Kategori: Teknoloji

  • Elon Musk Twitter’a sırtını döndü

    Elon Musk Twitter’a sırtını döndü

    SpaceX ile tarihi bir başarıya imza atan Elon Musk, Twitter’a bir kez daha sırtını çevirdi. Musk, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklama ile Twitter kullanmayı bıraktığını açıkladı.

    Elon Musk, Tesla ve SpaceX ile tarihi başarılara imza atıyor, geleceğin teknolojilerine yön veriyor olabilir. Ancak onun bir de sosyal medya gibi bir zayıf karnı var. Sosyal medyada türlü tartışmalara giren ve özellikle Twitter’daki paylaşımlarıyla tartışma yaratan ünlü CEO, yine Twitter üzerinden kimsenin şaşırmayacağı bir karar daha verdi.

    ‘TWİTTER BİR SÜRELİĞİNE DEVRE DIŞI’

    Elon Musk Twitter hesabından yaptığı açıklama ile Twitter kullanmayı bıraktığını duyurdu. Daha önce birçok kez Twitter kullanmayı bıraktığı açıklayan Musk, bu kez kararını ise çok kısa bir tweet ile açıkladı. Musk tweet’inde sadece ‘Twitter bir süreliğine devre dışı’ dedi. Peki Elon Musk Twitter’ı neden bıraktı?

    İŞTE ELON MUSK’IN KARARI İÇİN TAHMİNLER

    Musk’ın bu kararının asıl nedeni elbet bilinmiyor. Zira Musk gizem yaratmaktan yana. Ancak tahminlere göre Musk’ın bu kararının arkasında ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya kavgası var. Genelde Trump’tan yana bir tavır alan Elon Musk’ın, özellikle Twitter ile yaşanan tartışmadan dolayı sosyal medya sitesini bıraktığı düşünülüyor. Diğer bir tahmin ise Musk’ın yeni çocuğu X Æ A-Xii Musk ile ilgilenmek için Twitter’a ara verdiği yönünde.

  • Youtube’da çocuk istismarı! Bakanlık harekete geçti

    Youtube’da çocuk istismarı! Bakanlık harekete geçti

    Video paylaşım platformu YouTube’da çocuklara yönelik kan donduran başlıklar ve içerikler taşıyan videoların dolaşımda olduğu ve milyonlarca çocuk tarafından izlendiği ortaya çıktı. Sosyal medyada gündem olan olay sonrası Aile Bakanlığı 4 hesapla ilgili savcılığa başvurdu.

    Çocukların yoğun olarak kullandığı YouTube’da çocuk istismarı sınırlarına giren konuları içeren animasyon filmlerin yayınlandığı ortaya çıktı.

    Hürriyet gazetesinin haberine göre, her biri 300 bin ila 4 milyon izlenme oranlarına sahip videolar “Annem kapıyı çalmadan girdi, üvey babamla beni gördü” gibi başlıklar taşıyor.

    BÜYÜK TEPKİ TOPLADI

    Sosyal medyada ‘çocuk istismarı YouTube’da hashtag’i ile gündem olan ve büyük tepkiye yol açan konu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Bakanlık ‘Gerçek Hikâyeler’, ‘Hikâyem Bitmedi’, ‘İşte Benim Hikâyem’ ve ‘Hayatın Penceresi’ adını taşıyan dört hesapla ilgili YouTube yönetimi ve ilgili makamlarla iletişime geçerek savcılığa başvuruda bulundu.

    Aile Bakanlığı yaptığı basın açıklamasında, “Gündem olan YouTube kanalında yer alan içeriklerde aile ve toplum yapımızı bozan genel ahlak kurallarına aykırı ve çocuk cinsel istismarı içeren ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir. (…) Bakanlık olarak erişimin engellenmesi için YouTube ve ilgili kurumlar ile iletişime geçilmiş ve savcılığa başvuruda bulunulmuştur” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca açıklamada ailelerin çocuklarının izlediği her içeriği her alanda takip etmesinin önemi vurgulandı.

    BTK ENGEL KOYDU

    Açıklamanın ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) devreye girerek zararlı içeriklerin izlenmesini engelledi.

    Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından (EGM) ise sosyal medyada ‘genel ahlak kurallarına’ aykırı yayın yapan kanalların birçoğunun kapatıldığı, suç teşkil ettiği değerlendirilen içeriklerin de kaldırıldığı açıklandı.

    İSTİSMARA TEŞVİK

    Avukat Umur Yıldırım konuyla ilgili şunları söyledi: Videolar, TCK103 ve 215’inci maddelere göre ‘çocuğun cinsel istismarı’, ‘suçu ve suçluyu övme suçu’na vücut vermektedir. Şöyle ki, herhangi bir fiziksel temas aranmaksızın, çocuklara yapılan her türlü cinsel davranış, çocukların cinsel istismarı suçunu oluşturacaktır. Zira, işlenmiş bir suçun alenen övülmesi, örneğin; gazetede yazı yazarak, sosyal medyadan paylaşarak, ya da YouTube gibi bir video izleme kanalından paylaşılarak ilan edilmesi şeklinde icra edilebileceği kabul edilmektedir. Bu sebeple ilgili videolar iki suçun unsurlarını da barındırmaktadır.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerinden büyük başarı

    Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerinden büyük başarı

    Öğrenci topluluklarının büyük ilgi gösterdiği yarışmaya katılan takımlar tarafından sunulan kavramsal tasarım raporları, TÜBİTAK’ın oluşturduğu Danışma ve Değerlendirme Kurulu’nun değerlendirmesinden geçti. Toplam 70 puan ve üzeri alan 8’i yurt dışından 200 takım başarılı bulunarak 8.000 TL’lik İHA geliştirme desteği almaya hak kazandı. TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali kapsamında Gaziantep Alleben Göleti’nde 15-20 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek yarışmada her bir kategoride birincilere 30 bin TL, ikincilere 20 bin TL veüçüncülere de 15 bin TL ödül verilecek.Ayrıca her bir kategoride TUSAŞ Özel Ödülü olarak 12 bin TL ve staj ödülü dağıtılacak.

    BUÜ öğrenci topluluklarının da yoğun ilgi gösterdiği yarışmaya, 12’si yurt dışından olmak üzere toplam 336 takımın başvurusu kabul edildi. BUÜ’den Sabit Kanat kategorisinde UHAVK, ARK-07 ve ULTİM takımları, Döner Kanat kategorisinde ise ULUCOTER, BURUC Havacılık ve Uzay, ULUGÖK, TULAY – TAN ve AERONE takımlarının projeleri ilk aşama olan Kavramsal Tasarım Raporu sürecini başarı ile geçti.

    Alınan sonuçların kendilerini çok mutlu ettiğini söyleyen BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, öğrencilerin ve akademisyenlerin yürüttükleri tüm projelere ellerinden gelen desteği verdiklerini vurguladı. Son bir yıl içerisinde Üniversiteden proje ve araştırma temelli onlarca projenin çıktığına işaret eden Rektör Kılavuz, “Üniversite yönetimi olarak bizler ilk günden itibaren tüm akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin içerisinde bulunan cevherleri ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan çok kıymetli akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin bulunduğuna inanıyoruz. Biraz azim, biraz moral ve destek ile bu cevherin oraya çıkacağını inanıyoruz. Sadece bir yıl içerisinde Üniversitemiz bilimsel anlamda önemli bir mesâfe kat etti. Öğrencilerimizdeki değişimi de görmeye başladık. Üniversitesini seven ve sahiplenen bir kitle var. Tüm bu çalışmaların sonunda Bursa Uludağ Üniversitesi’nin her anlamda hak ettiği noktaya geleceğine inanıyoruz” diye konuştu.

  • James Bond’un otomobili yeniden üretiliyor

    James Bond’un otomobili yeniden üretiliyor

    007 James Bond, hep efsane bir otomobil modeli ile filmlerinde boy gösterdi. O otomobil Aston Martin DB5’in ta kendisiydi. Bond’un gözdesi, 55 yıllık aradan sonra tekrar boy göstermek üzere. Hem de casus özellikleriyle.

    ASTON MARTİN DB5 GOLDFİNGER CONTİNUATİON ORTAYA ÇIKTI

    Aston Martin, 1960’ların ünlü otomobili Aston Martin DB5’i tekrar üretti. Aston Martin DB5 Goldfinger Continuation adıyla üretilen otomobil, James Bond’un kullandığı DB5 ile neredeyse aynı. Otomobile gücünü ise tek başlıklı, üç SU karbüratörlü ve yağ soğutuculu, 290 bhp’ye kadar çıkabilen 4.0 litrelik doğal emişli sıralı altı silindirli bir motor veriyor. Zaten otomobile dair bizi heyecanlandıran detaylar bunlar değil. Bizi heyecanlandıran detaylar Aston Martin’in özel efekt süpervizörü Chris Corbould OBE ile geliştirilen casus özellikleri.

    JAMES BOND’A ÖZEL ÖZELLİKLER VAR

    Aston Martin DB5 Goldfinger Continuation’da multimedya sistemi yerine bir radar ekranı yer alıyor. Bu ekran simüle edilmiş durumda. Telefon, Koltuk altı gizli silahlar, uzaktan kumanda, Arka yapay sis dağıtım sistemi, simüle edilmiş arka yağ tabakası dağıtım sistemi, ön ve arka döner plakalar gibi James Bond filmlerinde gördüğümüz özellikler de bulunuyor. Bu özellikler ile otomobile sahip olan sürücülerin, kendilerini casus sanması mümkün. Üstelik planlarda, otomobile simüle edilmiş bir tüfek, kurşun geçirmez arka kalkan ve çıkarılabilir yolcu koltuğu eklemek de var.

    OTOMOBİLİ SÜRMEK MÜMKÜN DEĞİL ÇÜNKÜ…

    Aston Martin, DB5 Goldfinger Continuation’ı ne yazık ki sınırlı sayıda üretecek. Firmanın belirlediği sınır ise 25 adet. Yani sadece 25 çok şanslı alıcı, otomobile sahip olabilecek. Onların da 3,4 milyon dolar ödemesi gerekecek. Ancak otomobili almak isteyenler, otomobili süremeyecek bile. Zira, otomobilin trafikte kullanımı yasak.

  • Mardinli Markus’un Avrupa’ya uzanan büyük başarısı

    Mardinli Markus’un Avrupa’ya uzanan büyük başarısı

    Mardin’in Artuklu ilçesine bağlı Eskikale köyünde oturan, küçüklüğünden beri bilime ve teknolojiye ilgisi olan Acar, ailesi dar gelirli olduğu için köyden öğrenim gördüğü fen lisesine yürüyerek gitmek zorunda kalıyordu. Okuldan arta kalan zamanlarında tarlada çalışıp ailesine yardımcı olan Acar, Çin’den 2 ve Şili’den 3 öğrenci arkadaşıyla CERN’in 12 Eylül 2019’da lise öğrencileri arasında düzenlediği ve farklı ülkelerden 500 projenin katıldığı ‘CERN Beamline’ yarışmasında finale kalarak büyük bir başarıya imza attı.

    BİLGİSAYARI OLMADAN YARIŞMALARA KATILDI

    Ailesinin maddi durumu bir bilgisayar almaya yetmediği için 2 yıl önce arkadaşından aldığı ödünç bilgisayar ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Bilim Kampı Proje Yarışması’nda Türkiye üçüncüsü olan Acar, “Şartlar ne olursa olsun fırsat ve imkan buldukça aralarında sosyal projelerin de olduğu birçok bilim ve teknoloji tabanlı projelere katılmaya çalıştım. Hepsinden derece aldım. Bilgisayarım olmadan lise 2’nci sınıfı okurken akıllı şehir planlaması üzerine bir arkadaşım ile geliştirdiğimiz proje ile Türkiye üçüncülüğüne layık görüldük. İlk defa o zaman bilgisayar sahibi oldum. Sonraki katıldığım projelere ise Mardin Valiliği tarafından bana hediye edilen bilgisayar ile devam ettim. Ülkem ve dünya için nitelikli insan kaynağına dahil olabilmem için eğitimim ve kariyerim boyunca elimden geleni yapacağım” dedi.

    ‘BİRİNCİ OLACAĞIMIZA İNANIYORUM’

    Finalde birinci olacaklarının inandığını aktaran Acar, “Hazırladığımız e-dedektör projesi ile ilk 20’ye kaldık. Finallerde de birinci olacağımıza inanıyorum. Geçen yıl da bu yarışmaya katılmıştım ama başarılı olamamıştık. Bu yıl Türkiye adına kazanan ilk takım olarak CERN’e gitmek istiyorum. Takımımız SIMES Science Academy olarak 6 öğrenci ve bir koçtan oluşmaktadır. Aslında böyle uluslararası bir takımı kurmanın ilk adımlarını Çin’den arkadaşım Jimmy ile sosyal medya üzerinden tanıştıktan sonra yaptık. Sonrasında Şili’den Manu arkadaşımızın başarılı ekibi ile birleşerek takımı tamamladık. Projemiz kısaca düşük maliyetli olan etkili transistör tasarımına dayalı Grafen katmanları kullanarak CERN ve DESY gibi parçacık fiziği merkezlerinde kullanılabilecek bir e-dedektör oluşturmak ile ilgili bir proje. Finalde birinci olmamız halinde İsviçre’deki CERN tadilatta olduğu için Almanya’da bulunan CERN’e bağlı DESY LAB’da deneyi gerçekleştirmek için Eylül ayı gibi gideceğiz” diye konuştu.

    ‘EVRENİN SIRLARINI AYDINLATMAYA YARDIMCI OLMAK İSTİYORUM’

    Hazırladıkları dedektörün gerek boyut, gerek maliyet açısından CERN’de şu an kullanılan dedektörlerden çok daha avantajlı olduğuna dikkat çeken Acar, “Evrenin yeniden oluşumunu, Big Bang’ı canlandırmak için on binlerce dolar değerinde ve metrelerce büyüklükteki parçacık çarpıştırıcı dedektörler yerine bizim önerimiz yaklaşık 100 dolar değerinde bir dedektörle bunu yapabileceğimiz. Bilgisayar ortamında hazırladığımız ve ilk denemelerimizde başarı sağladığımız projemiz sayesinde evrenin oluşumundaki sırları aydınlatmaya yardımcı olacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    UZAY ALANINDA SES GETİRECEK BİR ÇALIŞMA YAPIYOR

    Süryanice, Arapça, Kürtçe ve İngilizceyi iyi derecede bilen, son dönemde de Almanca ve Çinceyi öğrenen, bağlama çalan, resim yapan ve tenis oynayan Acar, başarısını düzenli ve belirlediği bir hedefinin olmasına bağlıyor. Son zamanlarda uzay sektöründe ses getirecek bir çalışma yaptığını anlatan Acar, şunları kaydetti:
    “Evrenify isimli girişimimiz ile ilgilenmekteyim. Evrenify, Avrasya’daki en güçlü ve fonksiyonel roketleri tasarlamak ve inşa etmek hedefiyle yola çıkan bir grup girişimcidir. İlk hedefimiz alçak dünya yörüngesinde sürdürülebilir çalışmalar yürütebilen roket programını tamamlamaktır. Bu hedeflere ‘Milli teknoloji hamlesi’ sloganına destek vererek çıkan Evrenify, uzay teknolojileri alanında maksimum yetkinlikte, dinamik bir mühendis ekibi oluşturmayı da hedefliyor.”

    ‘OĞLUMLA GURUR DUYUYORUM’

    Markus Acar’ın babası Acar Acar (44), oğlu ile gurur duyduğunu belirtirken anne Roza Acar da kendisi hiç okula gidemediği için oğlunun eğitimine çok önem verdiğini kaydetti.

    Anne Acar şöyle konuştu:

    “Zor şartlar altında yaşıyoruz. Köyde kalmamıza rağmen oğlum fen lisesini kazanınca ona yakın olmak için Mardin merkeze bağlı bir köye yerleştik. Köye servis gelmediği için oğlum her sabah okula gitmek için 15 dakika yürümek zorunda kalıyordu. Her okula gidip geldiğinde yüreğim ağzımda kalıyordu, ama çok şükür bu yıl okulu bitiriyor. Kendisi ile gurur duyuyorum. Başarısı ile de Mardin’in de Türkiye’nin de gururu oldu.”

  • Türki̇ye Bi̇li̇şi̇m Derneği̇ Bi̇li̇şi̇m Standartları Platformu Başkanı Karakayadan Di̇ji̇tal Dönüşüm Değerlendi̇rmesi̇

    Türki̇ye Bi̇li̇şi̇m Derneği̇ Bi̇li̇şi̇m Standartları Platformu Başkanı Karakayadan Di̇ji̇tal Dönüşüm Değerlendi̇rmesi̇

    Atılım Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Bilişim Standartları Platformu Başkanı Ziya Karakaya, korona virüs (Covid-19) dönemi öncesi ve sonrasında dijital dönüşüm konusunda değerlendirmelerde bulundu.

    Dijital Dönüşüm sürecinin on yıllar önce başlamış ve gelişmiş ülkelerle eş zamanlı olarak Türkiye’de de çalışmalarına başlanmış bir süreç olduğunu aktaran Karakaya, “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin pandemiden çok önce kurulmuş olması ve çalışmalarına hızla devam ediyor olması buna en güzel örnektir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanmış olan ’Dijital Türkiye Yol Haritası’ kitapçığının Haziran 2018’de yayınlanmış olması bir diğer örnek. Bu örnekleri artırmak mümkün ancak yeterlidir diye düşünüyorum. Kısacası, dönüşüm zaten başlamış ve yansımaları devam etmekteydi. Ancak bu dönüşümün gerekliliği açısından yeterince farkındalık oluşamamıştı ya da oluşturamamıştık. Pandemi sürecinde ’değişen toplumsal ihtiyaçlar’, bu dönüşümün ne denli önemli olduğunu ve başlamış olan dönüşüm sürecinin ne denli desteklenmesi gerektiğini göstermiştir. On yıllardır her fırsatta ve her platformda anlatmaya ve farkındalık oluşturmaya çalıştığımız Dijital Dönüşüm’ün önemini küçücük bir virüs oluşturmuştur diye umuyorum” ifadelerini kullandı.

    Pandemi ve dijital dönüşüm sürecinin birlikte yaşandığını ifade eden Karakaya, “Üçüncü bir sürecin daha içerisine girmiş bulunmaktayız ve bunun adı ’yeni normalleşme’ sürecidir. Tamamen normale dönünceye kadar da bu yeni süreci yaşıyor olacağız, ancak döneceğimiz o tamamen normal pandemi öncesi olan normal değil, bizler de bugünkü bizler olmayacağız. Kredi kartına direnenlerin bugün cebinde para taşımaması gibi hayatımızdaki bir çok şeyin değişimine kimse direnemeyecek. Ülke olarak değişimin dalgasına kapılan değil, dalgayı yaratan olmak zorundayız. Bu, ülkemiz için çok büyük bir fırsattır ve herkesle aynı anda yarışa başlıyoruz ve hatta çoğundan da önde başlıyoruz. Önde başlıyoruz dedim çünkü; bazı alanlarda dönüşüme hazırlık seviyemizin diğerlerine kıyasla daha yüksek olduğunu bu pandemi süreci çok açık bir şekilde ortaya koymuştur inancındayım. Dijital Dönüşüm deyimi ile birlikte genellikle ’süreç’ kelimesini de kullanmayı tercih ediyorum, çünkü bu bir süreçtir” şeklinde konuştu.

    Dijital Dönüşüm teriminin Tübitak Dijital Akademi’nin yaptığı tanıma göre “hızla gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar ve değişen toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda, organizasyonların daha etkin, verimli hizmet vermek ve faydalanıcı memnuniyeti sağlamak üzere insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında gerçekleştirdiği bütüncül dönüşüm” olduğunu aktaran ve bu tanımı daha iyi anlamak için onu ögelerine ayırmanın ve birkaç ekleme yapmanın yardımcı olacağını bildiren Karakaya, dönüşümü tetikleyen şeyler, dönüşümün hedefi, dönüşümde kullanılan yöntem, dönüşümde kullanılacak araçlar başlığı altında şu maddelerden bahsetti:

    “Dönüşümü tetikleyen şeyler; teknolojinin sunduğu imkanlar, değişen toplumsal ihtiyaçlar, teknolojik gelişmelerin toplum ya da bireyler üzerindeki etkileri (yaptığı değişiklikler). Dönüşümün hedefi; organizasyonların daha etkin ve verimli hizmet vermesi, faydalanıcı memnuniyeti sağlamak, (bireylerin ve toplumların daha iyiye ulaşması), yenilikçi ve yaratıcı yeni servisler, ürünler ve modeller oluşturmak. Dönüşümde kullanılan yöntem; insanların ve yetkinliklerin dönüşümü, iş süreçlerinin dönüşümü, iş modellerinin dönüşümü, teknolojik unsurların dönüşümü, bunların topyekün olması. Dönüşümde kullanılacak araçlar; bilgi ve iletişim teknolojileri, yenilikçi, akıllı ve otonom ürünler, sistemler.”

    Dijital Dönüşümün yalnızca teknolojik unsurların dönüşümünü değil, aynı zamanda kültürel, organizasyonel ve operasyonel dönüşümü de içerdiğini ve bu dönüşümde yenilikçi, yaratıcı, esnek, ve çevik yaklaşımların uygulanmasını gerektirdiğini aktaran Karakaya, “Dijital Dönüşüm denildiğinde tek bir alandaki dönüşümden bahsetmiyoruz. ’Sağlıkla Dijital Dönüşüm, Eğitimde Dijital Dönüşüm, Sanayide Dijital Dönüşüm, Devletin Dijital Dönüşümü’ ve benzeri bu listeyi uzatabiliriz. En yoğun şekilde bu dönüşüm sürecini hayata geçirme çabasında olan alanlara baktığımızda ilk sıralarda savunma, sağlık, finans, sanayi (Endüstri), eğitim ve kamunun (Devletin) geldiğini görüyoruz. Dönüşümün bireyler üzerine etkilerine bakacak olursak, faydalandığımız birçok servisin, hizmetin, ürünün ve iş yapma biçimimizin de değişiminden bahsediyoruz ve diyorum ki asıl dönüşüm ’zihniyet dönüşümü’ olacaktır. Pandemi öncesine kadar evden çalışmanın mümkün olmadığını zanneden bir çok sektör, yenilikçi teknolojilerin mini minnacık bir bölümü ile dahi bunun mümkün olabildiğini görmüş oldu. Örneğin, eğitimin gereksinim duyduğu yenilikçi teknoloji ve yöntemlerden bugüne kadar uzak durmuş ve direnen birçok akademisyen ve üniversiteler dahi bugün o teknolojileri kullanarak öğrencilerine eğitim hizmetini sundular. Atılım Üniversitesi gibi hazırlıklı olanlar ile hazırlıksız olanlar arasındaki hizmet kalitesi ve etkinliği farkı, dijital teknolojilerden on yıllardır faydalanıyor olmanın getirdiği önemli farkı da ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.

    Firmaların çoğunun, çalışanlarının fiziksel olarak firma ofislerinde olmasa dahi üretken olabildiğini ve hatta bazı alanlarda normalin üzerinde verim artışı sağladığını gördüklerine dikkat çeken Karakaya, şöyle konuştu:

    “Gördüğünüz gibi değişen toplumsal ihtiyaçların tetiklediği, bilgi ve iletişim teknolojilerinin olanaklı kıldığı çok küçük bir değişim dahi hayatımızı büyük oranda etkilemiştir. Bu süreçte gördükleriniz, Dijital Dönüşüm’ün sadece mini minnacık bir etkisidir. Yaşadığımız bir örnekten daha bahsedelim; pandemi sürecinde en çok ihtiyaç duyulan unsurlardan bir tanesi de hasta takibi olmuştur. Her yerden (evden dahi) mobil teknolojiler ve taşınabilir algılayıcı cihazlar sayesinde bunun mümkün olabildiğini biliyorduk. Ama genellikle buna ihtiyaç duyulmamıştı. Oysa çok çok gerekliydi. Pandemi süreci bunu zorunlu kılmaya başladığında kısmen de olsa uygulanmaya başladık. Fena mı oldu? Düşünsenize bileğinizde taşıdığınız bir saat; sürekli olarak kalp atışınızı, kanınızdaki oksijen oranını, nabzınızı, ateşinizi ölçüp sizin izin verdiğiniz sağlık kuruluşu ile paylaşılabilir ve durumunuz sürekli olarak kontrol edilebilir. Sizde oluşan herhangi bir anormallik üzerine alarm üretebilir ve ambulansın yola çıkması sağlanırken, siz de aranıp yönlendirilebilirsiniz. O anda yakınınızda bulunan herkes hemen uyarılır ve tedbirli olmaları sağlanabilir. Bu söylediklerimi hayata geçirmek için gerekli olan her şeye sahibiz ve en kolay olan kısımlarını anlattım. Bu senaryoya birde Yapay Zekanın sağladığı olanakların eklenmesini sizlerin hayal gücüne bırakayım.”

    Yenilikçi bilgi ve iletişim teknolojilerinin dijital dönüşümü tetikleyen, hayata geçirilmesini sağlayan ve değer üretilmesini sağlayan şey olduğunu kaydeden Karakaya, “İnternet, web ve mobil teknolojilerin hayatımızdaki ne çok şeyi değiştirdiğini düşününüz ve onlardan çok daha fazlasını üretecek olan yenilikçi teknolojilerin ve yenilikçi yöntemlerin mevcut olduğunu söyleyebilirim. Bu teknolojilerden en önemlilerini saymak gerekirse birinci sırada elbette ’Bulut Bilişim’ ve sonra ’Büyük Veri’ teknolojileri gelmektedir. Aslında en önemlisi olduğunu düşündüğüm Bulut Bilişim, sayacağım diğer teknolojilerin göbeğinde yer alan ve onların etkinliğini sağlayan bir teknolojidir” aktarımında bulunarak, “Bulut Bilişim, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Yapay Zeka, (Makine Öğrenmesi, Derin Öğrenme, Doğal Dil İşleme), Siber-Fiziksel Sistemler, (Dijital İkiz), 3 Boyutlu Yazıcılar (Eklemeli İmalat), Artırılmış Gerçeklik-Sanal Gerçeklik, 5G teknolojisi, Simülasyon, Siber güvenlik, Blok Zinciri” listesini paylaştı.

    Dijital Dönüşümün öncelikle teknolojik yetkinlikleri değil, buna karar verecek olan akılcı, vizyoner ve açık görüşlü yöneticileri gerekli kıldığını anımsatan Karakaya, şu ifadeleri kullandı:

    “Bu öncelikli gereksinime ek olarak elbette hazırlık seviyesine bağlıdır. Sonra bunu hayata geçirmek için gerekli teknik yetkinliklere sahip yeterli sayıda insan kaynağına ihtiyaç duyar. Hatırlatmak isterim ki; Dijital Dönüşüm, her kademedeki tüm unsurların birlikte ve planlı, stratejik kararlar ve öncelikler doğrultusunda, adım-adım ve dinamik bir şekilde sürdürülen bir süreçtir. Zihniyet hazırsa, devamını hayata geçirmek hiç zor değil ve ülkemiz bu açıdan bence şanslı konumda bulunuyor. Elbette tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi; bizde de Bilgisayar ve Yazılım alanında yetişmiş insan kaynaklarımız açısından eksikler olduğu bir gerçek. Ancak bu eksikliğe rağmen, yetişmiş insan kaynaklarımızın yetkinliği inanın bana hiçbir ülkeden daha az değil. Bu yetkin insanlarımızın bir bölümünü de göç vermiş durumdayız ve bu değerlerin ülkeye dönüşünü sağlamamız çok önemli. Çok iyi biliyoruz ki; bir kişi bir ülkeyi değiştirebilir. Ülkemiz böyle örnekleri çok iyi bilir.”

  • Gazeteciliği artık robotlar yapacak

    Gazeteciliği artık robotlar yapacak

    Amerikan Microsoft şirketinin internet sitesi MSN’de sözleşmeli gazetecilerin işlerine son verildi, yerlerine yapay zeka ve robotlar geçiyor.

    Microsoft, MSN internet sitesinde çalışan onlarca gazetecisinin yerine robotlarla çalışacak.

    ABD ve İngiltere medyasında yer alan haberlere göre şirket, internet sitesine girecek haberlerin seçimi için ‘otomatikleştirilmiş sistemler’ kullanacak..

    MSN internet sitesi için, ajanslardan haber seçimini, başlık ve fotoğraf seçimini mevcut durumda gazeteciler yapıyor.

    Seattle Times gazetesine konuşan kaynaklar, bu haber prodüksiyonunu artık yapay zeka yapacak.

    Microsoft bu değişikliğin işleriyle ilgili yapılan değerlendirmenin bir parçası olduğunu söyledi.

    Amerikalı şirket yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Birçok şirket gibi biz de işlerimizi düzenli şekilde gözden geçiriyoruz. Bu, bazı alanlara daha fazla yatırımla sonuçlanabilir, bazı alanlarda ise yeniden düzenlemeye gidilebilir. Bu kararların koronavirüs salgınıyla bir ilgisi yok.”

    Microsoft da diğer teknoloji şirketleri gibi, içeriklerini kullanabilmek için haber kuruluşlarına ödeme yapıyor.

    Ama MSN internet sitesinde hangi haberlerin yer alacağına, nasıl kullanılacaklarına karar verilmesi için de gazetecilerle çalışıyor.

    ‘MORAL BOZUCU AMA YAPACAK BİR ŞEY YOK’

    Seattle Times gazetesinin haberine göre Haziran ayı sonunda şirket için çalışan 50’ye yakın sözleşmeli gazeteci işlerini kaybedecek ama tam zamanlı gazeteciler çalışmaya devam edecek.

    İşini kaybeden bir gazeteci Seattle Times’a, “Bizim yerimizi makinaların alması çok moral bozucu ama yapacak bir şey yok” dedi.

    İşlerini kaybeden bazı gazeteciler ise yapay zekanın katı editoryal yönetmeliklere tam anlamıyla hakim olamayacağını ve bunun sonucunda da uygunsuz içeriklerin internet sitene konabileceğini söylüyor.

    Guardian’ın haberine göre şirketin işlerini kaybeden sözleşmeli gazetecilerinden 27’si İngiliz haber ajansı PA tarafından işe alındı.

    Gazeteye konuşan bir çalışan “Tüm zamanımı otomasyonun ve yapay zekanın işlerimizi nasıl elimizden alacağını okuyarak geçiriyordum. Şimdi de benim işimi elimden aldı” dedi.

    Microsoft, maliyetleri düşürmek için ‘robot gazeteciliği’ olarak bilinen denemeleri yapan çok sayıda teknoloji şirketinden yalnızca biri. Google da yapay zekanın projelerinde nasıl kullanılabileceğini inceliyor.

  • Uzay mekiği infilak etti! NASA kazayı canlı yayınladı

    Uzay mekiği infilak etti! NASA kazayı canlı yayınladı

    ABD’li girişimci Elon Musk’ın 2002 yılında kurduğu SpaceX’in Starship isimli mekiğinin prototipi ABD’nin Teksas eyaletindeki test alanında infilak etti. SpaceX, Starship’i kısa süre içinde fırlatılabilecek duruma getirmek için agresif bir test programı uyguluyordu.

    Reuters’ın aktardığına göre Starship’in bugün ilk astronotlu uzay yolculuğunu yapmak üzere fırlatılması planlanan Crew Dragon’la hiçbir bağlantısı yok ve farklı bir roket sistemi kullanıyor.

    Prototipin Boca Chica test bölgesinde aniden bir ateş topuna dönüşmesi NASA’nın yaptığı canlı yayında görüntülendi. Olayda ölü veya yaralı olup olmadığıyla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.

    120 metre uzunluğundaki roketin Mars’a insan ve 100 ton kargo taşıyabilemesi planlanıyor. Proje, Musk’ın “uygun fiyata uzay seyahati” hayalinin ilk somut adımlarından biri olarak görülüyor. Starship’in birden fazla kez kullanılabilmesi planlanıyor.

    SpaceX, prototipin neden patladığıyla ilgili henüz bir açıklamada bulunmadı.

  • ‘Ucuz iPhone’ Türkiye’de satışa sunuldu

    ‘Ucuz iPhone’ Türkiye’de satışa sunuldu

    Apple’ın yaklaşık bir ay önce duyurduğu akıllı telefonu ‘2020 iPhone SE’, Türkiye’de satışa sunuldu.

    Apple’ın nisan ayının ortasında tanıttığı ve ‘ucuz iPhone’ olarak duyurulan yeni akıllı telefonu 2020 model yeni iPhone SE, bugün Türkiye’de satışa çıktı.

    iOS 13 işletim sistemi yüklü şekilde kutudan çıkan yeni iPhone SE’nin 64 GB hafızalı başlangıç modeli 5299 TL fiyat etiketine sahip. Beyaz, siyah ve kırmızı olmak üzere üç farklı renk seçeneği bulunan telefonun 4.7 inç boyutunda 1334×750 piksel çözünürlüğünde LCD ekranı bulunuyor.

    3G RAM’i olan cihazın arkada bir adet arka kamerası mevcut. 12 MP çözünürlüğündeki kamera ile 4K 60 kare video kaydı yapabiliyor. Ön tarafında ise 7 MP çözünürlüğünde bir kameraya yer veriliyor. 30 dakika boyunca maksimum 1 metre derinlikte suya dayanıklılık için IP67 derecesine sahip olan iPhone SE, ayrıca, suya ve toza dayanıklı bir tasarıma sahip.

    Apple Store üzerinden bugünden itibaren satın alınabilen yeni iPhone SE’nin fiyatları model model şöyle:

    – 64GB hafızalı iPhone SE: 5299TL
    – 128GB hafızalı iPhone SE: 5749TL
    – 256GB hafızalı iPhone SE: 6599TL

  • Netflix’e yeni başlayanlar için 6 faydalı tavsiye!

    Netflix’e yeni başlayanlar için 6 faydalı tavsiye!

    Dizi, film ve belgesel platformu Netflix deneyiminizi daha da geliştirmek için neler yapmalısınız? Bu sorunun yanıtını merak ediyorsanız aşağıdaki altı faydalı tavsiyeye göz atmanızı öneririz.

    En iyi önerileri almak için kendi kişisel profilinizi kullanın

    Dünyanın dört bir yanındaki 183 milyon Netflix üyesinin tamamı, kendi beğenileri doğrultusunda şekillenmiş, benzersiz profillere sahip. Çünkü Netflix, üyelerinin kişisel beğenilerinden ve izleme geçmişlerinden yola çıkarak, onlara en isabetli içerik önerilerini sunmaya çalışıyor.

    Ailedeki herkesin, kişisel zevkine en çok hitap eden önerileri alabilmesi için ise her aile üyesi için ayrı bir profil açılması gerekiyor.

    Bu profillerdeki içerik önerilerini daha isabetli hale getirmek için izlediğiniz yapımları “onaylayan başparmak işareti” (artı puan) veya “onaylamayan başparmak işareti” (eksi puan) seçeneklerinden birini tercih ederek puanlamanızda da fayda var.

    Altyazıları zevkinize göre ayarlayın

    Netflix’in en önemli özelliklerinden biri, tercih özgürlüğünü üyelerine vermesi. Üyeler, önceden belirlenmiş yayın akışlarına bağlı kalmadan, diledikleri yapımı, diledikleri yer, zaman ve cihazda, reklamsız şekilde izleyebiliyor.

    Sunulan standart altyazı görünümünden memnun değilseniz, fontu ve metin boyutunu değiştirebilir, hatta sekiz farklı altyazı rengi arasında seçim yapabilirsiniz. Bu seçeneklere ve daha fazlasına ulaşmak için hesap ayarlarına girmeniz yeterli.

    Birkaç basit kısayolla izleme deneyiminizi zenginleştirin

    Netflix’i ekranı ve internet bağlantısı olan neredeyse her cihazda izleyebiliyorsunuz. Ama eğer tercihiniz bilgisayarlardan yanaysa, birkaç basit kısayolu aklınızda tutarak izleme deneyiminizi daha da zenginleştirmenizi öneririz.

    Örneğin ‘F’ tuşuna basarak sevdiğiniz yapımı tam ekrana taşıyabilir, ‘Esc’ tuşuyla pencere görünümüne geri dönebilirsiniz. ‘Boşluk’ veya ‘Enter’ tuşlarından birine basarak görüntüyü durdurup tekrar başlatmanız da mümkün.

    ‘Sağ ok’ tuşu videoyu 10 saniye ileri sararken, ‘Sol ok’ 10 saniye geriye gitmenizi sağlar. Yine ‘yukarı ok’ ile sesi yükseltebilir, ‘aşağı ok’ ile kısabilirsiniz. Videoyu sessize almak için ise ‘M’ tuşuna basmanız yeterli.

    İçerik indirerek gündelik hayatınızı renklendirin

    Bugünlerde vaktin çoğu evlerde geçse de her gün toplu taşımada vakit geçiren veya sık seyahat eden üyelerin favorisi olan ‘İçerik İndirme’ özelliğinden de bahsetmekte fayda var.

    Netflix’in bu özelliği, Wi-Fi bağlantısı olan ortamlarda izlemek istediğiniz yapımları mobil cihazınıza indirmenizi sağlıyor. Böylece otobüste veya vapurda hareket halindeyken veya uçak ve metro gibi internet bağlantısı bulunmayan ortamlarda sevdiğiniz yapımları izleyerek yolculuğunuzu daha keyifli hale getirebilirsiniz.

    Bunun yanı sıra indirdiğiniz dizileri yönetmenize yardımcı olan ‘Akıllı İndirme’ özelliğinden faydalanabilirsiniz.

    Yalnızca Wi-Fi ağına bağlı olduğunuzda çalışan bu özellik, izlemeyi bitirdiğiniz bölümü otomatik olarak silerek dizinin bir sonraki bölümünü indirmeye başlıyor. Böylece mobil cihazınızdaki depolama alanının dolmasının da önüne geçiliyor.

    ‘Made in Turkey’ koleksiyonuna göz atın

    Netflix, kısa bir süre önce Türkiye’den dünyaya sunduğu yapımları özel bir koleksiyonda topladı. Türk yapımlarını dünyaya tanıtmayı hedefleyen ‘Made in Turkey’ koleksiyonuna dünya genelinde 190 ülkede ulaşılabiliyor.

    Yerli yapımları seviyorsanız, netflix.com/MadeInTurkey adresine girerek koleksiyonu inceleyebilir veya uygulama arayüzünden ‘Türk dizileri’ veya ‘Türk filmleri’ seçeneklerini tıklayabilirsiniz.

    Koleksiyonda Atiye ve Aşk 101 gibi Netflix orijinal yapımlarının yanı sıra 7. Koğuştaki Mucize, Organize İşler: Sazan Sarmalı, Ezel, Leyla ile Mecnun, Ayla, Diriliş: Ertuğrul, Arif v 216, Masum gibi çok sayıda lisanslı yapım da yer alıyor.

    Çocuklarınız için keyifli ve güvenli bir deneyim oluşturun

    Netflix, dünyanın dört bir yanından birçok farklı çocuk ve aile içeriğine yatırım yaparken ebeveynlere daha fazla kontrol ve seçenek sunmaya da gayret ediyor.

    Bu kapsamda, Netflix hesabınızda çocuklarınız için yalnızca yaş gruplarına uygun içerik sunan ‘Çocuk profilleri’ oluşturmanız mümkün. Buna ek olarak sunulan ebeveyn kontrolleri sayesinde kendi profilinizi bir PIN koduyla koruma altına alarak çocuğunuzun profilinize ulaşmasını engelleyebiliyorsunuz.