Kategori: Siyaset

  • Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın: “Çekilme Sürecini Konuştuk”

    Kalın’ın açıklamalarından satır başları şöyle;

    (ABD heyetinin Türkiye ziyareti) Kapsamlı bir görüşme yaptık. Çekilme sürecinin nasıl ilerleyeceğini detaylı konuştuk.

    Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki tavrımız nettir.

    Suriye Kürtleriyle YPG’nin karıştırılmasına tepki verdik. DEAŞ ile mücadelede duraklama söz konusu değildir

    200 bin Suriyeli mülteci geri dönüş yaptı.

    Suriye Kürtleri ile PKK/YPG bir tutulamaz. YPG ve PYD konusunda tavrımız net.

    Kürtler de dahil olmak üzere Suriye’de hiçbir sivilin canı ve malının zarar görmemesi için Türkiye üzerine düşeni yerine getiriyor, getirecek.

    Çekilme süreci terör örgütlerine fırsat yaratmamalı.

    Terör örgütleriyle mücadele devam edecek.

    Münbiç yolharitasının uygulama süreci uzatılmamalı.

    Bu görüşme bir dizi görüşmenin ilki niteliğinde.

    Cumhurbaşkanımızın Bolton’a yönelik teyitli bir randevu sözü yoktur.

    ABD, PKK prooagandasına kulak asmamalıdır.

    BOLTAN’A VERİLEN KIRMIZI DOSYALAR

    Bolton’a iki adet kırmızı dosya verdim. Birincisi Türkiye’nin Kürt kardeşlerimize dönük politikalarına yönelik dosya. Bir diğeri YPG ve PYD terör örgütünün işlediği suçları gösteren bir dosya verdim.

    ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ

    Şu anda bir planlanmış bir görüşme yok.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kredi Kartı Borcu Olanlara Müjde

    İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

    Oy alamadığımız seçmenleri gönüllerine giremediğimiz vatandaşlarımız olarak görüyoruz.
    31 Mart’ta milletimizin her bir ferdine ulaşıp kendimizi ifade etmeliyiz. Bunun için hizmet siyaseti, gönül belediyeciliği diyoruz: Açıklamadığımız 6 il kaldı

    Bu hafta sonu cumadan itibaren Trabzon, Kocaeli ve Sakarya bu şehirlere giderek milletimizin huzuruna adaylarımızı çıkartacağız.

    Bir şeyi çok açık net söyleyeceğim. Yapmış olduğumuz bu ittifak konusunda her şeyden önce tüm teşkilat mensuplarımızın partimizin, MYK’nın aldığı kararlara ve yapmış olduğumu istişareler neticesinde verdiğimiz kararlara saygı duymasını özellikle rica ediyorum.

    Sizler belki işin bir yanından olaylara bakabilirsiniz. Bizler ise olayları enine boyuna istişarelerini yapıyor kararları ona göre veriyoruz.

    Herhalde bizler bu yürüyüş sonrasında kaybetmeyi değil cumhur ittifakı olarak kazanmaya karar vermiş bir davayız.

    Kimse kalkıp ben diye hareket etmesin. Burada ben yok burada biz var herkes buna uysun.

    Aday tanıtım toplantılarımızda ittifakta destekleyeceğimiz MHP’li adaylara kendi adaylarımızla birlikte sahneye yer veriyoruz.
    Cumhur ittifakı 31 Mart akşamı inşallah zaferle bu yoldan çıkacaktır.

    Karşımızda malum sayın Bahçeli’nin zillet, benim ifademle de illet ittifakı var. Bunlara karşı inşallah zaferimizi ilan edeceğiz.
    Bugün Türk siyasetinin en önemli sorunu ana muhalefettir. Sorun ana muhalefetin iktidara talip bir siyasal organizasyon gibi değil de marjinal bir örgüt gibi davranıyor olmasıdır.

    Bugün CHP yönetimi cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir.
    CH adına söz söyleyen bir takım isimlerin açıklamalarına baktığımızda kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz.
    Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadaki de onu izlermiş. Bu zat ağzını her açtığında BAtı ülkelerinden örnekler verir. 9 yılda 9 seçimkaybetmesine rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz.

    Koltuğunu kaybetmemek için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya cesaret edemedi, edemez.

    Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlar da var.
    CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği Gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz dimi. Zulüm 1453’te başladı sloganı yazılmıştı
    Geçen hafta Edirne Belediye Başkanı’nın astığı afişler konuşuldu.
    Bu heykeldeki Kıbrıs türkü temsilcisinin yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir.
    Biz Yurtta sulhü öyle sloganla değil demokrasimizi güçlendirerek, sınırlarımızın güvenliğini sağlayarak tahkim edeceğimizi biliyoruz.

    Uzunca bir süredir ülkenin hayrına yapılan ne kadar çok iş varsa CHP hepsinin karşısında durmuştur.
    Osmanlı döneminde başlayan demiryolu hamlesini Gazi’nin ölümünden sonra durduran CHP yönetimi olmuştur. Boğaz’daki her 3 köprünün inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı.
    Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim, Bay Kemal geçemez.

    Kalkınmanın temel unsuru olan enerji santralleri yapan hükümetleri ne yapacaksınız bu kadar enerjiyi toprağa mı vereceksiniz diye sıkıştırıyordu
    Marmaray’a, Avrasya köprüsüne de bunlar bu şekilde muhalefet ettiler.
    Varlık sebebini medeniyetimize ait ne varsa hepsini yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız
    Bu ülkenin meşrebi belli olan cumhurbaşkanını bira içmeye mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alakasıdır

    Bu ülkenin başörtülü kadınlarına Suudi arabistana gidin demek faşistliğin en dik alasıdır.

    Bir konserden .çıkan başı açık örtülü kızlarımıza suudi arabistan’a gidin diyenlerin halini düşünün. Adı da netmiş, sanatçıymış.

    Dert başka.. Bu ülkede insanların yaşam biçimleriyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına aklan bir zihniyettir.

    “BİR DİZİ MÜJDEYİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM”

    Neresinden tutsanız elinizde kalan bu CHP zihniyeti inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır.
    Bütçe disiplininden, tasarruflardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz.

    Bir dizi müjdeyi daha paylaşmak istiyorum.
    16 yıllık AK Parti iktidarlarının en önemli özelliği sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmesidir. Düzenli sosyal yardım alan vatandaşlarımızın aylık 150 kilovatsaate kadar olan elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz.

    Yaklaşık 2.5 milyonun üstündeki hanede her ay ortalama 80 TL’lik borcunu devlet ödeyecek.

    Kredi kartı borçlularına bir imkan sağlıyoruz.

    Ziraat Bankası aracılığıyla kredi kartı borcu olanların borçları tek bir banka çatısı altında toplanacak. Ziraat Bankası’ndan alacağı kredisiyle bu borcu kapatacak. Sonra da aylık gelirine uygun şekilde bu borcunu ödeyecek.

    2002’de 154 milyon lira olan hazine destekli esnaf kredileri bakiyesi 2018’de 31,1 milyar liraya yükseldi. Esnafa destek 202 kat arttı.

    Halkbank 2019’da 350 bin esnafa 22 milyar liralık kredi kullandıracak.

    Hayvancılıkta battı diyor ya Bay Kemal bu ay bizi iyi takip et. Ağustos’ta bir çok adımları attık. Ocak’ta ödenecek tarımsal destekleri açıklayacağım.
    Fark ödemesi buğday, mısırı, çeltikte 550 milyon TL
    Buzağı desteği ödemeleri 525 milyon TL
    Çiğ süt desteği ödemeleri 340 milyon TL
    Yem bitkileri desteği 268 milyon 600 bin TL
    Sertifikalı tohum kullanım desteği 100 milyon TL
    Toplamda 2 milyar 35 milyon 300 bin TL
    Eski parayla 2 katrilyon… Bay Kemal… Ben bugüne kadar verilenleri zaten söylemiyorum.
    Hiçbir zaman ağzı var hakkı konuşmaz, kulağı var duymaz.

    Sigorta prim teşviki uygulaması kapsamında 500 ve üzeri sigortalı çalıştıran iş yerleri için 3 puan desteği 5 puana çıkartıyoruz
    500 altı sigortalı çalıştıran iş yerleri için 5 puan uygulamasını devam ettiriyoruz

    Ziraat Bankası dar günlerinde çiftçiye destek olmak için farklı erteleme, yapılandırma alternatiflerini geliştirdi. Çiftçi borçlarına bir yıla kadar vadelendirme imkanı geliyor. Kısa sürede yaklaşık 2 bin üreticimiz başvuruda bulundu.

    Suriye meselesinde kritik bir dönemden geçiyoruz.
    En başından beri ilkeli bir tutum içindeyiz. Fırat Kalkanı harekatında hakkında onlarca efsane üretilen DEAŞ’ı etkisiz hale getirerek darmadağın eden Türkiye olmuştur.

    “BOLTON’UN MESAJINI YUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”

    DEAŞ balonu sayesinde Suriye hızla bu beladan kurtulma sürecine girdi.
    Bolton’un İsrail’den verdiği mesajı bizim kabullenmemiz, yutmamız mümkün değil.
    Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, PKK, YPG kimdir herhalde tanımıyor.

    “PKK terör örgütü benim Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi olamaz.”
    Amerika eğer bunları Kürt kardeşlerimiz olarak değerlendiriyorsa burada çok ciddi bir yanılgı içindeler.
    Terörist olacak, bunlar Kürt bunlara dokunmayın. Yok öyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz.
    Eğer teröristse gereğini yaparız.

    Bu konu ile ilgili olarak Bolton yanlış yapmıştır. Kim bu şekilde düşünüyorsa onlar da yanlış içindedir.
    Suriye’deki terör koridoru içinde yer alanlar gereken dersi alacaklardır. Bizim için YPG; PKK, DEAŞ arasında en ufak bir fark yoktur

    Münbiç’te uzun süre ABD tarafından oyalandık, hala oyalanıyoruz. Orada önemli mesafe kat etmiş durumdayız.
    ABD Başkanı Trump ile 14 Aralık’ta yaptığımız telefon görüşmesi tarihi bir görüşmedir. Trump’a memnuniyetsizliği açık bir dille ifade ettim. Kendisinin bu işbirliğini DEAŞ’ın bu bölgedeki varlığıyla ilişkilendirmesiyle ilgili de Türkiye bin ÖSO ile halledebileceğini ilettim. Trump da zaten Suriye’den çekilme niyeti olduğunu belirtti. DEAŞ bittiğinde ABD’nin Suriye’deki varlığına gerek kalmayacağını söyleyen Trump’a bu konuda her türlü inisiyatifi üstlenme sözü verdim. Bunun ardından da ekiplerimize detayları konuşma talimatı verdim.

    “Trump’ın kararlılığı referans noktamız olmaya devam ediyor.”
    Askeri harekat için hazırlıklarımızı tamamladık. YPG içinde adımlarımızı atmaya kararlıyız. Çok yakında Suriye topraklarındaki terör gruplarını etkisiz hale getirmek için harekete geçeceğiz

  • Akşener: ” Vallahi Damat Ekonomiden Anlamıyor”

    İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konuştu.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Belirlenen hedefler, bunu uygulamak için güçlü bir para politikası, bunun yönetilmesi için reel ekonomiyle toplumsal ihtiyaçların da göz önünde bulundurularak dengelenme sürecinin ortaya konulması ve ondan sonra 3 yıllık yeni ekonomi programı dediğimiz, 2019, 2020 ve 2021. Bu dönemin sonunda da tek haneli enflasyon rakamlarını hedeflediğimiz bir program açıkladık. Yıl sonu itibarıyla hedeflerimizin tamamını tutturduk ve daha iyi bir performans ortaya koyduk” şeklindeki açıklamasını eleştiren Akşener “Vallahi damat ekonomiden anlamıyor” dedi.

    “Vatandaş altın günü yapıp konu komşusunu çağıramıyor” ifadesini kullanan Akşener, “Ama damat çok iddialı, atlattık, dengeledik bir de hedefleri tutturduk demez mi? Dolar tahminin 4 liraydı yıl sonunda dolar 5.4 lira. Sen bir pazara çıksana, markete gitsene. Neyi tutturdun efendi?” diye sordu.

    Akşener’in grup toplantısında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:

    — Her kötülüğün yerine bir iyiliğin geldiği bereketli bir yıl olmasını cenabı Allah’tan niyaz ediyor her partinin çalışmalarında başarılar diliyorum. 2019 yılında inşallah zulüm ortadan kalkar, açlık azalır. Aziz milletim geçtiğimiz hafta ayine şehitler verdik. Ruhları şad olsun milletimizin başı sağ olsun.

    — 2019 yılında inşallah zulüm ortadan kalkar, açlık azalır. Aziz milletim, geçtiğimiz hafta yine şehitler verdik. Ruhları şad olsun milletimizin başı sağ olsun. İktidar ülkeyi öyle bir yönetiyor ki bırakın geleceği konuşmayı 2018’e nereden başladı neler yaşadık ve nereye geldik.Geçen yılın en önemli siyasi olayı 24 Haziran seçimiydi milletimizin idaresi mührünü vurdu ve biz de mecliste yerimizi aldık iyi ki varsınız cesur insanlar iyi ki varsınız.Biz ömrümüz boyunca hakikati haykırdık Allah ömür verdiği sürece de haykırmaya devam edeceğiz. Yeni sistemde kriz olmayacak dediler. Hiçbir aksamayacak Türkiye uçacak dediler. Bütün kararları bir kişinin aldığı yargının tek bir beşere bağlandığı sistemi Türkiye’nin bekası olarak anlattılar. Sonuç tam tersi oldu. İYİ Parti olarak haklı çıktık maalesef haklı çıkmasaydık.

    — Önümüzdeki seçim bir beka meselesi değildir. Muhtarlarımız, belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi seçeceğiz hepsi bu. Herkes güzel gönlüne yatan adaya destek versin. 16 yıl aradan sonra enflasyon yine yüzde 20’lerin üstüne çıktı, işsizlik rekor kırıyor, krizi durdurmak için ciddi bir çalışma ve program yok. Pansuman tedbirlerle seçime kadar oyalamaya çalışmayın. Atlattık, dengeledik, hedeflere ulaştık diyorlar ama pazara çıkınca durum böyle değil. Çarşıya pazara çıkanlar o günü atlatmanın derdinde.

    – Vatandaş evinde altın günü yapıp konu komşusunu çağıramıyor. Vallahi damat ekonomiden zerre kadar anlamıyor. Ama bu şartlarda ayakta kalabildiği için milletimizin her ferdi vallahi billahi bunların hepsinden daha iyi ekonomist. Bu pahalılıkta üç kuruş parayla ev geçindirmek neymiş, çocuk nasıl okutulurmuş damat gelsin milletimizden öğrensin. Ama damat çok iddialı, atlattık, dengeledik bir de hedefleri tutturduk demez mi? Dolar tahminin 4 liraydı yıl sonunda dolar 5.4 lira. Sen bir pazara çıksana, markete gitsene. Neyi tutturdun efendi? Şampiyonluk vadedip bitime iki hafta kala kesin küme düşeriz diyorsunuz. 1 Ocak 2018’de bir dolar 3.76 liraydı bugün 5.4 lira. Papaz yok, ambargo yok, Trump’tan tweet yok, Putin’den tehdit yok. Demek sorun hükümetmiş. Ama haksızlık etmeyelim, bir avuç para babası büyüdükçe büyüdü.

  • Bahçeli’den ruh sağlığı yasası çağrısı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bütçe görüşmeleri ve yeni yıl nedeniyle verilen aranın ardından, 2019 yılının ilk grup toplantısında konuşuyor.

    Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle: 

    “Ülkemizde basın özgürlüğü ile ilgili tartışma yaşanmaktadır…  Sınır Tanımayan Gazetceiler Örgütü, Türkiye’de muhalif basının sindirildiğini belirterek, eleştiri dozunu gittikçe artırmaktadır. Türkiye’nin kara listeye girmesi için ince bir işçilik söz konusudur. FETÖ’yle mücadele sürecinin basın özgürlüğüne tehdit olduğu bile değerlendirilmiştir.

    Yeni hükümet sistemine geçişle birlikte Türkiye’nin otoriterliğe kaydığı söylenmektedir. Bu iddiaların hepsi zırva ve hayal ürünüdür… İhanetin, suçun, cinayetin özgürlüğü olmaz. Darbeye teşebbüsün özgürlüğü hiç olmaz… Güvenlik duvarı yıkılıp vatanımız harap olduğunda ne özgürlüğünden bahsedeceğiz.

    Özgürlük insan hakkıdır, buna itiraz yoktur. Milli haklara, maneviyata saldırmak da bir nevi eşkiyalıktır ve yeri ceza hukukundadır… 10 yıldır çektik, özgürlük tıpkı demokrasi gibi birilerinin tekeline girerek derin manasından koptu… Bize onursuz özgürlük dersi verenlerin, durum ve konum hatırlatması yapanların kuyumuzu kazmalarına asla izin vermeyeceğiz.

    RUH SAĞLIĞI YASASI ÇAĞRISI

    Vatandaşlarımızın maddi ve manevi zorluklarının yanında ruhsal olarak sorun yaşadıklarını görüyoruz. Ağırlaşan problemlerin farkındayız. Hakların, sınırların ve yetkilerin açık ve net şekilde belirlendiği bir toplumsal sözleşmeye yani ruh sağlığı yasasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de bu alanda bir boşluk hakimdir. Ruh sağlığı yasasının bu yıl içerisinde TBMM’den çıkarılmasını temenni ediyorum. Bu konuda bir kanun teklifi hazırlayan genel başkan yardımcımızı tebrik ediyorum…

    Genç akademisyen Ceren Damar evladımız hunharca bir katil tarafından katledilmiştir. Üniversitede yaşanmıştır ve akademik hayatımız saldırıya uğramıştır. Kanlı saldırılarda hayatını kaybeden bütün mazlumların ailelerine başsağlığı diliyorum.

    TAKSİM’DEKİ YILBAŞI KUTLAMALARI

    Sosyal dokumuzu bozmak, siyasi dengemizi baltalamak, toplumsal huzuru boğazlamak için tezgahlar ithal edilmektedir. Mesela, Taksim’deki yıl başı kutlamaları sırasında bir grubun Suriye bayrağı açması infiale yol açmıştır. Açık bir provokasyondur ve bu olayın arkasındaki isimler ortaya çıkarılmalıdır. Konu önemlidir, ihmali halinde ağır sonuçlar doğacaktır. 31 Mart öncesi huzuru kaçırmak istiyorlar, 1 Nisan sabahı için hazırlık yapıyorlar… Türk milletinin bu bayat senaryolara karnı toktur.

    CHP’sinden İP’ine PKK’dan FETÖ’süne kadar kim Türkiye’nin tarihsel yürüyüşünü kesmek istiyorsa, onunla hesabımız mahşere kalmadan bu dünyada görülecektir. Kimse şansını fazla zorlamasın, herkes ayağını denk alsın…”

    Bahçeli’nin konuşmasından dikkat çeken diğer noktalar şöyle: 

    – Türk milleti haksızlığa gelemez… Türkiye, bekasını temin etmek amacıyla Fırat’ın doğusu ve batısı demeden ileriye atılmaktadır.

    – Güney sınırlarımız boyunca ihanet üretimi yapanlar, karşılarında çevik bir irade bulacaklardır… Duruşmuz meşrudur, uluslararsı hukuka uygundur. Davamız, milli güvenliğimiz müdafaa davasıdır…

    – Fırat’ın doğusu fitnenin boynudur, bu boyun vurulmalıdır; bedeninden koparılmalıdır.

    ABD’nin Suriye’den çekilmesi

    – ABD Başkanı Trump, Suriye’den askerlerini çekeceğini duyurmuştu. Takvim duyurulmuş, en geç 100 gün içerisinde çekilmenin tamamlanacağı ifade edilmişti… Trump’ın Suriye’den çekilme iradesine kuşkuyla baktık. Sabah başka akşam başka konuşan bir şahsın ne dediğinden çok ne yaptığına bakmak gerekir… Çekilmeyle ilgili çelişkili açıklamaların yanında, ‘Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesi’ vurgusuyla skandal açıklamalar yapılmıştır.

    Balton musun Dalton musun bilmem, Kürtleri koruyacaklarmış… Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı. Bunlar terörist ve katildir… PKK/ YPG’yi Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek alçak bir saptırmadır  PKK/YPG başka Kürtler başkadır. Bunları birbirine karıştıran ABD sap yiyip saman üretmektedir… Konu Kürt kökenli kardeşlerimiz ise, onları Washington, Brüksel, Paris, Londra değil tarih şahittir ki Ankara sevecek ve Türk milleti ölüm pahasına kucaklayacaktır…

    ABD acaba, Türkiye ile Suriye’nin sıcak çatışmaya girmesi için PKK/YPG ile kumpas mı hazırlamaktadır?.. ABD’nin çekilme kararı oyun ve stratejik oyalamadır. Öngörü hataları ve aşırı iyimserlik, beka düzeyinde kayıp ve tehlikelere neden olabilecektir…

    Suriye’deki tablo karmakarışıktır… Irak’tan çekiliyorlardı, Afganistan’dan dönüyorlardı. Ama ne çekildikleri ne de döndükleri görülmüştür. ABD’nin bir yere gitmeye niyeti yoktur… Türkiye’nin duruşu ve başarısı, ABD’nin hesaplarını gözden geçirmesine neden olacaktır… Türkiye Fırat’ın doğusuna girmeli gereğini yapmalıdır. Başkalarının ne diyeceği ile ilgilenemeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi, terörle mücadelede hükümetin arkasındadır. Mücadelemiz haklıdır, hukukidir, meşrudur…

  • Erdoğan: “Trump Çekilme Konusunda Doğru Karar Verdi”

    İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD merkezli The New York Times gazetesi için kaleme aldığı makale:

    Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Suriye’den çekilme kararı alarak doğru bir adım attı. Ancak ABD’nin, uluslararası toplumun ve Suriye halkının çıkarlarının korunabilmesi için çekilmenin dikkatlice planlanması ve doğru ortaklarla işbirliği içerisinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, bu görevi yerine getirme gücü ve kararlılığı olan tek ülke konumundadır.

    Türkiye, 2016 yılında Suriye’deki DEAŞ tehdidiyle mücadele etmek için muharip kara unsurlarını sahaya süren ilk ülke oldu. Düzenlediğimiz harekâtla örgütün NATO sınırlarına erişimini ortadan kaldırdık; Türkiye ve Avrupa’da terör saldırıları düzenleme kabiliyetlerine ciddi zarar verdik.

    Uluslararası koalisyon, Rakka ve Musul’a düzenlediği operasyonlarda sivil kayıpları tamamen veya çoğunlukla gözardı eden hava saldırılarına dayanan bir yol izlemişti. Bunun aksine Türk askeri ve Özgür Suriye Ordusu’na bağlı savaşçılar, DEAŞ terör örgütünün kalelerinden biri olan El Bab’da ev ev dolaşarak teröristleri bölgeden çıkardı.

    Bu yaklaşımımız şehrin altyapısını büyük ölçüde korurken, hayatın birkaç gün içerisinde normale dönmesini mümkün kıldı. Bugün çocuklar okullarına gidiyor, Türkiye’nin kurduğu bir hastanede hastalar tedavi oluyor ve bölgede hayata geçirilen yeni projeler sayesinde istihdam imkanları artırılarak yerel ekonomi canlandırılıyor. Esasen terörün ilacı, işte bu istikrar ortamıdır.

    Türk milleti, şiddete varan aşırıcılık tehdidini iyi tanıdığı için Türkiye Cumhuriyeti olarak DEAŞ ve Suriye’deki diğer terör örgütleriyle mücadele konusunda kesin bir kararlılık içerisindeyiz. Nitekim başbakanlık görevine geldiğim 2003 yılında, El Kaide terör örgütü tarafından düzenlenen koordineli saldırılarda çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmişti.

    Daha yakın geçmişte, DEAŞ terör örgütü üyeleri, vatandaşlarımızı, yaşam tarzımızı ve medeniyetimizin temsil ettiği kapsayıcı, kuşatıcı ve ılımlı dünya görüşünü hedef aldı. Birkaç yıl önce bu terör örgütü şahsımdan ‘tağut’ diye bahsetti. Biz aynı dehşeti, teröristler Suriye ve Irak’ta kendilerini hedef aldığı zaman Türkiye’ye sığınan binlerce Hıristiyan ve Yezidi’nin gözlerinde gördük.

    Bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum: Zafer asla teröristlerin olmayacak. Türkiye hem kendi güvenliği hem de uluslararası toplumun iyiliği için atması gereken tüm adımları atmaya devam edecek.

    DEAŞ terör örgütü, askeri anlamda Suriye’de yenilgiye uğramıştır. Ancak bazı dış güçlerin, örgütün kalıntılarını bahane ederek Suriye’nin iç işlerine karışması ihtimalinden derin endişe duyuyoruz.

    Teröristlere karşı elde edilen askeri başarı, ancak bir ilk adım olarak görülmelidir. DEAŞ terör örgütünün doğduğu yer olan Irak’tan alınması gereken ders, zamanından önce ilan edilen zaferlerin ve bunların neden olduğu sorumsuzca davranışların çözdüklerinden daha büyük sorunlar yaratacağıdır. Uluslararası toplum, bugün aynı hatayı tekrarlama lüksüne sahip değildir.

    Türkiye olarak radikalleşmenin temelinde yatan sebepleri ortadan kaldıracak kapsamlı bir stratejiyi hayata geçirmek istiyoruz. Suriye halkının kendilerini yöneticilerden kopuk hissetmemesini, yerel halkın mağduriyetlerinin terör örgütleri tarafından suistimal edilmemesini ve herkesin istikrarlı bir geleceğe inanmasını sağlamak arzusundayız.

    Atılması gereken ilk adım, Suriye toplumunun tüm kesimlerinden savaşçıları kapsayan bir istikrar gücü kurulmasıdır. Ancak tüm kesimleri bir araya getiren bir yapı, Suriye vatandaşlarının tamamına hizmet ederek, ülkenin muhtelif kısımlarına düzen ve asayiş getirebilecektir. Bu vesileyle bizim Suriye Kürtleriyle herhangi bir sorunumuz olmadığını ifade etmek istiyorum.

    Savaş koşullarında birçok genç Suriyelinin seçenekleri olmadığı için Türkiye ve ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG saflarına katıldığını biliyoruz. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre YPG militanları, çocukları silah altına alarak uluslararası hukuku ihlal etmiştir.

    ABD’nin Suriye’den çekilmesi sonrasında derinlemesine bir tahkikat yaparak çocuk savaşçıları yeniden aileleriyle buluşturacak, terör örgütleriyle bağlantısı olmayan tüm savaşçıları yeni kurulacak istikrar gücüne dahil edeceğiz.

    Bir başka önceliğimiz ise tüm kesimlerin yeterli siyasi temsilinin sağlanmasıdır. Türkiye’nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare edilecektir. Terör örgütleriyle bağlantısı olmayan herkes, yerel yönetimlerde kendi toplumlarını temsil etme hakkına sahip olacaktır.

    Suriye’nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olarak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır. Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir.

    Türkiye, bu süreçte tüm adımlarını dost ve müttefik ülkelerle işbirliği ve eşgüdüm içerisinde atmak arzusundadır. Cenevre ve Astana süreçlerinin içerisinde bulunan bir ülke olarak hem ABD hem de Rusya’yla eşzamanlı olarak çalışabilen tek paydaş konumunda bulunuyoruz. Bu ortaklıklar temelinde Suriye’deki meseleyi halledeceğiz.

    İslam dini ve dünyanın her yerindeki Müslümanların düşmanı olan DEAŞ terör örgütünü bitirmek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmek için tüm tarafların güç birliği yapmasının zamanı gelmiştir. Türkiye, tarihin bu en kritik döneminde elini taşın altına koymaktadır. Bu süreçte uluslararası toplumun, destekçimiz olacağına inanıyoruz.

  • Pompeo: Erdoğan, Trump’a Suriye’deki ortaklarımızın korunacağının güvencesini verdi

    Ortadoğu turu öncesi CNBC’ye demeç veren Pompeo, ABD askerlerinin Suriye’den çekilme planının IŞİD ile mücadele ve İran’ın bölgedeki etkisinin sınırlandırma nüfuz etmesine son verme misyonunu stratejisini değiştirmediğini belirledi.

    Pompeo, ABD’nin Suriye’de desteklediği Kürt güçlerin Türkiye tarafından hedef alınıp alınmayacağı sorusunu üzerine, “Erdoğan, Trump‘a Türkiye’nin ABD askerlerinin Suriye’den ayrılmasından sonra IŞİD’le mücadeleyi devam ettirecekleri ve IŞİD’e karşı birlikte savaştığımız ortaklarımızın korunacağı yönünde güvence verdi” diye konuştu.

    ABD Başkanı Donald Trump, IŞİD’in Suriye’de yenilgiye uğrattıklarını ve Suriye’den askerlerinin çekileceğini duyurmuş, ancak gelen tepkiler üzerine askerlerin çekilmesinin ‘zamana yayıldığı’ duyurulmuştu.

  • Süleyman Soylu: Suriyeliler bizim için imtihan

    Taksim’de kutlama yapan Suriyeli gençlerin görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından başlayan tartışma bir haftadır devam ediyor. “Ülkemde Suriyeli İstemiyorum” kampanyasının ırkçı bir yaklaşım olduğunu düşünenler kadar, meselenin sosyolojik ve siyasi boyutunun iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünenler de var.

    “Hastanede, okulda, ulaşımda maalesef bir konfor paylaşımı söz konusu oluyor. Bu konfor paylaşımından dolayı böyle bir reaksiyon olabilir” diyen Soylu, devamında “Ama bir gerçek var ve biz bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Hayat sadece meta değil. Allah, tarih bizi bir imtihana tabi tutar. “Sizden sonra gelecek nesillerin üstünden bela ve musibet kalksın” derler ya, Suriyeliler ile böyle bir sınavın içerisindeyiz” ifadesini kullandı.

    Soylu, şunları kaydetti:

    — Bizi birbirimizden ayırmaya, özümüzde olmayan birtakım üretmeye çalışanlara karşı tahriklere gelmeyelim. İçişleri Bakanı olarak diğer ülkeleri ziyaretimde, bu mesele açıldığı zaman bütün dünyanın yüzü yere bakarken, bu, bizim dünyaya üstünlük sağladığımız birinci mesele oluyor. Hem insanlık adına hem Müslümanlık adına hem de Anadolu medeniyetinin bize öğrettikleri adına bu duruşumuzu terk etmeyelim. Ülkeler ve devletler avantajlarıyla üstünlük sağlar. Bu bazen coğrafi avantaj olur, bazen yeraltı zenginlikleri avantajı olur, bazen liman avantajları olur, bazen enerji üretim avantajları olur, bazen de nüfus avantajı olur. Şu anda elde ettiğimiz bu büyük avantajla dünyaya karşı üstünüz. Orada Özgür Suriye Ordusu da dahil olmak üzere o mücadeleyi sadece Suriyelilerin çok daha rahat yaşaması adına yapıyor değiliz; ülkemizi uluslararası bir tehdit altına almaya çalışanlara karşı onlarla birlikte orada büyük bir mücadele veriyoruz.

    ‘TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ GENÇLER DE YARIN BİR GÖREV OLUNCA ORAYA GİDECEK’

    Soylu, Par’ın”‘Bizim askerimiz orada şehit olurken onlar niye gidip ülkeleri için savaşmıyorlar?’ veya ‘Kadına, yaşlıya, çocuğa bakalım ama bu Tosunları istemiyoruz’ şeklindeki tepkilere cevap niteliğinde mi bu söyledikleriniz?” sorusu üzerine de şunları söyledi:

    — Türkiye’de aynı zamanda terörle mücadelenin de içerisinde yer alıyorum. Ailesinin, çevresinin, milletimizin bir bölümünün yaşadığını herkes aynı yoğunlukta yaşamayabiliyor. Bu Suriyeliler için de geçerli. Oradaki gençler mücadele ederken, burada onlarla aynı ruh halini yaşamayanları eleştirecek değilim. Oradaki insanlar o mücadeleyi yapacak. Buradaki gençler de yarın bir görev olunca oraya gidecek.

    — Avrupa’yı kendilerine örnek alan, üstenci bakan bir kesimde birtakım yanılgılar var. Avrupa’da yükselen bir ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı var. Türkiye’de de sadece yabancı düşmanlığı üzerinden iç siyaset ve hükümet karşıtlığı geliştirmeye çalışan bir grup var ve bu bir işaret fişeği yakıyor. Bazen konjonktürel olarak bu işaret fişeğinin etrafına toplananlar oluyor.

  • Erdoğan: “Çiftçilere 2 Milyar 35 Milyon Liralık Destek Verilecek”

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Programı’nda konuşuyor.

    Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    Biz İzmir’i gönül coğrafyamızın kalbi olarak görüyoruz. Anadolu’nun istiklale kavuştuğu yer İzmir’dir. Türkiye’nin 81 ilinden gelip İzmir’i yurt edinen kardeşlerimiz birlik ve beraberlik içinde yaşıyor. İzmir aslan yatağına sokulmaya çalışılan tilkilere karşı mücadeleye hazır mıyız? Dışarıdaki ve içerideki alçakları muradına erdirmemek için gece gündüz çalışmaya hazır mıyız?

    2018’in ilk üç çeyreğinde yüzde 4,5 büyüdük. Dün ihracat rakamları açıklandı. İhracatta 168,1 milyar dolarla cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Hedefimiz 170’i yakalamaktı ama kılpayı geride kaldık. İstihdamda 2018’in 10 ayında 1 milyon kişinin üzerinde artış sağladık. Son 16 yılda İzmir’e 67 katrilyon yatırım yaptık. İzmir’i hiçbir zaman ihmal etmedik. En fazla milletvekilini biz çıkarmadık demedik. Çünkü bu yatırımların yapılması gerekliydi.

    İzmir vahşi depolamayla bu asırda çöp depolaması yapıyor. İzmir’e bu yakışır mı? Ben 94 yılında belediye başkanı olduğumda da vahşi depolama vardı. CHP çöp, hava kirliliği, yolsuzluk, rüşvet demektir. İstanbul’da hemen modern depolamalara geçtik. İnşallah Nihat Zeybekci kardeşimin belediye başkanı olmasıyla bu vahşi depolamalar yerini modern depolamaya geçilecek. Bunlar çevrecilikten anlamaz.

    İstanbul İzmir arasını 3,5 saate indirecek otoyolun tamamı bu yıl bitiyor. Kim yapıyor, AK Parti. İzmir-Ankara YHT’nin inşası sürüyor. İzmir’de yapımı devam eden 21 yol projemiz bulunuyor.

    ÇİFTÇİYE 2 MİLYAR LİRALIK DESTEK VERİLECEK

    İzmirli çiftçilere toplamda 3,5 katrilyon tutarında tarımsal destek verdik. Bu ay sonuna kadar ocak içinde ödenecek tarımsal desteklerin müjdesini veriyorum. Fark ödemesi, buğday, mısır, çeltikte 550 milyon TL, buzağı desteği ödemeleri 525 milyon TL, çiğ süt desteği ödemeleri 340 milyon TL, yem bitkileri desteği 269 milyon TL, sertifikalı tohum desteği 100 milyon TL, diğer desteklemeler 167 milyon TL. Toplam 2 milyar 35 milyon TL.

  • Gül: ABD’deki FETÖ soruşturması farklı gelişmelere gebe

    Gül açıklamasında “Soruşturmanın gizli olduğunu belirtiyorlar. İki savcı geldi. Hem New York hem Washington’dan 2 savcı geldi. Elimizden gelen hukuki desteği vermek, süreci Türkiye adına takip etmek istiyoruz. Delil niteliği önemli. Soruşturma bizimki gibi terör örgütü değil kara para gibi boyutuyla önemli. Sunulan belgeler, sorulara alınan cevaplar, deliller bir hukuk çerçevesinde daha farklı. Bu soruşturma çerçevesinde Türkiye’den bazı konularla ilgili bilgiler istendi” dedi.

    İki yıl önce bugün İzmir Adliyesine yönelik menfur saldırıyı anımsatan Gül, olayda şehit olan polis memuru Fethi Sekin ile adliye mübaşiri Musa Can’ı, dün Iğdır’da şehit olanları da minnetle andı.

    Adalet hizmetini sunan yargının önemli bir teşkilatının yapılan hizmetleri ve yapılacakları genel çerçevede konuşacaklarını belirten Gül, “Yargı ve medya ilişkileri anlamında her ikisine bakıldığında, toplumun bu konudaki hassasiyetlerini, toplumdaki bir arada olmanın getirdiği uyuşmazlıklar, uzlaşma tüm bunların vatandaşlara duyurulması anlamında çok önemli bir hizmet sürdürülüyor.” ifadesini kullandı.

    Gül, yargının da tüm bu faaliyetini kamunun denetimine açık bir şekilde yaptığını vurgulayarak, bu yüzden duruşmaların aleni olduğunun altını çizdi.

    Kural olarak soruşturmaların gizli olduğuna dikkati çeken Gül, “Kovuşturmalar, davalar bütün toplumun denetimine açıktır. İşte bu iletişim, aleniyetin sağlanmasında da medya organlarının çok büyük bir rolü var.” dedi.

    Gül, 81 ilde basın merkezlerinin ileriki dönemde iletişim fakültesi mezunları ya da bu meslekten olanların da ayrıca bu iletişimi sağlamak üzere birtakım projelerin sürdürüldüğünü bildirerek, “Bu konuda da gazetecilerimizin doğru bilgiye, doğru zamanda hızlı ulaşmaları hususunda da önümüzdeki dönemde arkadaşlarımızın çalışmaları söz konusu.” diye konuştu.

    Mahkeme kararlarının, toplumun eleştirisine açık olduğuna değinen Gül, şunları söyledi:

    “Bu da gazete ve televizyonların, medya organlarının Türkiye kamuoyuna taşımasıyla ortaya çıkan bir durum. Bu nedenle de bizim temel beklentimiz ve herkesin beklentisi verilen kararların, toplumun vicdanını tatmin etmesi. Çünkü Türk milleti adına karar veren yargının en temel meşruiyeti, toplumun mahşeri vicdanındaki meşruiyetidir, desteğidir. Bu konudaki hakimlerin gerekçeleriyle konuştuğu ve toplumu, tarafları ikna ettiği bir süreçte elbette eksiklikleri inkar etmiyoruz.

    Çok önemli işlerin yapıldığını ama daha yapılacak işlerin olduğunun da farkındayız. Bunu da hem yargı mensuplarımız hem adliye çalışanlarımız hep birlikte bunu sürdürmenin, gerçekleştirmenin çabası içerisinde olacağız.”

    “TEMEL YAKLAŞIMIMIZ ‘GÜVEN VEREN ADALET SİSTEMİNİ İNŞA ETMEK”

    Hepimizin en üstün tutması gereken bu adalet ideali. Adalet idealini yaşatmak. Burada hepimizin en büyük temel amacı da bu konuda yargının kararlarını, toplumun mahşeri vicdanında yer bulacak şekilde hakkı ve adaleti tesis etmek. Bu konuda büyük bir çaba var.” değerlendirmesinde bulundu.

    Temel yaklaşımın, Türkiye’de daha adil bir yargılamanın olacağı bir süreci, eksiklerin giderilerek tamamlamanın sürdürüleceğini ve bunu hedeflediklerini belirten Gül, şu ifadeleri kullandı:

    “Temel yaklaşımımız da ‘güven veren adalet sistemini inşa etmek’. Önümüzdeki dönemde yargı reformu belgemizin de temel mottosu ‘güven veren adalet yaklaşımı’. Birtakım bakanlıkların, hizmet sektörü, müşteri memnuniyeti gibi bir konu değil. Yani ‘yargıya, adliyeye işi düşen şu kadar kişi var, memnun oldu, olmadı’ ayrı bir kriter.

    Ama adliyeye işi düşmeyen bir vatandaş, ‘benim adliyeye işim düşerse, orada adil bir şekilde yargılanacağım, güveniyorum’ algısını oluşturmak temel paradigmamız. Bu konuda önemli gelişmeler var, sorunlarımız da var elbette. Bu konularda önümüzdeki dönemde en fazla önem verdiğimiz başlıklardan birisi. Çünkü 80 milyonun diyelim ki çok az bir kesimi adliyeye düşüyor ama kişi akşam yatağa yattığında ya da sabah kalktığında ‘ben hukukun öngörülebilir olduğu bir toplumda huzur ve güven içerisindeyim, yaşıyorum, yaşayacağım’ şeklindeki bir öz güven, yargıya güven temel yaklaşımımız.”

    “YARGININ APARAT OLARAK KULLANILDIĞI DÖNEMLERDE ÇOK ACI OLAYLARA ŞAHİT OLDUK”

    Bakan Gül, bu konuda çok önemli mesafelerin bulunduğuna vurgu yaparak, “Özellikle FETÖ yargısının bir gece kumpaslarla yaptığı tahribatlar, oluşturduğu deliller, gözaltılar, haksız tutuklamalar dönemlerinde, çok ciddi anlamda yargının aparat olarak kullanıldığı dönemlerde çok acı olaylara şahit olduk. Ama bunları da tahribatı ortadan kaldırıcı şekilde telafi etmek, yargıya güveni artırmak hepimizin görevi. Bu hususta da hep beraber elbette gerçekleştirmek zorundayız.” diye konuştu.

    Adalet Bakanlığı olarak bu konuda yasal ve yapısal sorunlar üzerine yoğunlaştıklarını, teknik sorunları aşmaya çalıştıklarını söyleyen Gül, “Onun ötesinde yargı elbette bağımsız, tarafsız kendi işlevini sürdürüyor. Ben 2019’un yargıya güvenin tüm vatandaşlarımız, toplumun her kesimi nezdinde artarak, bu güvenin artmaya devam edeceği bir yıl olmasını diliyorum.” dedi.

    “Yargı reformu sadece hukukçulara bırakılacak bir konu değil” diyen Gül, şunları kaydetti:

    “Hepimizin yani o ki tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir reform ya da hukuk, adalet her kesimi ilgilendiriyor. Sadece yüzde 20’inin, 30’un, 50’inin ‘ben böyle bir reform size layık gördüm, yapıyorum’ değil; toplumun her kesimin muhatap olduğu bu konuyu hep birlikte oluşturmak bizim ortak sorumluluğumuz. Bu konuda inşallah 2019 daha ümit veren bir yıl olur diye düşünüyorum.

    Yaklaşık 10 milyonun üzerinde, 11 milyona yakın bir dosyanın yargı mensuplarının önünden geçtiği bir yargılama sürecinden bahsediyoruz. Bu konuda hem iş yükünün azaldığı hem yargıya güvenin arttığı bir yıl olmasını diliyorum.”

  • İYİ Parti 7’si il toplam 99 belediye başkanını açıkladı.

    İYİ Parti 7’si il olmak üzere toplam 99 belediye başkanını açıkladı.

    İYİ Parti, Aksaray’dan Özhan Türemiş, Ardahan’dan Mete Özdemir, Bayburt’tan Yunus Özyılmaz, Düzce’den Ömer Küçük, Karaman’dan Zühtü Bahadır Bayraç, Kilis’ten Ahmet Nalçacıoğlu, Siirt’ten Ahmet Özgür’ü aday gösterdi.

    İşte İYİ Parti’nin aday gösterdiği 99 ismin tamamı: