Kategori: Teknoloji

  • Dünyanın en yaşlı bilgisayar oyuncusu

    Dünyanın en yaşlı bilgisayar oyuncusu

    Japonya 39 yıldır bilgisayar ve konsollarda oyun oynayan en yaşlı bilgisayar oyuncusu 90 yaşındaki Hamako Mori konuşuyor.

    Japonya’da, ‘Gamer Grandma’ (Oyuncu Babaanne) olarak oldukça popüler olan Mori’nin 2015 yılında oluşturduğu YouTube hesabında 250 bin abonesi bulunuyor. Yaklaşık 39 yıldır ara vermeden oyun oynadığını söyleyen 90 yaşındaki Mori, yayınladığı videolarda oyun oynamanın yanında ürünlerin kutu açılışlarını ve incelemelerini de yapıyor.

    Favori oyununun ‘Grand Theft Auto’ serisi olduğunu ifade eden Mori, “Bu kadar uzun yıldır yaşadıktan sonra oyun oynamanın doğru seçim olduğunu daha iyi anlıyorum. Hayatımdan gerçekten zevk alıyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘GUINNESS REKORLAR KİTABI’NA GİRDİ’

    Oyuncu Babaanne Mori, dünyanın en yaşlı oyuncusu olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na adını yazdırdı. Oyun oynamaya başlama nedenine ilişkin açıklama yapan Mori, “Çok eğlenceli gözüküyordu. Sadece çocuklar oyun oynasaydı adil olmazdı diye düşündüm” dedi ve sadece gençlerin değil yaşlıların da çeşitli platformlarda oyun oynayabileceğini vurguladı.

  • Mühendis Youtuber 200 km hızında iskambil kağıdı fırlatabilen bir silah geliştirdi

    Mühendis Youtuber 200 km hızında iskambil kağıdı fırlatabilen bir silah geliştirdi

    Google’ın sahip olduğu YouTube platformunda gün geçmiyor ki yeni ve ilginç bir olaya şahit olunmasın. Dünya çapında video içerik üreticilerini bünyesinde barındıran Youtube’da yüzbinlerce içerik üreticisi bulunuyor.

    Uzun süredir kendine has videolarıyla ön plana çıkan Pratik Mühendis (The Practical Engineer) kanalının video içerik üreticisi olan Emiel Noorlander, 200 km/s hızında oyun kartı fırlatan bir silah geliştirdi. Mermi yerine iskambil kağıtlarını kullanan bu silah, kağıtları tam 200 km/sa hızla fırlatıyor.

    Bu projenin bir benzeri, eski bir NASA mühendisi olan Mark Rober tarafından hayata geçirilmişti. Noorlander’ın projesi ise Rober’ınkinin biraz daha küçültülmüş ve daha rahat bir şekilde tasarlanabilen daha farklı bir versiyonu. Ancak Noorlander tarafından tasarlanan silahın, önceki sürüme göre çok daha hızlı. İskambil kağıtlarını mermi gibi kullanan silah, bir çift motora sahip ve batarya ile çalışıyor. Noorlander, motorların gücünün sadece yüzde 60’ını kullandığını, eğer dilerse bu gücü artırarak daha yüksek bir performans alabileceğini söylüyor.

  • Batmanda Öğretmenler, Sosyal Mesafe Koruma Ci̇hazı Yaptı

    Batmanda Öğretmenler, Sosyal Mesafe Koruma Ci̇hazı Yaptı

    Batman’da özel bir okulda elektrik elektronik teknolojisi bölümü öğretmenleri tarafından sosyal mesafe koruma cihazı yapıldı.

    Batman’da özel bir okulun elektrik elektronik teknoloji bölümü öğretmenlerince vatandaşlar arasında sosyal mesafenin korunması amacıyla prototipi üretilen sosyal mesafe koruma adlı cihaz üretildi. Cihaz, yaklaşık 1 metreden yakına gelinmesi halinde ses, titreşim ve kırmızı ışık ile uyarı veriyor.

    Cihazın yapımında bulunan elektrik elektronik öğretmeni Emrah Uysal, korona virüs salgını sürecinde meslek liselerinin bu tür çalışmalarda bulunduğunu söyledi. Uysal, “Biz de meslek lisesi olarak sosyal mesafeyi koruma cihazı yaptık. Bu cihazımız daha çok kapalı alanlarda kamu kuruluş kurumlarında kargo, banka, eczane gibi yerlerde sosyal mesafeyi korumak için en az 1 metre yaklaştığında sesli ışıklı ve titreşimli uyarı vererek karşınızdakini uyarıyor. Bu yaptığımız cihazı park bahçelerde kullanmamız doğru değildir. Biz bunu kapalı alanlarda hizmet veren vatandaşlarımızı düşünerek yaptık. Yaptığımız sosyal mesafe cihazımız görme engeli ve işitme engeli vatandaşlarımızda olabilir onları da düşünerek titreşim motoru yerleştirdik ve sesli ışıklı uyarıda bulunuyor” dedi.

  • TBMM uyardı: Çocuklar ölüme sürükleniyor

    TBMM uyardı: Çocuklar ölüme sürükleniyor

    Koronavirüs nedeniyle toplum eve kapanınca internet kullanımı kat kat artarken, TBMM’de hazırlanan taslak raporda, sosyal medyada çocukların ölüme sürüklendiği, son dönemde Türkiye’de intihar eden çocuk sayısının 114 olduğu belirtildi.

    TBMM Rabia Naz Başta Olmak Üzere Çocuk Ölümlerini Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı taslak raporda, çocukların bilgisayar oyunları başta olmak üzere sosyal medya uygulamaları aracılığıyla “ölüm grupları” kurduğu tespiti yapıldı. Taslak raporda, sosyal medya siteleri ve çocuk oyunlarına sıkı denetim getirilmesi tavsiyesi yapıldı.

    Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre intiharın özellikle çocukluk çağının önemli problemi olduğu vurgulanan taslak raporda, intihar nedenleri için şu değerlendirmeler yapıldı:

    “İntihar nedenleri incelendiğinde çocuğa ait olanlar; kendini beğenmeme, cinsel kimlik arayışı, alışkanlıklar (madde kullanımı, bağımlılık vb.), geçmişte yaşanmış travmatik olaylar, fiziksel ve ruhsal bozukluklar ve kişilik özellikleri (stresle baş edememe, aşırı duygusal veya aşırı öfkeli olma vb.) olarak sayılabilir. Ailenin sosyoekonomik seviyesi, okul ve iş arkadaşları ile sorunları, tecavüz veya şiddete maruz kalma, istenmeyen gebelik, derslerin kötülüğü, sınav kaygısı, gelecek kaygısı, başarısızlık, ailenin veya kendisinin mükemmel hayat beklentileri, akran zorbalığı veya siber zorbalık diğer nedenler olarak sıralanabilir. Ayrıca intihar düşüncesinin kişiler arasında bulaşıcı olma özelliği kabul edildiğinde çocuğun çevresinde intihar girişimi veya intihar eden birinin varlığı herhangi bir stres ile karşılaştığında aklına intihar düşüncesini getirmesine ve intihar etmesine sebep olabilmektedir.”

    ‘Sanal zorbalık’

    Metinde baskın karakterli çocukların içine kapanık çocuklara “akran zorbalığı” uyguladığı vurgulanırken, sosyal medya aracılığıyla “sanal zorbalık” yapıldığı tespiti yer aldı. Taslak raporda şöyle denildi:

    “Sosyal medyanın gençler arasında yaygınlaşması ile akran zorbalığı sosyal medya aracılığı ile sanal âlemde gerçekleştirilmektedir. Yapılan çalışmalarda zorbalığa uğrayan ve zorbalığı yapan çocuklarda ruhsal bozuklukların daha fazla görüldüğü ve intihara eğilimlerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Sosyal medya zorbalığına uğrayan çocukların, geleneksel zorbalığa uğrayanlardan daha fazla intihar düşüncesi olduğu yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Ailelerin ve öğretmenlerin bu soruna eğilmeleri gerektiğinin altı çizilmelidir.”

    ‘Güvenli internet kullanımı konularında eğitimler düzenlenmeli’

    Bilgisayar oyunlarının çocukları şiddete özendirerek başkalarına zarar verme hatta intihar etmelerine neden olduğu da vurgulanan taslakta son dönemde Türkiye’de intihar eden çocuk sayısının 114 olduğu belirtildi.

    Sonuç ve öneriler bölümünde ise “Çocukların kullandığı sosyal medya siteleri ve çocuk oyunları uzman ekipler tarafından incelenmeli ve denetlenmelidir. Uyuşturucu ve çocuk pornografisi açısından sanal alanda gerekli takipler yapılmalıdır. Sanal ortamda çocukları olumsuz yönde etkileyen zararlı içerikler konusunda ebeveynlere ve çocuklara yönelik medya okur-yazarlığı ve güvenli internet kullanımı konularında eğitimler düzenlenmeli” tavsiyesine yer verildi.

  • Vi̇rüsü 30 Sani̇yede Öldüren Kabi̇n

    Vi̇rüsü 30 Sani̇yede Öldüren Kabi̇n

    Maltepe Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kuantum Optiği ve Elektroniği Teknolojileri Laboratuvarı Sorumlusu Prof. Dr. Afif Sıddıki ve ekibi, COVID-19 salgını savaşında virüsün bulaşma riskini yok eden dezenfeksiyon cihazları üzerine çalışıyor. Nisan ayında el cihazının tasarımını yapan ve üretilmesi için harekete geçen ekip, bu kez de Heksagon Studio A.Ş. ile birlikte sağlıkçıları ve hastaları virüsün bulaşmasından koruyacak ‘Dezenfeksiyon Kabini’ tasarımına imza attı.

    Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Afif Sıddıki, COVID-19’un yayılma hızı nedeniyle kısa zamanda küresel bir tehdide dönüştüğünü, virüsün yayılmasına taşıyıcıların neden olduğunu söyledi. Salgınla ön safta savaşan sağlık çalışanlarının en fazla risk altında kaldığına dikkat çeken Sıddıki, geliştirdikleri kabinde ozon ve ultraviyole (UV) ışınlarını birlikte kullanarak, sağlık çalışanının üzerindeki siperlik, gözlük, eldiven, koruyucu elbise gibi kişisel korunma ekipmanın dezenfekte edilmesinin amaçlandığını vurguladı. Böylece, hastayla temas sonrası virüsün bulaştığı kişisel koruma ekipmanının, başka bir hastayla temas etmeden veya sağlık çalışanı soyunurken kendisine bulaşmadan virüsten arınmasının sağlandığını belirtti.

    Prof. Sıddıki, geliştirilen cihazla, COVID-19 ile belirginleşen ancak hastanelerde genel bir sorun olan bulaşıcı hastalıkların diğer hasta ve sağlık çalışanlarına bulaşmasının da engellenmesine yönelik etkin bir çözüm geliştirilmesi olanağı doğduğunu da belirtti. Sıddıki, prototipini yaptıkları kabinde 254 nm dalga boyuna sahip UVC ışınlarının yaptıkları tasarım sayesinde hiçbir zarar vermeden ve üzerinde neredeyse hiç gölgelenmiş bölge bırakmadan herkesi etkin olarak dezenfekte ettiğini söyledi.

    Kabinin diğer UV tabanlı dezenfeksiyon sistemlerinden en temel farkının ise, AB mevzuatındaki ışınım dozlarına uyumlu olmasının yanında, virüs ve mikro organizmalar üzerindeki yüksek doz etkisinden kaynaklandığını anlatan Prof. Sıddıki, bu sonuçların Maltepe Üniversitesi laboratuvarlarında bilimsel olarak yapılan testlerle doğrulandığına işaret etti. Patent başvurularını da tamamladıklarını belirten Prof. Sıddıki, aynı prensip ile çalışan başka bir cihazla TÜBİTAK MARTEK bünyesinde bulunan IONTEK Laboratuvarı ile ortak yapılan bir çalışmada kullandıkları yöntemin DNA ve RNA virüsleri üzerinde de etkili olduğunun görüldüğünü vurguladı.

    Prof. Sıddıki, şöyle devam etti: “UVC dezenfeksiyon kabininde gerçekleştirdiğimiz canlılık deneylerinde, kullandığımız model hücrenin 30 saniye gibi çok kısa bir sürede yüzde yüze varan oranlarda öldüğünü gözlemledik. Bundan daha önemli olan, siperlik, gözlük, eldiven, koruyucu elbise gibi korunma ekipmanlarıyla (KKE) donanmış sağlık çalışanlarının etkilenmediğini de testlerle kanıtladık. Yaptığımız tasarımda kullandığımız ozon sistemi sayesinde, UVC’nin nüfuz etmediği bölgelerde oldukça etkin bir viral yük azaltması gerçekleştirdiğini deneysel olarak da gösterdik.”

    Kabin çalışmasının İstanbul Kalkınma Ajansı ve TÜBİTAK’a proje olarak sunulduğunu söyleyen Sıddıki, bu kabinin salgın sonrası başta hastane yenidoğan ve enfeksiyon hastalıkları servislerinde birçok hasta ve sağlık çalışanına fayda sağlayacağını, kabinin benzer türlerinin havaalanı gibi kontrol noktalarında da kullanılabileceğini sözlerine ekledi.

  • Adünün Ortağı Olduğu Proje Tübi̇takta Destek Aldı

    Adünün Ortağı Olduğu Proje Tübi̇takta Destek Aldı

    AYDIN (İHA) – Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) öğretim elemanlarının yer aldığı ‘Özel Yetenekli Çocukların Eğitimi’ projesi, TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer bulundu.

    Adnan Menderes Üniversitesi ve Nazilli Bilim Sanat Merkezi Müdürlüğü’nün ortaklaşa hazırladığı ve TÜBİTAK 2019/1 yılı, 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destek Programı kapsamında sunulan “Özel Yetenekli Çocukların Eğitiminde Disiplinler Arası Yaklaşımlar-BiFemaa” başlıklı proje desteklenmeye değer bulundu.

    Yürütücülüğünü Nazilli BİLSEM Matematik Öğretmeni Uzm. Ömer Ürün’ün üstlendiği projede ADÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Hilal Aktamış, Doç. Dr. Ersen Yazıcı, Doç. Dr. Ahmet Bildiren, Dr. Öğr. Üyesi Taner Arabacıoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Deniz Özen Ünal Uzman/Araştırmacı, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan 22 akademisyen eğitmen olarak görev aldı.

    Proje kapsamında Türkiye genelinde faaliyet gösteren BİLSEM’lerde görev yapan matematik, fen bilgisi ve bilişim teknolojileri öğretmenlerinin her birinden 12 kişi olmak üzere toplam 36 öğretmene yönelik hem kendi alanlarına özgü hem de disiplinler arası yaklaşımı temel alan eğitimler yor. Proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye http://nazillibilsem.meb.k12.tr/icerikler/bifema_8434057.html adresinden ulaşılabiliyor.

  • Sesli̇ Mobi̇l Chat Uygulaması Türki̇ye Pazarına Gi̇rdi̇

    Sesli̇ Mobi̇l Chat Uygulaması Türki̇ye Pazarına Gi̇rdi̇

    Koronavirüs salgını en çok sosyal hayatı etkiledi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de evlerine kapanan insanlar sosyalleşmenin yollarını aramaya başladı. Bu tablo karşısında harekete geçen mobil çevrimiçi sesli chat uygulaması Hello, Türkiye pazarına adım attı.

    Koronavirüs salgını kapsamında alınan sosyal izolasyon önlemleri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarca insanın evlere kapanmasına neden oldu. Sosyalleşmek ve yeni insanlarla tanışmak isteyenler ise sanal ortamlara yöneldi. Yapılan araştırmalar salgın sürecinde dünya genelindeki online kullanıcı sayısının 3.5 milyara, sosyal medya hesabı sayısının ise 7.7 milyara ulaştığını ortaya koydu. Türkiye’deki bu potansiyel karşısında genç kullanıcıların sosyalleşme ihtiyaçlarına yanıt vermek sosyal etkileşimi artırmak için harekete geçen çevrimiçi sesli chat uygulaması Hello, Türkiye pazarına giriş yaptı. Uygulama, sunduğu iki dakikalık online telefon görüşmesi ile kullanıcıların Türkiye ve dünyadan binlerce yeni insanla tanışmasına ve sosyalleşmesine imkan sağlıyor.

    “Bir ‘merhaba’ pek çok şeyi değiştirebilir”

    Bugüne kadar aracı olduğu 500 milyon görüşme ve aylık 250 bin kullanıcısıyla insanların tek bir dokunuşla dünyanın pek çok yerinden yeni insanlarla tanışmasını sağlayan söz konusu sesli chat uygulaması, artık Türkiye’deki kullanıcılara da erişim imkanı sunuyor. Konum ve hedef ülke seçiminin ardından tek tıkla Türkiye’den ve dünyadan rastgele kullanıcılarla 2 dakikalık bir sesli görüşme ile iletişimin başladığı uygulamada, görüşülen kişiyi arkadaş olarak ekleme ve mesajlaşma seçenekleri de bulunuyor. Yalnızca merhaba diyerek başlatılan bir konuşmanın arkadaşlık, kariyer veya duygusal ilişkiler gibi pek çok alanda fırsat sağlayabileceğini belirten Hello CEO’su Arian Kastrati, “Bir merhabanın pek çok şeyi değiştirebileceğine olan inancımızla çıktığımız bu yolda, kiminle ve hangi konularda konuşacağınızı bilmediğiniz ve konuşmanın seyrine göre pek çok konuda yeni ilişkiler inşa edebileceğiniz bir macera sunmayı hedefledik. Böylece özellike sosyal anlamda zorlu bir süreç olan pandemi döneminde insanların sanal ortamlarda da olsa sosyalleşerek eğlenmesine ve yeni insanlar keşfederek yararlı ilişkileri kurabilmesine katkı sağlamak istiyoruz’’ şeklinde konuştu.

    “Türkiye’deki hedef 20 kat büyüme”

    Gerek Türk toplumunun iletişimdeki dışa dönük tavrının gerekse genç kullanıcı yoğunluğunun Türkiye’yi yatırımcılar için ciddi bir potansiyel olarak konumlandırdığını ifade eden Arian Katrati, Türkiye’deki yatırımlarına ilişkin olarak ”Türkiye, sıcakkanlı ve yeni insanlarla tanışarak diyalog bulunmayı seven bir toplum yapısına sahip. Hem toplumun karakteristiği hem de başta gençler olmak üzere sosyalleşmeye yönelik dijital medya kullanımının yoğunluğu, Türkiye’nin potansiyelini ortaya koyuyor. Bizler de 2016 yılında ilk adımlarımızıpazarda önemli bir ivme kazandık ve beklentimiz ikinci çeyrekte 20 katın üzerinde büyüme yaşayacağımız yönünde’’ dedi.

  • Virüs yarım saat içinde her şeye bulaştı

    Virüs yarım saat içinde her şeye bulaştı

    Türkiye dahil birçok ülke koronavirüse karşı tedbirleri hafifletip normalleşmeye başlarken, virüsün kalabalık ortamlarda nasıl ve ne kadar yayıldığını ortaya koyan bir deneyin görüntüleri viral oldu. Japon devlet televizyonu NHK’nın sağlık danışmanlarıyla gerçekleştirdiği deney, enfekte olan tek bir kişinin açık büfesi olan bir restoranda nasıl sonuçlara yol açabileceğini gösteriyor.

    https://twitter.com/linetv/status/1261255871612452864

    Yarım saat içinde herşeye bulaştı

    Deneyde, bir kişinin eline, virüsü simgelemek için gün ışında görünmeyen floresan beyaz boya sıkıldı. Bu yolla ‘enfekte’ olduğu varsayılan bu kişi sonrasında, sonrasında 10 kişiyle birlikte açık büfenin bulunduğu bir ortamda yemek yedi. Deneklerin hepsi, potansiyel bir hastalık ihtimalini göz önünde bulundurmadan, normalde davranacakları gibi davranarak büfeden yemek alıp masaya oturdu, sohbet ederek yemeklerinin keyfini çıkardı.

    Ancak sadece 30 dakika sonra floresan boyayı gösteren mavi ışık açıldığında, boyanın tek bir kişiden ne kadar çok yayıldığı gözler önüne sürüldü. Sadece 30 dakika içinde, diğer deneklerin ellerinde, yüzlerinde, tabaklarında, ilk ‘enfekte’ olan kişinin dokunmadığı çatal bıçaklarda bile boya vardı.

  • Muğla Akti̇f 5 Fay Zonu Üzeri̇nde Yer Alıyor

    Muğla Akti̇f 5 Fay Zonu Üzeri̇nde Yer Alıyor

    Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 7 Mart’ta düzenlediği ‘Muğla Deprem Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Çalıştayda Muğla’nın Deprem Jeolojisi, Tarihsel ve Güncel Depremleri, Fay Araştırmaları ve Riskli Yapılar, Kentsel Dönüşüm, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, Risk Yönetiminde Toplum Katılımı, Japonya-Türkiye arasında Deprem Farklılıkları gibi konular ele alınmıştı.

    Muğla’da deprem tehlikesinin bulunduğu ve tehlikeyi oluşturan başlıca beş ana fay sisteminin olduğu ifade edilirken, bu fayların Mw: 7-8 büyüklüğüne ulaşan depremler üretebileceği belirtildi. Bu çerçevede, Muğla merkez ve köylerinde gerekli önlemlerin alınması ve yapıların sağlam olması halinde Muğla’nın depremlerden en az hasarla çıkabileceği ifade edildi.

    Çalıştay sonuç bildirgesinde, “Türkiye, Afrika ve Avrasya levhalarının birbirine yaklaşması ve arada yer alması nedeniyle yoğun bir deformasyona maruz kalmaktadır. Bu deformasyon, Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve Ege bölgesindeki faylarda oluşan depremlerle gerçekleşmektedir. Bu nedenle Türkiye’de çok deprem meydana gelmektedir. AFAD’ın ‘Türkiye’de Afet Yönetimi ve Doğa Kaynaklı Afet İstatistikleri’ raporuna göre 1900-2017 yıllarında ülkemizde en az 6.0 büyüklüğünde 210 deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde 86 bin 802 kişi yaşamını yitirmiş ve 597 bin 865 konut ağır hasar görmüştür. Türkiye, son on yılda meydana gelen (5.5 ve üzeri büyüklükteki) deprem sayısı açısından karşılaştırıldığında dünya genelinde 6’ncı sıradadır. Ülkelerin yüzölçümü dikkate alındığında ise 17’nci sıradadır. Bu konuma karşın, depremlerde verilen can kaybı açısından 3’üncü sıradadır. Bu durum, Türkiye’nin deprem güvenli kentler oluşturamadığını ortaya koymaktadır” denildi.

    “Muğla’da deprem tehlikesi oluşturan faylar var”

    Muğla’yı etkileyebilecek deprem kaynaklarının iki grupta özetlenebileceği belirtilen sonuç bildirgesinde;Muğla ili içinde yer alan deprem kaynakları, ile Muğla’nın komşu illerinde yer alan deprem kaynakları değerlendirildi. Sonuç bildirgesinde; “Muğla ili içinde yer alan ve yıkıcı deprem üretebilen beş ana fay zonu bulunmaktadır. Bunlar, Fethiye-Burdur fay zonu, Gökova fayı, Muğla-Yatağan fayı, Milas fayı ve Fethiye’de deniz açıklarında bulunun Helenik dalma-batma zonudur. Bu faylar MTA’nın tanımlarına göre aktiftir ve son 10 bin yılda yıkıcı deprem üreten faylar olarak kayıtlara geçmiştir. AFAD ve Kandilli Rasathanesi, Muğla bölgesinde 20’ye yakın deprem ölçüm istasyonu kurarak bu fayları izlemektedir. Mekanizmaları ve üretebilecekleri deprem büyüklükleri açısından ele alındığında bölgedeki fayların en çok Mw: 7 büyüklüğünde depremler üretebileceği ön görülmekle birlikte geçmişte, Helenik yay üzerinde büyüklüğü Mw: 7.3 ‘e kadar ulaşan depremlerin meydana geldiği bilinmektedir. Aktif fayların doğru tanımlanabilmesi için, fayların kaç yıl arayla yıkıcı deprem ürettiği, en son ne zaman kırıldığı, bu depremlerde ne kadar kaymanın meydana geldiği gibi ilave bilgilerin elde edilmesi gerekmektedir. Faylar için atfedilecek deprem tehlikesi ancak bu tür nicel verilere dayandırıldığında mühendislikte kullanılabilir hale gelmektedir” ifadelerine yer verildi.

    Kentsel dönüşüm, deprem odaklı ve kapsamlı yapılmalı

    Günümüzde birçok kentte, yapı stokunu iyileştirme amaçlı kentsel dönüşüm faaliyetleri gerçekleştirilmekte olduğu, ancak bu tür iyileştirme çalıştırmalarının bir şehri depreme güvenli hale getirmesi için yeterli olmadığı belirtilen bildirgede “Uygulanacak kentsel dönüşüm, kentin tüm bileşenlerini deprem güvenli hale getirmelidir. Deprem odaklı bir eylem planı çerçevesinde kentsel dönüşüm, halkı, yönetimi, kent altyapısını, yapı stokunu, çevreyi ve kent ekonomisini kapsamalı ve depremin vereceği hasarı tüm bu bileşenlerde en aza indirgeyecek şekilde yapılmalıdır. Ancak bu şekilde kapsayıcı bir kentsel dönüşüm projesi uzun yıllar sağlıklı olarak hizmet edebilecektir” notu düşüldü.

    “Yüksek nüfuslu kentlerde risk artıyor”

    Türkiye’de en büyük riski yüksek nüfuslu kentlerin yaşadığı belirtilen açıklamanın sonunda “Özellikle 1950’li yıllardan sonra kentler, betonarme teknolojisinin aldatıcı kolaylığıyla hızla büyürken, coğrafyamızın endemik tehlikesi olan depremle karşı karşıya kalmaya ve sınanmaya başlamıştır. Bu süreçte, Uluslararası Afet Politikası yepyeni bir çığır açarken Türkiye bu politikalara ayak uyduramamış, doğru siyasal ve teknik stratejileri geliştirememiştir. Deprem risklerini azaltma çalışmaları kentin tüm unsurlarını kapsayacak nitelikte ve çok disiplinli olarak yürütülmelidir” denildi.

  • 10’uncu Nesi̇l Yeni̇ Excali̇bur Laptop Seri̇si̇ Ön Si̇pari̇şte

    10’uncu Nesi̇l Yeni̇ Excali̇bur Laptop Seri̇si̇ Ön Si̇pari̇şte

    Oyun ve performans dünyasını sarsacak yeni modellerle piyasa çıkmaya hazırlanan Casper Excalibur, yeni seri ürünlerinin özelliklerini ve lansmana özel kampanyası ile ön siparişe açtığını duyurdu.

    En son teknolojik donanımları kullanıcılarla buluşturmaya devam eden Türkiye’nin güçlü markası Casper, oyun dünyasını sarsacak Excalibur G780 ve G900 modelleriyle ile Mayıs ayında oyun severlerle buluşmaya hazırlanıyor. En yüksek performansa ve hıza sahip olmak isteyen oyun tutkunları ve tasarımcılar için özel olarak tasarlanan yeni Excalibur laptop serisi bugün itibariyle ön siparişe açıldı.

    Yeni modellerin özellikleri açıklanan Excalibur serisi ürünleri, ön sipariş boyunca ilk bin 500 kişiye gaming çanta, mouse, kulaklık gibi bilgisayar aksesuarları hediye edecek.

    Yeni güç ile oyunun kuralları yeniden yazılıyor

    Ekran teknolojilerinde en güçlü özelliklerinden bir olan 240Hz şimdi Excalibur G900’de. 4.7mm ince çerçevesi, 15.6” 330 NIT Full HD ekranı, Intel 10. Nesil Core işlemcisi ile oyun dünyasının kurallarını yeniden yazacak olan Excalibur G900, oyunculara ve profesyonellere maksimum performans ve deneyim sunuyor. Metal tasarımı, NVM SSD, NVIDIA GeFORCE ekran kartları ve 65.026 renk seçenekli RGB klavyesiyle kullanıcılara yüzlerce konfigürason imkanı sunuyor.

    Performansta sınırlara veda ediliyor

    Ailenin en geniş ekranlı üyesi olan Excalibur G780, oyuncular, tasarımcılar ve mimarlar gibi sınırsız performans arayanlar için tasarlandı. 17” 300 NIT ve 144Hz ekranı, Intel 10. Nesil Core işlemcisi, RGB Klavyesi, 8mm’lik ince çerçevesi, en güncel NVIDIA RTX ekran kartları ile kullanıcılara yüksek ekran deneyimi ve performans sunuyor. Farklı kullanım alanlarına ve ihtiyaçlara göre zengin konfigüsaryon seçenekleri bulunan yeni ürün Excalibur G780, oyun ve performans dünyasında benzersiz deneyim vadediyor.

    Oyun ve performans dünyasına yepyeni bir soluk getirecek olan yeni Excalibur Laptop Serisi, yeni konfigürasyon seçenekleri, lansmana özel fiyat ve kampanyaları ile tüm oyun sever ve profesyonellere sınırsız deneyimler kazandıracak. Ön sipariş için ve lansmana özel hediye kampanyalarından yararlanmak için www.casper.com.tr sayfasını ziyaret ediniz.

    Excalibur G900 Teknik Özellikleri:

    • İşlemci: 10. Nesil Intel Core i7, 6 çekirdek
    • Grafik: NVDIA GeForce RTX
    • Ekran: 15,6” FHD IPS, 240 Hz ve 244 Hz, 4 ms, 300 Nit, 178 derece geniş açı
    • Klavye: 3 farklı bölgeye ayrılmış RGB Klavye
    • Bellek: MAX 2933 MHz
    • Ölçü: 361 x 246 x 21.4 mm & 24.4 mm
    • Ağırlık: 2.1 kg – 2.4 kg
    • Hoparlör: Dolby Digital Ses Sistemi / 2x2W Stereo Hoparlör
    • Excalibur G780 Teknik Özellikleri:
    • İşlemci: 10. Nesil Intel Core i5, i7 / 4 – 6 çekirdek
    • Grafik: NVDIA GeForce RTX – GTX
    • Ekran: 16.6” FHD IPS, 144 Hz, 3 ms, 300 Nit, 178 derece geniş açı
    • Klavye: 3 farklı bölgeye ayrılmış RGB Klavye
    • Bellek: MAX 2933 MHz
    • Ölçü: 385 x 261 x 25,95 mm
    • Ağırlık: 2.5 kg
    • Hoparlör: Dolby Digital Ses Sistemi / 2x2W Stereo Hoparlör