Kategori: Trabzon

  • Dolgulu yapılaşma risk oluşturuyor

    Dolgulu yapılaşma risk oluşturuyor

    1990 yıllarda başlayan ve 2000’li yıllarda biten Karadeniz Sahil Yolu’nun ardından Karadeniz Bölgesi’nde kıyılarda yapılaşma arttı. Denizde dolgu yapılarak inşa edilen sahil yolu ile birlikte gelen yoğun yapılaşma riski beraberinde getirdi. Doğal kumsal şeridi ile ünlü bölgenin dolgular ile birlikte kaybolan sahil şeridi yerini yüksek katlı binalara bıraktı. Trabzon’da sahil şeridinin yaklaşık yüzde 86’sı yapılan dolgular nedeniyle kaybolurken, uzmanlar dolgu alanına yapılacak Gülcemal Projesindeki tehlikeye dikkat çekti.

    Trabzon’un kıyıya müdahaleler konusunda oldukça kötü durumda olduğunu belirten KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Yüksek, “Kıyılar ya da herhangi bir doğal yapıya iki açmazımız var. Birincisi oradan yararlanmak diğeri de onu korumak. İkisi birbiriyle çelişiyor. Hiç mi müdahale etmeyelim? Hayır. Bazen bu gerekli olabilir yapılaşma yapmak lazım. Kıyı kanunu diyor ki? Kıyılarda ancak kıyıdan başka yerde yapılması mümkün olmayan liman, tersane, çekek yeri gibi yapılar yapılır yol yapılır demiyor. Stat yapılır demiyor. Akyazı stadı sıkıntı yok ama orada yanlış bir iş yaptık. Dolayısıyla son derece kontrolsüz ve maalesef söylemek durumundayım kıyı kanununa aykırı uygulamalar yapılıyor. Bunların önemli kısmında devlet kurumları yapıyor. Bunun yanı sıra özel sektör Yomra’dan örnek veriyorum 30 katlı otel yapılmış. Bu hem kıyı kanununa aykırı hem orada zemin problemi var. Dolayısıyla kıyıya müdahaleler konusunda oldukça kötü durumdayız. Her tarafa T’ler serpiştirdik aslında bu bizim önerimizdi ama biz şunu demedik her yere T yapın öyle bir şey demedik. Projesi nereden ne büyüklükte hangi aralıkta yapılacak diye ona bakmak lazım ona göre yapmak lazım. Bir kısmı iyi çalışıyor kum tutma açısından bir kısmı da çok iyi değil” dedi.

    “En büyük sorun halkın kıyıyla ilişkisini kesmesi” diyen Yüksek, “Büyük dalgalar gelirse yıkılırlar, kıyı erozyonuna yol açar kirliliklere yol açabilir. Halkın kıyıyla ilişkisini kesmesi belki en büyük sorun o. Trabzon’da denize girmek için ta nerelere gitmek gerekiyor. En büyük sorun halkın kıyıyla ilişkisini kesmesi. Trabzon Havalimanı büyütülmesi çalışmalarında ise çevresel etkisini çok iyi dikkat etmek lazım. Başka kıyılara ne zararı olduğunun araştırılması gerekiyor. Mesela Gülcemal dolgusu var çok kötü. Onunla ilgili görüşlerimizi bildirdik. Trabzon Havalimanının pisti deniz doldurularak yapılacak. Yapısal önlemler alınırsa umarın ve dilerim ki iyi bir proje olur” ifadelerini kullandı.

  • Genç, Filistinli öğrencilerle buluştu

    Genç, Filistinli öğrencilerle buluştu

    Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, Trabzon’da yükseköğrenimlerini sürdüren Filistinli ve Gazzeli öğrencilerle Dijital Gençlik Kütüphanesi’nde bir araya geldi. Öğrencilerle birlikte kefiye takan ve tek tek onlarla sohbet eden Genç, yakınlarını kaybeden öğrencilere başsağlığı ve sabır dileyerek, acılarını paylaştı. Her konuda öğrencilere yardımcı olacağını ifade eden Genç’e öğrenciler de bu duyarlılığından ve hassasiyetinden dolayı teşekkür etti. Başkan Genç, Gazze ve Filistin’de güncel gelişmelerle ilgili öğrencilerden bilgi aldı.
    Filistinli öğrencilere hitap eden Başkan Genç, Gazze’de yaşananları soykırım olarak niteleyerek, “Hiç savaş olmasın isteriz ama maalesef savaş olursa dokunulmayacak alanlardan biri de hastaneler, okullar, çocuklar ve yaşlılardır. Ama şu anda resmi rakamlara göre 18 bin 605 Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Enkazın altında olan kardeşlerimiz de var. Bunların 8 bin tanesi çocuk, 6 bin tanesi kadın. O nedenle bu savaş değildir, hukuki tanımıyla beraber soykırımdır. İnşallah bu soykırımın sonuçlarına da bunu yapanlar katlanacaklardır” dedi.

    Türkiye’nin her zaman Filistin’i bir milli dava olarak gördüğünü ve görmeye devam ettiğine vurgu yapan Genç, “Cumhurbaşkanımız bu konuda diplomatik çaba yürütüyor. Gazze’den gelen yaralılara el açtık, şifa bulmaları için ama mümkün olduğunca da Gazze’ye el uzatıyoruz. İnşallah bu soykırım sona erer. Bu soykırım yapanların yanına kâr kalmayacak. Buna yürekten inanıyorum. Artık İsrail bir devlet değildir, terör devletidir. Çünkü resmen terör uyguluyor. Bütün bu katliamlara rağmen 2 milyon 350 bin Gazzeli vatanlarını terk etmiyor ve mücadele ediyor. Yapılan bu terör bir de güzelliğe sebep oldu. Vicdan sahibi toplumlar bu konuda ses veriyorlar. Hristiyan olsa bile ses veriyorlar. İngiltere’de, Newyork’ta, İspanya’da gösteriler yapılıyor. Bir taraftan hüznü yaşarken daha güzel olanı İslâm’a katılımlar başladı. İnsanlar bir gerçeği fark ettiler. Buradan bizim yapabileceğimiz ne varsa, hem derneğimizde hem de irtibatta olalım. Hepinize teşekkür ediyorum. Orantısız bir savaş olmasına rağmen orada mücadele eden bütün kardeşlerimize Kassam Tugaylarına başarılar diliyorum. Allah onları muzaffer kılsın inşallah” diye konuştu.
    Etkinliğin son bölümünde Genç, kütüphanenin girişine asılan “Filistin için bir söz, bir imza” görseline, Tevbe Suresi’nin “Korkma, çekinme Allah bizimledir” manasına gelen 40. ayetini yazarak, imzaladı.

  • 3 yılda 5. kez bakıma alındı

    3 yılda 5. kez bakıma alındı

    Türkiye’nin en önemli havalimanları arasında yer alan ve 2020 yılında asfaltlanarak yenilenen Trabzon Havalimanı pisti 3 yılda 5. kez bakıma alındı.

    Geçtiğimiz aylarda asfalt kaplamasının iki noktasında oluşan kopma ve bozulmanın geçici onarımının ardından Karayolları Genel Müdürlüğü ile yüklenici inşaat firması, hasarlı kısımların kalıcı yenilenmesi için çalışma hazırladı.

    Uçak şirketleri ile yapılan toplantının ardından Trabzon Havalimanı’nın 15 Aralık Cuma günü 10.00-16.00 saatleri arasında uçuş trafiğine kapatılmasına karar verildi.

    Bozulan kısımların onarılması için saat 10.00 itibariyle başlayan çalışmalarda havalimanı için tekniğine uygun asfalt üretilirken, havalimanında bakım ve onarımın ardından hava trafiği saat 16.00 itibariyle tekrar uçuşlara açılacak.

  • “Gebelikteki hormonal değişiklikler, direnci azaltıyor”

    “Gebelikteki hormonal değişiklikler, direnci azaltıyor”

    Gebelikte üst solunum yolu enfeksiyonlarının (ÜSYE), hamile kadınların yaklaşık yüzde 50’sini etkileyen yaygın bir durum olduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Deniz Kulaksız, bu enfeksiyonların genellikle virüsler veya bakteriler nedeniyle burun, boğaz ve sinüsleri etkilediğini söyledi.

    Doç. Dr. Kulaksız, “Gebelik sırasında vücutta meydana gelen hormonal değişiklikler, bağışıklık sisteminin bir miktar baskılanmasına neden olabilir, bu da üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı direnci azaltabilir” şeklinde konuştu.

    “Stres enfeksiyonlara yatkınlığı artırıyor”

    Gebelerde ÜSYE’nin belirtilerinin hamile olmayanlarda görülenlerle benzer olduğunu ancak genellikle daha şiddetli ve uzun sürebileceğini vurgulayan Doç. Dr. Kulaksız, “Bu belirtiler arasında burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük, baş ağrısı, yorgunluk ve ateş bulunur. Hamilelik sırasında bağışıklık sisteminin zayıflaması, kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirme eğilimi ve artan stres, bu enfeksiyonlara daha yatkın olmalarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.

    Gebelerdeki ÜSYE tedavisinde genellikle semptomatik yani belirtileri hafifletmeye yönelik tedaviler uygulandığını belirten Doç. Dr. Kulaksız, şu bilgileri paylaştı:

    “Gebelerdeki ÜSYE tedavisinde parasetamol veya ibuprofen gibi ağrı kesiciler ateş ve ağrıyı azaltmada kullanılabilir. Öksürük şurupları öksürüğü hafifletmeye yardımcı olabilir. Burun spreyleri ise burun tıkanıklığını ve akıntısını azaltabilir. Ancak, her ilaç kullanımı öncesinde doktorla görüşmek önemlidir.”

    Gebelerde ÜSYE’nin komplikasyonları olduğunu dile getiren Doç. Dr. Kulaksız, “Potansiyel komplikasyonları arasında zatürre, bronşit, menenjit ve kalp hastalığı bulunabilir. Ayrıca, bu enfeksiyonlar düşük riskini artırabilir. Bu nedenle, belirtiler ortaya çıktığında veya şiddetlendikçe bir sağlık profesyoneli ile iletişime geçmek önemlidir” dedi.

    “Dinlenme ve bağışıklığı güçlendirmek önemli”

    Gebelerde ÜSYE’den korunmak için alınabilecek önlemler arasında düzenli ellerin yıkanması, kalabalık yerlerden kaçınılması, hasta insanlardan uzak durulması ve sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesinin yer aldığını işaret eden Doç. Dr. Kulaksız, yeterince dinlenmenin ve sağlıklı beslenmenin bağışıklık sistemini güçlendirebileceğinin altını çizdi.

    Gebelik sırasında ÜSYE’nin genellikle bebeğin gelişimini etkilemeyeceğini, ancak doğumdan sonra enfeksiyon kapma riskini artırabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Kulaksız, “Tedavi için kullanılan ilaçlar genellikle bebeğe zarar vermez, ancak her durumda doktor gözetiminde kullanılmalıdır. Gebelerde ÜSYE’nin tedavisi, bireysel duruma ve semptomlara bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, herhangi bir sağlık sorunu durumunda, bir sağlık profesyoneliyle iletişime geçmek ve uygun tedaviyi belirlemek önemlidir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Trabzon’da su borusu patladı, yollar göle döndü

    Trabzon’da su borusu patladı, yollar göle döndü

    Değirmendere mahallesi Erzurum Yolu Caddesi Sülüklü Mezarlığı mevkiinde belediyenin alt yapı çalışması sırasında içme suyu ishale hattının su borusu patladı. Patlayan su borusu nedeniyle yol adeta göle dönerken, araçların güçlükle ilerlediği yolda çok sayıda iş yeri su baskınlarına maruz kaldı. Tonlarca metreküp su yolları doldururken, yaşanan su borusu patlamasının ardından Büyükşehir Belediyesi ekipleri bölgede onarım çalışması başlattı.

  • Vatandaş hamsiye doydu

    Vatandaş hamsiye doydu

    Balıkçılar bu sezon vatandaşın hamsiye doyduğunu ve artık yaz mevsiminde yemek için tuzlamak için hamsi aldığını belirtirlerken, hamside son yılların en bereketli sezonunu yaşadıklarını söylediler.

    Balıkçı esnaflarından Emin Avcı, vatandaşın artık hamsiye doyduğunu belirterek “Vatandaş bu sene hamsiye doydu, artık eskisi gibi pek rağbet etmiyor. Vatandaş sanki hamsiden bıktı gibi dolayısıyla hamsi satışlarımız eksisi gibi değil. Şu an genelde tuzlamak için alıyorlar. Diğer çeşitlerimiz fena değil barbun, tirsi, sargan iriliklerine göre fiyatları değişiyor” dedi.

    Son 10 yılın en bereketli sezonu

    Son 10 yılın en bereketli hamsi sezonunu yaşadıklarını ifade eden balıkçı esnaflarından Turgay Memiş, “Geçen sene son 20 yılın en bereketli palamut sezonu yaşamıştık. Bu sene de hamside son 10 yılın en bereketli sezonunu yaşıyoruz. Karadeniz halkı yaklaşık 2 aydan beri hamsinin kilosunu 35 TL’den yiyor. Tahminim bu bolluk 2 ay daha sürer. Fiyatlarımız uzun süreden beri sabit bazen 25 TL’ye kadar da geriliyor. Karadeniz halkı bu sene hamsiden doymadıysa yapacak bir şey yok” diye konuştu.

    Genelde tuzlamak için alıyorlar

    Vatandaşın bu sıralar hamsiyi tuzlamak için aldığını kaydeden balıkçı esnaflarından Ahmet Çoğalmış, “Hamsi son zamanlarda 3 kilosu 100, 4 kilosu 100 TL’den satılıyor. Vatandaş bu sene hamsiye doydu. Bu sezon hamsi aralıksız bol oldu. Dolayısıyla çok güzel hamsi sezonu geçiriyoruz. Bu sıralar vatandaş hamsiyi genelde tuzlamak için alıyor” şeklinde konuştu.

    Hamsi herkesin yüzünü güldürdü

    Bu sezon hamsinin herkesin yüzünü güldürdüğünü belirten balıkçı esnaflarından Adem Kaygusuz, “Hamsi yaklaşık bir buçuk aydır bol geliyor. Karadeniz’de hamsi bol, şu an Trabzon açıklarında avlanıyor. Bu sezon tekne sahiplerinin de balıkçı esnafların da vatandaşın da yüzü güldü. Hamsi fiyatları son 1 aydır sabit diyebiliriz. Genelde 3 kilogram 100 TL’den satılıyor. Bu sezon vatandaş hamsiden doydu, en ucuz balık hamsi. Bu sezon hamsi gerçekten bol geçen sene pek olmamıştı” ifadelerini kullandı.

  • Meral Akşener’den ittifak açıklaması

    Meral Akşener’den ittifak açıklaması

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sabah saatlerinde havayolu ile geldiği Trabzon’da, İl Başkanlığı ziyaretinin ardından esnaf ve vatandaşlar ile görüştü. 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet Parkı’nda vatandaşlar ile fotoğraf çektiren Akşener daha sonra partisinin teşkilat buluşması için yürüyerek Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’ne geldi. Burada horon ekibi ve meşaleler eşliğinde karşılanan Akşener, bir süre horon gösterisini izledi. Daha sonra teşkilat buluşmasına katılan Akşener, yaptığı konuşmada, CHP ile ittifak yapmama kararına ilişkin mesajlar verdi.

    Akşener, “Bir tek eksiğimiz var, İYİ Parti de aynı eksikliği gelenek olarak sürdürüyor o da şu: sen övünme, el övsün. Ama anlatmadan olmuyor. Bugünün Türkiye’sinde eğer siz anlatmazsanız, biz anlatmazsak, kimse kimseyi duymuyor ve dinlemiyor. Onun için siz birbirinizi övmelisiniz. Tüm hayatım boyunca arkadaşlarımı övmeye, onlara saygı duymaya, onları gençlere anlatmaya gayret ettim. Hiç çekinmeden, korkmadan bunları anlatmışımdır. Onun için muhteremler, bizi hafife almayın. Muhteremler bizi hafife almayın. Biz açlığa idmanlıyız, biz hakarete idmanlıyız. Biz haksızlığa idmanlıyız. Ama hiçbir haksızlığa bu ülke ve bu millet adına boyun eğmedik. Bunun karşılığında hangi bedeli ödemek gerekiyorsa, Allah’ımıza bin şükür onu da ödedik. Biz bu yola neden çıktık, niçin buradayız? Biz bu ülkenin insanlarına, bu millete yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmak için buradayız. Onun için bir çok badireye karşı çıktık. Kendimiz beden ödeme hazır olduk, milletimizi bedel ödemekten kurtarmak için” ifadelerini kullandı.

    “Gizli oy kullanıldı, kimse kimseye baskı yapmadı”

    “Türkiye’de sizin derdiniz dışında ittifaklar, oculuk-buculuk konuşuluyor” diyen Akşener, “24 saat benim şahsımda arkadaşlara ayrı ayrı hakaret ediliyor. Biz alışkınız, abi deyip dost bildiklerimiz bize ‘nesebi gayrı sahihler’ dedi. Elbette şerefsiz bunları diyenler. Ama dediler. Bize her şeyi yaptılar ama bizi yıkamadılar. Biz İYİ Parti olarak bu ülkeyi yönetmeye talibiz. Onun için kurulduk, onun için bu eziyetli yolu, yürüyoruz. Mesele şu; kararı milletimiz verecek. Biz bir karar aldık. 9 saat konuştuk. Ne bir belediye başkanına ne Cumhuriyet Halk Partisi’ne en küçücük bir haksızlık, en küçücük bir hakaret, en küçücük bir incitici cümle, kelime, harf sarf etmeden, kendi aramızda konuştuk ve biz bu seçimlere nasıl gitmeliyiz dedik. Bu ülkede böyle bir siyasi parti yok. Bütün arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Ve ben bir tek kelime etmedim. Sadece söz verdim. Arkadaşlarım 14 kişiye ‘evet’ dedi iş birliğine, 35 kişi ‘hayır’ dedi. Sonuç itibariyle böyle bir karar çıktı. Gizli oy kullanıldı, kimse kimseye baskı yapmadı” dedi.

    “Bu kararı verecek olan milletimiz”

    Kararı milletin vereceğini belirten Akşener, “Harika bir argüman setiyle arkadaşlarım birbirini ikna etmeye çalıştı. Vallahi billahi tallahi gurur duyuyorum. İşte şahitsiniz orada, elinize tutan mu oldu? Ben bir ima da mı bulundum? Çünkü bu demokrasi, yani tabii ki sorumluluk benim. Orada bir sorunumuz yok. Ama o demokrasinin içselleştirilmiş Türkiye’de olmayan ve uygulanan halinden bahsediyorum; inanılmaz bir şeydi. Sonuç itibariyle böyle bir karar aldık. Bu kararın millet nezdinde sonuçları bizi ilgilendiriyor. Milletimiz bu kararımıza teveccüh ederse gereğini yapacak, adaylarımız seçilecek. ‘Yanlış yaptın ey Meral Akşener ve İYİ Parti’ diyorsa onun da sorumluluğunun tamamı bu karşınızda duran kişiye ait. Elbette ‘baş üstüne milletim’ diyeceğiz. Ama anlayamadığım, anlamlandıramadığım, hem Cumhur ittifakını destekleyenler, hem Cumhuriyet Halk Partisi’ni desteklediğini iddia edenler, 24 saat küfür ediyorlar. Gerçekten anlayamıyorum. Yahu bu kararı verecek olan milletimiz. Siz de küfür etmek yerine iftira atmak yerine proje üretin kardeşim. Milletimizin derdine yönelik çalışma yapın” şeklinde konuştu.

    ‘Bu kafayla gidersin askere göreceğiz nasıl alacaklar tezkere’

    “Biz ülkemiz adına yeteri kadar fedakarlık yaptık, yeteri kadar gayret sarf ettik” diyen Akşener, “İddialı bir şekilde proje konuşuyoruz. Biz artık an itibariyle bunların dışına çıktık ve çıkmaya kararlıyız. Biz adaylarımızla, adaylarımızın gayretleriyle milletimizin gönlüne, milletimizin kalbine girip, milletimizin teveccühünü almak, onların oyununa talip olmak için yola çıktık. Ve bunun neticesinde de 2028’de bu ülkenin başına, ‘Allah kul kurar kader gülermiş’ ama partimizden bu ülkeyi seven ben olurum bir başkası olur, çünkü dediğim gibi kader bu. Amma velakin buradan bir arkadaşımızı inşallah bu ucube sistemi değiştirmek üzere Cumhurbaşkanı seçeceğiz; hedefimiz budur. Biz ülkemiz adına yeteri kadar fedakarlık yaptık, yeteri kadar gayret sarf ettik. Şimdi kendi başımıza hür ve müstakil olarak seçime gitmek istiyoruz. Bunun kararını, bunun doğruluğunu eğriliğini kim verecek? Milletimiz verecek. Arkadaşlar niçin milletin kararına bu kadar müdahale etmeye kalkışıyorsunuz? Ama ben bir köy kızı olarak biliyorum ki öyle kalın kalın parmaklarını sallayanlar, köylerde küçük ilçelerde periferilerde şehirlerin yanlarında nasıl mide bulandırdığını ben bilirim. Onlar bize parmak sallarken oradaki insanlara da parmak sallıyorlar. Bu kafayla gidersin askere göreceğiz nasıl alacaklar tezkere” diye konuştu.

    Kesinleşen adaylar tanıtıldı

    Akşener’in konuşmasının ardından Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkanlarının aday tanıtım toplantısı yapıldı. Aday tanıtımın ardından teşkilat buluşması Akşener ve genel merkez yöneticileri toplu fotoğraf vermesinin ardından sona erdi.

    İYİ Parti’den Trabzon’da kesinleşen belediye başkan adayları ise şu şekilde:
    Muhammet Erkan (Trabzon Büyükşehir), Mustafa Bıyık (Yomra), Ayhan İşçi (Çaykara), Turan Konak (Maçka), Ayhan Pala (Ortahisar), Faruk Beldüz (Şalpazarı).

  • Bu ilçe hamsi kokuyor

    Bu ilçe hamsi kokuyor

    Trabzon’un 16 bin nüfuslu ilçesi Çarşıbaşı’nda yıllardır balık av mevsimi boyunca hamsi kokusu hiç gitmiyor. İlçenin Büyükdere mahallesinde faaliyet gösteren iki balık fabrikasında özellikle balık sezonunda artan koku tüm ilçeyi sararken, Karadeniz Sahil Yolu’ndan geçen araçlar da pencerelerini açtıklarında rahatsız edici bu kokuyu ilçe geçişi boyunca duyabiliyor. Yöre sakinleri balık kokusu nedeniyle dışarı çıkamaz hale gelirken, ilçe sakinlerinin şikayetlerine rağmen fabrikalardan çıkan kokulara bir çözüm bulunamaması tepkilere neden oluyor.

    Hamsi kokusu tarım ürünlerine, balkonda kurutulan elbiselere bile siniyor

    İlçe sakinleri, önemli geçim kaynaklarından biri olan tarım ürünlerine balık kokusunun sinmesi nedeniyle mağdur olduklarını dile getirerek koku nedeniyle yıkanan çamaşırların balkonda kurutulamadıklarını da belirtiyor.

    Büyükdere mahallesi muhtarı Neşat Koç, balık fabrikalarına defalarca ceza yazıldığını ancak kokuya bir türlü çözüm bulunamadığını belirterek “Kaç senedir bu kokular var. Gelen yetkililere bu konuyu aktarıyoruz. Ama genelde bu kokuların gitmesi mümkün değil. 2 tane balık fabrikamız var. Balık fabrikalarına defalarca ceza yazıldı. Ama değişin bir şey yok. Yine aynı. ‘Vatandaş akşamdan çamaşırımı yıkıyorum. Sabahtan giyineceğim zaman hamsi kokuyor’ diyor. Evin içerisinde çamaşır kurutmak zorunda kalıyoruz. Belli dönemlerde bu durum söz konusu. Yoğun kokular hamsi sezonunda oluyor. Aynı koku tarlalara da siniyor” dedi.

    “Giyeceğimiz kıyafetler hamsi kokuyor”

    Yöre sakinlerinden Necati Türkyılmaz ise özellikle akşam saatlerinde kokudan dolayı dışarıda duramadıklarını vurgulayarak, “Bahçeden herhangi bir şey aldığımız zaman kokuyor. Lahana balık kokuyor. Benim eşim pazarcılık yapıyor. Pazara getirdiği ürünler balık kokuyor. Akşam yıkadığımız çamaşırları kurutmak için dışarıya asıyoruz. Sabah giyeceğimiz zaman hamsi kokuyor. Bu fabrikaların çalışmasından yanayız. Ama çevreye zarar veriyor. 4 senedir burada yaşıyorum. Koku aynı şekilde devam ediyor. Sezon açıldığından her taraf da koku oluyor. İlçe merkezinde de koku oluyor. Gereken önlemleri alsınlar” şeklinde konuştu.

    “Sıcak havalarda bu koku daha da ağırlaşıyor”

    Büyükdere mahallesinde yaşayan Azmi Akyazı da, “Fabrikanın kokusu bizi rahatsız ediyor. Ama artı ve eksileri de düşünmek lazım. Bu fabrikadan insanlar ekmek yiyorlar. Bununda hesabını yapmalıyız. Zorluğu var çok kötü kokuyor ama artısı da var. Eğer mümkünse bu koku gitsin. Üretim olsun ama biz çok rahatsız oluyoruz. Sıcak havalarda bu koku daha da ağırlaşıyor. Denizden rüzgar estiği zaman bütün köyler etkileniyor. Dağlardan rüzgar estiğinde ilçe merkezi etkileniyor. Bugüne kadar bir çözüm olmadı. Bu kokunun giderilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye’de sessiz jeneratör dönemi

    Türkiye’de sessiz jeneratör dönemi

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatih Mehmet Nuroğlu, elektrik depolama sistemlerinin Türkiye’de 2024 yılından itibaren büyük aşama kaydedeceğini söyledi. Elektrik depolamada kullanılacak batarya fiyatlarının dünyada düşmeye başlamasının sektörün gelişmesi açısından orta ve uzun vadede önemli olduğunu vurgulayan Nuroğlu, depolama sistemlerindeki kurulumların artması ile birlikte jeneratör sistemlerine de ilerleyen zamanlarda ihtiyacın azalacağını ve bu sektörün önemini yitireceğini belirtti.

    Son zamanlarda güneş enerjisi ve rüzgârgülü sistemlerinden yola çıkarak elektrik üreten ve bu elektriği depolayan sistemler revaçta olmaya başladı. Türkiye’de elektrik depolama firmalarının yaygınlaşması ise en çok çalışırken ki gürültüsü ile de dikkat çeken jeneratör sektörüne darbe vuracak gibi görünüyor.

    Uzun zamandır bu depolama sistemleri ile ilgili farklı çözümler üretildiğini dile getiren KTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatih Mehmet Nuroğlu, “Farklı depolama enstrümanları kullanılıyor. Depolamanın şu anda çok konuşulmasının sebebi batarya sektöründeki fiyatların düşmeye başlamasının etkili olduğunu düşünüyorum. Gece olan ihtiyacı gündüz güneş ve rüzgar sayesinde elde edebiliyorsun yani depolayabiliyorsun. Burada depolama çok önemli bir duruma geliyor ki bu noktada sessiz jeneratör dediğimiz bir kavram ortaya çıkıyor. Aslında bu konsept yeni değil ama görünürlüğü yeni oldu. Örneğin evde doğalgaz kombisi gibi ağırlığı biraz daha fazla olan yaklaşık 140 kiloluk bir dolap oluyor. Bu elektriği şebekeden alıyor, depoluyor ve elektrik kesildiği zaman otomatik olarak evinizin ihtiyacı olan elektriği sağlıyor. Tabi bu depolamasını şebekeden yapabileceği gibi çatıda bulunan bir güneş panelinden ya da bir rüzgar gülünden de sağlayabilir. Bakıldığı zaman tıpkı jeneratör gibi çalışan bir sistem, sadece jeneratörde bir benzin veya motorin yakarak elektrik elde ediliyor bunda ise depolanan elektrik kullanılıyor. Bu noktada üretim ve tüketim arasındaki zaman farkı ortadan kalkıyor. Üretim gündüz vakti depolanıyor akşam kullanılıyor. Bataryalara elektrik depolanabiliyor. Ev olarak baktığınızda bir evin elektrik ihtiyacı bellidir zaten. O ihtiyaca göre örneğin 7.5 kilovat saat, 15 kilovat saat, 22.5 kilovat saat kadar eden paketler alınabiliyor. Bugün bakıldığında yaklaşık 10 kilovat saatlik bir paketin fiyatı 8 bin dolar civarında bir değerde oluyor. Bunu cazip hale getiren durumlardan biri de elektrik faturalarındaki 3 zamanlı tarife denilen yapı. Ancak depolama gibi bir yapı kullandığınızda hangi saatte kullandığınız fark etmeksizin elektriği her saatte eşit olarak kullanmış olursunuz” dedi.

    “Almanya’nın en yüksek ışınım olan bölgesi Trabzon’daki ışınımdan daha az”

    Elektrik panellerinin elektrik üretmek için ille de güneşin olması gerekmediğini söyleyen Nuroğlu, “Güneşsiz havadan alınan verime tabii ki güneşin tam olduğu zamanki gibi olmaz. Ama az olması demek elektrik üretmiyor anlamına gelmez. Güneş panelleri her hâlükârda elektrik üretir. Almanya’nın en yüksek ışınım olan bölgesi güneyidir, güneyindeki güneş ışınım miktarı Türkiye’nin en düşük ışınım bölgelerinden olan Karadeniz Bölgesi’ndeki Trabzon’da bulunan ışınımdan daha düşüktür. Yani en yükseği bizim en düşüğümüzün altındadır. Ama buna rağmen Almanya’da güneş sistemleri kurulu sistemlerin üçte biri kadardır. Yani güneş olmayan yerlerde de üretim oluyor” diye konuştu.

    “Jeneratör sistemleri yavaş yavaş etkisini kaybedecek”

    Enerji depolama sistemlerinin yaygınlaşması ile jeneratör sistemlerinin bu gelişmeden olumsuz etkileneceğini ifade eden Nuroğlu, “Jeneratör sistemleri bu durumdan olumsuz olarak etkilenecek. Çünkü jeneratör almadan bir işletmeye, fabrikaya, siteye veya eve alınabilecek sessiz, hareket etmeyen bir blokla elektrik sorunu çözülebiliyorsa ve bu bloğun maliyeti oldukça düşükse jeneratöre duyulan ihtiyaç bu noktada azalacak. Mesela yaylada evi olan ve elektrik şebekesi olmayan bir insan yayladaki evinin çatısına güneş paneli koyduğu zaman gündüz şarj akşam ise deşarj olur. Dolayısıyla bu durumda bu ev için herhangi bir jeneratör ihtiyacına gerek olmaz. Bu piyasa tabii ki olumsuz etkilenecek ama bu durum akşamdan sabaha olmaz, yavaş yavaş olur“ şeklinde konuştu.

  • Trabzon’da balık fabrikasında yangın

    Trabzon’da balık fabrikasında yangın

    Trabzonun Beşikdüzü ilçesi Derebaşı mahallesinde kurulu bir balık fabrikasında saat 13.30’da nedeni bilinmeyen bir yangın çıktı. Alevlerin dumanı kilometrelerce uzakta bulunan vatandaşlar tarafından görülürken, bölgeye çok sayıda İftaiye ekibi sevk edilirken, yangın söndürme çalışmalarına Giresun’un Eynesil ilçesi İtfafiye ekipleri de destek verdi.