Kategori: Türkiye

  • Karadeniz’de kuş ölümlerinde virüs şüphesi

    Karadeniz’de kuş ölümlerinde virüs şüphesi

    Geçen günlerde Sinop ve Samsun kıyılarında çok sayıda görülen ölü ‘kara gerdanlı dalgıç’ kuşları, Doğa Koruma ve Milli Parklar 10. Bölge Müdürlüğü ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerince toplanarak Samsun Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğüne teslim edilmek üzere bölgelerden toplanmıştı. Son günlerde fırtınanın da etkisiyle Sinop’ta dalgaların kıyıya bıraktığı yosun ve çöplerin arasında ölümleri devam eden 10’a yakın kara gerdanlı dalgıç kuşları olduğu görüldü.

    Açlık veya virüs şüphesi

    Konunun uzmanları tarafından yapılan ilk açıklamada göçebe kuşların balık yokluğu nedeniyle açlıktan ölebileceği veya önceki yıllarda Kanada çevresindeki kuşların bir kısmında olduğu gibi yeniden batı Nil virüsü etkisiyle öldükleri tahmin ediliyor. Samsun’da yapılan laboratuvar testlerinin ardından kesin ölüm sebepleri belli olacak.

  • Rekabet Kurumu nihai raporu yayımladı

    Rekabet Kurumu nihai raporu yayımladı

    Rekabet Kurumu’ndan yapılan açıklamaya göre; tarım ürünlerindeki fiyat değişikliklerinin sıklıkla kurul gündemini meşgul etmesi, yürütülen ön araştırma ve soruşturmalarda ise yapısal bir takım sorunlara işaret edilmesi nedeniyle konunun bir sektör incelemesi kapsamında ele alınması ihtiyacı doğdu. Bu kapsamda ‘Yaş Sebze ve Meyve Sektör İncelemesi Nihai Raporu’ hazırlandı.

    Yayımlanan raporda, tarımsal ürün piyasalarında tüm dünyadakine benzer sorunların yanı sıra Türkiye özelinde; tarımsal iş gücünün ve ekilebilir alanların azaldığı, piyasada şeffaflığının düşük olduğu, üreticilerin finansman sorunlarının bulunduğu, temel girdi kalemlerinde ithalata bağımlılığın yüksek olduğu ve üretim seviyesindeki organizasyon eksiklerinin ön plana çıktığı görüldü.

    ‘SEKTÖRDE DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR’

    Tarım sektöründe girdi piyasalarının oligopol bir görünüm arz ettiği, buna karşın üretim seviyesinin yoğunlaşma seviyesinin düşük olduğu, bu nedenle üreticilerin hem girdi tedarikçileri hem de alıcılar karşısında çok düşük pazarlık şansına sahip oldukları belirlendi. Tarımsal ürün piyasalarının yapısı gereği iklim, hava koşulları, hastalık gibi faktörlerden doğrudan etkilendiği ve sonuç olarak ürün fiyatlarında istikrarsızlığın yaşandığı tespit edildi. Tedarik zincirinin diğer halkalarının aksine üretime ilişkin sorunlara piyasa mekanizması içerisinde çözüm bulmanın zor olacağı, bu nedenle sektörde mutlak suretle düzenlemelere ihtiyaç duyulduğun tespitleri yapıldı.

    AB ÖNERİSİ

    Tespitler ışığında ise rapor sonucunda; tarımsal üretimde üreticilerin güçlendirilmesine yönelik ihtiyaçların belirlenmesinde Avrupa Birliği (AB) deneyiminden faydalanılabileceği, AB’nin tarım reformunun temelinde çiftçilerin güçlendirilmesinin, ‘üretici birlikleri ve kooperatifler’ eliyle yürütüldüğü, üretici örgütlerinin üretim, planlama ve tedarik zincirinin boyunun kısaltılması gibi hususlarda etkin rol almasının nihai tüketici fiyatlarında da iyileşmelere neden olacağı tavsiye edildi. AB Tarım Reformunun bir diğer önemli ayağını haksız ticaret uygulamalarına yönelik düzenlemelerin oluşturduğu, haksız ticaret uygulamalarının önlenmesine yönelik düzenlemelerin nihai amacının da üreticilerin güçlendirilmesi olduğu tespitlerine yer verilerek, Türkiye özelinde de; tarımsal ürünlere yönelik üretici birliklerinin ve kooperatiflerin yeniden yapılandırılması, tarımsal politikaların bu örgütler üzerinden yürütülmesi, üreticilerin çeşitli politikalarla güçlendirilmesi, haksız ticaret uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapılması tavsiye edildi.

  • Gezi Parkı davasında karar çıkmadı! 25 Nisan’a ertelendi

    Gezi Parkı davasında karar çıkmadı! 25 Nisan’a ertelendi

    Gezi Parkı davası pazartesi gününe ertelendi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, davanın tek tutuklu sanığı iş insanı Osman Kavala Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Ali Hakan Altınay, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı’nın arasında bulunduğu tutuksuz sanıklar da hazır bulundu.

    Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, yabancı konsolosluk temsilcileri, çok sayıda gazeteci de duruşmayı takip etti.

    “KALLAVİ BİR ÖZÜR BEKLİYORUM”

    Savcının mütalaasına karşı ilk savunmayı yapan Ali Hakan Altınay, savcılığın kendisinin Açık Toplum’da danışma kurulu ve yönetim kurulu başkanlığı, Anadolu Kültür’de yönetim kurulunda olduğunu iddia ettiğini, ancak her ikisinde de olmadığını belirterek “Sadece beraatimi talep etmiyorum, kallavi bir de özür bekliyorum” dedi.

    ORTAK SAVUNMA YAPTILAR

    Sanıklardan Ayşe Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ortak savunma yaptılar.

    Ortak savunmada, “Gezi direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketi. Gezi, ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır. İddia makamı çaresizce ve defalarca iddia etse de içeriden veya dışarıdan bir şefi, reisi, talimat vereni, tepe örgütü, finansörü yoktur, olamaz da. Bu iddia, tüm olayların akışına, mantığın sınırlarına ters. Milyonlarca insanı haftalarca sokağa dökebilecek tek güç ancak halkın kendi iradesi olabilir. Hayali senaryolara dayanan suçlamalar, terör, darbe, dış güçlerin oyunu gibi asılsız ithamlar ve tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş yargısal zorlamalar Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliğini değiştiremez. Orantısız güç kullanımı provokasyonun ta kendisiydi. Gezi, bu ülkede toplumsal barışın en gözle görüldüğü, elle tutulduğu yerdi. Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor” denildi.

    ATALAY: BU BİR YARGILAMA DEĞİL

    Sanıklardan Can Atalay, “Bu bir yargılama faaliyeti değildir. Sizi heyetinizdeki yargıçları tanımam şahsi bir hususum yoktur, ama ağır cezada yargılanan biri olarak bunu demek zorundayım bu bir politik bir faaliyettir” diye konuştu.

    Sanık Çiğdem Mater ise sinemacı olduğunu belirterek “Bu mütalaa ve iddianameler 2013’teki protestoların toplumsal hafızadaki algısını değiştirmeyecektir. Gezi orada duruyor. Katılmadığım bir toplantı üzerinden savcılık makamı niyet okuyor, bununla kalmayıp suç yöneltiyor” dedi.

    PAZARTESİ GÜNÜNE ERTELENDİ

    Davanın bugün yapılan 6’ncı duruşmasında karar çıkması bekleniyordu. Ancak kararını açıklayan mahkeme, davayı 25 Nisan Pazartesi gününe erteledi. Dava avukatların savunmasıyla devam edecek.

    SAVCI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINI SUNMUŞTU

    Duruşma savcısı ara celsede sunduğu mütalaasında, sanıklar Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı için TCK’nin 312. maddesi uyarınca “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

    Diğer sanıklar Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

    Yakalamalı sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılması istendi.

    DAVANIN GEÇMİŞİ

    Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Memet Ali Alabora’nın da bulunduğu 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı dava, 18 Şubat 2020’de karara bağlandı. Osman Kavala’nın da aralarında olduğu 9 sanığın beraatine, firari sanıklar ise dosyalarının ayrılmasına karar verildi.

    Savcılık yerel mahkemenin kararını istinafa taşıdı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi de 22 Ocak 2021’de Osman Kavalı’nın da aralarında bulunduğu 9 sanığın beraat kararını bozdu. Bunun üzerine 30. Ağır Ceza Mahkemesi 28 Nisan 2021’deki duruşmada, yakalamalı sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin dosyanın da ana davayla birleştirilmesine karar verdi.

    Öte yandan, Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey’in FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin “Anayasa’yı ihlal” ve “Devletin gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme” suçlarından İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları dava da Gezi Parkı ana davasıyla birleştirildi.

    ÇARŞI DAVASI DA BOZULMUŞTU

    Gezi Parkı olaylarına ilişkin Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı üyelerinin de aralarında bulunduğu 35 sanığa, İstanbul 13. Ağır Mahkemesi’nce “darbeye teşebbüs” ve “izinsiz gösteri” suçlamasından verilen beraat kararı da Yargıtay tarafından bozuldu.

    Bozma kararında davanın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki aralarında Osman Kavala’nın da bulunduğu Gezi Parkı ana davasıyla hukuki ve fiili irtibatı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesi yoluna gidilmesine hükmedildi. Birleştirilerek 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davanın 21 Şubat 2022 tarihli celsesinde ise 35 sanıklı Çarşı davası dosyasının ayrılmasına karar verilmişti.

  • Türkiye’de yakalanan Afganlar ülkelerine gönderildi

    Türkiye’de yakalanan Afganlar ülkelerine gönderildi

    Türkiye’de son aylarda güvenlik güçlerince yakalanan düzensiz göçmenler, İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne bağlı geri gönderme merkezlerinde bekletiliyor. İşlemleri tamamlanan kaçak göçmenler, ülkelerinden kiralanan uçaklar ile evlerine gönderiliyor.

    Yakalanıp Malatya İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün geçici geri gönderme merkezine getirilen Afganistan ve Pakistan uyruklu 908 kaçak göçmenden, 227’si işlemlerinin ardından sabah saatlerinde Malatya Havalimanı’na götürüldü. İşlemleri tamamlanan 227 kaçak, Afganistan’dan gelen yolcu uçağına bindirilerek charter seferleri ile ülkelerine gönderildi.

    3 CHARTER SEFERİ DAHA YAPILACAK

    Öte yandan, yurt genelinde Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2022 yılında düzenlediği charter sayısı 29’a yükseldi. Önümüzdeki üç gün içerisinde Malatya Havalimanı’ndan üç charter seferi daha yapılarak 681 Afganistan uyruklu yabancının daha Türkiye’den çıkışı sağlanacak. Charter seferleri ile 5 bin 897 ve 4 bin 225’i tarifeli uçuşlarla olmak üzere toplam 10 bin 122 Afganistan uyruklu yabancının ülkesine dönüşü sağlandı. Pakistan’a düzenlenen charter seferleri ile 354 ve 4 bin 119’u tarifeli uçuşlarla olmak üzere toplam 4 bin 473 Pakistan uyruklu kaçak ülkesine döndü.

  • Suriyelilere bayram izni yok

    Suriyelilere bayram izni yok

    Son günlerde sığınmacılar konusu kamuoyunun önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Türkiye’de geçici barınma statüsünde kaç sığınmacı bulunuyor? Bunların geri gönderilmesiyle ilgili bir plan var mı? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Suriyelilerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    Bakan Soylu’nun açıklamasından öne çıkan başlıklar:

    Etrafımızdaki coğrafyanın karşı karşıya kaldığı bu zor durumdan Türkiye’nin etkilenmesini de kendilerine ait bir fırsat olarak niteleyerek bunu bir siyaset malzemesi haline getiriyorlar. Türkiye’de 3 milyon 768 bin Suriyeli var. Sınır güvenlik önlemlerinin tamamını almaya çalışıyoruz.

    ”500 BİN KİŞİ GÖNÜLLÜ GERİ DÖNDÜ”

    Yaklaşık 500 bin kişi gönüllü olarak geri döndü. Sığınmacılar bizim oluşturduğumuz güvenli bölgelere geçti. Onurlu geri dönüşte güvenli bölgelere dönecekler. İdlib’de briket evleri yapıyoruz.

    ”ONURLU GERİ DÖNÜŞTE GÜVENLİ BÖLGELERE DÖNECEKLER”

    Önlem almasaydık kaçak göçmen sayısı 10 milyonu geçerdi. Yurt içindeki tüm kaçak göçmenleri yakalıyoruz. Yaklaşık 500 bin kişi gönüllü olarak geri döndü. Sığınmacılar bizim oluşturduğumuz güvenli bölgelere geçti. Onurlu geri dönüşte güvenli bölgelere dönecekler. İdlib’de briket evleri yapıyoruz. Sığınmacılar bizim oluşturduğumuz güvenli bölgelere geçti. Bu bölgeyi güvenli bölge haline getirdiğimiz için burada tarım ticaret işliyor. Bizim yaptığımız yol göstermek, güvenliklerini temin etmek.

    SURİYELİLERE BAYRAM İZNİ YOK

    Geçen hafta itibarıyla valilerimize bayram izni verilmeyecek dedik. Şu anda bayram izni verilmiyor. Güvenli bölgeye gidip orada kalabilirler. Bayram için gidip dönmek isteyenlere izin verilmeyecek.

    Kaç Suriyeli Türk vatandaşı oldu, oy kullanacak?

    Suriye uyruklu 31 Mart itibarıyla 200 bin 950 kişi Türk vatandaşı oldu. Bunun 87 bin 296’sı çocuktur. 2018-19 seçimlerinde yüzde 30-35 oy kullandı.

    ”OY KULLANABİLECEK KİŞİ SAYISI 113 BİN 654”

    Türkiye’de tımarhanede olması gereken adamlar bugün ”900 bin Suriyeli vatandaş yapıldı” diyor. Bu nasıl bir sayıdır? Oy kullanabilecek kişi sayısı 113 bin 654.

  • İkramiyelerin ödeneceği tarih belli oldu

    İkramiyelerin ödeneceği tarih belli oldu

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Yaklaşık 12 milyon emeklinin 2022 yılı Ramazan Bayramı ikramiyeleri 27-29 Nisan tarihlerinde hesaplara yatırılacak. 2018 yılında başlayan emeklilere ikramiye uygulaması yılda 2 kere olmak üzere emekli vatandaşlara ödeniyor. Emekli bayram ikramiyesi bu yıl 2 Mayıs Ramazan Bayramı öncesinde emeklilerin hesabına yatırılacak” denildi.

    4/a’lı işçi emeklileri için ödeme günleri 17, 18, 19, 20, 21 olanların 27 Nisan; 22, 23, 24, 25, 26 olanların 28 Nisan; 4/b’li Bağ-Kur emeklileri için 29 Nisan; 4/c’li memur emeklileri için ise hem bayram ikramiyeleri hem de mayıs ayı aylıklarının 29 Nisan’da ödeneceği kaydedildi.

  • Bursa’daki bombalı saldırının faili tespit edildi

    Bursa’daki bombalı saldırının faili tespit edildi

    NTV canlı yayınında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa’da cezaevi aracına bombalı saldırı ile İstanbul Gaziosmanpaşa’da TÜGVA binasının yanında meydana gelen patlamayı değerlendirdi. Her iki saldırının da faillerini tespit ettiklerini açıklayan Soylu, ”Eylemleri PKK’ya taşeronluk yapan MLKP ve DHKP-C terör örgütleri gerçekleştirdi” dedi.

    Bakan Soylu açıklamasında şunları kaydetti:

    ”FAİLLERİ TESPİT ETTİK”

    İstanbul’daki bomba boru tipli pil düzeneğiyle çalışan bomba Bursa’daki el yapımı uzaktan kumandalı patlayıcı. Bursa’daki İstanbul’daki olayın faillerini tespit ettik. PKK’ya taşeronluk yapan iki örgütle bağlantılılar. Eylemleri PKK’ya taşeronluk yapan MLKP ve DHKP-C terör örgütleri gerçekleştirdi.”

    TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ KONSEPT

    Türkiye terörle mücadelede çok önemli adımlar attı. Önceki dönemlerle kıyas kabul etmeyecek kadar önemli adımlar attı. Terör örgütleri fırsat kollarlar. 15 Temmuz’dan bugüne kadar yurt içinde 1789 terör eylemi engellendi. Terörle mücadelede başarının temelinde yeni konsept var.
    Terör örgütü kırsalda etkinliğini kaybetti, mağaralarda.

  • MSB duyurdu: Sayı 42’ye yükseldi

    MSB duyurdu: Sayı 42’ye yükseldi

    Bakanlığın Twitter’daki hesabından yapılan açıklamada, “Irak’ın kuzeyinde başarıyla devam eden Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında etkisiz hale getirilen terörist sayısı 42’ye yükseldi. Teröristlerin inlerini yerle bir etmeye devam edeceğiz” denildi.

  • Bakan Çavuşoğlu, Latin Amerika’ya gidecek

    Bakan Çavuşoğlu, Latin Amerika’ya gidecek

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Sayın Bakanımız, 23-29 Nisan 2022 tarihleri arasında Uruguay, Brezilya, Ekvator, Kolombiya, Panama ve Venezuela’ya ziyaret gerçekleştirecektir. Ziyaret sırasında ikili ilişkilerimizin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konular hakkında görüş alışverişinde bulunulacaktır. Ziyaret sırasında ayrıca, Türkiye-Brezilya 4’üncü Yüksek Düzeyli İş Birliği Komisyonu ve Türkiye-Venezuela 3’üncü Ortak İş Birliği Komisyonu toplantıları gerçekleştirilecektir” denildi.

  • Erdoğan’dan 3600 ek gösterge açıklaması

    Erdoğan’dan 3600 ek gösterge açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sağlık çalışanları ile iftar programında bir araya geldi. Koronavirüs salgını sürecinde sağlık çalışanlarının zor koşullar altında vazifelerini yerine getirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte yaşamını yitiren tüm sağlıkçılara Allah’tan rahmet dileğinde bulundu.

    Yaşanan sürecin herkese kaliteli, yaygın ve erişilebilir sağlık hizmetleriyle güçlü sağlık alt yapısına sahip olmanın ehemmiyetini hatırlattığını belirten Erdoğan, “Allah’a hamdolsun son 20 yılda sağlığa yaptığımız yatırımların karşılığını, geride bıraktığımız 2 yılda kat ve kat fazlasıyla alma imkanı bulduk. Ülkemizin farklı şehirlerinde açtığımız toplam 25 bin 298 yataklı 19 şehir hastanemiz, insan hayatının söz konusu olduğu bu kritik dönemde çok önemli roller üstlendi. Muhalefetin engellemek için gece- gündüz uğraştığı bu modern tesisler, salgın tarzı kitlesel hastalıklarla mücadelede dünyada örnek alınan kurumlar haline dönüşmüştür. Keza, rekor sürelerde inşasını tamamlayıp hizmete sunduğumuz 1008’er yataklı 2 acil durum hastanesiyle de bu alanda yeni bir çığır açtık. Sadece salgın döneminde 16 bin 159 yataklı sağlık tesisinin inşaatını tamamlayıp devreye alarak büyük bir başarıya imza attık. ‘İsraf’ denilen, ‘ne gerek var’ diye eleştirilen sağlık projelerimizin tamamı bu süreçte 10 binlerce vatandaşımızın hayatının kurtulmasına vesile oldu” diye konuştu.

    ‘MÜCADELEYİ ZAFERLE TAÇLANDIRMAKTA KARARLIYIZ’

    Türkiye’nin salgın döneminde aşıya ilk ulaşan sayılı ülkeler arasında yer aldığını kaydeden Erdoğan, “Sadece aşı teminiyle yetinmedik. Aynı zamanda kendi aşımızı da süratle geliştirerek dünyadaki konumumuzu daha da perçinledik. Yerli aşımız Turkovac bugün kendi vatandaşımız yanında dünyanın farklı köşelerindeki milyonlarca insana da şifa kaynağı oldu. Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Türkiye Aşı Enstitüsü ve Klinik Araştırmaları Merkezi de yani yeni hıfzıssıhhamız da bu alanda nitelikli çalışmalar yürütüyor. Tüm dünyayı derinden sarsan salgına karşı son 2 yıldır başarıyla yürüttüğümüz mücadeleyi inşallah zaferle taçlandırmakta kararlıyız” dedi.

    ‘YIL BİTMEDEN NETİCELENDİRMEKTE KARARLIYIZ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarına yönelik iyileştirme çalışmalarına ilişkin şöyle konuştu:

    “14 Mart’ta sizlere 5 müjde vermiştik. İlk müjdemiz, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin bu tür suçların katalog suç kapsamında alınarak önüne geçilmesine yönelik bir yasal düzenlemeydi. Komisyon aşaması biten bu teklif, inşallah bayramdan sonra Genel Kurul’a gelerek milletvekillerimizin takdiriyle kanunlaşacaktır. İkinci müjdemiz, Mesleki Sorumluluk Kurulu’ydu. Mesleki faaliyetleri sebebiyle doktorlara açılacak tazminat davalarının, önce Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bir kurulda değerlendirilmesini sağlayacak yeni bir mekanizma oluşturuluyor. Yeni düzenleme, şayet doktorun kasıtlı ihmaline dayanmayan bir tazminat kararı söz konusuyla vatandaşımızın mağdur olmaması için bunu da devletin üstlenmesini öngörüyor. Şiddetle aynı kanun kapsamındaki bu düzenleme de inşallah bayram sonrası Genel Kurul gündemine gelecek. Üçüncü müjdemiz, sağlık çalışanlarının mali haklarıyla ilgili iyileştirmelerdir. İlgili bakanlıklarımız ve kurumlarımız oldukça kapsamlı hazırlık gerektiren mali iyileştirmeler konusunu çalışıyor. İnşallah en kısa sürede neticesini sizlerle paylaşacağız. Sabit ek ödemeleri, bordroya yansıtılacak sağlık çalışanlarımızın, bu sebeple herhangi bir hak kaybına uğramamaları da temin edilecektir. Dördüncü müjdemiz, lisans mezunu hemşirelerimizin 3600 ek gösterge kapsamına alınması başta olmak üzere, mali iyileştirmelerin emekliliğe de yansıması konusuydu. Sağlık çalışanları dışında da önemli bir kesimi ilgilendiren 3600 ek gösterge meselesini, yıl bitmeden neticelendirmekte kararlı olduğumuzun altını burada bir kez daha çizmek istiyorum. Beşinci müjdemiz, aile hekimlerimizin ücretlerinde artış yapılmasıydı. Bu hususta da bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın çalışmaları yakında bitiyor. Böylece sağlık çalışanlarımız bu yaz aylarından itibaren her bakımdan daha huzurlu ve daha rahat biçimde hayatlılarını sürdürebilecek.”

    Erdoğan, verdikleri sözlerin her birini yakından takip ederek mutlaka neticelenmesini temin edeceklerini bildirdi. Ülkedeki her kesim gibi sağlıkçıların da refah seviyelerini artırmaya yönelik adımlar atmanın en başta gelen sorumlulukları olduğuna değinen Erdoğan, “Hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her meselesini kendi meselemiz, her kazancını kendi kazancımız görerek samimiyetle çaba harcadığımızdan emin olunuz. Biz bugüne kadar ne muhalefet gibi popülizme tevessül ederek afaki söylemlere sarıldık ne de insanımızın sıkıntı yaşamasına seyirci kaldık. Günü kurtarmaktan ziyade 85 milyonun tamamının istikbalini garanti altına almayı hedefledik. Küresel ekonominin durumunu da göz önüne alarak hep birlikte Türkiye’yi bu fırtınalı denizden sahili selamete çıkarmanın mücadelesini veriyoruz” açıklamasında bulundu.

    ‘CANLA BAŞLA HİZMET ETTİĞİNİZDEN ŞÜPHE DUYMUYORUM’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Tüm kamu personelinin neredeyse 3’te 1’ini oluşturan sağlıkçılarımıza ordu derken lafın gelişi söylemiyoruz. Ülkemizin dört bir yanında günün 24 saati vazife başında olan ve sayıları 1,3 milyon kişiye ulaşan sağlık çalışanlarımızın verdiği güvenle hayatın diğer alanlarına dört elle sarılıyoruz. Sağlık sistemimizin taşıyıcı sütunları olarak gördüğüm siz kardeşlerimizin de tıpkı salgın döneminde olduğu gibi canla başla milletimize hizmet etmeyi sürdürdüğünüzden şüphe duymuyorum” dedi.