Kategori: Siyaset

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AYM’ye Önemli Atamalar

    Anayasa Mahkemesi (AYM) üye seçimine ilişkin karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Adalet Bakan Yardımcısı Yıldız Seferinoğlu, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.

    Seferinoğlu, 25 Temmuz 1969’da Rize Ardeşen’de doğdu. 1991’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan Seferinoğlu, İstanbul’da 23 yıl serbest avukatlık yaptı, 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde 26. Dönem İstanbul Milletvekili oldu.

    Yıldız Seferinoğlu, 21 Temmuz 2018’den beri Adalet Bakan Yardımcılığı görevini yürüttü.

    Evli ve üç çocuk babası olan Seferinoğlu, İngilizce ve Arapça biliyor.

    VATİKAN BÜYÜKELÇİĞİ’NE ATAMA

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Vatikan nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Mehmet Paçacı merkeze alınırken Lütfullah Göktaş Türkiye’nin Vatikan Büyükelçiliğine atandı.

    Gazeteci yazar ve ilahiyatçı Göktaş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu, Roma’da Vatikan Gregoryus Üniversitesi’nde dinler tarihi alanında yüksek lisans yaptı.

    Göktaş, Roma’da NTV’nin İtalya temsilcisi ve Anadolu Ajansı’nın İtalya muhabiri olarak görev yaptı.

    Şubat 2011’de “Başbakanlık Basın Danışmanı” olarak atanması üzerine İtalya’dan Türkiye’ye dönen Göktaş, 2011-2014 yıllarında Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, basın danışmanı olarak çalıştı. Göktaş, Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra da Cumhurbaşkanlığı basın başdanışmanı olarak görev yaptı.

    Edebiyat, dış politika, felsefe, dinler tarihi, kültürler ve dinler arası ilişkilere ilgi gösteren Göktaş’ın, 1983’ten bu yana muhtelif gazetelerin yanı sıra Mavera, İlim ve Sanat, Yedi İklim, Kitap Dergisi, Yeni Düşün, Gergedan, Varlık, İzlenim, Birikim gibi dergilerde muhtelif makale, yazı, röportaj, haber ve çevirileri yayımlandı.

    Roma’da bulunduğu dönemdeki köşe yazıları ise Yeni Şafak gazetesi ve ntvmsnbc.com haber portalında okuyucuyla buluştu.

    Filistinli ünlü şair Mahmud Derviş’in “Ölümü Seviyorlar Benim” (Armoni, İstanbul 1988), Necip Mahfuz’un “Başkan’ın Öldürüldüğü Gün” (Ağaç Yayıncılık, İstanbul 1992), Salih El Kallab’ın “Tehcirden İntifadaya: Ebu Cihad’ın Öyküsü” (Belge, İstanbul 2007) adlı çalışmaları Lütfullah Göktaş tarafından Türkçeye çevrildi.

    Göktaş ayrıca İtalya Devlet Nişanı’na layık görüldü.

    4 YENİ FAKÜLTE KURULDU, 3 YÜKSEKOKUL KAPATILDI

    Öte yandan Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ile Yalova Üniversitesi bünyesinde 4 yeni fakülte kuruldu. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi bünyesindeki 3 yüksek okul kapatıldı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Turizm Fakültesi, Yalova Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Spor Bilimleri Fakültesi kuruldu.

    Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi bünyesindeki Bolu Sağlık Yüksekokulu, Kemal Demir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu ile Bolu Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu kapatıldı.

    Bu arada, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olan Mühendislik-Mimarlık Fakültesi’nin adı, Mühendislik Fakültesi olarak değiştirildi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a MİT eleştirisi

    CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Biz belediye başkan adaylarını belirlerken Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan, Emniyet’in istihbaratından bilgi alıyoruz’ sözünü anımsatarak “Bir siyasal partinin belediye başkan adaylarının şu ya da bu şekilde sorgulanması devletin önemli kurumlarının görevi midir? Siz Uğur Mumcu’nun katillerini bulmuyorsunuz ama devletin istihbarat örgütlerini başka bir amaçla kullanıyorsunuz” dedi.

    Demokrasi gelişmiş bir ülkede kalemini eğmeyen, kalemini dik tutan, onurlu, korkuya boyun eğmeyen, baskıya boyun eğmeyen Uğur Mumcu ve onun gibi pek çok düşünür katledildi ve bu katillerin bulunması gerekirdi. Ama bu yapılmadı. Siyasal iktidarlar görevlerini yerine getirmediler. Üzgünüz. Gerçekteten de anlatırken ifade ederken büyük zorluk çekiyorum. Bir ülkenin tepe konumundaki yöneticisi ‘Biz belediye başkan adaylarını belirlerken Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan, Emniyet’in istihbaratından bilgi alıyoruz’ diyor. Eğer siz bu devleti adaletle yönetecekseniz o istihbarat örgütlerini katillerin yakalanması için seferber etmeniz gerekirdi. Kalemini eğmeyen bükmeyen insanların katillerinin yakalanması için seferber etmeniz gerekirdi. Bir siyasal partinin belediye başkan adaylarının şu ya da bu şekilde sorgulanması devletin önemli kurumlarının görevi midir? Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz biz. Nasıl bir devlette yaşıyoruz biz. Bir istihbarat devleti mi burası? Bir aile şirketi mi yönetiyoruz biz? Uğur Mumcu bütün dünyanın önünde saygıyla eğildiği bir gazeteci. Kalemini dik tutan, ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden… Haksızlığa direnen bir kişi. Ve siz onun katillerini bulmuyorsunuz ama devletin istihbarat örgütlerini başka bir amaçla kullanıyorsunuz. “

  • YSK’dan Mansur Yavaş’ın seçim iddiasına yanıt!

    CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın “Ankara’da 2014’te yerel seçimde 550 sandık sonucu YSK’ya gelmedi” iddiasına, Yüksek Seçim Kurulu’ndan yanıt geldi. YSK’dan yapılan açıklamada “Sonuçların değiştirildiği ve tutanakların eksik olduğuna dair algı oluşturulmaya çalışılması doğru değil. Bize tutanak eksikliğine dair tek bir itiraz gelmemiştir. Tüm sandıkların tutanağı YSK’nın sisteminde mevcuttur” denildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye’de işgal derdimiz yok

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu HGM Atlas ve HGM Küre Uygulamalarının tanıtım törenine katıldı.

    Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

    “Harita çalışmalarında MSB’nin bu merkezinden başka müracaat edeceğimiz bir yer yoktu. Bu şimdi yaygınlaşmaya başladı. Google ve Yandex gibi. Bizim çok daha ileri gitmemiz gerekiyordu. Şimdi harita müdürlüğümüzün güçlü bir şekilde ortaya çıkması bizler için her türlü takdirin üzerindedir.

    Bardağa boş tarafından baktığımızda geciktik diye hayıflanıyoruz dolu tarafına baktığımızda harita uygulamamıza kavuştuk diyoruz. İşte böyle karışık duygular içerisindeyiz. En değerli şirketlerden 10’unun 7’sinin dijital teknolojiye çalışan şirketler olduğunu görüyoruz.

    Ülkemizin seyirci kalması ve devri geçmiş teknoloji çöplüğüne dönüşmesi üzüntü vericidir. Savunma sanayiinde yüzde 65 seviyesine çıkmış durumdayız. Bilim ve teknolojideki gayretlerimiz sadece savunma sanayiinden ibaret değildir. Ülkemiz teknolojinin nimetlerinden faydalanmıştır. Ülkemizde elektronik devlet kullanıcı sayısı 41 milyonun üzerine çıkmıştır.Ülkemizde elektronik devlet kullanıcı sayısı 41 milyonun üzerine çıkmıştır. Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Türkiye Uzay Ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya geçtiğimize inanıyorum. Ar-Ge merkezlerimizin sayısı bini geçti. Tasarım merkezlerinin sayısı 300’e yaklaştı.

    Türkiye’nin sanayi ve teknolojide kat ettiği mesafe diğer alanlardaki gayretlerimizin altyapısını oluşturmuştur. 81 ilimizin tüm yatırımlarını takip ediyoruz. Milli teknoloji hamlesi ve dijital Türkiye diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz. Kendi ürettiğimiz verinin ülkemizin kontrolünde olması milli güvenlik meselesidir.

    “FIRAT KALKANI VE ZEYTİN DALI DİĞERLERİNDEN FARKLI”

    Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarımızda kullandığımız yöntemleri geçmiştekilerle karşılaştırmak mümkün değildir. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka konusunda nereye varılırsa varılsın, insan her şeyin merkezinde olmaya devam edecektir. İnsan varsa bütün bu gelişmeler var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. İnsani eşyaya hizmet eder hale getiren anlayış bizim kültürümüzle bağdaşmaz. Türkiye olarak bizi orta üst ve üst gelişmişlik derecesine sahip ülkelerden ayıran en önemli özellik bu anlayışımızdır.

    “BATI ZİHNİYETİYLE HAREKET ETMEDİK”

    Biz asla Batı dünyasının mültecilere kapılarını kapatmasına, her gün Akdeniz’in karanlık sularında onların ölümünü seyretmesine yol açan zihniyetle hareket etmedik, edemeyiz. Önümüzde bizden daha zengin nice ülke bulunduğu halde insani yardımlarda özellikle milli gelire oranla söylüyorum bir numarayız. Dünyanın en zengini denilenler bizim çok çok arkamızda yer alıyor.

    “ADANA MUTABAKATININ ÜZERİNDE DURULMALI”

    Suriye’deki operasyonlarımızın amacı kendi sınırlarımızı güvence altına almanın yanı sıra oradaki insanların huzurunu sağlamaktır. Bizim Suriye’de işgal diye bir derdimiz yok. Bize vatan topraklarımız yeter. Topraklarımıza en ufak parselizasyona müsaade etmeyiz. Açık söylüyorum, Suriye’de insani amaçlarla bulunan tek ülke Türkiye’dir. Tüm ülkelerin ajandalarında başka projeler vardır. Adana Mutabakatı’nın ısrarla üzerinde durulması gerekiyor.

    “DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN DARBEYE KARŞIYIZ”

    Düştüğümüzde tekme atmak için bekleyen o kadar çok kesim var ki.  15 Temmuz’da başımıza geldi devlete darbe girişimi. Demokrasiye inanmış bir ülke olarak tüm ekibimle dünyanın neredesinde olursa olsun nerede bir darbe girişimi varsa hepsinin karşısındayız. Sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır. Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden birinden kurtulmayı başarmıştır.

    FETÖ’ye karşı yürütülen mücadelede en küçük bir gevşeme gerileme söz konusu değildir. FETÖ belasından ülkeyi temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. Kendilerini saklamayı başaranları takip edip bulduk. Verilen mücadeleyi sulandırmaya çalışanlara izin vermedik.”

  • ‘Bağımsızlığına müdahale etmeden, onlara yardım ediyoruz’

    Albayrak, büyümenin yavaşlayacağı ve ardından önümüzdeki üç yıl içinde yeniden yüzde 5’lik potansiyel büyüme seviyesine yakınlaşacağı bir süreçte olduğumuzu belirterek, “Büyüme kaynağı iç tüketimden dış talebe dönecek” diye konuştu.

    Albayrak, bu yıl enflasyonu yüzde 15 seviyesine indireceklerini belirtti.

    Hazine ve Maliye Bakanı, cari açıkta azalma eğiliminin devam edeceğini, net dış talebin büyümeye güçlü bir pozitif kattı sağlayacağını ifade ederek, “Bu yıl cari açık GSYH’nin yüzde 3’ü civarında olacak. Böylece Yeni Ekonomi Program’ındaki hedefe ulaşacağız.” dedi.

    Yeni Ekonomi Program’da bu yıl için cari açık/GSYH oranı -%3,3 seviyesinde bulunuyor.

  • Özhaseki: Bazı arkadaşlarda bir hava başladı, ne oluyor ya?

    AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki bugün Sincan ilçesinde STK temsilcileriyle buluştu. Özhaseki’ye MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım da eşlik etti. Konuşmasında bazı belediye başkanlarını eskort ve koruma konusunda eleştiren ve uyaran Mehmet Özhaseki şunları söyledi:

    “Son dönemlerde bazı arkadaşlarda bir hava başladı. Eskortlar, önden gidenler, arkadan gidenler korumalar falan filan. Ne oluyor ya. Bu neyin saltanatı? Üç günlük dünyadayız şurada, geçip gideceğiz. İmtihan dünyası da hepimizi aldatıyor. Bütün bunların olmadığı bir ortamı sağlamak hepimizin görevi. Allah’ın izniyle biz Ankara’da bunu sağlarız, çalışırız gayret ederiz herkesin de yüzünün akı oluruz. Çünkü bu işi de biliyoruz, yıllarca yaptık.”

    Özhaseki toplantının ardından Sincan’da seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı.

  • Fatih Altaylı’yı tehdit davasında Sedat Peker’e beraat!

    İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Sedat Peker ve avukatı Ersan Barkın geldi. Sanık Sedat Peker kimlik sorgusunda, serbest meslek sahibi ve aylık gelirinin 30 bin TL olduğunu, evli ve 5 çocuk babası olduğunu ifade etti. Sedat Peker savunmasında, şunları söyledi:

    “Suçlamayı kabul etmiyorum. Katılan kişi benim hakkımda bir yazı yazarak benim iç çamaşırlarımla gözaltına alınmamı özlediğini belirtmişti. ben de karşı yazı yazarak hiçbir zaman iç çamaşırlarımla gözaltına alınmadığımı ancak polisler geldiğinde iç çamaşırlarıma görüntülendiğimi , fakat bu görüntülerin hiçbir basın ve yayın organında çıkmamasına rağmen katılan tarafından izlenmiş olmasını garip karşıladığımı belirttim. Hatta bu görüntüleri FETÖ’cü polislerle beraber izleyip izlemediğini sordum. Daha sonra katılan benim hakkımda bir yazı yazdı.

    “BEN DE ÖLÜM LİSTESİNDEYİM”
    Ben de bir çok terör örgütünün ve kötü niyetli kişinin ölüm listesinde olduğumu bildirdim. Başıma gelen bazı olaylardan aslında katılanın etkisi olduğunu bildirmiştim. Katılan da bu yazıdan etkilenerek tehdit edildiğini düşünmüş. Başına gelebilecek her türlü olaydan benim sorumlu olacağımı yazmış. Ben orada kendisini öldürmemiş olmamın bile suç örgütü lideri olmadığını ispatladığını belirttim. Bununla hiçbir tehdit kastım yoktur. Aslında hakkımda dava açılmasını bile garip karşılıyorum” dedi. Mahkeme kararında, atılı suçun kanuni unsurları oluşmadığından sanık Sedat Peker’in beraatına hükmetti.

    Sedat Peker, dava bitiminde yanına gelen çok sayıda destekçisi ile adliyeden ayrıldı.

  • YSK Başkanı Sadi Güven’den ‘sahte seçmen’ iddiası hakkında açıklama

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıt olmasının söz konusu olmadığını belirterek, “Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte seçmen de yok, hayali seçmen de yok.” dedi.

    YSK Başkanı Güven, seçmen kütüklerinde “hayali seçmen”, “ölü seçmen” bulunduğu, “Suriyelilere oy kullandırılacağı” iddiaları ve beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin durumuyla ilgili sorularını yanıtladı.

    Güven, 31 Mart’ta yapılacak mahalli idareler seçimlerinin ön hazırlıklarını büyük oranda tamamladıklarını, bugün itibarıyla Türkiye’de mevcut seçmen sayısının 57 milyon 93 bin 985 olduğunu bildirdi.

    Kamuoyunda son günlerde dile getirilen “ölü, hayali seçmen” iddialarına yanıt veren Güven, seçimin başlangıç tarihinden önce Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden 18 yaşını tamamlamış vatandaşların kayıtlarını aldıklarını, seçim sürecinin başlangıç tarihi yani 1 Ocak itibarıyla da Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile ilişiği keserek, listeler üzerinde çalıştıklarını anlattı.

    Bu listelerden asker, hükümlüler, kısıtlı olanlar ve ölenlerin kayıtlarını düştüklerini belirten Güven, bu incelemenin ardından seçmen kütüklerini liste haline getirip askıya çıktıklarını söyledi. Başkan Güven, şöyle konuştu:

    “Birtakım değişiklikler yapılması, yanlışlıkların olması çok doğal. Yasa koyucu zaten bu nedenle muhtarlık bölgesi askı listelerinin asılmasını öngörüyor. İki seçim dönemi arasında bu tür yanlışlıklara itiraz etsinler diye seçime katılma hakkında sahip siyasi partilerle de paylaşıyoruz. Sadece bununla da yetinmiyoruz, seçim sürecindeki itirazlar üzerine yapılacak değişiklikleri de yine siyasi partilerle paylaşıyoruz.”

    Güven, 4-17 Ocak tarihleri arasındaki askı döneminde, vatandaşların kendi apartmanında oturanları kontrol edip, gerekirse itiraz edebilsinler diye bina bazlı listeleri de yayınladıklarını bildirdi.

    “Bütün kamuoyu bizimle ilgileniyor, bize yükleniyor.” diyen Güven, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce, doğum ve ölümle ilgili kayıtların tutulması gerektiğini, vatandaşın nerede oturduğuna dair adres tescilinin de yine bu genel müdürlük tarafından yapıldığını aktardı.

    Başkan Güven, YSK’nin da adres kayıt sistemindeki yerleşim yerleri esas alınarak hazırlanmış bu listeleri esas alarak seçmen kütüklerini hazırladığına işaret etti.

    MÜKERRER SEÇMEN VAR MI?

    Başkan Güven, seçmen listelerinde mükerrer seçmen bulunma ihtimali olup olmadığı sorusunu, “Türkiye’de vatandaşımız doğduğunda Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bir kimlik numarası veriyor ve herkese tek bir numara veriliyor. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıt olması söz konusu değil. Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte seçmen de yok, hayali seçmen de yok. Seçmen nerede kayıtlı olursa olsun ancak bir kez kayıt olabiliyor.” diye yanıtladı.

    “YIĞMA SEÇMEN”

    “Yaşamadıkları yer dışındaki muhtarlıklara seçmen nakli yapılması” konusuna da değinen Sadi Güven, mahalli idarelerin kendi yapısından kaynaklanan bir takım sıkıntı bulunduğunu, bunun her seçim döneminde yaşandığını söyledi. Başkan Güven, şu bilgileri verdi:

    “Özellikle muhtarlıklarla ilgili seçimlerde muhtar adaylarımız veya muhtarın akrabaları büyük şehirlerden köylere gidiyorlar. Bunların bir kısmı, mevzuata uygun nakiller. İnsanların birinci, esas oturdukları adresleri olduğu gibi diğer adresleri de olabiliyor. Diğer adreslerinde de telefon, elektrik, su kayıtları gibi belgeleri bulunabiliyor. Bu vatandaşlar isterse diğer adresi de esas adres olarak tescil ettirebiliyor.

    Bunun dışında bir de gerçekten orada oturmayan, yığma tabir ettiğimiz seçmenlerin gidişi söz konusu olabiliyor. Siyasi partilere listeleri tam da bunun için veriyoruz. Muhtarlıklarda seçmen listelerini askıya bunun için çıkarıyoruz. Vatandaşların kendi apartmanındaki dairede kimlerin oturduğunu sistem üzerinden sorgulamalarına bu yanlışlar düzelsin diye izin veriyoruz.”

    Yapılan tahkikat sonucu beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin kayıtlarının dondurulacağını daha önce açıkladıklarını hatırlatan Güven, bu durumdaki seçmenlerin askı süresi içinde gerçek yerleşim yerlerine kayıtlarını aldırmadıkları takdirde önceki yerleşim yerinde de oy kullanamayacaklarını bildirildi.

    Güven, “Size çarpıcı bir örnek vereyim, 2018 milletvekili genel seçiminde hakimlerimizin dondurduğu seçmen sayısı 736 iken bu seçim döneminde dondurulan seçmen sayısı 56 bin 495. Biz YSK olarak bu işte ciddi manada hassasiyet gösteriyoruz ve seçmenlerimizin gerçek yerlerinde oylarını kullanmasını için elimizden geleni yapıyoruz, yasa da onu emrediyor. Bu sadece 1 Ocak’tan önce kaydını aldıranlarla ilgili inceleme sonucu. Hakimlerimize bu konuda resen inceleme yetkisi de verdik.” şeklinde konuştu.

    Hakimlerin ayrıca, askı döneminde, 4-17 Ocak tarihleri arasında adresini aldıranlarla ilgili inceleme yaptıklarını anlatan Güven, inceleme sonucunda nakil yapılan adreste oturmadığı belirlenen seçmenlerin adres taşıma taleplerinin reddedildiğini bildirdi. Güven, “Yüksek Seçim kurulu, seçmenlerin oturdukları yerde oylarını kullanması için elinden gelen tüm gayreti göstermektedir.” dedi.

    “ÖLÜ SEÇMEN” İDDİALARI

    Ölü seçmen iddialarına da yanıt veren Başkan Sadi Güven, Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden 1 Ocak’tan önceki nüfus kayıtlarını aldıklarını hatırlattı.

    Alınan listede, 1 Ocak’tan önceki dönemde 100 yaş üzerinde 6 bin kişinin olduğunu görünce, şüphelendikleri kayıtları incelettiklerini söyleyen Güven, şöyle devam etti:

    “Bu 6 bin kişi, ölü olanlar kayıttan düşüldü. Ancak 1 Ocak’tan sonra, yani listeler askıya çıktıktan sonra da 165 kişiyle ilgili de böyle ihbar geldi. Biz de kendi kayıtlarımızı kontrol ettik ve 100 yaş üzerindeki seçmenlerle ilgili araştırma yapılması için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne yazı yazdık. Oradan sonuçlar geldi. Bunlardan 7 kişinin sağ olduğu, diğerlerinin öldüğü belirlendi. Bu 7 kişi dışındaki vatandaşlar, Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarından ve bizim seçmen kütüğü listesinden düşüldü. Seçimde sandık başına koyacağımız listelerde bu vatandaşlarımızın isimleri olmayacak. Sadece bunu da yeterli görmüyoruz. Seçimden bir hafta önce de yine Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden ölen vatandaşların listesini tekrar almak suretiyle sisteme işleyip, kayıtlarını düşüyoruz. Dolayısıyla sistemde şu an itibarıyla ölü seçmen görünmüyor. Seçimden bir hafta öncesine kadar vefat eden seçmenleri de listelerden düşüreceğiz.”

    SURİYELİLERİN OY KULLANMASI

    Suriye vatandaşlarının seçimde oy kullanacağı iddalarına karşı da Sadi Güven, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bir kişinin oy kullanması mümkün değil.” dedi.

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazananların nereden geldiğinin YSK’yı ilgilendirmediğini belirten Güven, şunları kaydetti:

    “Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Rusya’dan göç edip vatandaşlığa kabul edilmiş vatandaşlarımız olabilir, başka ülkelerden gelebilir. YSK olarak bu benim sorunum değil. Ben sadece bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığına bakarım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişileri de diğer şartları yerindeyse, kısıtlı değilse, 18 yaşını doldurmuşsa, asker değilse seçmen olarak listeye yazarım. Onun dışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan Suriyeliler kesinlikle oy kullanamaz. Ülkemizde bulunan yabancılara da kimlik veriliyor. Ancak o yabancıların kimlikleri 99 ile başlıyor ve 99’lu numara ile başlayan kimlik belgelerini sistemimiz kabul etmiyor. Dolayısıyla Suriyeli birinin sistemde oy kullanması diye bir şey söz konusu değil. Oy kullananların tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişiler.”

    GÜVEN’İN BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE SEKİZİNCİ SEÇİM

    Sadi Güven, soru üzerine, 24 Ocak 2013’ten beri yürüttüğü YSK Başkanlığı görevinde sekizinci büyük seçimini yapacağını belirtti.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu seçimiyle dokuzuncu kez Kurul Başkanı olarak seçim yapacağını ifade eden Güven, “Seçimi yönetmek zor. Aslında tartışanların çoğu seçim hukuku açısından bilgisi olmayan şahıslar. İkna etmek çok zor. Seçim sistemini bilmeyen kişiler seçimi tartışıyor.” dedi.

    Güven, bu günlerde hazırladıkları bir kamu spotuyla seçmenleri bilgilendirmeye amaçladıklarını dile getirerek, vatandaşların televizyonlarda yayınlanan bu spotu izlemelerini istedi.

    Sandık başında memur üye ile başkan dışında, o seçim bölgesinde son milletvekili seçiminde en çok oyu alan beş siyasi parti temsilcisinin görev aldığını hatırlatan Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Vatandaşa oylarını onlar kullandırıyor, seçimin sonunda akşam oyları onlar sayıyor, sayım döküm cetvelini onlar tutuyor. Bu belgelerin tamamı kare kodlu olarak ilçe seçim kurulu tarafından tarandıktan sonra ilçe birleştirme tutanaklarıyla siyasi partilerle eş zamanlı olarak YSK’ya geliyor. Sadece bununla da yetinmiyoruz. 2014 mahalli idareler seçiminden bugüne kadar tüm seçimlerdeki tüm sandıkların siyasi partili üyelerinin imzaladığı ıslak imzalı sandık sonuç tutanakları bizim sitemizde görülebiliyor. Bunlar PDF resim formatında olduğu için değiştirilmesi mümkün olmayan belgeler bugüne kadar da değiştirildiği yönünde hiçbir itiraz da gelmedi. Vatandaşlarımızın, kendi oy kullandığı sandığın tutanağını, bu sandığın ilçe, il birleştirmesini Türkiye geneline kadar görme imkanları var. Bu 2014’ten bu yana yapılıyor. Dünyada bunu tek biz yapıyoruz. Her zaman söylüyorum, seçimde yarışan da seçimi yapan da siyasi partilerdir. Partilerimizin sandığa sahip çıkmasını istiyorum.”

  • Erdoğan’dan marketlere fiyat uyarısı: Hesabını sorarız

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOBB İkiz Kuleler Konferans Salonu’nda düzenlenen Ekonomi Şurası’nda konuştu.

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Önce millet önce memleket ifadesi bizim için bir seçim sloganı değil hayat felsefemizin ta kendisidir. Geçtiğimiz 16 yılda ülkemizi 3,5 kat sizlerle birlikte büyüttük. Başarının sırrı önce inanmak sonra harekete geçmek ardından da yılmadan mücadeleye devam etmektir. Mücadele azmi olmayanlarla yürünecek hiçbir yol yoktur. Türkiye’nin en büyük sorunu dışarıda rekabet ettiği güçler değil, kendi içindeki birtakım kifayetsizlerdir. Kendi medeniyetini, tarihini, kültürünü, ecdadını ısrarla kötüleyen, küçümseyen, aşağılayan, karikatürize eden bir zihniyetin bu ülkenin geleceğine zerre kadar katkısının olması mümkün değildir. Devlet teşviklerle indirimlerle yapılandırmalarla bu süreçte reel sektörümüzün ve milletimizin üzerindeki yükleri azaltmak için elinden gelenin fazlasını yapmıştır. Birilerinin ‘piyasanın şartları’ kılıfı ile fırsatçılığa yönelmesi gerçekten çok üzüntü vericidir. Son dönemde yaşanan hadiseler karşısında kendimizi sorguya çekmek zorundayız.

    MARKETLERE FİYAT UYARISI

    Faiz oranları, enflasyon belli oranda düşmüş. Buna rağmen markette hala sebze meyvede fiyat düşmüyor. Bunun ahlaki bir temeli olabilir mi? Bakıyorsunuz marketlerde hala bütün sebze meyve vesairede fiyatlar düşmüyor. Onlar hala yükseliyor. Bunu neyle izah edeceğiz? Bu marketlerde benim halkımı sömürme mücadelesini devam ettirenler varsa bunun hesabını sorma görevi de bizimdir ve hesabını sorarız.

    Her şey ortada, rakamlar ortada, üreticiden çıkışı ortada ama bakıyorsunuz bunlarda en ufak bir oynama, düşüş söz konusu değil. Hala ‘vatandaşımı nasıl sömürürüm’ bunun gayreti içerisinde. Herkesi bu konuda insafa vicdana ve hepsinden önemlisi ahlaka davet etme görevliliği noktasındayım. Milletimizin bu konuda dillendirdiği şikayetleri kulak arkası edemeyiz. Böyle dönemler, dalgalanmayı fırsat bilip karı artırma değil gerekiyorsa karı bir miktar düşürerek ülkeyi ve toplumu ayağa kaldırma dönemleridir.

    ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ

    Trump, 75 milyar dolar ticaret hacmi hedefini söyledi. Trump’a ‘Lojistik destek verin DEAŞ’ı temizleriz’ dedim.

    MÜNBİÇ’İN GÜVENLİĞİ

    Ülkemize en ufak bir saldırıda bulunanlar bunun bedelini çok ağır ödeyecekler. Kimse bizi rahatsız etmeye kalkmasın. Yarın pazartesi çarşamba Rusya seyahatimiz var. Münbiç’in güvenliğini alacak ve orayı da sahiplerine teslim edeceğiz.

    Birileri siyaset yoluyla, birileri sahada silahla, birileri masada diplomasiyle Türkiye’yi yeniden kendi kafalarındaki o dar kalıplara sokmak için cansiperane bir şekilde çalışıyor. Halbuki artık o günler geride kaldı. Bir başka ifadeyle ‘cin şişeden çıktı’.

    ”VERİLEN SÖZLER TUTULURSA NE ALA; AKSİ TAKDİRDE…”

    İşte sınırlardayız. Bütün gücümüzle oralardayız. Şayet bize verilen sözler tutulur ve süreç işlerse ne ala; aksi takdirde hazırlıklarımızı zaten büyük ölçüde tamamladık kendi stratejimiz doğrultusunda gereken adımları atmaya başlayacağız. Türkiye özellikle Suriye’de kendisine verilen sözlerin tutulmaması sebebiyle çok bedeller ödemiştir.”

  • Muhsin Yazıcıoğlu Davasında Önemli Değişiklik!

    25 Mart 2009’da Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde düşen helikopterde Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Ali Lapanta ve Mazlum Koçoğlu hakkındaki dosyayı, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Ancak Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmaya yer olmadığına dair karar verdi.

    Yazıoğlu Ailesi’nin avukatı Kemal Yavuz, Jandarma Genel Komutanlığı’nın, İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasının ardından asker kişilerin de İçişleri Bakanlığı’nın diğer sivil memurları gibi addedildiğini bu nedenle de askeri savcılığın dosyayı Kahramanmaraş’a gönderdiğini anlatarak, şöyle konuştu:

    “Ancak Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, asker kişiler hakkında soruşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Biz de karara Danıştay’da itiraz ettik. Danıştay harikulade bir karar verdi. Danıştay buradaki soruşturmanın, arama kurtarmanın usulüne uygun yapılmadığını, arama kurtarmanın bir strateji dahilinde ve belirli kriterlerle yapılması gerektiği, bu usul ve kaidelere uyulmadığı, usulüne uygun kriz merkezi oluşturulmadığı, arama kurtarmadaki yönetmelik çerçevesinde bir arama yapılmadığı gerekçesiyle ilgililer hakkında soruşturma yapılması yönünde Kahramanmaraş’ın verdiği takipsizlik kararını kaldırdı.”

    Danıştay’ın verdiği karar doğrultusunda bir usul belirlediklerini ifade eden avukat Yavuz, “Öncelikle asker kişilerin, sivil memura dönüştükleri için il idare kurullarının soruşturma izni vermesi, bunun için de il idare kurularına müracaat edilmesi ve bu kararların bütün müşteki ailelere tebliğ edilmesi gerektiğini bildirdiler. Ailelere tebliğ edildi, aileler de itirazlarını tekrar etti. Askerler genelde Adana’dan geldiği için Adana İl İdare Kurulu’nun vereceği karar çerçevesinde hem adli hem de idari yeni bir soruşturma süreci başlatılmış olacak. Soruşturma süreci başlamış durumdadır. Bu soruşturma yine Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ‘Ana dosya’ diye tanımladığımız dosya kapsamında devam ediyor.”