Kategori: Trabzon

  • İnekler satılınca süt fabrikaları olumsuz etkilendi

    İnekler satılınca süt fabrikaları olumsuz etkilendi

    Hayvancılık sektörü, yem ve kepek fiyatlarının artması nedeniyle zor günler yaşıyor. Tereyağı ile ünlü Trabzon’da özellikle Tonya gibi kırsal kesimlerde yaşayan vatandaşlar yem ve kepek fiyatlarındaki artış nedeniyle ineklerini satmak zorunda kalırken, fabrikalar süt bulmakta zorlanıyor.

    Süt ürünlerine gelen zamların ardından çoğu vatandaş Trabzon’un Tonya ilçesinin adı kullanılarak değişik illerde üretilen tereyağlarını marketlerde fiyatlarının ucuz olması nedeniyle rağbet gösterirken, Tonya Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Tekin Baki ise fiyatı ucuz olan tereyağlarının içinden patates çıkabileceğine dikkat çekti.

    Yem ve kepek fiyatlarındaki artış nedeniyle vatandaşların inek bakmakta zorlandığını dile getiren Baki, “Kendi bölgem açısından konuşursam bu coğrafyaya insanlar ayak bastığı günden itibaren hayvancılıkla uğraşmaktadır. Onlar için bir zorunluluktu. Bugün geldiğimiz noktada gelişen şartlar gelişen imkânlar vatandaşların şehirlere göç etmesi nedeniyle eskiye nazaran bugün sütün de azalması kaçınılmaz hale getirdi. Ama fakat şöyle söyleyelim son zamanlarda girdi fiyatlarının artışı ile beraber köyünde yaşayan insanlar sütunu satıp tereyağını satıp geçimini sağlamak isteyenler bu girdi fiyatlarından dolayı artık inek bakamaz duruma gelmiştir. 3 yıl önce 1 çuval yem 80 liraydı bugün 300 bandında. Bunun da artacağını söylüyorlar. Kepek 30 liraydı bugün 200 lira yani siz tahmin edebilirsiniz burada fiyatların nasıl arttığını şimdi üreticiyi de ayakta tutabilmeniz için ne yapmamız gerekiyor aldığımız sütü işleyeceğiz ve onlara destek olabilmek adına bizde ürünümüze zam uygulamak zorunda kalacağız. Bu durumda ne yapıyoruz tereyağı 3 yıl önce 35 lirayken bugün 150 liraya çıkıyor tabi birde alım gücümüz var vatandaşın alım gücünü göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.

    70-80 TL’ye satılan tereyağlarına dikkat

    Reyonlarda 70-80 TL’ye satılan tereyağlarının patates çıkabileceğini ifade eden Baki, “70-80 TL’ye satılan tereyağları var. Mümkünatı yok. Olursa da içinde patates çıkar. Satanları görüyoruz ne yediklerini bilmiyorlar yani artık bunu insanlar yiyince diyorlar mı ki bilmiyorum evlerinde biz ne aldık mı diyorlar yoksa çok mu lezzetli diyorlar onları kendi muhasebesini kendileri yapsın. Ama şimdi şöyle söyleyelim 5 yağlı 1 sütten 100 kilo süt diyelim bundan 5 kilo yağ elde edebilirsiniz şimdi bugün yeni zamlarla beraber 15 Mayıs’tan en sonra gelen fiyatlarla 7,5 liraya çıkıyor hatta daha 7,5-8 arası oynuyor. Şimdi 100 kiloya 800 lira para veriyorsun şimdi 5 kilo yağ elde ediyorsun 800 lira bir maliyeti var ve 5 kiloda yağın var kaça satman gerekir buradan hesaplayabilirsiniz. Artan sütü de kullanıyorsun ama ne kadarını en azından kara geçirebilirsin sonuçta sütün her şeyini kullanamayabilirsiniz. Sütun durumuna göre değişiyor. Bu yüzden yani o fiyatlar imkanı yok sütun kaymağı dediğimiz şeyi alsam bile 60-70’e zor geliyor. Yani daha fazla maliyeti mevcut. Bu durumda vatandaşlarımıza şunu söyleyelim kendileri dışarıdan hani evlerine süt isteyenler oluyor şehirlerde yaşayan insanlar oradan litresini hesaplasınlar var zaten yağın maliyetini de az çok kendileri evlerinde yaptığı zaman vatandaşlarımız artık buna da yönelmeye başladı. Bu da sevindirici aslında insanların kendisinin üretmesi gayet güzel. Üretemeyenler içinde şunu söyleyebiliriz düşük fiyat görürseler uzak dursunlar çünkü bu sağlık sağlığın şakası olmaz yediğiniz şeyler sizin içerisinde biyolojik olarak birikim yapar yarın öbürgün sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz” şeklinde konuştu.

    “Devletten yardım istiyoruz”

    Trabzon’un Tonya ilçesinde yaşayan Ayşe Günaydın, eskiden 7-8 tane inek baktığını belirterek, “Şimdi bir tane buzağım var. Bakamıyoruz. Artık kimse inek bakmıyor. Bende yaşlılık halimle bakmaya çalışıyorum” diye konuştu.

    Devletten yardım istediklerini söyleyen Esma Günaydın ise, “Eskiden daha iyiydi. Süt sattığımız zaman evimizin ihtiyacını alırdık. İnekler için yem ve kepek alırdım. İhtiyaçlarımızı görürdük ama şimdi bakıyoruz hiçbir şey yok. Eskiden 10 tane ineğim vardı. Artan maliyetlerden dolayı inek bakamaz hale geldik. Fiyatlar çok pahalı. 400 lira bir yem. 200 lira kepek onları alamadığımız için inek bakamıyoruz. Devletten yardım istiyoruz. Biz ineğe bakalım vatandaşlara süt ve tereyağ verelim. Fiyatlar artamaya devam ederse mecburen inekleri satıp ahırların kapısını kapatacağız” şeklinde konuştu.

  • Çay bahçesinde kadın cinayeti!

    Çay bahçesinde kadın cinayeti!

    Olay gece saatlerinde kent merkezindeki 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet Parkı’nda meydana geldi. Cezaevinden 4 ay önce tahliye olan Elvin Umayev, boşanma aşamasındaki eşi Turana Umayev ile çocukların velayeti konusunda görüşmek üzere parkta buluştu. Burada çay behçesinde oturan iki arasında tartışma çıktı.

    Tartışmanın büyümesi üzerine Elvin Umayev, tabancayla Turana Umayev’in başına tek el ateş etti. Kanlar içinde oturduğu sandalyeye yığılan kadın, olay yerinde yaşamını kaybederken, şüpheli de silahıyla polis noktasına giderek teslim oldu. Olay anı ise çay bahçesindeki güvenlik kameralarına yansıdı.

    Bir çocuk annesi Turana Umayev’in cansız bedeni, olay yeri ve savcılık incelemesi sonrası Trabzon Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Gözaltına alınan şüpheli Elvin Umayev de sorgusu için emniyete götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Bebeğini öldürüp gömen annenin cezası belli oldu

    Bebeğini öldürüp gömen annenin cezası belli oldu

    Trabzon’un Tonya ilçesinde 23 Mart 2020’de, fındık bahçesindeki toprağa yeni doğmuş erkek bebek cesedi gömüldüğü ihbarıyla jandarma harekete geçti. Bölgeye, sağlık ve İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı Asayiş Timleri sevk edildi. Ekiplerin bölgedeki aramalarında, fındık bahçesinde toprağa bezle gömülü, yeni doğmuş erkek bebek cesedi bulundu.

    Savcılık incelemesinin ardından bebek, otopsi sonrası ilçede toprağa verildi. Bebeğin boğulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Pınar Ç., babası M.Ç., yengesi Ş.Ç., amcası Y.Ç., kuzeni O.K., teyzesi F.K. ve teyzesinin eşi A.K. gözaltına alındı. İncelemelerde bebeğin, Pınar Ç.’nin evlilik dışı ilişkisi sonucu dünyaya geldiği belirlendi. Sorgusunda kuzeninin cinsel saldırısına maruz kaldığını öne süren Pınar Ç., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı, diğerleri serbest bırakıldı.

    KORKTUĞU İÇİN GÖMMÜŞ

    Savcılık soruşturması sonrası tutuklu Pınar Ç. hakkında ağırlaştırılmış müebbet, tutuksuz 6 şüpheli hakkında da 1’er yıl 6’şar ay hapis istemiyle Trabzon 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Karar duruşmasında savunma yapan Pınar Ç., cinsel saldırıya uğrayınca hamile kaldığını öne sürerek, “Bebeği çarşafa sarıp, koltuk üzerine bıraktım. Daha sonra geri döndüğümde öldüğünü gördüm. Korktuğum için de bebeği gömdüm” dedi.

    Duruşmada aile fertleri, birbirlerini suçlarken, rızaya dayalı birliktelik yaşandığını savunan O.K. ise bebeğin ölümü ve gömülmesiyle ilgisi olmadığını kaydetti.

    Pınar Ç.’yi ‘kendisini savunamayacak olan altsoyu öldürmek’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, ‘suçu bildirmemek’ten tutuksuz yargılanan 6 kişinin ise beraatine karar verdi.

  • Umutlandıran açıklama: Daha kötüsü gelmeyecek

    Umutlandıran açıklama: Daha kötüsü gelmeyecek

    KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın, koronavirüsün mutasyona uğramaya ve yeni varyantlar oluşturmaya devam edeceğini belirtti. Salgında en büyük silahın aşılanma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aydın, “En son oluşan Omicron varyantı, kendi içinde ikinci bir varyant oluşturdu ama Omicron türü varyant. Bu varyant atasal virüsten çok uzaklaştı. 60’a yakın mutasyon yaptı. Bütün bu mutasyonların geri dönüp, Delta’ya veya Alfa’ya benzeyen yeni varyant oluşumunu beklemiyoruz. Yeni oluşacak varyantların Delta gibi ciddi sağlık sorunu yaratabileceğini öngörmüyoruz. Varyant oluşumu devam edecek ama iyi yönde devam edeceğine yönelik kanılarımız var. Daha kötü bir varyant gelmeyecek” dedi.

    ‘TEDBİRLERE UYALIM, AŞILARIMIZ OLALIM’

    Dünyayı etkisi altına alan Omicron varyantının öldürücü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Ülkemizde her gün 100’ün üzerinde insan hayatını kaybediyor. Dünyada düşünürsek, 6 milyonun üzerinde insan öldü. Dünyada hala aslında en çok ölümlerin de Omicron döneminde olduğunu unutmayalım. Evet, daha hafif hastalık yapıyor ama aralık, ocak, şubat aylarında günlük 250-300 kişi hayatını kaybetti. Dolayısıyla bu varyantın sağlıklı insanlarda sorun çıkarması düştü, aşılılarda sorun çıkarması düştü ama diğer insanlarda sorun yaratmaya devam ediyor. Dolayısıyla kendi içinde oluşturacağı varyantları, bundan daha fazla öldürücü olmasını beklemiyoruz ama azcık değişse de mevcut öldürücülüğü sağlık sorunu olan insanlarda hala yüksek. O nedenle mutlaka hijyen kurallarına ve riskin olabileceği yerlerde maske kuralına uymaya gayret edelim. Elbette gün gün takip ediyoruz ve önümüzdeki günlerde de bu virüse yakalananların sayısı giderek düşüyor ama hatırlayın; bir insana bulaşmış ve o insandan bütün ülkemize yayıldı. Böyle bir durumun oluşmaması için ‘Tehlike geçti’ haberini Sağlık Bakanlığı’ndan alıncaya kadar tedbirli davranalım. Sektörlerimizin kapatıp, faaliyetlerini durduracak bir tehlikenin olmadığını ekleyelim. Tedbirlere uyalım en önemlisi de aşılarımızı olalım ve bunları tamamlayıcı aşılarımızla tamamlayalım” diye konuştu.

  • Deniz dolgusundaki çökme, uydudan tespit edildi

    Deniz dolgusundaki çökme, uydudan tespit edildi

    TRABZON’da, stadyum ve şehir hastanesi inşaatının yer adlığı deniz dolgusu üzerine araştırmalar yürüten Prof. Dr. Ertan Gökalp ile öğretim üyesi Fırat Altıntaş’ın uluslararası dergide yayımlanan bilimsel makalesinde, Avrupa Uzay Ajansı’na ait ‘Sentinel-1’ uydusundan elde edilen 3 yıllık verilere göre, dolgunun yılda 9,7 milimetre çöktüğü, bazı alanların ise yılda 3,9 milimetreye kadar yükseldiğine yer verildi.

    0

    Ortahisar ilçesine bağlı Akyazı Mahallesi’nde 2011’de başlanan ve 5 yılda tamamlanan deniz dolgusu üzerine Toplu Konut İdaresi’nce (TOKİ) 2019’da Şenol Güneş Spor Kompleksi ile 40 bin kişi kapasiteli stadyum inşa edildi. 4 bin 700 fore kazıkla güçlendirilen dolgu alanına şimdi de 900 yatak kapasiteli Şehir Hastanesi planlandı. İlave 1200’den fazla fore kazık daha çakılan dolguda hastane inşaatı başladı.

    ÇÖKME DİKEY YÖNDE

    Kentte deniz dolgusu üzerine araştırmalar yürüten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Ertan Gökalp ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yatağan Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü öğretim üyesi Fırat Altıntaş’ın uluslararası dergide yayımlanan bilimsel makalesinde, Avrupa Uzay Ajansı’na ait ‘Sentinel-1’ uydusundan elde edilen 3 yıllık verilere göre, dolgunun yılda 9,7 milimetre çöktüğü, bazı alanların ise yılda 3,9 milimetreye kadar yükseldiğine yer verildi. Araştırmada zemin çatlaklarına bağlı olarak oluşan deformasyonların dikey yönde ve çökme şeklinde olduğu, en yüksek deformasyonun ise stadyumun batısında görüldüğü belirlendi.

    ‘MAKALE GERÇEĞİ YANSITIYOR’

    Araştırma sonuçlarını değerlendiren jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Akyazı’daki dolgu sahasının oturmasıyla ilgili hazırlanan uluslararası makalenin gerçeği yansıttığını söyledi. Deniz doldurulduktan sonra uydu ölçümleriyle dolgunun performansının değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Bektaş, “Uydu çalışmalarının sonucunda bazı yerlerin yükseldiği, bazı yerlerin alçaldığı farklı oturmalar gözleniyor. Bu farklı oturmaya bina dayanamıyor ve deforme oluyor. Neticede bazı yerler kırılıyor. 2019 yılında statta ve tesiste yaptığımız tespite göre az hasar var. Bu az hasar oturmalar devam ederse orta, oturmalar yine devam ederse yüksek hasara geçer” dedi.

    ‘ÇALIŞMALAR NİTELİKSİZ VE YETERSİZDİ’

    Dolgu alanının heyelan sahasının devamı olduğu konusunda geçmişte uyarılarda bulunduklarını söyleyen Prof. Dr. Bektaş, “Akyazı heyelan sahasının denize doğru olan devamıdır. Arazide gördüğünüz faylar ve kırıklar denize doğru devam ediyor. En önemli sorun o fay ve kırıkların deniz altında birbirleriyle ne şekilde bir ilişkide olduğuydu. Bunu anlamak için detaylı jeofizik ve derin sondajların yapılması gerekiyordu. Biz o zaman da ikaz ederek yapılan jeolojik, jeofizik ve sondaj çalışmalarının niteliksiz ve yetersiz olduğunu söyledik. Hal böyle olunca yaşanan sıkıntıların sebebini bilemiyoruz. Akyazı’da bazı oturma sorunları yaşadık, deformasyonları gördük. Buradan ders çıkaralım, hastane yapılmadan önce denizaltı jeolojisi, jeofiziği ve deniz sondajları yapılsın. En azından Akyazı’daki oturmanın sebebi ortaya çıkarılsın, sonra da hastane inşaatına geçilsin” diye konuştu.

    REKTÖRLÜKTEN AÇIKLAMA

    Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü de stadın betonarme ve çelik taşıyıcı sistemleri için ‘yapı sağlığı izleme sistemi’ kurulmasını önerdi. Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada, “Söz konusu bilimsel çalışma, uluslararası saygın bir dergide yayımlanmış olup diğer bütün bilimsel çalışmalar gibi oldukça değerlidir. Bu çalışma kapsamında; stadın çevresinde ve özellikle batı tarafındaki zeminde yüzey deformasyonlarının ve çatlakların oluştuğu belirtilmiş olup betonarme veya çelik ana taşıyıcı sistem için herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Çatı üzerindeki membran kaplamalardan alınan ölçümler rüzgar, sıcaklık vb. hava şartlarından etkilendiği ve büyük hata payları elde edildiği için çatının yapısal davranışı ile ilişkilendirilememiştir. Sonuç olarak, yapılan tek bir bilimsel çalışma ile elde edilen verileri kullanarak statta güvenlik sorununun bulunduğunu, stadın kullanılamayacağını hatta yıkılacağını belirtmek doğru değildir” denildi.

    Zemin oturmalarının devam etmesi durumunda stadın taşıyıcı sisteminin nasıl davranış sergileyeceğini bugünden tahmin etmenin zor olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Dolayısıyla Akyazı dolgu alanı üzerinde inşa edilen Şenol Güneş Kompleksi Trabzonspor Medical Park Stadyumu’nun güvenle kullanılmaya devam edilmesi, olası bir tehlike durumunda acil ikaz sistemlerinin devreye girip önceden haber verilmesi veya doğal afetler sonrasında stadın mevcut durumunun değerlendirilmesi amacıyla; ülkemizdeki tüm stratejik yapılarda uygulandığı gibi stadın hem betonarme hem de çelik taşıyıcı sistemine, Yapı Sağlığı İzleme Sistemleri kurulması önem arz etmektedir. Bu şekilde, stadın yapısal davranışına ait grafiklerin 7/24 elde edilmesi sağlanacak, performansı izlenebilecek ve olası bir limit dışı davranışta oluşabilecek hasarları önlemek mümkün olabilecektir. Böylece şampiyonluk yolunda statları dolduran taraftarların güvenliği sağlanmış ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları da sorumluluklarını yerine getirmiş olacaktır.”

     

  • Sümela Manastırı’ndaki görüntülere soruşturma

    Sümela Manastırı’ndaki görüntülere soruşturma

    Tabzon’da, yamaç ıslahı ve restorasyon için ziyarete kapalı Sümela Manastırı’nda, DJ’lerin klip çekimine müsaade eden Valilik ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri hakkında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca soruşturma başlatıldı. Çekimin, bakanlık izni olmadan gerçekleştirildiği; müfettişlerin ise yarın kente geleceği öğrenildi.

    Türkiye’nin önemli tarihi, turistik ve inanç mekanlarından olan, yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alan, Trabzon’un Maçka ilçesi Karadağ eteklerindeki Sümela Manastırı, restorasyon, çevre düzenlemesi, kayalıkların jeolojik ve jeoteknik bakımdan araştırılması ve güçlendirilmesi projesi kapsamında ziyarete kapatıldı. Çalışmaların sürdüğü manastıra, Valilik ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden alınan özel izinle giren proje sahibi ve organizatör DJ Ahmet Şenterzi ile meslektaşları Volkan Gündüz ve Cengiz Can Atasoy, 30 kişilik ekiple klip çekti. Manastır alanına ses ve müzik sistemleri kurulup, kameraların yerleştirildiği çekimlerde çalınan elektronik müziğe, ekibin danslarla eşlik ettiği anlara ait ortaya çıkan görüntüler ise tepki aldı. Görüntülerde, müziğe eşlik eden ekibin, manastırın farklı noktalarında dans ederek eğlendikleri anlar yer aldı.

    ‘DİSKOVARİ EĞLENCENİN NEYE FAYDASI VAR?’

    Sümela’da klip çekimine tepki gösteren Turizm İşletmecileri ve Seyahat Acenteleri Derneği (TİSAD) Başkanı Murat Çavga ise ‘Beynimizin yandığı, aklımızın tutulduğu bir an’ başlığıyla sosyal medyada paylaşım yaptı. Çavga, “Sorumluları bu iznin neden ve niçinini açıklamadığı sürece kamu vicdanı rahatlamaz. Devletimizin yılda 1 gün ibadete izin verdiği bir yapıda diskovari bu eğlencenin neye faydası olacaktır?” dedi.

    BAKANLIK İZNİ YOKMUŞ

    DHA’nın haberinden sonra kamuoyunda tepkilere yol açan görüntüler üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı, soruşturma başlattı. Bakanlık onayı olmadan gerçekleştirildiği öğrenilen çekime izin veren Valilik ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri hakkında soruşturma başlatıldığı, müfettişlerin de yarın kente geleceği öğrenildi.

  • Karadeniz’de hamsi bolluğu

    Karadeniz’de hamsi bolluğu

    Karadeniz’de geçen yıl sınırlı miktarda avlanan hamside bu yıl bolluk yaşanıyor. Trabzon’da kilosu 10 ila 15 liradan satılan hamsi vatandaşlarca ilgi görüyor.

    Karadenizli balıkçılar, ağlarını denize bırakmayı sürdürüyor. Geçen yıl az miktarda avlanan, sezonun büyük bölümünde ise av yasağı getirilen hamsi bu sezon balıkçıların yüzünü güldürüyor. Bereketli bir av sezonu geçiren balıkçılar, bol miktarda hamsi avlıyor. Trabzon’da kilosu 10 ila 15 liradan satılan hamsi vatandaşlarca ilgi görüyor. Tezgâhlarda istavrit 15 TL, lüfer 70 TL, kalkan 200 TL, sargan 50 TL, barbun 40 TL, mezgit ise 35 ile 65 TL arasında satılıyor.

    ‘BOLCA AVLANIYOR’

    Hamsinin ideal boyutlarda ve bol olduğunu belirten balıkçı Mehmetcan Örseloğlu, “Tezgahlarda hamsi bolluğu yaşanıyor. Diğer yıllara nazaran bolca avlanıyor. Umarım bu devam eder. Vatandaşın da bu dönem hem sağlık hem de cep anlamında yiyebilecek olduğu en güzel besin hamsi. Fiyatı çok iyi” dedi.

    ‘HAMSİ EN İYİ SEZONUNU YAŞIYOR’

    Balıkçı Ahmet Çoğalmış ise, “Hamsi son dönemlerin en iyi sezonunu yaşıyor. Hamsi tezgâha erken geldi. Halen daha tezgâhtaki serüveni devam ediyor. Fiyatı hep makul. Halen daha uygun fiyatlarda satılıyor. Oldukça da iyi boyutta. Havalar soğudukça daha da lezzetlenecektir” diye konuştu.

  • Emekli öğretmen peynir tadarken öldü

    Emekli öğretmen peynir tadarken öldü

    Trabzon’da emekli bir öğretmen, pazar yerinde almak istediği peyniri tadarken peynir parçasının nefes borusuna kaçması sonucu yaşamını yitirdi.

    Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde emekli öğretmen Veysel Ayar (69), ilçe merkezinde pazar yerinde alışveriş yaparken peyniri test ettiği sırada peynir parçası nefes borusuna kaçınca birden fenalaştı.

    Olay yerine çağrılan ambulansla Vakfıkebir Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Veysel Ayar nefes almakta güçlük çektiği için Trabzon’daki Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.

    Kaldırıldığı hastanede aort damarında yırtılma da tespit edilen Veysel Ayar doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.

    Ayar, bugün ilçe merkezinde kılınacak cenaze namazının ardından Ağaçlı Mahallesi’ndeki aile mezarlığında son yolculuğuna uğurlanacak.

  • Trabzon’da fuhuş operasyonu

    Trabzon’da fuhuş operasyonu

    Trabzon’da, polis ekiplerince son 3 ayda düzenlenen fuhuş operasyonlarında, 67’si yabancı 231 kadın hakkında işlem yapıldı. Bu kişiler arasında, cadde ve sokaklarda erkeklere cinsel ilişki teklifinde bulunup, çevreye rahatsızlık verdiği belirlenen 155 kadına 31 bin 620 TL ceza uygulandı. Kadınlardan 3’ünde ise cinsel yolla bulaşan hastalıklardan frengi tespit edildi.

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Ahlak Büro Amirliği ekipleri, özellikle Çömlekçi Mahallesi’nde fuhuş yapıldığı belirlenen bazı yapıların kentsel dönüşüm kapsamında yıkılmasının ardından günübirlik kiralanan ev ve apartlarda fuhuş yapıldığı ihbarlarının artmasıyla harekete geçti. Polis ekipleri, denetim ve operasyonlarını sıklaştırdı. Ekiplerin fuhşa yönelik son 3 aylık denetim ve operasyonları sonucu 67’si yabancı 231 kadın hakkında işlem yapıldı. 7’si ev, 10’u apart ve otel olmak üzere toplam 17 adrese düzenlenen baskınlarda yakalanan kadınların 3’ünde, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan frengi tespit edildi. Yabancı uyruklu kadınların sınır dışı edildiği operasyonlarda, 7 kadının da Türk vatandaşlığına geçtiği saptandı. Denetimlerde, özellikle kent merkezi meydan mevkisinde erkeklere cinsel ilişki teklifinde bulunup, çevreye rahatsızlık verdiği belirlenen 155 kadına ise toplam 31 bin 620 TL ceza uygulandı.

    İl Emniyet Müdürlüğü’nün sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımda, “İl merkezi başta olmak üzere ilçelerimizdeki otellerde de kamu sağlığını ve ahlakını tehdit eden fuhuş faaliyetleri tarafımızdan sıkı bir şekilde takip edilmeye ve operasyonel çalışmalar yapılmaya devam edilecektir” denildi.

    FUHUŞ OPERASYONLARI İLE GÜNDEME GELMİŞTİ

    Öte yandan kentsel dönüşüm projesiyle eski imajının silinmesi hedeflenen Çömlekçi Mahallesi’nde yıkımlar tamamlanırken, yeni yerleşim alanlarının inşasına da başlandı. Fuhuş operasyonları ile gündeme gelen mahallede, polisin denetim ve baskınları sırasında otellerin gizli bölmelerinin yanı sıra binalarda açılan deliklerden kaçmaya çalışan kadınlar, yakalanarak gözaltına alınmıştı.

  • 106 yaşında virüsü yendi: Sağlığımı aşıya borçluyum

    106 yaşında virüsü yendi: Sağlığımı aşıya borçluyum

    Trabzon’da yaşayan astım ve kalp hastası Nuriye Özkan (106), yakalandığı koronavirüsü evde gördüğü tedavi ile yenmeyi başardı. Sağlığını yaptırdığı 2 doz Covid-19 aşısına borçlu olduğunu söyleyen Özkan, “Herkes tedbirini alsın, aşılarını olsun. Ben aşımı olmasaydım belki de başka olurdu” dedi.

    Akçaabat ilçesi Derecik Mahallesi’nde yaşayan 8 çocuk, 64 torun sahibi Nuriye Özkan’ın yüksek ateş belirtisi ile gittiği hastanede yapılan koronavirüs testi pozitif çıktı. Evde karantinaya alınıp tedavisine başlanan Nuriye Özkan kısa sürede sağlığına kavuştu. Daha önce 2 doz Covid-19 aşısını yaptıran Özkan, 3’üncü doz aşısı için gününü bekliyor.

    ‘HERKES TEDBİRİNİ ALSIN AŞILARINI OLSUN’

    Hastalığın şakası olmadığını söyleyen Özkan, “106 yaşındayım. Midemden ve kalbimden ameliyatlıyım. Astım, bronşit hastalığım da var. Yaşlılık da var, rahatsızlandım. Beni hastaneye getirdiler, test yapıldı. Sonra bu hastalığa yakalandığımı söylediler. Benim hiçbir yerden haberim olmadı. Yaşlılıktan dolayı ağrılarım zaten vardı. Hastalandığımı anlamadım bile. Abdest alırken başıma su veriyordum bir baktım ki başımdan alev atıyor. Evde karantinaya aldılar bizi. Gelinim de hastalanmış. Ama hepimizin aşıları yapılmıştı. Hastalığı atlattık. Allah herkese iyilik, sağlık versin. Herkes tedbirini alsın aşılarını olsun. Ben aşımı olmasaydım belki de başka olurdu şimdi durumum” diye konuştu.

    ‘ANNEM HASTALIĞI EVDE ATLATTI’

    Koronavirüse karşı en büyük silahın aşı olduğunu belirten Nuriye Özkan’ın oğlu Temel Özkan da, “Annemi aşı olmaya ikna ettik. İki doz aşısını oldu. Daha sonra bize sıra geldi, bizler de aşımızı olduk. İlk annem koronavirüse yakalandı. Daha sonra benim eşime geçti hastalık. Evde karantina sürecimiz başladı, 12 günün ardından hastalığı atlattık. Biz hep haberlerde izliyorduk hastalığın çok zor atlatıldığını. Ama çok şükür aşıların büyük etkisi var. Hiçbir şey anlamadan hastalığı 106 yaşındaki annem evde atlattı. Aşıdan halen daha korkan, endişe eden insanlar var. Aşı bu hastalığa karşı bizim silahımız. Hiç kimse çekinmesin aşısını olsun. Yoksa sonradan çok pişman olurlar” dedi.