Kategori: Türkiye

  • Uber Türkiye yetkililerine hapis istemi

    Uber Türkiye yetkililerine hapis istemi

    HAKSIZ rekabet oluştuğu gerekçesiyle faaliyetleri mahkeme kararıyla durdurulan Uber Türkiye’nin ABD’li yetkilisi Francois Pascal Chadwick hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. Türkiye’ye hiç gelmediği tespit edilen Chadwick’in, savunmasını noter aracılığıyla göndererek suçlamaları reddettiği belirtildi.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, SS Yeni Nesil Taksiciler Taşıma ve İşletme Kooperatifi’nin 26 Mart 2019 tarihli şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığı belirtildi. Uber Türkiye’nin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Ticari Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi’nin ilgili maddelerinde belirtilen şartlara aykırı hareket ettiği ve mobil cihaz uygulaması aracılığıyla tarifeli yolcu taşımacılığı yaptığı iddiasında bulunulduğu kaydedildi. Şikayet dilekçesinde, Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Hizmetleri Zorlu Şubesi ve Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Şirketinin İstanbul’da “Uber XL” adı verilen araçlarla yaptığı taksicilik tarifeli yolcu taşımacılığının haksız rekabet suçunu oluşturduğu iddiasına yer verildi.

    TÜRKİYE’YE HİÇ GELMEDİĞİ ANLAŞILDI

    Soruşturmada Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Hizmetleri Zorlu Şubesi’nin yetkilisi ve müdürü olarak görev yapan kişinin Barış İ. olduğunun anlaşıldığı ifade edilerek Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Şirketinin suç tarihi itibarıyla yetkilisinin ABD’de yaşayan ve Türkiye’ye hiç gelmediği tespit edilen Francois Pascal Chadwick olduğunun anlaşıldığı belirtildi.

    NOTER ARACILIĞIYLA SAVUNMA GÖNDERDİ

    Şüpheli François Pascal Chadwick’in savunmasının yazılı olarak ABD’deki noter aracılığıyla savcılığa gönderildiği anlatılan iddianamede, Chadwick’in savunmasında haksız rekabet kapsamında herhangi bir eylemlerinin olmadığını ve suçlamaları kabul etmediği anlatıldı. Soruşturma kapsamında 12 Mart 2020’de bilirkişi raporu hazırlandığı belirtilen iddianamede, raporda “Uber Türkiye’nin yasal olarak aldığı D2 Yetki Belgesi’ni, amaç ve kapsamı dışında tarifeli taşımacılıkta kullanarak haksız rekabet suçunu işlediği” görüşünün yer aldığı kaydedildi. İddianamede, daha önce İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce haksız rekabet oluştuğu gerekçesiyle Uber faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiğine anlatıldı.

    2 YILA KADAR HAPSİ TALEP EDİLDİ

    Şüpheli Francois Pascal Chadwick’in yetkilisi ve sorumlusu olduğu şirket tarafından Türkiye / İstanbul’da Uber adı verilen araçlarla yapılan tüm taksicilik tarifeli yolcu taşımacılığının haksız rekabet suçu kapsamında kaldığı belirtildi. Şüpheli Chadwick’in yurt dışında olması nedeniyle uzlaştırma yoluna gidilemediğinden iddianame hazırlandığı kaydedildi. İddianamede, Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Hizm. Ltd. Şirketi’nin Türkiye’de kısaca Uber adı verilen taksicilik hizmetinin haksız rekabet kapsamında faaliyet olduğu ve şüpheli Francois Pascal Chadwıck’in bu şirketin bu faaliyetleri kapsamında Türkiye’de kurulan şirketin yetkilisi ve sorumlusu olduğu vurgulandı. Dava açılmasının gerektirecek nitelikte delil elde edildiği belirtilen iddianamede, şüpheli François Pascal Chadwick’in “haksız rekabet” suçunu işlediği gerekçesiyle Türk Ticaret Kanunu’nun 62/1. maddesi uyarınca 2 yıla kadar hapsi talep edildi. Öte yandan “haksız rekabet” suçundan Barış İ. hakkındaki soruşturmanın ise ayrılarak uzlaştırma bürosuna gönderildiği kaydedildi.

    16 EKİM 2019’DA FAALİYETLERİNİN DURDURULMASINA KARAR VERİLMİŞTİ

    İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası ile Birleşik Taksiciler Derneği’nin davacısı olduğu İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 16 Ekim 2019’daki duruşmada, Uber’in hizmetlerinin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle durdurulmasına, Uber hizmetlerinin sunulduğu www.uber.com ile Uber mobil uygulamaları ve Uber XL isimli hizmete erişimin engellenmesine karar verilmişti.

  • 6 ayda yüzde 50 düşüş

    6 ayda yüzde 50 düşüş

    ABD’de yapılan yeni bir araştırmada Pfizer-BioNTech aşısı ile ilgili yeni veriler yayımlandı. The Lancet’te yayımlanan ve yaklaşık 3,4 milyon kişinin incelendiği araştırmada, aşının enfeksiyona karşı koruma yeteneğinin ilk ayında yüzde 88 olduğu ancak beş ay sonra yüzde 47’ye düştüğü bildirildi. Çalışmada, aşının hastaneye yatış ve ölümü önlemedeki etkinliğinin koronavirüsün daha bulaşıcı olduğu belirtilen Delta varyantına karşı dahi en az altı ay boyunca yüzde 90’dan yüksek kaldığını açıklandı.

    Türkiye’de de kullanılan Pfizer-BioNTech koronavirüs aşısı ile ilgili yeni bir araştırma yayımlandı.

    Önemli tıp dergilerinden The Lancet’te yayımlanan çalışmada, aşının Covid-19 enfeksiyonuna karşı koruma yeteneğinin ilk ayında yüzde 88 olduğu, ardından beş ay sonra yüzde 47’ye düştüğü tespit edildi.

    ABD’nin Güney Kaliforniya bölgesindeki yaklaşık 3,4 milyon kişi üzerinde yapılan çalışmada, aşının ilk kullanıma sunulduğu Aralık 2020 ile Ağustos 2021 tarihleri arası incelenirken, aşının hastaneye yatış ve ölümü önlemedeki etkinliğinin, daha bulaşıcı olduğu tespit edilen Delta varyantına karşı bile en az altı ay boyunca yüzden 90’ın üzerinde olduğu aktarıldı.

    Çalışmada aşının Delta varyantına karşı etkinliğinin ilk ayın ardından yüzde 93 olduğu, dört ay sonra ise yüzde 53’e düştüğü bildirilirken, diğer koronavirüs varyantlarına karşı etkinlik ise yüzde 97’den yüzde 67’ye düştüğü vurgulandı.

    ‘DELTA, AŞIDAN TAMAMEN KAÇAN BİR VARYANT DEĞİL’

    Çalışma ile ilgili konuşan Kaiser Permanente Güney Kaliforniya Araştırma ve Değerlendirme Departmanından çalışma lideri Sara Tartof, “Bize göre bu, Delta’nın aşı korumasından tamamen kaçan bir varyant olmadığını gösteriyor” dedi.

    Tartof, “Öyle olsaydı, aşılamadan sonra muhtemelen yüksek koruma görmezdik, çünkü bu durumda aşılama işe yaramazdı. Düşük başlar ve düşük kalırdı” diye konuştu.

    PFİZER: AŞI VARYANTLARA KARŞI ETKİLİ

    ABD’li ilaç şirketi Pfizer’ın kıdemli başkan yardımcısı ve baş sağlık görevlisi Luis Jodar ise, “Varyantlara özel analizimiz, aşının Delta da dahil olmak üzere mevcut tüm endişe verici türlere karşı etkili olduğunu açıkça gösteriyor” dedi.

    Geçtiğimiz günlerde de ABD Stanford Üniversitesi ve Emory Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, iki doz Pfizer-BioNTech aşısı olanların bağışıklığının 7 ay sonra oldukça azaldığı tespit edilmişti.

  • Tosuncuk hakkında yeni iddianame

    Tosuncuk hakkında yeni iddianame

    Çiftlik bank kurucusu ‘Tosuncuk’ lakaplı Mehmet Aydın ve yöneticileri hakkında toplamda 2 milyon 278 bin 393 lira mağduriyeti olan 130 kişinin şikayetçi olmasına ilişkin 75 sayfalık yeni bir iddianame hazırlandı. İddianamede Aydın’ın o dönem Rus sitelerinde yaygın olan ‘Çılgın Tavuklar’ isimli oyundan esinlendiği, sisteme yeni katılımcıların dahil edilerek yatırılan paraların artırılması yönünde piramit satış içerikli bir sistem oluşturduğu öne sürüldü. İddianamede Mehmet Aydın’ın da aralarında bulunduğu 17 şüphelinin 2 bin 608’er yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamenin İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana dosyayla birleştirilmesi talep edildi. İddianame birleştirilirse Aydın’ın önceki iddianameyle birlikte 77 bin 868 yıla kadar hapsi istenenmiş olacak.

    17 KİŞİ ŞÜPHELİ SIFATIYLA YER ALDI

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 75 sayfalık iddianamede Mehmet Aydın, Fatih Aydın, Ahmet Furkan Ferman, Cafer Çolak, Cengiz Samur, Cudi Cumhur Yurdakul, Düzgün Genç, Fehmi Suat Emur, Hakan Soysal, Hakkı Cangül, Kalender Kemal, Koray Hasgül, Niyazi Karakoç, Osman Naim Kaya, Savaş Yıkılmaz, Serdal Dostdoğru ve Umeyr Karakoç’un aralarında bulunduğu 17 kişi şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede “Çiftlikbank” oyununun işleyişi, katılımcılardan alınan paranın toplanma süreci, bayilik sistemi, firma tarafından yapılan yatırımlar anlatıldı. Şirketin kurucusu Mehmet Aydın’ın ifadelerine de yer verilen iddianamede, Aydın’ın “Üzerime atılı suçları işlemediğimden etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum. Ancak mağdurların zararlarının Türkiye makamlarınca el konulan tüm mal varlığımdan karşılanmasını istiyorum” dediği hatırlatıldı.

    4 ŞÜPHELİ HALA FİRARİ

    İddianamede şüpheliler Cengiz Samur, Hakan Soysal, Osman Naim Kaya ve Serdal Dostoğru’nun firari olduğu ve hala ifadelerinin alınamadığı da vurgulandı.

    “ÇILGIN TAVUKLAR” OYUNUNDAN BAHSEDİYORDU

    Tanık olarak ifadesi alınan Eray Aker’in de ifadelerine yer verilen iddianamede Aker’in 2016 yılında ‘Ukte’ isimli rap tarzı müzik yapan bir sanatçıya ulaşmak istediğini, onunla birlikte düet yapan ‘Eren’ diye bir sanatçı olduğunu, Bursa’da yaşayan ‘Eren’ isimli sanatçıya ulaştığını ve bu kişinin Mehmet Aydın olduğunu söylediği belirtildi. Tanık Aker’in Aydın’ın yazılımla ilgilendiğini ve Rus kaynaklı sitelerde o dönem yaygın olan “Çılgın Tavuklar” oyunundan bahsettiğini kaydetti. Aydın’ın kendisine “Benzer oyunlarda insanlar para yatırıyor ancak çekemiyor, benim tasarlayacağım oyunda insanlar paralarını çekebilsinler” dediğini, sonrasında da “Bir hafta kadar sonra gelen parayla çiftlikler oluşturacağım, kar edilecek” şeklinde konuştuğunu söylediği aktarıldı. Aker’in yazılı tamamladıktan sonra Aydın’ın kendisine 500 lira eksik para verdiğini, o yüzden tartıştıklarını ve site açıldıktan kısa bir süre sonra Aydın’la ilişkisini kestiği ifade edildi. Ayrıca Aker’in oyunu Aydın’ın yazılımsal olarak isteklerine göre geliştirdiğini ancak yazılım parasını tam ödemediğini, “Zaten oyunu kendisi kursa onun yerinde olması gerektiğini” söylediği hatırlatıldı.

    PİRAMİT SATIŞ İÇERİKLİ BİR SİSTEM

    İddianamenin sonuç kısmında ise Aydın’ın firmanın tek sahibinin kendisi olduğu, başlangıçta Aydın’ın tek başına eylemine başladığı fakat yatırılan paraların artmasıyla organizasyona ihtiyaç duyarak akrabalarını ve arkadaşlarını eylemine katılmaya ikna ederek ekonomik çıkar amacı güden suç örgütünü kurup yönetmeye başladığı belirtildi. Çiftlik Bank oyununda yatırımcı oyuncuların yatırımlarını arttırmaları ve sürekli yeni oyuncu katılımının devam etmesinin garantilenmek istediği kaydedildi. Sürekli yeni katılımcıların sisteme dahil edilerek yatırılan paraların artırılması yönünde piramit satış içerikli bir sistem oluşturduğu öne sürüldü.

    GERÇEKTEN YATIRIM YAPILIŞIYORMUŞ İZLENİMİ YARATMAYA ÇALIŞILDI

    Sistemdeki para akışı ve geri ödemeler düşünüldüğünde para akışının daha yüksek olması nedeniyle ilk aşamada oyuncuların kar ediyormuş gibi göründüğü, oysa firmanın bir gelirinin olmadığı öne sürülerek “Sonradan oluşturulan çiftlik ve tesislerin gerçek yatırım yapılıyormuş izlenimi yaratmaya yönelik olduğu, tespitlerden anlaşıldığı üzere; şirketlerin toplamda zarar ettikleri, kaldı ki; SPK raporuna göre bakıldığında yatırım yapılan alanlardan elde edilebilecek karın en üst seviyede olması durumunda dahi ana para ve vadedilen kar oranlarını karşılayabilecek bir değer üretmesinin mümkün olmadığı ve bu durumun en başından beri de belli olduğu” değerlendirmesi yapıldı. İddianamede sanal oyunlar üzerinden gerçek yatırımlar yapıldığı ve gelir elde edilip firmaya aktarıldığı izlenimi yaratılıp güven sağlanabilmesi için hızlıca çiftlik ve tesis kurulması faaliyetlerine girişildiği, tesis açılış ve temel atma törenleri, bayi açılışları düzenlenip daha çok yatırımcı oyuncu temininin amaçlandığı belirtildi.

    KARLI İZLENİM VERİLMESİ AMACIYLA BİTCOİN TESİSİ KURULDU

    2017 yılının son çeyreğinde hesaplarda anormal hareketlilik gözlendiği ve Sermaye Piyasası Kurulu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince incelemelerde başlatıldığı anlatılan iddianamede, şirketlerin yatırımlar yaptığı, karlı oldukları izleniminin verilmesi amacıyla bu dönemde bitcoin edinilmesi ve bitcoin üretim cihazları alınıp tesis kurularak göstermelik bitcoin tesisi faaliyetine girişildiği vurgulandı.

    SUÇTAN ELDE EDİLEN PARALAR PAYLAŞILDI

    İddianamede şüpheli Mehmet Aydın’ın örgütün kurucusu ve tepe yöneticisi olduğu, örgütün ekonomik çıkar amaçlı olarak kurulduğu ve hiyerarşik bir yapılanmaya sahip olduğu, diğer alt yöneticilerin kendi sorumluluk alanlarında yönetimi üstlenip örgütün faaliyetini devam ettirdikleri ve suçtan elde edilen paraların belli oranlarda paylaşıldığı öne sürüldü.

    130 KİŞİ TOPLAMDA 2 MİLYON 278 BİN LİRA DEĞERİNDE MAĞDUR

    İddianamede 9 Eylül 2021 ile 13 Eylül 2021 tarihli bilirkişi raporlarında 130 kişinin şikayetçi olduğu ve müştekilerin 2 milyon 278 bin 393 lira zarara uğratıldığı belirtildi.

    2 BİN 608’ER YILA KADAR HAPİSLERİ İSTENDİ

    İddianamede Mehmet Aydın, Fatih Aydın ve Cengiz Samur’un da aralarında bulunduğu 17 şüphelinin “Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık”, “Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı”, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlarından 784’er yıldan 2 bin 608’er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. İddianamenin İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana dosyayla birleştirilmesi talep edildi. İddianame kabul edilirse Mehmet Aydın’ın 23 bin 364 yıldan 77 bin 868 yıla kadar hapsi istenmiş olacak.

  • ‘Ele geçirilmesi imkansız’ bölge ele geçirildi

    ‘Ele geçirilmesi imkansız’ bölge ele geçirildi

    Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Pençe-Yıldırım operasyon bölgesindeki Avaşin-Basyan’da bulunan, PKK/KCK terör örgütünün çok güvendiği ve ’ele geçirilmesi imkansız’ diye tanımladığı sözde doğu karargahı ele geçirildi.” denildi.

    Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Yıldırım operasyon bölgesindeki Avaşin-Basyan’da PKK/KCK terör örgütünün çok güvendiği ve ‘ele geçirilmesi imkansız’ diye tanımladığı sözde doğu karargahının ele geçirildiğini ve 12 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

    ÇATIŞMADA ETKİSİZ HALE GETİRİLDİLER

    MSB’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, terör örgütü PKK/KCK’ya Irak’ın kuzeyinde güçlü bir darbe daha indirildiği belirtildi. Açıklamada “Pençe-Yıldırım operasyon bölgesindeki Avaşin-Basyan’da bulunan, PKK/KCK terör örgütünün çok güvendiği ve ‘ele geçirilmesi imkansız’ diye tanımladığı sözde doğu karargahı ele geçirildi. Başarılı bir operasyonla mağaraya sızmayı başaran ve teröristlerle çatışmaya giren komandolarımız, PKK/KCK terör örgütü mensubu 12 teröristi silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirdi” denildi.

  • Okullarda PCR testi başladı! Hangi illerde uygulanacak?

    Okullarda PCR testi başladı! Hangi illerde uygulanacak?

    Okullarda yüz yüze eğitimin başlamasıyla, salgının seyrini görebilmek için bazı okullarda PCR testi taraması yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı 10 pilot il belirledi. Test için veli onayı gerekecek.

    Okullarda yüz yüze eğitimin sekteye uğramaması için bazı okullarda PCR testi taraması yapılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı okullarda PCR testi uygulamasının başladığını duyurdu. 10 pilot il belirlendi. Bu illerde velilerin onayı alınarak öğrencilere PCR testi uygulaması yapılacak.

    Pilot olarak belirlenen iller Sağlık Bakanlığına iletildi.

    Edirne, Balıkesir ve Erzurum’un da aralarında olduğu uygulama için İstanbul, Ankara ve İzmir için de çalışmaların devam ettiği belirtildi.

    PCR testleri nasıl alınacak?

    PCR testi yapılacak okullar, Sağlık Bakanlığı tarafından vaka ve nüfus yoğunluğuna göre seçilecek.

    Belirlenen okullara sağlık ekipleri gönderilecek. Öğrenci velisinden imzalı bir onay istenecek. Onay halinde öğrencilerden PCR testi alınacak.

    “PCR testleri için burundan örnek alınmayacak”

    Peki tes ağızdan mı yoksa burundan mı alınacak. Geçtiğimiz günlerde TRT Haber canlı yayınına katılan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, bu soruya şöyle yanıt vermişti:

    “Uygulamanın amacı günlük olarak okullarda salgının artışını tespit etmek. Bu da zaten pilot olarak seçilen okullarda olacak. Bu okullarda da veli iznine göre öğrenciler test edilecek. PCR testleri tükürükten alınacak örneklerle yapılacak. Yani burundan örnek alınmayacak. Pek çok Avrupa ülkesinde de tükürük testi yapılıyor. Öğrencilere herhangi bir zararı olmuyor.”

    Bakan Koca veli onayına dikkati çekmişti

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz haftalarda Bilim Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada, okullarda öğrencilere yapılacak olan PCR testine açıklık getirmişti:

    “Öğrencilerimize tarama amaçlı yapılacak testlerde velilerimizin izni olmadan hiçbir işlem tesis edilmeyecektir. Velilerimiz onay formunda öğrenciden test için numune alınmasına izin vermeleri halinde sadece boğazdan örnek alınarak tarama işlemi yapılacaktır”

  • Bakan Pakdemirli: Su Kanunu’nu Meclis’e getirmek istiyoruz

    Bakan Pakdemirli: Su Kanunu’nu Meclis’e getirmek istiyoruz

    TARIM ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Su Kanunu’nun taslak metnini, Su Şurası kapsamında yeniden gözden geçirdik. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Su Şurası Sonuç Belgesi ile birlikte Su Kanunu’nu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) getirmek istiyoruz” dedi.

    Bakan Pekdemirli, Cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleştirilen 1’inci Su Şurası’na katıldı. Ankara’da bir otelde düzenlenen toplantıda, Bakan Pakdemirli’nin yanı sıra Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Başkanı Yunus Kılıç, Devlet Su İşleri Genel Müdürü Kaya Yılmaz, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve davetliler yer aldı. Bakan Pakdemirli, suya hiçbir zaman sadece tarım ve orman boyutuyla bakmadıklarını belirterek, “Bizim hedefimiz; her bir vatandaşımızın, bugün de yarın da temiz suya erişimini sağlamak, su kaynaklarımızı korumak, verimli kullanmak ve suyumuzu geleceğe umutla taşımak oldu. Su Şurası, bu hedefe ulaşmak için bizim yol haritamızdır. Su Şurası’nda alınan kararlar, gelecek nesillerimiz için; suyun, gıdanın, medeniyetin, temiz enerjinin güvencesi olacaktır. Su, sınırsız bir kaynak değildir. Son yüzyılda; artan nüfus, sanayileşme, plansız kentleşme ve endüstriyel tarıma geçişle birlikte küresel su kullanımı 6 kat artmıştır. Su, bu yüzyılın en kıymetli ve en stratejik kaynaklarından birisi haline gelmiştir. Sanayi devriminden bugüne, son 200 yılın en sıcak dönemlerini yaşıyoruz. Su döngüsünde ciddi değişimlere şahit oluyoruz. Bazı bölgelerde aşırı yağış ve sellere, bazı bölgelerde kuraklığa maruz kalıyoruz. Dünyada son 50 yılda; sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. 2050 yılına kadar yüzde 10 ila 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Kısacası, artık suya göre bir düzenin kurulacağı, küresel mücadelelerin odak noktasında suyun olacağı zamanlara girdik, giriyoruz” dedi.

    ‘7 AY BOYUNCA DETAYLI OLARAK ÇALIŞTIK’

    Bakan Pakdemirli, tarım ve gıdanın suya en fazla ihtiyaç duyan ve suyu en fazla kullanan sektör olduğunu belirterek, “Dünyadaki suyun dörtte üçünü tarım sektörü kullanıyor. Bir insana günlük içme suyu için ortalama 2 litre su yeterliyken, bir kişinin günlük gıda ihtiyacını karşılamak için yaklaşık 3 bin litre suya ihtiyaç var. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 105 milyona ulaşması bekleniyor. Bu nüfusu doyurmak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıda üretmek, bu gıdayı üretmek için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorundayız. Bakanlık olarak, sulama yatırımlarımıza hız verirken, suyumuzun geleceğini de planlıyoruz. 29 Mart’ta başlattığımız Cumhuriyet tarihimizin ilk Su Şurası’nda; ilgili bakanlıklar, akademisyenler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve su kullanıcılarını kapsayan toplam 1631 katılımcıyla birlikte A’dan Z’ye tüm konuları masaya yatırdık. 11 çalışma grubunda; su güvenliğinden su hukukuna, tarımsal sulamadan havza bazında su yönetimine, su kaynaklarının geliştirilmesinden iklim değişikliği ve meteorolojiye kadar suyla ilgili aklınıza gelecek tüm konulara 7 ay boyunca tüm paydaşlarla birlikte detaylı olarak çalıştık” diye konuştu.

    ‘SONUÇ BELGESİ AYIN SON HAFTASI AÇIKLANACAK’

    Bakan Pakdemirli, Su Şurası Sonuç Belgesi’ni ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklayacağını ifade ederek, “Bunun yanında, 84 milyon vatandaşımızın suyla ilgili görüşlerini, varsa projelerini almak için ‘susurasi.gov.tr’ web sayfası içinde ‘Fikrini Bildir’ bölümünü oluşturduk. Sözün özü, her bir fikri dinledik, her öneriyi not ettik. Bu raporlar doğrultusunda, her bir çalışma grubu için sonuç belgeleri hazırlandı. Bu ayın son haftasında, tüm sonuçlar değerlendirilerek, nihai belgemiz olan Birinci Su Şurası Sonuç Belgesi, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuna açıklanacaktır. Ardından hiç vakit kaybetmeksizin, 2019 yılında 15 yıl aradan sonra düzenlediğimiz 3’üncü Tarım Orman Şurasında yaptığımız gibi eylem planımızı oluşturup, faaliyetlere başlayacağız. Suyu korumanın en etkili yolu, kaynağında korumaktır. Suyu kaynağında korumak için barajlarda biriktirilen suların buharlaşma kayıplarını asgari düzeye indirecek çalışmalar yürütüyoruz. Sosyo-ekonomik şartları daha etkin kullanıp, su verimliliğine yönelik projelere hız vereceğiz. Özellikle kentlerde sürdürülebilir su verimliliğini hedefliyoruz. Bildiğiniz üzere ülkemizde belediyelerdeki kayıp-kaçak oranı yüzde 35’lerin üzerinde. Sadece 2020 yılı için şebekelerdeki su kayıplarına bağlı finansal kayıp miktarı 1,9 milyar lirayı aşıyor. Büyükşehir ve il belediyelerinde su kayıplarını, belediyelerle yakın iş birliği içinde 2023 yılına kadar yüzde 30’a indirmeyi, 2028 yılına kadar ise yüzde 25’in altına çekmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, içme suyu fiyatlandırma esaslarının ülke genelinde belirlenmesi ve uygulanmasının sağlanması ile suyun verimli kullanımına yönelik çalışmalarımız olacak” ifadelerini kullandı.

    ‘TBMM’YE SUNMAK İSTİYORUZ’

    Şura kapsamında, Su Kanunu’nun taslak metnini de yeniden gözden geçirdiklerini dile getiren Pakdemirli, “Su Kanunu’nu, suyun tek elden yönetimi hedefimiz çerçevesinde, tüm paydaşların görüşlerini alarak, ortak akılla değerlendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğimiz Şura Sonuç Bildirgesi ile birlikte İnşallah Su Kanunu’nu da TBMM’ye sunmak istiyoruz” dedi.

    Ayrıca bu süreçte, su tüketimi alışkanlıklarında mevcut durumu ortaya koymak ve bu alanda alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla hane bazında araştırma yaptıklarını belirten Bakan Pakdemirli, “Bu araştırmada çok ilginç sonuçlara ulaştık. Araştırmaya katılanların yüzde 40’ı ülkemizin su zengini olduğu düşünüyor. Yüzde 89’u gelecekte susuzluğun yaşanabileceğini ve yüzde 83’ü de su tasarrufuna dikkat ettiğini söylüyor. Ancak, yüzde 67’si çamaşır makinelerinde su tüketimini artıran ön yıkamalı program kullanıyor ve yüzde 43’ü makinesini tam doldurmadan çalıştırıyor. Yine, her üç kişiden biri bulaşıkları makineye dizmeden önce elde yıkıyor ve makineyi tam doldurmadan çalıştırıyor. Yüzde 22’si diş fırçalarken, yüzde 52’si ise el yıkarken suyu açık bırakıyor. Bakanlık olarak, su bilincinin küçük yaşlardan itibaren kazandırılması amacıyla ana sınıfları da dahil su okuryazarlığı derslerinin ilköğretim müfredatına girmesi için ilgili kurumlarla görüşmelere başladık” diye konuştu.

     

  • Kira zam oranı belli oldu

    Kira zam oranı belli oldu

    Ekim 2021 kira artış oranı ne kadar oldu? Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon rakamlarını açıklanmasının ardından ekim ayı kira artış oranı da belli olmuş oldu. Enflasyon (TÜFE) rakamlarının on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı ekim ayı için yüzde 16,42 olarak gerçekleşti.

    Enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla ekim ayı kira artış oranları belli oldu.

    TÜFE on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı ekim ayı için yüzde 16,42 oldu.

    TÜİK tarafından açıklanan verilere göre ise, TÜFE 2021 yılı eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,25, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 13,04, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,58 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 16,42 artış gerçekleşti.

  • 2021 Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı!

    2021 Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı!

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %19,58, aylık %1,25 arttı.

    TÜİK’ten gelen son dakika açıklamasına göre, eylül ayına ait tüketici fiyat endeksini belli oldu.Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %19,58, aylık %1,25 arttı.

    TÜFE’de (2003=100) 2021 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %1,25, bir önceki yılın Aralık ayına göre %13,04, bir önceki yılın aynı ayına göre %19,58 ve on iki aylık ortalamalara göre %16,42 artış gerçekleşti.

    İşte TÜİK’in eylül ayı enflasyon açıklamasının detayları…

    EYLÜL AYI ENFLASYON VERİLERİ

    Yıllık TÜFE’ye göre 7 ana grup daha düşük, 5 ana grup daha yüksek değişim gösterdi

    Yıllık en düşük artış %1,79 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, %4,79 ile haberleşme, %7,47 ile giyim ve ayakkabı ve %10,75 ile eğitim oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, %29,00 ile gıda ve alkolsüz içecekler, %22,91 ile ev eşyası ve %21,76 ile ulaştırma oldu.

    Aylık TÜFE’ye göre 7 ana grup daha düşük, 5 ana grup daha yüksek değişim gösterdi

    Aylık düşüş gösteren ana gruplar %3,08 ile giyim ve ayakkabı ve %0,77 ile ulaştırma oldu. Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Ağustos ayında en az artış gösteren diğer ana gruplar %0,18 ile alkollü içecekler ve tütün, %0,31 ile sağlık ve %0,58 ile eğitim oldu. Buna karşılık, 2021 yılı Ağustos ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, %3,18 ile gıda ve alkolsüz içecekler, %2,27 ile lokanta ve oteller ve %1,38 ile ev eşyası oldu.

    Ağustos 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 59 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 49 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 307 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

    Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %18,46, aylık %0,74 arttı

    İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2021 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %0,74, bir önceki yılın Aralık ayına göre %10,98, bir önceki yılın aynı ayına göre %18,46 ve on iki aylık ortalamalara göre %16,14 artış gerçekleşti.

  • Yeni atama kararları Resmi Gazete’de

    Yeni atama kararları Resmi Gazete’de

    Cumhurbaşkanlığının bazı valilikler ve il emniyet müdürlüklerine yönelik atama kararları Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararlarına göre; Elazığ Valisi Erkaya Yırık Mülkiye Başmüfettişliğine atandı. Geçen ay AFAD Başkanlığına atanan Yunus Sezer’in yerine Kırıkkale Valiliğine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Bülent Tekbıyıkoğlu, Elazığ Valiliğine İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Ömer Toraman, Bilecik Valiliğine Sultanbeyli Kaymakamı Kemal Kızılkaya atandı.

    Ayrıca; Hatay Emniyet Müdürlüğüne Muş Emniyet Müdürü Ahmet Arıbaş, Muş Emniyet Müdürlüğüne ise Engin Kaloğlu’nun ataması gerçekleştirildi.

  • Bir günde 29 durak, 30 kilometre yol katetti

    Bir günde 29 durak, 30 kilometre yol katetti

    İstanbul’da bir çok toplu ulaşım aracında dolaşmasıyla ünlenen köpeğe mikroçip takıldı. Boji adı verilen köpek özel uygulama üzerinden adım adım takip ediliyor. Takip sistemiyle Boji’nin bir gün içerisinde 29 durak gezdiği tespit edildi. Öte yandan bu şekilde, günde en az 30 kilometre gezdiği de belirlendi.

    Toplu ulaşım araçlarıyla İstanbul’u turlayan ve sosyal medyada gündem olan Boji’ye mikroçip takıldı. Geçtiğimiz ay birçok kişi Boji’nin farklı zamanlara ait olarak vapur, metrobüs ve tramvayda yolculuk yaparken fotoğraflarını paylaşmıştı. Kangal çoban kırması olan Boji, ismini demiryolu terminolojisinden alıyor.

    Boji’nin görevi metro ve metrobüslerde tekerleklerin hareketini sağlamak ama köpek her seferinde boji alanında uyuduğu için kendisine Boji adı verildi. Boji, 18 Ağustos’ta İBB Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü uzman ekiplerinin de yardımı ile Kemerburgaz Hayvan Geçici Bakımevi’ne götürüldü. Yapılan muayene sırasında derisinin altına mikroçip enjekte edildi. Bu sayede Boji’nin daha önceden bakımdan geçtiği kısırlaştırıldığı ve tekrar sokağa rutin yaşamına bırakıldığı da belirlendi. Sağlık kontrolleri de yapıldıktan sonra Boji tekrar toplu ulaşım araçlarına kavuştu.

    KOLAYCA TAKİP EDİLİYOR

    Hem mikroçip hem mobil uygulama sayesinde Boji’nin hangi durakta olduğu kolayca tespit edilebiliyor. Boji’ye özel yapılan uygulama yalnızca Metro İstanbul Müşteri İlişkiler Müdürlüğü’nün telefonunda yüklü. Boji’nin en çok tercih ettiği hat T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattı ancak seyahati Avrupa yakası ile de sınırlı kalmıyor, Anadolu yakasına geçerek M4 Kadıköy-Tavşantepe Metro Hattını kullandığı da oluyor. Uygulama ile Boji’nin bir gün içerisinde 29 durak gezdiği tespit edildi. Günde en az 30 kilometre gezen Boji 10.30-15.30 saatleri arasında Göztepe’den Kartal’a, Kartal’dan Tavşantepe’ye gitti. Tavşantepe’den tekrar inip dinlendikten sonra yolculuğuna devam etti. Boji tüm yolculuk kurallarına vakıf, inen yolculara yol veriyor, bekleyip tren içine geçiyor sakin bir şekilde içeri geçip kendisine bir yer buluyor, metroyu kaçırdığı zaman ise metronun peşinden koşuyor. Boji yolcular tarafından da çok seviliyor.

    “BOJİ’NİN BAŞINA BİR ŞEY GELMİŞ Mİ DİYE KONTROL EDİYORUZ”

    Metro İstanbul İşletme Müdürü Ömer Taşkara, Boji’yi anlık olarak takip ettiklerini belirtirken, “Boji, sakin ve huzurlu bir köpek. Aynı zamanda özgür ruhlu bir köpeğimiz. Boji’nin aç mı susuz mu olduğunu kontrol edebilmek için trenlerimizde hangi bölgede olduğunu tespit edebilmek için bir çip taktırdık. İBB Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü’nün uzman ekiplerinin destekleriyle birlikte bir çip taktırdık. Boji’yi anlık olarak takip edebiliyoruz. Müşteri İlişkiler Müdürlüğümüzün telefonunda uygulama var. Bu uygulama üzerinden Boji’yi takip edebiliyoruz. Günde hemen hemen tüm İstanbul’u geziyor. T4 Kabataş-Bağcılar, T3 Kadıköy-Moda, M4 Kadıköy – Tavşantepe hattımızı belli aralıklarla kullanıyor. Şu an Boji uygulama üzerinden Göztepe durağında gözüküyor. Boji bugün Göztepe’den bindi Kartal’da indi. Kartal’dan tekrar binip Tavşantepe’ye gitti. Tavşantepe’de indi tekrar Tavşantepe’den Bostancı istasyonuna gitti. Az önce de aldığımız bilgiye göre Bostancı’dan binip Göztepe istasyonu civarında. Boji çok hızlı geziyor, başına bir şey gelmiş mi diye kontrol etmek amacıyla çipleri taktık. Uygulama telefona yüklü, en son baktığımızda Bostancı’da olduğunu anlık olarak takip edebiliyoruz. Uygulama tamamen Boji’ye özel Boji’yi takip amaçlı kullanıyoruz” dedi.

    “İLK DEFA BÖYLE BİR ŞEY GÖRÜYORUM ÇOK GÜZEL BİR UYGULAMA”

    Yolculardan Abdulkadir Yalçın, “Bence çok güzel. Metroya neşe katıyor. Yüzümüzü güldürüyor. Ben de ilk defa böyle bir şey ile karşılaşıyorum. Çok güzel bir uygulama. Köpek hiç huysuzlukta çıkarmıyor” dedi.

    Mustafa Kaya is “Böyle uslu bir yolcumuz var yalnız maskesi yok. Sakin, temiz, ağır ağır yatıyor. Çok güzel bir uygulama umarım uzun ömürlü olur ve trenlerde gezer” dedi.