Kategori: Türkiye

  • Haritada renkler değişirse ne olacak?

    Haritada renkler değişirse ne olacak?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, haritalandırmada illerin maviden kırmızıya dönmesi halinde, “Şöyle düşünelim; hafta sonu 2 gün dışarıda olmak yerine 1 güne düşebilir. Ya da o il kendi özelinde vaka sayısı çok artarsa, hafta sonu tamamen İl Hıfzıssıhha Kurulu kararıyla kapanabilir” dedi.

    Yerinde karar algoritmasında 4 tane önemli kriter olduğunu belirten Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, bu 4 kriterin illerdeki duruma göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak adlandırılması olduğunu söyledi.

    Prof. Dr. İlhan, “Yerinde karar algoritmasında 4 tane önemli kriter var. O yüzden tüm vatandaşlarımızın, örneğin maviyse eğer bulunduğu iller, mavi renkte kalması için çaba sarf etmesi gerekiyor. Sadece vatandaşlar değil, işletmecilerin, o ildeki yöneticilerin, toplumun tamamının aslında benzer bir şekilde çaba içerisinde olması gerekiyor. Şahit oluyoruz, hakikaten yöneticilerimiz çok çaba harcıyor ama toplum ve işletmecilerin de o illerde bu kurallara uyması gerekiyor. Maviyse, mavide daha az rakam nasıl oluşur, sarıysa maviye nasıl düşerim, turuncuysa sarıya nasıl düşerim, kırmızıysa turuncuya ve sarıya nasıl düşerim diye vatandaşlarımızın ve o ildeki işletmelerimizin düşünmesi gerekiyor. Dediğim gibi çok çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “HAFTA SONU TAMAMEN KAPANABİLİR”

    Yerinde karar mekanizması ile vatandaşlara daha çok iş düştüğünün altını çizen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, eğer vaka sayıları artar ve haritalarda renkler değişirse izlenecek yol haritasını şu sözlerle anlattı:

    “Şöyle değişecek açıkçası renkler değişirse; bir kere hafta sonu kısıtlaması biliyorsunuz, ‘düşük ve orta riskli’ illerde kalkmış durumda. ‘Yüksek ve çok yüksek’ yani ‘turuncu ve kırmızı’ olan illerde ise Pazar günü devam ediyor. Yani şöyle düşünelim; hafta sonu 2 gün dışarıda olmak yerine 1 güne düşebilir. Ya da o il kendi özelinde vaka sayısı çok artarsa, hafta sonu tamamen İl Hıfzıssıhha Kurulu kararıyla kapanabilir. Yine önemli bileşenlerden bir tanesi, liselerdeki eğitim biliyorsunuz. Orta ve düşük riskli illerde liselerde eğitim devam ediyor. Renk turuncu ve kırmızıya dönerse yani yüksek ve çok yüksek riskli olursa, bu sefer bu illerimizde liselerdeki yüz yüze eğitim kapanabilir. Biz eğitimde yüz yüze eğitimin ne kadar önemli olduğunu ve bir an önce açmak gerektiğini iyi bir şekilde biliyoruz. Bir diğer önemli husus, restoran, kafeterya, lokanta gibi yerler. Gerçekten buraların esnafları da çok zorlanmıştı, çok zor durumdaydı. Devlet bir algoritma geliştirdi ve buna göre bir açılma söz konusu oldu. Elbette saat kısıtlaması var, kapasite kısıtlaması var. Kırmızıya dönüldüğü takdirde buradaki işletmelere baktığımızda buraların kapanması söz konusu olacak. Hafta sonları da yine aynı şekilde bir kapanma söz konusu olursa, yine vatandaş sosyalleşmekten geri kalacak ve yine işletmelerimiz zor durumlar yaşayabilirler. Bir diğer önemli grup ise 65 yaş üzeri büyüklerimiz ve 20 yaş altı gençlerimiz. Biliyorsunuz bu grup için ‘orta ve düşük’ düzeyli, yani ‘mavi ve sarı’ renklerde sokağa çıkma kısıtlaması kaldırılırken, bu illerdeyse zamanın geniş olarak dışarıda bulunmalarıyla ilgili genişletilmesine gidildi. Ama bu illerimiz yine turuncu ve kırmızıya dönerlerse bu sefer büyüklerimiz ve 20 yaş altı gençlerimiz dışarıya çıkmakta zorlanacaklar. O yüzden bu 4 bileşen yönünden baktığımızda açıkçası renk değişiminin özellikle, turuncu hatta kırmızı renk değişiminin illerde toplumun daha çok zorlanmasına neden olacağı bilinciyle, hepimizin önlemlerin büyük bir bölümünde; toplum, işletmeciler ve kamu yöneticilerinin daha çok çaba sarf etmesi gerekiyor. Tabi çabaların sonu hiçbir zaman söz konusu değil.”

    “BU DÖNEM HEPİMİZİN ÇOK DAHA FAZLACA KURALLARA UYMASI GEREKEN BİR DÖNEM”

    Haritada bölgesel bazlı değişikliklerin gözlemlendiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Harita ilk açıklandığı zaman Trakya Bölgesi’nden başlayarak gidersek, önce Edirne orada kırmızıydı, diğer illerimiz daha açık renkteydi. Edirne’den başlayıp Sakarya’ya giden bir koyu renk söz konusu. Aynı zamanda da Karadeniz’de de aynı durum söz konusu. Karadeniz’de vaka sayları sabit olan iller var, daha aşağı doğru çeviren iller var. Ama yukarı doğru ivmelenen illerimiz de söz konusu. Bunun ötesinde yine Ege ve İç Anadolu Bölgesine baktığımızda da yine renklerde koyulaşma söz konusu. Keza Doğu Anadolu’ya geldiğimizde orada da mavi renkten sarıya doğru bir yol alma söz konusu. Akdeniz Bölgesi’nde de yine rengi koyuya doğru dönen illerimiz var maalesef. Bu dönem açıkçası hepimizin çok daha fazlaca kurallara uyması gereken bir dönem” diye konuştu.

    “AKSİ HALDE YİNE RENKLERDE DEĞİŞİM SÖZ KONUSU OLABİLİR”

    Şuan oluşan vakaların büyük çoğunluğunu normalleşme öncesi vakalardan oluştuğunu ve normalleşme sonrası vaka değişikliğinin anlık olarak takip edildiğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan, “Şu anki vakaların normalleşme dönemi öncesi vakalardan çoğunlukla oluştuğunu da bilmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz 1 Mart itibariyle normalleşme dönemi başladı ülkemizde. 10 günü sayarsak 11 Marttan itibaren bu normalleşmenin vakalara ne kadar etkili olup olmadığı ortaya çıkacak. Hafta sonu da önümüzdeki 15 gün için geçerli olacak olan harita açıklanacağına göre hepimizin hemen şuandan itibaren kurallara uymak konusunda çaba göstermesi, bunun yanında kapalı ortamların mutlaka iyi havalandırılması gerekiyor. Aksi halde yine renklerde değişim söz konusu olabilir” şeklinde konuştu.

  • Memur alımlarında yeni dönem

    Memur alımlarında yeni dönem

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Elektronik Kamu İstihdamı Portalı (EKİP) ile kamu personeli alımlarını tek bir sistem üzerinden hızlı bir şekilde gerçekleştireceklerini duyurdu.

    Selçuk, “Böylece kamuya yapılacak tüm personel alım ilanlarının tek adresten ve en güvenilir şekilde yapılmasını planlıyoruz” dedi.

    EKİP projesi ile birlikte kamuda yeni bir dönemi başlatacaklarını bildiren Bakan Selçuk, nitelikli personel istihdamını da böylece kolaylaştıracaklarını kaydetti.

    Bakan Selçuk, projenin kamu istihdamına katılımı artıracağını da belirterek, personel temini sürecinde en nitelikli kişiye en kısa sürede ve en ekonomik yöntemlerle ulaşacaklarını söyledi. Halihazırda kamu personeli alım ilanlarının birçok platform üzerinden yayınlandığına dikkat çeken Bakan Selçuk şunları söyledi:

    “EKİP 2021 yılı yatırım programına alındı. Proje ile artık tüm kamu personeli alım ilanlarının internet sitesi üzerinden yayımlanmasını sağlayacağız. Hem adaylar hem de kurumlar için daha efektif bir hizmet sunacağız.”

    E-DEVLET İLE ENTEGRASYONU SAĞLANACAK

    EKİP’i ayrıca e-Devlet ile entegre edeceklerinin bilgisini veren Bakan Selçuk, “Özellikle kamu personeli adayları istihdama ilişkin bilgilere ve birçok çevrimiçi işleme 7/24 ulaşabilecek” ifadelerini kullandı.

    PERSONEL ALIMI DAHA DÜŞÜK MALİYETLİ VE HIZLI OLACAK

    Daha düşük maliyetli ve daha hızlı personel alımı sürecinin de başlayacağının altını çizen Bakan Selçuk, “Fiziki evrak üzerinden görülen birçok işlem sanal ortama aktarılacak. Dolayısıyla iş yükünü önemli oranda azaltacağız. Projemiz ayrıca kamu personel planlama işlemlerine de katkı sağlayacak” dedi.

    Kamu personel alımlarında teknolojik gelişmelerden maksimum düzeyde istifade ettiklerini aktaran Bakan Selçuk, şöyle devam etti:

    “Personel alımlarını daha disiplinli, anlaşılır ve daha erişilebilir hale getireceğiz.Bu projemiz, vatandaş odaklı hizmet anlayışımızdan hareketle tek bir merkezden kamuoyuna açık bir şekilde hizmet vereceğinden açık ve şeffaf devlet anlayışımıza da katkı sağlamasını öngörüyoruz.”

  • ‘Ekonomi Reform Paketi’nin ayrıntıları açıklanıyor

    ‘Ekonomi Reform Paketi’nin ayrıntıları açıklanıyor

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi reformları tanıtım toplantısında konuşuyor.

    Yatırımcıların merakla beklediği ekonomi reform paketi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanıyor.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:

    ”Üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümemizi artıracağız. İhracatta rekorlar kıran yerli ve milli ekonomi hedefliyoruz. Çalışmamızın özünde ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme amacı bulunuyor.

    Türkiye’yi dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline getirmek için çalışacağız. İnşallah bu yol haritasını, milletimizle kurumlarımızla iş dünyamızla tüm paydaşlar hep birlikte hayata geçireceğiz. İthal girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran, yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz.

    2009 küresel krizi gibi, 2013 sonrasındaki sarsıntıları başarıyla göğüslemeyi başardık. Demokratik ve ekonomik kalkınmanın temel şartlarından biri olan sitasi istikrarı kurumsallaştırdık. Türkiye, bölgesel ve küresel nice krize rağmen gücünü koruyor.

    AŞIDA ADİL DAĞITIM MESAJI

    Aşı ve ilaç tüm ülkelerin kullanımına açılmazsa dünya istikrar kazanamayacak. Aşı ve ilaç, adil bir şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça, dünyanın zenginlerinin de huzur bulamayacağı, büyük ekonomilerin istikrar kazanamayacağı ortadadır.

    Yeni yönetim sistemimizin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar boyunca ülkemizde istikrar ve güven ikliminin teminatı olacağına inanıyoruz. Yeni ve sivil bir anayasayla birlikte bu yönde ihtiyaç duyulan bazı adımları atacağız.

    SALGINLA MÜCADELE

    Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de etkileyen corona virüs salgını hem 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de yeni yönetim sistemimizin adeta bir sınamasına dönüşmüştür. Hamdolsun sağlıktan üretime güvenlikten sosyal dayanışmaya kadar her alanda bu sınamayı başarıyla verdik. Türkiye’nin her türlü farklı senaryoya hazırlıklı olduğunu ve hızlı hareket edebildiğini tüm dünyaya gösterdik. Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran iki ülkeden biri olduk ve Çin’in ardından ikinci sırada yer aldık. Salgınla mücadeleyi kazanmakta kararlı olduğumuz 2021’i orta vadede nitelikli büyüme dönemine girişin de hazırlık yılı olarak değerlendiriyoruz.

    ”GÜÇLÜ BİR KAMU MALİYESİ OLUŞTURACAĞIZ”

    Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerken sorun gördüğümüz alanlar için de gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan çözümler getiriyoruz. Açıklayacağımız reformların omurgasını, makroekonomik ve yapısal politikalar oluşturuyor. Türkiye salgın sonrası özellikle bu dönemin ekonomik yapılanmasına uygun şekilde sürdürülebilir güçlü ve kaliteli büyümeyi mutlaka ama mutlaka yakalayacaktır. İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesi şart.

    İlk reform alanımız, risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak olacaktır. Harcama disiplini, kamu borç yönetimi, vergi düzenlemeleri, kamu alım ihaleleri, kamu-özel işbirlikleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları hayata geçiriyoruz.

    Makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklandık.

    KAMUDA TAŞIT ALIMINA SINIR GELİYOR

    Mali disiplin önceliğimiz olacak Risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi hedefliyoruz. Döner sermayeyi Meclis denetimi kapsamına alıyoruz. Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, iç ticaretin kolaylaştırılması, rekabet politikaları, piyasa gözetimi ve denetimini reform kapsamımıza aldık.

    Kamu personeliyle ilgili iş ve işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesini sağlıyoruz.

    KÜÇÜK ESNAFA VERGİ MUAFİYETİ

    Reform paketimizde dar gelirli 850 bin dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi muafiyeti de yer alıyor.

    İsrafa kesinlikle tahammülümüz olmadığı için kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. 7 gün 24 saat çalışacak Türkiye dijital vergi dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını azaltabilmek için döviz cinsi borçların toplam borç stoku içerisindeki payını düşürüyoruz. Bütçe sonuçlarını, politika gelişmelerini ve hedeflerimizi üç ayda bir Kamu Maliyesi Raporuyla milletimizle paylaşıyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak, Türk Lirası cinsi senetleri kullanacağız. Tek haneli enflasyon hedefliyoruz.

    Hazine nakit yönetimini de daha güçlü hale getiriyoruz. Bunun için Hazine’nin kullanımı dışında kalan kurumların hesabını, Tek Hazine Kurumlar Hesabı Sisteminde toplayarak, nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz. Ülkemizin risk primini düşürerek, borçlanma maliyetlerimizi aşağıya çekecek politikaları tahkim ediyoruz. Vergi Usul Kanunu’nu kayıt dışılığı azaltacak ve vergiye uyumu teşvik edecek şekilde güncelliyoruz. Elektronik defter ve elektronik belge kullanımı uygulamasını kademeli olarak yaygınlaştırarak, vergi kayıp ve kaçağını azaltıyoruz. Hal yasası çalışmalarını tamamlayacağız.

     

  • Cumhurbaşkanı’ndan kısıtlama açıklaması

    Cumhurbaşkanı’ndan kısıtlama açıklaması

    Artan vaka sayısı ve mutasyona ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Tüm dünyada olduğu gibi bizde de mutasyon gibi bir sıkıntı var” dedi. Mutasyonun inişli çıkışlı görüntülerinin karar alma aşamasında zorladığını ifade eden Erdoğan, ”Şu an aldığımız kararın arkasında durmaya devam edeceğiz” dedi.

    İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:

    Bu konuları Bilim Kurulu tavsiyeleriyle götürüyoruz. Mutasyonun inişli çıkış görüntüleri bizleri de karar almada zorluyor.

    YENİ TEDBİRLER ALINACAK MI?

    Biz tüm şartları zorlamak suretiyle mümkün olduğunda açıkladığımız yerlerle ilgili şartları zorlayacağız, aldığımız kararların arkasında durmaya çalışacağız. Netice almakta zorlanıyorsak vatandaşımızın sağlığını düşünmek suretiyle süreci devam ettireceğiz.

    Aşı konusunda Çin’le anlaşmamız var. Aldığımız ve alacağımız aşılar devam ediyor. Almanya ile anlaşmamız da devam ediyor. Rusya ile anlaşmamız var. Görüşmelerimiz Sağlık bakanlıkları arasında devam ediyor.

    “ÇİN’DEN 50 MİLYON DAHA AŞI ALABİLİRİZ”

    Çin’den den ikinci paketin gelmesi söz konusu olabilir. Mutabık olursak bir 50 milyon daha Çin’den alabiliriz.

    MISIR İLE DİPLOMATİK TEMAS

    Mısır’la istihbari, diplomatik, ekonomik olarak zaten işbirliği sürecimiz devam ediyor. Bunda sıkıntı sözkonusu değil. Bunu en üst düzeyde değil de bir tık altında devam ediyor. Gönlümüz ister ki Mısır’la olan süreci güçlü devam ettirelim. Yapılan görüşmeler netice verici olduktan sonra biz bunu ileri kademelere taşırız çünkü Mısır halkı ile Türk milletinin ayrı olması söz konusu değil. Mısır halkını Yunanistan halkının yanına yerleştirmek mümkün değil.

    SUUDİ ARABİSTAN’A TEPKİ

    Olması gereken yerde görmek isteriz. Hatta daha ileri gidiyorum Suudi Arabistan’ın Yunanistan’la ortak tatbikata girmesi bile bizi üzmüştür. Suudi Arabistan’ı böyle bir karar sürecinde görmek istemezdik. Suudi Arabistanlı yetkilerle görüşeceğiz: Bu böyle olmamalıdır diye düşünüyoruz.

  • Türkiye’de 2 doz aşı olan 852 kişi Covid-19’a yakalandı

    Türkiye’de 2 doz aşı olan 852 kişi Covid-19’a yakalandı

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Türkiye’de Covid-19 aşısının iki dozunu yaptırıp bağışık olan 1 milyon 300 bin kişiden 852’sinin Covid-19’a yakalandığını, bu sayı içinde 53 kişinin hastanede yattığını, 5 kişinin ise yoğun bakımda tedavi gördüğünü söyledi. İlhan, “Yoğun bakımda yatan kişilerden entübe olan ya da hayatını kaybeden yok. Demek ki aşı gerçekten çok etkili oluyor. Zaten aşıda da amaç insanların ağır hastalık geçirmesini engellemek” dedi.

    “1 YILDA 29 BİN CANIMIZI YİTİRDİK”

    Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, koronavirüse karşı yapılan aşılamaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İlhan, Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görülmesinin üzerinden 1 yıl geçtiğini anımsatarak, bu süreç boyunca 2 milyon 800 binden fazla kişinin koronavirüse yakalandığını, 29 binden fazla kişinin de hayatını kaybettiğini söyleyerek “Burada önemli olan 29 bin canımızı yitirmiş olmamız. Koronavirüs dünyayı etkiliyor, dünyada da rakamlar çok olumsuz durumda. Türkiye, görece baktığınızda koronavirüs kontrolünde iyi ülkeler arasında yer alıyor. 29 bin vatandaşımızı kaybettik; ama yeterli tedavi ve önlemler almasaydık bu rakam çok daha yukarıya doğru çıkabilirdi” dedi.

    ‘YAKIN ZAMANDA AŞIDA İKİNCİ GRUBA GEÇİLECEK’

    Prof. Dr. İlhan, koronavirüs ile mücadelede iki yöntem olduğunu belirterek, “Biri virüse hiç yakalanmamak, fiziksel mesafe, maske ve hijyene dikkat ederek. Bunun yanında bir de aşımız var. Dünya 2020 sonbaharından itibaren aşılamaya başladı. Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak ocak ayının başında aşılamaya başladık. Geldiğimiz noktada Türkiye’deki ilk aşılamadan bu yana tam 2 ay geçti sayılır. Bu 2 aylık zaman diliminde de 10 milyon 400 binden fazla aşı yaptık. 2 milyon 600 bini de bunların ikinci dozu. Bir başka ifade ile yaklaşık 700-800 bin kadar sağlık çalışanımızı ikinci dozda aşıladığımızı öngörürsek bu, 1 milyon 800 bin kadar 65 yaş üzeri büyüğümüzü aşıladığımız anlamına geliyor. Çok yakın zamanda ikinci gruba geçilecektir. Her iki grubun aşılanması tamamlanırsa koronavirüs için bir hayli aşama kat etmiş olabileceğimiz kanısındayım” diye konuştu.

    ‘İKİNCİ DOZ AŞI OLAN 852 KİŞİ HASTALIK TANISI ALDI’

    Prof. Dr. İlhan, aşının önemine değinerek, ikinci dozu yaptıktan sonra üzerinden iki hafta geçen, yani ‘bağışık’ denebilecek seviyeye ulaşan kişilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. İlhan, “İki doz koronavirüs aşısı olduktan sonra üzerinden iki hafta geçen, yani bağışık olarak tanımlayabileceğimiz 1 milyon 300 bin vatandaşımızdan sadece 852 kişi hastalık tanısı aldı, bunların içerisinde de sadece 53 tanesi hastanede yattı, bunların içerisinde de yoğun bakımda yatan sadece 5 kişi söz konusu. 5 kişiden 3’ü de taburcu oldu. Bunları hiçbiri entübe değil, hayatını kaybetmiş değil. Benzer bir durum bizde de söz konusu, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de yine aşı olduktan sonra enfekte olan kişiler var; ama hiçbiri yoğun bakımda yatmadı, entübe olmadı. Yoğun bakımda yatan kişilerden entübe olan ya da hayatını kaybeden yok. Bu çok önemli. Demek ki aşı gerçekten çok etkili oluyor. Zaten aşıda da amaç insanların ağır hastalık geçirmesini engellemek. Belki hastalığa yakalanmasını engelleyemiyor; ama yakalanan kişiler ağır hasta olmuyor, yoğun bakımlık olmuyor, entübe olmuyor, hayatlarını kaybetmiyor. Tüm vatandaşların tereddüt etmeden aşı olmaları koronavirüs ile mücadeleye çok ciddi katkı sağlayacaktır” ifadesini kullandı.

  • “Ekonomik Reform Paketi” bugün açıklanacak

    “Ekonomik Reform Paketi” bugün açıklanacak

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nın ardından bugün de Ekonomik Reform Paketi’ni duyuracak.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’ndan sonra gözler şimdi de ekonomi paketine çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik Reform Paketi’ni bugün saat 15.00’te açıklayacak.

    ‘REFORMLARIN KALICILIĞI SAĞLANACAK’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mart’ta yapılan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ekonomik reformların ana hatlarını kamuoyuyla paylaşmıştı.

    Erdoğan, “Reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu reformların devamının geleceğini de belirtmek istiyorum. 2021’i salgınla mücadelenin kazanıldığı ve aynı zamanda orta vadede nitelikli bir büyüme dönemine girişin başladığı yıl olarak görüyoruz. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada şu ayrıntılara yer vermişti:

    Ekonomik reform gündeminin merkezinde, makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Makroekonomik istikrar kapsamında, kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verildi.

    Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikaları önem kazanıyor.

    Reform paketinde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına yer verilecek. Gelir ve harcama tarafında alınan tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefi yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’e indirilecek.

    Harcamaların takibi ve izlenmesine özel önem gösterilecek. Bakanlıklar, zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmayacak ve bu ödeneklerden tasarruf edecek.

    Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçilecek. Kamu iktisadi teşebbüsleri gerekiyorsa yeniden yapılandırılarak daha verimli ve rekabetçi hale gelecek.

    Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştirilecek. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılığın artırılması konusunda da yeni politikalar hayata geçirilecek.

    Cari açıkla mücadeleyi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atılacak. Kamudaki kurumsal yapı güçlendirilerek reformların kalıcılığı sağlanacak.

  • Mutasyonlu virüse karşı yeni adım

    Mutasyonlu virüse karşı yeni adım

    ‘Yerinde karar’ dönemine geçilmesinin ardından artan vaka sayılarıyla ilgili Sağlık Bakanlığı önlemleri artırdı. Daha hızlı bulaşan ve yayılma hızının yüksekliğiyle endişe yaratan mutasyonlu virüse karşı yeni bir genelge yayımlanırken, yüz yüze eğitimin başladığı yerler ve kamusal alanlarla ilgili yeni kararlar alındı.

    Sağlık Bakanlığı mutasyonlu koronavirüse karşı adeta seferberlik başlattı. Bakanlık, yeni bir genelge yayınlayarak 76 şehirde 41 bin 552 kişide tespit edilen mutasyonlu virüse karşı önlemleri artırırken, kısıtlamalarla ilgili de detaylı bilgilendirme yaptı.

    Hürriyet Gazetesi’nin bungünkü manşetinde Meltem Özgenç imzasıyla yayımlanan habere göre banka, PTT, market, pasaj, işhanı, AVM ve pazar gibi kamusal alanlarda içeride bulunan kişileri gösterecek tabelalar asılacak.

    Toplu olarak bulunulacak her ortam için HES kodu sorgulmasının getirilmesi ve uygulanılmasını isteyen Bakanlık, denetimlerin ve uyarıların daha sık yapılmasını istedi.

    Yüz yüze eğitimin başladığı yerlerde ise okulların ve sağlık kuruluşlarının daha fazla koordineli çalışması istenirken, gerekli durumlarda ek tedbirlerin alınabileceği belirtildi.

    BAKAN KOCA’DAN UMUTLANDIRAN AÇIKLAMA

    Öte yandan dün salgının birinci yılı nedeniyle kameraların karşısına geçen Sağlık Bakanı Koca, umut verici açıklamalarda bulundu.

    Sonbahara kadar 50 milyon kişinin aşılanmasının planlandığını duyuran Bakan Koca, “Aşı programı tamamlandığında vaka sayısı 5 ise 1’e yaklaşmış olacaktır. Ağır hasta sayısını çok az duyacağız. ifadelerini kullandı. Ayrıca 5 yerli aşı adayının da insan çalışmalarının yakında başlayacağını duyurdu. Koca ayrıca, “2020 yılına çöken kabus, 2021’de aynı şekilde devam etmeyecektir.” ifadelerini kullandı.

    VAKA SAYISI GİDEREK YÜKSELİYOR

    Türkiye’de son 24 saatte koronavirüs nedeniyle 63 kişi öldü, toplam can kaybı 29 bin 290 oldu. Yeni vaka sayısı ise 14 bin 46. Sağlık Bakanlığı’nın günlük koronavirüs tablosuna göre, dün 146 bin 386 test yapıldı, 821 yeni hasta tespit edildi. Toplam vaka sayısı 2 milyon 835 bin 989’a ulaştı.

    Hastalarda zatürre oranı yüzde 3.8, ağır hasta sayısı ise 1310 oldu. Dün 9 bin 231 kişi iyileşti, iyileşen toplam hasta sayısı 2 milyon 659 bin 93’e yükseldi.

  • Mahkemeden milyonlarca kiracıyı ilgilendiren karar

    Mahkemeden milyonlarca kiracıyı ilgilendiren karar

    Milyonlarca kiracıyı yakından ilgilendiren bir karara imza atan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kiracının, mülkteki kullanımdan meydana gelen eskime ve bozulmadan sorumlu tutulamayacağına hükmetti.

    Mülkünü işyeri olarak kiraya veren vatandaş, kiracının projeye aykırı olarak değişiklikler yaptığını, her türlü bakım işletme ve onarımın kiracıya ait olduğunu savunarak Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı mülk sahibi, davalı ile aralarında kira sözleşmeleri bulunduğunu, kiracının işyerinde projeye aykırı birçok değişiklikler yaptığını, kira sözleşmesinde kiralanan mülkteki her türlü bakım, işletme, onarım ve hasar işlerinin kiracı tarafından karşılanacağının belirtildiği halde kiracının hasarları gidermediğini öne sürdü. Mahkeme aracılığıyla zarar miktarı ve onarım süresinin tespit edildiğini, tespit edilen hasar bedeli ile 4 aylık onarım süresi kira bedelinin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etti.

    Mahkemede ifade veren davalı kiracı ise kiralanan taşınmazın teknik üniversite öğretim görevlilerince yapılan inceleme sonucunda binaya güçlendirme yapılması veya yeniden inşa edilmesi gerektiği yönünde rapor alındığını dile getirdi. Binada davacının bilgisi dışında projeye aykırı imalatlar veya yıkımların yapılmadığını, gerekli bakım ve tadilatların yapıldığını, dava konusu binanın deprem riski dolayısıyla zorunlu olarak boşaltıldığını ve binanın yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini diledi.

    Mahkeme, davanın kabulüne, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı yararına icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verdi. Kararı hem kiracı hem de mülk sahibi temyiz etti. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, davalının hor kullanma tazminatına yönelik itirazını yerinde buldu. Daire; kiracının sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmadığına, kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumlu olduğuna hükmederek mahkeme kararını bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti. Davalı kararı temyiz edince bu kez devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi.

    Yargıtay kararında, 14 yıl boyunca mülkte olağan kullanımdan dolayı bozulmalar meydana geldiği hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Yapılan hesaplama sonucunda 14 yıllık yıpranma payının da yüzde 17 oranında olacağı belirtilerek neticeye ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar belirlenirken her bir kira sözleşmesi ve kiralananın cinsi ve durumu ayrı ayrı değerlendirilerek yine her bir kiralananın kullanım süresi her bir kira sözleşmesine göre ayrı ayrı hesaplanarak kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerekir.

    Mahkemece gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kira sözleşmelerinin yıl ortalamasının alınması suretiyle hatalı hesaplama yapılan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Dışişleri Bakanlığı’ndan pul tepkisi

    Dışişleri Bakanlığı’ndan pul tepkisi

    Dışişleri Bakanlığı’nca, Katoliklerin ruhani lideri Papa Fransuva’nın Irak’ı ziyareti vesilesiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından bastırılması planlanan pula ilişkin, “IKBY makamlarından bu vahim hatanın derhal düzeltilmesine yönelik gerekli açıklamanın biran önce ve net bir şekilde yapılmasını bekliyoruz” denildi.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Papa Fransuva’nın Irak’ı ziyareti vesilesiyle IKBY tarafından bastırılması öngörülen hatıra pulları arasında, Türkiye’de bazı illeri de içeren haritanın resmedildiği pulun da yer aldığının görüldüğü belirtildi.

    Açıklamada, “Bazı haddini bilmez IKBY yöneticileri bu ziyareti, Irak’ın komşu ülkelerinin toprak bütünlüklerine yönelik ham hayallerini açığa vurmak için kullanmaya yeltenmektedir. Bu tür sinsi emellerin ne şekilde hüsranla sonuçlandığı en iyi IKBY makamları tarafından hatırlanacaktır. IKBY makamlarından bu vahim hatanın derhal düzeltilmesine yönelik gerekli açıklamanın biran önce ve net bir şekilde yapılmasını bekliyoruz” denildi.

  • 2 ayda 247 ölümlü kaza

    2 ayda 247 ölümlü kaza

    Yapılan bütün ikaz ve artan denetimlere rağmen kural tanımayan sürücüler can yakmaya devam ediyor. 2021’in ilk 2 ayında Türkiye genelinde meydana gelen 48 bin 795 trafik kazasında 25 bin 921 kişi yaralandı, 247 kişi hayatını kaybetti.

    Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı’ndan alınan bilgiye göre, 2021’in Şubat ayına dair kaza bilançosu çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Şubat ayında ülke genelinde 22 bin 795 kaza meydana geldi. Bir ay boyunca vukû bulan kazalarda 110 kişi hayatını kaybetti, 12 bin 492 kişi yaralandı. Yılın ilk 2 ayında ise Türkiye genelinde meydana gelen meydana gelen 48 bin 795 trafik kazasında 25 bin 921 kişi yaralandı, 247 kişi hayatını kaybetti. Kazaların 19 bin 330’una sürücü kusurları sebep olurken, bin 543 kazaya yaya, 665 kazaya araç, 119 kazaya yol, 248 kazaya ise yolcu kusuru damga vurdu. Yılın ilk 2 ayındaki kazalardan 589’una kırmızı ışıkta durmayan sürücüler yüzünden gerçekleşti. Alkol alıp direksiyon başına geçen 231 kural tanımaz sürücü, yaralamalı ve ölümlü kazalara karıştı.

    Bursa’da 8 can kaybı

    Resmi verilere göre, yılın 2 ayında Ankara’da 10, Bursa’da 8, İstanbul’da 12 ve İzmir’de 11 kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti. 655 yaralamalı kazanın meydana geldiği Bursa’da, 909 kişi hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Bursa Emniyet Müdürlüğü, sürücülerin anlaştığı kazaların ise rakamlara dahil olmadığını duyurdu. 2021’in 2 aylık döneminde Türkiye genelinde 2 milyon 431 bin 305 sürücü ve yayaya çeşitli kural ihlalleri sebebiyle ceza kesildi. Aynı dönemde alkol alıp direksiyona geçen 15 bin 588 sürücü hakkında ise işlem uygulandı. 218 bin 629 araç trafikten men edildi. İstatistikte sadece kaza yerinde hayatını kaybedenlerin esas alındığı belirtildi. Hastaneye kaldırılan yaralılardan da hayatını kaybedenlerle birlikte bu vahim bilançonun daha arttığına dikkat çekildi.