Kategori: Türkiye

  • “Mutasyonlu virüste maskenin önemi arttı”

    “Mutasyonlu virüste maskenin önemi arttı”

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, mutasyonlu virüsten korunmada mevcut salgın tedbirlerinin önemine dikkati çekerek, “Mevcut alınan tedbirler, mutasyonlu virüste de işe yarıyor. Burada maskenin önemi öncekine göre arttı. Maskede dikkat edilmesi gereken en büyük özellik, usulüne uygun takılması” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, mutasyonlu virüs ile ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Özlü, mutasyonlu virüsün daha kolay bulaştığını belirterek, maskenin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Özlü, “Virüsün mutasyon geçirmesi virüse başka özellikler kazandırdı. Biz virüse karşı tedbir alarak kendimizi koruyacak konumdayız. Mevcut alınan tedbirler mutasyonlu virüste de işe yarıyor. Burada maskenin önemi öncekine göre arttı. Mutasyonlu virüsten korunmak için yapmamız gereken maske, mesafe, hijyen ve sosyal izolasyon. En güzeli kapalı alanlara diğer insanların da bulunabileceği alanlara girmekten kaçınmak. Kapalı mekanları sürekli havalandırmak. Eğer diğer insanlarla beraber olmak zorundaysanız maskenizi doğru bir şekilde takıyor olmanız şart. Ama sizin tek başınıza maske takmanız yeterli değil. Orada bulunan diğer insanlarında maske takması gerekiyor. Maskede dikkat edilmesi gereken en büyük özellik ise usulüne uygun maske takılması” diye konuştu.

    ‘MUTASYONLU VİRÜS DAHA KOLAY BULAŞIYOR’

    Maske kullanımına ilişkin Prof. Dr. Özlü, “Bu virüs daha da kolay bulaşıyor. Hava yolu ile bulaştığı yönündeki kanaat giderek artıyor. Sadece damlacık yolu ile değil havada asılı kalan damlacık çekirdeklerinin de solunması ile de akciğerlere ulaşabileceği yönünde bulgular var. Daha dikkatli olmak lazım. Maske konusunda daha da titizlenmek gerekiyor. Maskenin yüze doğru oturması lazım. Özellikle burun üzerindeki tel kısmını burnumuza göre ayarlayıp kenar kısımlarından havanın kaçmasını engellemek gerekiyor. Maskenin sık sık değiştirilmesi gerekiyor. Aynı maskeyi defalarca kullanmamak lazım. Çift maske kullanımı gündemde ama maskenizi eğer usulüne uygun kullanıyorsanız ve etrafınızdaki herkes de maskeli ise tek maske sizi büyük oranda korur. Diğer insanlar maske takmıyorsa ve mesafeyi korumakta zorlanıyorsanız ikinci maskeyi takmak daha doğru olacaktır” dedi.

    ‘GENEL BİR DİKKATSİZLİK VAR’

    Kent sakini Sevde Başaran, sağlık otoritelerinin uyarılarını dikkatle dinlediklerini söyleyerek, “Maskeyi çok doğru kullandığımızı düşünmüyorum. Hele ki son normalleşme döneminden sonra kurallara uymaya pek özen göstermiyoruz. Ama mutasyonlu virüs sonrası çift maske takmak gerektiği söyleniyor. Genel bir dikkat olması lazım. İnsanlar çoğu kez maskelerini burunlarını dışarıda bırakacak şekilde kullanıyor. Toplu taşıma araçlarında özellikle şoförlerde genel bir dikkatsizlik var. Mutasyonlu virüse karşı önlemimizi çift maske takarak hijyen ve sosyal mesafeyi koruyarak almaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    ‘MASKEYİ DOĞRU KULLANDIĞIMIZI DÜŞÜNMÜYORUM’

    Kurallara herkesin uyumu noktasında çağrıda bulunan Gülay Köroğlu ise, “Maskeyi doğru kullandığımızı düşünmüyorum. Maske zaten tek başına yeterli değil. Kurallara uymak lazım. Evden çıkmamaya özen gösteriyoruz. Çift maske kullanmadım hiç, ama kalabalığa da hiç girmedim. Biz dikkat ediyoruz ama çevrede bulunan insanlar pek dikkatli olmadığı zaman tek başına aldığın önlem salgını durdurmuyor ne yazık ki” dedi.

  • Türkiye’de 7 bin 897 yeni vaka 108 can kaybı

    Türkiye’de 7 bin 897 yeni vaka 108 can kaybı

    Türkiye’nin 6 Şubat 2021 tarihli günlük koronavirüs tablosu açıklandı.

    Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”na göre; Türkiye’de son 24 saatte 137 bin 649 Kovid-19 testi yapıldı, 7 bin 897  kişinin testi pozitif çıktı, 108 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı 1.337 oldu, 8 bin 89 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 412 bin 505’e yükseldi.

    Günlük Test Sayısı: 137.649
    Günlük Vaka Sayısı: 7.897
    Günlük Hasta Sayısı: 618
    Günlük Vefat Sayısı: 108
    Günlük İyileşen Sayısı: 8.089
    Toplam Vefat Sayısı: 26.685
    Ağır Hasta Sayısı: 1.337

  • Altun’dan sosyal medya açıklaması

    Altun’dan sosyal medya açıklaması

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Küresel sömürü düzeninin bir başka faaliyet kolu olan bu platformlar ‘zihin ve değerler sömürüsünde’ üzerine düşeni çok iyi yapmaktadır. Bu keyfîliğin ve cüretin sonu tüm değerlerin bir bir silindiği ve zihinlerin yalanlarla tutsak edildiği bir dünyadır. Asla izin vermeyeceğiz” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya plotforlarının müdahalesiyle ilgili açıklama yayınladı.

    Altun açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Sosyal medya platformlarının her geçen gün siyaset kurumunun ve millet temsilcilerinin sesini kısarak toplumları kuşattığına şahit oluyoruz. Demokrasinin özü olan halk iradesinin ve halk temsilcilerinin böylesine fütursuzca bir sansüre maruz kalması asla kabul edilemez. Toplumları ifsad etmek, millî ve manevi değerleri yok sayarak her türlü gayriahlaki hareketi meşru göstermek, marjinal grupların eylemlerini toplumların geneline isnat ederek dünyayı “sanal kaotiklikö illüzyonuna mahkum etmek ne yazık ki bu platformların misyonu haline gelmiştir. Küresel sömürü düzeninin bir başka faaliyet kolu olan bu platformlar “zihin ve değerler sömürüsündeö üzerine düşeni çok iyi yapmaktadır. Bu keyfîliğin ve cüretin sonu tüm değerlerin bir bir silindiği ve zihinlerin yalanlarla tutsak edildiği bir dünyadır. Asla izin vermeyeceğiz”

  • Son tablo açıklandı! 7 bin 901 vaka 110 can kaybı

    Son tablo açıklandı! 7 bin 901 vaka 110 can kaybı

    Türkiye’nin 5 Şubat 2021 tarihli günlük koronavirüs tablosu açıklandı.

    Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde açıklanan güncel tabloya göre; Türkiye’de son 24 saatte 142 bin 538 Kovid-19 testi yapıldı, 7 bin 901 kişinin testi pozitif çıktı, 110 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı 1423 oldu, 8 bin 217 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 404 bin 416’ya yükseldi.

    Günlük Test Sayısı: 142.538
    Günlük Vaka Sayısı 7.901
    Günlük Hasta Sayısı: 620
    Günlük Vefat Sayısı: 110
    Günlük İyileşen Sayısı: 8.217
    Toplam Vefat Sayısı 26.577
    Ağır Hasta Sayısı: 1.423

  • Türkiye’de günlük vaka sayısı 8 bin sınırında

    Türkiye’de günlük vaka sayısı 8 bin sınırında

    Türkiye’nin 4 Şubat 2021 tarihli günlük koronavirüs tablosu açıklandı.

    Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu”na göre; Türkiye’de son 24 saatte 145 bin 67 Kovid-19 testi yapıldı, 7 bin 909 kişinin testi pozitif çıktı, 113 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı 1.501 oldu, 8 bin 815 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 396 bin 199’e yükseldi.

    Günlük Test Sayısı: 145.067
    Günlük Vaka Sayısı: 7.909
    Günlük Hasta Sayısı: 627
    Günlük Vefat Sayısı: 113
    Günlük İyileşen Sayısı: 8.815
    Toplam Vefat Sayısı: 26.467
    Ağır Hasta Sayısı: 1.501

  • İçişleri Bakanlığı’ndan Sevgililer Günü genelgesi

    İçişleri Bakanlığı’ndan Sevgililer Günü genelgesi

    İçişleri Bakanlığınca valiliklere “Sevgililer Günü”nü de kapsayan 12-13-14 Şubat tarihlerindeki kısıtlamalara yönelik ek genelge gönderildi. Genelgeye göre çiçek satışı yapan iş yerleri, 12 Şubat 20.00-00.00 arasında evlere servis, 13-14 Şubat 10.00-17.00 arasında iş yerinden ve evlere servis, 17.00-00.00 arasında ise sadece evlere servis şeklinde hizmet verebilecek.

    İçişleri Bakanlığı’nın valiliklere gönderdiği genelgede, koronavirüs salgınının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, fiziki mesafeyi koruma ve hastalığın yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla, Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirildiği hatırlatıldı. Genelge ile hafta sonları için getirilen sokağa çıkma kısıtlaması süresince gün içerisinde çalışabilecek iş yerlerine ilişkin düzenlemelere ve sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulan kişiler ile iş yerlerine yer verildiği belirtilerek, sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı günlerde çiçek satışı yapan işletmelerin faaliyetlerini evlere servis şeklinde 10.00-­17.00 saatleri arasında sürdürebileceği belirtildi.

    Genelgede ayrıca 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle talepte yoğunluk yaşanacağı belirtilerek, “Çiçek satışı yapılan iş yerlerinin, sokağa çıkma kısıtlamasının uygulandığı 12 Şubat Cuma günü 20.00-­24.00 saatleri arasında evlere servis, 13-14 Şubat Cumartesi­ Pazar günlerinde 10.00-­17.00 saatleri arasında müşterilere iş yerinde ve 10.00-­24.00 saatleri arasında evlere servis şeklinde hizmet sunmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir” denildi.

     

  • Mutasyonlu virüs görülen il sayısı 23’e yükseldi

    Mutasyonlu virüs görülen il sayısı 23’e yükseldi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Turan, mutasyonlu virüsün görüldüğü il sayısının 23’e yükseldiğini söyledi. Prof. Dr. Turan, “Son günlerde özellikle İngiltere’deki görüntüler bu virüsün yarattığı hastalığın da şiddetinin oldukça yüksek olduğu şeklinde. Bu da şu anlama geliyor ki bireylerin hastaneye, yoğun bakıma ihtiyaç duyma oranları artabilir. Bu nedenle dikkatli olmak zorundayız. Mutasyonel virüsün yayılmaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen hafta yaptığı açıklamada mutasyonlu virüsün 17 kentte görüldüğünü duyurmuştu. Bakan Koca, dün Bilim Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada ise Türkiye’de görülen mutasyonlu virüsü dikkatle takip ettiklerini belirterek, “Riskli mutasyonlar sınır tanımadan yayılıyor. Ülkemizdeki İngiltere mutasyonu 196 oldu, 2 Güney Afrika, 1 de Brezilya varyantı ile karşılaşıldı. Yeni mutasyonların görüldüğü ve vakaların yeniden artışa geçtiği bugünlerde tedbirlerden taviz vermeden mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    ’23 ŞEHİRDE MUTASYONLU VİRÜSE RASTLANDI’

    Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Doç. Dr. Sema Turan, mutasyonlu virüs görülen kent sayısının 23’e yükseldiğini belirtti. Turan, virüslerin doğada var olabilmesi için daima kendilerinde bir değişim yaratmaları gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

    “Bütün viral enfeksiyonlarda her yıl virüs yapısını bir miktar değiştirir. O nedenle virüsler de kendini korumaya alıp, mücadele etmeye devam ederler ve yapılarını değiştirirler. Bunu bazen tek bir proteinini değiştirerek yapabilmekteler. O nedenle şu anki mutasyonlu virüslere baktığımızda kendi yapılarında bir miktar değişiklik yarattıklarını görüyoruz. 23 şehirde mutasyonlu virüse rastlandı. Özellikle yurtdışından gelen veriler yüksek bulaştırıcılık oranına sahip olduğunu gösteriyor. Ancak hastalık şiddetinin nasıl olduğu konusunda net bir bilgi yoktu. Fakat son günlerde özellikle İngiltere’deki görüntüler bu virüsün yarattığı hastalığın da şiddetinin oldukça yüksek olduğu şeklinde. Bu da aslında şu anlama geliyor ki bireylerin hastaneye, yoğun bakıma ihtiyaç duyma oranları artabilir. Bu nedenle dikkatli olmak zorundayız. Mutasyonel virüsün yayılmaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.”

    “PCR TESTİ İLE BELİRLENİYOR”

    Turan, mutasyonlu virüsün belirlenme sürecine ilişkin ise 81 ilde laboratuvarlarda yapılan analiz ile mutasyonlu virüs olup olmadığının tespit edildiğini söyledi. Turan, “Aslında bu da benzer şekilde bir PCR testi. Bunun çok büyük bir farklılığı yok. Sadece mutasyonel virüsü tanımlamak için de özel bir takım çalışmalar yapılıyor. Laboratuvarda yapılan işlemlerle virüsün mutasyonlu olup olmadığı ortaya konabiliyor. Mutasyona uğramış virüs çok önemli bir konu. Aslında bu dünyanın yaşadığı bir sorun. Mutasyonlu virüsün hastalık şiddetinin de yüksek olduğunu öğrenmek bu noktada bizim tedbirlere daha sıkı bağlanmamız gerektiğini gösteriyor. Biz tam da aşılamanın başladığı bir dönemde tedbirleri de elden bırakmayarak aslında dünyaya örnek olabiliriz, bu noktada mutasyonlu virüsün yayılmasına engel olarak” ifadelerini kullandı.

    “ÖNÜMÜZDEKİ BAHAR AYLARI ÇOK TEHLİKELİ”

    Turan, son dönemde vaka saylarındaki artışa dikkat çekerek, “Tedbirin elden bırakılmaması gerektiği dönemi yaşıyoruz aslında. Aşılama sürecinin başlaması ile birlikte halkımız da belki bir miktar rahatlama yaşıyor olabilir. Fakat bu asla güvenilebilecek bir şey değil. Çünkü aşılamak hastalığın bulaştırıcılığının geçeceği anlamına gelmez. Sadece aşılanan kişiler hastalığı hafif atlatırlar. Aşıda da beklentimiz bu yönde zaten. Hele de son günlerde mutasyonun ortaya çıkışıyla birlikte İngiltere’de yaşanan hadiseler, Güney Afrika varyantı önemli gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Önümüz bahar ve bahar ayları çok tehlikeli. Hepimiz de sıkıldık. Fakat bahar aylarında daha da bir dikkati elden bırakmamak gerektiğini söylemeliyim. Rehavete kapılma durumu bizim için çok sıkıntılı olacak. O nedenle mutasyon varken ve bu durum yaşanmaya halen devam ederken bizim de daha dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.

  • TÜİK açıkladı! İşte Türkiye’nin nüfusu

    TÜİK açıkladı! İşte Türkiye’nin nüfusu

    Türkiye İstatistik Kurumu 2020 yılına ilişkin nüfus sayısını açıkladı. Türkiye’nin nüfusu 83 milyon 614 bin 362 kişi oldu.

    Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 459 bin 365 kişi artarak 83 milyon 614 bin 362 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1’ini erkekler, %49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.

    Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 197 bin 770 kişi azalarak 1 milyon 333 bin 410 kişi oldu. Bu nüfusun %49,7’sini erkekler, %50,3’ünü kadınlar oluşturdu.

    NÜFUS ARTIŞ HIZI, BİNDE 5,5 OLDU

    Yıllık nüfus artış hızı 2019 yılında binde 13,9 iken, 2020 yılında binde 5,5 oldu.

    İL VE İLÇE MERKEZLERİNDE YAŞAYANLARIN ORANI %93 OLDU

    Türkiye’de 2019 yılında %92,8 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2020 yılında %93 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı %7,2’den %7’ye düştü.

    İSTANBUL’UN NÜFUSU 15 MİLYON 462 BİN 452 KİŞİ OLDU

    İstanbul’un nüfusu, bir önceki yıla göre 56 bin 815 kişi azalarak 15 milyon 462 bin 452 kişiye düştü. Türkiye nüfusunun %18,49’unun ikamet ettiği İstanbul’u, 5 milyon 663 bin 322 kişi ile Ankara, 4 milyon 394 bin 694 kişi ile İzmir, 3 milyon 101 bin 833 kişi ile Bursa ve 2 milyon 548 bin 308 kişi ile Antalya izledi.

    NÜFUSU EN AZ OLAN İL 81 BİN 910 KİŞİ İLE BAYBURT OLDU

    Bayburt, 81 bin 910 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Bayburt’u, 83 bin 443 kişi ile Tunceli, 96 bin 161 kişi ile Ardahan, 141 bin 702 kişi ile Gümüşhane ve 142 bin 792 kişi ile Kilis takip etti.

    NÜFUS PİRAMİDİNDEKİ YAPISAL DEĞİŞİM DEVAM ETTİ

    Nüfus piramitleri, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında meydana gelen değişimi gösteren grafikler olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’nin 2007 ve 2020 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülmektedir.

    TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI 32,7’YE YÜKSELDİ

    Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biridir.

    Türkiye’de 2019 yılında 32,4 olan ortanca yaş, 2020 yılında 32,7’ye yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 31,7’den 32,1’e, kadınlarda ise 33,1’den 33,4’e yükseldiği görüldü.

    ORTANCA YAŞI EN YÜKSEK OLAN İL SİNOP, EN DÜŞÜK OLAN İL ŞANLIURFA OLDU

    Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop’un 41,4 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop’u, 40,6 ile Balıkesir ve Kastamonu izledi. Diğer yandan 20,4 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa’yı, 21,2 ile Şırnak ve 22,3 ile Ağrı takip etti.

    KADINLARDA VE ERKEKLERDE EN YÜKSEK ORTANCA YAŞA SAHİP İL SİNOP OLDU

    Ortanca yaşın illere ve cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkeklerde 40,2 ile Sinop en yüksek ortanca yaşa sahip olan il olurken, 20 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip olan il oldu. Kadınlarda 42,7 ile Sinop yine en yüksek ortanca yaş değerine sahip olan il olurken, Şanlıurfa ve Şırnak 20,9 ile en düşük ortanca yaş değerine sahip olan iller oldu.

    ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN ORANI %67,7 OLDU

    Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında %66,5 iken 2020 yılında %67,7 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı %26,4’ten %22,8’e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise %7,1’den %9,5’e yükseldi.

    TOPLAM YAŞ BAĞIMLILIK ORANI ARTTI

    Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2019 yılında %47,5 iken 2020 yılında %47,7’ye yükseldi.

    Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, %34,1’den, %33,7’ye gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise %13,4’ten %14,1’e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de 2020 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 33,7 çocuğa ve 14,1 yaşlıya bakmaktadır.

    TÜRKİYE’DE KİLOMETREKAREYE 109 KİŞİ DÜŞERKEN İSTANBUL’DA 2 BİN 976 KİŞİ DÜŞTÜ

    Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”, Türkiye genelinde 2019 yılına göre 1 kişi artarak 109 kişiye yükseldi. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 976 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan ilimiz oldu. İstanbul’dan sonra 553 kişi ile Kocaeli ve 366 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu.

    Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli’yi 20 kişi ile Ardahan ve Erzincan illeri izledi.

    Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 58, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 326 olarak gerçekleşti.

  • Bilim Kurulu Üyesi ‘rahatlama’ için tarih verdi

    Bilim Kurulu Üyesi ‘rahatlama’ için tarih verdi

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, “Planladığımız şekilde devam edebilirsek mart sonu, nisan gibi genel anlamda bir yüksek aşılamaya ulaşıp, toplum içerisinde kayıplarımızın azaldığı, hastane yükümüzün azaldığı bir dönemi görebiliriz. Yaz aylarında genel bir rahatlamamız olabilir; ama bu virüsün mevsimsel özellik kazanma ihtimalini, diğer ülkelerde de var olacağını düşündüğümüzde, önümüzdeki kış için tekrar bizim hazırlıklı olmamız gerektiği, belki o dönemde bir doz veya iki doz aşıyı özellikle riski olanların olması gerektiğini söylemek gerekecek” dedi.

    ​Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, DHA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de aşılamanın başarılı gittiğini belirterek, Türkiye’nin istediği miktarlardaki aşıyı, planladığı süre içerisinde getirebilirse gelen aşıları hızlıca uygulayabileceğini kaydetti. Kara, “Büyüklerimiz özellikle risk grubunda olanlar da aşıyı kabul ediyorlar ve aşıyı oluyorlar. Bu bizim açımızdan çok büyük bir avantaj. Bu, virüs dolaşımda olsa bile hastalık yapmasını ve hastaneye yatışları önleyecek. ‘3’üncü bir pik yaşanabilir mi’ veya ‘vakalarda tekrar bir yükselme olabilir mi’ bu hem bu şehirlerdeki mutasyonlu virüsün oranına bağlı olarak değişecektir” diye konuştu.

    ‘AŞIYI KABUL ORANIMIZ YÜKSEK’

    Türkiye’de 2 milyonun üzerinde aşılamanın yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Kara, “Bizim aşıyı kabul oranımız çok yüksek; Türkiye aşıyı kabul eden bir kültüre sahip. Zaten çocukluk çağında çok ciddi bir alt yapımız vardı. Biz hiçbir aksama olmadan pandemi döneminde bile yaklaşık 1 milyon 400 bin çocuğumuzu 13 defa eksiksiz aşılayabildik. Böyle bir özelliğe sahip olunca bundan sonraki gelen aşılamada da bakanlığın da alt yapısıyla kısa sürede büyük bir başarı elde edildi. Bununla beraber dünyanın birkaç haftada ulaştığı rakamlara Türkiye neredeyse birkaç günde ulaşabildi. Vatandaşımızın da burada düzenli, istekli olması, randevusunu alıp uygulamaya gitmesi büyük bir başarıyı getirdi. Buradaki en önemli basamak ise aşılama süreci içerisinde de aşıların devamlılığının olması. Bizim kendi aşımızı üretiyor olmamız büyük bir avantaj. Ancak Türkiye şu anda planladığı şekilde kalan aşıları da temin edebilirse 50 milyon doza yakın olarak inaktif aşı ve ciddi oranda mRNA aşısıyla aşılamada çok ciddi bir başarıyı elde edecek gibi görünüyor” dedi.

    ‘YAZ AYLARINDA GENEL BİR RAHATLAMA OLABİLİR’

    İnaktif aşıda ‘1’inci dozdan sonra korunuruz’ diye düşünmemek gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kara, 2’nci doz uygulandıktan 7-10 gün kadar sonra korunmanın başlayacağını söyledi. Mevcut koronavirüse karşı toplumda aşılama yüzde 60’lara ulaştığında rahatlama olacağını; ama mutant virüste bunun değişeceğini belirten Kara, “Mutant virüsün daha kolay bulaşan virüs olduğunu düşündüğümüz zaman yani karşımızdakinin daha hızlı hareket edip, koşabildiği bir durumda bizim rakamımız da yüzde 60 değil, yüzde 75’e 80’e çıkması gerekecek. Planladığımız şekilde devam edebilirsek mart sonu, nisan gibi genel anlamda bir yüksek aşılamaya ulaşıp, toplum içerisinde kayıplarımızın azaldığı, hastane yükümüzün azaldığı bir dönemi görebiliriz. Yerli aşılarımızın da üretim zamanlarını değerlendirdiğimizde yaz aylarında genel bir rahatlamamız olabilir; ama bu virüsün mevsimsel özellik kazanma ihtimalini, diğer ülkelerde de var olacağını düşündüğümüzde önümüzdeki kış için tekrar bizim hazırlıklı olmamız gerektiği, belki o dönemde bir doz veya iki doz aşıyı özellikle riski olanların olması gerektiğini söylemek gerekecek” ifadelerini kullandı.

    ‘AŞI OLAN VİRÜSÜ ALSA DA AĞIR HASTA OLMUYOR’

    Prof. Dr. Kara, ‘her aşı olan kişi korunacaktır’ anlamına gelmeyeceğini belirterek, “Bugünkü verilerle baktığımızda oranımız yüksek; ama bu yüzde 100 değil yüzde 90, yüzde 80 olabilir. Yani aşı olan kişi hala virüsü alabilir ama biz şunu biliyoruz; eğer aşılandıysanız inaktif aşı için aşının koruyuculuk süresi 6 ayla, 7- 8 ay. Bu süre içerisinde virüsü alsanız da hastalık boyutunda hastaneye yatacak ya da yoğun bakıma yatacak kadar ağır hasta olmuyorsunuz. Ama virüsü alabiliyorsunuz, bir başkasına bulaştırabiliyorsunuz öyle gibi görünüyor; ama burada kesin bir rakam söylemek zor. Ülkeler arasındaki çalışmalarda oranlar ve rakamlar farklı kesin bir şey söylemek çok zor” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan trafik güvenliği genelgesi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan trafik güvenliği genelgesi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030) ve Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı’na (2021-2023)” ilişkin genelge yayımladı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan genelgede, trafik kazalarının küresel ölçekte insan hayatına olumsuz etki eden nedenlerin başında geldiği belirtildi.

    Dünya genelinde trafik kazaları sonucu ölüm ve yaralanma sayılarındaki artışın toplumsal ve ekonomik kayıpların ciddi boyutlara ulaşmasına neden olduğuna işaret edilen genelgede, bu durumun ulusal ve uluslararası düzeyde trafik güvenliğine ilişkin sorumluluğu bulunan tüm kurum ve kuruluşların iş birliği içinde sistematik biçimde çalışmalarını zorunlu kıldığı bildirildi.

    Hayatın merkezindeki kara yolu ulaşımının günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olduğu kadar bugünün dünyasında insan hayatını tehdit eden küresel sorun haline geldiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

    “Hızla ilerleyen teknolojik gelişmelerle küreselleşmeye bağlı olarak önümüzdeki 10 yıllık süreçte günümüz ulaşım ağlarında ve türlerinde yenilikçi yansımaların görülmesi beklenmektedir. Tüm bu gelişmeler ışığında trafik güvenliğine ilişkin atılacak her adımda insanın kıymetli hazinesi olan can güvenliğinin korunması temel prensip olarak yer almalıdır. Bu prensip doğrultusunda 2012’de uygulamaya konulan ‘2011-2020 Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı’ kapsamında trafik kazalarından kaynaklanan ölümlerin yüzde 50 oranında azaltılması hedefi çerçevesinde kara yolu trafiğinin tüm unsurlarını kapsayacak şekilde, kara yolu altyapısından araçların güvenlik özelliklerinin artırılmasına, kurumsal yapının güçlendirilmesinden nitelikli ve eğitimli personel sayısının artırılmasına, sağlık hizmetlerinin imkan ve kapasitenin geliştirilmesi başta olmak üzere kaza sonrası müdahale çalışmalarından modern araç, gereç ve donanımların milletimizin hizmetine sunulmasına kadar çok önemli gelişmeler sağlanmıştır.”

    2030’a kadar kazalar neticesi can kayıplarının yüzde 50 azaltılması öngörülüyor

    Kara yolu trafiğinin daha güvenli hale gelebilmesi için trafik güvenliği konusunda yürütülen tüm hizmetlerin güvenli sistem yaklaşımı çerçevesinde kurumsal sorumlulukların bilincinde, sürekli, düzenli, etkili ve uyum içinde sunulmasının esas olduğu vurgulandı.

    Genelgede şu ifadelere yer verildi:

    “Bu yaklaşım esas alınarak hazırlanan ve yeni dönemin yol haritası olarak kabul edilen ‘Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030) ile insanın hata yapabileceği gerçeğinden hareketle, insanları hata yapmayacak hale getirmenin yanı sıra trafikteki olası hataları telafi edecek bir sistem geliştirilmesi ve sistemi oluşturan tüm unsurların gerekli sorumlulukları yüklenerek sistemin tamamının güçlendirilmesi sağlanacaktır. Ülkemizde yaşayan herkesin yaya, sürücü ve yolcu olarak bir şekilde günlük hayatın akışı sırasında trafik içinde olduğu düşünüldüğünde oluşturulan Strateji Belgesi ile toplumda yaşayan tüm insanların yaşama hakkı ve seyahat hürriyeti gibi temel hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla da çok boyutlu ve çok çeşitli tedbirler planlanmıştır.

    Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030) ile ulaşılmak istenen nihai hedef, etkili iletişim mekanizmalarının kurulması, iş birliği ve koordinasyona dayalı olarak sorumluluk, görev ve yetkilerin kullanılmasını sağlayarak ‘trafik güvenliğinde sorumluluk paylaşımı’ anlayışını geliştirmek suretiyle belirlenen hedefler aracılığıyla trafik kazaları nedeniyle can kaybının yaşanmadığı ve ciddi derecede yaralanmaların meydana gelmediği bir Türkiye’dir. Bu çerçevede, 2030 yılına kadar trafik kazaları neticesinde meydana gelen can kayıplarının yüzde 50 azaltılması, 2050 yılına kadar can kaybının olmadığı bir trafik sisteminin vatandaşlarımıza sunulması öngörülmektedir. ”

    Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu oluşturuldu

    Genelgenin, Birleşmiş Milletler’in “trafikteki can kayıplarının yüzde 50 azaltılması ve 2050’ye kadar sıfırlanması” hedefinin Türkiye’de gerçekleştirilmesine yönelik 2021-2030 yıllarında Trafik Güvenliği Eylem Planı (2021-2023) ile hazırlanacak “2024-2027” ve “2028-2030 Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planları”nın hayata geçirilmesini kapsadığı bildirildi.

    Strateji Belgesi ve eylem planları kapsamındaki görevlerin aksamadan yürütülebilmesi için kara yolu trafik güvenliğinin tesisine yönelik çalışmaları yönlendirmek, bu konuda gerekli idari ve yasal düzenlemelere ilişkin çalışmaları koordine etmek, önerilerde bulunmak, kaydedilen gelişmeler hakkında kamuoyunun aydınlatılmasını sağlamak, uygulamaya konulan strateji belgesi ve eylem planlarıyla ilgili hedef planlı çalışmaları takip etmek, eylem planlarının yürütülmesine ilişkin sorumluluğu bulunan ve iş birliği gerektiren kurum ve kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonu sağlamak üzere “Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu”nun oluşturulduğu kaydedildi.

    Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030) ve Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planları’nda belirtilen stratejik amaç, hedef ve performans göstergelerinin ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilmesinin sağlanması, faaliyet ve çalışmaların sağlıklı yakından takip edilebilmesi ve gerekli durumlarda ivedi olarak uygulamaya dönük kararların alınabilmesi amacıyla “Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi İzleme ve Yürütme Kurulu”nun oluşturulduğu bildirildi.

    Strateji belgesi ve eylem planlarında yer alan görevlerin yürütülmesini izlemek ve koordinasyon ve iş birliğini sağlamak amacıyla Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi İzleme ve Yürütme Kuruluna bağlı “ihtisas gruplarının” da oluşturulabileceği ifade edildi.

    Eşgüdüm Kurulu kararlarının hayata geçirilmesine gerekli destek sağlanacak

    Genelgede Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi Eşgüdüm Kurulu ile Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi İzleme ve Yürütme Kurulunun trafik güvenliği bağlamında yaptığı çalışmaların tanıtılması, Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi’nin vatandaşların dikkatine sunulması, çalışmalara katılımlarının sağlanması ve iyi uygulama örnekleri sunularak görüşlerine başvurulabilmesi amacıyla internet adresi tasarlanarak trafik güvenliği farkındalık çalışmalarının yürütüleceği belirtildi.

    2024-2027 yıllarını kapsayacak eylem planının hazırlıklarının 2023 yılı sonuna kadar, 2028-2030 yıllarını kapsayacak eylem planının hazırlıklarının ise 2027 yılı sonuna kadar Eşgüdüm Kurulu koordinesinde tamamlanacağı bildirildi.

    Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planları’nda “sorumlu kuruluş” ve “iş birliği yapılacak kuruluş” olarak belirlenen bakanlık, kurum ve kuruluşların, eylem planlarının hayata geçirilmesi için planlama dahilindeki görev ve sorumluluklarının takvime uygun olarak yerine getirilmesinde gerekli hassasiyeti göstereceği vurgulandı.

    Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi ve Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı’nda belirtilen görevlerin yürütülmesinde tüm bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarınca öncelik verileceği, Eşgüdüm Kurulunca alınan kararların hayata geçirilmesine gerekli destek ve katkının sağlanacağı ifade edildi.