Kategori: Türkiye

  • “Salgının biteceği tarihi kimse söyleyemez”

    “Salgının biteceği tarihi kimse söyleyemez”

    Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, aşılamanın virüsü kontrol etmek ve pandemiyi durdurmak için en önemli silah olduğunu vurguladı. Aşılanmayla okul ile iş yerlerinin açık kalmaya devam edebileceğini ve normale dönüşün sağlanabileceğini söyleyen Dr. Berdyklychev, rahatlamak için henüz erken olduğunu kaydetti. Salgının ne zaman biteceğini kimsenin halen kesin olarak halen söyleyemeyeceğini belirten Dr. Berdyklychev, “Çünkü yeni vakalar görmeye devam ediyoruz. Bu biraz da hem hükümet düzeyinde, hem de bireysel düzeyde alınan önlemlere bağlı olacak. En olumlu gelişme Pazartesi günü itibariyle okulların açılması oldu. Hem DSÖ hem de UNICEF bu kararı destekliyor” ifadesini kullandı.

    Okulların yüzyüze eğitime başlamasıyla beraber normalleşmeye bir adım daha yaklaşan Türkiye’de aşılanmada hızlı bir yol kat edilse de yeterli toplumsal bağışıklık için henüz istenen oranlara ulaşılamadı. Okulların açılmasının çok önemli ve olumlu bir gelişme olduğunu belirten Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, aşılamanın, sosyal önlemlerle birlikte virüsü kontrol etmek ve pandemiyi durdurmak için bu aşamada elimizdeki en önemli silah olduğunu vurguladı. Ancak aşılanma ile okulların ve iş yerlerinin açık kalmaya devam edebileceğini ve normale dönüşün sağlanabileceğini söyleyen Dr. Berdyklychev, rahatlamak için henüz erken olduğunu vurguladı.

    “SALGIN NE ZAMAN BİTECEK, ŞU AN KİMSE SÖYLEYEMEZ”

    Salgının ne zaman biteceğini kimsenin halen kesin olarak halen söyleyemeyeceğine dikkat çeken Dr. Berdyklychev, “Çünkü yeni vakalar görmeye devam ediyoruz. Bu biraz da hem hükümet düzeyinde, hem de bireysel düzeyde alınan önlemlere bağlı olacak. En olumlu gelişme pazartesi günü itibariyle okulların açılması oldu. Hem DSÖ hem de UNICEF bu kararı destekliyor. Okullar en son kapanan ve ilk açılan yerler olmalı” dedi ve okulların açılması ile beraber daha dikkatli olunması gerektiğini, özellikle temaslı izlemi ve sosyal önlemler konusunun sıkı tutulması gerektiğini belirtti.

    “ANCAK AŞILAMA İLE OKULLARIN VE İŞYERLERİNİN AÇIK KALMASI SAĞLANABİLİR”

    Aşılamanın da bu önlemlerle beraber hızla devam etmesi gerektiğini belirten Dr. Berdyklychev, kimsenin tam kapanma dönemlerini tekrar yaşamak istemediğini ama gerekirse yine bazı önlemlerin alınmak zorunda kalınabileceğini belirterek şunları söyledi: “Türkiye başından beri aşılama konusunda örnek ülkelerden birisi oldu. Hem iyi kaynak sağlama hem de iyi gruplandırma konusunda. Bildiğiniz gibi öncelikle yaşlılar ve sağlık çalışanlarından başlandı ve şu anda 12 yaşın üzerindeki kronik hastalığa sahip çocuklar da dahil olmak üzere aşılama tüm yaş gruplarında devam ediyor. Bu da hem okulların açık tutulması hem de ekonominin sürdürülmesine yardım edecek.”

    “KOVİD AŞILARININ ÜCRETLİ YAPILACAĞINI DÜŞÜNEMİYORUM”

    Pfizer-BioNTech aşısının FDA’dan tam ruhsat almasıyla beraber dünyada ruhsatlandırılan ilk aşı olmasıyla beraber, “Ruhsat alan bir aşının artık ticari bir ürün haline gelebileceği” yönündeki tartışmalara da değinen Dr. Berdyklychev, “Halen pandeminin ortasındayız. Dünya üzerindeki hiçbir ülkenin elimizdeki bu hayat kurtaran aracı paralı hale getireceğini düşünmek benim için çok zor. Global açıdan duruma bakarsak, bazı düşük gelirli ülkelerde aşılanma oranlarının çok az olduğunu görüyoruz. Örneğin, Afrika ülkelerinde nüfusunun yüzde 1’inden daha azı aşılanmış durumda. Bu yüzden DSÖ, işbirliği için Covax adlı bir girişim başlattı. Böylece daha yüksek gelirli ülkeler, daha düşük gelirli ülkelere Covax girişimi üzerinden aşı bağışında bulunabiliyor. Yüksek aşılama oranları, zengin ya da fakir ülke fark etmeksizin, dünyanın her yerinde bu hastalıktan korunmak için tek yol” dedi.

    “DSÖ LİSTESİNDE OLAN AŞILARA SEYAHAT ENGELİ DOĞRU DEĞİL”

    DSÖ’nün etkinlik, güvenlik gibi belli kriterlere dayanarak verdiği Acil Kullanım Onayı alan aşıların sayısı 15’e ulaştı. Bu aşıların sıkı bir süreçten geçirilerek bu onayı alabildiğine işaret eden Dr. Berdyklychev, bazı ülkelerin DSÖ Acil Kullanım Listesi’nde bulunduğu halde bazı aşıları seyahatlerde kabul etmemesini DSÖ’nün prensip olarak onaylamadığına da işaret etti.

    “DSÖ LİSTESİNDEKİ AŞILAR GÜVENLİ VE ETKİLİ, SEYAHAT İÇİN EŞİT DAVRANILMALI”

    Dr. Berdyklychev, DSÖ listesinde bulunan tüm aşıların güvenli ve etkili olduğunu söyleyerek “Aşıların amacı, hastaneye yatışları, hastalığın ağırlığını ve ölümleri azaltmak. DSÖ Acil Kullanım Listesinde bulunan tüm aşılar da bu konudaki belirli kriterleri karşıladıkları için bu listenin içindeler. Burada iki farklı konu var, birisi bilimsel kanıtlarla sağlığı daha fazla nasıl koruyabiliriz, hastalığın ağırlığını nasıl azaltabiliriz konusu. İkincisi de tabii ki seyahat. Hangi aşıları tanıyacakları konusunda Avrupa Birliği ve DSÖ üye ülkeleri, bağımsız karar verebilirler tabii ki. Ama DSÖ, aşılanmış olmanın seyahat için bir ön gereklilik olmasını önermiyor. DSÖ’nün acil kullanım listesindeki aşılardan biriyle tam doz aşılanmış birine, hangi aşıyı olmuş olursa olsun, (seyahat açısından) eşit davranılması gerekiyor. Çünkü bu aşılar ağır hastalık gelişimine karşı etkili ve güvenli. Ama söylemeliyim ki her ülke, aşı konusunda kendi yetkilerini, kendi kararlarını almak konumunda. Çünkü her ülke kendi ulusal düzenleme kurumunun kriterlerine dayanarak bu kararları alıyor. DSÖ’nün bu kararlara herhangi bir şekilde müdahil olması mümkün değil. Tabii ki aşı onayları için çeşitli uluslararası kurumlarla birlikte çalışıyoruz ama bu konuda karar alıcı mercii ülkelerin kendi kurumları” diye konuştu.

    “HERKESE 3. DOZ, KÜRESEL GÜVENLİĞİ ENGELLER”

    Dünyada halen henüz ilk dozunu dahi olamamış milyarlarca insan varken bazı ülkelerde ‘tüm nüfus için’ üçüncü dozlara başlanacak olmasını da pandemiye karşı ‘küresel güvenlik’ açısından olumlu bulmadıklarını vurgulayan Dr. Berdyklychev, “İki doz aşılamadan sonra bağışıklık cevabının ne zaman tam olarak düşeceğine dair bilimsel kanıtlar henüz tam olarak önümüzde değil hala. Bu yüzden DSÖ, önceliklendirme yapılması çağrısında bulunuyor. Bazı ülkelerde aşılanma oranları yüzde 1 bile değil. Yüksek gelirli ülkelerde ise 2 doz aşılamada yüksek oranlara ulaşıldı, şimdi 3. doza başlamayı görüşme halindeler. Burada küresel açıdan sağlık güvenliğine bakmamız gerekiyor. Çünkü herkes aşılanmadıktan sonra, virüs ortadan kalkmayacak ve güvenlik tehdidi devam edecek” dedi.

    “RİSKLİ GRUPLAR DIŞINDAKİLERE 3. DOZA ERTELEME YAPILMALI”

    DSÖ Genel Merkezi’nin 3. doz konusundaki moratoryum (erteleme) çağrısına da değinen Dr. Berdyklychev “3. dozlara eylül ayına kadar bir moratoryum uygulanması konusunda DSÖ’den çağrı yapıldı. Böylece eylül ayı itibariyle dünya genelinde yüzde 10 aşılama oranına ulaşılması hedefleniyor. 2022’nin ortalarına doğru da küresel çapta yüzde 70 aşılanma oranlarına ulaşılması hedefleniyor. DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge’nin sözlerini yinelemek istiyorum burada. 3. doz halihazırda, sağlıklı olan insanlar için bir ekstra doz olarak kullanılmamalı. Tabii ki, belli bir zaman sonrasında bağışıklık cevap düşecek, antikor düzeyi azalacak ama 3. dozu şu an daha korunmasız, risk grubu nüfusa ayırmalıyız. Bağışıklığı baskılanmış kişiler ya da iki doz aşıdan sonra beklenen immün yanıt oluşmayan risk grubu hastalar, tabii ki bu moratoryumu kararının dışında tutulmalı. Milyarlarca insan ilk dozunu bile alamamış durumda. Öncelikli hedefimiz, birinci ve ikinci dozları tamamlamak olmalı” diyerek sözlerini noktaladı.

  • İllere göre haftalık vaka haritası açıklandı

    İllere göre haftalık vaka haritası açıklandı

    İllere göre haftalık vaka sayısı haritası açıklandı. Vaka yoğunluğu en fazla artan 10 ili paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Bu illerden birindeyseniz şimdi daha da dikkatli olmalısınız” dedi. Bursa’nın haftalık vaka sayısı 100.000 bin kişide 73,99 oldu. Geçen açıklanan tabloya vaka sayısı haritasından Bursa’nın 100 bin kişi haftalık vaka sayısı 74,18 olarak açıklanmıştı.

    Covid-19 vaka yoğunluğunun en yüksek olduğu il geçen hafta da Rize oldu.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 28 Ağustos-3 Eylül tarihlerini kapsayan illere göre haftalık vaka sayısı haritasını paylaştı.

    Vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 il; Kayseri, Elazığ, Karaman, Bolu, Malatya, Kırşehir, Yozgat, Kırıkkale, Tunceli, Bartın oldu.

    Bakan Koca, twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Bu illerden birindeyseniz şimdi daha da dikkatli olmalısınız. Nihai çözüm aşı! Kurallar çok gerekli” sözleriyle vatandaşları uyardı

    Vaka yoğunluğunun en düşük olduğu il 39 ile Aydın, en yüksek olduğu il 653 ile Rize oldu.

    100 bin kişide haftalık vaka sayısı İstanbul’da 156,95, Ankara’da 242,61, Bursa’da 73,99,  İzmir’de 45,58 oldu.

  • Milli Savunma Bakanlığı açıkladı! Şehitlerimiz var

    Milli Savunma Bakanlığı açıkladı! Şehitlerimiz var

    Milli Savunma Bakanlığı, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde arama tarama faaliyeti sonrasında yapılan saldırıda 2 askerin şehit olduğunu, 3 askerin yaralandığını bildirdi.

    MSB’den yapılan açıklamada, “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde, 11 Eylül 2021 tarihinde Arama/Tarama faaliyeti sonrası intikal halinde olan bir unsurumuza yapılan saldırı sonucunda iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, üç kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmış ve derhal hastaneye sevk edilmiştir.

    Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza da acil şifalar dileriz” denildi.

  • 1 ayda 36 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı

    1 ayda 36 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı

    Sağlık-Sen’in ‘Sağlıkta Şiddet Raporu’na göre ağustos ayında sağlık çalışanlarına yönelik 16 şiddet olayı meydana geldiği, 36 sağlık çalışanının mağdur olduğu belirtildi.

    Sağlık-Sen tarafından yapılan yazılı açıklamada, ağustos ayında önceki iki aya göre şiddette artış yaşandığı belirtildi. Şiddetle mücadelede öncelikle bu yaklaşım tarzının değiştirilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, “Ağustos ayı boyunca 16 şiddet vakasıyla karşılaştık. 39 saldırgan tarafından gerçekleştirilen olaylarda, 36 sağlık çalışanı mağdur oldu. Ağustos ayında yaşanan şiddet olaylarına baktığımızda faillerinin çok da değişmediğini görüyoruz. Hasta ve hasta yakınları,16 şiddet olayının baş faili olarak yine dikkat çekmektedir. Ay boyunca gerçekleşen şiddet olaylarının 4’üne hastalar, 8’ine ise hasta ve hasta yakınları sebebiyet verdi. 1 olay maganda tarafından gerçekleştirilirken, 3 olay ise maalesef mobbing şeklinde cereyan etmiştir. 16 şiddet olayının 11’i hem sözlü hem fiili, 3’ü sözlü, 2’si ise mobbing olarak gerçekleşti. Faillerin isimleri, eğitim seviyeleri, sosyal statüleri değişse de sağlıkta şiddet olaylarının adresi ağustos ayında da değişmedi. Şiddet olaylarının 10’u hastanelerde, 4’ü sahada, 2’si ise aile sağlığı merkezlerinde gerçekleştirildi. Sağlık hizmetleri yükünü önemli ölçüde çeken hemşireler, bu ay şiddete en fazla maruz kalan kesimi oluşturmaktadır. Şiddet olaylarında 13 hemşire darp edilirken, 5 doktor, 4 Acil Tıp Teknisyeni (ATT), 6 sağlık çalışanı ve 8 güvenlik görevlisi şiddet gördü” denildi.

    15 kadın, 21 erkek sağlık çalışanının bu ay şiddete maruz kaldığı ifade edilen açıklamanın devamında, “Şiddet olaylarına sebebiyet veren 39 saldırgandan 10’u hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, 15’i gözaltına alınıp serbest bırakıldı. 3 saldırgan hakkında adli işlem başlatılırken, 5 saldırgan tutuklandı. Olaylara karışan 6 saldırgan hakkında ise arama kararı çıkartıldı” ifadelerine yer verildi.

    ‘SAĞLIK ÇALIŞANLARINI TEHDİT EDİYOR’

    Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, yapılan çalışmaların sağlık alanında yaşanan şiddet olaylarının diğer iş kollarına göre daha fazla olduğunu kaydederek, “Başta doktor ve hemşireler olmak üzere tüm sağlık çalışanları artık kendilerini güvende hissetmiyor. Oysa bu insanların görevi, can kurtarmak, yaraya merhem olmak. Bu durumda kutsal görevlerini sağlıklı yapmalarını nasıl bekleyebiliriz ki. Şiddet bugün için sağlık çalışanlarını tehdit ediyor. Eğer önü alınmazsa, korkarım yakında sağlık sistemini tehdit eder bir noktaya ulaşacaktır” dedi.

  • TMO duyurdu: Fındık üreticilerine ödemeler bugün

    TMO duyurdu: Fındık üreticilerine ödemeler bugün

    Fındık alımlarına 1 Eylül’de başlayan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2 bin 507 üreticiden aldığı mahsulün ödemesini yaptı. TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, üreticilerin bugün öğleden sonra paralarını hesaplarından çekebileceklerini belirterek, “Ödemeleri her hafta düzenli olarak yapmaya gayret edeceğiz” dedi.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin sosyal medyadan “Fındık üreticilerimize ilk ödemeyi yapıyoruz” paylaşımının ardından TMO harekete geçti. TMO, 1- 8 Eylül günleri arasında fındığını teslim eden 2 bin 507 üreticinin ödemesini yaptı. DHA’ya konuşan TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, üreticilerin bugün öğleden sonra paralarını hesaplarından çekebileceklerini açıkladı. 2 bin 507 fındık üreticisine 75 milyon TL tutarında ödeme yapılacağını belirten Güldal, “1 Eylül itibarıyla fındık alımına başladık ve bugün itibarıyla baktığımız zaman, 15 bin üreticimiz 30 bin tona varan randevu alımı söz konusu oldu. Bugün itibarıyla ilk 8 günün ödemesini yaptık. Yaklaşık 2 bin 507 üreticimize, 75 milyon TL ödeme gerçekleştirdik. Aldığımız fındıkların ödemelerini her hafta düzenli olarak yapmaya gayret edeceğiz. Kamuoyunda 21 gün içerisinde ödeme yapacağımız bizim genel açıklamamız ama fındıkta ve diğer ürünlerde mümkün olduğu kadarıyla 1 hafta veya 10 gün içerisinde ödemeleri gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

    ‘RANDEVULAR ŞU ANDA HEMEN HEMEN DOLU’

    Üreticilerin fındığını vermek için TMO’yu tercih ettiğini belirten Güldal, “Baktığımızda aldığımız randevular, şu anda hemen hemen dolu. Üreticilerimizin büyük çoğunluğu randevu aldıkları günlerde fındıklarını getirip TMO’ya teslim ediyor. Buradan üreticilerimize de teşekkür ediyorum. Özellikle TMO’nun alım kriterleri üreticilerimiz tarafından benimsenmiş durumda. Gerek rutubet, gerek kırık, gerekse de buruşuk oranlarına dikkat ederek alım noktalarına fındıklarını getiriyorlar. Hemen hemen fındığını veremeden geri dönen üreticimiz yok veya çok az. Bu da ayrı bir memnuniyet durumu. Alım sürecimiz devam ediyor. Daha alımların 1 hafta, 10 gününü tamamladık. Zaman içerisinde fındığını kurutan üreticilerimizin de randevularını alarak bize ürünlerini getireceklerini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    ‘TMO’NUN VERMİŞ OLDUĞU ALIM FİYATLARI ÜRETİCİ İÇİN BİR SİGORTA’

    Güldal, ofisin alım fiyatlarının üreticiler için sigorta özelliği taşıdığını ve ülke ihracatına ciddi katkılar sağladığını ifade ederek, “TMO, 9’uncu kez fındık alımı için görevlendirildi. Dolayısıyla bir tecrübe ve donanım oluşmuş oldu. Bu anlamda bir kabiliyet oluşmuş oldu. Baktığımızda Toprak Mahsulleri Ofisi, fındık üreticisine ve bölgeye çok şey kattı. Son yıllarda üst üste alım fiyatlarımızın üreticilerimiz tarafından değerlendirilmesi sonucu üretici lehine bir istikrar gelişmiş oldu. Özellikle tarımsal ihracatımızın en önemli kalemlerinden bir tanesi fındık ihracatımız. Yaklaşık 2,3 milyar dolara varan bir fındık ihracatımız söz konusu. Bu sene de 2 milyar dolar sınırında seyretti. Böyle de bir tarımsal ihracatta istikrar söz konusu. TMO’nun vermiş olduğu alım fiyatları üretici için bir sigorta olduğu gibi, ülkenin genel ekonomisinde, ihracat noktasında ciddi bir katkı sağlamaktadır. Bu anlamda TMO’nun piyasadaki rolü etkin bir şekilde devam ediyor” dedi.

  • Temmuz ayı işsizlik rakamları açıklandı

    Temmuz ayı işsizlik rakamları açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temmuz ayı işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik temmuz döneminde yüzde 12 olarak gerçekleşti.

    Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %12,0 seviyesinde gerçekleşti

    Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre 506 bin kişi artarak 3 milyon 902 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,4 puanlık artış ile %12,0 seviyesinde gerçekleşti.

    Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %45,1 oldu

    İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre 125 bin kişi artarak 28 milyon 730 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile %45,1 oldu.

    Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %51,2 olarak gerçekleşti

    İşgücü 2021 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre 631 bin kişi artarak 32 milyon 632 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,9 puanlık artış ile %51,2 olarak gerçekleşti.

    Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %23,1, istihdam oranı %31,3 oldu

    15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre değişim göstermeyerek %23,1, istihdam oranı 0,3 puanlık azalışla %31,3 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0,4 puan azalarak %40,7 seviyesinde gerçekleşti.

    Mevsim etkisinden arındırılmış istihdamın %56,2’si hizmet sektöründe yer aldı

    Temmuz ayında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre tarım sektöründe 17 bin kişi, hizmet sektöründe 454 bin kişi, artarken sanayi sektöründe 287 bin kişi, inşaat sektöründe 60 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin %17,2’si tarım, %20,7’si sanayi, %6,0’ı inşaat, %56,2’si ise hizmet sektöründe yer aldı.

    Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %23,6 oldu

    Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre 1,2 puan artarak %23,6 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %16,3 iken, potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı %19,6 olarak gerçekleşti.

    Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler, Temmuz 2019-Temmuz 2021

    İşsizlik oranı %12,1, istihdam oranı %45,8 oldu

    İşsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 2,5 puan azalarak %12,1 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 585 bin kişi azalarak 4 milyon 3 bin kişi olarak gerçekleşti.

    İstihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 2,8 puan artarak %45,8 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 266 bin kişi artarak 29 milyon 206 bin kişi oldu.

    İşgücüne katılma oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,8 puan artarak %52,1 oldu. İşgücüne katılan sayısı 1 milyon 681 bin kişi artarak 33 milyon 209 bin kişi olarak gerçekleşti.

    Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı %17,4 oldu

    Temmuz ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 4,5 puan azalarak %29,7 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,9 puan azalarak %17,4 oldu.

     

  • Irak’ın kuzeyinde 6 terörist öldürüldü

    Irak’ın kuzeyinde 6 terörist öldürüldü

    Milli Savunma Bakanlığı, Irak’ın kuzeyindeki ‘Pençe- Şimşek’ operasyonu bölgesinde tespit edilen 6 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

    Bakanlığın Twitter’daki hesabından yapılan açıklamada, “Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Irak’ın kuzeyindeki terör yuvalarını yerle bir etmeye devam ediyor. Pençe Şimşek operasyon bölgesinde tespit edilen 6 PKK’lı terörist daha Mehmetçik tarafından etkisiz hale getirildi” denildi.

    https://twitter.com/tcsavunma/status/1436215552012394498

     

  • BioNTech için hatırlatma dozu gerekli mi?

    BioNTech için hatırlatma dozu gerekli mi?

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ‘hatırlatma dozu’ açıklamasının ardından BioNTech aşısı yaptıranlar “3’üncü doz ne zaman?” sorusunu sorarken, gelen bilgilere göre aşısını 5-6 ay önce yaptıranlar, kasımdan itibaren hatırlatma dozunu olabilecek.

    Koronavirüsle mücadelede aşılama devam ederken, 2 doz BioNTech aşısı olanlarda 3’üncü doza gerek duyulmayacağı belirtiliyordu. Ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün akşam yaptığı açıklama ile buna ihtiyaç olacağını fakat zamanının kesin olmadığını belirtmişti.

    “GEREKLİ OLACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR”

    Sağlık Bakanı Koca, mRNA aşısı için 3,5-4 aylık 2 doz aşı sonrası sonuçların ellerinde olduğunu, bu sonuçlara göre de koruyuculuğun azalmakla beraber halen devam ettiğini kaydetmişti.

    Koca, İsrail örneğinde olduğu gibi bunun 7, 8, 9 ay sonra mı veya 5-6 ay sonra mı olacağını yakından takip ettiklerini, toplumu bu anlamda gelecek günlerde bilgilendireceklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürmüştü:

    Hatırlatma, mRNA aşıları için gerekli olacak mı? İsrail ve diğer ülkelerdeki örneklere bakıldığında gerekli olacak görünüyor ama bunun zamanı muhtemelen 8, 9 ay sonra olabilir. Bizim şu anki 3, 4 aylık sonuçlarımızla koruyuculuğun devam ettiğini, hatırlatma dozunun mRNA aşılar için şu an gerekmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatırlatma dozu inaktif aşı olan vatandaşlarımız için son derece önemli. Toplam 15 milyon inaktif aşı yaptıran vatandaşımız var. 15 milyonda yaklaşık 6 milyon kişi hatırlatma dozunu daha yaptırabilmiş değil ve hatırlatma dozunu özellikle vatandaşlarımızın ihmal etmeden erken dönemde hızla yaptırmalarını çünkü koruyuculuğun 5, 6 kat arttığını çok iyi biliyoruz. Hatırlatma dozunu inaktif aşılar için şimdilik önemsiyoruz.”

    “3’ÜNCÜ DOZ KASIMDA”

    Bakan Koca’nın açıklaması sonrası “3’üncü doz aşı ne zaman yapılır?” sorusu akla gelirken, Milliyet’ten Meltem Özgenç’e konuşan Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Türkiye’de 2’inci doz BioNTech aşılarının haziranda yapılmaya başlandığını belirten Balık, bu tarih baz alındığında 3’üncü dozların 5-6 ay sonra yani en erken kasımda başlayacağını aktardı. Öte yandan Prof. Dr. Balık, İsrail, ABD, Kanada ve İngiltere gibi ülkelerde 3’üncü doz uygulamasının yapıldığını hatırlattı.

  • Bu hastalığı olanlar dikkat! Bankalar kredi vermiyor

    Bu hastalığı olanlar dikkat! Bankalar kredi vermiyor

    Kanser ve kalp krizini atlatanlara bankaların kredi vermemesi, kredi başvurusu bu nedenle geri çevrilen vatandaşların tepkisine neden oluyor. Bankalar, “Hasta olanlar için hayat sigortası yapmayız” derken, BDDK, “Her banka kredi ve risk politikasını kendisi belirler” açıklamasını yaptı

    Covid-19 salgını döneminde oluşan borçlar ve eğitim gibi masraflarını kredi yoluyla çözme girişimleri artarken, kanser ve kalp krizini atlatan binlerce vatandaş bankalardan kredi alamamalarına isyan ediyor.

    Hastalığı atlatsalar da bankalardan ‘kredi veremeyiz’ yanıtını alan vatandaşlar, TBMM Dilekçe Komisyonu’na yoğun şikayet başvurusu yaptı. Hatta bir vatandaş, üniversitede okuyan çocuklarını masraflarını karşılayabilmek amacıyla sadece 10 bin TL kredi için başvurduğunu, ancak bankadan “Veremeyiz, hayat sigortası yapamayız, güvenilir kefil getir” yanıtını aldığını kaydetti. Vatandaş, kanser hastalığını atlatmasına rağmen kredi alamamasının daha yaşarken ölü sayılması anlamına geldiğini söyleyerek, sorunun TBMM tarafından çözülmesini istedi.

    Milliyet gazetesinden Önder Yılmaz’ın haberine göre, Meclis Dilekçe Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Belma Satır, olayı ilgili banka ve diğer diğer devlet kurum ve kuruluşlarıyla yazışarak aşmaya çalıştı.

    CAN YAKAN BEŞ SORU

    Kurumlardan ilginç yanıtlar geldi. İlgili banka, kredilerin geri dönüşünün sağlanmasını teminen istenecek teminatlardan birinin hayat sigortası olduğunu ve bu sigortayı yaparken, “kanser, böbrek yetmezliği ve diyaliz, siroz, kalıcı felç ile kalp” hastalığının olup olmadığına yönelik beş soru yönelttiklerini kaydetti. Bu sorulardan birine ‘evet’ yanıtı alınması halinde hayat sigortası teminatı verilmediğini, kefil gibi başka teminat yöntemlerinin devreye sokulduğunu bildirdi.

    BASİRETLİ TACİR YAKLAŞIMI

    Türkiye Bankalar Birliği; bankaların ‘basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu’ belirterek, mevzuat gereği bankaların kredi politikaları ve risk yönetimini belirlemede serbest olduklarını dile getirdi. “Bir banka hayat sigortası şartı arayabilir ve bu politika bankanın kendi ticari kararıdır” diyen Bankalar Birliği, kefil istenebileceğini de dile getirdi. Birlik, bankaların kredi politikalarına müdahale edemeyeceklerini, ilgili banka için herhangi bir işlem yapamayacaklarını kaydetti.

    BAKANLIK: YETKİMİZ YOK

    Ticaret Bakanlığı ise sorunun kredi sözleşmesinin imzalanmasından önceki süreçleri içerdiği için görev ve yetkileri kapsamında olmadığını bildirdi. Ticaret Bakanlığı, bireysel kredilerle ilgili konunun, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

    BDDK: KENDİLERİ BELİRLER

    BDDK ise bankaların kredi verme ve teminatları konusunda herhangi bir aracılık görevinin bulunmadığını, finans kurumlarının banka-müşteri ilişkileri çerçevesinde kredi taleplerini sonuçlandırdıklarını kaydetti. İlgili banka nezdinde bir işlem yapmalarının sözkonusu olmadığına dikkat çeken BDDK, “Bankalar kredi kullandırılması ve/veya kredi kartı tahsis edilmesi hususunda risk politikalarını kendileri belirlemektedir” dedi.

    HAZİNE: SİGORTA YAPMAMA HAKKI

    Hazine ve Maliye Bakanlığı da şikayetlerin araştırıldığını kaydederek, “İnceleme neticesinde; kredi bağlantılı hayat sigortalarında risk değerlendirmesi yapıldığı, kanser, böbrek yetmezliğine bağlı diyaliz, siroz, inme ve kalp (stent ve anjiyo hariç) hastalıklarından en az birine maruz kalan kişiler için sigorta kabulü yapılamadığı tespit edilmiştir” dedi. Bakanlık, ‘kurumların sigorta yapmama hakkı bulunduğuna’ işaret etti.

    BİRLİK: SİGORTACILIĞA TERS

    Türkiye Sigortalar Birliği, ilgili kurumların, riskin yüksek olduğu durumlarda sigorta poliçesi yapmayı kabul etmeyebileceğini vurguladı.

    Sözkonusu hastalıkların TÜİK’in ölüm nedeni istatistiklerinde ilk sıralarda yer aldığına dikkat çeken Birlik, “Sigorta şirketlerinin karşılayamayacaklarını düşündükleri yükümlülüklerin altına girmesi, sigortacılığın temeline ters düşer” açıklamasını yaptı.

    SATIR: İNSANİ DEĞİL

    Dilekçe Komisyonu, gelen yanıtlar doğrultusunda vatandaşlara bu aşamada yapılacak bir şey olmadığını iletirken, Komisyon Başkanı Belma Satır, “Kanserli hastalara tedavisi bitmiş olsa bile bankaların sigorta yapmamasından dolayı kredi verilmiyor. Sadece kanser değil; kalp, birkaç hastalık daha var. Bu çok insani değil, her şey para değil” diye konuştu.

  • Aşıda 100 milyon doza ulaşıldı

    Aşıda 100 milyon doza ulaşıldı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugün sosyal medya hesabından ‘Salgınla mücadelede simge bir gün’ paylaşımı yaparak basın açıklaması yapacağını duyurdu.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “simge bir gün” diyerek bugün saat 18’de açıklama yapacağını söylemişti. Basın toplantısı düzenleyen Bakan Koca açıklamalarda bulunuyor.

    https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1435985792925642754

    Koca’nın konuşmasından satırbaşları:

    • Aşıda 100 milyon doza ulaşıldı.Saat 12.54 itibarıyla toplam aşı dozunda yüz milyona ulaştık.
    • Yüz milyon doz aşı 84 milyona hayırlı olsun. 100 milyon doz için milyonlarca insan karar verdi ve harekete geçti.
    • 100 milyon dozda emeği olan herkesi kutluyorum. Geldiğimiz nokta çok yüksek bir aşılanma hızının mümkün olduğunu gösteriyor.
    • Şu dakikalar itibariyle 100 milyon dozun bir hayli üzerindeyiz. 18 yaş ve üzerinde ilk doz aşı oranımız yüzde 82.
    • İkinci doz aşının yapılma oranı yüzde 63.
    • Aşının zaman kaybetmeden tam doz yapılması hayat kurtarır.
    • Üç doz aşı olmuş vatandaşlarımızın vaka sayıları içnideki oranı yüzde 2’den daha azdır.
    • Şu an bilimin tespit alanı dışında kalanlar hariç her sorunun bir cevabı var. Tam doz aşılama oranında henüz yeterli düzeye ulaşamadık.
    • Aşının tam dozda sağlanan koruyucu gücüne henüz toplumun çoğunluğu olarak sahip değiliz.
    • Öte yandan virüsle mücadeleyi tüm dünyada zorlaştıran bir etken daha var o da virüsün yeni varyantları.
    • 13 ocakta başlayan ve bugün 100 milyona ulaşan aşı seferberliğinin tam başarıya ulaşması büyük güç birliği istiyor.
    • Aşılarımız olmakla kalmamalıyız, birbirimize aşıyı hatırlatmalıyız.
    • Yerli aşımız TURKOVAC acil kullanım onayına müracaat edebilecek duruma geldi.
    • Onay alması halinde Ekim ayında seri üretime geçeceğiz.
    • Mu varyantı iki kişide var. İki vaka da İstanbul’da. Ancak ikisi de ayakta takip edilen hastalar. Ağır değiller