Kategori: Teknoloji

  • Yapay zeka senaryo yazdı

    Yapay zeka senaryo yazdı

    Mersin’de faaliyet gösteren bir film şirketi, gelişen teknolojiyle birlikte sinema sektöründe farklı bir film için kolları sıvadı. Filmin senaryosunu yapay zeka uygulaması ChatGPT’ye yazdıran ekip, bazı düzenlemelerin ardından filmin taslağını oluşturdu. ChatGPT’ye yönetilen “Dünya bir felaketin eşiğinde olsa hangi Türk kahramanlara ihtiyacımız olur?” sorusu üzerine ‘Mete Han, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Mustafa Kemal Atatürk’ yanıtını alan ekip, dünya tarihinin kötüleri listelendiğinde ise ‘Adolf Hitler, Joseph Stalin, Idi Amin, Saddam Hüseyin, Pol Pot, II. Ramses ve Nemrut’ isimleriyle karşılaştı. Bunun üzerine dünyayı ele geçirmeye çalışan kötü yapay zeka ‘Dark Mind’ ile insanlık tarihini kurtaracak iyi yapay zeka ‘Bilge’ arasında geçen olayların işlendiği filmin oluşturulmasına başlandı. Farklı yapay zeka programları kullanılarak ses modelleme, efekt ve video üretiminin sanal ortamda hazırlandığı 3071 adlı filmin, 6 ay sonra izleyici ile buluşturulması hedefleniyor.

    “Filmin tamamını yapay zeka araçları kullanarak üreteceğiz”

    Filmin proje yönetmenlerinden Onur Kaygın, 3071’in yapay zekayla üretilen ilk uzun metraj sinema filmi olduğunu söyledi. Filmin tamamını yapay zeka araçları kullanarak üreteceklerini ifade eden Kaygın, “Set, oyuncu, ekipman olmayacak. Normalde hayata geçirilmesi imkansız bir fikrimiz var. ‘Türk kahramanları yeniden tarih sahnesine’ diyoruz. Atatürk, Metehan, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’ı bir arada göreceğiz. Dünya kötü yapay zeka Dark Mind ve iyi yapay zeka Bilge arasındaki savaşın eşiğine gelmiştir. Kötü yapay zeka Dark Mind, dünya tarihinin en kötü isimlerinden danışmanlık alarak dünya tarihini silmek ve dünyanın büyük şehirlerini yok etmek üzere yola koyulur. Ve İstanbul’da karşısına bir engel çıkar; Bilge yapay zekası. Dark Mind dünya tarihinin kötülerinden Adolf Hitler, Stalin gibi isimlerden danışmanlık alırken, Türk yapay zekamız Bilge, Metehan, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Mustafa Kemal Atatürk’ten danışmanlık alır. Filmimizin ana hikayesi bu” dedi.

    “Filmimizin senaryosunu yapay zeka yazdı”

    Filmi oluştururken birçok yapay zeka modelini bir arada kullandıklarını dile getiren Kaygın, “Filmimizin senaryosunu yapay zeka yazdı. Daha sonra ondan bunu senaryolaştırmasını istedik. Biz fikrimizi yapay zekaya verdik, onu film diline uygun bir halde çekim senaryosuna ve film senaryosuna dönüştürmesini istedik. Yapay zekanın yazdığı senaryoyu başka bir yapay zekaya tarif eden de yine bu araçlar oldu. Birçok uygulama günümüzde yapay zeka entegrasyonlarını aktif etmeye başladı. Ve biz bunların hepsini bir arada kullanarak bir film üretiyoruz” diye konuştu.

    “Buna bir start-up projesi diyebiliriz”

    Filmin 20 yıllık bir hayalin sonucu olduğunu dile getiren Kaygın, şöyle devam etti:
    “Normalde hayata geçirilmesi mümkün olmayan bir fikrin; Atatürk, Metehan, Alparslan gibi farklı dönemlerde yaşamış önemli Türk kahramanlarımızın birlikte strateji konuşabilmesi bir hayaldi bizim için. Ama günümüz teknolojisi buna artık imkan tanıyor. Biz normalde hayata geçirilemeyecek bir fikri, hayata yapay zeka araçlarıyla geçirerek istihdam sağlıyoruz. Buna bir start-up projesi diyebiliriz. Yeni bir çağ açılıyor. Örnek ve öncü olmak ülkemizi dünya sahnesine temsil etmek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki açtığımız bu yoldan ülkemizin reklam sektörü, sineması, teknolojisi ve gençleri yürüyecek. Projemizin dünyada ilk olması teknoloji, bilim ve yapay zeka çağına ülkemizden giden ilk hoş geldin mesajı olsun.”

  • THY 84 seferini iptal etti

    Dünya genelinde havayolu şirketleri başta olmak üzere şirketler, havalimanları, bankalar, bazı medya kuruluşları ve Londra Borsası’nda, Microsoft’a siber güvenlik yazılımı sağlayan CrowdStrike sistemlerindeki sorun nedeniyle teknik aksaklık yaşandı.

    CROWDSTRIKE SORUNU NASIL BAŞLADI?
    Sorunun siber güvenlik alanında uzmanlaşmış olan ve Türkiye’de de birçok şirket ve kurumun hizmet aldığı CrowdStrike adlı firmanın dün gerçekleştirdiği bir güncelleme ile ortaya çıktığı tahmin ediliyor.

    2011 yılında kurulan şirket, bulut tabanlı çözümleri ve yapay zeka destekli teknolojileri kullanarak, kurumların siber tehditlere karşı korunmasını sağlamayı amaçlıyor.

    CrowdStrike, saldırıları gerçek zamanlı olarak tespit edip önlemeye odaklanarak, siber saldırılarla ilgili geniş bir tehdit istihbaratı sunuyor.

    Endpoint koruma, yönetilen tehdit avcılığı ve olay müdahalesi gibi hizmetler sunan şirket, dünya çapında birçok büyük kuruluş tarafından tercih ediliyor.

    TÜRKİYE’DEN DE BİRÇOK KURUM ETKİLENDİ
    Küresel sorun, Türkiye’den de birçok kurumu etkiledi.

    Havayolu şirketleri ve bankacılık hizmetleri problemden en çok etkilenen iki sektör olarak ön plana çıktı.

    THY: ÜCRETSİZ REVERVASYON DEĞİŞİKLİĞİ YAPILABİLECEK

    Türk Hava Yolları Basın Müşaviri Yahya Üstün, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dünyada farklı sektörlerden birçok şirketi etkileyen yazılım kaynaklı problemin çözümü doğrultusunda operasyon yoğunluğumuzu düşürmek için çalışmalar yapmaktayız. Uçuşlarda aksama yaşanmaması adına bazı seferler iptal edilecek olup, uçuşlarımız en kısa sürede kademeli olarak normal seyrine dönecektir. Yaşanan aksaklıktan dolayı siz değerli misafirlerimizden özür dileriz.” ifadelerini kullandı.

    BAKAN URALOĞLU’NDAN AÇIKLAMA: AKSAKLIĞIN BİR BÖLÜMÜNÜ ATLATTIK
    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, tüm dünyayı etkileyen sorun nedeniyle Türkiye’den de bazı kurumların etkilendiğini söyledi.

    Sorunun siber saldırı kaynaklı olmadığını anlatan Bakan Uraloğlu, “İlgili kurumlarla derhal irtibata geçtik. Bazı kurumlarımızda buradaki aksaklığın önemli bir bölümünü atlattığımızı söyleyebilirim. Birkaç saat içerisinde vatandaşı etkiler durumdan çıkarılmış olur.” diye konuştu.

    USOM: ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PAYLAŞILDI
    Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) ve Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) küresel çapta yaşanan sorun nedeniyle harekete geçti.

    BTK ve USOM, yaşanan sorunların kaynağının tespiti ve giderilmesi çin çalışma başlattı.

    Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) soruna ilişkin bir açıklama yaptı.

    Sorunun kaynağının siber saldırı değil, CrowdStrike yazılımı olduğu aktarılan USOM açıklamasında, “Söz konusu kesintinin CrowdStrike ürününü kullanan kurum ve kuruluşlarda meydana geldiği tespit edilmekle birlikte çözüm önerileri SİP platformu üzerinden tüm SOME’lerimiz (Siber Olaylara Müdahale Merkezi) ile paylaşılmıştır.” denildi.

    Açıklamada, “Ülkemizin siber sınırlarını korumak için yerli ve milli ürünlerimizle 7 gün 24 saat aralıksız çalışmaya devam ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.

    CROWDSTRIKE SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR? İŞTE YÖNTEMİ
    Kurum sosyal medya hesabından sorunun çözümüne ilişkin bir yol da paylaştı.

    Paylaşımda, şu adımların izlenmesi istendi:

    Windows’u Güvenli Modda veya Windown Kurtarma Ortamında başlatın.

    C:\Windows\System32\drivers\CrowdStrike dizinine gidin.

    “C-00000291*.sys” ile başlayan dosyayı bulun ve adını değiştirin

    Bilgisayarı normal şekilde yeniden başlatın.

     

     

  • “8 Haziran’da yeniden doğdum”

    “8 Haziran’da yeniden doğdum”

    Türk Uzay Bilim Misyonu kapsamında Yörünge Altı Araştırma Uçuşu’nu gerçekleştiren ve yurda dönen Türkiye’nin ikinci astronotu astronotu Tuva Cihangir Atasever, basın mensuplarına açıklamada bulundu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda düzenlenen toplantıya Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, ilk Türk astronot Alper Gezeravcı ve Türkiye’nin ikinci astronotu Tuva Cihangir Atasever katıldı.

    “Yanında taşıdığı “kefiye” ile Filistin halkının, yaşadığı eziyeti, tüm dünyaya duyurdu”

    Tuva Cihangir Atasever’in yörünge altı araştırma uçuşunu başarıyla icra ettiğini ifade eden Kacır, “Atasever. Türk halkının gurur anlarına bir yenisini ekledi. ‘Tek Millet, İki Devlet’ şiarıyla hem Türk bayrağını hem de Azerbaycan bayrağını uzayda gururla taşıyarak tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Yanında taşıdığı ‘kefiye’ ile Filistin halkının, Gazzeli çocukların yaşadığı eziyeti, tüm dünyaya duyurdu” diye konuştu.

    İleri dönemde; insanlı uzay görevlerinde yeni uluslararası iş birlikleriyle Türkiye’nin uzay alanındaki bilimsel araştırma gerçekleştirme kapasitesini daha ileriye taşıyacağını belirten Kacır, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu doğrultusunda; paradigma değişimlerinin Türkiye’nin teknoloji geliştirme yetkinlikleri için sunduğu fırsatlardan en üst düzeyde yararlanmaya devam edeceklerini ifade etti.

    Yörünge altı araştırma uçuşunun ilk hazırlıklarına Haziran 2023’te başladıklarını söyleyen Atasever, “7 farklı bilimsel deney icra ettik. Bu 7 farklı deneyin 3 tanesi uçuş turbomuzun üzerine entegre edilmiş bir şekilde benimle beraber uzaya çıktılar. Diğer 4 deney ise insan fizyolojisi deneyleriydi. Uçuş haftasında ve uçuştan hemen önce ve sonrasında hemen toplanan biyolojik verilerin analiz edilmesiyle araştırmacılar genetik bilimi metabolik değişiklikler kanser hücrelerinde ne gibi farklılaşmalar olduğu gibi özel konularda araştırmalar yapma şansını elde edecekler” dedi.

    “8 Haziran’da yeniden doğdum yeniden geldim dünyaya”

    1 Haziran’da fırlatmanın gerçekleşeceği New Mexico’ya hareket ettiklerini kaydeden Atasever, “Burada yoğun bir şekilde uçuş eğitim haftasına maruz kaldık. Bu eğitimde deneylerin son hazırlıkları yaptık. Daha sonra deney entegrasyon uçuşu gerçekleştirdik. Yüksek manevra kabiliyetine sahip uçaklarla sanki uçuşa gidiyormuşuz gibi uçuşlar gerçekleştirdik. Fırlatmadan bir gün önce uçuşu simüle ettik. Sonrasında 8 Haziran’da hava şartlarında uygun olması sonucunda uçuşumuzu gerçekleştirdik. Yerel saatte 8.30’da havalandık. 45 bin feet irtifaya eriştiğimizde uygun şartlar oluştu. 1 dakikada ses hızının 3 katına geçerek yaklaşık 90 kilometrelik irtifaya çıktık. Kanatsız şekilde uçmaya başladık. Süzülmeye başlayınca pencereye yapıştım. Her nefeste yenilenir dünya demiş Mevlana. 8 Haziran’da yeniden doğdum yeniden geldim dünyaya ifadelerini kullandı.

  • “Uzay liginde Türkiye A takımında”

    “Uzay liginde Türkiye A takımında”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin 2’nci astronotu Tuva Cihangir Atasever’in Yörünge Altı Araştırma Uçuşu öncesi Kocaeli’nin Gebze ilçesinde düzenlenen etkinliğin ardından açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin insanlı uzay araştırmalarında Alper Gezeravcı’nın gerçekleştirdiği misyonla önemli bir başlangıç yaptığını hatırlatan Bakan Kacır, “O misyonda Uluslararası Uzay İstasyonunda 13 bilimsel deney gerçekleştirilmişti. Bu defa Yörünge Altı Araştırma Uçuşunda 7 farklı bilimsel deney Tuna Cihangir Atasever tarafından gerçekleştirildi. Bu kapsamda uzay koşullarının insan fizyolojisi ve biyolojisi üzerindeki etkileri, insan genetiği üzerindeki etkileri, insan metabolizması üzerindeki etkileri araştırıldı. Bunların bazıları Alper Gezeravcı’nın başlattığı projelerin devamı niteliğinde aslında. Bazı projelerde ilk kez bu misyonda icra edildi. Harvard Üniversitesi ile Sağlık Bilimleri Üniversitemiz birlikte bir proje gerçekleştirdiler. Uzay koşullarının beyindeki kan yayılımına etkisini ve aynı zamanda omurilik sıvısının dinamiğine olan etkisini araştırdılar” dedi.

    “Gençler uzaya, teknolojiye, bilime çok güçlü şekilde ilgi duyuyor”

    Bu önemli çalışmaların gençler ve çocuklar üzerinde olumlu etkiler oluşturduğunu kaydeden Bakan Kacır, “Bu misyonların en önemli çıktılarından biri gençler ve çocuklar üzerinde oluşturduğu etki. Biz bu etkinin ne kadar yüksek olduğunu, Alper Gezeravcı ile birlikte yaptığımız yurt seyahatlerinde gördük. Gittiğimiz her şehirde o şehrin en büyük etkinliklerini üniversitelerde icra ettik. Gördük ki Türk gençleri, Türk çocukları uzaya, teknolojiye, bilime çok güçlü şekilde ilgi duyuyorlar ve Alper Gezeravcı ile Tuna Cihangir Atasever’le başlayan yolculukta onlar bayrağı çok daha ileriye taşıyacaklar” diye konuştu.

    “En doğru lokasyonda uzay limanı kurmayı hedefliyoruz”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin uzaya bağımsız erişim programının önemli olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye bu anlamda kendi roketlerini geliştiren bir ülke. İstiyoruz ki kendi uydularımızı, kendi roketlerimizle uzaya fırlatabilelim. Bununla beraber Uluslararası uzay limanı inşası da bu hedefin bir parçası çünkü uzaya bağımsız erişim için böyle bir altyapıyı edinebilmeniz çok önemli. Bunu da bir uluslararası iş birliği ile gerçekleştirmek istiyoruz. Dünyada en doğru lokasyonda uzay limanı kurmayı hedefliyoruz. Bütün bunlar önümüzdeki yıllarda sonuç görecek projeler” şeklinde konuştu.

    “Artık uzay liginde Türkiye A takımında”

    Türkiye’nin ilk yerli haberleşme uydusu Türksat 6A’ya ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Kacır, “Biz daha önce görüntüleme uydularını yerli ve milli olarak geliştirmiştik. Şimdi haberleşme uydularını da yerli ve milli olarak geliştiriyoruz. Türksat 6A, Türkiye’nin bugüne kadar ürettiği en değerli teknoloji ürünü. Yani 250 milyon dolarlık teknoloji ürününden bahsediyoruz. Bu yönüyle baktığım zaman aslında Türk sanayisinin geldiği seviyeyi de ispat ediyor. Türkiye böyle bir kabiliyete sahip 11 ülkeden biri. Artık uzay liginde Türkiye A takımında. Bu, Türkiye’nin yüksek teknolojiyi ihraç etme kabiliyetini de perçinleyecek. Türkiye kendi uydularını geliştirmenin, üretmenin ötesinde, dünyanın uydu üreticisi ülkelerinden biri haline gelecek. Bizlerde inşallah 8-14 Temmuz’da uzaya fırlatacağımız Türksat 6A ile birlikte yepyeni deneyimler kazanacağız ve bu deneyimleri yeni projeler ile önümüzdeki dönemde zenginleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Dolandırıcıların yeni yöntemi: Yapay zeka

    Dolandırıcıların yeni yöntemi: Yapay zeka

    Yapay zekanın gelişmesiyle dolandırıcılar da yeni yöntemler kullanmaya başladı. Son dönemlerde ise bu teknoloji kullanılarak devlet yetkililerinin ve tanınmış kişilerin sesleri ve görüntüleri taklit edilebiliyor. Dolandırıcılar yapay zeka teknolojisini kullanarak sesini taklit ettikleri kişiler üzerinden gerçek dışı içerikler oluşturuyor. Tanıdığı kişilere güvenen vatandaşlar ise üretilen reklamlarda gördükleri bağlantılara tıklayarak dolandırıcıların ağına düşüyor. Sosyal medya platformlarında kullanılan sahte içerikler ile dolandırıcılar vatandaşları sahte haber sitelerine yönlendiriyor.

    Devlet yetkilileri taklit ediliyor
    Erdem Cırık, son dönemde sosyal medyada sahte içeriklerin arttığını ve kullanıcıları dolandırmak amacıyla yaygın şekilde kullanıldığını ifade ederek, “Araştırmalarımızda, sosyal medyada açtığımız sahte hesaplarla 90’dan fazla sahte reklam tespit ettik. Bu reklamlarda, devlet adamları ve ünlülerin resimleri, videoları ve seslerinin yapay zeka ile klonlandığını gördük” dedi.


    Reklamlara tıklayan kullanıcıların sahte haber sitelerine yönlendirildiğini belirten Cırık, “Bu sitelerde manipülatif içerikler üretiliyor. Örneğin, birisinin yüksek kazanç sağladığına dair sahte haberler yapılıyor ve kullanıcılar bu içeriklere inanarak dolandırıcıların tuzağına düşüyorlar” şeklinde konuştu.

    “Popüler olan kişilerin görüntüleri kullanılarak, kullanıcıların güveni kazanılıyor”
    Cırık, sahte içeriklerin yapay zeka yardımıyla oluşturulduğunu ve bu nedenle gerçeğe çok yakın göründüğünü dile getirerek, “Bu içeriklere tıklayan kullanıcılar, gerçek bir haber okuduklarını sanıyorlar ve en sonunda karşılarına çıkan formları dolduruyorlar. Bu formları dolduran kullanıcıların kişisel bilgileri dolandırıcıların eline geçiyor” dedi.


    Sahte reklamlarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BOTAŞ, Ekrem İmamoğlu, CZN Burak gibi tanınmış kişilerin görsellerinin kullanıldığını belirten Cırık, “Genelde sosyal medyada popüler olan kişilerin görüntüleri kullanılarak, kullanıcıların güveni kazanılıyor” ifadelerini kullandı.

    “Gerçek haber sitelerinin isimlerini kullanamıyorlar”
    Dolandırıcılık vakalarının artmasıyla birlikte, ünlü isimlerin de sosyal medya üzerinden sürekli uyarılarda bulunduğunu belirten Cırık, kullanıcıların dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “Reklama tıkladığınızda, URL yapısını kontrol edin. Gerçek haber sitelerinin isimlerini kullanamıyorlar, bu yüzden sahte linklerle sahte bilgiler sunuyorlar” dedi.

    Yapay zeka ile üretilen içeriklerin ayırt edilmesinin zor olduğunu aktaran Cırık, “Ancak dikkatli bir incelemeyle, yapay zekanın robotik yapısının farkına varılabilir” şeklinde konuştu.

  • Orta Koridor ve Kalkınma Yolu’nu güçlendirecek proje: Via Carpatia

    Orta Koridor ve Kalkınma Yolu’nu güçlendirecek proje: Via Carpatia

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Orta ve Doğu Avrupa’da enerji, ulaştırma ve dijitalleşme alanlarındaki altyapı eksikliklerinin giderilmesini hedefiyle Baltık, Adriyatik ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin başlattığı ‘Üç Deniz Girişimi’ ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bakan Uraloğlu, ‘Üç Deniz Girişimi’nin; enerji, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerindeki altyapıyı birbirine bağlayarak Kuzey-Güney eksenindeki ülkeleri daha iyi entegre etmek amacıyla AB Üye Ülkeleri tarafından kurulduğunu söyledi.

    Bulgaristan’dan Türkiye’ye bağlanacak

    Üç Deniz Girişimi kapsamında inşa edilmesi planlanan ve Orta Koridor’a direk bağlantısı olması sebebiyle Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren ‘Via Carpathia’ Otoyol Projesi’nin, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayarak; Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan sonra Selanik Limanı’na ve buradan da İstanbul’a uzanacağını ifade eden Uraloğlu, bu projenin ayrıca Türk firmalarının küresel pazardaki rekabet gücü ve üretim kalitesi düşünüldüğünde, ülkemiz için önemli bir ekonomik faaliyet ve fırsat alanı olabileceğini vurguladı.

    Toplam uzunluğu 712 kilometre

    Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile Türkiye’ye gelecek olan ya da Türkiye’de üretilen ürünlerin Baltık, Adriyatik, Ege ve Karadeniz’e komşu olan ülkelere doğrudan iletilmesini sağlayacak olan ‘Via Carpatia’ Otoyol Projesi’nin uluslararası taşımacılık faaliyetlerine büyük katkı sağlayacağını da kaydeden Bakan Uraloğlu, “Via Carpatia, Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan bir proje. Projenin Polonya’daki kısmı 2027’de tamamlanacak. Toplam uzunluğu ana güzergahın 712 km’sini oluşturuyor. Bugün itibariyle projenin 259,6 km’si tamamlandı. 280,8 km’si ise inşaat halinde, 171,6 km’si ise ihale ve hazırlık aşamasında” dedi.

    “Avrupa Birliği ile bağlantısallığımızın artırılmasını ve taşımacılık faaliyetlerimizin gelişmesine olumlu katkı sağlayacak”
    Bakan Uraloğlu, Via Carpatia Projesi’ne Belarus, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Macaristan, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Ukrayna’nın ardından 2016 yılında II. Lancut Deklarasyonu ile Türkiye’nin de dahil olduğunu belirterek, “Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan Via Carpatia Otoyol projesinin ülkemizi de kapsayacak şekilde genişletilmesi Avrupa Birliği ile bağlantısallığımızın artırılmasının yanı sıra söz konusu rota üzerinde yer alan ülkeler ile taşımacılık faaliyetlerimizin gelişmesine olumlu katkı sağlayacak. Ayrıca müteahhitlik sektörümüzün de söz konusu proje üzerinde yer alan ülkelerin karayolu altyapısı inşa sürecine dahil edilmesi de ülkemiz için çok değerli” diye konuştu.

    “Proje Türkiye’nin uluslararası yeni ticaret koridorlarında yer almasını ve yakın coğrafyadaki ülkelerle işbirliği yapmasını sağlayacak”
    Türkiye’nin, bu ticaret koridorunun ve Avrupa’nın önemli bir parçası olacağını vurgulayan Uraloğlu, “Proje Türkiye’nin uluslararası yeni ticaret koridorlarında yer almasını ve yakın coğrafyadaki ülkelerle işbirliği yapmasını sağlayacak. Dünya’da geçmişteki İpek Yolu bugün de Modern İpek Yolu Doğu’dan Batı yönündeydi. Artık geldiğimiz noktada herkes bu pastadan pay almak istiyor. Bu proje doğu batı yönündeki koridorlardan ziyade kuzey güney yönlü bir proje. Via Carpatia Otoyolu ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanmış olacak” dedi.

    “Proje, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayan ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a bağlanıyor”
    Baltık Denizi, Adriyatik Denizi ve Karadeniz’e komşu olan ülkelerin başlattığı projenin çok doğru bir proje olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Proje, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile kesişen ve bu koridorları doğrudan güçlendirecek bir proje. Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayan ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a bağlanan Via Carpatia Projesi girişim üyesi olmamamıza rağmen desteklediğimiz bir proje. Biz bu projenin bir parçası olmaya ve her türlü işbirliğine hazırız. Orta koridor bağlantısı ile her şartta bizim de olmamız gereken bir proje. Konumumuz itibarı ile bu coğrafyada bir koridor olacaksa eğer bu Türkiye’siz olmaz. Türkiye her açıdan istikrarlı ve güvenli bir liman.”

  • IFTE Uluslararası Havacılık Eğitim Fuarı kapılarını açıyor

    IFTE Uluslararası Havacılık Eğitim Fuarı kapılarını açıyor

    İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3, 4, 5 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan fuara birçok öncü firma katılacak.

    Verdiği hizmetlerle pilot adaylarını uçuşa en iyi şekilde hazırlayan FLYFENİX de düzenlenen fuarda yerini alacak.

    Fuar uluslararası sektör liderleri, havayolu şirketleri, havacılık eğitim kurumları ve teknoloji sağlayıcılarını ağırlayacak.

    Başta pilot olmak üzere; kabin memuru, teknisyen ve yer hizmetleri personeli ihtiyacını gidermek isteyen  havacılık şirketleri, eğitim kurumlarıyla da bir araya gelecek.

     

  • Yapay zeka hayatımızı şekillendirecek

    Yapay zeka hayatımızı şekillendirecek

    Yapay Zeka Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, “Yeni tür yapay zeka günlük yaşamın neredeyse her alanında etkisini gösterecek, yaşamı kolaylaştıracak ama bazı bilgi güvenliği risklerini de beraberinde getirecek” dedi.

    Yeni neslin ilgi odağı
    Prof. Dr. Güzeliş, yapay zekanın hayata etkisinin 2024 sonuna doğru daha çok hissedileceğini belirterek şunları söyledi:
    “Çağımızda teknolojilerin yayılım hızı geçmiş dönemlere göre çok daha yüksek. Derin öğrenme algoritmaları ve üretken büyük dil modellerinin yapay zekayı taşıdığı yeni türden yapay zeka ekosistemi aslında yeni bir geçit. Bu geçidin arkasında daha önce göremediğimiz yepyeni imkanları ve aynı anda da riskleri göreceğiz. 2024 yılının başı ve sonu arasındaki fark, 2023 sonundan 2024 sonuna kadar elde edilen farkın 3-4 kat üzerinde olacak. Farkı oluşturacak olan; temel olarak genç kuşakların iş ve eğitim ortamlarında günlük uğraşılarında başvuracakları en temel kaynağın yapay zeka sohbet robotları ve diğer yazılım ortamları olmasından gelecek.”

    Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, “Henüz ulaşım, alışveriş gibi günlük yaşamın bileşenlerinde yeni türden yapay zeka ekosistemi, yeni yazılımların henüz uygulamaya alınmaması nedeniyle oluşmadı. Günlük yaşamdaki etkilerinin 2024 yılı sonuna doğru hissedileceğini düşünüyorum. Ancak iş ve eğitim ortamlarında; çalışanların, öğrencilerin ve eğitimciler için yeni türden yapay zeka araçları hem en temel başvuru kaynağı oldu hem de bu türden yeni ürünlerin geliştirilmesi ve gerçekleştirilerek ekosisteme sunulmasında büyük bir ivmelenme yaşandı” dedi.

    “Aynı iş daha kısa sürede yapılacak”
    Yıllarca iş yeri ortamında çalışılmasının ulaşım açısından zaman kaybı olduğuna değinen Prof. Dr. Güzeliş, “Benim de içerisinde yer aldığım teknoloji ve iş ekosistemleri için gelecek öngörülerinde bulunan uzmanlar; on yıllardır insanın haftada 40 saat çalışmasının ve iş yerlerine taşınmak için toplu ulaşımda zaman harcamasının gereksiz olduğunu, işte geçirilen süre yerine evden çalışmanın ve kişinin kendine daha fazla zaman ayırmasının iş verimini ve üretkenliği artıracağını söylemekteydi. Salgın döneminde bunu hepimiz yaşadık. Tutucu iş görüşlerine sahip olanlar dışında herkes bu yeni duruma kendisini uyarladı. Özetle, sohbet robotları ile görsel ve konuşma-ses alanlarında ortaya çıkan yeni türden yapay zeka ekosistemi, eğer iş dünyası tutucu yaklaşırsa, geçici olarak işsizliğe yol açar. Ama yenilikçi iş çevreleri, işte ve evde iş için geçirilen zamanları azaltıp çalışanların aynı, hatta yapay zeka araçları ile daha nitelikli işi daha kısa sürede yerine getirmelerine imkan tanıdıklarında fark oluşturacaklardır. Tutucu çevreler de onları izleyecektir. Doğanın ve ekonominin gelişim çarkı dönecek, herkese doğruyu gösterecektir” diye konuştu.

    “Bilgi güvenliği en temel risk”
    Yaşar Üniversitesi Yapay Zeka Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, yeni nesil robotların yapay zeka algoritmaları kullanmadıklarına dikkat çekti. Bilgi güvenliğinin ise temel risklerden olduğunu vurgulayan Güzeliş, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Üretim hatlarında robot kullanımında aynı ortamda çalışan işçilerin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına çok dikkat etmeleri gerekir. İş yeri yöneticilerinin de bu duruma özel eğitim vermeleri mutlak bir gereklilik. Üretim hatlarındaki robotların günümüzde çok az bir kısmı, yeni türden yapay zeka algoritmaları kullanıyor. Klasik yazılımlara dayalı çalışan robotların da oluşturduğu benzer riskler var ve birçok vaka yaşandı. Yeni türden yapay zekanın oluşturduğu en temel riskler ise aynı zamanda en yararlı, kullanışlı olduğu alanlardır. Genel olarak bilgi güvenliği en temel risk alanıdır. Artık gördüğümüze de inanmamamız gereken bir dönemdeyiz. Yeni türden yapay zeka araçları ile üretilmiş bir görselin, sesin, elektronik iletinin, kaydın, ev ödevinin, tasarımın, çizimin, raporun, spam iletilerin gerçek olup olmadığının anlaşılması insanlar için olduğu kadar bu amaçla geliştirilmiş yapay zeka araçları için de imkansız olmasa da zorluk derecesi oldukça yüksek bir görevdir.”

  • Yapay zekada ‘telif’ uyarısı

    Yapay zekada ‘telif’ uyarısı

    Yapay zekanın iş hayatından ziyade edebiyat noktasında da çalışma alanına girdiğini söyleyen Bilişim Uzmanı Hakan Topuzoğlu, “Yapay zeka bilindiği üzere insan düşünce ve davranışlarını daha hızlı bir şekilde işleyebilen yapılar diye karşımıza çıkıyor. Bugüne kadar ona soru sorabiliyorduk ya da bir konuda danışabiliyorduk. Artık iş o kadar gelişti ki iş hayatının içerisinde de birçok yerde kullanabiliyoruz. Bunlara da tamam derken bir anda edebiyatta da karşımıza çıkmaya başladı. Ben de denemiştim daha önce. Mesela ‘Erciyes’le ilgili bir şiir yazar mısın?’ diye sorulduğunda gerçekten çok da güzel bir şiir yazdı. Altına not düşmesem bir şairin yazdığı da düşünülebilirdi. İş artık kitap yazma seviyesine geldi ve şöyle ilerliyor; örneğin ekonomik gelişmeler hakkında ya da iktisat hakkında, spor hakkında konuyu belirliyorsunuz ve kitap yazmak istediğinizi söylüyorsunuz. ‘İçindekileri oluşturur musun?’ diyorsunuz ve yapay zeka içindekileri sizin için madde madde oluşturuyor. Daha sonra bu maddeleri de aşarak ilerliyor ve bunları toplayıp bir araya getirdiğiniz zaman da bir kitap haline gelmiş oluyor” dedi.

    Topuzoğlu, yapay zeka tarafından yazılan kitabın anonim olacağını ve telif hakları noktasında sıkıntılar yaşanacağını söyleyerek, “Genel anlamda baktığımızda biraz daha telif haklarını ortadan kaldıracak. Yani artık ‘Bu kitabı ben yazdım’ diyemeyeceğiz. Bu sonuçta anonim hale gelmiş olacak. Bununla birlikte şu an hukuki anlamda da çalışmalar devam ediyor ama ne yazık ki işin içinden çıkmak çok fazla mümkün değil. Yapay zeka bir fotoğraf oluşturabiliyor, resim çizebiliyor, portre oluşturabiliyor. Bunların da telif haklarının kime ait olacağı bilinemiyor. Ya da bir şiir veya kitap yazılıyor, bunun telif hakları kime ait olacak bu konu netlik kazanamıyor. Bu büyük bir tehlike. Tabii bununla birlikte kontrolünün de yapılması çok zor. Yani buradaki bilgilerin doğruluğunu da denetlemek başlı başına bir iş haline gelecek. Bu da bir takım zafiyetleri ortaya çıkaracak diye düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • Denizlerin DERİNGÖZ’leri göreve hazır

    Denizlerin DERİNGÖZ’leri göreve hazır

    ASELSAN’ın, su altında hem askeri hem de sivil amaçla kullanılabilen, otonom hareket kabiliyetine sahip, modüler yapıdaki DERİNGÖZ’ün ilk dalışlı sistem testleri başarıyla gerçekleştirildi.
    DERİNGÖZ Otonom Sualtı Aracı, sahip olduğu özellikleriyle dikkat çekiyor. DERİNGÖZ, yüksek manevra kabiliyeti, hassas navigasyon yeteneği, özelleştirilebilir görev faydalı yükleri, optik ve sonar görüntüleme teknolojileri, kablosuz haberleşme altyapısı gibi özelliklerle donatıldı.

    Türkiye’nin ilk otonom sualtı aracı olan DERİNGÖZ su altında araştırma, keşif ve gözetleme, mayın tespit, boru hattı inceleme, liman ve üs koruma gibi birçok alanda etkin bir şekilde kullanılabilecek.
    ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen DERİNGÖZ’ün, su altı operasyonları için sadece ihtiyaç karşılayan değil aynı zamanda ihtiyaç oluşturan bir araç olması planlanıyor. DERİNGÖZ’ün bu özellikleriyle su altı operasyonlarında kritik bir rol oynaması bekleniyor.

    600 metre derinlikte çalışma yeteneğine sahip olan DERİNGÖZ, modüler sistem mimarisiyle dikkat çekiyor. Kablosuz haberleşme imkanı olan DERİNGÖZ’ün, ihtiyaca göre artırılabilir faydalı yük konfigürasyonları bulunuyor. DERİNGÖZ’ün, maksimum 5,5 knots hız ve 3 knots tarama hızıyla Mavi Vatan’da Türkiye’ye büyük bir güç çarpanı oluşturması bekleniyor.