Kategori: Türkiye

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Atina’ya mesaj

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Atina’ya mesaj

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Eylül’de Atina yönetimine bir kez daha uyarı yaptı. “Tek taraflı eylemlerden kaçının” mesajı veren Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin haklarını sonuna kadar savunurken diplomasiye de her zaman alan açtığını söyledi. Erdoğan, tansiyonu yükselten tarafın Yunanistan olduğuna dikkat çekti.

    Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi tarafından düzenlenen Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu’na video mesaj gönderdi.

    Sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulunan Erdoğan, sempozyumun düzenlenmesine öncülük eden Dokuz Eylül ve Başkent üniversitelerinin yetkililerini tebrik etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Atalarımızın ‘adalar denizi’ olarak adlandırdığı Ege Denizi, tarih boyunca medeniyetlerin kavşak noktasında yer almış, insanlığın ortak kültür havzalarından birisidir. Üzerine şiirler yazılan, şarkılar söylenen bu güzel deniz, iş birliği ve barışın sembolü olması gerekirken maalesef son yıllarda insani trajedilerle gündeme gelmektedir. Suriye’de yaklaşık 11 yıldır süren iç savaş ve katliamlardan kaçan binlerce göçmen, Ege Denizi’nde hayatını kaybetmiştir. Bundan 6 yıl önce minik bedeni sahile vuran Aylan bebek, modern dünyanın utanç vesikası olarak hafızalara kazınmıştır. Başta Avrupa olmak üzere, Batılı ülkeler Aylan bebeğin dramından gerekli dersleri çıkarmamıştır. Mültecileri kendi topraklarında güven ve huzur içinde yaşatacak adımların hiçbiri atılmamıştır. Türkiye, Suriye kaynaklı düzensiz göçün engellenmesine yönelik verdiği olağanüstü mücadelede tek başına bırakılmıştır. Suriyeli mazlumlara kapanan kapıların, ülkemizde darbe girişiminde bulunmuş, 251 vatandaşımızın kanını dökmüş FETÖ’cü canilere sonuna kadar açılması insanlık adına hicap kaynağıdır.”

    Bu tablo karşısında komşu Yunanistan’ın, Türkiye’nin iyi niyetli çabalarına anlamlı katkı sunmak yerine, maksimalist politikalarına hız verdiğine dikkati çeken Erdoğan, “Mülteci krizi, iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine vesile olabilecekken, bu tarihi fırsat Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle heba edilmiştir.” dedi.

    Türkiye’nin tarihte olduğu gibi bugün de Ege Denizi’nin gerilim ve çekişmeden ziyade dostlukla anılmasını arzu ettiğinin altını çizen Erdoğan, bu anlayışla şimdiye kadar gerilimi artıran taraf olmamaya özen gösterdiklerini belirtti.

    “DAİMA SUHULETLE DAVRANDIK”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, deniz yetki alanları, adaların gayriaskeri statüsünün ihlali ve Navtex ilanları başta olmak üzere komşu Yunanistan’ın tansiyonu yükselten adımları karşısında daima suhuletle davrandıklarını, meseleleri diyalog ve müzakere ile çözmeye öncelik verdiklerini hatırlattı.

    Türkiye’nin tarihten ve uluslararası hukuktan doğan meşru haklarını sonuna kadar savunurken, diplomasiye alan açmayı asla ihmal etmediklerini aktaran Erdoğan, bugün de bu müspet tavrı koruduklarına dikkati çekti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Komşumuz Yunanistan’dan hak ve menfaatlerimize saygı göstermesini, oldubittilerden ve tek taraflı eylemlerden kaçınmasını bekliyoruz. Yunanistan ile hakkaniyete, adalete ve iş birliğine dayalı, komşuluk hukukunu gözeten çözüm yolları bulacağımıza inanıyorum. Evlatlarımıza sorunlar yumağı yerine daha istikrarlı, daha huzurlu, daha güvenli bir gelecek bırakmak istiyoruz. Kendi alanında uzman isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen bu sempozyumun bizlere bu arayışımızda yol göstereceğini düşünüyorum.”

    Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, değerli fikirleriyle programa katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür etti.

  • Mehmet Ceyhan’dan Mu varyantı açıklaması

    Mehmet Ceyhan’dan Mu varyantı açıklaması

    Koronavirüs pandemisinde mu varyantın kış aylarında sorun teşkil edebileceğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, “Mu varyantın biraz bulaşıcılığı yüksek, dirençli bir varyant olarak şu anki yayınlarda çıkmaya başladı” dedi. Konuyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise, yeni varyantın bulaşıcılığı ile ilgili henüz netleşmiş bir sonuç olmadığını söyledi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise “İyi yönde ortaya çıkan varyantlar da var; ama bunlar maalesef hızlı bulaşma özelliği de kazandıracak ikinci bir mutasyona uğramadığı için kaybolup gidiyor, yayılmıyor” diye konuştu.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaşçı, Türkiye’de 2 kişide görülen ‘Mu’ varyantı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Savaşçı, ‘Mu’ varyantının endişeye neden olduğunu belirterek, “‘Mu’ varyantı, Güney Afrika mutasyonu gibi genelde Kolombiya’da izole kaldı. ‘Delta’ varyantı bulaşıcılığı yüksek, ‘Mu’ varyantı şu anda ülkemiz için endişe boyutunda değil. Hem ülkelerin uzaklığı hem de taşıyıcıların az olması nedeniyle. Bir ülkeye belirli varyantlar girmeye başladıktan sonra bir artışa neden olabiliyor. Bunu ilerideki çalışmalar gösterecek ama önümüzdeki günlerde eğer aşılamada istenilen hıza ulaşamazsak hem okulların açılması hem de çalışma hayatının normalleşmesi ile birlikte vaka sayılarımızda da ‘Mu’ varyantı kışın bizim için sorun teşkil edebilir çünkü biraz bulaşıcılığı yüksek, dirençli bir varyant olarak şu anki yayınlarda çıkmaya başladı. Şu an için panik yapmaya gerek bir durum gözükmüyor. ‘Delta’ya göre, biraz daha bulaşıcılığın yüksek olduğuna dair ülke verileri ve DSÖ görüşleri var. ‘Aşılara da biraz daha dirençli olabilir mi’ diye endişeye sevk oldu fakat semptom ve klinik olarak farklı bir özellik teşkil etmiyor. Yine aynı şekilde ateş, koku ve tat kaybı, öksürük, solunum sıkıntıları, biraz daha ishal şeklinde belirtiler geliyor” diye konuştu.

    MEHMET CEYHAN: GÜNEY AMERİKA’DA DAHA HIZLI YAYILMA GÖSTERDİ

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise ‘Mu’ varyantının çok bilinen varyant olmadığını, ilk olarak ocak ayında Kolombiya’da ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Güney Amerika’da daha hızlı bir yayılma gösterdi. Kolombiya’da vakaların yüzde 40’a yakını ‘Mu’ varyantıyla ortaya çıktı. Daha büyük ülkelerde, ‘Delta’nın yoğun olduğu ülkelerde, ‘Delta’dan hızlı bulaşan, ‘Delta’nın yerini alacak veri yok elimizde. İkinci önemli nokta ‘Aşılar ne kadar duyarlı olacak’, bu da bilinmiyor. Pfizer’in sorumlusu açıklama yaptı, ‘Çalışmalara başladık, Pfizer-BionTech aşısının ne kadar etkili olduğuna dair bilgiyi vereceğiz’ diyerek. Şu ana kadar elde edilmiş bir sonuç yok. Her ortaya çıkan varyantta mutlaka hafif bir tedirginlik duyup, takibe alınması gerekir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de 2 ayrı listesi var. Biri çok yakından izlenmesi gereken varyantlar. Burada 4 varyant var, şimdi ‘Mu’ varyantı da eklendi. 8 tane de çok yakından olmasa da izlenen varyantlar var. Demek ki ‘Mu’ varyantı gerçekten önemli bir varyant” dedi.

    “HENÜZ DAHA HIZLI YAYILDIĞINI GÖSTEREN BİR VERİ YOK”

    Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye’de 2 kişide ‘Mu’ varyantı görüldüğünü hatırlatarak, şunları kaydetti:

    “Türkiye gibi birçok ülkede Avrupa, Asya ülkelerinde daha erken saptanmasına rağmen henüz daha çok yayıldığını gösteren bir veri yok. ABD’de yayıldı, 39 eyaletten rapor edildi. Henüz toplamda yüzde 1’inden az bütün vakaların. Şu ana kadar toplam 46 yerde ‘Mu’ varyantı gösterildi. Henüz çok fazla bilgimiz yok. Bu bir ‘Beta’ varyantının üstüne gelişmiş, yeni birkaç mutasyonla ortaya çıkan bir virüs. ‘Beta’ varyantı da çok hızlı yayılmadığı için ‘Delta’ varyantı gibi dünyada bir yayılım göstermedi. Şimdiye kadar orijinal virüs ‘Alfa’ varyantı ve ‘Delta’ varyantı, bir önceki varyanta göre daha hızlı yayıldığı için dünyaya hakim oldu. ‘Delta’ varyantı, yavaş yavaş ‘Alfa’ varyantını da ortadan kaldırıp kendisi şu anda bütün hastaların yüzde 90’ından fazlasında etkili olmaya başladı. ‘Mu’ varyantı kadar hızlı bir yayılım göstermedi. Örneğin; ‘Delta’ Hindistan’da rapor edildikten birkaç ay önce birçok ülkeye hızlı bir yayılım ile bulaşmıştı. Burada şunu kabul etmek lazım; bir varyant çok büyük yayılım gösteriyorsa mutlaka bir önceki varyanttan daha hızlı yayılma özelliğine sahip olması lazım. İyi yönde ortaya çıkan varyantlar da var; ama bunlar maalesef hızlı bulaşma özelliği de kazandıracak ikinci bir mutasyona uğramadığı için kaybolup gidiyor, yayılmıyor.”

  • 13 soruda PCR testi zorunluluğu

    13 soruda PCR testi zorunluluğu

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı genelge yayımlayarak, aşı olmayan işçilere PCR testi zorunluluğu getirdi. Buna göre, işverenler haftada bir işçilerden test yaptırmasını isteyebilecek. İşte, PCR testi konusunda tüm merak edilenler.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye göre işverenler aşı olmayan çalışanlardan haftada bir test yaptırmasını isteyebilecek. Peki, test uygulaması zorunlu mu, kimler test yaptıracak, çalışanın itiraz hakkı olacak mı, işveren test yaptırmak istemeyen işçiyi işten çıkartabilecek mi? Hürriyet gazetesinden Noyan Doğan, bugünkü yazısında PCR testi konusunda tüm merak edilenlere yer verdi.

    1)PCR testi zorunlu mu oldu?

    İşveren, COVID-19 aşısı olmayan ve aşıları tamamlanmayan çalışanlardan 6 Eylül tarihinden itibaren haftada bir kez zorunlu olarak PCR testi isteyebilecek.

    2)İşveren test istemeyebilir mi?

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın genelgesinde, ‘zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmaları işyeri, işveren tarafından istenebilecek’ diyor. Yani, ‘işveren zorunlu olarak isteyecek’ demiyor. Bu durumda isteyen işveren testi zorunlu tutar, isteyen tutmaz.

    3)Test zorunluluğu tüm çalışanları mı kapsıyor?

    6 Eylül’den itibaren tüm mesleklerde çalışan işçiler için işveren zorunlu test yaptırmasını isteyebilecek.

    4)Hastalık geçirenler de test yaptırmak zorunda mı?

    COVID-19 hastalığı sonrası bağışıklık kabul edilen süre içerisinde bulunan çalışanlardan bu süre içinde test istenmeyecek.

    5)İşçi tek doz aşı olsa da yine de test yaptıracak mı?

    Tek doz aşı olsa da işveren PCR testi isteyecek, çünkü aşıların tamamlanması gerekiyor.

    6)Test uygulamasında işveren nasıl bir yol izleyecek?

    Öncelikle işveren, çalışanının aşı olup olmadığını veya aşılarını tamamlayıp tamamlamadığını kişisel verilerin korunması kuralına göre çalışandan talep edecek ki, HES kodu ve aşı kartıyla bu durum zaten işyerlerinin çoğunluğunda talep edilebiliyor. Sonrasında işveren, aşı olmamış ya da aşılarını tamamlamamış işçileri, işyerinde karşılaşabilecekleri risk ve tedbirler konusunda yazılı olarak bilgilendirecek. Bu bilgilendirme sonrası işveren, aşı olmayan işçilere, COVID-19 tanısı konması durumunda iş ve sosyal güvenlik yasası açısından karşılaşacakları sonuçları da ayrıca bildirmekle yükümlü.

    7)İşverenin bilgilendirme yapmasındaki amaç ne?

    Aşı olmayan çalışanların hem işyerini hem de diğer çalışanları tehlikeye atma riski bulunuyor. Ayrıca aşı olmayıp da hastalığa yakalanan çalışanı işverenin çalıştırmayacağı, ücret durumunda değişiklik olacağı hatta çalışanın iş sözleşmesinin feshedilebileceğine yönelik hususlarda işverenin çalışanı yazılı olarak bilgilendirmesi gerekiyor.

    8)Test sonuçları kayıt altına alınacak mı?

    İşveren tüm test sonuçlarını gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutacak.

    9)Testler nerede yaptırılacak?

    PCR testleri devlet hastanelerinde ve test yapan tüm sağlık kurumlarında yaptırılabilecek. Test işlemi işyerlerinin kendi bünyesinde de yapılabiliyor.

    10)Testlerin ücretini kim karşılayacak?

    Devlet hastanelerinde yapılması durumunda testler ücretsiz olacak.

    11) Özel sağlık kurumlarında yapılırsa testin ücretini kim karşılayacak?

    İş sağlığı ve güvenliği kapsamında işveren, alınacak tedbirlerin maliyetini çalışana yansıtamıyor. Bu durumda işçi geçerli bir nedenden dolayı testini devlet hastanesinde yaptıramaz ve özel sağlık kurumunda yaptırmak zorunda kalırsa testin ücretini işverenin karşılaması gerekiyor.

    12) Neden zorunlu test uygulamasına gidildi?

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayınladığı genelgede zorunlu test uygulamasının nedeni, “COVID-19 aşısı tamamlanmamış çalışanların varlığı, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını güçleştirmekte, diğer çalışanların mevcut sağlık ve güvenlik şartlarını kötüleştirerek çalışma barışını bozmaktadır” diyerek açıklandı.

    13) Test yaptırmak istemeyen işçiyi işveren işten çıkartabilir mi?

    Bu konuda iki farklı görüş var. Birincisi, nasıl aşı olmak zorunlu değilse PCR testi yaptırmak da zorunlu olmadığından ve işçiden test istemenin işverenin isteğine bağlı tutulduğundan işveren test yaptırmayan işçiyi işten çıkartamaz. Diğer görüş ise, işverenden, test konusunda talep gelmesi halinde işçinin bu testi zorunlu olarak yaptırması gerektiğinden hem aşı olmayan hem de test yaptırmayan işçinin iş sözleşmesi işveren tarafından hemen feshedilebilir. Ortak görüş ise bu konunun yargı kararına bağlı olacağı. Daha açık bir anlatımla, test yaptırmayıp da işten çıkartılan işçinin mahkemeye başvurması halinde yargının vereceği karar emsal teşkil edecek.

  • Bakan Koca’dan merak uyandıran paylaşım

    Bakan Koca’dan merak uyandıran paylaşım

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugünün, Türkiye’nin salgınla mücadele süreci açısından simge bir gün olduğunu belirterek, saat 18.00’de bir açıklama yapacağını bildirdi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter’dan merak uyandıran bir paylaşım yaptı.

    Bugünün, Türkiye’nin corona virüs salgınıyla mücadele süreci açısından simge bir gün olduğunu belirten Koca, saat 18.00’de bir açıklama yapacağını bildirdi.

    Koca, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

    ”Salgınla mücadele sürecimiz açısından simge bir gün! 18.00’de, rutin seyrin dışında bir konuşmayla huzurlarınızda olacağım. Gündeminizdeki konular, başlıklarımız arasında. 18.00’de buluşmak üzere.”

    https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1435887384978149382

  • Müteahhitlerden boykot kararı! İnşaatlar durduruldu

    Müteahhitlerden boykot kararı! İnşaatlar durduruldu

    Müteahhitler, çimento fiyatlarındaki artış nedeniyle aldıkları boykot kararını uygulamaya başladı. İnşaatlar bugünden itibaren 24 Eylül’e kadar durduruldu.

    Çimentocu ile müteahhit arasındaki anlaşmazlık sonrası çıkan boykot kararı sonucunda müteahhitler geçici olarak inşaatları durdurdu.

    Müteahhitler çimento sektörüne yönelik eleştirileri sonrasında inşaatları geçici olarak durdurma kararı aldı. Çimento fiyatlarının anormal şekilde artmasından şikayet eden müteahhitler 24 Eylül tarihine kadar inşaatları durdurdu. Konuyla ilgili İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’ndan yapılan açıklamada çimento sektöründe fahiş zamlar uygulandığını, bununla ilgili defalarca açıklama yaptıklarını ancak bir sonuç elde edilemediğinden bahsedildi.

    24 Eylül’e kadar sürecek

    Açıklamada “Türkiye İnşaat sektöründe kullanılan birçok malzemeye enflasyon ve döviz artışı üzerinde zamlar yapılmış, özellikle çimento sektöründe fahiş oranlara varan zamların yapılması, müteahhitlik sektörü ve kamu adına artık kabul edilemez seviyeye ulaşmıştır. İnşaat sektörünün karşı karşıya kaldığı fahiş fiyat artışlarını; başta Ticaret Bakanımız ve diğer ilgili bakanlarımıza defaten aktardık, maalesef fiyatlara yansıyan olumlu bir netice alamadık. Özellikle çimento fiyatlarında yaşanan tekelci fiyat uygulaması ve keyfiyete bağlı zamlar, bardağı taşıran son damla olmuştur. İnşaat sektörü olarak, son çare, en demokratik hakkımız olan “İş Bırakma ve Boykot” hakkımızı son zamanlarda ülkemizin yaşadığı doğal afetlerle mücadele ettiği günlerde baskı aracı olarak kullanmayı uygun bulmadık ve yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen sabrettik. Ancak, sosyal medya ve basın üzerinden mücadelemize devam ederek, özellikle çimento sektörünün fahiş zamları geri çekmesi yolunda verdiğimiz mücadeleye çimento sektörü yeni zamla karşılık vermiş, Türkiye inşaat sektörüne “İş Bırakma ve Boykot” dışında seçenek bırakmamıştır. Çimento sektörünün haksız ve fahiş fiyat artışlarına sessiz kalmayarak inşaatlarımızı 24 Eylül tarihine kadar durduruyoruz” denildi.

  • Dışişleri’nden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ‘Atatürk’ tepkisi

    Dışişleri’nden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ‘Atatürk’ tepkisi

    Dışişleri Bakanlığı’nca Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından okullarda okutulan bir ders kitabından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatıldığı sayfanın yırtılması yönünde verilen talimata tepki gösterilerek, “GKRY’nin bu çağdışı, düşmanca ve kabul edilmez tutumunu şiddetle kınıyoruz” denildi.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından, okullarda okutulan bir ders kitabından, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatıldığı sayfanın yırtılması yönünde verilen talimat, Rum Yönetiminin ülkemize ve KKTC’ye karşı çarpık zihniyetinin ulaştığı radikal düzeyi ortaya koymaktadır. GKRY’nin bu çağdışı, düşmanca ve kabul edilmez tutumunu şiddetle kınıyoruz. Kıbrıs meselesini yıllardır çözümsüzlüğe mahkum eden GKRY’nin bu son eylemi, Ada’da Kıbrıs Türkleriyle sadece iktidarı ve refahı paylaşmaya değil, birlikte yaşamaya dahi tahammüllerinin olmadığını göstermektedir” denildi.

    NE OLMUŞTU?

    Güney Kıbrıs Eğitim Bakanlığı, orta eğitim öğretmenlerine, “Oxford Discover Futures 3 Workbook” isimli kitabın öğrencilere dağıtmadan önce Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bölümün yer aldığı 36’ncı sayfasını yırtma talimatı verdiği belirtildi.

  • Eren-2 operasyonlarında 2 terörist daha etkisiz hale getirildi

    Eren-2 operasyonlarında 2 terörist daha etkisiz hale getirildi

    İçişleri Bakanlığı Eren-2 Operasyonları kapsamında; Diyarbakır’ın Dicle ilçesi Kurşunlu Mahallesi kırsalında icra edilen operasyonla 2 teröristin daha etkisiz hale getirildiğini duyurdu.

    İçişleri Bakanlığı Eren-2 Operasyonları kapsamında; Diyarbakır’ın Dicle ilçesi Kurşunlu Mahallesi kırsalında icra edilen operasyonla 2 teröristin daha etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Konuyla ilgili yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

    “Eren-2 Operasyonları kapsamında; Diyarbakır-Dicle ilçesi Kurşunlu Mahallesi kırsalında, İl Jandarma Bölge Komutanlığı koordinesinde, Jandarma Komando birliklerince J-SİHA ve Hava Kuvvetlerinin desteğinde icra edilen operasyonda, 2 bölücü örgüt mensubu silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

  • Türkiye-Mısır arasında ikinci görüşme

    Türkiye-Mısır arasında ikinci görüşme

    Dışişleri Bakanlığı’nca Ankara’da yapılan Türkiye-Mısır istişarelerinin ikinci turunda tarafların, istişarelerin sürdürülmesinde mutabık kaldığı belirtildi.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye-Mısır istişarelerinin, 2’nci turunun Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hamdi Sanad Loza başkanlığındaki heyetler arasında Ankara’da düzenlendiği belirtildi.

    Açıklamada “Görüşmelerde, ikili konuların yanı sıra Libya, Suriye, Irak, Filistin ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler dahil bazı bölgesel konular da ele alınmıştır. Taraflar, ele alınan konularda ilerleme sağlanmasına ve ilişkilerin normalleştirilmesini teminen ilave adımlar atılmasına ilişkin arzularını teyit etmiş, istişarelerin sürdürülmesinde mutabık kalmışlardır” denildi.

  • Bakan Koca açıkladı! Türkiye’de 2 kişide görüldü

    Bakan Koca açıkladı! Türkiye’de 2 kişide görüldü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kabine toplantısının ardından salgın süreciyle ilgili merak edilenleri yanıtladı. Bakan Koca, koronavirüsün ”Mu Varyantı”nın Türkiye’de 2 kişide tespit edildiğini açıkladı. Koca, yerli aşıda da seri üretime 2 ay içinde geçileceğini söyledi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kabine toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Koronavirüsün ”Mu Varyantı” konusunda açıklama yapan Sağlık Bakanı Koca, bir kez daha aşılamanın önemine dikkat çekti.

    ”TÜRKİYE’DE 2 KİŞİDE ‘MU VARYANTI’ TESPİT EDİLDİ”

    Bakan Koca, ”Mu Varyantı”nın Türkiye’de 2 kişide tespit edildiğini söyledi.

    Koca, “Şu ana kadar bizim yeni varyant olarak tespit ettiğimiz 2 vaka dışında olmadı. Ağırlıklı olarak Delta ve Delta Plus şeklinde. Bu varyantlarda da yüzde 90’ı geçen oranlar söz konusu. Aşılama oranının artışıyla vaka sayılarının düşeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

    ”2 AY İÇİNDE YERLİ AŞIDA SERİ ÜRETİM OLABİLİR”

    Aşı tedarikinde herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını belirten Koca, yerli aşı için de tarih verdi.

    Koca şöyle konuştu:

    ”Seri üretime önümüzdeki 2 ay içinde geçmek istiyoruz. Biz hatırlatma dozunu genel gönüllü grupta yapıyoruz. Dolayısıyla hatırlatma dozunun sonuçları da 3-4 hafta içinde çıkmış olur. Onu da açıklarız. Yerli aşı, Sinovac ile kıyaslamalı yapılıyor. O kıyası da görmüş olacağız.”

    “OKULLARI KAPATMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ”

    Sağlık Bakanı, vakaların artması nedeniyle okulları kapatmak istemediklerini de sözlerine ekledi.

    Aşı kozunun bulunduğuna dikkat çeken Bakan Koca, okullarda hangi durumda ne yapılması gerektiğinin de belirlendiğini söyledi.

    Koca, Bilim Kurulu’nun gündeminde yeni kısıtlamaların olmadığını belirtti.

  • Yerli aşıda Faz-3 çalışması: Hiç yan etki görülmedi

    Yerli aşıda Faz-3 çalışması: Hiç yan etki görülmedi

    Kayseri Şehir Hastanesi’nde yerli koronavirüs aşısı TURKOVAC’ın uygulandığı 36 kişide herhangi bir yan etki görülmedi. Faz-3 çalışmasının devam ettiği 5 merkezden biri olan Kayseri Şehir Hastanesi’nde gönüllüler aşılanmaya devam ediyor.

    Şimdiye kadar 36 kişinin aşılandığını Kayseri Şehir Hastanesi’nde 650 kişi ise gönüllü olmak için başvuruda bulundu. Aşının uygulandığı 36 kişide herhangi bir yan etki görülmezken, Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ayşin Kılınç Toker, sürecin güzel bir şekilde devam ettiğini dile getirdi.

    Toker, “TURKOVAC aşılamasına faz-3 çalışması şeklinde devam ediyoruz. Türkiye’de birçok merkezde de eş zamanlı olarak başladı. Şu ana kadar 650 başvurumuz mevcut. E-nabız üzerinden aşı randevusu alır gibi başvuru yapılabiliyor. Biz bu kişilere tek tek dönüş yapıyoruz.

    Kişilerin bu süreçte Covid geçirip geçirmediği ya da başka bir aşıyla normal aşı takviminde aşılanıp aşılanmadığı sorgulanıyor. Akabinde herhangi bir kronik hastalığı olup olmadığı, aşı için bir engeli olup olmadığı planlanıp, randevu vererek hastanemize çağırıyoruz.

    Şu ana kadar 36 gönüllümüzü TURKOVAC aşısı ile aşıladık ve herhangi bir yan etki görmedik. Süreç gayet güzel bir şekilde devam etti ve gönüllülerimiz gelmeye devam ediyor” diye konuştu.

    “VATANDAŞLARIMIZI AŞI GÖNÜLLÜSÜ OLMAYA DAVET EDİYORUM”

    Ayşin Kılınç Toker, “Pandemi uzun bir süredir devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor. Bu nedenle aşılar devam eden ve tekrarlayan dozlarda gerekecek. Bu da ülke ekonomileri için önemli bir sıkıntı. Yabancı menşeili aşıların temini Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz bir şekilde yapılıyor ama eğer ülkemizde üretilen aşımızı aktif bir şekilde güven içerisinde kullanılabilir hale getirirsek bu ülke ekonomisi için güzel bir katkı oluşturacak.

    Ayrıca, kendi ürettiğimiz aşının tüm dünya çapında geçerlilik alabilmesi, faz-3 ve faz-4 aşamalarının güzel bir şekilde tamamlanabilmesi için bilime katkı amaçlı vatandaşlarımızı aşı gönüllüsü olmaya davet ediyorum” diye konuştu.

    TURKOVAC gönüllüsü 45 yaşındaki Erhan Çetin de, “1.5-2 senedir TURKOVAC aşısının gelmesini bekledim. Kendimi risklerden korudum. Sosyal mesafe, temizlik ve maske kurallarına dikkat ettim. Şimdiye kadar hastalanmamış herkesi TURKOVAC aşısı için gönüllü olmaya davet ediyorum” dedi.