Kategori: Türkiye

  • 3 ilde orman yangını!

    3 ilde orman yangını!

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Adana, Antalya ve Mersin’deki orman yangınlarına 3 uçak, 16 helikopter ve 41 arazöz ile müdahale edildiğini açıkladı.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde olduğunu belirterek, ormanlarda daha dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

    YANGINLARA HAVADAN VE KARADAN MÜDAHALE

    Pakdemirli, “Kahramanlarımız bu sabah başlayan Adana Pozantı ve Sarıçam, Antalya Kaş, Mersin Gülnar orman yangınlarına 3 uçak, 16 helikopter, 41 arazöz ile müdahale ediyor, insansız hava araçları (İHA) saha ekiplerine anlık bilgi aktarıyor. Ayrıca yine bugün başlayan Adana Pos, Diyarbakır Hani, Kastamonu Taşköprü, Hatay Arsuz orman yangınları büyük bir özveri ile kontrol altına alındı, soğutma çalışmaları devam ediyor” dedi.

    https://twitter.com/bekirpakdemirli/status/1415618604398223364

    https://twitter.com/bekirpakdemirli/status/1415618605702651904

  • Uzman isimden gram altın tahmini

    Uzman isimden gram altın tahmini

    Altın, ABD enflasyon verisinin beklenenden yüksek gelmesiyle beraber 1 ayın zirvesine tırmanırken yatırımcılar gözlerini Fed’in parasal teşvik programının ne zaman sona erdireceğine çevirdi. Gram altın ise Dolar/TL ’deki gerilemenin altın fiyatlarındaki yükselişi dengelemesiyle hafif bir yükseliş kaydetti. Öte yansan Altın piyasaları uzmanı İslam Memiş, gram altının 523 liraya kadar yükseleceğini ve eylül ayında 600 lira olacağını öngördü.

    ABD’de enflasyon Haziran ayında beklentilerin üzerinde bir artışla yıllık yüzde 5,4 olarak gerçekleşirken aylık bazda yüzde 0,9 oldu. ABD’de enflasyon en son Ağustos 2008’de yüzde 5’in üzerinde bulunuyordu. Gram altın, Dolar/TL ve küresel altın fiyatlarının bir süredir birbirini dengelemesiyle dar bir fiyat aralığında işlem görüyor. Geçen hafta küresel altın fiyatlarındaki yükselişle 508 TL’ye kadar tırmanan ons altın, hafta başından bu yana 502 TL civarında bulunuyor. Altın piyasaları uzmanı İslam Memiş, gram altının 523 liraya kadar yükseleceğini ve eylül ayında 600 lira olacağını öngördü.

    “YAKINDA HERKES KEŞKE SATMASAYDIM DİYECEK”

    Bir Youtube kanalına konuk olan ekonomist İslam Memiş’ten yine iddialı bir altın çıkışı geldi. İslam Memiş dünya üzerinde dolaşan kara bulutların dağılmadığını aksine daha büyük risklerin kapıda olduğunu vurgularken altın ve gümüş gibi emtia yatırımcılarını kısa vadeli planlar yerine daha uzun vadeli planlar yapması konusunda uyardı. Memiş konuşmasının sonunda “Yakında herkes keşke satmasaydım” diyerek iddialı bir ifadede bulundu.

    İşte Memiş’in o açıklamaları;

    “Dünya ekonomilerinde gerçek belalar, gerçek riskler daha fiyatlanmadı. Çok yakında bu riskler dünya ekonomilerinde fiyatlanacak. Delta varyantı, kuraklık, enflasyon, jeopolitik riskler yani istihbarat savaşları fiyatlandığı zaman fena fiyatlanacak. Bu gelişmeler için bence küçük, orta ve büyük yatırımcıların rehavete kapılmadan mutlaka akıllarıyla hareket etmesi gerekiyor. Altın aldım, gümüş aldım yaprak kımıldamıyor. Para kazanamıyoruz falan. Bunlar boş şeyler. Biraz daha büyük çerçeveye bakın. Yakında herkes şu cümleyi kuracak keşke satmasaydım”

    “HER 500 LİRANIN ALTINA SARKIŞ BİR ALIM FIRSATI”

    Önceki gün altın yorumlarına kendi kanalından çektiği bir video ile devam eden Memiş, gram altının 600 lirayı göreceği iddialarını yeniledi.

    İşte Memiş’in Eylül ayına ilişkin yorumu:

    Yine aynı öngörüm devam ediyor. 500 lira seviyesinin altına sarkmalar 490-500 lira aralığı yine alım fırsatı vermeye devam ediyor. Eğer dolar kurunda tekrar düşüşlerin devam edeceğini görseydik veya baskıların devam edeceğini görseydik gram altın TL fiyatı 490 lira seviyesinin altına sarkabilirdi ama şu anda altının ons fiyatından almış olduğu destek ile 500 lira seviyesinde dengelenen 490-505 lira aralığında yatay seyrini koruyan bir gram altın var karşımızda.

    GRAM ALTIN 523 SEVİYESİNE KADAR YÜKSELEBİLİR

    Tabii gram altın TL fiyatında 510 devamında 517 lira seviyelerini ve devamında 523 lira seviyelerine kadar yükseliş trendi devam edebilir.

    GRAM ALTIN EYLÜL’DE 600 LİRA OLUR MU?

    Altın fiyatlarında Eylül ve sonrası için iki ayrı fiyatlamayı takip edeceğimizi belirtmek isterim. Eylül ayına kadar altının ons fiyatında 1.960 dolar seviyesinin test edilme ihtimalini takip edeceğim. Öngörümüz gerçekleşirse altının ons fiyatı 1.960 dolar seviyesini test ettikten sonra Fed etkisiyle tekrar gerileyebilir. Çünkü Fed, Eylül ayından itibaren 2022’nin ilk çeyreğinde faiz artırımına gideceğini güçlü bir ton ile açıklayabilir. Ondan sebep altının ons fiyatındaki gerileme hızlanabilir, düşüşler 1.680 dolar seviyesine kadar sürebilir diye tahmin ediyorum. Yılsonuna kadar altının ons fiyatında 1.680-1960 dolar aralığını takip edeceğim.

    Altının gram fiyatında yükselişin şimdilik bitmediğini düşünüyorum. Altının gram fiyatında önce 540-560 devamında 580-600 lira aralığını görebiliriz. Düşüşlerde 490 lira seviyesini destek seviyesi olarak takip edeceğim.

  • Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faizi değiştirmedi. Merkez Bankası, temmuz toplantısında politika faizini yüzde 19’da bırakma kararı aldı. Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 19 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi.

    Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

    “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 19 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

    Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde aşılamanın hızlanması küresel ekonomide toparlanma sürecini desteklemektedir. Bununla birlikte, aşılama programlarında ilerleme kaydeden ekonomiler kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilemektedir.

    Küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Yükselen küresel enflasyon ve enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır.

    Yurt içi iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir. İkinci çeyrekte, salgın kısıtlamalarına ve finansal koşullardaki sıkılaşmaya bağlı olarak iç talep bir miktar ivme kaybederken, dış talep gücünü korumaktadır. Aşılamanın toplumun geneline yayılarak hızlanması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ve turizm sektörlerinin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır.

    Ticari krediler ılımlı bir seyir izlemektedir. Son dönemde açılma ve ertelenmiş talebe bağlı olarak artış gösteren bireysel kredi kullanımında ise, alınan makroihtiyati tedbirlerin etkileri izlenecektir. Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir.

    ENFLASYON RİSKLERİNE VURGU

    Son dönemde ithalat fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışların yanı sıra, talep koşulları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları, açılmanın etkisiyle yaz aylarında enflasyonda görülebilecek oynaklıklar ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir.

    Diğer taraftan, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmektedir. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.

    TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir.

    Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

    Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.

    Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

  • Pandemiden çıkışın formülünü açıkladı

    Pandemiden çıkışın formülünü açıkladı

    Uğur Şahin, dünya genelinde artan Delta vakaları sonrası gündeme gelen üçüncü aşı tartışmaları hakkında açıklama yaptı. Şahin, pandemiyi sona erdirmek için üçüncü doz mRNA aşısının gerekli olduğuna dikkat çekti.

    Koronavirüsün ilk kez Hindistan’da görülen ve ‘Delta’ adı verilen varyantı, dünya genelinde vaka sayılarının artmasına neden olurken, üçüncü doz aşı tartışmalarını da beraberinde getirdi.

    Hürriyet gazetesinin haberine göre; BioNTech’in CEO’su Uğur Şahin, katıldığı bir konferansta Delta varyantı ve üçüncü aşı için yeni açıklamalarda bulundu. Stat Breakthrough Science Summit’te konuşan Şahin, pandemiyi sona erdirmek için atılması gereken adımları açıkladı.

    ‘Üçüncü doz mRNA aşıları olmadan Kovid-19 salgını kontrol altına alınamayacak’

    Şahin, aşı yapıldıktan dört ila altı ay sonra antikor seviyelerinde hafif bir düşüş olduğuna dair kanıtlar olduğunu söyledi. Aşılanmış kişiler, ciddi boyutlarda bir Kovid-19 enfeksiyonu riski taşımasa da Şahin, ‘Ağır hastalıklara karşı da bir miktar koruma düşüşü görmeyi bekliyoruz. Bu küçük bir düşüş’ ifadelerini kullandı.

    Şahin sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu nedenle bizim pozisyonumuz, destekleyici aşının tam bağışıklığı geri kazanmaya yardımcı olabileceği ve böylece aşılı kişilerde enfeksiyonlarla komplike olmayan bir kış mevsimi geçirmemizi sağlayabileceği yönünde.”

    ‘Para için yapmıyoruz’

    Aynı konferansta Pfizer’de aşı araştırma ve geliştirme başkanı Kathrin Jansen, Pfizer’in, Kovid-19 aşı takviye atışlarını geliştirme ve test etme kararının veriler tarafından yönlendirildiğini söyledi. “Güçlendirici durum para kazanmakla ilgili değil” dedi.

    Geçtiğimiz günlerde Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Fransız ‘Les Echos’a yaptıkları açıklamada 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabileceklerini belirtmişti. BioNTech ile aşı üreten Pfizer, Delta ile mücadele kapsamında yeni bir aşı geliştirdiklerini duyurdu. Açıklamada Delta varyantını hedef alan bir Kovid-19 güçlendirici aşısı için çalışmalara başlandığının altı çizildi.

    Tam aşılanmadan sonra insanların sonraki 12 ay içinde muhtemelen bir takviye aşıya veya üçüncü doza ihtiyaç duyacağını belirten şirket klinik çalışmalara Ağustos ayında başlamayı planlıyor.

    Şirketten yapılan yazılı açıklamada “Aşı etkinliği aşılamadan altı ay sonra azaldı, aynı zamanda Delta varyantı ülkede baskın varyant haline geldi” denildi.

    Aynı açıklamada “Bugüne kadar sahip olduğumuz verilerin toplamına dayanarak, tam aşılamadan sonraki 6 ila 12 ay içinde üçüncü bir doza ihtiyaç duyulabileceğinin muhtemel olduğuna inanmaya devam ediyoruz” ifadesine yer verildi.

    Ayrıca Pfizer’dan Assoicated Press’e yapılan açıklamada, şirketin salgına bağışıklığı artırmak ve potansiyel olarak Kovid-19 varyantlarının yayılmasını durdurmak amacıyla üçüncü doz aşı onayı için FDA’ya izin başvurusu yapacağı kaydedildi.

  • Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, “Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız koruma stratejisidir. Türkiye, ağustos ortasına kadar aşıda yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, aşı hakkı olan herkese aşılanmasını önerdiklerini belirtirken, özellikle 16 ile 30 yaş arası gençlerde aşılama oranının düşük olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özkan, aşının çocukluk çağından itibaren kullanılan koruma stratejisi olduğunu vurgulayarak, “Şu anda 16 yaşa kadar aşılamamız indi. Bu yaş üzerinden itibaren herkesin aşılanmasını öneriyoruz. 16-30 yaş arasında belirgin bir aşılama hızında düşüklüğümüz var. Mutlaka bunu artırmak için farkındalığımızı, çabamızı artırmamız gerekiyor. İki doz aşı olan Türkiye’de şu anda yüzde 25 civarında. Bizim beklentimiz bu sayının yüzde 70’lere ulaşması. Gençlerimizin aşılanacağını düşünüyorum. Gençlerle konuştuğumuzda; gençler dinamikler, kendilerinin bu hastalığa yakalanmayacağını ya da hafif geçireceklerini düşünüyorlar ama aşı her zaman en iyi koruyucudur. Onun için gençlerimize iki doz aşılarını olmayı öneriyorum. Benim 21 ve 27 yaşındaki oğullarım da aşılandılar. Aşılansak da maske ve mesafe ve el hijyeni kurallarına uymamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘GENÇLER SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNMESİN’

    Prof. Dr. Seçil Özkan, konser ve benzeri toplu alanlarda beraber olmanın arttığına dikkat çekerek, “Şu anda tamamen yasaksızız. Aşının koruyuculuğu da belli bir düzeyde. Hele hele bulaşı engellemesi daha düşük. Hastalığı hafif geçirmemizi sağlıyor, ölümleri azaltıyor, engelliyor; ama bulaşı çok iyi engellemiyor. Yine de bunun olamaması için maske ve mesafeye uymalıyız. Gençler aşılanmadıkları zaman sadece kendilerini düşünmesinler. ‘Ben gencim hastalığı hafif geçiririm’ diye düşünmesinler. Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız bir koruma stratejisidir. Bu yüzden aşılamayı öneriyorum ve ‘ha gayret’ diyorum. Eğer Türkiye, Ağustos ortasına kadar yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz. Çok kalabalık yerlere girdiğimizde yine maske ve mesafeye dikkat etmemiz gerekecek” dedi.

  • Meteoroloji paylaştı! Son 3 aylık veriler korkutucu

    Meteoroloji paylaştı! Son 3 aylık veriler korkutucu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü, sıcaklık ve yağış raporlarının ardından meteorolojik kuraklık ölçümlerinin yapıldığı haritaları da yayımladı. Son üç aylık haritalarda, ülkenin doğusu, güney Ege ve Aksaray, ‘olağanüstü kurak’ gösterildi. En son geçen mayısta yayımlanan haritalara göre, ülke genelindeki ‘olağanüstü kurak’ bölgelerin ciddi düzeyde arttığı gözlendi.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü, haziran ayı sıcaklık ve yağış değerlendirmesi raporlarının ardından, bu kez haziran ayı ve son bir yıllık döneme ait kuraklık durumunu gösteren haritaları yayımladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Standart Yağış İndeksi (SPI – Standardized Precipitation Index) ve Normalin Yüzdesi Metoduna (PNI – Percent of Normal Index) şeklinde iki farklı metotla meteorolojik kuraklık haritalarını hazırlıyor.

    SICAKLIK ARTIYOR, YAĞIŞ AZALIYOR

    Meteoroloji’nin temmuz ayının ilk haftasında yayımlanan sıcaklık ve yağış değerlendirmesine ilişkin raporlarda ise Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yağışların yüzde 98’e varan düşüşler gösterdiği ortaya konuldu. Sıcaklıkların giderek arttığı, yağışların da azaldığı bu süreçte meteorolojik kuraklık boyutları da hızla yükseliyor.

    ÜLKENİN NEREDEYSE YARISI OLAĞANÜSTÜ KURAK

    İki farklı metoda göre ölçümler yapılarak hazırlanan 2021 Haziran Ayı Meteorolojik Kuraklık Durumu haritalarında SPI metodu sonuçlarına göre Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere ülkenin doğusu, güney Ege ve Aksaray ‘olağanüstü kurak’ gösterildi. En son geçen Mayıs’ta yayımlanan haritalara göre, ülke genelindeki ‘olağanüstü kurak’ bölgelerin ciddi düzeyde arttığı gözlendi.

    Iğdır ve güneyi, Trabzon çevresi, İç Anadolu’nun doğu kısımları, İzmir’in güneyinden itibaren Muğla, Antalya, Karaman, Konya, Adana, Hatay civarları ise ‘çok şiddetli kurak’, ‘şiddetli kurak’ ve ‘orta kurak’, bu bölgelere yakın bazı bölgeler de ‘hafif’ kurak’ olarak haritada yer alıyor.

    Isparta, Burdur, Manisa, Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar, Karadeniz’in batı iç kesimleri normal, Samsun’dan Marmara Bölgesi’ne doğru olan bölge illeri ise hafif, orta, çok ve aşırı nemli gösterildi.

    SON ÜÇ AYLIK VERİLER KORKUTUCU

    PNI metoduna göre hazırlanan haritada da meteorolojik kuraklığın boyutları göz önüne seriliyor. Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Akdeniz’in büyük bölümü, Kuzey Ege ve Denizli’nin bir bölümü Haziran ayında ‘şiddetli kurak’ olarak yer alıyor. Son üç aylık haritada ise ‘şiddetli kurak’ bölgeler, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Akdeniz, Kuzey Ege ve İç Anadolu’nun güney kesimleri ‘şiddetli kurak’ tehlikesi yaşıyor.

    ‘SON YÜZYILDA GÖRÜLMEDİ’

    Haritalara göre olağanüstü şiddetli kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olunduğunu belirten Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Doktor Erol Kesici, “Birçok bilim insanı değerlendirmesinde, son yüzyıl içerisinde, özellikle geçen yıldan itibaren hava sıcaklıklarının giderek artması, yağışların çok kararsızlığının, bugüne kadar görülmediği belirtiyor. Bu artık acil durum ve mutlak suretle önlemler alınması gerekiyor” dedi.

    DOĞAL GÖLLER YÜKSELEMİYOR

    Ocak ayındaki değerlendirmelerde, bugünkü tehlikeye işaret ettiğini hatırlatan Doktor Kesici, “Önümüzdeki bahar ve yaz aylarında ülkemizin çok şiddetli kuraklıkla karşı karşıya kalabileceğini söylemiştik. Bugünkü sonuçlara baktığımızda, ülkemizin ciddi bölümünde meteorolojik açıdan olağanüstü kuraklık yaşandığını görüyoruz. Bu sonucun en önemli göstergelerinden biri de doğal göller, su kaynaklarının seviyelerinin bir türlü yükselmemesi” diye konuştu.

    SU KAYNAKLARINDAKİ KİRLİLİK ÇOK ÖNEMLİ ETKEN

    Kararsız yağışlarla göller ve yer altında suyun depo edilememesi nedenleriyle su birikmediğini ve ülkeyi hidrolojik kuraklığa sürüklediğini kaydeden Kesici, hidrolojik kuraklığın da meteorolojik kuraklığı artırdığını söyledi. Su ve nem olmazsa yağışın da olmayacağını kaydeden Kesici, “Bilhassa tatlı su kaynaklarımızın aşırı kirlenmesi de çok önemli bir etken” dedi.

    ‘ACİLEN VAHŞİ TARIMSAL SULAMADAN VAZGEÇİLMELİ’

    Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Kesici, şu uyarılarda bulundu:

    “Su kıtlığı yaşamaktayız. Su havzaları yanlış kullanılmaktadır ve bu konuda maalesef gerekli önlemler hala alınmamıştır. Doğal dengesi bozulan su kaynakları sosyal, ekonomik birçok soruna neden olacaktır. Ülkemizde uygun olmayan yerlere bilim dışı çok sayıda gölet yapılması da bir nedendir. Bugün ülkemizde kullanılan suyun yüzde 75’in üstündeki kısmı tarımda ve vahşi teknikler kullanılmaktadır ve bunun sadece yüzde 1-2’si damla sulama yöntemlerinden oluşuyor. Acilen tüm tarım alanlarında damla sulama sistemlerinin hayata geçirilmesi ve vahşi tarımsal sulamadan vazgeçilmesi gerekiyor.”

    ‘SU KESİNTİLERİNİ DAHA SIK YAŞAYACAĞIZ’

    İnsanların son aylarda, bilhassa üreticiler tarafından uygun olmayan koşullarda giderek sondajla kuyu açımının hızlandığına dikkat çeken Kesici, “Ve bu durum panik yaratmaktadır. Kuraklık haberlerindeki yoğunluk ve insanlar artık susuzluk krizine girdikleri için çözümü burada aramaya başladılar ve bu çok tehlikeli bir durum. Yer altı sularımız da giderek azaldığı için plansız ve yasal olmayan kuyu açımlarına izin verilmemeli. Şu andan itibaren birçok yerde içme suyu bile kısıtlamalı verilmeye başlandı. Tarımda da uygulanmaya başlandı. Önümüzdeki süreçte su kesintisi olaylarını çok daha sık yaşacağız” dedi.

    TARIM ÜRÜNLERİ İÇİN TÜKETİLEN SU MİKTARI

    Hem tüketim hem de su kullanımında her alanda ciddi tasarruf önlemleri alınması ve insanların israftan kaçınması uyarısında bulunan Kesici, bazı tarım ürünlerinin üretimi için kullanılan su miktarlarını ise şöyle sıraladı:

    “1 kilogram domates için 184 litre su, 1 kilogram havuç için 133 litre su, 1 portakal (100 gram) için 50 litre su, 1 elma (100 gram) için 70 litre su, 1 kilogram kırmızı et için 15 bin 455 litre su (813 damacana), 1 hamburger (150 gram biftek) için 2 bin 325 litre su, 1 kilogram kahve için 21 bin litre su, 1 fincan kahve (7 gram) için 140 litre su.”

  • 36 ilde görüldü! Bir haftada üçe katlandı

    36 ilde görüldü! Bir haftada üçe katlandı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Son 1 haftada düşmesi gereken vakanın düşmediğini, hafta sonu bir önceki hafta sonuna göre yüzde 20’lere yakın bir artış olduğunu görüyoruz. Beklediğimiz düşüşün olmadığını, bir çıkış olma ihtimali görüyoruz” dedi.

    Bakan Koca, dün akşam Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan Kabine Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Koca, Covid-19 aşısında kamu olarak zorunluluk getirilmesi konusunun gündemlerinde olmadığını söyledi. Koca, “Daha çok vatandaşımızı ikna etme yöntemini kullanmak istiyoruz. Gerektiğinde ayağına gitmek dahil olmak üzere her yöntemi denemek istiyoruz. Bunu da sahada yaygın şekilde zaten yapıyoruz, her geçen gün artıyor. Doğu ve Güneydoğu’da oranların düşük olduğunu görüyorsunuz; ama oralarda da artışın olduğunu görüyoruz. Hakkari’de yüzde 50, Şırnak yüzde 40 oldu, Ardahan’da yüzde 50’lerde olduğunu görüyoruz. Kars’ta benzer şekilde, Adıyaman yüzde 50’ye yakın. Giderek o bölgede de artış var. Bizim vatandaşın ayağına gidip mobil, yoğun ekiplerle devrede olmamız gerekiyor. Vatandaşı ikna etme dışında yaptırımla yapmak istemiyoruz. Özel sektör yapabilir mi? O bizim dışımızda” dedi.

    ‘NORMALE DÖNMENİN TEK YOLU AŞI’

    Koca, özel sektöre de aşı zorunluğunu tavsiye etmeyi düşünmediklerini belirterek, “İkna dışı yöntemle yapılmasının doğru olmadığı kanaatindeyiz. Normale dönmenin, okulların açılmasının, normal hayata dönmenin, futbol-spor etkinliklerine katılabilmenin tek yolu aşı. Normal hayat, toplumsal bağışıklıkla, o da aşılama ile mümkün. Vatandaşın bunu bilerek katılması gerekiyor. Hem kendi sağlığı için, hem sevdikleri için” diye konuştu. Bakan Koca, Kurban Bayramı’na kadar aşılamada hedeflerinin yüzde 70 olduğunu hatırlatarak, “Şu anda yüzde 61’i bulduk. En az 1 doz aşı yaptıran, 18 yaş ve üzeri tanımlanan kişilerde yüzde 70 olmasını hedeflemiştik. Şu an yüzde 61’i buldu” dedi.

    Türkiye’de görülen delta varyantının giderek arttığını vurgulayan Koca, “750’leri buldu, il sayısı da 36’ya çıktı. Delta plus, 3 ilde, 3 tane olarak devam ediyor” dedi.

    ‘ÇIKIŞ OLMA İHTİMALİ GÖRÜYORUZ’

    Bakan Koca, son dönemde, son 1 haftada özellikle çarşambadan itibaren, düşmesi gereken vakanın düşmediğini, hafta sonu bir önceki hafta sonuna göre yüzde 20’lere yakın bir artış olduğunu söyledi. Koca, “Beklediğimiz düşüşün olmadığını, bir çıkış olma ihtimali görüyoruz. Bu artışların da özellikle aşılamanın düşük olduğu yerlerde kendini gösterdiğini, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Adıyaman gibi bazı illerimizde girecek bir artış içinde olduğunu görüyoruz. Doğu ve Güneydoğu’da, genel olarak aşılamanın düşük olduğu yerlerde bir artış olduğunu görüyoruz. O nedenle yoğun aşılama. Bayrama kadar o bölgelerde yoğun aşılama” dedi.

    ‘KAPALI ORTAMDA MASKEYE DEVAM’

    Bakan Koca, herhangi yeni bir kapanma ve kısıtlama önermediklerini belirterek, “Toplumsal bağışıklık oluşana kadar tedbirlere herkesin hassasiyet göstermesini, maske-mesafe-kişisel tedbire kişisel güvenlik çemberini korumaya önem göstermesini, kapalı, havalandırılmamış ortamda bulunmamasını istiyoruz. Kapalı ortamda da maskeye devam” diye konuştu.

    ‘ŞU ANDA 4’NCÜ DALGA YOK’

    Bakan Koca, Avrupa’da 4’üncü dalganın konuşulduğunun söylenmesi üzerine, “Şu an böyle bir durum yok. Olmayacağı anlamına gelmez, bunun olmaması için tek şart aşılama. Yoğun aşılamanın yapılabilir olması, toplumsal bağışıklığın sağlanabilmesi ancak 4’üncü dalgayı önleyebilir. Toplumsal bağışıklık yüzde 70 hatta 80 oranında olduğunda biter veya azalır, en azından normal hayata dönülür” dedi.

    ‘SİNOVAC NORMAL DEVAM EDİYOR’

    Bakan Koca, Sinovac aşısında bir partinin durdurulduğu iddiaları üzerine, “450 flakonla ilgili, flakon ve kutu tarihindeki uyumsuzluk nedeniyle durdurulmuştu, 2 gün o da. Şişeleme döneminde olan bir durum. Bununla ilgili analizlerde güvenlikle ilgili herhangi bir sorun olmadığını, sadece tarihle ilgili olduğunu, onun da 450 flakonla ilgili olduğunu, bunun dışında herhangi bir sorun olmadığını görünce de normal devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

    Bakan Koca, Sputnik V aşısının ne zaman kullanıma gireceğinin sorulması üzerine, “Çok uzun sürmez. Devamının gelmesini de bekliyoruz. Devamı gelecek, bu ay özellikle bekliyoruz bayramdan sonra. Sayı daha net değil” ifadelerini kullandı.

  • Destek ödemelerinin miktarı artırıldı

    Destek ödemelerinin miktarı artırıldı

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, temmuz ayı memur maaşlarında yapılan düzenleme doğrultusunda sosyal hizmet modelleri kapsamındaki evde bakım ücretinin 1.797 TL’ye, Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ödemelerinin 1.259 TL’ye ve yaşlı aylığının da 828 TL’ye yükseldiğini açıkladı.

    2021 Temmuz ayı ödeme döneminde 775 bin yaşlı, 640 bin engelli olmak üzere toplam 1.4 milyonu aşkın vatandaşa aylık ödendiğini ifade eden Bakan Yanık, 2021’de yapılan ödemelerin toplamda 13 milyar TL’ye ulaşmasını beklediklerini kaydetti.

    Yaşlı ve engelli aylıklarının, memur maaşlarına yapılan zamla birlikte artırıldığına işaret eden Bakan Yanık, yaşlı aylıklarının 763,67 TL’den 828,21 TL’ye, yüzde 40-69 engelli raporu bulunanların aylıklarının 609,61 TL’den 661,13 TL’ye, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu olan vatandaşların aylıklarının da 914,41 TL’den 991,69 TL’ye yükseldiğini bildirdi.

    EVDE BAKIM YARDIMI 1.797 TL OLDU

    Bakıma muhtaç engelli yakınının bakımını üstlenen 530 bin vatandaşa “evde bakım yardımı” yapıldığını aktaran Bakan Yanık, 2021 yılı temmuz-aralık dönemi için evde bakım yardımının aylık 1.657,86 TL’den 1.797,97 TL’ye çıkarıldığını kaydetti. Bakan Yanık ayrıca ağır silikozis hastalarına verilen aylık desteğin de 1.677,45 TL’den 1.819,22 TL’ye çıktığını belirtti.

    Bakan Yanık, Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) miktarına ilişkin de bilgi verdi. Çocukların, öncelikle aile yanında desteklenmesi ilkesini esas aldıklarını vurgulayan Yanık, bu doğrultuda ihtiyaç sahibi ailelere çocukları için SED hizmeti sunulduğunu ifade etti.

    Bakan Yanık SED hizmetinde çocuk başına yapılan ortalama yardım miktarının 1.161 TL’den 1.259 TL’ye yükseldiğini kaydetti.

    Bakan Yanık, temmuz ayında SED hizmetiyle çocuklar için 170,9 milyon TL’lik destek sağlandığını belirtti.

    Sosyal hizmet modelleri ile ihtiyaç sahibi vatandaşları desteklediklerini vurgulayan Bakan Yanık, böylece vatandaşların ekonomik ve sosyal hayata eksiksiz katılmasını amaçladıklarını ifade etti. Yanık, “Sosyal yardım ödeme miktarlarını artırarak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza desteklerimizi sürdürüyoruz.” dedi.

  • Özlem Türeci ve Uğur Şahin’den yeni aşı açıklaması

    Özlem Türeci ve Uğur Şahin’den yeni aşı açıklaması

    Hindistan’da çıkan Delta varyantının yayılmaya devam etmesi üzerine BioNTech’ten yeni bir adım geldi. BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabileceklerini belirtti.

    BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Fransız ‘Les Echos’ ile gerçekleştirdikleri özel röportajda varyantlar ve aşı çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    Röportajda Türeci ve Şahin’e yeni Delta varyantının yayılma hızı, dördüncü dalga korkularının yeniden alevlenmesi ve mRNA aşılarının varyantlara karşı etkisi soruldu.

    Türeci ve Şahin’e göre, aşıların yeni suşlara karşı etkili olması için mRNA aşısını uyarlamak oldukça basit. Özlem Türeci bunu “Fikir, orijinal virüsün Spike proteininin genetik kodunu aşımızdaki yeni varyantınkiyle değiştirmekten ibaret” diye açıklıyor.

    BioNTech aşısının varyantlara karşı yeni bir versiyonunun da Ağustos ayında klinik denemelere başlayacağını belirten Şahin, aşının böylelikle Delta varyantına karşı daha iyi performans göstermesine izin verebileceğini belirtti.

    Şahin, “Gerçekten ihtiyaç duyulursa 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabiliriz” diye ekledi.

    Türeci, şu an için ise Delta varyantı gibi yeni suşların ortaya çıkmasıyla, muhtemelen üçüncü bir doz aşının yapılmasının gerekli olabileceğini belirtti.

    Türeci konuya ilişkin “Spike proteinindeki belirli antikor bağlama bölgeleri mutasyona uğruyor. Klinik denemelerimiz, yüksek sayıda antikorla bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve dolayısıyla enfeksiyona karşı koruma sağladığı için üçüncü dozun büyük olasılıkla yararlı olacağını göstermiştir” dedi.

    Türeci, ikinci ve üçüncü doz arasındaki sürenin kararının ise laboratuvarlara değil, ülkelerin yetkililerine ait olacağını ifade etti.

    İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, Pfizer-BioNTech aşısının tam aşılamadan 2 hafta sonra Delta varyantının semptomatik formlarına karşı yaklaşık %89 etkili olduğunu gösterdi.

  • Aşılamanın düşük olduğu illerde vakalar artıyor

    Aşılamanın düşük olduğu illerde vakalar artıyor

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Doğu ve Güneydoğu’da genç nüfusun fazla olması ve kulaktan kulağa bazı yanlış bilgilerin çok hızlı yayılması nedeniyle aşılama oranının düşük olduğunu söyledi. İlhan, “Gençlerde algı ‘Bana bir şey olmaz, hasta olsam da zaten kurtarırım’ şeklinde ama öyle değil. Süreç içinde genç ölümlerin de olduğuna şahit olduk” dedi.

    Koronavirüse karşı aşılama çalışmaları, ülke genelinde sürdürülüyor. Sağlık Bakanlığı Covid-19 Bilgilendirme Platformu’nda yer alan verilere göre, 18 yaş üstünde 1’inci doz aşısını yaptıranların oranı, yüzde 60’a ulaştı ancak Günlük Covid-19 Tablosu’nda paylaşılan haritada Doğu ve Güneydoğu illerindeki aşılanma oranı, düşük kaldı. Neredeyse tamamı kırmızı olan iller arasında aşılama oranı en düşük olanlar; Bitlis, Siirt, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Muş, Batman, Şırnak, Ağrı ve Bingöl olarak yer aldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da Twitter’daki hesabından yaptığı açıklamada, “Aşı olma oranının düşük olduğu illerde vaka sayıları artmaya başladı. Hayat ilelebet sıkı tedbirle, ‘Hastalık bana bulaştı bulaşacak’ endişesiyle sürmez. Randevu alıp aşımızı olalım” uyarısında bulundu.

    ‘GENÇ ÖLÜMLERE DE ŞAHİT OLDUK’

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, Doğu ve Güneydoğu’da aşılama oranının düşük kalmasında genç nüfusun etkili olduğunu söyledi. Prof. Dr. İlhan, “Burada genç nüfusun çok olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Gençlerde algı ‘Bana bir şey olmaz, hasta olsam da zaten kurtarırım’ şeklinde ama öyle değil. Süreç içinde genç ölümlerin de olduğuna şahit olduk. Aşı olmayan genç, hastalığı evine götürdüğünde annesinin, babasının, büyüklerinin de hasta olmasına sebep olabiliyor. İşine, okuluna gidemiyor. Koronavirüsle mücadele için Türkiye’nin dört bir yanında toplumsal bağışıklığı yakalamamız gerekiyor. Sadece Ankara, İzmir, İstanbul’un, Kars’ın aşılanması yeterli değil. Tüm Türkiye’nin hedef nüfusunun yüzde 80’inin aşılanması gerekiyor ki ancak toplumsal bağışıklık olabilsin. Hiçbirimiz bir daha o kısıtlamaların çok olduğu, günlük 50 bin vakanın olduğu o dönemi yaşamak istemiyoruz. Bundan korunmak için şu yaz ayından geri kalan 3 aylık dönemi çok iyi değerlendirip, bir an önce 18 yaş üstü tüm vatandaşlarımızın çift doz aşısını tamamlaması gerekiyor” dedi.

    ‘KULAKTAN KULAĞA YANLIŞ BİLGİLER YAYILIYOR’

    Prof. Dr. İlhan, gençlerin aşıya daha çok hevesli olması gerektiğini kaydederek, “Anadolu illerimizde aşılama oranında istediğimiz rakamı çok da göremediğimizi ifade etmek gerekiyor. Bu bölgede daha çok genç insanlarımız var, gençlerimiz belki koronavirüsün kendilerine bulaşmayacağını düşünerek aşı olmuyorlar. Anadolu’da kulaktan kulağa bazen yanlış bilgiler yayılabiliyor. Aşı ile ilgili yanlış söylemler var, kısırlık yapabileceği, başka şeylere sebep olabileceği yönünde. Şu an için bakıldığında aşının böyle yaptığına dair kanıta dair elimizde bilgi yok. Koronavirüste başarılı olmak için Türkiye’nin her yerinin benzer renkte olması gerekiyor. Mavi ya da sarı rengi her yerde yakalayabilirsek ancak başarılı olabileceğimizi söylemek mümkün. Bu bölgelerdeki gençlerimize seslenmek istiyorum. Gençler kapalı olarak evde kaldıkları zamanı bir daha yaşamak istemiyorlarsa, işi olanlar işlerine gitmek istiyorsa üniversiteye gitmek istiyorlarsa bir an önce aşı olmaları gerekiyor. Gençlerin daha az aşı olduğuna şahit oluyoruz” diye konuştu.

    AŞIYA TEŞVİK İÇİN ‘MAHALLE MODELİ’ YÖNTEMİ

    Prof. Dr. İlhan, bu bölgelerde aşıya teşvik çalışmaları yapılması gerektiğini belirterek, “Türkiye’de topluma dokunmak çok önemli. Anadolu’da mahallelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aslında il, ilçe, köy bazında bakarsak o bölgelerdeki en önemli faktörlerin başında aile hekimleri geliyor. Mahalle mahalle buna inandırmak gerekiyor. ‘Mahalle modeli’ doğru bir yaklaşım. O mahallenin aile hekimi, muhtarı, camisinin imamı, yerel yönetimler bir arada aşı ile ilgili teşvik çalışması yapmalı, hem kendileri aşı olmalı hem de insanları aşıya davet etmeli. İnsanların ayağına kadar aşı götürülüyor. Bu kadar aşı bolluğu varken bir an önce aşı olmak en güzel yaklaşım olacak” dedi.