Kategori: Türkiye

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden kan sulandırıcı uyarısı

    Bilim Kurulu Üyesi’nden kan sulandırıcı uyarısı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünlerin bilinçsiz kullanımında vücuda zarar verebileceğine dikkati çekti. Kara, “Bu ilaçlardan elimizde reçetemiz olmadan, doktor önerisi olmadan mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Kendi kendimize karar verip kullanabileceğimiz ilaçlar değil bunlar” dedi.

    Sağlık Bakanlığı’nca, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünlere dünyada talebin arttığı belirtildi. Türkiye’deki ürünlerin bir kısmının koronavirüs tedavisi için hastanelere yönlendirildiği belirtilerek, “Bu durum serbest eczanelerimiz aracılığıyla hastalarımıza sunulan ürünlerin miktarında, zaman zaman azalmaya yol açabilmektedir” denildi. Ayrıca, kan sulandırıcı ürünlerin piyasada bulunabildiği belirtildi. Uzmanlar, koronavirüs tedavisinde kullanılan kan sulandırıcı ürünleri doktor önerisi ve takibi dışında kullanmanın büyük sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkati çekti.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, kan sulandırıcı ürünlerin kullanımına ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Kara, herhangi bir ilacın dahi doktor kontrolü dışında dozunu artırınca vücuda zarar verebileceğini belirterek, “Size tedavi amaçlı verdiğiniz ilacı iki katı alırsanız size zarar verebilir. Bu bakımdan doz ana belirleyici. Bu ilaçları gerekmedikçe asla kullanmamak lazım. Kanamaya da neden olabilirler. Kanı sulandırıyor, akışkanlığını artıyor, amacı bu; ama biraz fazla verirseniz kanamaya neden olabilir. Bu çizgiyi bizim, sizin belirlemeniz mümkün değil. Mutlaka sizi izleyen doktorun önermesi ve önerdiği miktarı önerdiği şekilde almanız gerekir” dedi.

    ‘ASLA KULLANMAMALIYIZ’

    Kara, bu tür ilaçların kullanım süresinin uzatılmasıyla da riskin oluşabileceğini belirterek, “Ağrı kesiciyi biz çok rahat kullanıyoruz, bunu bile siz bir tablet yerine 2 tablet alırsanız, almanız gerek süre 6 saatte 1 ise siz 2 saatte bir alırsanız çok ciddi yan etkileri, hatta kayıplara neden olabilecek yan etkileri olabilir. Doktor önerisi olmadan, eczacı arkadaşlara danışıp nasıl kullanılacağından emin olmadan bu ilaçları asla ve asla kullanmamamız gerekir” diye konuştu.

    ‘KENDİ KENDİMİZE KARAR VERİP KULLANABİLECEĞİZ İLAÇLAR DEĞİL’

    Kara, gerekmedikçe kan sulandırıcı ilaçların kullanılmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

    “Kan sulandırıcıları kullanırken şöyle riskler olabilir, gerekmediği sürece dışarıdan böyle ilaçları kullanmamız fayda sağlar mı, hayır. Bugün aşıları tartışıyoruz diyoruz ki ‘istenmeyen etkisi olabilir mi’, aşı ile karşılaştırdığımızda kat kat değil yüzlerce kat riski var. Bu ilaçları elimizde reçetemiz olmadan, doktor önerisi olmadan herhangi bir şekilde bize ‘şu şekilde kullanın’ denilmeden mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Kendi kendimize karar verip kullanabileceğimiz ilaçlar değil bunlar. Bazen bu ilaçların bir de başka ilaçlar ile etkileşmesi vardır. ‘A’ ilacını alıyorsanız belki de sizin kullandığınız kan sulandırıcının etkisi 2 katına çıkacak, belki de yarıya üşecek. Onun için bunu bir sağlık profesyonelinin, bu işi bilen kişinin değerlendirmesi sizin aldığınız başka bir ilaç varsa onunla etkileşir mi, o etkileşim ne tarafa doğru olur, etkiyi azaltacak tarafa mı, azaltmayacak tarafa mı doğru olur bunu mutlaka değerlendirmek gerek. Bazen siz istenmeyen etkileri hemen fark etmezsiniz. Mesela çok hafif mide kanaması yapar, çok hafiftir fark etmezsiniz, midenizde bağırsağınızda. Ama öyle bir düzeye gelir ki, kan seviyeniz öyle bir düşer ki sizin herhangi bir sağlık kuruluşunda tedavi olabilme şansınız kalmaz. O nedenle de tüm ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayalım, bir eczacı arkadaşımızdan nasıl kullanılacağı konusunda destek alıp kullanalım.”

  • Kısıtlamaların bilançosu açıklandı

    Kısıtlamaların bilançosu açıklandı

    İçişleri Bakanlığı, 4-11 Ocak tarihleri arasında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarına uymayan toplam 35 bin 544 kişiye adli ve idari işlem yapıldığını açıkladı.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Covid-19 salgınıyla mücadelede toplumsal ve bireysel sağlığın korunmasına yönelik uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına devam edildiği belirtildi. Bu kapsamda; hafta içi 21.00 ile 05.00 saatlerinde, hafta sonu ise cuma günü saat 21.00’den pazartesi günü saat 05.00’e kadar sokağa çıkma kısıtlanması uygulandığı hatırlatıldı.

    Altıncısı uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına vatandaşların büyük oranda uyum sağladığı, kısıtlama kararına uymayan vatandaşlara ise idari ya da adli işlem uygulandığı belirtilerek, şöyle denildi:

    “4 Ocak Pazartesi gününden itibaren hafta içi 21.00 ile 05.00 saatleri arasında, hafta sonu 8 Ocak Cuma akşamı saat 21.00’de başlayıp 11 Ocak Pazartesi günü saat 05.00’e kadar süren sokağa çıkma kısıtlamalarına uymayan toplam 35 bin 544 kişiye 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri kapsamında adli ya da idari işlem yapılmıştır. Uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları ve alınan diğer tedbirler sayesinde vaka sayılarındaki düşüş devam etmektedir. Pandemi ile mücadelemiz sona erip, normalleşme sürecine geçinceye kadar temizlik, maske ve mesafe olmak üzere diğer kurallara uymayı sürdürmeliyiz. Aziz milletimize; bu süreçte göstermiş olduğu sabır, fedakârlık ve anlayıştan dolayı teşekkür ediyoruz.”

  • Öğretmen atamalarıyla ilgili açıklama

    Öğretmen atamalarıyla ilgili açıklama

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk merakla beklenen öğretmen atamalarıyla ilgili açıklamada bulundu. Selçuk, “Çok net bir tarih vermek mümkün değil ama çok uzun süreceğini sanmıyorum” dedi.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, konuk olduğu TRT Kürdi kanalında öğretmen atamalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Öğretmen atama dağılımının ihtiyaçlara göre belirlendiğini söyleyen Bakan Selçuk, “Milli Eğitim Bakanlığı, kendi ihtiyaçlarını istatistiksel olarak ortaya koyduktan sonra bunu Maliye Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarla görüşüyoruz” dedi.

    “BÜTÇENİN NETLEŞMESİ LAZIM”

    Bakan Selçuk, “Bizim ihtiyaçlarımızın ne kadar olduğuyla toplam kadro ihtiyacı belirleniyor. Daha sonra toplam kadronun ne şekilde dağıtılacağı görüşülüyor. Tabi bunun için bütçenin netleşmesi lazım. Şimdiye kadar Milli Eğitim Bakanlığı en yüksek kadroyu aldı. Yine öyle olacağı umudundayım. Bütçeyle ilgili bazı netleşmeler ortaya çıktığında bunu hangi branşta ne kadar atama olacağıyla ilgili görüşeceğiz. Önce toplam ne kadar atama olacağını sonra branş dağılımını açıklayacağız. Eğer bugün bu net olsa paylaşırdık” dedi.

    ATAMA TAKVİMİ NE ZAMAN AÇIKLANACAK?

    2021 öğretmen atama takviminin kısa sürede netleşeceğini söyleyen Selçuk, “Müzakereler sürüyor, kısa zamanda neticeleneceğini ümit ediyorum. Her sene değişen zamanlarda ilan ediliyor. Çok net bir tarih vermek mümkün değil ama çok uzun süreceğini sanmıyorum” açıklamasında bulundu.

  • Benzine 20 kuruş zam bekleniyor

    Akaryakıt sektörü temsilcilerinden alınan bilgilere göre, bu gece yarısından itibaren benzinin litre fiyatına 20 kuruş zam bekleniyor. Artış ÖTV’den karşılanacak, fiyata yansımayacak.

    Bu gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere benzinin litre fiyatına 20 kuruş zam gelmesi bekleniyor. Artış ÖTV’den karşılanacak, fiyata yansımayacak.

    AKARYAKIT FİYATLARININ HESAPLANMASI

    Akaryakıt fiyatları, Türkiye’nin de dahil olduğu Akdeniz piyasasındaki işlenmiş ürün fiyatlarının ortalaması ile dolar kurundaki değişiklikler baz alınarak rafineriler tarafından hesaplanıyor.

    Bu hesaplanma sonucunda dağıtım firmalarınca uygulanan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük değişiklikler gösterebiliyor.

  • İşsizlik rakamları açıklandı

    İşsizlik rakamları açıklandı

    Türkiye İstatistik Kurumu ekim dönemine ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. Türkiye’de işsizlik oranı ekim döneminde yüzde 12,7 oldu.

    Türkiye’de işsizlik oranı, 2020’nin ekim ayında 2019’un aynı ayına göre 0,7 puan azalışla yüzde 12,7’ye geriledi.
    Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılı ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 391 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,7 puanlık azalış ile %12,7 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 0,9 puanlık azalış ile %14,8 oldu.

    İstihdam oranı %43,6 oldu

    İstihdam edilenlerin sayısı 2020 yılı Ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 896 bin kişi azalarak 27 milyon 447 bin kişi, istihdam oranı ise 2,3 puanlık azalış ile %43,6 oldu.

    Bu dönemde, istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 242 bin, sanayi sektöründe 82 bin, hizmet sektöründe 684 bin kişi azalırken inşaat sektöründe ise 110 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %17,6’sı tarım, %20,3’ü sanayi, %6,4’ü inşaat, %55,7’si ise hizmet sektöründe yer aldı.

    İşgücüne katılma oranı %50,0 olarak gerçekleşti

    İşgücü 2020 yılı Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 288 bin kişi azalarak 31 milyon 452 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 3,0 puanlık azalış ile %50,0 olarak gerçekleşti.

    Kayıt dışı çalışanların oranı %31,0 oldu

    Ekim 2020 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 3,9 puan azalarak %31,0 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 3,6 puan azalarak %19,9 oldu.

    15-64 yaş grubunda işsizlik oranı %13,0, istihdam oranı %48,5 oldu

    15-64 yaş grubunda işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puanlık azalışla %13,0, tarım dışı işsizlik oranı ise 0,9 puanlık azalışla %14,9 oldu. Bu yaş grubunda istihdam oranı 2,0 puanlık azalışla %48,5, işgücüne katılma oranı ise 2,9 puanlık azalışla %55,7 oldu.

    Genç nüfusta işsizlik oranı %24,9, istihdam oranı %30,6 oldu

    15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,4 puanlık azalışla %24,9, istihdam oranı ise 2,2 puan azalarak %30,6 oldu. Aynı dönemde işgücüne katılma oranı 3,0 puanlık azalışla %40,8 seviyesinde gerçekleşti. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,6 puanlık artışla %27,6 seviyesinde gerçekleşti.

  • Uzmanı uyardı: Kuraklık, bulaşıcı hastalıkları artıracak

    Uzmanı uyardı: Kuraklık, bulaşıcı hastalıkları artıracak

    Türkiye’nin şu an son 50 yılın en kurak dönemini yaşadığını söyleyen Meteoroloji Uzmanı Güven Özdemir, “Böyle giderse İstanbul’un 15 gün susuz kalması demek, bulaşıcı hastalıkların artması demek. Bugünden itibaren hiç durmadan kitlesel olarak tedbirler almamız gerek. Bu söylediklerim sadece lafta kalırsa çok büyük yaralar alabiliriz” dedi.

    Türkiye, artan nüfus, mevsim normallerinin altında seyreden yağış miktarı, su kullanımındaki hatalar gibi nedenlerle en kurak dönemini yaşıyor. Baraj ve göllerdeki su seviyeleri de hızla düşüyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir yağış miktarı, baraj ve göllerdeki kuraklıkla ilgili açıklamalar yaptı.

    “YEŞİL İSTANBUL YERİNE, BETON İSTANBUL”

    Küresel iklim değişiminin en büyük sebebinin şehirleşme olduğunu söyleyen Özdemir, “Artık yeşil İstanbul yerine, beton İstanbul diyoruz. Sebebiyse inşaat ve beton alanlarının çok fazla oluşmasıdır. Türkiye şu an son 50 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Bunu sebepleri ise doğanın çok hızlı bir şekilde tahrip olması, insanların çok para kazanma hırsı, çarpık şehirleşmedir. Bu etkenler dolayı şehirlerdeki normal iklimi değiştiriyor. Çarpık bir iklim meydana geliyor” dedi.

    “AKILLI TARIM SİSTEMLERİ KURMAMIZ LAZIM”

    Suyun yüzde 75’ni tarımda kullandığımızı söyleyen Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “Meteorolojik kuraklığın azalması hidrolojik kuraklığı tetikliyor. Bu sebepten dolayı göller ve akarsularda azalma meydana geliyor. Tarım alanında çok büyük bir su kullanımı var. Halbuki bireysel tarım değil, çoklu sistemlere ulaşan akıllı tarım sistemleri kurmamız lazım. Yağmur sularını ve binalarda kullanılan suların tekrar kullanımı sağlanması gerekir. Böyle olması ekolojik dengeyi tekrar geri getirecek ve daha konforlu bir hayat sürmemizi sağlayacaktır” diye konuştu.

    “15 GÜN SUSUZ KALMAK DEMEK BULAŞICI HASTALIKLARIN ARTMASI DEMEK”

    İçerisinde bulunduğumuz durumu hafife almamamız gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Beklenen en kötü senaryoyu düşünmek istemiyorum. İstanbul’un 15 gün susuz kalması demek, bulaşıcı hastalıkların artması demek. Şu an tüm dünyanın savaştığı koronavirüsü bile sollayacaktır. Bugünden itibaren hiç durmadan kitlesel olarak tedbirler almamız gerek. Bu söylediklerim sadece lafta kalırsa çok büyük yaralar alabiliriz. İstanbul barajlarındaki sular yetmiyor. Çevre illerden sular barajlarımıza getiriliyor. Bu barajlarında korunması lazım sapanca gölü dünyanın ikinci içme suyu havzası ama şu an uzun yıllardan beri tahrip edilmekte. Aslında sadece İstanbullu değil tüm Türkiye’yi korumamız lazım. Mesela tarımda bir kilo domates için 200 litre suya ihtiyaç var. Bu yüzden bireysel tarım değil kitlesel tarıma yönlenmemiz gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    “DİKİNE DEĞİL YATAY BİNALAR YAPILMALI”

    İstanbul’un bu beton şehir halini düzeltmemizin uzun yıllar olacağını belirten Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “İstanbullu bu haliyle bıraksak yine şükür diyeceğiz. Ama bir şekilde şehir planlarının yeniden yapılması ve gözden geçirilmesi gerekir. Dikine binalar değil yatay binalar yapılmalı. Her binanın su depoları ve su sarnıçları olması lazım. Yoksa bu iklim değişimi kaçınılmaz olacak. Susuzluk ve kuraklık bugünkünden daha kötü olacak. İstanbul’da 4 milyon üzerinde araç var. Bu araçlar her gün trafiğe çıkıyor. Bu araçlar yıkanırken şebeke suyu kullanılmaması lazım. Yıkıma firmaları kullandıkları suyu arıtması lazım” dedi.

    “SU KULLANIMINI EN ASGARİ DÜZEYE İNDİRMELİYİZ”

    Yağacak kar ve yağışla barajların ağzına kadar suyla dolacağını düşünmenin yanlış olduğunu söyleyen Özdemir, “Önümüzdeki ocak ayının 12’sinden itibaren güneyli rüzgarlar hızını kaybedip kuzeyli rüzgarlara dönecek ve yağışlar başlayacak. Kuzeyli rüzgarlar iç Anadolu ve yüksek kesimlerde kara dönüşecek ve bu kara dönüşümle bir nebze rahatlamış olacağız. Bu sebeple su kullanımını en asgari düzeye indirmeliyiz. Suyu akıllı kullanmamız gerekiyor. Bu durum bireysel olabilecek bir şey değil. Belediyeler, toplum kuruluşları, üniversiteler bu konuda halkımızı aydınlatması lazım. Yoksa geçici çözümlerle hiçbir yere varamayacağız” diye konuştu.

  • WhatsApp’tan güncelleme açıklaması

    WhatsApp’tan güncelleme açıklaması

    WhatsApp, son güncellemeyle Facebook’la paylaşılan verilerin değişmediğini açıkladı. Şirket kişisel iletişimlerin güvenli olduğunu son güncellemenin işletmelerin kullandığı WhatsApp Business’a dair olduğunu söyledi. Son güncellemenin geri alındığına yönelik şirketten bir açıklama yapılmadı.

    Dünya genelinde 2 milyara yakın insan tarafından kullanılan WhatsApp’ın yeni güncellemesine ilişkin tartışmalar devam ediyor.

    Son olarak şirketten e-maille yapılan açıklamada konuya ilişkin yeni detaylar paylaşıldı.

    WhatsApp sözcüsü, yeni güncellemeyle kişisel iletişime ilişkin verilerin etkilenmeyeceğini belirtti.

    Forbes ve The Verge’de yer alan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

    “Ekim ayındaki duyuruda da belirttiğimiz gibi, WhatsApp platform üzerinden yapılan alışverişleri ve işletmelerden alınan yardımları kolaylaştırmak istiyoruz. Birçok insan WhatsApp’ı aileleri ve arkadaşlarıyla iletişim kurmak için kullansa da işletmelere ulaşan kullanıcı sayısı da artıyor. Bu sayede, işletmeler ana şirketimiz Facebook üzerinden güvenli hosting hizmeti alma seçeneğine sahip olabilecekler.

    Bu güncelleme WhatsApp’ın Facebook’la veri paylaşımı pratiklerini değiştirmiyor ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar arkadaşlarınız ve ailenizle özel iletişiminizi etkilemiyor. WhatsApp insanların gizliliğini korumaya derinden bağlı. Önümüzdeki ay boyunca yeni güvenlik politikamızı inceleyebilmeleri için WhatsApp üzerinden direkt olarak kullanıcılarla iletişim halindeyiz”

    WHATSAPP SÖZLEŞMESİ İPTAL İDDİALARI

    Sosyal medyada WhatApp’ın gelen tepkiler üzerine güvenlik güncellemesini geri çektiği yönünde iddialar yer alıyor. Şirketten bu yönde bir açıklama gelmedi. WhatsApp kaynaklarından yapılan son açıklamalar şirketin aldığı kararı uygulamaya kararlı olduğunu işaret ediyor.

    FACEBOOK’UN YÖNETİCİSİNDEN AÇIKLAMA

    Güncellemeyle gelen tartışmalara ilişkin bir açıklama da Facebook’un WhatsApp’a atadığı yönetici Will Cathcart tarafından yapıldı.

    Twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Cathcart söz konusu güncellemenin iş iletişimiyle ilgili olduğunu ve Whatsapp’ın Facebook ile veri paylaşımı uygulamalarını değiştirmeyeceğini belirtti. Yönetici bu güncellemenin kullanıcıların aileleri ve arkadaşları ile kurduğu iletişimi etkilemeyeceğini de savundu.

    Whatsapp ve Facebook’un uçtan uça şifreleme yöntemiyle özel mesajları göremediğini hatırlatan Cathcart, uçtan uça şifreleme teknolojisine bağlı olduklarını ve tüm dünya üzerinde bu teknolojinin geliştirilmesini savunacaklarını belirtti.

    Söz konusu güncellemenin şirketlerin iletişimi açısından ele alınması gerektiğine işaret eden yönetici şirketlerin kendilerine gelen mesajları etkin bir şekilde yanıtlayacakları araçlar talep ettiğini, mevcut durumda kullanıcıların Whatsapp üzerinden şirketlerden talep ettikleri şeyleri satın almalarının zor olduğunu ifade etti.

    Cathcart ayrı bir açıklamada söz konusu güncellemenin nedenlerini şöyle anlattı: Çoğu insan WhatsApp’ı arkadaşlarıyla ve ailesiyle sohbet etmek için kullanırken, giderek daha fazla insan WhatsApp aracılığıyla işletmelere de ulaşıyor. Şeffaflığı daha da artırmak ve işletmelerin WhatsApp üzerinden müşterileriyle iletişimlerine yardımcı olmak adına gizlilik politikamızı güncelliyoruz. Bu sayede, işletmeler ana şirketimiz Facebook üzerinden güvenli hosting hizmeti alma seçeneğine sahip olabilecekler. Bununla birlikte, WhatsApp üzerinden işletmelerle mesajlaşmayı ya da iletişim kurmayı tercih etmeyen kişiler bu değişiklikten etkilenmeyecek.

    YA KABUL ET YA TERKET POLİTİKASI

    Yeni güncelleyi onaylamak için son tarih 8 Şubat 2021. WhatsApp Avrupa Birliği ülkeleri hariç bu güncellemenin onaylanmasını zorunlu tutuyor. 8 Şubat’a kadar WhatsApp’ın yeni veri politikasını onaylamayan kullanıcılar bu tarihten itibaren uygulamayı kullanamayacak.

  • Türkiye’de vaka sayısı yeniden 10 binin altına düştü

    Türkiye’de vaka sayısı yeniden 10 binin altına düştü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin 9 Ocak 2021 tarihli günlük koronavirüs tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saatte 168 bin 289 Kovid-19 testi yapıldı, 9 bin 537 kişinin testi pozitif çıktı, 181 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta 2 bin 903 oldu, 7 bin 902 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 190 bin 47’ye yükseldi.

    “VAKA SAYILARI DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR”

    Bakan Koca; “Bugün tespit edilen 1.103 yeni hasta var. Vaka sayıları düşmeye devam ediyor. Ağır hasta sayısı 3.000’in altına geriledi. Kısıtlama ve tedbirler netice veriyor. Birlikte mücadele etmeye ve ülkemizi küresel salgının yıkıcı ektisinden kurtarmaya kararlıyız.”

  • Bakan Koca’dan son dakika SMA açıklaması

    Bakan Koca’dan son dakika SMA açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca SMA Bilim Kurulu’nun toplantı yaptığını açıkladı.

    Bakan Koca sosyal medya hesabından; “SMA Hastası çocuklarımızın durumu ile ilgili SMA Bilim Kurulumuz önemli bir toplantı yaptı. Bilimin gösterdiği her yolu çocuklarımızın tedavisi için değerlendireceğimizden emin olunuz. Uygun hastada uygun tedavi kesinlikle devreye alınacaktır. Gen tedavisi konusunda tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tedavinin bilimsel olarak somut etkisi görülmesi halinde uygun hastalarda devreye alınacaktır. SMA Hastalığının tedavisinde kullanılan Nusinersen tedavisinin uygulandığı merkez sayılarını da artıracağız.” dedi.

    Bakanlıktan yapılan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:

  • Alzheimer’a karşı maden suyu önerisi

    Alzheimer’a karşı maden suyu önerisi

    Ankara’da Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal, maden suyunda bulunan silikatın, Alzheimer hastalığını azaltıcı etkilerinin olduğunu söyleyerek, “Uzun vadede maden suyu tüketmek, Alzheimer hastalığına karşı koruyucu olabilir. ‘İki gün içtim’ ile olmaz; bunun yıllarca yapılacak bir alışkanlık haline gelmesi gerekiyor” dedi.

    Prof. Dr. Zülküf Önal, Alzheimer hastalığının demansın çoğunlukla görülen bir tipi olduğunu söyledi. Demans hastalarının yüzde 60-70’inin Alzheimer hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Önal, “Alzheimer hastalığı ile ilgili güncel bir tedavi yok. Elimizde tedavi seçeneği olarak kullandığımız birkaç tane ilaç var, bu ilaçlar hastalığın ilerlemesini yavaşlatıyor. Aslında ‘Alzheimer neden oluyor’ diye sebebini çok iyi bilmiyoruz. En büyük sebep ileri yaşta ortaya çıkmasıdır. Yaşlandıkça karşımıza çıkan bir hastalık; ama bunu yaşam koşullarımızla, beslenmemizle geciktirebiliriz. Çevresel faktörleri kontrol altına alırsak, bu hastalığın oluşumunu engelleriz. Burada bizlerin yapması gereken yediklerimize, içtiklerimize ve aldığımız sıvı ile her türlü gıdanın kontrollü ve doğru bir şekilde kullanılmasıdır” diye konuştu.

    ‘ALIŞKANLIK HALİNE GELMESİ GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Önal, maden suyu ile ilgili son zamanlarda bazı araştırmaların yer aldığını söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Alzheimer’ın sebep olduğu hücre yıkımında o yıkılan hücrelerin içinde alüminyum birikiyor. Günlük su tüketimimizde gerçek anlamda oldukça yüksek miktarda alüminyum var. Suyun akışkanlığı ile ilgili bir mineral yani neredeyse içinde alüminyum olmayan su yok. Bu alüminyumun birikmesini durdurmanın da bir yolu var. Bununla ilgili çalışmalar gösteriyor ki, silikat neden maddenin vücutta alüminyumun birikmesini engellediği belirtildi. Bununla da ilgili maden suları önümüze çıkıyor. Maden sularında silikatın bulunduğu tespit ediliyor. Özellikle maden suyunu düzenli tüketen kişilerde bilişsel fonksiyonlarında yıkımın daha geç ortaya çıktığı gösterildi. Bu süreci geciktirebilecek bir seçenek olarak maden suyu tüketimi ön plana çıkıyor. Silikatlı olması önemli, her maden suyunda istenilen düzeyde silikat olmuyor. Uzun vadede maden suyu tüketmek, Alzheimer hastalığına karşı koruyucu olabilir. Bunun destekleyen çalışmalar var. ‘2 gün içtim’ ile olmaz; bunun yıllarca yapılacak bir alışkanlık haline gelmesi gerekiyor.”