaştı bu yazı. Nurettin Soyer’e gittim. ‘Buyrun, beni tutuklayın, can güvenliğim yok, ya arabadan atacaklar, ya da kaçtı diye vuracaklar’ dedim. Nurettin Soyer, hemen Adana Emniyet Müdürü’nü aradı; “Topuğuna zarar gelirse ilk zarar görecek kişilerdensin” diye uyardı. Nurettin Soyer’e ısrar ettim, beni tutuklayın diye. Güldü. “Tutuklaması kolay da nasıl çıkartacağız” dedi. Soyer, derdimizi anlatabildiğimiz biriydi. O dönem Askeri Başsavcılığı altında bir sürü işkenceci hakkında dava açılmasını sağladı. Lanetlenecek bir davranışına tanık olmadım.

    ‘NE YAPACAKTI, KATİLLERİ Mİ BIRAKACAKTI?’

    Cumhuriyet yazarı Işık Kansu da, 12 Eylül döneminde sıkıyönetim mahkemelerini ve soruşturmalarını yakından izlediğini belirtti. Nurettin Soyer’i mesleğinin ilkelerine sadık bir hukukçu olarak tanıdıklarını belirten Kansu, “Dönemin askeri yönetimi ve MHP yanlısı Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun emir verdi, 12 Eylül 1980 sabahı MHP Genel Merkezi bir askeri birlik tarafından arandı. Bir Browning, bir Smith Wesson, bir Kırıkkale, bir 7.65, iki 6.35 çapında tabanca, 272 mermi, patlayıcı maddeler, tıbbi malzemeler ve peruklar bulundu” dedi.

    “Buna ek; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesine kimlerin getirilip getirilmeyeceğini içeren, yargıç ve savcılarla ilgili olarak da “artı-eksi” değerlendirmelerin yapıldığı belgeler ele geçirildi. Yani, bugün casusluk cemaatinin yaptığına benzer bir ‘paralel devlet’ yapılanması saptandı. Nurettin Soyer, bu kanıtları görmezden mi gelecekti?” ifadesini kullanan Kansu, şöyle devam etti:

    — 12 Eylül 1980’den hemen önce MHP Genel Merkezi’nden kimi bavulların kaçırılarak gömüldüğü belirlendi. Dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yer göstermesiyle, Anıtkabir’in hemen karşısında, bugün Anıtpark olan yerde, 100 metrekarelik bir alan kazıldı; C-4 patlayıcılar, silah iğneleri ve parçaları, değiştirilmiş namlular bulundu. Nurettin Soyer, bunların üzerini geri mi kapatacaktı? MHP’li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın öldürülmesi olayını aydınlatan yine Nurettin Soyer’di. Gün Sazak cinayetinden kuşkulanılarak gözaltına alınan taşeron sözde sol bir örgüte bağlı sanığın verdiği ifadede; bölgedeki bir arsayı betimlemesi gibi bir küçük ayrıntıdan yola çıkarak, gözaltındakinin katillerden biri olduğunu belirleyen de Nurettin Soyer’di.

    — Ne yapacaktı, katilleri mi bıraktıracaktı? Yayıncı İlhan Erdost’un Mamak Askeri Cezaevi’nde ülkücü militan Kısmet Çağlar’ın da aralarında bulunduğu askerler tarafından dövülerek öldürülmesi soruşturmasını yürütenlerin Başsavcısı Nurettin Soyer’di. 1978’de Mamak’ta kahve tarayıp 5 kişiyi öldüren ülkücü İsa Armağan ile Mustafa Pehlivanoğlu’nu (idam edildi) soruşturanların da Başsavcısı Nurettin Soyer’di. 1979’da, gasp ettikleri taksinin şoförüne tecavüz edip, onu bir kümese tıktıktan sonra Piyangotepe’de taradıkları kahvede 7 kişiyi öldüren ülkücü Ali Bülent Orkan (idam edildi) ve arkadaşlarını soruşturanların Başsavcısı da Nurettin Soyer’di. Dürüst ve hukuka bağlı 12 Eylül döneminde gözaltına alınan Zeynel Abidin Ceylan’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde işkence ile öldürülmesini soruşturan da Nurettin Soyer’di. 28 Mayıs 1980’de Ankara’da eylem yapan toplum polislerinin üstüne ateş emri veren Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun’u durduran da Nurettin Soyer’di. Sorarım size, bir hukukçu olarak daha ne yapsaydı Nurettin Soyer?

  • Seçim öncesi ortalığı karıştıracak sözler: Bir fakslık işi var!

    Beşiktaş eski Belediye Başkanı Murat Hazinedar, basın toplantısı düzenledi Hazinedar, “Siyasi partiler millete hizmet etmek için kurulmuş organizasyonlardır. Ama CHP’de tam tersine ne kadar millete sırtınızı döner ve parti içine oynarsanız, o kadar irtifa kazanacağınız bir siyasi yapı ve anlayış bulunmaktadır. Benim yanımda tek bir MYK üyesi ya da parti meclisi üyesi olmadığı için aday belirleme sürecinde ismimi hatırlayan olmadı. Genel başkanım ise hem kendi lafını hem de parti hukukunu çiğnetmeyi göze alarak arkamda durmamıştır” dedi.

    “ANKETLERDE BEN BİRİNCİ ÇIKIYORDUM”

    “Buradan genel başkana, MYK üyelerine ve parti meclisi üyelerine soruyorum” diyen Hazinedar, “Battal Bey’i yeniden aday yaparken ya da Murat Hazinedar ismini hiçbir şekilde değerlendirmeye dahi almazken ölçüleriniz, parametreleriniz neydi? Halkın sevgisi teveccühü mü? Anketler ortada. Kumpaslarla görevden uzaklaştırıldığım tarihe kadar hem kendi ilçem Beşiktaş’ta, hem de İstanbul’da 39 ilçede yapılan anketlerde İstanbul’da birinci çıkan belediye başkanı ben oldum. Hatta CHP’nin bugün büyükşehir belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun o tarihlerde yaptırdığı İstanbul anketlerinde ben birinci çıkıyordum. Kendisine sorabilirsiniz.”

    “BİR FAKSLIK İŞİ VAR”

    “Buradan ona da seslenmek istiyorum; unutmasın ki büyükşehir belediye başkanı bile olsa İçişleri Bakanlığı nezrinde maalesef bir fakslık işi var. Bizim olduğumuz gibi. Bugün partisinin genel meclisinde haksızlığa uğramış bir arkadaşına söyleyecek bir sözü yoksa yarın Allah korusun kendisine yapılacak böyle bir haksızlıkta herhalde bu açıklamamı hatırlayacak ve vicdanı sızlayacaktır” şeklinde konuştu.

    “YAPIŞTIRDIĞINIZ ETİKETE BİR CEVAP VEREMİYORUM”

    Murat Hazinedar, “CHP’de maalesef üzülerek söylüyorum ama bu aynı zamanda malumun da ilanıdır, kimlik siyaseti yapılmaktadır. Maalesef Battal İlgezdi ile aramızdaki en önemli fark budur. İstanbul’da seçilmesi garanti olan neredeyse bütün ilçelerde bu yaklaşım egemen olmuş ve aday belirleme süreçlerinde tercih sebebi olmuştur. 2 Şubat 2019 tarihinde yeniden toplanacak olan parti meclisinde, arz ettiğim hususların değerlendirilerek, 4 Ocak 2018 tarihinden görevinden uzaklaştırılan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’a ve halkımıza bir cevap verilmesini bekliyorum. Çünkü ben ne oğluma, ne eşime, ne Beşiktaş’a ne de beni tanıyan Türkiye’ye, insanlara; Battal İlgezdi’yi aday yapıp beni yapmamakla verdiğiniz mesaj üzerinde vatandaş nezrinde yapıştırdığınız bu etikete bir cevap veremiyorum. Sadece parti hukuku ve ahlakı gereği değil insani ve vicdani ahlak gereği de bu cevapları sizlerden bekliyorum. Aksi takdirde partinin kurumsal kimliği ve geleceği tartışmalı hale gelecektir. Sorularıma anlaşılır, kabul edilebilir ve net cevaplar verilmediği takdirde tüm yasal haklarımı kullanacağım ve meşru her zeminde bana yapılan bu haksızlığı dile getireceğimi kamuoyuna saygıyla sunarım” diye konuştu.

    “RANDEVU DAHİ VERMEMİŞTİR”

    Ekrem İmamoğlu’nun, kendisiyle çok samimi olduğu her yerde söylediğinin hatırlatılması üzerine Hazinedar,

    “Kendisinin Sayın Cumhurbaşkanı’ndan randevu almak için gösterdiği çabayı saygıyla karşıladım. Son derece doğru, yapıcı bir yaklaşımdı. Ama kendi partisinin mağdur edilmiş, üstelikte bütün detaylarını sayın genel başkan nasıl biliyorsa, kendisinin de biliyor. Adaylığından sonra aramama rağmen randevu dahi vermemiştir. Bunu özellikle paylaşmak istedim” diye konuştu.

    İMAMOĞLU’NDAN MURAT HAZİNEDAR’A YANIT

    Son olarak eski Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın kendisine yönelik, “Adaylığından sonra aramama rağmen randevu dahi vermemiştir. Bunu özellikle paylaşmak istedim” sözleri üzerine ise İmamoğlu, “Murat Hazinedar benim arkadaşımdır. Biz çok defa telefonda konuştuk. Bire bir görüşme talebini de geçtiğimiz hafta iletti. Biraraya geliriz. 5-6 gün gecikme ile randevu vermeme gibi durum söz konusu olamaz. O benim arkadaşımdır. Konuşuruz, düzeltiriz. Ben haksızlığa uğradığını defalarca televizyonlarda konuştum. Geçen hafta da ilettim. Geçen haftada naklen yayında dile getirdim. Hem kendisinin hem de Ataşehir Belediye başkanının dile getirmiş biriyim. Hiçbir yargı hakkında yoktur. Bunu defalarca dile getirmiş biriyim” diye yanıt verdi.

  • Mustafa Sarıgül, DSP’den Şişli Belediye Başkanı adayı

    Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, DSP’ye katılmak için bugün, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ile görüştü. 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde CHP’den aday gösterilmeyince partiden istifa eden Mustafa Sarıgül, DSP’ye geçiyor. Sarıgül’ün, seçimlere DSP’den giriyor.

    Sarıgül’ün açıklamalarından satırbaşları:

    Kendi evimizde, kendi yuvamızda bulunmaktan çok mutluyum. Genel Başkanımız açıklamalarını yaptı, çok teşekkür ediyorum. Ben konuşmamı yazılı olarak yapacağım. DSP Genel Başkanı Aksakal’a ve arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Binlerce yurttaşıma müjdeler olsun.

    ‘ECEVİT BANA EMANET ETMİŞTİ’

    Görüşme öncesi Twitter’dan mesajını paylaşan Sarıgül, “Genel Başkanımız Bülent Ecevit o gün beni Şişlili yurttaşlarıma emanet etmişti, Şişli’yi de bana… Yıllardır yolumdan hiç dönmedim. Bu gün de Bülent Ecevit’in bize öğrettiği siyaset kültürünü sürdürerek Genel Başkan Önder Aksakal’la birlikte yolumuza devam edeceğiz” dedi.

  • Kenan Sofuoğlu’nun kartvizitine inceleme

    TBMM Başkanvekili Mustafa ŞentopCHP Ankara Milletvekili Murat Emir‘in soru önergesini yanıtlarken yazının teamüllere uygun olmadığının Sofuoğlu’nun sekretaryasına bildirildiğini belirterek, “Ancak milletvekilinin personeli tarafından yapılan ısrar üzerine personel tarafından basımı yapılmıştır” dedi.

    KÜRTÇE KARTVİZİT SORUSU

    HDP Hakkâri Milletvekili Sait Dede de TBMM Basımevi Hizmetlerine iletilen Türkçe ve Kürtçe kartvizit talebinin reddedildiğini belirterek, Başkan Yıldırım’a önergeyle nedenini sordu. Şentop, Yıldırım adına “Başkanlığımız basımevine zaman zaman farklı dillerde gelen kartvizit baskı talepleri teamüller çerçevesinde ele alınmaktadır” yanıtını verdi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bir Gece Sizi De Arayabilirim

    Siz sahada ne kadar çalışırsanız çalışın seçimin kazanıldığı yer sandıktır. Zaman zaman anlattığım benim meşhur Arslanköy örneği vardır. CHP 1946 seçimlerini; tabi burada genç kardeşlerim bunu bilmezler. Ama CHP’yi tanımak için anlamak için Arslanköyü de iyi tanımak, kadınlarını iyi tanımak anlamak gerekir. CHP 1946 seçimlerini açık oy / gizli tasnif usulüyle kazandıktan sonra yetinmemiş bu defa gözünü 1947’deki muhtarlık seçimlerine gitmiştir.

    Mersin’e bağlı Arslanköy ahalisi, CHP’nin dayattığı zalim muhtarı değil kendilerinin desteklediği Demokrat Partili adayı seçmek için dört gözle sandığı beklemektedir. Seçim sandığı gelir ama halk evine konan sandıkta demokrat partili adaya oy vereceği bilinenler yaklaştırılmaz. Sandık köy odasına götürülür. Ahali oyunu verir, akşam sandık kapanır. Sandığın başındaki görevli CHP adayının kazanamayacağını görünce ‘hastalandım’ diyerek oy sayımını ertesi güne bırakmak ve sandığı karakola götürmek ister.

    Bunun üzerine Arslanköy’ün kadınları sandığın başka yere götürülmesine izin vermez. Müsaade etmeyen bu kahraman kadınlar, Torosların o soğuğunda sabaha kadar jandarmayla birlikte sandığı beklerler. Ertesi günkü sayımda Demokrat Partili muhtar adayı 10 kat farkla kazanır. İl valisi seçimin yenilenmesine karar verir.

    Arslanköylüler demir kapıların ardına atılır. Bu olay isyan havasına büründürülüp sanıklar hakkında; dikkat edin idam cezası istenir. CHP bu. Yargılananlar arasında bulunan Elif isminde kahraman yürekli kadın hakime “Rey demek ırz demektir. Soruyorum reyimizi mi teslim edek, oyumuzu mu teslim edek” diye sorarak parmağıyla boynunu göstererek “idama kadar yolu var” diyerek adeta meydan okumuştur.

    Arslanköylüler bir yıldan fazla süren yargılamanın ardından ya beraat ederler, ya da tahliye edilirler. Tarihimize 47 hadisesi olarak geçen bu olay, milletimizin sandığa ve oradan çıkan iradesine olan bağlılığını göstermesi bakımından çok önemlidir. Şimdi milletime sesleniyorum, gençliğe sesleniyorum. İşte CHP’yi tanımak istiyorsanız, CHP budur. CHP hiçbir zaman sandıktan çıkan iradeye saygı duymamıştır. CHP hiçbir zaman milli iradeye saygı duymamıştır. CHP hep az önce de ifade ettiğim gibi açık oy / gizli tasnif ile seçim yapma yoluna gitmiştir. Şimdi tabi bunları yapamıyorlar o ayrı mesele. Ama fırsatını bulsalar, nasıl ki bölücü terör örgütünün arkasında olduğu parti; oyları aldılar istedikleri gibi kullandılar mı? Kullandılar. Muhtarları tehdit ettiler mi? ettiler. ondan sonra da oyları kendileri istedikleri gibi orada kullanmak suretiyle silme o beldelerde, ilçelerde sandıklardan kendi hesaplarına netice çıkardılar.

    “MİRASÇILARINI BUGÜNLERDE VİTRİNE ÇIKARIYOR”

    Rahmetli Menderes sandıktan çıktığı halde arkasında CHP’lilerin olduğu darbecilerin urganından kendini kurtaramamıştır. Yine aynı CHP, sandıktan çıkan rahmetli Türkeş’i ve arkadaşlarını 12 Eylül’de en ağır işkencelere maruz bırakarak, idamla yargılayanların mirasçılarını bugünlerde yeniden vitrine çıkartmak suretiyle 60 yıldır hiç değişmediğini gösteriyor.

    “PARTİMİZİ KAPATMAYA YELTENDİLER”

    Başbakanlık görevine gelen rahmetli Erbakan’ı alaşağı eden de yine aynı kafadır. Bölücü terör örgütünün güdümündeki siyasi partiyle girdiği yakın ilişki CHP’nin gerçek yüzünün sadece bir kısmıdır. Biz adeta anayasa değiştirebilecek güce sahipken; partimizi biliyorsunuz kapatmaya yeltendiler. Bu CHP’nin başındakiler ne dedi? “Ankara’da da savcılar, hakimler varmış” dediler. Aynı CHP. Değişen bir şey yok. Bu kadar güçlü geleceksin, millet sana böyle bir yetki verecek ve bu CHP zihniyeti partimizi kapatma noktasında adımlarını atacak.

    “BAŞARILI OLAMAYACAKLAR”

    Şimdi yanlarında yoldaşları var, yandaşları var. Bu yandaş, yoldaşlarıyla beraber şu anda adeta karşımızda cumhur ittifakına karşı bir ittifak oluşturdular. Başarılı olamayacaklar. Ben inanıyorum ki 31 Mart’ta benim vatandaşım gereken dersi verecektir. İş başında bulundukları belediyelerden, kendi partilerindeki uygulamalardan çok iyi biliyoruz ki bu kılıfın altında gücü ele geçirmek için yanıp tutuşan yontulmamış bir faşist zihniyet vardır. Biz sandığın namusunu koruduğumuz sürece, CHP’nin o sandıktan çıkma şansı yoktur.

    AK PARTİ TEŞKİLATINA UYARI

    Burada seçimlerde dikkat etmeniz gereken hususları bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Ne yapacağız? Nelere dikkat edeceğiz? Partimizi temsil eden sandık kurulu üyelerimiz, oy verme işleminden en az 1 saat önce görev yerlerinde hazır bulunmalıdır. Oy verme işlemi devam ettiği müddetçe partimizin aleyhine işlem yapılmasına, haksızlığa yol açılmasına bu arkadaşlarımız engel olacaklardır. Asla sandık, mekanını terk etmeyecek; ayrılacağı zaman da oradaki sandık müşahidiyle paslaşarak ayrılıp ihtiyaç giderecektir, bu o kadar önemli.

    Sandıklar kapandıktan sonra oy torbalarının götürülmesine bu arkadaşlarımız refakat edecektir. Beraberce kurula, oradan onlarla gidecek ve son ana kadar da o teslimatı yapıp öyle dönecek. Ben bunu yaşadım. 89 Beyoğlu mahalli seçimde yaşadım. Kazandığımız seçimi elimizden böyle aldılar. Onda da bir hayır vardı ayrı mesele. Ama işi hafife almayacağız.

    “BİR GECE SİZİ DE ARAYABİLİRİM”

    Geçen gün İstanbul’da il başkanımız dedi ki “Biz sandıklarda, sandık kurulu üyelerini belirledik.” Getir bakalım dedim, getirdi önüme. Ben de tuttum rastgele şöyle bir 10-15 tane sandık kurulu üyesini gece saat yarım bir gibiydi, telefonla aradım. Bir kaç tanesi henüz hangi sandıkta görevli olduğunu bilmiyordu. Bir gece sizi de arayabilirim. Çünkü bu işi sıkı tutacağız, hafife almayacağız. Sıkı tutacağız ki 31 Mart’ta biz çıkalım. Biz söyledik tabi hemen o malum zat da aramaya başlayabilir. Sandık müşahitlerimize de çok önemli görevler düşüyor.

    Binadaki tüm görevlilerimizi koordine etme, yaşanabilecek sorunlara müdahale etme, ilçe teşkilatında yardım alma vazifesi okul sorumlularımızın Nişasta Bazlı Şeker kotalarıyla ilgili bir müjdeyi açıklamak istiyorum.

    NİŞASTA BAZLI ŞEKER KOTASI DÜŞÜYOR

    Nişasta Bazlı Şeker kotalarıyla ilgili bir müjdeyi açıklamak istiyorum.
    NBŞ kotaları yüzde 10 olarak belirlenmişti. Biz bu kotasını geçtiğimiz yıl yüzde 5’e düşürmüştük. Şimdi bir adım daha atıyoruz ve yüzde 2,5’a çekiyoruz.

    KÖMÜR MÜJDESİ

    Enerji Bakanlığımızın da gayretiyle ülkemizin kömür rezervi 20 milyar tona ulaştı. Kurumlarımıza ait 7 sahayı daha işletmeye açarak kömür üretimini 18.5 milyon ton artırdık. Geçtiğimiz yıl kömür üretimiyle cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Bu vesileyle Somalı kardeşlerimize müjde vermek istiyorum. Soma Işıklar Bölgesi’nde çalıştırılan ve yılda 6 milyon ton kömür çıkarılan bölgelerdeki sözleşmeler sona ermek üzeredir.

    Hala bu madenlerde çalışan 2400 işçimizin tamamı da Türkiye Kömür İşletmelerinin şirketlerinde kadrolu olarak ve maden ocaklarında çalışmaya devam edecektir.

    Yine Soma’daki yeni işletmeye açılacak ve 350 milyon ton rezervi bulunan sahalarda yatırımcımızın 10 bin kişiyi istihdam etmesini bekliyoruz. Ülkemizin 81 ilinin tamamına doğal gaz vermeye başladık.

    İzmir Aliağa’dan sonra ülkemizin en büyük yeniden gazlaştırma ünitesini Hatay Dörtyol’da devreye aldık. Azerbaycan gazını Avrupa’ya taşıyacak TANAP’ı hizmete açtık. Türk Akım projesinin deniz kısmını bitirdik. Kendi topraklarımızdaki bölümün inşasına başladık. Bu yıl sonuna kadar onu da yetiştiriyoruz.

    SMA İLAÇLARI GERİ ÖDEME LİSTESİNE ALINDI

    Bir başka müjdemiz de SMA hastaları ve ailelerinedir. Çok pahalı olan ilaç bedelinin geri ödemesine ilişkin sorunu çözmüştük. Şimdi aynı hastalığın diğer tiplerinin de ilaç bedellerini geri ödeme listesine alıyoruz.

    Bununla ilgili karar komisyonda alındı yakında yürürlüğe girecek.

    DEVAMI GELİYOR…