Kategori: Türkiye

  • Kısıtlamalar ve yasaklar… Bilim Kurulu bugün toplanıyor

    Kısıtlamalar ve yasaklar… Bilim Kurulu bugün toplanıyor

    Koronavirüs Bilim Kurulu saat 16.30’da video konferans yöntemiyle toplanacak. Kritik toplantıda, aşılamadaki son durumun yanı sıra normalleşme adımlarının da görüşülmesi bekleniyor. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, toplantının ardından saat 18.30’da sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayınla açıklama yapacak.

    MASADA HANGİ KONULAR YER ALIYOR?

    Tüm Türkiye’yi yakından ilgilendiren toplantıda, haziran ayıyla birlikte başlatılan aşı seferberliğindeki son durumun görüşülmesi bekleniyor. Öte yandan haziran ayı itibarıyla sona erecek olan kademeli normalleşme sürecinin ardından atılması planlanan adımların da görüşülmesi bekleniyor. Konuların başında ise maske takma zorunluluğu, hafta içi kısıtlama saatleri ve pazar günü sokağa çıkma yasağı olacak.

    SON 24 SAATTE 5 BİN 955 YENİ VAKA

    Türkiye’de son 24 saatte 223 bin 846 Kovid-19 testi yapıldı, 5 bin 955 kişinin testi pozitif çıktı, 84 kişi hayatını kaybetti.

    Buna göre, Türkiye’de son 24 saatte 223 bin 846 Kovid-19 testi yapıldı, 5 bin 955 kişinin testi pozitif çıktı, 84 kişi hayatını kaybetti, hasta sayısı ise 532 olarak kayıtlarda yer aldı.

    Ağır hasta sayısı 886 oldu, 4 bin 186 kişinin Kovid-19 tedavisinin veya karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 5 milyon 211 bin 22’ye yükseldi.

    Test sayısı 57 milyon 447 bin 635’e ulaştı, vaka sayısı 5 milyon 342 bin 28, vefat sayısı ise 48 bin 879 oldu.

  • 12 ayın en düşük seviyesinde

    12 ayın en düşük seviyesinde

    Türkiye’de konut satışları Mayıs ayında, baz etkisiyle geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,2 artış kaydetmesine karşın, son 1 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Yükselen konut kredisi faizleri ve salgın nedeniyle uygulanan tam kapanma tedbirleri etkisinin fazlasıyla hissedildiği konut satışlarında Mayıs ayında Türkiye genelinde gerçekleşen satış sadece 59 bin 166 oldu.

    Konut satışlarında İstanbul 11 bin 356 konut satışı ve yüzde 19,2 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 5 bin 653 konut satışı ve yüzde 9,6 pay ile Ankara, 3 bin 298 konut satışı ve yüzde 5,6 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 7 konut ile Ardahan, 11 konut ile Hakkari ve 26 konut ile Bayburt oldu.

    Türkiye genelinde Mayıs ayında ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,9 azalış göstererek 10 bin 560 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 17,8 olarak gerçekleşti. İpotekli satışlarda İstanbul 2 bin 210 konut satışı ve yüzde 20,9 pay ile ilk sırada yer aldı. Hakkari ve Şırnak illerinde ipotekli konut satışı gerçekleşmezken Ardahan’da 1 ipotekli konut satışı gerçekleşti.

    Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8 artarak 18 bin 204 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 30,8 oldu. İlk satışlarda İstanbul 3 bin 153 konut satışı ve yüzde 17,3 ile en yüksek paya sahip olurken, İstanbul’u bin 156 konut satışı ile Ankara ve 858 konut satışı ile İzmir izledi.

    Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20,2 artış göstererek 40 bin 962 oldu.

    İkinci el konut satışlarında İstanbul 8 bin 203 konut satışı ve yüzde 20 pay ile ilk sırada yer aldı. İstanbul’daki toplam konut satışları içinde ikinci el satışların payı yüzde 72,2 oldu. İkinci el konut satışlarında Ankara 4 bin 497 konut satışı ile ikinci sırada yer alırken, Ankara’yı 2 bin 440 konut satışı ile İzmir izledi.

    Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 106,5 artarak bin 776 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Mayıs ayında ilk sırayı 818 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 341 konut satışı ile Antalya, 106 konut satışı ile Ankara, 80 konut satışı ile Mersin ve 75 konut satışı ile Sakarya izledi.

  • 5 terörist etkisiz hale getirildi

    5 terörist etkisiz hale getirildi

    Milli Savunma Bakanlığı’nca, Irak’ın kuzeyinde sürdürülen Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek operasyonları kapsamında tespit edilen 5 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiği açıklandı.

    Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek operasyonları kapsamında tespit edilen 5 PKK’lı terörist daha etkisiz hale getirildi” denildi.

    Açıklamada, operasyonların aralıksız sürdüğü belirtildi.

  • 2 hafta içinde uygulanacak! Koruyuculuk oranı yüzde 97

    2 hafta içinde uygulanacak! Koruyuculuk oranı yüzde 97

    Türkiye’de koronavirüse karşı sürdürülen aşılama çalışmalarında, Sinovac ve BioNTech aşılarından sonra Rusya’nın Sputnik V aşısının da devreye gireceği belirtildi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, Sputnik V aşısının 2 hafta içinde uygulamaya girmiş olacağını belirterek, “Rus aşısının da koruyuculuk oranı çok yüksek, yüzde 97” dedi.

    Türkiye’de pandemi ile mücadelede aşılama çalışmaları hız kazanırken, Çin’in Sinovac ve Almanya’nın BioNTech aşılarından sonra Rusya’nın Sputnik V aşısı da devreye girecek.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, haziran ayı sonuna kadar 30 milyon doz Spuntik V aşısının Türkiye’ye teslim edileceğini daha önce duyurdu.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaşçı, Sputnik V aşısının ilk partisinin Türkiye’ye geldiğini belirterek, “Pazartesi günü ülkemize giriş yapan aşı Sputnik V aşısıydı. Hem aşı çeşitliliği hem de aşı miktarı anlamında hiçbir sıkıntımız yok şu anda. Rus aşısının da koruyuculuk oranı çok yüksek, yüzde 97 oranında. ‘Adenovirüs’ dediğimiz ayrı bir mekanizma ile bağışıklık oluşturuyor. İncelemeler 10-15 sürüyor. Aşı bu hafta geldiği için 2 hafta içinde Sputnik aşısı uygulamaya girmiş olacak” dedi.

    “ANTİKOR OLUŞTURMA ORANI YÜZDE 97”

    Doç. Dr. Savaşçı, Sputnik V aşısının 65 ülkede uygulandığını belirterek, “Bütün veriler de antikor oluşturma oranının yüzde 97 olduğunu ortaya koydu. Bu aşının mekanizmasında ‘postacı’ olarak bizim bildiğimiz bir virüs, adenovirüs kullanılıyor. Burada farklı mekanizmalar ile vücutta antikor oluşturmayı tetikleyici oluşumlar kullanılıyor. Bu teknoloji de önceden uygulanmış ayrı bir teknoloji. İçinde virüs olması sakın halkımızı korkutmasın, sadece bunu taşıyıcı olarak kullanıyor. Bu mekanizmanın kişiyi hastalandırması mümkün değil. Etkinliğinin yüksek olması sevindirici. İki dozda da farklı adenovirüs tiplerinin kullanılması ekstradan antikor yoğunluğunun yüksek oranda oluşmasına neden oluyor. Ben de Biontech aşısı gönüllüsü olarak 3’üncü aşımı Sputnik aşısı yönünde kullanmayı talep edeceğim uygun görülürse” diye konuştu.

    AŞIDAN SONRA AĞRI KESİCİ UYARISI

    Doç. Dr. Savaşçı, penisilin alerjisi bulunanların aşı olup olmayacağına ilişkin şunları kaydetti:

    “Bu alerjisi olanlar gönül rahatlığı ile aşı yaptırabilir. Gebeler gebeliğin ilk 3 ayından sonra emziren anneler gönül rahatlığı ile yine bu aşılarımızı yaptırabilirler. Halkımız güvenerek aşısını yaptırsın. Aşı yaptırdıktan sonra banyo yapmalarında bir sakınca yok. Ağrı kesici çok miktarda almadıkları sürece olumsuz bir etkisi olmaz; ama çok abartmamak lazım çünkü antikor oluşumunu olumsuz etkileyebilir.

    İlk 3 günde ağrı kesici alınmaması önemli. Çok şiddetli baş ağrısı, kas ağrısı varsa tabi ki eziyet çekmesinler; alabilirler, miktarı abartılı şekilde almasınlar. Aşılar; mide bulantısı, kol, kas ağrısı yapabilir, hafif grip belirtileri yapabilir. Burada da dikkat edilecek husus; aşı yaptırdıktan sonra herkes kendi doktoru gibi tedbirli davransın.”

  • Düğünlerdeki kısıtlamalarla ilgili yeni gelişme

    Düğünlerdeki kısıtlamalarla ilgili yeni gelişme

    Koronavirüs tedbirleri kapsamında nikah törenleri ile düğünlere ara verilmişti. 1 Haziran’dan itibaren ise nikah törenleri ve düğünler kısıtlamalar göz önüne alınarak yeniden başlamıştı. Kademeli normalleşme süreciyle beraber bugün itibarıyla kapalı alanlarda azami davetli sayısı kararı kaldırılırken, yiyecek-içecek ikramına da yeniden başlandı.

    İKRAM DÖNEMİ BAŞLIYOR

    Kademeli normalleşme süreciyle beraber 15 Haziran itibarıyla bazı kısıtlamalar da kalktı. Buna göre, davetlilere yiyecek-içecek ikramına yeniden başlanacak. Kapalı alanlarda ise daha önce belirlenen azami 100 davetli sayısı da sonlandırılacak.

    DÜĞÜNLERE SAAT KAÇA KADAR İZİN VAR?

    Öte yandan, kısıtlamalar kapsamında 21.00 itibarıyla düğünler sona erecek. İşletme sahipleri ise ilerleyen süreçlerde bu saat kısıtlamasının kalkmasını istiyor.

  • Bakan Kurum’dan müsilaj açıklaması

    Bakan Kurum’dan müsilaj açıklaması

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi’nde başlatılan seferberlik kapsamında toplam 2684,5 metreküp müsilajın temizlenerek bertarafa gönderildiğini, gerekli şartları yerine getirmeyen işletmelere de 7 milyon 552 bin TL idari para cezası uygulandığını açıkladı.

    https://twitter.com/murat_kurum/status/1404739456582754307

    Bakan Kurum, Marmara Denizi’nde kirliliğe yol açan müsilaj (deniz salyası) sorununu çözmek için başlatılan temizlik çalışmasına ilişkin Twitter hesabından açıklamada bulundu. Kurum, Marmara Denizi’nde başlatılan müsilaj temizliği seferberliğini her gün arttırarak devam ettiklerini belirterek, “14 Haziran’da temizlediğimiz 518 metreküp ile birlikte toplamda 2684,5 metreküp müsilajı bertarafa gönderdik. İllerimizde 7 günün sonunda; İstanbul 629,5 metreküp, Kocaeli 155,5 metreküp, Bursa 123,5 metreküp, Tekirdağ 128 metreküp, Balıkesir 333 metreküp, Çanakkale 251 metreküp, Yalova 1064 metreküp müsilajı temizleyerek Marmara Denizi’mizdeki 2 bin 684 ton müsilajı düzenli depolama alanlarına gönderdik” dedi.

    Marmara Denizi ve kıyıları kurtarmak için gerçekleştirilen denetimlerin de hız kesmeden devam ettiğini kaydeden Kurum, “14 Haziran itibarıyla yaptığımız 1438 denetimde, gerekli şartları yerine getirmeyen işletmelere 7 milyon 552 bin TL idari para cezası uyguladık. Marmara Denizi’ni Koruma Eylem Planı’mız kapsamında müsilaj temizliğine hep birlikte devam ediyoruz. Cennet ülkemiz, denizimiz ve deniz canlılarımız için el birliğiyle çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • DEAŞ’ın sözde Türkiye sorumlusu yakalandı

    DEAŞ’ın sözde Türkiye sorumlusu yakalandı

    DEAŞ terör örgütü mensubu olan ve kırmızı kategoride aranan, sözde “Türkiye vilayeti sorumlusu” Ebu Usame el Türki kod adlı Kasım Güler, MİT’in Suriye’de gerçekleştirdiği nefes kesen operasyonla yakalanıp, Türkiye’ye getirildi.

    Çok sayıda silah ve patlayıcılarla birlikte, Türkiye’ye illegal yollarla geçerek, sansasyonel eylem planladığı öğrenilen Ebu Usame el Türki kod isimli Kasım Güler, MİT tarafından Suriye’de tespit edilip, takibe alınmasının ardından başarılı bir operasyonla Türkiye’ye getirildi.

    Kırmızı kategoride aranıp yakalanan ilk DEAŞ mensubu olan Kasım Güler’in üzerinden çok sayıda örgütsel doküman ile gizli bilgiler çıktı.

    Ebu Usame el Türki kod isimli Kasım Güler’in, 2008-2010 yılları arasında Afganistan-Pakistan alanına geçerek İslami Cihat Birliği bünyesinde çatışma bölgelerinde faaliyet gösterdiği, 2014 yılında örgüt lideri Halife Ebubekir El Bağdadi’ye biat ederek DEAŞ’a katıldığı,2018 yılında örgüt içerisinde üst düzey görevlerde yer aldığı, sözde “Türkiye vilayeti sorumluluğunun” ardından ise DEAŞ’ın Rusya, Avrupa ve Türkiye mali sorumlusu olduğu öğrenildi.

  • Thodex’in para ve araçlarına haciz

    Thodex’in para ve araçlarına haciz

    Kripto para borsası Thodex mağduru bir vatandaş, avukatı aracılığıyla şirketin banka hesabında bulunan yaklaşık 16 milyon değerindeki paraya ve şirkete ait 3 araca haciz koydurdu.

    Kripto para borsası Thodex mağduru A.Ş.H. isimli bir vatandaş, avukatı aracılığıyla Anadolu 18. İcra Dairesi’ne başvurarak icra takibi talebinde bulundu.

    Talebe ilişkin tensip zaptı hazırlayan Anadolu 18. İcra Dairesi, şirkete ait 3 araca haciz konulması talebini kabul etti. Daire, ‘Thodex’ şirketinin farklı bankada bulunan hesaplarına haciz konulması için haciz müzekkeresi gönderilmesi talebinin de kabulüne karar verdi.

    BANKA HESABINDA YAKLAŞIK 16 MİLYON LİRA BULUNDU

    Bankalardan birinden gelen cevap yazısında, şirkete ait hesaplarda toplamda 15 milyon 945 bin 351 TL ile 16 Euro bulunduğu kaydedildi. Söz konusu meblağlar üzerinde daha önceden Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tedbir ve haciz kararı verildiği, söz konusu kararlardan ve hacizlerden sonra gelmek üzere bu meblağlar üzerine haciz şerhi işlendiği belirtildi.

    “ÖNÜMÜZDE 120 KİŞİNİN OLMASI NEDENİYLE DOSYAMIZI TAHSİL EDEMİYORUZ”

    Konuya ilişkin açıklama yapan avukat, “Müvekkilimizin talebi üzerine Koineks Anonim Şirketi’ne karşı olarak Anadolu İcra Müdürlüğü’nde bir icra takibi başlattık. Şirket 7 günlük itiraz süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadı. Bu nedenle dosya kesinleşti. Akabinde haciz işlemlerine başladık. Başladığımız haciz işlemlerinde sırasıyla plakalarına haciz koyduk, taşınmazı bulunmadığından taşınmaza haciz koyamadık. Ve haciz ihbarnamesini ilgili bankalara gönderdik. İlgili bankalardan gelen cevaba göre, Koineks Teknoloji Anonim Şirketi’ne ait hesaplarda toplam 16 milyon lira tutarında bir mevduat mevcut. Bu mevduata haciz işlemi uygulamış bulunmaktayız. Ancak bizden önce gelen 120 kişinin varlığı olması dolayısıyla dosyamızı tahsil edemiyoruz. Bu nedenle de müvekkilimiz mağdur bulunmaktadır” dedi.

    Müvekkilinin ailesiyle birlikte yaklaşık 50 bin lira zararının olduğunu belirten avukat, “Bundan sonraki süreç şirketin ilgili tedbirleri ve savcılık makamının mahkeme tedbirleri kalktıktan sonra sanıyorum ki iflas masasına devredilecektir. Devredildikten sonra alacaklılar, öncelikli alacaklılar olmak üzere diğer alacaklılar olmak üzere tahsili gerçekleştirecektir” diye konuştu.

    “ALACAKLI OLARAK SIRAYA GİRMELERİ ZORUNLU”

    Alacağı olan mağdurların iki farklı yol izleyebileceğini aktaran avukat, “Cezai yaptırım talebinde bulunabilirler. Hukuksal olarak tazmin etmek istedikleri miktarları alacak davası açarak veya da icra takibine başvurarak alacaklarını tahsil edebilirler. Fakat şirketin şu an hesapları ve kendi mal varlığı envanteri blokeli olduğu için herkesin alacaklı olarak bir sıralamaya girmesi zorunlu olup iflasa devredildikten sonra alacaklarını tahsil etme şansları doğacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Antalya’da, işkenceci eşi Ramazan İpek’i öldüren Melek İpek’in, 108 gün sonra tahliye edilmesine ilişkin kararın gerekçesi açıklandı. Kararda, “Bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir” denildi.

    Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde, 7 Ocak’ta kendisine işkence edip, ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 12 yıllık eşi Ramazan İpek’i av tüfeğiyle vurarak, öldüren 2 çocuk annesi Melek İpek, mahkemece tutuklanmıştı.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 Nisan’da görülen 3’üncü duruşmada, ‘ceza verilmesine yer olmadığı’na karar verilip tahliye edilen Melek İpek, 108 gün sonra özgürlüğüne kavuştu.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını hazırladı. 5237 sayılı Kanunun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez’ hükmü hatırlatılan gerekçeli kararda, “Bu durumda; kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içerisine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru müdafaada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılamayacağı kabul edilir. Dolayısıyla burada belirleyici olan, maruz kalınan saldırının kişiyi içerisine düşürdüğü psikolojik durumdur” denildi.

    ‘HUKUK DÜZENİNİ İLK İHLAL EDEN SALDIRGANIN KENDİSİ’

    Sınırın aşılması konusunda failin o anda içerisinde bulunduğu ruh halinin adil bir tarzda göz önünde bulundurmak gerektiği belirtilen kararda, “Yani failin niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru müdafaanın sınırlarını aşma değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir. Meşru müdafaada bulunan kişinin eylemi, saldırgan açısından haksız tahrik olarak değerlendirilemez. Zira hukuk düzenini ilk ihlal eden saldırganın kendisidir” ifadeleri yer aldı.

    “SANIĞIN BEYANLARI BİRBİRİYLE UYUMLU”

    Doğrudan görgü tanığı bulunmayan olayda sanığın olayın hemen sonrasında alınan beyanları ile ilerleyen aşamada alınan beyanları ve özellikle yargılama aşamasında alınmış beyan içeriklerinin esas olarak birbiriyle uyumlu olduğu belirtilen kararda, “Dolayısı ile tüm dosya kapsamındaki maddi deliller karşısında savunmaya itibar edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır” denildi.

    “TEKRARINDAN KORKULAN BİR SALDIRI DA HENÜZ SONA ERMEMİŞTİR”

    Meşru müdafaadan söz edebilmek için bir saldırının bulunması ve savunma ile saldırının aynı zamanda, hemzaman olması gerektiği ifade edilen kararda, şöyle denildi:

    “Saldırı başlamadan önce müdafaaya geçmek nasıl meşru sayılmazsa, öylece saldırı bittikten sonra müdafaada bulunmak da meşru olamaz. Ancak saldırının varlığı şartını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur. Ancak bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir. Bazı hallerde saldıran durumunda bulunan kişinin hareketi müphem (belirsiz) nitelikte olabilir. Ancak bu durumda bulunan kimsenin maksadının saldırı olduğuna inandıracak dış alametler varsa saldırı şartı gerçekleşmiş sayılabilir. Öte yandan, saldırının varlığının kabulü için her zaman halen mevcut olması şart olmayıp, gerçekleşmesinin muhakkak olması da yeterlidir. Henüz başlamamış ancak başlaması muhakkak olan saldırılara karşı da savunma mümkündür. Bu nedenle taraflar arasında doğrudan doğruya bir boğuşma veya karşılıklı çatışma durumunun gerçekleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada saldırının muhakkak olduğunun en büyük kanıtı ise maktulün servise çıktığı sırada sanığın ellerini çözerek kıyafetini giymesine imkan sağlaması yerine sanığı ölümle tehdit ederek çıplak ve elleri kelepçeli olarak bırakıp kelepçe anahtarını da cebinde götürmesidir. Bu şekilde davranan sanığın uyguladığı sistematik şiddetin tekrarının muhakkak olduğu açıktır”

    “ÖÇ ALMA KANAATİ İLE HAREKET ETMEDİ”

    Sanığın öç alma ve özellikle ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim’ irade ve kanaati ile hareket etmediği kaydedilen gerekçeli kararda, şu ifadeler yer aldı:

    “Sanığın niyetinin, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade sanığın uğradığı şiddetin oluşturduğu kin ve nefret duygusunu tatmine yönelik olarak kabul edilemez. Zira sanığın böyle bir niyeti olsa bu niyetini tatmine yönelik uğradığı sistematik şiddetin hemen sonrasında uğradığı haksızlık karşısında öfkeye kapılarak evde birden fazla tüfek ve bıçak bulunmakla ve yine sanığın da tüfek kullanmayı bildiği anlaşılmakla daha geceden maktulün bir nevi yorgun düşüp uyuması sonrasında bu niyetini uygulama imkanı vardır. Sanığın saldırıyı def etmeye yönelik tek atış yapıp maktulü etkisiz hale getirdikten sonra daha fazla atış imkanı var iken ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim fırsat bu fırsat’ iradesi ile yerde yatmakta olan maktule karşı öfke ve gazap ile hareket ederek tüfek, fişek ve bıçak gibi yeterli aleti de olduğu halde ve 112 kayıtlarındaki hırıltı ve inleme seslerinden maktulün henüz ölmediğinin belli olduğu ortamda ölüm sonucunu almaya yönelik riske girmeyip eylemine devam etme imkanı var iken devam etmeyip tek atışla eylemini sınırlandırmıştır. Sonrasında en hızlı şekilde 112 acil servis hattını arayarak olayı ihbar etmesi, söz konusu ihbar ile yardım talep etmesi hatta olayın gerçekleştiği evin ekipler tarafından bulunmasına yönelik görevlilere ısrarlı yer ve yön tarifinde bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın öç alma güdüsü ile hareket etmediği yönünde tam bir kanaat edinilmiştir. Yine sanığın maktule dış kapıdan girer girmez tereddütsüz ateş etme imkanı var iken böyle bir durum olmadığı ve özellikle atış mesafesi ve el svaplarına yönelik tespitlerden sanık ile maktulün arasındaki mesafenin kısaldığının sabit olduğu, yine sanığın maktulün henüz olmadığı ortamda silahı alması ya da aramasının doğrudan öldürme kastını ortaya koymayacağı, bu durumun somut olayda sabaha kadar şiddete maruz kalmış, çıplak ve kelepçeli bırakılmış sanığın tekrar şiddete maruz kalması muhakkak olmakla kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal bir davranış olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır”

    “HAYATIN OLAĞAN AKIŞINDA BEKLENEBİLECEK BİR DURUM”

    Olayda sınırın öfke, gazap gibi nedenlerle aşıldığına ilişkin delil olmadığı, bu yönde ortaya çıkan şüpheden de sanığın yararlanması gerektiği belirtilen kararda, “Meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile aşıldığının kabulü zorunludur. Sanığın, maruz kaldığı saldırının etkisiyle içine düştüğü psikolojik hal nedeniyle heyecanlanması, paniğe kapılması ve hatta korkması, bunun sonucunda da meşru savunma sınırını aşması hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum olup, kin ve öç alma güdüsü ile hareket edilmediği konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur” denildi.

  • Marmara Denizi’ni kurtaracak eylem planı açıklandı

    Marmara Denizi’ni kurtaracak eylem planı açıklandı

    Deniz salyasıyla mücadele eylem planını açıklayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Allah’ın izniyle bu eylem planlarımız kapsamındaki yatırımlarımızı yerel yönetimlerimizle birlikte 3 yıl çerisinde tamamlayacağız. Marmara Denizimizi; içerisindeki bin bir çeşit balıklarımızı, canlılarımızı koruyarak en saf, en duru en temiz, en canlı haliyle geleceğe taşıyacağız” dedi.

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kocaeli’de düzenlenen Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Toplantısı’nda, Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerin belediye başkanları, akademisyenler, bilim adamları ve STK’lar ile bir araya geldi. Toplantında Marmara Denizi’nde etkili olan, balıkçılık faaliyetlerini olumsuz etkileyerek denizdeki canlı yaşamını zorlaştıran deniz salyasının (müsilaj) sebepleri ve mücadelede yapılması gerekenler ele alındı. Yaklaşık 3 saat süren ve katılımcılarla karşılıklı fikir alışverişlerinin yapıldığı toplantı neticesinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, müsilajla mücadele eylem palanını açıkladı.

    “El birliğiyle, iş birliğiyle gözbebeğimiz Marmara’yı kurtaracağız”

    Toplantının son derece önemli olduğunu ifade eden Bakan Kurum, “Ortak akılla, samimiyetle, birlik ve beraberlik içinde bütün maddelerin üzerinden geçtik. Burada hepimiz, ortak bir iradeyle; İstanbul Boğazı’mızı, Marmara Denizi’mizi kirliliğe, kaderine terk etmeyeceğiz dedik. El birliğiyle, iş birliğiyle gözbebeğimiz Marmara’yı kurtaracağız dedik. Bugün şehirlerimizi, insanımızı etkileyen üç önemli meselemiz var. Bunlar; salgın, deprem ve iklim değişikliği. 2020 yılı bu üç meselenin neden olduğu sonuçlarla mücadele içinde geçti. Bugün konuştuğumuz müsilaj probleminin ana nedeni olan iklim değişikliğiyle mücadelenin yolu ve çözümü; çevre yatırımlarından, yeşil yatırımlardan geçmektedir” dedi.

    Müsilaj sorunun sebeplerine değinen Bakan Kurum, “İstanbul’umuz, sanayimizin ekonomimizin lokomotif şehirlerinden Kocaeli’miz ve tüm kıyı şehirlerimizde, son derece yaygın bir kirlilik yaşıyoruz. Çözüm noktamız çok net. Hakikaten hepimizin, 84 milyonun, Marmara Bölgesinde yaşayan 25 milyon vatandaşımızın içini sızlatan o görüntüleri yok etmek. Marmara Denizi’mizi bir seferberlik anlayışıyla tertemiz hale getirmek ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin üzerinde bir vazifedir, bir borçtur. Bu anlamda; el birliği yapmak, güç birliği yapmak zorundayız. Ve bir an evvel karasal, tarımsal ve gemi kaynaklı ne kadar farklı kirlilik türü varsa, ne kadar sebep varsa hepsini ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.

    100 noktadan toplanan örnekler incelemeye alındı

    Bakanlık olarak müsilaj sorununu ilk andan itibaren titizlikle takip ettiklerinin altını çizen Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “300 kişilik ekibimizle, Marmara Denizi’nde 91 noktada, karada da tüm atıksu arıtma ve katı atık tesislerinde, kirlilik kaynaklarında denetimlerimizi yaptık. Aldığımız örnekleri Çevre Laboratuvarımızda inceledik. ODTÜ Bilim gemimizle suyun altında ve üstünde 100 farklı noktadan numuneler aldık. 700’ü aşkın bilim insanı, kurum temsilcisi, STK ve belediye yetkilisinin katıldığı son yılların en geniş katılımlı çalıştayını yaptık. Dün de, Marmara Belediyeler Birliği Başkanımız ve Bakan Yardımcımız başkanlığında; belediyelerin başkan yardımcıları, çevre koruma ve kontrol daire başkanları, su ve kanalizasyon idarelerinin genel müdürleri, ilgili bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın temsilcileriyle bir değerlendirme toplantısı yaptık. Bu toplantıda çalıştayın sonuçlarını ele aldık. Yine katılımcılarımızın müsilaj sorunu kapsamında sundukları yeni çözüm ve önerileri dinledik. Yapılan bu istişarelerin, toplantıların sonunda Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’mızı hazırladık.”

    21 maddeden oluşan eylem planı açıklandı

    Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları, tecrübeleriyle son halini verilen Eylem Planının kısa, orta ve uzun vadeli bütün planları içerdiğini ifaden eden Bakan Kurun, Eylem Planında yapılacak tüm çalışmaların, bakanlıklar, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve Üyeleri, ilgili tüm kurumlar, valiler, Marmara Belediyeler Birliği, belediye başkanlarıyla birlikte imza altına alındığını belirtti.

    Eylem planları uygulamaya geçiyor

    21 eylemden oluşan Marmara Denizi Koruma Eylem Planını açıklayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, maddeleri şöyle sıraları:
    “Birinci eylem planı, Marmara bölgesinde kirliliğin azaltılması ve izleme çalışmalarının yürütülmesi amacıyla; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilgili kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, sanayi odaları ve STK’lardan müteşekkil Koordinasyon Kurulu; Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde ise Bilim ve Teknik Kurulu oluşturulacak. Koordinasyon Kurulumuzu önümüzdeki hafta itibariyle oluşturuyoruz. Kurul haftalık ve aylık toplantılarla; tüm çalışmaları ortak bir akılla ele alacak ve bu kurul sayesinde katılımcı bir süreci koordine edeceğiz.”

    3 ay içinde plan hazırlanarak yürütülecek

    “İkinci eylemimiz, Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı üç ay içerisinde hazırlanarak çalışmalar bu plan çerçevesinde yürütülecek. Üçüncü eylemimiz, Marmara Denizi’nin tamamını koruma alanı olarak belirleme çalışmaları başlatılacak, 2021 yılı sonuna kadar tamamlanacak. 11.350 km2’lik yüzey alanına sahip olan Marmara Denizi’mizde koruma alanları belirlemek için çalışmalarımızı başlattık. Bu çalışmalarımızla Marmara Denizi’nin biyolojik çeşitliliğini de koruma altına alacağız.”

    8 Haziran’da Türkiye’nin en büyük deniz temizliğini yapılacak

    “Dördüncü eylemimiz, Acil müdahale kapsamında 8 Haziran 2021 tarihinden itibaren, 7/24 esasıyla, Marmara Denizi’ndeki müsilajın bilimsel temelli yöntemlerle tamamen temizlenmesine yönelik çalışmalar başlatılacak. 8 Haziran Salı günü de tüm kurumlarımızla, belediyelerimizle, doğa severlerimizle, sporcularımız, sanatçılarımız, tüm vatandaşlarımızla birlikte, bir seferberlik anlayışıyla, Türkiye’nin en büyük deniz temizliğini yapacağız.”

    “Azot miktarını yüzde 40 oranında düşürürsek bu işi kökten çözeriz”

    “Beşinci eylemimiz bölgede bulunan mevcut atıksu arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek. Atıksuların ileri biyolojik arıtım yapılmaksızın Marmara Denizi’ne deşarjını engelleyici hedefler doğrultusunda çalışmalar yürütülecek. Bilim insanlarımıza göre azot miktarını yüzde 40 oranında düşürürsek bu işi kökten çözeriz. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde Marmara Bölgesinde bulunan tüm illerimiz, atıksu arıtma tesislerini dönüştürmeye yönelik çalışmalarını tamamlayacaklar. Marmara Denizi’nde müsilaja ve diğer kirlilik türlerine neden olan azot ve fosfor girişini minimum seviyeye indirip kontrol altına alacağız. Böylece Marmara Denizinin su kalitesinde iyileşmeyi hızlandıracağız.”

    2030 yılında atıksuların yüzde 15’i yeniden kullanılacak

    “Altıncı eylemimiz Marmara Denizi’ne deşarj yapan atıksu arıtma tesislerinin deşarj standartları 3 ay içerisinde güncellenerek hayata geçirilecek. Yedinci eylemimiz arıtılmış atıksuların mümkün olan her yerde yeniden kullanımı artırılacak, desteklenecek. Ülkemizde hâlihazırda yüzde 3,2 olan arıtılarak yeniden kullanılan atıksu oranımızı 2023 yılında yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarma hedefimiz var. Bu manada tüm tesislerimiz de gerekli sistemleri kuracak. Finansal desteklerle tesis dönüşümünü hızlandıracağız. Atıksu oluşumunun azaltılması için gerekli tüm temiz üretim teknik ve teknolojilerini hızlıca hayata geçireceğiz.”

    Arıtma tesisi yapmayan OSB’lere yaptırım uygulanacak

    “Sekizinci eylemimiz, atıksu arıtma tesislerini gerektiği gibi işletmeyen OSB’lerin rehabilitasyon ve iyileştirme çalışmalarıyla ileri arıtma teknolojilerine geçişi hızlandırılacak. Tesisleşmesini gerçekleştirmedikleri takdirde, her türlü cezai işlemi ve hatta kapatma cezasını tavizsiz bir şekilde uygulayacağız. Dokuzuncu eylemimiz atıksu arıtma tesislerinin yapımı ve işletilmesini çok daha kolay hale getirmek için kamu-özel sektör işbirliği modelleri hayata geçirilecek. Atıksu arıtma tesislerinin yapım ve işletmelerine Bakanlık olarak destek vereceğiz. Onuncu eylemimiz Marmara Denizi’ne gemilerin atıksularının boşaltılmasının önlenmesine yönelik üç ay içerisinde düzenleme yapılacak. Gemilerin atıklarının Boğaz girişlerinde atık alma gemilerine veya atık kabul tesislerine vermelerini sağlayacağız. Yerel yönetimlerimizle birlikte gemilerin takibini sıkı bir şekilde yapacağız. Denetimlerimizi artıracağız.”

    “Marmara Denizi’ndeki 91 izleme noktası 150’ye çıkarılacak”

    “11. eylemimiz tersanelerde temiz üretim teknikleri yaygınlaştırılacak. Bu noktalarda daha çevreci teknikler kullanılarak olası deniz kirliliklerinin önüne geçeceğiz. 12. Eylemimiz Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından yapılan çalışmalar çerçevesinde; alıcı ortama deşarj yapan atıksu arıtma tesislerinin tamamı 7/24 online izlenecek. Marmara Denizi’ndeki 91 izleme noktası 150’ye çıkarılacak. Türkiye Çevre Ajansı eliyle, Marmara Denizi ile ilişkili tüm havzalardaki denetimler uzaktan algılama, uydu ve erken uyarı sistemleri, insansız hava araçları ve radar sistemleri kullanılarak artırılacak. Tıpkı Kentsel Dönüşüm projelerimizde yaptığımız gibi, 3 boyutlu modellemeyle, meteorolojiden kirlilik yüklerine kadar çok sayıda veriyi içeren Marmara Denizi’nin dijital ikizini oluşturacağız.”

    Marmara bölgesinin tüm illerinde Sıfır Atık Uygulamasına geçiliyor

    “13. eylemimiz Marmara Denizi kıyılarını kapsayacak şekilde Bölgesel Atık Yönetimi Eylem Planı ve Deniz Çöpleri Eylem Planı üç ay içerisinde hazırlanarak uygulamaya konulacak. Denizlerimizde oluşan plastik gibi katı atıkların, deniz çöplerinin yüzde 90’ı karasal kaynaklıdır. Yani evlerimizde, sanayimizde üretilmektedir. Biz karada etkin olarak atıkları topladığımızda zaten denize girişleri önlenmiş olacak. Bu manada, 1 yıl içinde Marmara bölgesinin tüm illerinde, ilçelerinde Sıfır Atık Uygulamasına geçeceğiz. 14. eylemimiz iyi tarım ve organik tarım uygulamaları ile basınçlı ve damlama sulama sistemleri yaygınlaştırılacaktır.”

    Organik temizlik ürünleri teşvik edilecek

    “15. eylemimiz Marmara Denizi’yle ilişkili havzalarda, dere yataklarına yapay sulak alanlar ve tampon bölgeler oluşturularak kirliliğin denize ulaşması önlenecektir. 16. eylemimiz zeytin karasuyu ve peynir altısuyu kaynaklı kirliliğin önlenmesi için, atık su azaltımını gerçekleştirecek teknolojik dönüşümler sağlanacaktır. 17. eylemimiz fosfor ve yüzey aktif madde içeren temizlik malzemelerinin kullanımı aşamalı olarak azaltılacaktır. Organik temizlik ürünleri teşvik edilecektir. Tıpkı Sıfır Atık Projesi’nde olduğu gibi, uygulamaya Belediyelerimiz ve kurumlarımızdan başlayarak; kentsel temizlik ve benzeri işlemlerde; hem insanımızın sağlığına zarar veren hem de Marmara Denizi’ne akan tüm zararlı maddelerin kullanımını aşamalı olarak azaltıyoruz. Bakanlık olarak, gerekli finansal desteği sağlayacağız.”

    Marmara Denizi’ndeki hayalet ağlar temizlenecek

    “18. eylemimiz Marmara Denizi’mizdeki tüm hayalet ağlar 1 yıl içerisinde temizlenecek. 19. eylemimiz balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılması sağlanacak, koruma alanları geliştirilecek. Bilim insanlarımızla, koordinasyon kurulunun alacağı kararlarla takvim ve cezai uygulamalarımızı kısa süre içerisinde belirleyeceğiz. 20. eylemimiz müsilaj nedeniyle zarar gören balıkçılara ekonomik destek sağlanacaktır. 21. eylemimiz deniz kirliliğinin önlenmesi ve vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi amacıyla çalışmalar yapılarak, kamuoyunun bilgilendirecek bir platform oluşturulacak. Alacağımız tedbirlerin vatandaşlarımıza duyurulmasını sağlayacak, Marmara denizimizi milletimizle birlikte koruyacağız. Marmara denizinin korunması amacıyla yaptığımız ve planladığımız çalışmaları, bilimsel araştırma sonuçlarımızı, kuracağımız www.marmarahepimizin.com sayfası kanalıyla kamuoyuyla paylaşacağız.”

    Yatırımlar 3 yıl içinde tamamlanacak

    “22. eylemimiz soğutma suları ve termal tesislerden oluşan sıcak suların Marmara Denizine etkilerinin azaltılmasına yönelik tedbirler alınacak. Allah’ın izniyle bu eylem planlarımız kapsamındaki yatırımlarımızı yerel yönetimlerimizle birlikte 3 yıl çerisinde tamamlayacağız. Marmara Denizimizi; içerisindeki bin bir çeşit balıklarımızı, canlılarımızı koruyarak en saf, en duru en temiz, en canlı haliyle geleceğe taşıyacağız.”