Kategori: Türkiye

  • Ali Erbaş: İtibar suikastı yapılmaya çalışıldığını görüyoruz

    Ali Erbaş: İtibar suikastı yapılmaya çalışıldığını görüyoruz

    Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş, “Görsel, yazılı ve sosyal medya organlarında zaman zaman bunu özellikle ifade etmeliyim ki, başkanlığımızla ilgili asılsız, iftira dolu, art niyetli olduğu aşikar haberlere ve paylaşımlara da şahit oluyoruz. Bu milletin değerlerine yabancı çevrelerce üretilen yanlış bilgi ve mesnetsiz yorumlar üzerinden bir algı yönetimi ve itibar suikastı yapılmaya çalışıldığını da maalesef görüyoruz. Bilinmelidir ki bu gibi durumlar, milletimizin geleceğine yönelik yapacağımız hizmetlerden bizleri asla alıkoyamayacaktır” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanı Eli Erbaş, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın açılışını Selimiye Camii’nde yapmak üzere Edirne’ye geldi. Vali Ekrem Canalp’ı makamında ziyaret eden Erbaş, ardından Selimiye Camii’ne geçti. Haftanın açılışını Selimiye Camii avlusunda düzenlenen programla yapan Erbaş, Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda her yıl bir konu belirleyip o konuyu etraflıca ele aldıklarını belirtti. Bu yılın konusunun, ‘Cami, Din Görevlileri ve Vefa’ olarak belirlediklerini söyleyen Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili önemli hususları dikkate çekmek istediğini ifade etti.

    ‘BAŞKANLIĞIMIZ TARİH BOYUNCA ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRMİŞTİR’

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın millet ve medeniyet tarihinin en köklü kurumlarından odluğunu dile getiren Erbaş, ” Anayasal olarak toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli bir teşkilattır. Tarihi boyunca, dinimizin ilke ve emirlerin yerine getirme noktasında üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmiştir. Kurulduğu günden beri dinimizin temel kaynakları olan Kur’an ve sünnetin referansında bilgi ve hizmet üreten Başkanlığımızın her zaman birinci derecede önceliği, insanımızı, dinimiz İslam’ı tevhit, vahdet, güven, samimiyet, hukuk, adalet ve güzel ahlak gibi değerleriyle buluşturmak olmuştur. En zor şartlarda bile İslam akaidine muhalif hiçbir görüşe ve anlayışa prim vermemiştir. Bunlardan her zaman uzak durmuştur” dedi.

    FİTNE VE TEFRİKA ODAKLARIYLA HER ZAMAN MÜCADELE EDİLDİ

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fitne ve tefrika odaklarıyla yılmadan her zaman mücadele ettiğini kaydeden Erbaş, “Başkanlığımız, bir taraftan milletimizin birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma duygularını güçlendirmek için azami gayret gösterirken diğer taraftan da fitne ve tefrika odaklarıyla yılmadan her zaman mücadele etmiştir. Özellikle yakın geçmişte yaşadığımız 15 Temmuz ihanetine karşı milletimizin direnişine büyük katkı sunmuş ve akabinde inanç ve medeniyet değerlerimizi istismar eden FETÖ, DEAŞ, PKK gibi örgütlere, sapkın anlayışlara ve zararlı alışkanlara karşı milletimizi ve bilhassa gençlerimizi bilinçlendirmek için adeta bir seferberlik ruhuyla çalışmalar yapmıştır” diye konuştu.

    ‘BAŞKANLIĞIMIZLA İLGİLİ ART NİYETLİ İFTİRA HABERLERE ŞAHİT OLUYORUZ’

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet, millet ve tüm İslam alemi için kıymetli bir imkan olduğunu söyleyen Erbaş, şöyle devam etti:

    “Bugün birçok ülkede, özellikle de İslam coğrafyasında din üzerinden yaşanan kavga ve kargaşanın ülkemizde yaşanmamasında, teşkilatımızın varlığı ve mensuplarının azimli, kararlı ve bilinçli bir şekilde yaptığı çalışmaların etkisi ve önemi büyüktür. Ne var ki, görsel, yazılı ve sosyal medya organlarında zaman zaman bunu özellikle ifade etmeliyim ki, başkanlığımızla ilgili asılsız, iftira dolu, art niyetli olduğu aşikar haberlere ve paylaşımlara da şahit oluyoruz. Bu milletin değerlerine yabancı çevrelerce üretilen yanlış bilgi ve mesnetsiz yorumlar üzerinden bir algı yönetimi ve itibar suikastı yapılmaya çalışıldığını da maalesef görüyoruz. Bilinmelidir ki bu gibi durumlar, milletimizin geleceğine yönelik yapacağımız hizmetlerden bizleri asla alıkoyamayacaktır. Çünkü biz hizmetlerimizi imani bir mükellefiyetle yapıyoruz. Anayasal bir görev olarak yapıyoruz. İnsani bir sorumluluk duygusuyla yapıyoruz. Elbette kurum olarak yapıcı, yararlı ve ufuk açıcı eleştirileri kimden gelirse gelsin her zaman önemsiyor ve dikkat alıyoruz. Ancak milletimizin dini ve sosyal hayatına, insanlığın huzur ve geleceğine hizmet eden teşkilatımızın mesnetsiz ithamlarla yıpratılmaya çalışılması asla kabul edilebilir bir tutum değildir. Bunu da özellikle istifade etmek istiyorum.”

    ‘HAKİKATE KARŞI VEFASIZLIK, HASTALIKLI KALBİN VE AKLIN SONUCUDUR

    ‘Dini değerlerin ve dine ait hükümlerin, tahlile ve teyide muhtaç bilgilerle gelişi güzel tartışmalara konu edilmesi, hiç kimseye fayda sağlamayacaktır” diyen Erbaş, “Bilakis, bu hususta sorumsuzca ve fütursuzca yapılan açıklamalar, nesillerimizin bilincinde onulmaz yaralara, telafisi mümkün olmayan toplumsal sorunlara yol açacaktır. Dolayısıyla dini argüman ve söylemlerle kendisini hakikatin merkezinde gibi gösteren fakat usul, esas ve hakikatten yoksun bir şekilde kaynağı belirsiz bilgiler paylaşarak zihinleri bulandıran tavırların Müslüman bilinci ve ciddiyetiyle asla bağdaşmadığını vurgulamak istiyorum. Din hakkında yazıp konuşan herkese önemli sorumluluklar düşmektedir. Yazılı, görsel ve sosyal medya aracılığıyla kamuoyuna hitap eden herkes hakikate, sahih bilgiye bağlı kalmak zorundadır. Söz söyleyen herkesin hakka ve hakikate karşı sorumluluğu vardır. Hakikate karşı vefasızlık, hastalıklı bir kalbin ve aklın sonucudur. Nefsine, ihtiraslarına, ön yargılarına teslim olarak hakka, hakkaniyete karşı vefasızlık yapmak, kişinin, vicdanına, kalbine, çevresine, toplumuna ve insanlığa karşı en büyük kötülüktür” dedi.

    ‘MEKANLARIN RUHU, TAŞIDIĞI DEĞERLERE GÖSTERİLEN İLGİYLE CANLILIK KAZANIR’

    Müslümanların, vefa bilincinin diri tutulması için bugün her zamankinden daha fazla gayret göstermek zorunda olduğunu ifade eden Erbaş,şöyle konuştu:

    “Bu da geçmişte olduğu gibi günümüzde de öncelikle mabuda ve mabede vefa ile mümkün olacaktır. Camilerimizi başta vefa olmak üzere İslam ahlakının evrensel değerlerinin hayata taşındığı mekanlara dönüştürmekle gerçeklik kazanacaktır. Mekanların ruhu, ancak taşıdığı değerlere gösterilen ilgiyle canlılık kazanır. Mabede vefanın bir gereği olarak Diyanet İşleri Başkanlığımız, irşat ve rehberlik hizmetlerini cami merkezli sürdürmeye devam edecektir. Bu sebeple camilerimizin günümüz insanının ihtiyaçlarına cevap verebilecek fonksiyona sahip olması için büyük bir gayret sarf etmekteyiz. Bizler, 7’den 70’e bütün Müslümanların camilerimizde rahat ve huzur içerisinde ibadetlerini yapabilmelerini, sosyal ve kültürel faaliyetlerini buralarda rahatlıkla gerçekleştirebilmelerini arzu ediyoruz. Bu isteğimizin tam anlamıyla yerine gelmesi için çocukluk çağından itibaren herkesin cami ile irtibatını ve bu irtibatın devamını sağlamak, nesillerimizi caminin taşıdığı değerlerle buluşturmak için yoğun çalışmalar yapıyoruz. Fiziksel ve işlevsel olarak camilerimizin daha iyi bir noktaya getirilmesi için gereken çalışmaları hassasiyetle sürdürmekteyiz.”

    ‘DİN GÖREVLİSİ CAMİYE GELEN GELMEYEN HERKESİN HOCASIDIR’

    Din görevlilerine çok önemli görevler düştüğünü de belirten Erbaş, “Zira İslam’ın değerleri, ancak onu temsil edenlerinin yaşantısında tebarüz ettiğinde teveccüh bulur. Din hizmeti, ancak din görevlisinin şahsında ve rehberliğinde şekillenerek istenilen hedeflere ulaşır. Din görevlisi, görev mahallinde-camiye gelen ya da gelmeyen- herkesin hocasıdır. Dolayısıyla o, hiç kimseye karşı ön yargılı davranamaz, söz ve davranışlarında kırıcı ve yıkıcı olamaz.Gördüğü yanlışları uygun bir metot ve yapıcı bir üslupla düzeltmeye çalışır. Din görevlisi, çevresindeki herkesle ünsiyet kuran ve kendisiyle de ünsiyet kurulabilen kimsedir.İnsanlarla ilişkilerinde dinin ve dini değerlerin izzetini korur. İtidali hiçbir zaman elden bırakmaz. Her zaman ve her yerde inancının kendisine kazandırdığı olgunluk ve vakarı muhafaza eder. Hocalarımız, kendisini itibarsızlaştıran ve din hizmetlerini aksatan üç büyük hatadan mutlaka uzak durmalıdır. Birincisi, söylem ve eylemlerinde tutarsızlık, ikincisi, temel dini ilimlerde yetersizlik, üçüncüsü ise toplumsal sorunlara karşı duyarsızlıktır” dedi.

    GENÇ HAFIZLAR İÇİN İCAZET PROGRAMI DÜZENLENDİ

    Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, konuşmasının ardından Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla düzenlenen yarışmalarda dereceye giren din görevlilerine ödüllerini verdi. Haftanın açılış programının ardından Selimiye Camii’nde, hafızlık kursunu bitiren 36 yeni hafızın icazet törenine katılan Erbaş, burada genç din görevlilerine başarılar diledi. Erbaş daha sonra Selimiye Camii’ndeki mevlit programına katıldı.

  • Doğal gaza yüzde 15 zam

    Doğal gaza yüzde 15 zam

    Doğal gazda ekim ayı için mesken tarifesi sabit kalırken, sanayi ve elektrik üretim amaçlı tarifeye yüzde 15 zam yapıldı.

    Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ’nin (BOTAŞ) internet sitesinde ekim ayına ilişkin tarife tablosu yayımlandı.

    Buna göre, BOTAŞ’ın konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine ekimde uygulayacağı satış fiyatı mevcut tarifede olduğu gibi 1000 metreküp doğal gaz için 1488 lira olarak belirlendi.

    YÜZDE 15 ARTIŞ

    Ekimde sanayi aboneleri için geçerli olacak tarife eylüldeki tarifeye göre 1000 metreküp doğal gaz için yüzde 15 artışla 2 bin 358 lira, elektrik üretim santrallerinin kullandığı 1000 metreküp doğal gaz için ise yine yüzde 15 artışla 2 bin 724 lira oldu.

    Doğal gazda fiyat tarifeleri aylık olarak hesaplanıyor.

  • EPDK’dan elektrik zammı açıklaması

    EPDK’dan elektrik zammı açıklaması

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 1 Ekim itibarıyla geçerli olacak nihai elektrik satış fiyatlarında değişiklik yapılmadığını bildirdi.

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 1 Ekim itibarıyla geçerli olacak nihai elektrik satış fiyatlarında değişiklik yapılmadığını bildirdi. Elektrik fiyatlarına yüzde 15 zam bekleniyordu.

    EPDK’den yapılan açıklamada, elektrik tarifelerinde gerçekleştirilen bütün değişikliklerin kurum tarafından şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıldığı ve Resmi Gazete’de yayımlandığı belirtildi.

    Açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “1 Ekim 2021 itibarıyla nihai elektrik satış fiyatlarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Belirlenen birim bedellerle ilgili hiçbir dağıtım ya da perakende şirketi tüketicilerimizin faturalarına gizli ya da açık şekilde ek bir bedel yansıtamaz. Bu konuda yapılan manipülatif haberlere itibar gösterilmemesini de önemle hatırlatırız.”

  • Oğuzhan Asiltürk hayatını kaybetti

    Oğuzhan Asiltürk hayatını kaybetti

    Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

    Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Oğuzhan 86 yaşında Asiltürk hayatını kaybetti.

    Oğuzhan Asiltürk ve eşi, 13 Eylül’de İstanbul’da zatürreye bağlı gelişen nefes darlığı nedeniyle rahatsızlanarak Ankara Şehir Hastanesine getirildi.

    Covid şüphesi olan Asiltürk çiftinin bilinçlerinin açık olduğu, oksijen desteğiyle tedavilerinin sürdüğü açıklanmıştı.

    Burada tedavisi süren Asiltürk, bu sabah hastanede vefat etti.

    TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NDAN AÇIKLAMA

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yüksek İstişare Kurulu Başkanımız, yol arkadaşımız ve dava adamı Oğuzhan Asiltürk ahirete irtihal etmiştir. Milletimizin ve camiamızın başı sağolsun. Mekanı cennet, makamı âli olsun” ifadelerini kullandı.

    KOCA’DAN ÖLÜM NEDENİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

    Sağlık Bakanı Fahretin Koca da Asiltürk’ün evfatine ilişkin bir açıklama yaptı. Koca, “Son dönemde coroner arter hastalığı ve kalp yetersizliği tanımlarıyla takip ediliyordu. Sabah 09.00’da kardiyak arrest sonucunda kaybetmiş bulunuyoruz” dedi.

    Asiltürk’ün aşı olup olmadığı sorulan Bakan Koca, “Bu konu ve genel bir takım bilgilerin hasta yakınlarının rızası olmadan söylemenin doğru olmadığı kanatindeyim” dedi.

    OĞUZHAN ASİLTÜRK KİMDİR?

    25 Mayıs 1935’te dünyaya gelen Oğuzhan Asiltürk İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinde eğitim aldı.

    Serbest Müşavir Mühendislik, 14 ve 15. Dönem Ankara; 19, 20 ve 21. Dönem Malatya milletvekiliği ile İçişleri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları yaptı. MSP Davası sebebiyle bir yıl gözaltında kaldıktan sonra yargılandı ve beraat etti. 10 yıl süreyle siyasetten yasaklandı.

    1987 Anayasa referandumu ile yasağının kalkmasının ardından ilk kongrede Refah Partisi’nin genel sekreterliğine seçildi.

    Saadet Partisi’nin kurucuları arasında yer alan Asiltürk, Necmettin Erbakan’ın ölümünün ardından Saadet Partisi’nin Yüksek İstişare Kurulu başkanlığına seçildi.

  • Benzine zam! Pompa fiyatlarına yansımayacak

    EPGİS: Benzinde 29 KRŞ/LT Fiyat artışı gerçekleşmiş olup, artış mevcut uygulama olan EŞEL MOBİL Sistemi gereği ÖTV’den karşılandığından pompa fiyatlarına yansımayacaktır.
    Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası benzine 30 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere 29 kuruş zam yapıldığını, artışın, eşel mobil sistemi gereği ÖTV’den karşılandığından pompa fiyatlarına yansımayacağını duyurdu.

    Zam haberini Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) resmi sosyal medya hesabından duyurdu.

    EPGİS’in paylaşımı şöyle: “Akaryakıt Ürünlerinde ÖTV Düzenlemesi 30/09/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; Benzinde 29 KRŞ/LT Fiyat artışı gerçekleşmiş olup, artış mevcut uygulama olan EŞEL MOBİL Sistemi gereği ÖTV’den karşılandığından pompa fiyatlarına yansımayacaktır.”

  • Küçük esnafa müjde! Vergi kaldırılıyor

    Küçük esnafa müjde! Vergi kaldırılıyor

    AK Parti, ekonomik düzenlemeleri içeren 56 maddelik bir kanun teklifi hazırladı. Teklifle birlikte yaklaşık 900 bine yakın küçük esnafa vergi muafiyeti getiriliyor. Teklif, önümüzdeki ay Genel Kurul’da ilk görüşülecek gündem maddelerinden biri olacak. AK Parti Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu geçtiğimiz günlerde vergi mükellefleriyle ilgili yaptığı açıklamada, “Küçük esnafa yönelik vergi muafiyeti olacak. Cirosu 240 bin altında olan küçük esnaf vergiden muaf tutulacak.” demişti.

    Yüz binlerce küçük esnafı etkileyecek olan yeni vergi düzenlemesi için nefesler tutuldu. AK Partili Milletvekili Akbaşoğlu geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada vatandaşı, esnafı, çiftçiyi ilgilendiren vergi kanununa ilişkin önümüzdeki hafta düzenleme gelecek demişti. Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşesinde konuya ilişkin açıklama yaptı.

    KÜÇÜK ESNAFTAN VERGİ KALDIRILIYOR

    Küçük esnafın omzundaki vergi yükünün kaldırılması için bir çalışma yapıldığını belirten Selvi, 2022 yılında yürürlüğe gireceğini belirttiği yeni düzenlemeye ilişkin ” Terzi, ayakkabı tamircisi, berber, kahvehane gibi basit usulde defter tutan küçük esnaf ile yıllık cirosu 240 bin liranın altında olanların gelir vergisinden muaf olması öngörülüyor.” dedi.

    2022 YILINDA 250 BİN OLACAK

    Selvi, 240 bin liralık ciro oranının, 2022 yılında yeniden değerlendirme oranıyla 250 bin lira olacağına da değindi.

    PAKETTE ÇİFTÇİ DESTEĞİ DE VAR

    CNN Türk’ün haberine göre, Meclis’te yasama yılının açılmasıyla birlikte gündemde vergi kanunlarına ilişkin düzenleme olacak. 55 maddelik bir paket. Son hazırlıkları da tamamlanmış durumda. Meclis Başkanlığı’na da sunulacak.

    Paketin içinde tarıma ve çiftçilere yönelik bir düzenleme de olacak. Çiftçiye mazot desteği vergiden muaf tutulacak.

    İnternetten üzerinden para kazananlar özellikle Youtuber’lar için de düzenleme getiriliyor. Bu kişiler yayınladıkları videolardan reklam alarak pazra kazanıyorlardı. Vergi mükellefi haline geliyorlardı. Defter tutma zorunluluğu bulunuyordu. Defter tutma zorunluluğu da üzerlerinden kalkmış oluyor.

  • Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı belli oluyor!

    Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı belli oluyor!

    2023 seçimleri öncesi merakla beklenen “Muhalefetin adayı kim olacak?” sorusu yanıt buluyor. İddiaya göre, 6 muhalefet partisinin üst düzey ismi bir araya gelecek ve görüşmeden çıkan sonucu genel başkanlara iletecek.

    Haziran 2023’te yapılacak olan genel seçimlerle ilgili çalışmalar devam ederken, merak edilen konuların başında “Muhalefetin adayı kim olacak?” sorusu geliyor. Ortak aday çıkıp çıkmayacağı ve kim olacağı sorusu gündemden düşmezken, Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan bugün, gündeme oturacak bir yazı kaleme aldı. Pehlivan’ın iddiasına göre CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin üst düzey isimleri, 5 Ekim’de TBMM’de aday belirleme görüşmesi yapacak.

    6 GENEL BAŞKAN BİRLİKTE AÇIKLAYACAK

    Parti yöneticilerinin daha önce 2 kez buluştuğunu aktaran Pehlivan, 3’üncü görüşmeden çıkacak sonucun, genel başkanlara iletileceğini belirtti. Öte yandan ortak kararı, 6 parti liderinin birlikte açıklayacağı da öğrenilirken, “Parti üyesi dahi olmayan bir cumhurbaşkanının tarif edileceği” aktarıldı.

  • Koronavirüs ölümlerinde ‘Delta varyantı’ etkisi

    Koronavirüs ölümlerinde ‘Delta varyantı’ etkisi

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Covid-19’da Delta varyantının görüldüğü son dönemde ölüm oranlarının arttığını söyledi. Ceyhan, “İlk 2 dalga orijinal virüs ile oldu, orada 1000’de 9’du ölüm oranı. Mart- nisanda vakaların 60 bine çıktığı dönemde İngiliz varyantı vardı, orada 1000’de 6’lara düştü. Son dalga Delta varyantı ile oldu, burada da 1000’de 11. Varyant, tek başına daha ağır ve öldürücü hastalığa yol açıyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Delta varyantının en önemli özelliğinin, herkes için çok hızlı bulaşan virüs olması ve daha ağır seyretmesi olduğunu söyledi. Gebeliğin özel durum olduğuna vurgu yapan Ceyhan, “Gebelikte bağışıklık doğal yol ile baskılanıyor. Dolayısıyla diğer insanlara göre daha ağır seyreder, ölüm oranı yüksektir” diye konuştu.

    Prof. Dr. Ceyhan, Delta varyantının rahatlıkla çocukları da gençleri de hastalandırabildiğine dikkat çekerek, “İlk başta orijinal virüs varken genç yetişkinler bu kadar çok hastalanmıyordu; onların bağışıklığı daha sağlam olduğu için çok daha fazla virüs gerekir hastalandırmak için. Bu Delta varyantı vücutta çok hızlı çoğaldığı için şimdi rahatlıkla çocuğu da yetişkini de hastalandırabiliyor” dedi.

    ‘DELTA İLE ÖLÜM ORANI 1000’DE 11 OLDU’

    Prof. Dr. Ceyhan, son dönemde Delta varyantının etkisiyle ölüm oranlarının arttığına dikkat çekerek, “Ben varyantların öldürme oranını hesapladım. İlk 2 dalga orijinal virüs ile oldu, orada 1000’de 9’du ölüm oranı. Arkasından mart- nisanda vakaların 60 bine çıktığı dönemde İngiliz varyantı vardı, orada 1000’de 6’lara düştü. Son dalga Delta varyantı ile oldu, burada da 1000’de 11. Demek ki varyant, tek başında zaten daha ağır ve öldürücü hastalığa yol açıyor. İkincisi de toplumda maalesef bu önlemler azaltıldıkça insanların farkındalığı da azaldıkça biraz daha hekime geç başvuruyor olabilirler. ‘Etkili tedavi yok’ dedik ama etkili birçok yöntem var. Oksijen vermeniz lazım, sıvı takmanız lazım, en erken sürede yoğun bakıma almak lazım. Bunları yapınca ölüm oranının düştüğünü biliyoruz” diye konuştu.

    ‘GEBELİĞİN ZAMANINA BAKMADAN AŞILANMA GEREK’

    Gebelerde ilk 3 ay pek dışarıdan madde verilmediğini belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Ama hayati önem taşıyorsa o ilk 3 ayda da mesela kuduz aşısı yapmak gerekir. Burada tam bu noktaya geldik. Gebe için çok hayati önem taşıyor artık. Gebeliğin gününe, zamanına bakmadan 1’inci gün bile olsa ne zaman farkına varılırsa aşılanması gerekir. Eğer doğuma 2 hafta kala anne hastalık geçirirse ve bebek doğduğunda halen daha bulaştırıcı ise bebek koronavirüse karşı tamamen bağışık olmadan doğuyor. Dolayısıyla çocuk hem korunmasız hem de anneden virüs alıyor, daha ağır geçiriyor. Bütün bunları önlemenin tek yolu gebenin aşılanması. ‘Tamamen aşıdan bağımsız gebeliğinizi planlayabilirsiniz, aşıyı da ilk fırsatı bulur bulmaz yaptırın’ diyoruz. Emzirmede aşılanmanın yararı var, zararı yok. İki çalışmada eğer aşı yaparsanız emziren anneye, antikorların anne sütünden bebeğe geçtiği gösterildi. Zaten zararlı hiçbir şey söz konusu değil. Anne sütünden bulaşan hastalık çok nadirdir” diye konuştu.

  • Kalıcı yaz saati 6 yılda ne kadar tasarruf sağladı?

    Kalıcı yaz saati 6 yılda ne kadar tasarruf sağladı?

    Gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla 2016 yılında uygulanmaya başlanan yaz saati uygulamasıyla, 6,82 milyar kilovatsaat enerji tasarrufu yapıldı. İTÜ’nün raporuna göre, Türkiye uygulamayla 6 yılda 6 milyar lira tasarruf etti.

    2016 yılından bugüne uygulanan yaz saati uygulamasıyla bugüne kadar toplam 6,82 milyar kilovatsaat enerji tasarrufu yapıldı.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) arasında imzalanan sözleşmede, İTÜ’nün yaptığı analizler sonucunda, Türkiye’de 2016 yılında kalıcı yaz saati uygulamasına geçilmişti.

    İTÜ, kalıcı yaz saati uygulamasıyla ilgili “Sabit Saat Uygulaması (SSU) Değerlendirme Raporu” yayımladı.

    Rapora göre 08:30-17:30 mesai saatleri arasında daha fazla gün ışığından yararlanıldığı tespit edildi.

    Yaz saati uygulamasıyla kış aylarında Avrupa ve Türkiye arasındaki saat farkı 1 saat daha artarken, Avrupa Birliği’de kalıcı saate geçmek için çalışmalarını sürdürüyor.

    Kalıcı yaz saati uygulaması ile elektrik tüketiminin düştüğü ve tasarruf sağlandığı görüldü.

    SAAT SAAT ELEKTRİK TÜKETİMİ

    Türkiye’deki toplam elektrik tüketimine bakıldığında 06:00-09:00 saatleri arasında elektrik tüketiminde düşük seviyede artış gözlendi.17:00-18:00 saatlerindeki elektrik tüketiminde azalış ve saat 20:00 civarında ise artış gözlendi.

    Yaz saati uygulamasından bu yana elde edilen toplam tasarruf 6,82 milyar kilovatsaati buldu.

    Türkiye her yıl 1 milyar lirayı aşan oranlarda tasarruf elde etti.

    Yani 2020 yılında kişi başı elektrik tüketimi 3 bin 661 kilovatsaat olarak hesaplandığında 1.9 milyon kişinin bir yıllık elektrik ihtiyacı buradan elde edilen tasarrufla sağlanmış oldu.

    6 YILDA 6 MİLYAR LİRA TASARRUF SAĞLANDI

    Tasarrufun karşılığı 3,97 milyar lira. Farklı saat aralıklarında uygulanan fiyat tarifelerinin ise üç zamanlı tarifeye göre 5,94 milyar lira olduğu belirlendi.

    Yaz saati uygulaması ile elektrik enerjisinin saatlik referans fiyatı düştü.

    Kış saati uygulanırken günlük olarak tüketimin en yoğun olduğu saatlerde (puant) öğle ve akşama doğru iki defa pik yük oluştu.

    Yaz saati uygulamasıyla sadece öğle saatlerinde bir pik yük zaman aralığı kaldı.

    Akşam saatlerinde oluşan puant aralığında yük tasarrufu gerçekleşirken puant saatlerde Piyasa Takas Fiyatları’nda da düşüş meydana geldi.

    AVRUPA’DA DA KALICI YAZ SAATİ GÜNDEMDE

    Avrupa’da yaz saatini kalıcı hale getirecek Avrupa Birliği Komisyonu, önceki yıllarda kıta genelinde 4,6 milyon Avrupalının görüşüne başvurarak yaz saati uygulamasını kalıcı hale getirmeyi masaya yatırdı.

    Ankete katılan Avrupalıların yüzde 80’den fazlası yaz saatinden yana oy kullandı.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, daha önce İTÜ ile imzalanan protokolle yaz saati uygulamasının enerji tüketimine yansımasının incelendiğini açıklamıştı. Dönmez, “Bilimsel araştırma sonuçları ülkemizin jeopolitik konumu, batısındaki sanayileşme, kentleşme, enerji yoğunluğu ile doğusu ve batısı arasındaki doğal saat farkı olan 1 saat 16 dakikayı dikkate alındığında uygulanan saat diliminin, GMT+3 kalmasından elde edilecek enerji verimliliği kazanımlarını olumlu etkileyeceği görülmüştür” açıklaması yapmıştı.

  • Sinovac ve BioNTech aşıları karşılaştırıldı

    Sinovac ve BioNTech aşıları karşılaştırıldı

    Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sinem Akçalı, hastane personeli üzerinde yapılan Sinovac ile Biontech aşılarının karşılaştırmalı sonuçlarını açıkladı. Çalışmada 2 doz Sinovac olanlarda üçüncü aydan sonra antikor oranı yüzde 56’ya düşerken, 3’üncü doz aşıda uygulanan Biontech aşısının, 3 doz Sinovac aşısına göre belirgin üstünlük gösterdiği tespit edildi. Prof. Dr. Akçalı, bu sonuçlara göre 3’üncü doz aşılamanın yerinde bir karar olduğunu tespit ettiklerini söyledi.

    Manisa CBÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları, Halk Sağlığı ve Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim elemanları tarafından Hafsa Sultan Hastanesi’nde görevli sağlık çalışanları üzerinde yürütülen ‘Karşılaşmalı 3 doz Covid-19 aşı etkililik sonuçları, 2 doz Sinovac sonrası 6 ay takip sonuçları’ konusundaki bilimsel çalışma tamamlandı. Araştırmada Türkiye’de geniş ölçekte uygulanan iki doz Sinovac aşısı sonrası Manisa CBÜ sağlık çalışanlarında uygulanan 3’üncü doz Sinovac ile 3’üncü doz Biontech aşısının karşılaştırmalı koruyuculuk sonuçları sunuldu.

    ARAŞTIRMADA AŞILARIN YAN ETKİLERİ KARŞILAŞTIRILDI

    Manisa CBÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Sinem Akçalı, çalışma sonuçlarını paylaştı. Çalışma hakkında bilgi veren Prof. Dr. Akçalı, antikor üretme düzeylerinde Biontech’in, Sinovac’a göre üstünlük gösterdiğini belirterek, “3’üncü dozda Sinovac ya da Biontech tercih edenlerde yan etkileri karşılaştırdığımızda enjeksiyon bölgesindeki ağrı Sinovac tercih edenlerde yüzde 30 iken, Biontech tercih edenlerde yüzde 67 olarak tespit edildi. Aynı şekilde yorgunluk semptomu Sinovac’ta yüzde 15’ken Biontech’te yaklaşık 2 katı yüzde 36’ydı. Ayrıca Biontech’te baş ağrısı yan etkisini 3’üncü dozdan sonra Sinovac’a göre daha fazla görüldüğünü tespit ettik. 2 aşının ortalama oluşturduğu antikor değerlerine baktığımızda Sinovac tercih edenlerde ortalama antikor düzeyi 32 üniteyken, Biontech tercih edenlerde bunun 145 ünite olduğunu gördük. Burada yine iki değer arasında belirgin bir fark olduğunu görüyoruz. Saptayamayacak kadar 150’nin üzeri dediğimiz antikor değerleri, Sinovac olan grupta yüzde 8’ken, Biontech olanlarda bu oran yüzde 95’ti. Bu da çalışmanın en çarpıcı bulgularından bir tanesiydi” diye konuştu.

    ‘3’ÜNCÜ DOZ AŞILAMANIN NE KADAR YERİNDE BİR KARAR OLDUĞUNU GÖRDÜK’

    Araştırmada koronavirüse yakalanan ve 3’üncü aşısını yaptıran 44 sağlık çalışanı hastalığı ayakta geçirdiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Akçalı, “1 Temmuz ile 24 Eylül tarihleri arasında hastanede 44 sağlık çalışanının Kovid-19’a yakalandığını tespit ettik. Bu 44 kişinin hiçbiri hastalığı ağır bir şekilde geçirmemiştir. Evde hafif bulgularla hastalığı geçirmiştir. Sadece 2 doz Sinovac olanlarda antikor koruyuculuk düzeyi 2’nci aşıdan sonra üçüncü ayda yüzde 56’ya düşmüştü. Bu bulgu da aslında bize 3’üncü doz aşılamanın ne kadar yerinde bir karar olduğunu göstermektedir. Üçüncü doz aşı tercihi ne olursa olsun 3 doz aşı olan bireylerin tümü etkili antikor düzeylerine ulaşmıştır. Bu da üçüncü aşıyı olan bireyler için güzel bir bulgu. Ancak 3’üncü doz aşıda uygulanan Biontech, Sinovac aşısına göre koruyuculukta gerek antikor düzeyi gerek hastalanma durumu açısından belirgin üstünlük göstermiştir” dedi.