Kategori: Trabzon

  • Balık çok alan yok

    Balık çok alan yok

    Trabzon Balık Hali’nde farklı balık çeşitleri tezgahları süslerken balıkçılar, satışların bugünlerde durgun olmasından yakınıyor.

    Ramazan’da balığa olan ilginin Ramazan öncesine göre azaldığını fiyatlarında gayet makul olduğunu belirten balıkçılar en ucuz olan istavrite bile ilginin olmadığını belirtiyorlar.
    Balıkçı esnaflarından Erkan Keleş, Ramazan’da satışların durgun geçtiğini belirterek “Her şey bol. Ramazandan önce balık daha çok satılıyordu Ramazan geldi satışlar durdu. Mezgit 75 TL, istavrit 40 TL, Somon Ramazandan önce 150-200 TL idi şimdi 125 TL. Dolayısıyla fiyatlar bayağı düştü ama vatandaş yemiyor sebebini de bilmiyoruz. Balık Ramazandan önce daha bol idi daha pahalı idi Ramazan’da da bol fiyatı ise daha ucuz. En ucuz balık istavrit kilosu 40 TL” dedi.

    Balıkçı esnaflarından Mehmetcan Örseloğlu, balık fiyatlarının makul olmasına rağmen vatandaşın balığı tercih etmediğini kaydederek, “Bu sezon bolluk bereket sezonu diyebiliriz. Sezon başından beri balık hiç hız kesmedi fiyatlarda gayet makul. Balık ucuz olmasına rağmen vatandaş daha çok tavuk ete yöneliyor. Balık ucuz olmasına rağmen vatandaşın tüketmemesine şaşırıyoruz. İstavrit 50 TL, mezgit 125-150 TL, sargan 250 TL, sarıkulak 75-100 TL, hamsi 100 TL, levrek 200 -300, somon 150 TL, tirsi 50 TL, kupez 50 TL, barbun 200-250 TL. Fiyatlarımız Ramazan öncesine göre aynı gayet makul “diye konuştu.

    Balıkçı esnaflarından Emin Avcı ise balık çeşidinin çok olduğunu ancak alan olmadığından yakınarak“ Fiyatlarımız gayet normal. İstavrit 40-50 TL, somon 150, alabalık 125 TL, levrek, çupra 200-250 TL, mezgit 150-300 TL, yerli hamsi 150 TL, sargan 300 TL, barbun 250-300 TL. Fiyatlarımız Ramazan öncesine göre daha ucuz daha uygun. Ramazan’da balığa fazla talep yok. Genelde Ramazan’da balığa talep daha fazla olur ama bir haftadan beri fazla talep yok. Çeşit bol alan yok” ifadelerini kullandı.

  • Kuyumculardan vatandaşlara altın uyarısı

    Kuyumculardan vatandaşlara altın uyarısı

    Trabzon’da hizmet veren Nevzat Kuyumculuk Genel Müdürü Erhan Şakar, gram altın fiyatının son bir haftada 100 TL civarında bir artış gösterdiğine dikkat çekti. Şakar “Altın bir son haftada gram fiyatı 100 TL civarında bir artış gösterdi. Yatırımcı şu anda daha çok altına yöneliyor çünkü dövizden daha çok kazandırıyor. Fiyatlar yükseldiği için alan daha çok. Bozdurmak isteyenler ise fiyatın biraz daha artmasını bekliyor. Yıl sonuna kadar ya da seçimlerden sonra altının 3 bin 500 TL’yi göreceği söyleniyor” dedi.

    “Güvenilir yerlerden altın alınsınlar”
    Merdiven altı diye tabir edilen yerlerde satılan kesme altının güvenilir olmadığını kaydeden Şakar, “Güvenilir altın almak isteyenler mağazalardan almalarını tavsiye ediyoruz. Merdiven altı dediğimiz yerlerden ucuza, kesme altın dediğimiz sertifikasız, garantisiz bilmediği altını almalarını tavsiye etmiyoruz. Çünkü kuyumcuya bozmak için geldiklerinde sıkıntı yaşayacaklar. Mağazacılar olarak kesme altın ne alıyoruz ne de satıyoruz. Bunlar atölyeler arası dönen altındır. Yatırımcının kesme altın denilen altını almasını tavsiye etmiyoruz. Ucuzuna kanıp kesme altın almasın. Sertifikalı garantili altını mağazadan alsın. Merdiven altı dediğimiz yerlerden ucuzuna kanıp almasınlar” diye konuştu.

    Trabzon hasırının fiyatı neredeyse otomobil fiyatına ulaştı
    Atının gram fiyatının her geçen gün artması neredeyse otomobil fiyatına ulaşan dünyaca üne sahip coğrafi işaretli Trabzon Hasır bileziğini etkilediğini kaydeden Şakar, “Altın artışıyla birlikte Trabzon burması, Trabzon hasırının fiyatı artıyor. Trabzon hasırının fiyatı takım olarak 300, 400 ve 500 bin TL’ye kadar kalınlığına göre fiyatı değişebiliyor. Bir önceki fiyatına göre 20-30 bin TL zamlandı” şeklinde konuştu.

  • 4 bin hektardan fazla alanda fındık sökümü yapıldı

    4 bin hektardan fazla alanda fındık sökümü yapıldı

    Maçka ilçesi Esiroğlu mahallesinde 2018 yılı Mayıs ayı sonlarından itibaren görülen ve fındık bahçelerinde dalların kurumasına neden olan ve halk arasında ‘Drakula’ olarak adlandırılan Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceğinin yayılımı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, “Belli bir sıcaklığı bulunca kendilerini dışarıya atacaklar yumurtalarını larvalarını bırakacaklar daha sonra hayatlarını devam ettirecekler. Fındığın şu anda çok çok belirgin üç tane zararlısı var. Turunçgil Uzun Antenli Böceği, fındığın dalını komple kurutuyor yok ediyor, Kahverengi Kokarca, Ricania simulans diye yalancı kelebek var ayrıca dal kıran.

    Biz bunlarla ilgili vakit geçirmeden baskın bir mücadele yapmamız gerekiyor. Bunu bir şekilde durdurmamız gerekiyor. Aksi takdirde önümüzdeki yıllarda çok farklı noktalara geleceğimizi belirtmek isterim. Şu ana kadar verdiği zararla ilgili verim anlamında kesin bir şey söyleyemeyiz. Tarım ve Orman Bakanlığınca Çağlayan Mahallesinde Turunçgil Uzun Antenli Böceği ile yapmış olduğu söküm çalışmasında oradaki çiftçilerimize 24 milyon TL ödeme yapıldı, 4 bin hektardan fazla alan söküldü. Şu anda böyle bir çalışma sadece o bölgede yapıldı. Yayılmayı durdurmak için o bölgede durdurmaya çalıştılar. Önümüzdeki yıllarda ne kadar başarılı olunduğuna bakacağız” diye konuştu.

  • Guinness için horon halkası oluşturdular

    Guinness için horon halkası oluşturdular

    Trabzon Ticaret Sanayi Odası (TTSO) Trabzon AB Merkezi tarafından TOBB Trabzon İl Kadın Girişimciler Kurulu ile birlikte gerçekleştirilen “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” etkinliği çerçevesinde “Kadınlarla El Ele Horonu Dik Oyna” etkinliğinde aralarında erkeklerin de bulunduğu onlarca kişi horon halkası oluşturarak Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na girmenin hedeflendiği bir prova yaptı.

    Noter temsilcilerinin de hazır bulunduğu etkinlikte horon öncesi katılımcıların sırtlarına numaralar yapıştırılırken oluşturulan kayıtlar Guinness yetkililerine ulaştırılacak.

    Yapılan etkinlikle Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na geçmeyi hedeflediklerini kaydeden TOBB Trabzon İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ahsen Aydın, “Horon bizim ortak paydamız, kadın erkek horonu el ele oynayalım dedik. Bununla Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na geçmeyi hedefledik. Bununla ilgili gerekli başvurumuzu yaptık. Buradaki kayıtları sayıları hazır bulunan noter temsilcileri bize tescilli bir şekilde verecekler ve biz de bunu Guinness’e ulaştıracağız. Önümüzdeki sene bize ekip gönderecekler, dolayısıyla rekorlar kitabına kaydımızı yaptırmış olacağız. Hedefimiz 2 bin 161 kişi” dedi.

  • Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, projelerini açıkladı

    Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, projelerini açıkladı

    Geride kalan 5 yılda çok önemli projeleri Yomra’ya kazandırdıklarını kaydeden Bıyık, önümüzdeki 5 yılda yapacakları yeni çalışmalarla Yomra’yı Türkiye’nin en modern ilçesi haline getirmek istediklerini belirtti. Yeni projelerinin tamamen gerçekçi olduğunu kaydeden Başkan Bıyık, “Yaptıklarımızın teminatı ile yapacak olduğumuz yeni işler için, Yomra’nın geleceği için hangi siyasi parti ve görüşe mensup olursa olsun herkesin hem oyunu hem duasını istiyorum” diye konuştu.

    Başkan Bıyık tarafından kamuoyuna açıklanan projeler şu şekilde oluştu:

    “Köy yolları projesi, Cadde ve Sokak Yenileme Projesi, Adnan Kahveci ve Dursun Şahin Caddeleri Özel Projesi, Yomra Kent Meydanı Projesi, Cephe Yenileme Projesi, Yeni Belediye Şantiyeleri Projesi, Yeni İş Makineleri alımı yapılacak, Kaşüstü’ne spor temalı park, Namıkkemal sahilinde sosyal alan, Macera Parkı, Köy Parkları Projesi, Kütüphane Projesi, Yomra Şehir Müzesi”

  • Trabzon’da Ramazan Pidesi’nin fiyatı belli oldu

    Trabzon’da Ramazan Pidesi’nin fiyatı belli oldu

    Konuyla ilgili bir açıklama yapan Fırıncılar Odası Başkanı Davut İlik, geçtiğimiz yıl 370 olan un çuvalı fiyatının bu yıl 670 civarında satıldığını hatırlattı. İlik “Geçtiğimiz yıla göre hem unun fiyatında hem de işçi ücretinde ciddi bir artış söz konusu. Bu yüzden pidenin fiyatında böyle bir artışa gitmek zorunda kaldık. Daha farklı fiyat belirlenen yerler de oldu. Hem vatandaşı hem de fırıncı esnafını mağdur etmemeye çalıştık. Vatandaşlarımız maliyet artışlarını göz önünde bulunduracaktır” ifadelerini kullandı.

  • AFAD’dan Trabzon’da deprem tatbikatı

    AFAD’dan Trabzon’da deprem tatbikatı

    Trabzon’un Akçaabat ilçesinin Yıldızlı mevkiinde Şehit Samet Uslu Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) ile Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi Birimi (UMKE) ve MEB Arama ve Kurtarma Birimi (AKUB) tarafından ortaklaşa gerçekleşen tatbikata Trabzon Vali Yardımcısı Ali Yılmaz, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ömer Kıratlı, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Tatbikatta deprem anında öğrencilerin sınıflarda nasıl hareket etmesi ve sınıflardan tahliye edilmesi gerektikleri anlatıldı. Tatbikatta ayrıca senaryo gereği okul binasının en üst katından bir kurtarma operasyonu da gerçekleştirildi.

    Yapılan tatbikatla ilgili bilgiler veren Vali Yardımcısı Ali Yılmaz, “1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle Akçaabat’ta burada tatbikatımızı gerçekleştirdik. Bu tatbikatın amacı başta öğrencilerimiz olmak üzere toplum bazında afet ve deprem bilincini oluşturup farkındalık kazandırmak. Bu anlamda özellikle Valiliği’miz, AFAD İl Müdürlüğü’müz, Milli Eğitim Müdürlüğü’müz, UMKE gibi sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği halinde özellikle eğitim kuruluşlarımız başta olmak üzere öğrenciler ve tüm halkımıza bu deprem bilincini oluşturmak amacıyla bu tür faaliyetler düzenleniyor. Hakikaten ülkemiz bir deprem bölgesi bunu herkes anladı. Ülkemizde bu tür depremlerle tekrar karşılaşmayız ama şu bir gerçek ki maalesef karşılaşacağız dolayısıyla mutlaka depreme hazırlıklı olmalıyız” dedi.

    Gerçekleştirilen tatbikatın çocuklarımızı, geleceğimizi, afetler gerçekleşmeden önce bilinçlendirme, bilgilendirme ve farkındalığı en üst seviyeye taşıma faaliyetleri olduğunu ifade eden İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun, “Aslında afetler gerçekleştikten sonra nasıl büyük işler başardığımızı hep örnekler ve uygulamalarla gösteriyoruz ama istiyoruz ki biz afetlerde en az kaybı verelim, en az üzüntüyü yaşayalım. Bunun için afetler olmadan önce farkındalık düzeyimizi en üst seviyeye taşıyacak bu eğitimlerimizi gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

    “Ülkemiz deprem ülkesi” diye sözlerine başlayan İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürü Ömer Kıratlı, “Birçok afet ile yaşamaya alışmak durumundayız. Biz bu eğitimlerimizi okullarda çok gergin bir şekilde yapıyoruz çünkü çocuk yaşlarda refleksleri geliştirmek bizim için son derece önemli. İnşallah büyüdüklerinde toplumun tüm aşamasında afetleri önlemek amacıyla tedbirlerini alacaklardır. Biz afetler olmasın istiyoruz ama olacağını da biliyoruz bu yüzden tedbir almak zorundayız. Ben bu tatbikatta olan herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Trabzon Fanilası coğrafi işaret alma yolunda

    Trabzon Fanilası coğrafi işaret alma yolunda

    Kışın sıcak, yazın serin tutma özelliği bakımından günümüzde de yoğun tercih edilen ve tamamen organik malzemeden üretilen Trabzon Fanilası, 1890’lı yıllardan sanayileşmeyle birlikte Trabzon’da üretilmeye başlandı. Günümüzde şehrin farklı yerlerindeki mahallelerde dokunarak yaşatılmaya çalışılan Trabzon Fanilası için coğrafi işaret alma hazırlıkları tamamlandığı ve başvuru aşamasına gelindiği kaydedildi.

    “Kurtuluş Savaşında Mehmetçiğimiz giydi”

    Trabzon Fanilasının tarihi 1890’lı yıllara kadar uzandığını, Trabzon Fanilasını Kurtuluş Savaşında askerlerimizin giydiğini kaydeden Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Sibel Karabina, “Trabzon fanilası 1890’lı yılların sonunda sanayileşmeyle beraber Trabzon’da üretilmeye başlandı. Trabzon dokuma kültürü olan bir kentimiz. Burada Osmanlı zamanında keten bezi ile keten dokumalarla feretiko dokumalar yapılıyordu. Daha sonra sanayileşmeyle birlikte örgü makinasıyla Trabzon’a yerleşti. Mumhane ’de özel bir girişimcinin kurduğu fabrikada bayanlar tarafından tezgâhlarda dokumaya başlandı. Daha sonra Yenicuma, Faroz, Çarşıbaşı, Vakfıkebir gibi yerlerde kadınların geçim kaynağı olacak şekilde dokunmaya başlandı. Trabzon Fanilası, Kurtuluş Savaşında askerlerimizin giydiği giysi oldu. Trabzon Fanilası hala ilk günkü üretimiyle devam ediyor. Fanila daha sonra bayanların çeyizlerinde olsun, günlük yaşamda olsun kullanılmaya devam etti. Bu meslek unutulmadan mahalle aralarında kadınlarımızın tarafından tezgâhlarda dokunmaya devam ederken Trabzon Olgunlaşma Enstitüsünde de yaklaşık 20 yıldır atölyede buna yönelik çalışmasını sürdürüyor. Trabzon Fanilasına ilgi çok yoğun” dedi.

    Coğrafi işaret alması yönünde çalışmalara başlandı

    Trabzon Fanilası için coğrafi işaret alma çalışmaları başladığını ifade eden Karabina, “Trabzon fanilası 100 yıldan fazla bu bölgede üretildiğinden coğrafi işaret alma konusunda çalışıyoruz. Gerekli hazırlıklar yapıldı şu anda başvuru aşamasında. Trabzon Fanilası organik ipten yapıldığı için kışın sıcak tutma özelliğine sahip yazın da terletmiyor. Trabzon Fanilası yaşatılması için özel sektörde halen üretilmeye devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumumuzda da üretime devam ediyor. Kurumumuzda şu anda 18 kursiyerimiz var. Halk Eğitim Merkezinde de kurslar açılarak yaygınlaştırma çalışmaları yapılıyor” diye konuştu.

    Trabzon Fanilasının yapımında herhangi bir katkı maddesinin olmadığını ifade eden Olgunlaşma Enstitüsü usta öğreticilerinden Büşra Altuntaş, “Bütün işi, tek tek, ilmik ilmik elle yapıyoruz. Tamamen ham pamuk yapılıyor herhangi boya yok, katkı maddesi yok, tamamen organik. Trabzon fanilası eskiden bayanların çeyizinde olurdu günümüzde yine tercih ediliyor. Şu anda da kurumumuzda üretimi devam ediyor” şeklinde konuştu.

    Trabzon Fanilasının günümüzde halen rağbet gördüğünü kaydeden bir diğer usta öğretici Gönül Ünver ise ”Trabzon Fanilasına 25 yıldır emek verdim. Bu alanda öğrenciler yetiştirdim. Trabzon Fanilasında bir ara duraklama olmuştu biz bunu okullara taşıyarak daha geniş boyutta çalışmasını başlatıp öğrenciler yetiştirdik. Günümüzün teknolojisine ayak uydurarak fanilayı dış giyim olarak da yapmaya başladık. Bunun yanı sıra, organik pamuk ipliği daha sağlıklı olduğu için bebek ürünlerine de girdik. Günümüzde fanila olarak bayağı rağbet gördü çünkü yazın serin, kışın sıcak tutuyor. Trabzon fanilasını giyen bir daha almak istiyor, çünkü giyince içerisinde rahat ediyor. Özellikle astım hastası çocuklar için de tercih ediliyor” ifadelerini kullandı.

  • Gençler tarlaya girmiyor

    Gençler tarlaya girmiyor

    Doğu Karadeniz Bölgesi’nde havaların sıcak gitmesi ile birlikte tarlalarda mesai bu yıl erken başladı. Yöre halkı güzel havayı da fırsat bilerek köyüne bahçesine giderken, tarla ve bahçelerde ise çalışanların büyük çoğunluğunu 40 yaşın üstündeki kadınlar oluşturuyor.

    “Bizden sonra bu bahçelere kimsenin geleceğini zannetmiyorum”

    Evinin sebze, meyve, mısır ve patates ihtiyacı için tarla yaptığını belirten Trabzonlu Fatma Sofuoğlu, kendilerinden sonra gençlerin bahçe ve tarlaları sahipsiz bırakacağını ve girmeyeceğini söyledi. Sofuoğlu “Gençler okuyor, okuduktan sonra iş sahibi olunca da artık köylere gelmiyorlar. Eskiden birlik beraberlik vardı, büyüklerimiz ile 8-10 kişi tarlalarda çalışıyorduk. Şimdi ise çocuklar şehirlerden köylere gelmek istemiyorlar. Biz de atalarımızın yadigarını sürdürmek için burada çalışıyoruz. Bizden sonra bu bahçelere kimsenin geleceğini zannetmiyorum, bu topraklar öylece kalacak” ifadelerini kullandı.
    Yaza hazırlık yaptıklarını belirten Emine Sofuoğlu ise “Çocuklar tarla ayakkabılarını giyip bahçeye girmeye tiksiniyorlar. Onları eve alıştırdık, şehre alıştırdık. Bu yüzden gelmiyorlar. Bir de çocuklar köy koşullarına alışkın değil” şeklinde konuştu.

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, yeni neslin bahçeye inmemesinin sadece Karadeniz Bölgesi’nin değil ülkemizin her yerinde önemli bir sorun oluşturduğuna dikkat çekerek “Herkes şehirde yaşamak istiyor dolayısıyla tarımsal alanlar olumsuz etkileniyor” dedi.
    Son yıllarda yeni neslin bahçeye inmemesine çözüm olarak uzman eleman tedarik firmaları kurulmasını öneren Pehlevan, “Bu büyük bir sorun. Sadece kendi bölgemiz için değil, Türkiye’nin diğer bölgeleri için çok büyük bir sorun. Bu soruna zaman geçirmeden çözüm bulunması gerekiyor. Bizim önerimiz, uzman eleman tedarik firmaları kurulsun. Budama, ayıklama, toplamada maliyetler çok yüksek. Alanlarımız çok küçük şehirdeki bir kişi köyüne gidip fındığını ilaçlayıp, toplayıp, geri döndüğünde maliyet yükseliyor. Tedarik firmalarıyla birlikte bu işi çözebiliriz” dedi.

    “Ülkemizin 350 milyon nüfusu besleyecek kapasitesi var”

    Herkesin şehirde yaşama tercini tarımsal alanları olumsuz etkilediğine dikkat çeken Pehlevan, “Herkes şehirde yaşamak istiyor dolayısıyla tarımsal alanlar olumsuz etkileniyor. Hayatımızda hava gıda ve su olmazsa olmazımızdır. Bizim bunun bir şekilde çözümünü ortaya koymamız gerekiyor. Ülkemiz şu an dört mevsimi bir anda yaşayan o kadar zengin bir ülke ki, biz bir şekilde bunu harekete geçirmemiz gerekiyor. Türkiye toprakları şu anda 350 milyonu besleyecek kapasitesi var. Ama baktığınız zaman ekonomik kaygılardan kaynaklı üretim alanları terk ediliyor. Ya da lüks yaşamak için ya da şehirde yaşamak için müthiş bir göç var. Bunu bir şekilde durdurmamız gerekiyor. Köyde yaşayanları devlet teşvik etmeli teşviklerini artırmalı ve teşvik yöntemimizi değiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

  • Fındıkta verim endişesi

    Fındıkta verim endişesi

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisler Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, son günlerde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini ve bunun da yeni sezonda fındıkta verim düşüklüğüne neden olacağını söyledi. Pehlevan, fındığın soğuklanmaya (üşümeye) ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek “Bu ihtiyacı 7 santigrat derecenin altında sıfır derecede olduğu zaman mümkün olacaktır. Fındıktaki soğuklanma ihtiyacı bitki çeşidine göre 400 saatten bin 300 saate kadar değişmektedir. Yeterli soğuklanma ihtiyacını karşılayan fındığın verimi yüksek, karşılamayanın düşük olacaktır. Son zamanlarda hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi verimde düşüşler olması kaçınılmaz olacaktır. Sıcaklardan kaynaklı erken açma olabilir. Bu erken açma ilkbahar geç donları, tomurcukların kabardığı dönemde eksi 2 dereceden itibaren zarar vermektedir. Hasar oranı donun şiddeti ve süresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Dişi ve erkek çiçeklerin açma zamanı çok önemli. Birlikte açıp birlikte birbirini tozlaşması gerekiyor” dedi.

    Fındık üreticisine düşen görev

    Fındık üreticisine konuyla ilgili uyarılarda bulunan Pehlevan, “Öncelikle fındık üreticisi sonbaharda fındığının bakımını iyi yaparak güçlü kışa karşı hazırlaması gerekiyordu. Gübreleme yapılacak olan toprak ve yaprak analizleri neticesine göre uygun biçimde verilmelidir. Bu sıcalıkların arkasından geceleri yaşanabilecek bir dona karşı da üreticilerimiz dikkatli olmalıdır. Don zararını tamamen koruyan ve Tarım Orman Bakanlığınca ruhsat verilen her hangi bir ürün bulunmamaktadır. Sadece bitkinin geç uyanmasını sağlayan düzenleyiciler kullanılabilir. Fakat bilinmesi gereken bu düzenleyiciler donun etkisini yok etmez. Sadece şiddetini bir miktar azaltabilir. Çiftçilerimizin don zararından zarar görmemeleri için Meteorolojiyi takip ederek don olacak akşamalarda bahçenin değişik yerlerinde bol duman veren sap, saman, fındık zurufu gibi maddeler yakmalıdırlar. Yağmurlama sistemi sistemi ile sulama yapılabilir, toprağın üzeri hasır, plastik örtü malzemeleri ile örtülebilir, havaya su buharı püskürtülerek nem oranı artırılabilir ve bahçenin uygun noktalarına vantilatör koyularak hava sirkülasyonu yapılabilir gibi uygulamalar ile don zararını en aza indirebiliriz” diye konuştu.

    Önümüzdeki yıllarda rekolte olumsuz etkilenebilir

    İklimden kaynaklı olumsuzlukların sürmesi durumunda ileriki yıllarda fındıkta rekoltenin düşeceğine de dikkat çeken Pehlevan, “Fındığın çok çeşitli sorunları var. Bunları çözmemiz gerekiyor. İklimden kaynaklı sorunlar bu hızla devam ederse önümüzdeki yıllarda fındık rekoltesini olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla iklimsel sorunlardan dolayı sulama ihtiyacı hasıl olacaktır. Sulama için suya ihtiyacımız olacağından ek maliyetler gerekecektir. Bu tür uygulamalar ise maliyetlerin artmasına sebep olacaktır. Fındıkla ilgili sorunları ve riskleri iyi analiz ederek planlarımızı şimdiden ona göre yapmamız lazım. Tarım ve Orman Bakanlığı son dönemlerde damla sulama sistemi konusunda destek vermeye başladı. Suyun önemine binaen de Tarım ve Orman Bakanlığı su verimliği seferberliği projesini başlattı. Seferberliğin bir parçası da tarımsal suluma yöntemlerinde ekonomik su kullanımı. Suyu ne kadar az kullanırsak geleceğimize o kadar umutla bakacağımız” ifadelerini kullandı.