Kategori: Siyaset

  • Keskin Belediyesi’nde yolsuzluk iddiası: Eski personel tutuklandı, eski müdür gözaltında

    Keskin Belediyesi’nde yolsuzluk iddiası: Eski personel tutuklandı, eski müdür gözaltında

    Keskin İlçe Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen çalışmalar kapsamında, Keskin Belediyesi’nde meydana gelen zimmet iddiasıyla ilgili olarak, mali hizmetler müdürlüğünün eski büro personeli M.G., 18 Eylül günü polis ekiplerince düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.

    İfadesinin ardından emniyetteki işlemleri tamamlanan M.G., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında eski mali hizmetler müdürü olarak A.Ş. de gözaltına alındı, hakkında da yasal işlem başlatıldı.

    Keskin Belediyesi’nde zimmet suçuyla ilgili soruşturmanın ise devam ettiği bildirildi.

  • “Dünya, Filistin’deki işgale kör-sağır”

    “Dünya, Filistin’deki işgale kör-sağır”

    İsrail tarafından öldürülen Türk-Amerikan vatandaşı 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi’nin 6 Eylül’de şehit edilmesinin ardından 13 Eylül’de Aydının Didim ilçesinde defnedilmişti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İsrail tarafından katledilen aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin Didim Asri mezarlığındaki kabristanını ziyaret etti. Erbaş’ı AK Parti Aydın milletvekilleri, Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, AK Parti il ve ilçe teşkilatı ile bazı kurum amirleri karşıladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, Ayşenur’un kabristanı ziyaretinde İlçe Müftülüğü görevlilerince Kur’an-ı Kerim okundu. Ardından Prof. Dr. Erbaş Kur’an-ı Kerim okudu ve ardından dualar edildi.

    Kabristan ziyaretinin ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve beraberindeki heyet, Ayşenur Ezgi Eygi’nin Altınkum Mahallesi’ndeki baba ocağını ziyaret gerçekleştirdi. Erbaş, Ayşenur’un babası Mehmet Suat Eygi, dedesi Şerif Eygi, amcası Yılmaz Eygi ile diğer yakınlarına başsağlığı dileklerini iletti.

    Ziyaretin ardından basına açıklamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş; “Öncelikle şehidimiz Ayşenur Ezgi Eygi kızımıza rahmet diliyorum. Rabbim mekanının cennet derecesini ali eylesin. Peygamberlikten sonra en büyük mertebe. Önce kabrini ziyaret ettik, Kuran-ı Kerim okuduk, dua ettik. Burada ailesini ziyaret ettik. Onlara başsağlığında bulunduk. Cenabı Hak rahmet eylesin. Gazze’de Filistin’de şehit olması çok daha anlamlı, orada insanlık mücadelesi var. Mazlumların yanında yer alması Gazzeli Filistinli mazlumların yanında yer alarak şehit olması onun değerini bir kat daha arttırıyor. Her gün orada nice Ayşenurlar, Fatmalar, Ayşeler şehit oluyor. 7 Ekim’den bu yana neredeyse bir yıla yaklaştı zalimler işgalciler öldürmeye katletmeye devam ediyor. Zalimlere destekler devam ediyor.

    “Dünya bu işgale kör ve sağır”

    İsrail’in işgaline karşı dünyanın kör ve sağır olduğunu ifade eden Erbaş, “Bu vesile ile Ayşenur Ezgi Eygi’nin kızımızın orada şehit olması dünya kamuoyuna döndürmesi noktasında bir farkındalık oluşturur. Zalim işgalcilerin zulmünün ne kadar arttığını ne kadar sınır tanımaz olduğunu gösterir. Kardeşimiz orada bir aktivist olarak mazlumların yanında yer alan, elinde fotoğraf makinesinden başka bir şey olmayan oradakilerin sesini duyurmak isterken şehit ettiler işgalci zalimler. Dünya kamuoyu bunu görmeli, Ayşenur kızımız gibi nice gazeteciler katlediliyor. Dünya buna kör ve sağır, dünyanın kör sağır oluşunun en büyük gösterge ve ispatlarından birisi Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın vahşice katledilmesi ve şehit edilmesidir” diye konuştu.
    Ziyarette Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, baba Mehmet Suat Eygi’ye bir Kur’an-ı Kerim hediye etti. Ziyarette ayrıca duyarlı vatandaşlar Ayşenur Ezgi Eygi adına ilçede bir camii yaptırılması noktasında hazırladıkları dilekçeyi Erbaş’a verirken, Erbaş da bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı olarak gereken yardımı yapacaklarını ifade etti.

  • Erdoğan TFF heyetini kabul etti

    Erdoğan TFF heyetini kabul etti

    Temmuz ayında gerçekleşen TFF Genel Kurulu’nda Başkan olarak seçilen İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu ve yönetimini tebrik ederek konuşmasına başlayan Erdoğan, “Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla, rekabetçi ruhuyla köklerinden gelen kodlarında yer alan sportif anlayışla birçok spor dalında çok önemli başarılara imza atmış, çok büyük sporcular yetiştirmiş bir spor ülkesidir. Bu gerçekten hareketle biz de ülkemizde icra edilen bütün spor dallarını hükümetlerimiz dönemlerinde her zaman destekledik” ifadelerini kullandı.

    İnşa ettikleri tesisler, modern eğitim anlayışı ve sağladıkları ayni ile nakdi desteklerle tüm sporculara manevi anlamda cesaretlendirerek onlara ‘başarabilirim’ duygusunu aşıladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Kadın, erkek, olimpik, paralimpik farkı gözetmeksizin ülkemizi en iyi şekilde temsil eden tüm sporcularımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin uluslararası alanda yıldızının parlaması için hiçbir fedakarlıktan çekinmedik, bundan sonra da çekinmeyeceğiz. Yüzlerce farklı branşta sporla ilgilenen, spora düşkün bir milletiz. Ancak futbolun milletimizin gönlünde çok müstesna bir yeri bulunuyor. Ülkemizde futbol, milyonlarca vatandaşımız tarafından amatör düzeyde de olsa ya oynanıyor veya ilgiyle takip ediliyor. Yaş, cinsiyet, sosyal statü, siyasi görüş fark etmeksizin futbolu, insanımızı buluşturan, geniş bir ortak payda, kaynaştırıcı bir güç olarak görüyoruz.

    Bu yüzden Türkiye Futbol Federasyonumuzun, futbolun başka pek az dalda bulunan bu gücünü milletimizin lehine artırmasını bekliyoruz. Esasen bu beklenti milletimizin tamamında mevcuttur. Milletimiz bizden gerginliği kısır çatışmaları değil kardeşliği dostluğu adil yönetim anlayışını ve her anlamda kaliteli futbolu teşvik etmemiz bekliyor. Milletimiz kısacası futbolda olumlu iklimin tesis edilmesini bekliyor. Elbette bunu beklerken rekabet kalitesinin seyir zevkinin marka değerinin ve başarılarının arttığını da görmek istiyor. Bu haklı beklentilere cevap vermek başta sorumluluk sahibi siz kardeşlerim olmak üzere hepimizin görevidir. Burada şunu özellikle vurgulamak isterim. Kulüplerimizin finansal yapıların düzeltilmesi müsabakaların adil bir şekilde yönetilmesi yöneticilerimizin ve medyamızın mesuliyetlerinin farkında olması, sporcuların sahadan fair play ruhuyla mücadele etmesi, genç futbolculara daha çok şans tanınması gibi başlıklarda daha hassas hareket ettiğimizde inanıyorum ki Türk futbolu tarihinin en parlak dönemini yaşayacaktır. Hiç şüphesiz asıl yük sizlerin omuzlarındadır. Kimsenin etkisi altında kalmadan vereceğiniz doğru kararlar inşallah Türk futbolunun önünü açacaktır.”

    “Türk futbolunu diğer ülkelere örnek niteliğe kavuşturacak olan sizlersiniz”

    2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda maruz kalınan türlü ayak oyunlarına rağmen elde edilen önemli başarı ile Türk futbolcusunun ne denli kabiliyetli olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini bildiren Erdoğan, “Bu sene uluslararası yarışmalarda nelerle karşılaştığımızı sizlerde bizzat gördünüz. 2024 Avrupa Şampiyonası’nda maruz kaldığımız türlü ayak oyunlarına rağmen elde ettiğimiz önemli başarı Türk futbolcusunun ne denli kabiliyetli olduğunu olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Az evvel dile getirdiğim hususların uygulanması halinde bu başarıların yenilerini ekleyeceğimizden asla şüphe duymuyorum. Federasyonumuzun futbola husumetin ve holiganlığın girmemesi konusunda azami hassasiyet göstermesini bekliyorum. Şunu lütfen unutmayınız Türk futbolunu diğer ülkelere örnek niteliğe kavuşturacak olan sizlersiniz. Görüyoruz ki hem kulüplerimizin hem de futbol severlerin size yönelik büyük teveccühü söz konusu. Bu teveccühün beraberinde ağır bir mesuliyet getirdiğini sizlerde çok iyi biliyorsunuz. Her birinizin çalışmalarla bu güvene layık olacağına inanıyorum. Rabbim yar ve yardımız olsun diliyorum. Bu vesileyle Türk futbolunun gelişmesine ve bugünlere gelmesine katkı yapan tüm yöneticilerimizin sahalarda ter döken tüm sporcuları şükranla anıyorum. Görevinizde tekrar başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

    Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu da söz alarak şu ifadeleri kullandı:

    “Biz sizin yolunuzdan yürüyoruz. Sizin bizim çocuklara her alanda bağımsız bir ülke bırakmak için verdiğiniz mücadelenin birebir şahidiyim. O konuda bütün Türk milletinin önce bunu çok iyi değerlendirmesi lazım. Futbolun barışa kardeşliğe önce ulusumuz içerisinde sonra da uluslar arasında hizmet etmesini sağlamak futbolu her alanda ilgi duyulan toplumu geliştiren, harekete geçiren en önemli unsuru olduğu tüm dünyada var. Biz sizin gibi bir liderimiz olduğu için şanslıyız spor açısından.”

    Kabulün sonunda TFF Başkanı Hacıosmanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a A Milli Futbol Takımı kaptanı Hakan Çalhanoğlu’nun 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda giydiği ve tüm takım tarafından imzalanmış birer A Milli Takım forması takdim etti.

    Kabulde, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ordu Milletvekili Mahmut Özer, NATO Parlamenter Asamblesi Başkan Vekili ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile TBMM İdare Amiri ve AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan da hazır bulundu.

  • Devlet Bahçeli Narin hakkında konuştu

    Devlet Bahçeli Narin hakkında konuştu

    – MHP Lideri Bahçeli: “Türk adaleti canilerin yakasından mutlaka tutacak, Narin’in ölümünde parmağı olanlar, Sıla’ya kast edenler ümit ederim ki güneş yüzü görmeden kapatıldıkları karanlık hücrelerinde çürüyüp gidecekler.”

  • Devlet Bahçeli’nin anayasa açıklaması

    Devlet Bahçeli’nin anayasa açıklaması

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP’ye Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili yoklama yapmak, teste tutmak hiç kimsenin hakkı, haddi değildir. Kim olursa olsun Anayasa’nın ilk 4 maddesine şaşı bakanlar bizim için yok hükmündedir.” dedi.

    “STRATEJİK AKILLA ÇALIŞACAĞIZ”

    Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Ülkemizi zora sokan meseleler ayrıca aziz milletimizi doğrudan ilgilendiren sıcak gelişmeler ana hatlarıyla masaya yatırılmıştır. Partimizin saha çalışmaları değerlendirilmiştir. Vatan ve millet mücadelemiz sürdürülecektir. Stratejik akılla çalışacağız.

    “İŞİMİZ ÇOK, YOLUMUZ ÇETİN, YÜKÜMÜZ AĞIRDIR”

    İşimiz çok yolumuz çetin yükümüz ağırdır. MHP milletimizin tamamını kucaklamaya ayrımcılığı çiğneyip geçmeye azimli inançlıdır. MHP ve Cumhur İttifakı Türkiye Yüzyılı mimarisini başarmakla mükelleftir.

    “KUMPAS ŞİDDETLENMİŞ, KUNDAKÇILAR ÇOĞALMIŞTIR”

    Kumpas şiddetlenmiş kundakçılar çoğalmıştır. Türkiye’nin önünü kesmek, organize kötülük, çok sesli fitne korosunu uyarıyorum. Açık faaliyetlerini son günlerde hızlandırmışlardır. Milli birlik ve dayanışma hissiyatımızın yıkık bir duvara dönüşmesi hedeflenmektedir. Durum ciddidir, tehdit gittikçe cesame kazanmaktadır. Türkiye’nin önünü kestirmeyiz.

    “MASKELİ BALO SOYTARILARINA TESLİM EDİLECEK BİR ÜLKE YOK”

    Kılıktan kılığa giren maskeli balo soytarılarının eline, emeline teslim edilecek bir ülke yoktur. Fitne odaklarıyla hesaplaşacağız. Şer odaklarına teslim edilecek bir vatanımız yoktur.

    19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜ MESAJI

    Terörle mücadelede yaralanan, malul gazi kabul edilmeyen kardeşlerimizin sessiz çığlığı hala dinmemiştir. Bu kategoride yer alan kardeşlerimiz gazilere tanınan haklardan ne yazık ki istifade edememiştir. Canından vazgeçmeye hazır olanlara ne yapsak azdır.

    “GAZİLİĞİN YÜZDELİK DERECESİ, ORANI OLMAZ”

    Hak sahibi kardeşlerimize ünvanlarının verilmesi ve şeref aylıklarının bağlanması TBMM’nin ilk gündem maddeleri arasında yer almalıdır. Gaziliğin yüzdelik derecesi, oranı olmaz. Kahramanların hak mahrumiyeti yaşaması kabul edilemez.

    “MALAZGİRT’TEN BU YANA KAPANMAMIŞ HESAPLAR VARDIR”

    Malazgirt’ten bu yana kapanmamış hesaplar vardır. Bugün yaşanan ne varsa dünün sonucudur. Batı Şeria’da hayatını kaybeden Ayşenur Ezgi kızımıza Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmetler diliyorum.

    İSRAİL’İN SİBER SALDIRISI: ARTIK HİÇBİR YER GÜVENLİ DEĞİLDİR

    Lübnan’da aşanan dijital saldırı tehdit algılarını zirveye çıkarmıştır. Cep telefonları bile risklidir. Artık hiçbir yer güvenlik değildir hiçbir şey de eskisi gibi olamayacaktır. Haritaların yeni baştan çizilmesi amacıyla sıcak çatışmanın refakat ettiği cinnet mesaisi yoğunlaşmıştır.

    SİYASETTE KILIÇLI YEMİN POLEMİĞİ

    Aziz Atatürk etrafında palazlanan söz düelloları, etnik ve mezhebi kışkırtmalar, küresel güçlere ümit bağlayan muhalefet partilerinin geçim kapısı haline gelmiştir. Son zamanlarda yaşananlar kesinlikle normal değildir. Zillet içinde yuvarlanan kukla muhalefet, tetikçilik yapmaktadır.

    ANAYASA’NIN İLK 4 MADDESİ TARTIŞMASI

    MHP’ye Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili yoklama yapmak teste tutmak hiç kimsenin hakkı haddi değildir.

    “ANAYASA’NIN İLK 4 MADDESİNE ŞAŞI BAKANLAR BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR”

    Kim olursa olsun Anayasa’nın ilk 4 maddesine şaşı bakanlar bizim için yok hükmündedir muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları yoktur. MHP sivil demokratik devletin ve milletin hukuksal omurgasını belirleyecek geniş katılımcı bir anayasa hazırlığı için yapıcı tutumunu korumaktadır. Anayasanın ilk 4 maddesine sadık kalınarak zamanın ihtiyaçlarına dinamik cevaplar verebilen anayasa yapılmasının yanındayız.

    NARİN CİNAYETİ SORUŞTURMASI

    Narin’i hunharca katlettiler. Sabilere kıyanlar en ağır bedelleri ödemeli. Değerler sistemimizi lekeleyenler art niyetlidir. Kamuoyu zamanında bilgilendirilmelidir. Aile kurumu ile ilgili endişelerimizin varlığı bilinen bir husustur.”

  • “Numan Kurtulmuş, Holownia ile buluştu.”

    “Numan Kurtulmuş, Holownia ile buluştu.”

    TBMM Başkanı Kurtulmuş, Holownia ve heyetini TBMM’de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türkiye-Polonya arasında her alanda var olan tarihi ilişkilerin stratejik işbirliği seviyesinde olduğunu ve her geçen gün bu ikili ilişkilerin artmasından memnuniyet duyduklarını belirtti. Polonya’nın Avrupa Birliği (AB) Konseyi dönem başkanlığını yapacak olmasının da Türkiye-Polonya ilişkilerinin gelişmesi bakımından önemli bir fırsat olduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Polonya’nın Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği destekten dolayı müteşekkiriz. Çeşitli nedenlerle özelikle AB’de zaman zaman Türkiye’ye karşı uygulanan taraflı ve çifte standartlı yaklaşımlarla Türkiye’nin AB üyeliği bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Türkiye tabii ki kendisine uygulanan çifte standarda hiçbir zaman rıza göstermeyecek, aynı zamanda AB tam üyelik perspektifinden de hiçbir zaman vazgeçmeyecektir” dedi.

    Bölgesel konular hakkında da değerlendirmede bulunan Kurtulmuş, Rusya-Ukrayna arasında devam eden ve on binlerce insanın ölümüne neden olan savaştan duydukları kaygıyı paylaştı. Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşındaki tavrının başından beri net ve açık olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “2014’te Kırım’ın ilhakıyla başlayan süreçte toprak ilhaklarını, Ukrayna’nın bazı bölgelerinin ilhak edilmesini kabul etmediğimizi, bunun uluslararası hukuka uygun olmadığını her platformda dile getiriyoruz ve dile getirmeye devam edeceğiz. Türkiye başından itibaren her iki tarafla da konuşabilen tek ülke olarak bu savaşın bir an evvel adil bir barış temelinde sonlandırılması gerektiği fikrini ortaya koymuştur, bunun için çok uğramıştır, uğraşmaya da devam ediyoruz” diye konuştu.

    Rusya-Ukrayna savaşının bitmesini istemeyen ülkelerin varlığına dikkati çeken Kurtulmuş, “Bu savaş, sadece Ukrayna ile Rusya arasındaki bir savaş olmasının çok ötesine geçmiştir. Rusya ile tüm Batı dünyası arasındaki bir savaşa dönüşme potansiyeline sahiptir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü korunarak bu savaşın bir an evvel bitirilmesi, dünya barışına yapılacak en büyük katkılardan birisidir” ifadesini kullandı.

    İsrail’in saldırganlığının Gazze’de devam ettiğini ve Lübnan’a da sirayet etme potansiyeli taşıdığını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
    “Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında 7 Ekim’den bu yana gerçekleşen İsrail’in saldırılarında istatistiği tutulabilen 42 bine yakın insan katledilmiştir. Kaybolan ve yıkıntıların altında kalan çok sayıda insan olduğu da tahmin edilmektedir. Bütün dünyanın gözü önünde ve hiçbir uluslararası hukuk kuruluna uymadan Netanyahu ve çetesi saldırganlığını sürdürmektedir. Ne yazık ki başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin sınırsız ve koşulsuz desteğini yanlarına aldıkları için her türlü pervasızlığı icra etmekten çekinmiyorlar. En son Lübnan’da ardı ardına gerçekleştirilen siber saldırılar da bu saldırganlığın geldiği vahim boyutları göstermesi bakımından artık bütün insanlığı uyarıcı bir mahiyettedir. Eğer İsrail’in bu saldırganlığı durdurulamazsa korkarım ki dünya bölgesel ve küresel büyük çatışmaların içine sürüklenecektir.”
    Polonya Meclis Başkanı Szymon Holownia ise, TBMM’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, ziyaretinin iki ülke parlamentoları arasındaki ilişkilerde yeni dönemin başlangıcına vesile olması temennisini dile getirdi. Polonya Meclisi’nde halkın desteğiyle çoğunluğu elde ettiklerini ifade eden Holownia, kendilerini seçen halkın iç ve dış politikada işbirliklerinin artırılmasını istediğini söyledi. Türkiye’nin Polonya için çok önemli bir partner olduğunu vurgulayan Holownia, turizm, eğitim ve ekonomi alanlarındaki işbirliklerinin çeşitlendirilmesini arzu ettiklerini belirtti. Yerel yönetimler ve bölgesel konularda işbirliğine açık olduklarını aktaran Holownia, özellikle savunma sanayii konusunda Türkiye ile işbirliğini artırmak istediklerini, bu konuda Polonya’da sanayinin gelişmesiyle istihdamın da artırılacağını ifade etti. Holownia, Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı sırasında Türkiye’nin AB’nin parçası olması gerektiğini vurgulayacaklarını söyledi.

    Rusya-Ukrayna savaşı ile İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları hakkında da değerlendirmede bulunan Holownia, 21. yüzyılda Avrupa bölgesinde taarruz niteliğindeki saldırılara yer olmadığını, bunu kabul etmediklerini söyledi. Rusya’ya yönelik yaptırımlara katıldıklarını ve bunun devam etmesi gerektiğini düşündüklerini dile getiren Holownia, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında takındığı tutumu saygıyla karşıladıklarını, Türkiye’nin bu savaşta önemli görev yürüttüğünü belirtti. Holownia, Orta Doğu’da barışın sağlanabilmesi için ise iki devletli çözümün şart olduğunu vurguladı. Orta Doğu’daki durumun bir felaket olduğunu belirten Holownia, bölgedeki hedeflerinin bir an önce barışın sağlanması olduğunu kaydetti.
    TBMM Başkanı Kurtulmuş, görüşmenin ardından Polonya Meclis Başkanı Holownia ile TBMM Genel Kurul salonunu gezdi ve FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında bombalanan alana karanfil bıraktı.

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Kazakistan Kültür Bakanı Kaseinov’u ağırladı

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Kazakistan Kültür Bakanı Kaseinov’u ağırladı

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Kazakistan Kültür Bakanı ve Türksoy eski Genel Sekreteri, Kazakistan’ın Olağanüstü ve Tam Yetkili Daimi Büyükelçisi Düsen Kaseinov’u külliyedeki makamında ağırladı. Topçu görüşmede yaptığı konuşmada, “Bulunduğu bütün görevler süresince ve halen daimi büyükelçi olarak Türk dünyasının kendi içinde ve diğer ülkelerle kültürlerarası yakınlaşma ve ülkeler arası ilişkilerin iyileştirilmesi alanında yapmış olduğu katkılar dolayısıyla pek çok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından ödüle layık görülen bir münevverimizdir Sayın Kaseinov. Türk dünyasının kıymetli evladı, devlet ve kültür insanı Sayın Prof. Düsen Kaseinov’a Türk dünyasının kültürel gelişimi, birlik ve beraberliği için yaptığı takdire şayan çalışmalarına şükranlarımızı sunuyor, milletimizin evinde kendilerini ağırlamış olmaktan onur duyuyorum” açıklamasında bulundu.

    Düsen Kaseinov ise, “Türk dünyasının birliği ve dirliği için ve diğer ülkelerle olan her alandaki ilişkilerinin çok daha gelişmesi için çalışmalarıma devam ediyorum. Yaptığımız faaliyetlerin birçoğunda bizi destekleyen, her daim yanımızda olan kardeşim Yalçın Topçu’ya kabulü ve nazik misafirperverliği için çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
    Görüşme, hediye takdimi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.

  • “Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte bambaşka bir noktaya geldi”

    “Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte bambaşka bir noktaya geldi”

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’nin Adalet ve Kalkınma Partisi ile bambaşka bir noktaya geldiğini belirterek, “Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye’yi dini ibadet özgürlüğü anlamında dünya standartlarında bir ülke yapmaya çalışan bütün AK Parti camiasına ve buna katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Unutmamız gereken dönemlerdi. Biz şimdi burada din eğitimini çalışırken, din eğitimi ile ilgili konuşurken Türkiye’nin bu konuda yaşadığı tecrübeyi ihmal etmemek ve görmezden gelmemek lazım” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Elazığ’da Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde 3’üncüsü düzenlenen Din Öğretimi ve Hizmetleri Çalıştayı’na katıldı. Konuşmasında Milli Eğitim Bakanlığı’nın dışa açık bir bakanlık olması gerektiğini söyleyen Bakan Tekin, “Yaptığı işlerden, yürüttüğü kamusal hizmeti yerine getirirken, gerek kamu gerek özel gerekse sivil toplum olmak üzere toplumun her kesiminden gerçek ve tüzel kişilerle yapacağı işbirliklerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nı zenginleştireceğini ifade ettim. Bunu ifade etmeye de devam ediyorum. Bu anlamda biz meslek örgütleri, iş dünyası, esnaf, ticaret odaları olmak üzere her türlü meslek birliği ile işbirliğine açığız ve yapıyoruz. Aynı zamanda birçok bakanlıkla işbirliği protokolleri yapıyoruz. Bakanlığımızın bu anlamda hizmetlerini yaparken üstündeki yükü paylaşmak isteyen herkese kapımızın açık olduğunu söylemiştik. STK’lar ile iş birlikleri yapıyoruz. Bizde destek olmak isteyen STK’lara kapımızın açık olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz” diye konuştu.

    Milli Eğitim Akademisi’nden bahseden Tekin, “Önümüzdeki günlerde yeniden TBMM gündemine gelecek olan Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanunu’nun aslında özü de tam bu bahsettiğim işbirliklerinde gizlidir. İşbirliğini daha kurumsal hale getirecek, öğretmen arkadaşlarımızın, okullarımızın şehirlerindeki üniversitelerle ve akademisyenlerle daha sıkı bir ilişki içerisine girmesini kurumsallaştıracak, meşru hale getirecek bir yasa teklifidir. Yasa ile beraber Milli Eğitim Akademisi kurumsallaştığında öğretmen arkadaşlarımızla üniversiteler daha entegre bir çalışmanın içerisine girecekler. Sadece lisans mezunu yetiştirip mesleğe başlattıktan sonra üniversite ile hiçbir ilişkisi olmayan öğretmen arkadaşlarımız değil, başladıktan sonra da gerek mezunu olduğu üniversite gerekse hizmet yaptığı ildeki üniversiteyle daha yakın ilişkiye giren bir Milli Eğitim Bakanlığı profili arzuluyoruz. Bu iş birliği ise üniversiteler, bu işbirliğinde iki taraflı davranmalı diye düşünüyorum. Meslekte uzun yıllar hizmet etmiş öğretmen arkadaşlarımızın üniversitelerdeki öğretim üyelerinden sadece konferans ve ders almaları değil benim kastettiğim. Meslekte 20-30 yıl sürekli uygulamanın içerisinde olmuş öğretmen arkadaşlarımızın üniversitelerde lisans düzeylerinde derslere devam etmesini ve ders vermesinin, öğretmen adayı arkadaşlarımızın tecrübelerini aktarmalarının da uygun olacağını düşünüyorum. Bu işbirliğini karşılıklı hale getirirsek daha sağlık olur. İşbirliği halkamızı genişletmek için gece gündüz çalışacağız” şeklinde konuştu.

    Bu yıl işbirliği halkasına ebeveynleri de dahil etmek istediklerini vurgulayan Tekin, “Genellikle bizde velilerimiz çocuklarımızı okullara yazdırırlar. Ondan sonra bizde yerleşik kültür ifade halini almış, ‘Eti senin kemiği benim’ tarzı var. Çocuklarımızı okula gönderdikten sonra öğretmenimizin bizim çocuklarımıza öğretmenlik yapmasını bekliyoruz. Öğretmenimizin anne ve baba rollerini yapmasını istiyoruz. Ben bir baba ve anne olarak işten eve geç ve yorgun geliyorum, çocuğuma anne ve babalık yapmakta zorlanıyorum deyip, anne ve baba rolünü de öğretmene yüklüyoruz. Öğretmenimizden ağabey ve kardeş olmasını da istiyoruz. Aklımıza gelebilecek her türlü toplumsal rolü öğretmene yükleyip, ondan sonra da kenardan seyredip, eğitim sistemimiz, okullarımız ve öğretmenlerimiz başarısız eleştirisini yapmaktan çok hoşlanıyoruz. Biz şimdi Milli Eğitim Bakanlığı olarak eğitim öğretim süreçlerinde öğretmenlerimiz kadar toplumun diğer kesimlerinin de bizim başarımızda veya başarısızlığımızda payı var. Bunu ben söylemiyorum. Çok sayıda araştırmada öğretmenin ve okulun, çocuklarımızın başarısıyla ilgili payını yüzde 50’nin üzerine çıkaran paylaşım görmedim. Geriye kalan yüzde 50, çocuğumuzun hayatının büyük çoğunluğunu geçirdiği toplumsal yaşamın diğer alanlarında gizli” dedi.

    Bakan Tekin, “Üşenmedim hesapladım. 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlayan bir çocuğumuz, 18 yaşına geldiğini varsayarsak yaklaşık 160 bin saat civarında yaşamış oluyor. Bu 160 bin saatin ortalama 11 bin saatini okulda geçiriyor. Onun dışındaki kısmı toplumun diğer kesimi ve ailesiyle beraber geçiriyor. O zaman çocuklarımızın eğitim öğretim sürecinde öğretmenlerimiz kadar devreye sokmamız gereken diğer aktörler olduğunu da ihmal etmememiz lazım. Bu yıl aileleri de işin içerisine katacak bir dizi etkinliği hayata geçiriyoruz. Çocuklarımızın okuma alışkanlıklarımızın zayıf olduğunu düşünüyorsak, gelin hep beraber evimizde çocuklarımıza örnek olalım, öğretmenlerimizin işini kolaylaştıralım. Çocuklarımızla akşamları okuma saati yapalım. Kitap okuma saatleri yapalım. Hep beraber çaba sarf edelim. Bu ve benzeri önermelerle işbirliği sürecine velilerimizi de dahil etmek istiyoruz. İnşallah bunda başarılı oluruz” dedi.

    Türkiye’nin Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte bambaşka bir noktaya geldiğini dile getiren Tekin, “Özellikle din ve dini inanç, ibadet hürriyeti özelinde söylemek istiyorum. Bu salona baktığımda hemen hemen büyük çoğunluğun 2002 Türkiye’sini hatırlayabilecek yaşta olduğunu görüyorum. Fakat çok çabuk unutuyoruz. Yaşadıklarımız, gördüklerimizi sık sık hafızalarımızda canlandırmamız gerekiyor. 2013-2014 yılında 4 binin üzerinde öğretmen arkadaşımızı çıkartılan bir yasal düzenlemeyle tekrar ailemize aldık. Bunlar kimdi; 2002 öncesi sadece başörtüsü taktıkları için memuriyet hakları ellerinden alınan, disiplin suçuyla ihraç edilen kişilerdi. Bu salonda çok sayıda başörtülü arkadaşımız var. Ben yıllarca üniversitede öğretim üyeliği yaptım. Anadolu’nun muhafazakar illerinde de çalıştım. Bırakın kamu görevlisi olarak üniversitenin konferans salonunda bu kadar başörtülünün konferansı dinlemeye dahi müsaade edilmediğini yaşadık. Üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesinde poliklinik hizmeti almak isteyen insanlara başörtüsü ile kamusal alanlara girmek yasak cevaplarının yaşandığı bir Türkiye yaşandı. Bunlar şimdi yok tabii. O zamanlar elektrik faturalarını ödemek için TEDAŞ’ın önünde kuyruğa girerdik. Benim çalıştığım il için söylüyorum, TEDAŞ’ın önünde kuyruk beklerken yağmur sebebi ile salonun içerisine girenlerden başörtülü olanların salonun dışarısına çıkartıldığı bir Türkiye yaşandı. Elektrik faturası ödemek için beklerken ‘Burası kamusal alan, dolayısıyla burada başörtüsü ile duramazsın’ denilen bir Türkiye yaşandı” ifgadelerini kullandı.

    28 Şubat sürecine de değinen Bakan Tekin, “İmam Hatip Lisesinde çalışırken görevli olduğu pansiyondaki öğrencileri sabah namazına kaldırdığı için irticacı olduğu gerekçesiyle ilişki kesilen öğrencilerimiz oldu. Ben o yüzden Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye’yi dini ibadet özgürlüğü anlamında dünya standartlarında bir ülke yapmaya çalışan bütün AK Parti camiasına ve buna katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Unutmamız gereken dönemlerdi. Biz şimdi burada din eğitimini çalışırken, din eğitimi ile ilgili konuşurken Türkiye’nin bu konuda yaşadığı tecrübeyi ihmal etmemek ve görmezden gelmemek lazım. Bu anlamda atılan adımları ve bu adımları atanlara şükran duygularımızı beslememiz lazım. Dini inanç ve ibadet hürriyeti olarak bu ülkede yaşadığımız tek sorun başörtüsü sorunu değildi. Onun dışında çok farklı sorunlar da yaşadık. Mesela İmam Hatip Lisesi mezunu olmak bir problemdi. 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesinde doçentlik mülakatına girdiğimde jüri üyelerinin ‘Sen İmam Hatip mezunusun’ dedikleri halen kulaklarımda. Yayın dosyanıza, ürettiklerinize ve akademik çalışmalarınıza bakma zahmetinde bulunmadan ‘Ama siz İmam Hatip mezunusunuz’ diyerek refüze edildiğimiz bir Türkiye yaşadık. Çocuklarını İmam Hatip’e götüren ailelerimizin yaşadıkları bir kat sayı zulmünü bu ülke gördü. Sadece lise tercihinden dolayı muadillerinden çok daha geri koşullarda rekabet etmelerine zorlandığı bir ülkede yaşadık. Bugün çok şükür Türkiye’de dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, dünyanın neresinde tartışılırsa tartışılsın rahatlıkla şunu söyleyebileceğimiz bir Türkiye var; evrensel laiklik anlayışıyla bağdaşır, dini inanç ve ibadet hürriyetlerinin bütün vatandaşlar için özgürce sağlandığı bir Türkiye var. Bunu göğsümüzü gere gere söyleyebilecek noktadayız” diye konuştu.

    Bakan Tekin, “İlahiyat fakültelerinden mezun çocuklarımız şu ana Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yaklaşık 13 farklı dersi veriyor. Bir öğretmenimiz 13 farklı dersin uzmanı gibi kabul ediliyor. Ben bunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. İlahiyat fakültelerinin bu anlamda bölümleşmesi ve uzmanlaşması gibi dolayısıyla bizim istihdam ettiğimiz öğretmen arkadaşlarımızın da spesifik derslerde uzman olup, o derslerde örnek olarak Kur’an-ı Kerim ve tesfir bir grup, İslam düşüncesi ve İslam felsefesi başka bir grup olabilir. Bu alanlarda uzmanlaşmış, bu alanların pedagojik formasyon açısından uzmanı olan, bu alanlarda mitolojik bilgisi olan adaylar olarak yetişmesi gerektiğine inanıyorum. Aynı şekilde yaş grupları itibarıyla da ilkokullarda bu dersi veren kişiyle İmam Hatip Liseleri son sınıfta aynı dersi veren kişinin aynı eğitimden geçmesi için de yaşadığımız uzmanlaşma çağında biraz çağa adapte edilmesi gereken bir sorunmuş gibi gözüküyor. Bu ve benzeri gibi problemlerin tartışılacağı güzel bir çalıştay olmasını temenni ediyorum” dedi.

    Programa Bakan Tekin’in yanı sıra Vali Numan Hatipoğlu, AK Parti Elazığ milletvekilleri Ejder Açıkkapı ve Prof. Dr. Erol Keleş, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler, kurum müdürleri ve öğrenciler katıldı.

  • AK Parti’li Belediye Meclis Üyesi görevinden istifa etti

    AK Parti’li Belediye Meclis Üyesi görevinden istifa etti

    31 Mart 2024 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde Bilecik Belediye Başkanlığına CHP’nin adayı Melek Mızrak Subaşı seçilirken, AK Parti meclise 5 üye sokmuştu. Bu üyelerden Vedat Uçkan, işlerinin yoğunluğundan dolayı bugün görevinden istifa etti. Uçkan’ın yerine yedek üyelerden İbrahim Sünetci geldi.

    Sünetci Ekim ayı Bilecik Belediye Meclisinde AK Parti sıralarında yer alacak.

  • Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası, politika faizini beklentilere paralel yüzde 50 seviyesinde sabit tuttu.

    Böylece TCMB, üst üste altıncı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini sabit tutmuş oldu.

    Ekonomistler politika faizi oranında değişiklik olmayacağına kesin gözüyle bakarken,

    Politika faizi, mart ayındaki PPK toplantısında yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükseltilmişti.

    Para Politikası Kurulu metninde şu ifadeler yer aldı:

    HİZMET ENFLASYONUNDA İYİLEŞME BEKLENİYOR

    Ağustos ayında aylık enflasyona dair göstergeler bir bütün olarak incelendiğinde, ana eğilimin belirgin bir değişim sergilemediği değerlendirilmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığını teyit etmektedir. Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydetmiştir.