Kategori: Teknoloji

  • Deprem bölgesinde stres bitmedi

    Deprem bölgesinde stres bitmedi

    Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen 7.7 ile 7.6 büyüklüklerindeki iki deprem, Kahramanmaraş başta olmak üzere toplam 11 ili etkileyerek büyük hasar ve can kayıplarına neden oldu. Bölgenin yüzey kırıklarını inceleyen Doç. Dr. Mustafa Toker, stresin tamamıyla boşalmadığını belirterek, vatandaşların hasarlı binalara girmemesi konusundaki uyarılarını yineledi.

    “Yeni artçı şoklar ve ana şokların olması muhtemeldir”

    Açıklamalarda bulunan Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Toker, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’ndan (USGS) aldıkları yüzey kırıkları haritası ile Rusya Bilimler Akademisi Jeodezi Bölümüyle yapmış oldukları çalışmalar ve Harita Genel Müdürlüğünden almış oldukları 12 yıllık GPS verileri ışığında bölgede yer değiştirilmelerini gördüklerini söyledi. Doç. Dr. Toker, “Bu tespitler sonucunda var olan yüzey kırıklarının üzerine yer değiştirmeleri eklediğimizde karşımıza şöyle bir görüntü çıkıyor; ilk ana şokun yüzey kırığı olan Doğu Anadolu fay zonundan Ölüdeniz fay zonuna doğru uzanan bükümlü alanda stresin tamamıyla boşalmadığını anlıyoruz. Dolayısıyla gelecekte var olan kırılmalar, fay ucundan Kıbrıs’a doğru bir ilerlemeyi, her ne kadar emin olmasak da gösterebilir. Dolayısıyla yeni artçı şoklar ve bunları üretebileceği yeni ana şoklar olması muhtemeldir. Tabi bunların çok büyük olacağını düşünmüyorum ama 5 ve 5.5 büyüklüğünde yeni şoklarımız olabilir” diye konuştu.

    “Yeni kırılmalar ve yeni şoklar çok büyük olmasa da mutlaka gerçekleşecektir”

    İkinci ana şoku oluşturan Sürgü-Çardak faylarının, ikinci ana şoku üreten Batı-Doğu uçlarında bir kilitlenme tespit ettiklerini dile getiren Toker, “Batı ucu Göksun tarafı, Doğu ucu ise Malatya fayına doğru uzanan kısmında yine minimal düzeyde küçük yer değiştirmeleri ve deprem kümelenmeleri görüyoruz. Buralarda da stresin tamamıyla boşalmadığını jeodezik araştırmalarımız gösteriyor. Aynı zamanda da yüzey kırıklarının geometrisi bunu destekliyor. Bu nedenle halkımızdan rica ediyorum. Hiçbir şekilde binalarına girmemeleri gerekiyor. Özellikle hasarlı ve çok hasarlı binalara hiçbir durumda girmemeleri gerekiyor. AFAD’ın uyarılarının kat’iyyen dikkate alınması gerekiyor. Bu artçı şok ve ana şok döngülerinin tamamıyla bittiğini hiçbir şekilde düşünmüyoruz. Yeni kırılmalar ve yeni şoklar çok büyük olmasa da mutlaka gerçekleşecektir” şeklinde konuştu.

  • Rus uzay aracının enkazı Pasifik’e düştü

    Rus uzay aracının enkazı Pasifik’e düştü

    Rusya Federal Uzay Ajansı Roscosmos, Progress MS-21 kargo uzay aracına ait enkaz parçalarının Pasifik Okyanusu’nun seyre elverişsiz kısmına düştüğünü söyledi.

    Roscosmos, Progress MS-21 kargo uzay aracının cumartesi günü Uluslararası Uzay İstasyonu’nun (ISS) Rusya bölümünden ayrıldığı ve pazar günü, yanmamış bileşenlerinin Pasifik Okyanusu’na düştüğü bilgisini verdi.

    Uzay aracında 11 Şubat’ta soğutucu sızıntısı yaşanmış, ancak sızıntı istasyonda çalışan astronotların güvenliği için tehdit oluşturmamıştı.

    Ekim 2022’de fırlatılan Progress MS-21 kargo uzay aracı, uzay istasyonuna2,5 tondan fazla malzeme götürdü.

  • Arama kurtarmaya yeni bakış getiriyor

    Arama kurtarmaya yeni bakış getiriyor

    Giresun’un Bulancak ilçesinde kurduğu atölyesinde imalatını yapmaya başladığı ve ‘Ertuğrul-28’ adını verdiği projesiyle ilgili bilgi veren Birol Uğurlu, “Ertuğrul 28 karada, denizde, karda ve buzda gidebilen bir arama kurtarma aracı olacaktır. Şuanda aracın kaportasını oluşturan mekanik kısmını tamamladım. Bundan sonra motor, elektronik yazılım ve hidrolik kısmı kaldı. Araç üç kısımdan oluşuyor. İlki kabin kısmı, ikincisi alt kısmı ve yön vermek için kanat kısımları bulunuyor. Yaklaşık 3 yıldır çalışmalarını yürüttüğüm projemin bu kısımlarını tamamladım. Bundan sonra motor, elektronik aksam ve iç donanım kısımlarını da tamamladıktan sonra test kullanımlarına başlamayı hedefliyorum” dedi.

    Makine teknikeri olarak çalıştığını ve hep bir üniversite okuma hayali olduğunu da anlatan Uğurlu, “Almanya’da 45 yıldır yaşıyorum. Eğitimimin bir kısmını Türkiye’de tamamladıktan sonra Almaya’nın Duisburg Üniversitesi’nde de bir süre yüksek öğrenimime devam ettim. Üniversite’nin Proje Geliştirme Yarışmasında karada, denizde gidebilen bir araç projesi yapmıştım ve bu proje ile ödül almıştım. Uzun yıllar Almanya’nın savunma sanayisine parça üreten bir firmada çalıştım. Şimdi emekli olmak için müracaatımı yaptıktan sonra üniversite hayalim olan projemi yapmak için memleketimde atölye kurdum ve çalışmalarını burada sürdürüyorum” diye konuştu.

    Hayata geçirmeyi istediği başka projelerinin de bulunduğunu ileri süren Uğurlu, “Almanya’da savunma sanayiinde çalışırken, başka projeler de geliştirdim. Bu projelerime dair iki tane patentim bulunuyor. Bu karada ve denizde giden arama ve kurtarma aracını hayata geçirdikten sonra diğer projelerim için de çalışmalara başlayacağım. Projelerimle elbette Almanya’da ilgilenen şirketler oldu ancak ben kendi memleketimde kendi imkanlarımı kullanarak yapmayı tercih ettim. Kendi ülkemden projeme destek verip ilgilenmek isteyenler olursa buna olumlu bakarım” şeklinde konuştu.

  • “Çin turboların patlama ihtimalleri çok yüksek”

    “Çin turboların patlama ihtimalleri çok yüksek”

    Eskişehir’de turbo bakım ve ustalığı yapan Yücel Yaşasın, vatandaşların ekonomik şartlardan dolayı Çin malı turbo malzemeleri taktırdığını ifade etti. Ucuz ve orijinal olmayan ürünlerin otomobillere daha fazla zarar verdiğine değinen usta Yaşasın aynı zamanda turbo tamirinde yaptıkları işlemleri anlattı. A seviye malzemelerin aracın performansına iyi bir katkı sağladığını dile getiren Yaşasın, “Çin mallarından dolayı turbonun patlama ihtimali çok yüksektir” diye konuştu.

    “Çin turboların patlama ihtimalleri çok yüksek”

    Çin malzemesi turbo ürünlerinden bahseden Yaşasın, “Çin malı turboların fiyatı hem çok pahalı, hem de kalitesi düşük seviyededir. Bizim prensibimizde orijinal ürünler, orijinal malzemelerle tamir edilmelidir. Çin malı ürünlerinin kanat çapları, mühendislik açısından uygunsuzdur. Bu durum da parçanın tam hava basamamasına sebep olduğu için motora zarar veriyor. Ayrıca Çin malzemesinden üretilen turboların patlama ihtimalleri çok yüksektir” dedi.

    “Birçok esnaf piyasaya orijinal diye Çin malı malzeme satıyor”

    “Orijinal malzemelerle turbo tamir edildiğinde ürün sıfır seviyede meydana çıkıyor” diyen Yaşasın, konuyla alakalı olarak sözlerine şöyle devam etti:
    “Orijinal malzeme kalite her zaman A seviyededir. Turbonun belirli sıcaklıklara ve basınca dayanıklı olması, araca daha uzun ömür ve performans sağlar. Önemli özelliklerden biri de hava basıncının motora tam olarak ulaşmasıdır. Ekonomik nedenlerden dolayı parçaların pahalanması, insanları etkiliyor. İnsanlar ucuz fiyatlı mallara yöneldiği için sıkıntılar yaşanabiliyor. Birçok esnaf piyasaya orijinal ürün diye Çin malı malzemeler satıyor. Bu durum biraz düşüncesizlik ve işi bilmezlikten kaynaklanıyor. Malzemelerin bir turbo ustasına götürülerek orijinal olup olmadığının belirlenmesi her zaman daha iyidir.”

    “Duruma göre ürünü sıfır parçalarla yenileriz”

    Turbo bakım ve onarımından bahseden Yaşasın, “Öncelikle turbonun sorununu tespit ederiz. Probleme dışarıdan bakarak çözmeye çalışır ve araç sahibine bildirip işlemlere başlarız. Eğer ötme sesi geliyorsa malzemeyi parçalarız ve deforme olup olmadığını inceleriz. Deforme olmadıysa malzemeyi turbo balans makinesine bağlayıp yağ durumunu kontrol ederiz. Duruma göre ürünü sıfır parçalarla yenileriz. Yani içerisindeki burç, sekman, tamir takımı ve kanatlarını elden geçiririz. Aynı zamanda VNT sistemi dediğimiz bir malzeme daha var. Bu da turboyu belirli seviyelerde açar ve kapatır. Çekiş düşüklüğü varsa veskeyt (westegate) durumuna, ötme sesinde ise milin yamukluğuna ve parçalanıp parçalanmadığına bakarız” diyerek sözlerini tamamladı.

  • “Depremin büyüklüğü 7.7, şiddeti 11”

    “Depremin büyüklüğü 7.7, şiddeti 11”

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümü Genel Jeoloji Anabilim dalı, Tektonik Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve aynı zamanda AFAD Deprem Danışma Kurul Üyesi Doç. Dr. Fikret Koçbulut tüm Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Koçbulut, depremin yaşanmasının ardından bölgeye giderek incelemelerde bulunduğunu belirterek, “Tektonik bilim dalı öğretim üyeleri olarak biz deprem bölgesine gittiğimizde depremin oluşturduğu yüzey kırığını haritalandırırız. Çünkü bu yüzey kırıkları gelecek dönemde Türkiye’nin diri fay haritasının yenilenmesinde ipuçları verecek ve yön gösterecek. Özellikle gece 04.17’de olan 7.7 büyüklüğündeki depremde kuzeyde Adıyaman Çelikhan’dan başlayıp güneye doğru Malatya Erkenek, Kahramanmaraş Pazarcık, Türkoğlu, Narlı, Antep Islahiye, Nurdağı ilçelerinden geçip Hatay’ın Hassa ve Kırıkhan ilçelerine kadar uzanan bir yüzey kırığı haritaladık. Yaklaşık uzunluğu 300 kilometreye yakın” dedi.

    Adıyaman Çelikhan ve Malatya Pütürge arasına dikkat çekti

    Doç. Dr. Fikret Koçbulut, Adıyaman Çelikhan ve Malatya Pütürge arasında 25 kilometrelik kırılmayan bir fay hattı bulunduğunu hatırlatarak, “Özellikle karada meydana gelen çok büyük bir deprem ve oluşturduğu çok uzun bir yüzey kırığı ortaya çıkmış. 7.7’lik depremin iki ucuna baktığımızda bir ucu Hatay Antakya civarına denk geliyor. Diğer ucu ise Adıyaman Çelikhan’a denk geliyor. Bunun iki ucunda stres geriliminin biriktiğini görüyoruz. Bu açıdan Antakya fayına dikkat etmemiz gerekiyor. Daha kuzeyde ise Çelikhan ve Malatya Pütürge arasında ki yaklaşık 25 kilometrelik kırılmayan bir bölüme dikkat çekmek istiyorum. Çünkü daha kuzeye baktığımızda 2020 Elazığ Sivrice depreminde o kuzey kısmı da kırıldı. Artçılara baktığımızda güneyde Çelikhan civarında 4’ün üzerinde oluşan artçıları görmekteyiz” ifadelerini kullandı.

    “Diri fay haritasında yenilenmesi gereken bir bölge var”

    Doç. Dr. Koçbulut, Malatya Doğanşehir ve Yeşilyurt arasında ki fay hattının yenilenmesi gerektiğini ifade ederek, “İkinci depreme baktığımızda 13.21 civarında meydana gelen depremde ise daha çok doğu batı uzanımlı olan Çardak-Doğanşehir, yani Doğu Anadolu Fay Zonu’nun arasına denk geliyor. Yani Göksun’dan başlayıp Doğanşehir’e kadar gelen yaklaşık 140 kilometrelik bir yüzey kırığı meydana getirdi. Burada da dikkatimizi çeken şu Doğanşehir ve Yeşilyurt’a kadar ulaşan hat boyunca diri fay haritasında yenilenmesi gereken bir bölge var. Birçok kırık görüp fotoğrafladık. Dikkatimizi çeken bir şey oldu. Bir, fayların üzerine ev yapmayacağız, yıkıma sebep olan ikincisi ise faydan uzaklaştıkça zemini iyi tespit edip zemin üzerindeki yapıyı ona göre tasarlayacağız ve inşa edeceğiz. Böyle yaparak bu doğal olayları afete dönüşmesini engellemiş olacağız. Son 300 yıl içerisinde ki iki tane büyük karasal depremin peş peşe olması ve bu kadar büyük yıkım ortaya çıkarması afetten ziyade felakete dönüştü” şeklinde konuştu.

    “Depremin şiddeti 11’di”

    Doç. Dr. Koçbulut, depremin şiddetinin meydana gelen yıkımla ölçüldüğünü belirterek, “Sivas’ta birinci depremden 250-300 kilometre uzaktayız, ikinci depremden ise 180 kilometre uzaktayız. Şuanda Sivas’ta en yaşlı kişiye sorsanız ben hayatımda böyle bir deprem hissetmedim der. Çünkü bu büyüklükte bir deprem olmadı. Bu kadar mesafeden böyle hissediyorsak orada ki insanların nasıl hissettiğini düşünün. İnsanlar büyük bir gürültü geldi diye anlatıyor. Çünkü büyük kütleler kayıyor ve sürtünmeden dolayı ses ve ışık ortaya çıktı. Bunun yanında ayakta duramadıklarını söylüyorlar. Depremlere baktığımızda büyüklükleri 7.7 ve 7.6 fakat şiddet oluşan depremin yıkımıyla ölçülen bir skaladır. Birinci depremin şiddeti 11’dir. Zaten son skala 12’dir. 12 şiddetinde deprem olduğunda taş üstünde taş kalmaz ve yer çekimi kaybolur. İlk depremin şiddeti 11 olarak ölçüldü, ikinci depremin şiddeti ise 10 olarak ölçüldü. Yani çok çok büyük depremler bu yıkımları oluşturdular. Şuana kadar 6 bin civarında artçı oldu. Bunlardan en büyüğü 6.6 oldu ve yavaş yavaş küçülerek gidiyor. Bu artçılar, hareket eden bloklar tamamen yerine oturana kadar devam edecek” dedi.

  • ABD’li siyasetçiler ‘çıkarları için’ Twitter’a baskı yaptı

    ABD’li siyasetçiler ‘çıkarları için’ Twitter’a baskı yaptı

    Twitter Dosyaları 16 serisinde, gazeteci Taibbi, kurum içi yazışmaları delil göstererek Maine Senatörü (Demokrat) Angus King ve Dışişleri Bakanlığı yetkilisi (Cumhuriyetçi) Mark Lenzi’nin de içinde olduğu bir grup politikacıyı “siyasi kazançları için Twitter yetkililerini etkilemeye çalışmakla” suçladı.

    Taibbi, Senatör King’i, rakiplerinin sosyal medya platformundaki paylaşımlarını engellemek için Twitter yöneticileriyle yaptığı yazışmaları delil olarak paylaştığı ve kendini rahatsız eden paylaşımları “şüpheli” olarak nitelendirdiğini belirtti.

    Serbest gazeteci Taibbi ayrıca, ABD’deki ana akım medyanın daha önce Twitter Dosyalarında ortaya çıkan bazı ifşaları tamamen görmezden geldiğini kaydederek, “Haber değeri taşıyan en az bir düzine başka ifşaat, son iki ayda ana akım haberlerde tam anlamıyla sıfır etki üretti.” diye yazdı.

    Taibbi paylaşımlarında, Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Lenzi’nin, “hiçbir delil göstermeden 14 hesabın Rus kontrolünde veya bot oldukları iddiasıyla” kapatılmasını istediğini gösteren yazışmalara da yer verdi.

    Twitter Dosyalarında belgelerin, “sistematik olarak tehdit olarak tanımlanan tüm yabancı nüfusu hedefleyen, balon gibi büyüyen bir federal sansür bürokrasisine işaret ettiğini” belirten Taibbi, mart ayından itibaren, Global Engagement Center (GEC) gibi “az bilinen federal kurumlar aracılığıyla” terörle mücadele mekanizmalarının nasıl “Amerikalıların kendine karşı feci bir etkileme aracına dönüştürüldüğüyle ilgili” belgeleri paylaşmaya başlayacağını kaydetti.

    TWİTTER DOSYALARI

    Elon Musk bir süredir, Twitter’ın eski yönetiminin kurum içi yazışmalarını bir grup gazeteciyle paylaşarak ifşa ediyor.

    Twitter’in yeni yöneticisi ve bağımsız gazetecilerin “Twitter Dosyaları” olarak adlandırılan bu tweet dizileri, Twitter’ın eski yönetiminin, siyasi görüşleri nedeniyle içeriklere taraflı olarak müdahale ettiğini ortaya koyuyor.

    Bugüne kadar yapılan ifşaatta, ABD Başkanı Joe Biden’ın ekibinin talebi üzerine seçim sürecinde ortaya çıkan Biden’ın oğlu Hunter Biden’a ait sızıntıların sansürlenmesi, Trump’ın hesabının askıya alınmasının yanı sıra Twitter’ın eski yönetiminin ABD ordusunun Orta Doğu’daki manipülasyonlarına alet olduğu ve ABD makamlarının 250 bin Twitter hesabının kapatılmasını istediği ortaya çıkmıştı.

    Twitter Dosyaları ifşaatlarında gazeteci Alex Berenson da Kovid-19 aşısı üreticisi Pfizer’ın Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Scott Gottlieb’in mRNA aşıları aleyhindeki paylaşımlar konusunda Twitter yöneticilerine yaptığı baskıya yer vermişti.

    Musk ve Taibbi, Twitter Dosyaları 15’te, Rusya’nın ABD siyasetine müdahalesi konusunda zayıf iddialara dayanarak seyircisini yanıltan Amerikan medyasına yüklenmişti.

  • Ücretli ‘mavi tik’ dönemi başlıyor

    Ücretli ‘mavi tik’ dönemi başlıyor

    Twitter’ın ardından Facebook ve İnstagram da ücretli mavi tik dönemine geçiş yapıyor.

    Kullanıcıların hesaplarını doğrulamalarına imkan tanıyan ve onlara çeşitli kolaylıklar sağlayan “Meta Verified” (Onaylı hesap) Meta CEO’su Mark Zuckerberg tarafından açıklandı.

    Onaylı hesap, web için ayda 11,99 dolara, iPhone kullanıcıları için 14,99 dolara mal olacak.

    Bu hafta Avustralya ve Yeni Zelanda’da kullanıma açılacak olan abonelik sisteminin ilerleyen dönemde diğer ülkelere de yayılacağı açıklandı.

    AYRICALIKLAR NELER OLACAK?

    Meta’dan yapılan açıklamada, aboneliğin ödeme yapan kullanıcılara mavi bir rozet, gönderileri için daha fazla görünürlük, taklitçilere karşı koruma ve müşteri hizmetlerine daha kolay erişim sağlayacağı belirtildi.

    Hizmete kaydolan kullanıcılar Instagram ve Facebook’ta yayınlanan Hikayeler ve Reel Videoları için özel etiketler alacak.

    Meta Verified rozeti henüz şirket ve işletmelerin başvurusuna açık değil.

  • BTK’dan izinsiz aramalara ceza

    BTK’dan izinsiz aramalara ceza

    Kamuoyunda “istenmeyen arama” olarak bilinen ve vatandaşları rahatsız eden satış ve pazarlama aramaları ile ilgili, işletmecilerin alt bayilik/acentelik düzenlemelerine uyumlarını kapsamlı bir şekilde inceleyen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, mevzuata aykırı uygulamaları bulunduğu tespit edilen 15 işletmeciye ceza yağdırdı. Vatandaşla izinsiz aramalarla iletişime geçen firmalara Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu tarafından alınan karar ile değişik tutarlarda olmak üzere toplamda yaklaşık 51.5 Milyon TL idari para cezası uygulandı.

  • Bursalılar yarıyıl tatilinde GUHEM’e koştu

    Bursalılar yarıyıl tatilinde GUHEM’e koştu

    Milli Uzay Programı’nda yer alan uzay farkındalığı oluşturulması hedefine önemli katkılar sağlayan GUHEM, yarıyıl tatilinde de binlerce ziyaretçiye uzay ve havacılık alanında bilgi aşılamaya devam etti.

    GUHEM ‘de eğlenerek öğrenmenin tadını 154 interaktif düzenek ile birlikte çıkaran çocuklar hem Ay’da yürüdü hem de bir pilot gibi uçak kullandı. Ayrıca merkezin yarıyıl tatili için özel olarak hazırladığı kamp ve kulüp programlarında öğrenciler bilim iletişimcileri eşliğinde havacılık, uzay ve astronomi konularında birbirinden farklı atölyeler gerçekleştirdi.

    Öğrenciler ayda yürüdü

    Yarıyıl tatilinde GUHEM’in uzman bilim iletişimcileri tarafından özel olarak hazırlanan kamp programında öğrenciler ilk gün havacılığı ikinci gün ise uzayı keşfetti. Kamp öğrencileri ilk gün uçuşun tarihinde gelişen teknolojileri incelerken interaktif deneyim alanları ile uçma hissini yaşadı.

    Merkezde yer alan gerçek Airbus A320, RF4, Cessna 172 uçağına ek olarak Cessna 172 eğitim uçağı simülatörü sayesinde öğrenciler öğrendikleri tüm bilgileri pekiştirdi. İkinci gün ise çocuklar roket teknolojileri, uydular, Güneş Sistemi, ötegezegenler, göktaşları gibi konu başlıklarının yanı sıra uzay ile ilgili merak ettikleri tüm soruların yanıtlarını buldu. Öğrenciler sanal gerçeklik ile birleşen Ay’da yürüyüş alanı ve çok eksenli simülatör sayesinde astronotların görevleri sırasında yaşadıklarını deneyimleme fırsatı da yakaladı.

    “Keşke tüm derslerimizi GUHEM’de işlesek”

    Yarıyıl tatilinde GUHEM’i ziyaret eden çocuklar ve aileler de memnuniyetlerini dile getirdi.
    Okul gezisi ile birlikte daha önce GUHEM’e geldiğini söyleyen altıncı sınıf öğrencisi Anıl Öztürk, “GUHEM’i çok seviyorum. Buraya arkadaşlarımla birlikte gelmiştim ama yarıyıl tatilinde annem ve babamın da görmesini istedim. Ben astronomi kulübüne katıldım. Öğretmenlerimle birlikte laboratuvarda deneyler yaptık.

    Çok eğlendim. Keşke tüm derslerimizi GUHEM’de işleyebilsek. Önümüzdeki tatilde yine geleceğim” dedi. GUHEM’i ailesiyle birlikte ziyaret eden sınıf öğretmeni Ayşe Acar ise “GUHEM’e ilk defa gelme fırsatı buldum. Gerçekten muhteşem dizayn edilmiş. Düzenekler okul müfredatımızda yer alan birçok konuya yardımcı olacak şekilde tasarlanmış. Okul dışı öğrenme ortamı olarak öğrencilerin böylesi güzel bir yerden faydalanmasını çok isterim. En kısa zamanda öğrencilerim ile birlikte de GUHEM’i ziyaret edeceğim” diye konuştu.

  • İlk yerli ve milli askeri motorun ismi “TUNA” oldu

    İlk yerli ve milli askeri motorun ismi “TUNA” oldu

    BMC POWER tarafından Türk mühendislerinin emeğiyle tasarlanarak üretilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girecek ilk seri üretim yerli ve milli motor olan TTZA’nın sevkiyat töreni Sakarya’da gerçekleştirildi. Tören’de askeri motora TUNA isimi verildiği duyuruldu.
    400 BG gücünde, 8,4 litre, sıralı tip 4 silindir olarak üretilen motorlar BMC’nin VURAN Çok Maksatlı Zırhlı Araçlarında kullanılacak. Motorlardan toplam 90 adet teslim edilecek. Bu çerçevede seri üretimi gerçekleşen ilk 20 adet TTZA motorunun sevkiyatı 6 Şubat’ta kadar tamamlanacak.