Kategori: Trabzon

  • Yolcu uçağına bomba ihbarı! Trabzon’a acil iniş yaptı

    Yolcu uçağına bomba ihbarı! Trabzon’a acil iniş yaptı

    UVEYT’te bir uçağa yapılan bomba ihbarı üzerine ülkeden havalanan tüm uçaklar en yakın havalimanlarına acil iniş gerçekleştirdi. Kuveyt-Trabzon seferini yapan Al Jazeera Havayolları’na ait yolcu uçağı da Trabzon Havalimanı’na acil iniş yaptı. Uçaktaki yolcular tahliye edildikten sonra bomba imha uzmanı ekipler arama başlattı.

    Kuveyt’te bir uçakta bomba olduğu yönünde ihbar yapıldı. Bunun üzerine Kuveyt’ten kalkan havadaki tüm uçakların uygun havalimanlarına acil iniş yapmaları istendi. Kuveyt-Trabzon seferini yapan 51 yolcu ve 6 mürettebatı bulunan CZR-314 sefer sayılı Airbus A320 tipi yolcu uçağı da saat 11.18’de Trabzon Havalimanı’na acil iniş yaptı. Yolcular tahliye edilirken, havalimanında geniş güvenlik önlemi alındı. İtfaiye ve ambulansların bekletildiği havalimanında bomba imha uzmanı ekipler uçakta arama başlattı. Güvenli bölgeye çekilen uçak ve yolcuların valizlerinde aramalar sürüyor.

    VALİ: UÇAKTA 51 YOLCU, 6 MÜRETTEBAT VARDI

    Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, bomba ihbarı nedeniyle Trabzon Havalimanı’na acil iniş yapan yolcu uçağı ilgili açıklamalarda bulundu. Vali Ustaooğlu, “Kuveyt Havayolları Genel Merkezi’ne bir uçağa bomba konulduğuna dair ihbar yapılıyor. Uluslararası kurallar gereği o an havada bulunan Kuveyt Hava Yolları’na ait tüm uçaklara bu durum bildirilerek, bu uçakların uygun yerlere inişleri sağlanmıştır. Kuveyt’ten havalanarak, Trabzon Havalimanı’na gelmekte olan CZR-314 sefer sayılı uçak da saat 11.18’de havalimanına iniş yaptı. Yer güvenlik birimlerimiz tarafından uçak güvenli alana alınarak detayları aramalar yapılıyor. Uçağımızda 51 yolcu ve 6 mürettebat vardı, onların tahliyeleri gerçekleştirildi. Yolcuların bagajlarını detaylı arama işlemleri yapılıyor. Havalimanında uçuşların durdurulması ile ilgili bir şey söz konusu değil. Havalimanı uçuşlara açıktır. Uçak güvenli bölgede araması tamamlanarak tekrar seferine devam edecek” dedi.

  • Yorgun mermiyle ölen Emir’in babası: Yapan kendini biliyor, teslim olsun

    Yorgun mermiyle ölen Emir’in babası: Yapan kendini biliyor, teslim olsun

    TRABZON’da, fındık bahçesinde başına yorgun mermi isabet etmesiyle hayatını kaybeden Emir Yuşa Atıcı’nın (15) ailesi, şüpheliye teslim olması için çağrıda bulundu. Oğlunun ölümünün üzerinden 48 gün geçtiğini söyleyen Mustafa Atıcı, “Yapan kendini biliyordur. Nasıl bu vicdanla nefes alıyor? Gelsin, teslim olsun. Cezasını çekmesini istiyoruz” dedi.

    Olay, 11 Ağustos’ta, Ortahisar ilçesi Yeşilbük Mahallesi’nde meydana geldi. İstanbul’dan dedesini ziyaret etmek için Trabzon’a gelen Emir Yuşa Atıcı, aile bireylerinin fındık topladığı bahçede aniden düştü. Atıcı’nın başından kanlar geldiğini gören yakınları, durumu sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Atıcı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Atıcı’nın sağ kulağının arkasından yorgun merminin giriş yapıp, omuriliğine saplandığı tespit edildi. Ameliyata alınan Atıcı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

    Soruşturma başlatan polis ekipleri, silahı ateşleyen kişinin belirlenip, yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor. Emir Yuşa Atıcı’nın annesi Asiye ve babası Mustafa Atıcı da Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde Trabzon Baro Başkanı avukat Sibel Suiçmez ve Baro Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı avukat Berrak Pınar Alioğlu’nun katıldığı basın toplantısı düzenledi.

    ‘NASIL BU VİCDANLA UYUYABİLİYOR?’

    Asiye Atıcı, cinayet şüphelisine ‘teslim ol’ çağrısında bulunarak, “Gelip, kendisinin teslim olmasını bekliyoruz. 48 gün oldu, nasıl bir vicdanla yatıp, uyuyabiliyor? Oğlumun resmine, gülen yüzüne bakan herkes ağlıyor. Acaba o nasıl bu vicdanla uyuyabiliyor? O şahıs, bir kişiyi öldürmedi. Çocuğumun hayallerini öldürdü, o sırada yanındaki arkadaşının ve bizlerin geleceğini öldürdü” dedi.

    Oğlunun yakın arkadaşının, Emir Yuşa’nın ölümünün ardından şiir yazdığını söyleyen Atıcı, “Annesi, İstanbul’dan arayıp söyledi hatta oğlumun kabristanına gitmek istiyormuş, beni bekliyor. Bir şiir yazmış onun için. Şiirinde ‘Beynimden çık artık Emir, git artık kafamın içinden’ diyormuş. Demek ki çocuk ne kadar düşünüyorsa ‘Artık kafamdan git, rahat bırak’ diyormuş. Bunu yazan okuldan, bebekliğinden beri birlikte büyüdüğü arkadaşı. Başka bir arkadaşı Twitter’dan hesap açıp, bireysel silahlanmayla ilgili bir şeyler paylaşmış. Diğer arkadaşlarına da haber vermiş. Hepsi hesap açıp, bireysel silahlanmayla ilgili paylaşımlarda bulunacaklar. Mümkün olduğunca yaygınlaşır inşallah” diye konuştu.

    ‘CEZASINI MUTLAKA ÇEKMESİNİ İSTİYORUZ’

    Oğlunun ölümünün üzerinden 48 gün geçtiğini söyleyen baba Mustafa Atıcı da “Bunu yapan kimse mutlaka kendini biliyordur. Nasıl bu vicdanla yatıyor, uyuyor, nefes alıyor; bilemiyorum. Yaşıyoruz ama nasıl yaşadığımızı Allah biliyor. Gelsin, teslim olsun. Yaptığı şeyin cezasını mutlaka çekmesini istiyoruz. Bu kadar insan uğraşıyor, bu kadar eziyet çekiyoruz” dedi.

    ‘TAKSİRLE DEĞİL KASTEN ÖLDÜRME’

    Trabzon Baro Başkanı avukat Sibel Suiçmez de “Emir öldürüldü ama onun bu yönde Türk hukuk sistemine önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Israrla takiplerimiz devam edecek. Katil kurşunu sıkan el bellidir. Vicdanen de hukuken de kendisini adalete teslim etmelidir. Baro olarak, bizden de önemlisi Emir’in ailesi bu dosyanın kapanmasına izin vermeyecekler. Bıkmadan, usanmadan adaletin gerçekleşmesi için birlikte çalışacağız. Adaletin gerçekleşmesi kapsamında gerekirse yasal değişikliklerin yapılması talebini de yasal süreç içerisinde bıkmadan usanmadan tekrar edeceğiz. Her dosya kendi içerisinde mahkeme tarafından ayrıca değerlendirecektir ama zaten bizim baştan beri talebimiz bu işin taksirle olmadığı yönünde. Bunun kasten öldürmeyle aynı kapsamda değerlendirilmesi gerektiği yönünde. Bütün çalışmalarımız da bu yönde olacak. Hukukta bazen 1 artı 1, 2 etmez; 1 artı 1, 3 de edebilir. Biz bu dosya kapsamında 3 için çalışacağız” diye konuştu.

    ‘BARBARLIK OLDUĞUNU KABUL ETMEMİZ LAZIM’

    Soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Trabzon Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı avukat Berrak Pınar Alioğlu ise “Yorgun mermi dosyaları zordur. Merminin nereden geldiği belli olmuyor. Trabzon’da çok yaygın şekilde silah atma durumu var. ‘Havaya atılan silah kimseye zarar vermez. Yukarı doğru atıyorum, orada da insan yok’ anlayışı var. Mermi aşağı düşerken hava akımlarının etkisiyle hızlanarak ve dönerek düştüğü yerdeki kişiyi öldürebiliyor. Bu olayda da böyle oldu. 15 yaşında bir insanı hayattan koparıyorsun. Aileye bunu yaşatmaya kimin hakkı var? Saçma sapan bir eğlence yüzünden. Burada çok yaygın şekilde yaşıyoruz. Şehrin içinde de atılıyor, köylerde zaten çok yaygın. Bunun barbarlık olduğunu kabul etmemiz ve yapmamamız gerekiyor” dedi.

  • 4 kişinin yaralandığı takı kavgasında doktor çift boşanıyor

    4 kişinin yaralandığı takı kavgasında doktor çift boşanıyor

    TRABZON’da aileler arasında takı paylaşımı nedeniyle çıkan, gelinin babası emekli astsubay Basri Bulut’un, damat, babası, annesi ve kız kardeşini tabancayla vurup yaraladığı olayda, 2 hafta önce dünya evine giren doktor Burcu Bulut Keleş (30) ile meslektaşı Ümit Keleş (30) boşanıyor. Boşanmak için avukatı aracılığıyla işlemlere başladığını belirten Burcu Bulut Keleş, “Kavgayı ayırmak isteyen babam, silahını çıkartarak yere doğru 5-6 el ateş etti. Bu olay sonucunda eşim ve ailesi yaralandılar” dedi.

    Olay, 25 Eylül’de 1 Nolu Bostancı Mahallesi Hasan Çavuş Sokak’ta meydana geldi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi’nde görevli Dr. Burcu Bulut Keleş ile meslektaşı Ümit Keleş’in aileleri, 11 Eylül’de yapılan düğünde takı paylaşımı nedeniyle tartıştı. Aynı gün konuyu kapatan aileler, 25 Eylül’de yeniden bir araya geldi. Kastamonu’ndan Trabzon’a gelen gelinin babası emekli astsubay Basri Bulut, çıkan tartışmada belinden çıkardığı tabancayla damadı Ümit Keleş ile babası Hasan (53) annesi Meryem (53) ve kız kardeşi Edanur Keleş’i (25) yaraladı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ilk müdahalenin ardından yaralıları hastaneye kaldırdı. Kaçan Basri Bulut ise polis ekiplerince tabancasıyla birlikte yakalanarak gözaltına alındı.

    TUTUKLANDI

    Emniyetteki sorgusunda, “Düğününde takılan altınların damadın ailesinin istediğini öğrenince, onlara ‘altınlar kızımda kalsın’ dedim. Bir anda üzerime doğru yürüdüler. O sırada silahımla ateş ettim” dediği belirtilen Basri Bulut, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

    DOKTOR GELİN: ALTINLARI İSTEDİLER

    Demirören Haber Ajansı’na (DHA) yaşananları anlatan gelin Burcu Bulut Keleş, eşinin ailesinin takıları istemesi üzerine tartışma çıktığını söyledi. Boşanmak için avukat aracılığıyla işlemlere başladığını belirten Burcu Bulut Keleş, “Eşimle evlenme aşamasında olduğumuz zaman zarfında ve evlendikten sonra da eşimin ailesinin bize karışması nedeniyle tartışmalarımız başladı. Eşimin ailesi, giyim tarzıma, örf ve adetlerime karışmaya başladı. Evlendikten sonra da düğünde takılan altınları bizden istediler. Altınları vermek istemedim. Bana ‘altınlar bizde duracak, biz saklarız’ diye ısrar ettiler. Ben de altınlar ‘bize ait, gerekirse bankada kasada saklarım’ dedim. Bu nedenle eşim ve ailesi ile aramızda huzursuzluk başladı, devamlı tartışıyorduk. Eşim zaman zaman ailesinin evine gidip geri geldiğinde devamlı olarak benimle tartışma ortamı yapıyordu. ‘Ailem ne derse, o olacak’ diyordu” dedi.

    ‘EŞİM BANA KIZIP BAĞIRDI’

    Eşi ile olan tartışmalarına babasının telefon görüşmesinde şahit olduğunu belirten Burcu Bulut Keleş, “En son olay yaşanmadan 3 gün önce yine bu sebeplerle eşimle tartıştık. Bu tartışma sırasında babam Basri Bulut, telefonla beni görüntülü olarak aramıştı. Yine aramızda altın mevzusu açıldı. Eşim bana kızıp bağırdı. Telefonda babama ve anneme de bağırdı. Babam bana ‘sen huzursuzsan, sana yardımcı oluruz. Evden ayrılırsan sana ev tutarım’ dedi. Ben de ailemin beni desteklediğini hissetmem üzerine eşime evlilik yüzüğümü verdim ve evden ayrıldım. Dışarıda birkaç saat dolaştım, ıslandım, sonra eve geri döndüm, sonra eşimle barıştık” diye konuştu.

    ‘ANNEME, ‘BU KIZI NAMUSSUZ YETİŞTİRMİŞSİN’ DEDİLER’

    Eşinin ailesi tarafından kendisine ağır hakaretler yapıldığını öne süren Burcu Bulut Keleş “Annem ile babam telefon görüşmesinin üzerine Trabzon’a geldiler. İki gün otelde kaldılar, evlilik durumunun nasıl gittiğini görmek istediler. Olay günü sabahı eşimle birlikte kaldığımız evde uyandım. Eşim, babasını benimle konuşmak istediğini söyledi. Konuşmak istemedim. Buna rağmen altınları alması için babasını bizim evimize çağırdı. Bu sırada beni annem telefonla aradı, kayınpederimin geleceğini söyledim. Annem ‘biz de geliyoruz, bu işi konuşalım’ dedi. Eşim de bunun üzerine ‘o zaman ben de ailemi getireyim’ dedi ve evden ayrılarak annesi ile kız kardeşini de alıp getirdi. Hep birlikte oturup konuşmaya başladık. Konuşma esnasında eşimin annesi ve babası ile kız kardeşi devamlı beni eleştiriyordu, yine aileme benim ‘açık giyindiğim, namussuz olduğum’ şeklinde konuşmaları oldu. Anneme de hitaben ‘bu kızı namussuz ve cahil yetiştirmişsin’ diye söylediler. Annem ile babam beni savunmaya başladı, aramızda bu şekilde bir tartışma yaşandı” ifadelerini kullandı.

    ‘KAYNANAM BANA SALDIRDI’

    Babasının kavgayı ayırmak için silahını çıkardığını iddia eden Burcu Bulut Keleş, şunları söyledi:

    “Kayınpederim, tartışmada ‘ev benim, defolun gidin’ deyince arbede çıktı. Arbede sonra kavgaya dönüştü. Kavgayı ayırmak isteyen babam, silahını çıkartarak yere doğru 5-6 el ateş etti. Bu olay sonucunda eşim ve ailesi yaralandılar. Kaynanam Meryem Keleş, bana saldırdı. Saçımdan çekti, boğamızı tuttu. Ailem bana ‘bu iş büyüyebilir, buradan ayrılalım’ dedi. Annem ve babam ile birlikte dışarı çıktık, komşulara ‘ambulansı ve polisi arayın’ dedim. Aracıma binerek sakinleşmek için olay yerinden ayrıldım.”

     

  • Nüfusa oranla en çok vaka görülen Trabzon’da 10 kat artış

    Nüfusa oranla en çok vaka görülen Trabzon’da 10 kat artış

    SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca’nın paylaştığı, illerin haftalık Covid-19 vaka sayısı haritasına göre, nüfusa oranla en çok vakanın görüldüğü kent olan Trabzon’da vakalar, son 3 ayda 10 kat arttı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, “İnsanlar uzun süren Covid-19 döneminde ‘Artık ne olacaksa olsun’ der gibi hem birbirlerini ziyaret ediyor; düğün, taziye, nişan, nikahta buluşuyor. Bu kadar yüksek olan sayının bulaştırma riskini artırmış oluyor” dedi.

    Sağlık Bakanı Koca, sosyal medya hesabından, 11-17 Eylül’de illere göre 100 bin kişiye düşen Covid-19 vaka sayısının güncel haritasını paylaştı. Haritada en çok vaka yoğunluğu yaşanan iller listesinde Trabzon, 538,61’lik oranla ilk sırada yer aldı. Geçen haftalarda lider olan Rize’de vaka oranı 476,25, Bayburt’ta ise 393,11 oldu. Bölgede 3 kentin yanı sıra Gümüşhane, Artvin, Samsun, Giresun ve Ordu da yüksek vaka oranlarıyla öne çıktı.

    Karadeniz Bölgesi’nin Covid-19 vaka oranında mart ayından bu yana liderliği elinde bulundurduğunu söyleyen KTÜ Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, “Son haftada Trabzon lider konumunda. Burada hem nüfusu hem de Karadeniz Bölgesi’nde metrekare başına düşen insan sayısının yoğunluğunu ve bir araya gelme zorunlulukları hesaba katarsak özellikle eylül ayında insanlar dışarıda durmaktan çok kapalı mekanları tercih etmeleri nedeniyle yakın ilişkileri oldu. Maalesef gözlemimiz şudur, bölgede kurallara tam olarak uyulmuyor” dedi.

    ‘AKRABALAR ARASINDA POZİTİFLİK ÇOĞALIYOR’

    Prof. Dr. Aydın, düğün, taziye, misafirlik gibi temasların arttığını belirterek, “Son günlerde kırsal alanda da vakaların sayıca artmaya başladığını, akrabalar arasında pozitifliğin de çoğalmaya başladığını gördük. İnsanları düğünlerde görüyoruz, kapalı alanlarda düğünler yapılmaya başlandı. Önlemlerin yeterli olmadığını görüyoruz. Ciddi sayılara ulaşan düğünlerin yapıldığını görüyoruz. Çeşitli nedenlerle ziyaretler var. İnsanlarda bıkkınlık oluştuğunun farkındayız. İnsanlar uzun süren Covid-19 döneminde ‘Artık ne olacaksa olsun’ der gibi hem birbirlerini ziyaret ediyor; düğün, taziye, nişan, nikah, yemek, misafirliklerde buluşuyor. Bu kadar yüksek olan sayının bulaştırma riskini artırmış oluyor” diye konuştu.

    ‘VAKALAR 700 İLE 1000 ARASINDA’

    Her geçen gün artan vaka sayılarının geometrik olarak yükselmeye başladığını söyleyen Prof. Dr. Aydın, “Trabzon için konuşacak olursak haftada 4 bin 500’e yakın vaka pozitifliği var. Bu kadar çok vakanın olduğu bir ortamda insanlar daha çok bir araya gelirse bulaşın daha fazla olacağı, geometrik olarak yükselmeye başlayacağını söylemek mümkün. Vaka pozitif sayımız arttıkça bulaş yavaş değil, çok daha hızlı artacak. 1 iken 2, 2 iken 4, 4 iken 16, 16 iken 256 şeklinde gitme olasılığı var. Mevsimsel nedenler ve sektörlerin faaliyette olmasından dolayı kapalı mekanlarda zaman geçirmemiz artmakta. O nedenle böyle bir riske işaret etmek istedim. Geometrik artışımız şöyle; haziran ayında günlük pozitiflik oranı 100’ün altındayken şimdi 700 ile 1000 arasında yer almış durumda. Yaklaşık 10 katından fazla. Küçük de olsa bir geometrik artışın olduğunu söylemek gayet realitik bir bakış” dedi.

  • Başında mermiyle yaşadı: 43 yıl sonra ‘gazi’ sayıldı

    Başında mermiyle yaşadı: 43 yıl sonra ‘gazi’ sayıldı

    Suriye sınırında 1978’de vatani görevini yapan Mustafa Tiryaki, 5 yıl önce baş ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede başında mermi olduğu ortaya çıktı. Hukuk mücadelesini kazanan Tiryaki’ye 43 yıl sonra ‘gazilik’ unvanı ve madalyası verildi.

    Suriye sınırında, 1978 yılında kaçakçılarla girdiği çatışmada ağır yaralanan ve tedavisinin ardından taburcu olup, terhis edilen Trabzonlu er Mustafa Tiryaki (64), girişimlerine rağmen gazi sayılmadı. 5 yıl önce baş ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede başında mermi olduğu ortaya çıkan ve hukuk mücadelesini kazanan Tiryaki’ye 43 yıl sonra ‘gazilik’ unvanı ve madalyası verildi. Tiryaki, “Yüzümde gururla taşıdığım izlerim ve kafamdaki mermi ile bu onura nail oldum, gözüm açık gitmez” dedi.

    Trabzon’un Arsin ilçesinde yaşayan Mustafa Tiryaki, 29 Temmuz 1978’de, Şanlıurfa Jandarma Hudut Taburu’nda vatani görevini yaptığı sırada Suriye sınırında kaçakçılarla girdiği çatışmada isabet eden mermilerle yaralandı. Ankara’da 2 ay boyunca tedavi gören Tiryaki, ardından taburcu edildi. Döndüğü memleketinde sağlık sorunları devam eden Tiryaki, bir dizi ameliyat geçirdi. ‘Gazilik’ unvanı için hukuk mücadelesi veren Tiryaki, süreçleri takip edemediği için sonuç alamadı.

    BAŞINDA MERMİ ÇIKTI

    Mustafa Tiryaki, 5 yıl önce baş ağrısı ve görme bozukluğu şikayeti ile hastaneye başvurdu. Tiryaki’nin başının sol ön kısmında, askerde yaralandığı dönemden kalan mermi çekirdeği olduğu belirlenirken, risk nedeniyle alınamadı. Raporlarını alan Tiryaki, ‘gazilik’ unvanı için yeniden hukuk mücadelesine girişti. 5 yıl süren davalar sonucu yargı kararı ile Tiryaki’ye ‘gazilik’ unvanı beratı ve madalyası verildi.

    ‘ÖLSEM DE GÖZÜM AÇIK GİTMEZ’

    Büyük mutluluk yaşadığını anlatan Mustafa Tiryaki, “Davamda haklı olduğumu bildiğim için hiç peşini bırakmadım. Mücadelemden vazgeçmedim. Bizim dönemimizde askerlik 20 aydı. Ben askerliğimi yaparken arkadaşlarımı şehit verdim. Gazi olan arkadaşlarım da oldu ama bana ‘gazilik’ unvanı verilmedi. Görüşmediğim, kapısını çalmadığım kimse kalmamıştı. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği avukatları bana çok yardımcı oldu. Onların açtığı davalarla gazilik onurumu aldım. Yüzümde gururla taşıdığım izlerim ve kafamdaki mermi ile bu onura nail oldum, ölsem de gözüm açık gitmez” diye konuştu.

     
  • Taş ocağına karşı birlik oldular

    Taş ocağına karşı birlik oldular

    Trabzon’un Maçka ilçesindeki Zigana Dağı eteklerinde bulunan ve doğal güzelliklerinin yanı sıra sütlacı ile de meşhur olan Hamsiköy’de yapılması planlanan taş ocağı tepkilere neden oldu. Yılda 300 bin dolayında turisti ağırlayan vadide açılmak istenen taş ocağı ve tesise karşı 2 binden fazla imza toplayan yöre halkı, kararın geri çekilmesini istiyor. Çıralı Mahallesi Muhtarı Recep Gürsoy, “Bu güzel yaylamıza kimseyi sokmayacağız” dedi.

    Türkiye’nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından Sümela Manastırı’nın da yer aldığı Trabzon’un Maçka ilçesindeki Zigana Dağı eteklerinde yer alan sütlacı ile ünlü Hamsiköy Mahallesi Kangel Yaylası’nda patlatmalı taş ocağı ve kırma eleme tesisi planlandı. Hamsiköy ve civardaki Ciharlı, Çıralı, Dikkaya ve Güzelyayla mahallelerinde yaşayanlar taş ocağı ve kırma tesisine doğaya ve çevreye vereceği zarar nedeniyle karşı çıkıyor. Yöre halkı, 20’si otel 50’ye yakın işletme ve tesisinin bulunduğu yılda 300 bin dolayında turistin ziyaret ettiği vadiye planlanan taş ocağına karşı 2 binden fazla imza topladı. İmzalar Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne iletilmek üzere Maçka Belediye Başkanlığı’na teslim edildi.

    ‘İZİN VERMEYECEĞİZ’

    Taş ocağı kararının yanlış olduğunu belirten Çıralı Mahallesi Muhtarı Recep Gürsoy, “Hamsiköy 5 mahalleden oluşuyor. Taş ocağının yapılmasının planlandığı yerde bizim hayvanlarımız yaylıma çıkıyor. Burası sütlacı ile meşhur bir yer. Burada yapılan sütlaç tadını, oradaki yaylada otlayan ineklerin sütünden alıyor. Oradaki taş ocağı binlerce turist ağırlayan Hamsiköy’ün sadece doğal güzelliklerini bitirmeyecek. Aynı zamanda buranın tescilli markası olan ve lezzeti ile tüm dünyada ün salan sütlacını da bitirecek. Böyle bir şeye izin vermeyeceğiz. Bu güzel yaylamıza kimseyi sokmayacağız. Bizim o yaylamızda su havzalarımız, şelalelerimiz var. Bunların yok olmasını ve susuz kalmayı da istemiyoruz” diye konuştu.

    ‘VİCDANLARI NASIL EL VERECEK’

    Gurbetten memlekete huzur bulmaya geldiklerini anlatan Memure Şeker, “Biz yaylamızda taş ocağı yapılsın istemiyoruz. Kuş sesleri, doğanın muhteşem sesleri ve bu yeşillikler içinde oturuyoruz. Kimse gelip de bizim burada huzurumuzu bozmasın. Ben o yaylada 25 yılımı geçirdim. Oranın bozulmasını istemiyorum. Hayvancılıkla uğraşıyoruz. Hayvanlarımızı nerede otlatacağız. Orada güzel şelaleler var. Onları nasıl bozmaya vicdanları nasıl el verecek. Karşı dağda taş ocağı yaptılar. Orayı her gördüğümde psikolojim bozuluyor. Biz taş ocağına karşıyız” dedi.

    ‘DOĞANIN TAHRİP EDİLMESİNİ İSTEMİYORUZ’

    Yaylayı görmek için her yıl binlerce turistin geldiğini belirten Metin Şeker ise, “Hamsiköy sütlacı lezzetleri ve bu güzel doğası ile bilinen bir yer. Biz hepimiz gurbetçiyiz. Nefes almak için fırsat buldukça memleketimize buraya geliyoruz. Bu güzel doğanın bozulmasını istemiyoruz. Yaylamızda çok güzel bir şelalemiz var. Manzaramız var. Buraya gelen turistler ‘siz cennette yaşıyorsunuz’ diyorlar. Biz buranın bozulmasını tahrip edilmesini istemiyoruz. Karşıki dağda yapmaya çalıştılar orası şimdi çöl oldu. Bizim yerimizin de böyle olmasını istemiyoruz. Taş ocağına karşıyız. Buna asla izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • 3 kızını öldüren müezzinin uyarı aldığı ortaya çıktı

    3 kızını öldüren müezzinin uyarı aldığı ortaya çıktı

    Trabzon’un Of ilçesinde evlerinin bir kilometre uzağındaki çay bahçesine götürdüğü kızları Yaren (11), Hiranur (7) ve Elif Göktaş’ı (4) tabancayla başlarından vurup öldüren müezzin Emre Göktaş’ın (36), daha önceki görev yeri Rize’deki Fener Camisi’nde disiplinsiz hareketleri nedeniyle ‘uyarı’ aldığı ortaya çıktı. Cami imamı ve cemaatle sürekli kavga ettiği belirtilen Göktaş’ın devam eden disiplinsiz hareketleri nedeniyle görev yerinin 2 ay önce değiştirildiği bildirildi.

    31 Ağustos Salı günü Trabzon’un Of ilçesi Uluağaç Mahallesi’nde Of Müftülüğü’nde müezzin olan Emre Göktaş, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni telefonla arayıp 3 kızını öldürdüğünü söyledi. İhbar üzerine adrese jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Çay bahçesine gelen ekipler, yerde kanlar içinde yatan Yaren, Hiranur ve Elif Göktaş kardeşlerin hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerinde bekleyen Emre Göktaş da suç aleti tabancayla jandarma ekiplerince gözaltına alındı.

    Çocukların cansız bedeni olay yerindeki incelemenin ardından otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Otopsi işleminin ardından 3 kardeş, dün Çaykara ilçesi Taşhanpazarı Mahallesi’nde toprağa verildi. Emre Göktaş da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

    UYARI ALMIŞ

    Rize’deki Fener Camisi’nde müezzin olarak görev yapan Göktaş’ın sürekli cami imamı ve cemaatle tartıştığı, kavga ettiği ve sorunlar yaşadığı ortaya çıktı. Disiplinsiz hareketlerini sürdüren ve hakkında sürekli şikayetler yapılan Göktaş’ın Rize İl Müftülüğü’ne çağrılarak uyarıldığı belirtildi. Göktaş’ın devam eden disiplinsiz hareketleri nedeniyle 2 ay önce görev yerinin değiştirildiği, Trabzon’un Of İlçe Müftülüğü emrine verildiği ifade edildi.

  • Üç kızını öldüren imamın ifadesi ortaya çıktı

    Üç kızını öldüren imamın ifadesi ortaya çıktı

    Trabzon’un Of ilçesinde eşinden 4 aydır ayrı yaşayan ve cinnet sonrası 3 küçük kızını dün silahla vurarak öldüren imamın ilk ifadesinde çocukların kendisinde soğuduğu hissettiğini belirterek olay anını hatırlamadığını söylediği öğrenildi.

    Trabzon’da cinnet getirerek üç küçük kızını silahla öldüren imamın ilk ifadesi ortaya çıktı.

    Of ilçesinde Uluağaç mahallesinde yaşayan imam Emre Göktaş (36) 12 yıllık eşiyle bir süredir şiddetli geçimsizlik yaşamaya başladı.

    İddiaya göre, eşi Sibel Göktaş 4 aydır eşinin kendisini darp etmesi nedeniyle çocuklarını alarak evi terk ederken, bunu içine sindiremeyen Emre Göktaş kendisini 2 ay önce darp etti.

    Eşinin şikayetçi olması nedeniyle mahkeme tarafından 1 ay uzaklaştırma cezası alan Emre Göktaş, ayrı yaşadığı eşinden 3 kızını dün Of ilçe merkezinde teslim alarak ilçenin Uluağaç Mahallesi’ndeki evine getirdi. Emre Göktaş, daha sonra kızları Yaren Göktaş (11), Hiranur Göktaş (8) ve Elif Göktaş’ı (5) bir süre sonra evinden 1 kilometre uzakta dere kenarındaki ıssız bir yere götürerek silahla kafalarına birer kurşun sıkarak öldürdü.

    Emre Göktaş olay sonrası jandarmayı arayarak ekiplere teslim olurken, 3 kızın cansız bedenleri otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.

    “ÇOCUKLARIN BENDEN SOĞUDUĞUNU HİSSETTİM”

    Jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınan Emre Göktaş’ın ilk ifadesinde çocuklarının kendinden soğuduğunu hissettiğini ve olay anını hatırlamadığını söylediği öğrenildi.

    Göktaş işlemlerinin ardından güvenlik önlemleri nedeniyle bugün Trabzon Adliyesi’ne çıkartılacağı öğrenildi.

  • Sümela’da restorasyon atıkları dereye dökülmüş

    Sümela’da restorasyon atıkları dereye dökülmüş

    Trabzon’un Maçka ilçesinde 5 yıl süren restorasyonunun ardından saklı kalmış mekanları ile birlikte ziyarete açılan Sümela Manastırı’nda inşaat atıklarının dere kenarına döküldüğü ortaya çıktı. Manastıra yaklaşık 400 metre mesafede Altındere Vadisi Milli Parkı içerisine dökülen inşaat, plastik ve kiremit atıklarının bir bölümünün suya karışarak kirlilik oluşturduğu öne sürüldü. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü inceleme başlatırken, dere kenarındaki hafriyat atıkları kaldırıldı. Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, “Böyle bir şeyin olması inanılır gibi değil” dedi.

    Sümela Manastırı’nda, Şubat 2016’da restorasyon, çevre düzenlemesi, kayalıkların jeolojik ve jeoteknik bakımdan araştırılması ve güçlendirilmesi çalışması başlatıldı. Kaya düşme riskine karşı kapatılan manastırda endüstriyel dağcılar, taş düşmelerine karşı yamaçları çelik ağlarla örüp, güçlendirdi. Restorasyon ekibi de iç alanlarda çalışma yaptı. Çelik ağların yamaca serildiği ‘bohçalama’ sistemiyle korunan manastır, tamamlanan restorasyon çalışmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımı ile ziyarete açıldı. Manastırdaki restorasyon sırasında saklı mekanlar da gün yüzüne çıkarıldı. Ana Kaya Kilisesi’nin sağında yer alan 10 şapel, çan kulesi, misafirhane, keşiş ve öğrenci odaları, mahzen ve benzeri yapılar manastır tarihinde ilk kez ziyarete açıldı.

    ATIKLAR DEREYE ATILMIŞ

    Manastır’da süren restorasyon sırasında inşaat atıklarının dereye döküldüğü ortaya çıktı. Manastıra yaklaşık 400 metre mesafede Altındere Vadisi Milli Parkı içerisine dökülen inşaat, plastik ve kiremit atıkları nedeniyle kirlilik oluştu. Dere kıyısına dökülen atıkların bir bölümünün suya karıştığı iddia edildi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü inceleme başlatırken, sosyal medyada manastır yakınına dökülen atıklar tepki çekti. Tepkiler üzerine dere kıyısındaki hafriyat atıkları kaldırıldı.

    DOÇ. DR. ERÜZ: İNANILIR GİBİ DEĞİL

    Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Erüz, manastır yakınında yaklaşık 100 metre kadar bir alan içerisinde ciddi miktarda inşaat molozu ve hafriyat malzemesi döküldüğünü belirterek, “Kızılağaçların neredeyse 5 metre yarı beline kadar dolu bir hafriyattan bahsediyoruz. Hafriyatın içerisinde ve üzerinde ciddi miktarda inşaat molozu, her türlü plastik, kiremit, sac gibi atıkla dolu olduğunu bizatihi gözlerimle gördüm ve hayret ettim. Bu olmaması gereken bir durum, çünkü burası bir Milli Park, doğal sit alanı ve mutlak korunması gereken, hiçbir şekilde inşaat molozu ya da hafriyat dökme yapılabilecek bir yer değil. Burası hafriyat döküm alanı olamaz. Çöp döküm alanı asla olamaz ama dökülmüş. O yamaçlarda pislik oluştu. Böyle bir şeyin olması inanılır gibi değil” diye konuştu.

    ‘ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMA UYGULANMALI’

    Doç. Dr. Erüz, sorumluların bulunarak haklarında işlem yapılması gerektiğini belirterek “Bilinerek yapılıyorsa hukuki olarak suç işlenmiş. Bilgi dışında yapılan bir eylemse o zaman ilgili kurumlar bunun hakkında acil olarak gerekli soruşturmayı yapıp, izinsiz bu işlemi yapanlar ve yaptıranlar hakkında gerekli adli ve idari soruşturma ve cezai işlemi mutlaka uygulaması gerekiyor. Aksi durumda yakında elimizde ne doğal bir alan, ne koruma alanı, ne Milli Park, ne kültürel bir SİT’ten bahsedemeyiz. Çünkü bunları koruyoruz derken, bulunduğu peyzajı, coğrafyayı ve vadiyi kirleterek herhangi bir eseri koruyamayız ve o alanı da gerçek anlamda turizme kazandıramayız” dedi.

  • Fındık bahçeleri sökülen çiftçiler dertli

    Fındık bahçeleri sökülen çiftçiler dertli

    Trabzon’un Maçka İlçesi Esiroğlu Mahallesi Duralı mevkiindeki fındık bahçeleri hastalık nedeniyle karantinaya alınıp söküldü. Ekmek kapısı kapanan çiftçilere ise bugüne kadar hiçbir yardım yapılmadı.

    CHP Ekonomi Masası üyeleri Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Maçka İlçe Başkanı Nihan Göktürk ile birlikte bölgedeki çiftçilerin sorunlarını dinledi.

    Maçka’ya bağlı Esiroğlu Mahallesi fındık üreticilerini de ziyaret eden heyet, Duralı mevkiinde ‘Drakula’ olarak bilinen Turunçgil Uzun Anteli Teke Böceği’nin nedeniyle fındık bahçeleri karantinaya alınıp sökülen çiftçilerle buluştu. Bahçe sahipleri, yıllardır fındık ürettikleri bahçelerinin Drakula nedeniyle karantinaya alınıp ağaçlarının söküldüğünü aktardılar. Fındık ağaçlarının söküldüğü yerde yıllık kilo başına 15 lira gibi bir para ödenmesi kararı alındığını ama bugüne kadar herhangi bir para ödenmediğini ifade eden çiftçiler, “Burada 4 yıl boyunca yeni fındık fidanı ekimi yasaklandı. Bizim yeniden fındık üretebilmemiz için en az 8 yıl gerekiyor. Kilo başına 4 yıl boyunca destek verileceği söyleniyor. Bu durumda başka geliri olmayan insanlar neyle geçinecek. Fındığın kilosu için bu yıl 30 liradan bahsediliyor. Bize 4 yıl boyunca 15 lira verilecek. Başka hiçbir geliri olmayan bu insanlar neyle geçinecek. Bu konuda devletin bize yardım etmesi gerekiyor” dediler.

    CHP’li milletvekilleri Orhan Sarıbal ve İlhami Özcan Aygun, sorunun çözümü için konuyu gündeme getireceklerini ve takipçisi olacaklarını belirttiler.

    Çiftçilerin dile getirdiği bir başka sorun ise, bölgede üretim yapan çok sayıda çiftçinin Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı olmadıkları gerekçesiyle tarım desteklerinden yararlanmamaları konusuydu.

    ÇKS sorununa çözüm şart

    CHP’li Sarıbal, “Bu sorun mutlaka giderilmeli. Mahallenin muhtarının oluru ile Ziraat Odası’ndan alınacak bir belge ile bu insanların sorunu giderilmeli. Muhtar kimin ekip kimin ekmediğini bilir. Tarım İl Müdürlüğünün kayıtlarında da kimin ekip ekmediği bilgisi var. Ziraat Odasından alınacak bu belgeyle üretim yaptığı belirlenen insanlar tarım desteklerinden yararlandırılmalı” dedi.