Kategori: Türkiye

  • Bakan Pekcan’ın annesi son yolculuğuna uğurlandı

    Bakan Pekcan’ın annesi son yolculuğuna uğurlandı

    Tedavi gördüğü Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde hayatını kaybeden Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın annesi İhsan Kadaifci son yolculuğuna uğurlandı. İhsan Kadaifci için Tuzla’daki Mercan Yeni Camisi’nde cuma namazının ardından tören düzenlendi.

    Cenaze namazında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, TİM Başkanı İsmail Gülle de saf tuttu.

  • Demirtaş, ‘Yüksel Kocaman’ davası nedeniyle hakim karşısında

    Demirtaş, ‘Yüksel Kocaman’ davası nedeniyle hakim karşısında

    HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a yönelik ‘tehdit’ ve ‘terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek’ suçlarından hakkında açılan davada yargılanmasına başlandı.

    Selahattin Demirtaş hakkında, Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dava kapsamında, 7 Ocak 2020’deki celsede yaptığı savunmada söylediği sözler nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı tehdit ettiği ve ‘terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek’ suçunu işlediği gerekçesiyle, 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ilk duruşması görüldü. Demirtaş duruşmaya, başka bir suçtan tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

    ‘SEGBİS’TE SAVUNMA YAPMAYACAĞIM’

    Kimlik tespitinin ardından savunması için söz verilen Selahattin Demirtaş, “Savunmamı bu koşullarda yapacak durumda değilim. Çünkü mart ayından beri pandemi tedbirleri kapsamında avukatlarımla görüşemiyorum. Şu anda yine karantina tedbirleri nedeniyle yanımda avukat yok. Bana hukuki açıdan yardım edecek avukatlarım yok. Bugün duruşmanın başlaması için SEGBİS odasına çıkıyorum. Hukuki haklarım yerine getirilene kadar esas hakkında savunma yapmayacağım” dedi. Demirtaş’ın avukatı da davaya konu konuşmanın savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, sözlerin de tehdit ve kamu görevlisini hedef göstereme suçunu içermediğini söyledi.

    Yüksel Kocaman’ın avukatı müvekkilinin memur olduğunu, görevini yaparken, tehdide maruz kaldığını belirterek, “Şikayetçiyiz ve davaya katılmak istiyoruz” dedi.

    ‘HUKUKİ AÇIDAN KIYAMETİ KOPARACAĞIM’

    Avukatların katılma talebi ile ilgili beyanlarının ardından tekrar söz isteyen Demirtaş, “Ben SEGBİS vasıtasıyla hiçbir davada esasa ilişkin savunma yapmadım. Mahkemeniz, şayet derhal beraat kararı vermezse, duruşmaya gelip savunma yapmaktan kaçmam. Ancak pandemi koşullarında kronik hipertansiyon hastası olmam da göz önüne alınarak, gerekli koşulların sağlanması durumunda gelip savunmamı yapacağım, hukuki açıdan kıyameti koparacağım. Nelerin yapıldığını, 3 yargıcın gözlerine bakarak anlatacağım. Ben kimseden korkmuyorum. Adalete ve yargıya saygım var. Yüksel Kocaman’dan daha iyi hukukçuyum. 12 yılım yasama meclisinde geçti. Söylediğim her kelimenin hukuki sonuçlarını bilirim” dedi.

    DURUMAYA GELME TALEBİNE RET

    Beyanların ardından ara kararını veren mahkeme, Yüksel Kocaman’ın katılma talebini kabul etti. Demirtaş’ın savunmasını yapmamış olması nedeniyle avukatının beraat talebini reddeden mahkeme, pandemi koşulları nedeniyle de Demirtaş’ın bizzat duruşmaya gelme talebini kabul etmedi. Sonraki celse Demirtaş’ın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılmasına karar veren mahkeme duruşmayı erteledi.

  • Bakan Koca: O firmaya ruhsat vermek isteyen kişiyi görevden aldım

    Bakan Koca: O firmaya ruhsat vermek isteyen kişiyi görevden aldım

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’da, kurucusu olduğu üniversitenin koronavirüs tedavisinde kullanılan yerli ‘Favicovir’ ilacının üretiminde ortak çalıştığı firmaya ruhsat verilmesi sürecindeki iddialarla ilgili konuştu. Koca, “Bu ilacı sentezlemek üzere, kurucusu olduğum üniversiteden bir öğretim üyesi arkadaş, firmaya sadece proje desteği verdi. Ben, sizin kurucusu olduğum yerle ilişkili kıldığınız yere ruhsat verdirmedim. Bunları ilk defa duyacaksınız ve belki de inanmayacaksınız; o firmaya özellikle ruhsat vermek isteyen kamudaki arkadaşlardan birisini de görevden aldım” dedi.

    Sağlık Bakanı Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularını cevapladı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Bakan Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesi’nin koronavirüs tedavisinde kullanılan yerli ‘Favicovir’ ilacının ortak çalışmasını yaptığı firmanın ruhsat alabilmesi için daha önce başvuran 3 firmanın bekletildiğini ileri sürdü. Bakan Koca, CHP’li Emir’in daha önce de gündeme getirdiği konuya ilk kez cevap verdi. Koca, Türkiye’de üretilen ve sentez edilen, devamında 3 firmanın da ayrıca yerli olarak ürettiği, Covid-19 tedavisinde kullanılan ilaçla ilgili iddiaların, kendisinin de kurucusu olduğu kuruluşla irtibatlı kılınıp, her gün dillendirildiğini söyledi.

    ‘TEK FİRMAYA OLMAYACAK, DEDİM’

    Bakan Koca, “Bu ilacın Çin’de 140 dolar olduğu biliniyor. Yaygın kullanımını sağlamak için yerlileşme noktasında biz ısrarcı olduk ve bu ilacı sentezlemek üzere, kurucusu olduğum üniversiteden bir öğretim üyesi arkadaş, bilinen bir firmaya sadece proje desteği verdi. Hiçbir şekilde üniversiteyle asla ve kata bir sözleşme ve menfaat ilişkisi yoktu. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Özellikle o arkadaş da heyecanla bu ilacı üretme çabası içinde oldu, Amerika’da uzun süre bu konuda çalışan birisi olduğu için. Devamında sentez başarıldı. Bu ilacı alabilecek tek yer Bakanlık, yani kamu. 140 dolar olan ilaç için telaffuz edilen 100 dolar oldu. Bu arada 3 tane farklı firma da ham maddesini ithal ederek, ruhsat müracaatını yaptı. Ben, sizin kurucusu olduğum yerle ilişkili kıldığınız yere ruhsat verdirmedim. Bunları ilk defa duyacaksınız ve belki de inanmayacaksınız. Bu 4 firma birbiriyle mücadele içinde, rekabet içinde olan firmalar, bunların hepsi bilinir. Ben nerede konuştuğumu ve neyi konuştuğumu çok iyi biliyorum ve ‘Tek firmaya olmayacak’ dedim, ‘Diğer müracaat eden 3 firmayla birlikte verilecek’ dedim” diye konuştu.

    ‘O KİŞİYİ GÖREVDEN ALDIM’

    Ham madde ithalinin ne olduğunu, maliyetinin 10 doları geçmediğini de bildiğini belirten Koca, “O nedenle ’13-14 dolardan da fazla bunun fiyatı olmayacak, yurt dışı fiyatını verebiliriz; ama kamuya vereceğiniz rakam onda biri olacak yani 13-14 dolardan fazla olmayacak, bunu kabul etmiyorsanız ruhsat yok’ dedim. Yani normalde bu uygulanabilir bir şey değil, kamu mantığıyla yapılabilir bir şey değil. O firma kabul etmedi. İnanın, bunu birçok arkadaşımız iyi bilir, birçok yeri zorladılar ve en sonunda olmadığını gördüler; çünkü 2 firma hemen kabul etti üstelik 10 bin kutu ilaç vermeyi de taahhüt ederek. O durumda, ‘O firma da 10 bin kutu verecek’ dedim ve 4 firmaya biz ruhsat verdik. O firmaya özellikle ruhsat vermek isteyen kamudaki arkadaşlardan birisini de görevden aldım. Bakın altını çiziyorum, ısrarla benimle irtibatlı kıldığınız firmaya ruhsat verilmemesini söyleyen ben, o kişiyi görevden aldım. O, benim görevden alıp başka birisini atadığım kişinin verdiği ruhsatla alındı; ama görevden aldığım kişi şu an özel sektörde. 4 firmaya vermiştik, şimdi 2 firmaya daha verdik, 6 firma oldular” dedi.

    ‘BULAŞICI HASTALIK EŞİTTİR COVİD DEMEK DEĞİLDİR’

    Bakan Koca, ölüm sayıları konusuna açıklık getirmek istediğini kaydederek, şöyle konuştu:

    “Ölüm bildiriminde kullanılan form, 2013 yılından beri kullanılmakta. Bu belgede ‘ölüm şekli’ hanesine hastalığa bağlı doğal ölümün izahı için ‘bulaşıcı hastalık’ veya ‘bulaşıcı olmayan hastalık’ açıklaması da eklenmiştir. Kayıtlar, bu yılki toplam ölümlerin yaklaşık onda 1’inde ölüm şeklinin ‘bulaşıcı hastalık’ sonucu doğal ölüm olduğunu göstermektedir. Onda 9’u ise ‘bulaşıcı olmayan’ hastalık, yaşlılık ve benzeri şeklinde işaretlenmiştir. Bu hanedeki bilgi, ölümün nedenini hastalık bazında göstermez. Buradan Covid-19 ölüm sayıları anlaşılmaz, ‘bulaşıcı hastalık eşittir Covid’ demek değildir. Bulaşıcı tek hastalığın Covid-19 olduğunu düşünmek yanlıştır. TÜİK verilerine göre geçtiğimiz yılın 9 ayı ölüm sayısı 329 bin 274’tür. Yıllık öngörülen yüzde 2 oranında artışla bunun şimdi 336 bin 518 olması beklenir. Bu yılın ilk 9 ayında Covid -19 kaynaklı ölümler dahil 339 bin 26 ölüm gerçekleşmiştir, aradaki fark 7 bin 244’tür. Covid-19 kaynaklı tespit edilmiş ölümlerin sayısı 8 bin 62’dir, daha az veya daha fazla değildir.”

    ‘TABLODA NASIL GÖSTERECEĞİMİZİ TARTIŞIYORUZ’

    Bakan Koca, uluslararası bildirimlerde Türkiye’nin sadece semptomlu hastalara test yapan ülkeler arasında sayıldığına işaret ederek, “Bizim rehberimizde de ‘Semptomlu olanlara test yapılır’ diye yazar. Saha taramalarına da devam ediyor olacağız. Bilim Kurulu’muzla önümüzdeki günler bu konuları tartışıp ‘toplam vaka’, ‘yatan hasta’, ‘hasta’ başlığı altında ne varsa bunun hepsini kamuoyuyla nasıl paylaşacağımızı, tabloda nasıl göstereceğimizi de tartışıp göstermiş olacağız. Bu süreçte, 29 Temmuz’dan bu yana ‘ağır hasta’ sayımız 8 kat arttı. 29 Temmuz’dan bu yana vefat edenlerin, hayatını kaybedenlerin oranı 8 kat arttı. Bu da vatandaşımızı ve sizleri uyarmıyor mu? Ağır hastamız 8 kat artıyor. Evde semptomu olmayan, hastaneye yük olmayanın sayısı mı sizin için önemli? Bu dönemde şundan emin olun; pozitif olup semptomu olmasa bile bütün vatandaşlarımız takibe alındı, bütün vatandaşlarımıza filyasyon yapıldı” dedi.

  • Sağlık harcamaları istatistikleri belli oldu

    Sağlık harcamaları istatistikleri belli oldu

    Sağlık harcamaları istatistikleri belli oldu. 2019 yılındaki sağlık harcaması 201 milyar 31 milyon TL olurken, 2018 yılına oranla yüzde 21,7 arttığı kaydedildi.

    Medya takip kurumu Ajans Press, sağlık ile alakalı medya yansımalarını çıkardı. Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesine göre, geçen yıl sağlık ile alakalı 500 bin 591 haber çıkışı olduğu görüldü. Yine aynı dönemde sağlık kurumları ile alakalı çıkan haber adedi ise 971 olarak gözlenirken, sağlık harcamalarının 811 habere konu olduğu kaydedildi.

    HARCAMALAR HER YIL ARTIYOR

    Ajans Press’in, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, sağlık harcamaları istatistikleri belli oldu. Böylelikle 2019 yılındaki sağlık harcaması 201 milyar 31 milyon TL olurken, 2018 yılına oranla yüzde 21,7 arttığı kaydedildi. Bu harcanan tutarın da 156 milyar 819 milyon TL’si genel devlet sağlık harcaması olarak yapılırken, özel sektör sağlık harcaması 44 milyar 212 milyon TL oldu. Sağlık harcamalarının büyük bir çoğunluğu da hastanelere yapıldı. Geçmiş yıllardaki sağlık harcamalarına bakıldığında ise 2018’de 165 milyar 2014’te 95 milyar, 2010 yılında ise 62 milyar olduğu gözlendi. 2019 yılındaki kişi başına yapılan sağlık harcaması ise 2 bin 434 TL olurken, bunun 2018 yılında 2 bin 38 TL olduğu kaydedildi.

  • Türkiye’de, Çin aşısına gönüllü başvurular başladı

    Türkiye’de, Çin aşısına gönüllü başvurular başladı

    Gelen son dakika haberine göre; 15 Eylül’de ülkemizde Faz 3 çalışmalarına başlanan Çin menşeli Covid-19 aşısı, sağlık çalışanlarından sonra gönüllü vatandaşlar üzerinde de uygulanmaya başlıyor. 18-59 yaş arası, daha önce Covid-19 geçirmemiş vatandaşlar, https://covid19asi.calismasi.info adresinden veya 0850 811 18 80 telefon numarasını arayarak gönüllü olabilecek.

    Covid-19 aşısının uygulamaları Türkiye’de 12 şehirde 25 merkezde devam ediyor. İlk etapta yüksek riskli sağlık çalışanları üzerinde uygulamalarına başlanan aşı, bugüne kadar 726 gönüllü sağlık çalışanı üzerinde uygulandı ve 1237 doz aşı uygulaması yapıldı. Sağlık çalışanları grubundaki uygulamaların güvenlilik verileri olumlu olarak değerlendirildiği için uygulamalar normal riskli vatandaşlara da açıldı.

    Aşılamanın devam eden aşamalarında her 500 gönüllüde ara değerlendirme raporları hazırlanıyor. 6 Kasım tarihinde 518 kişi ile hazırlanan ara güvenlilik raporuna göre, aşının önemli bir yan etkisinin bulunmadığı tespit edildi. En sık görülen yan etkiler yorgunluk (%7,5), baş ağrısı (%3,5), kas ağrısı (%3), ateş (%3) ve enjeksiyon yerinde ağrı (%2,5) olarak raporlandı. Bağımsız veri izleme komitesi, ara güvenlilik raporunu eldeki verilerle değerlendirmesinde aşının güvenliliği ile ilgili çekinceleri olmadığını bildirdi.

    Aşılama; yüksek riskli sağlık çalışanları ve normal riskli gönüllüler olmak üzere iki aşamada devam ediyor. Covid-19 aşısının, toplamda 12 bin 450 gönüllü üzerinde uygulanması planlanıyor.

    Aşı çalışmasında, gönüllülerin bir kısmına gerçek aşı, diğer bölümüne ise plasebo veriliyor. Bu yöntem, bilgisayar programı tarafından rastgele olarak belirleniyor ve hangi gönüllüye ne yapıldığını araştırma ekibi bilmiyor.

    Gönüllü vatandaşlar üzerinde yapılacak denemelerde, her 3 kişiden 2’sine gerçek aşı uygulanacak. Bu sayede gerçek aşı ile aşı olmayanlar arasında etki farkı ortaya konulabilecek. Çalışmanın bitiminde, plasebo kolundaki tüm gönüllüler de tekrar merkezlere davet edilecek ve gerçek aşı uygulaması yapılacak.

  • Türkiye’de son 24 saatte 123 ölü 4542 yeni hasta

    Türkiye’de son 24 saatte 123 ölü 4542 yeni hasta

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 19 Kasım 2020 günlük koronavirüs tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saatte 157 bin 756 Kovid-19 testi yapıldı, 4 bin 542 kişiye hastalık tanısı konuldu, 123 kişi hayatını kaybetti.  Türkiye’de toplam can kaybı 11 bin 943’e yükseldi.

    Ağır hasta sayısı 3 bin 850 oldu, son 24 saatte 2 bin 918 kişinin Kovid-19 tedavisinin tamamlanmasıyla iyileşenlerin sayısı 364 bin 573’e yükseldi.

    AĞIR HASTA SAYISI 3850’YE ULAŞTI

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; “Bugün tespit edilen 4.542 hastamız var. Ağır hasta sayımız 3.850’ye ulaştı. Tedbirleri kendimiz alırsak, zorunlu kısıtlamalara mecbur kalmayız. Salgının seyrini lehimize çeviremezsek hayatımızın her alanında zorunlu tedbirler olabilir. Mücadeleye katılın.

  • AB’den “Türkiye ile ilişkilerde dönüm noktasına yaklaşıyoruz” açıklaması

    AB’den “Türkiye ile ilişkilerde dönüm noktasına yaklaşıyoruz” açıklaması

    Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye ile ilişkilerde gidilecek yöne 10-11 Aralık’ta yapılacak AB Liderler Zirvesinde karar verileceğini belirterek, “İlişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz.” dedi.

    Borrell, AB Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenledi. ABD’deki seçim sonrası AB-ABD ilişkileri, Belarus, Libya, Afganistan, Dağlık Karabağ’daki durum gibi konuları ele aldıklarını vurgulayan Borrell, “Türkiye ile ilişkiler konusunda durumun kötüleştiğini” söyledi.

    AB’nin Doğu Akdeniz konusunda Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan ile dayanışma halinde olduğunu hatırlatan Borrell, Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili son eylemleri ve açıklamalarının BM kararlarına aykırı ve gerilimi tetikleyici olduğunu savundu.

    Borrell, şöyle devam etti:

    “Türkiye’nin davranışının AB ile ayrılığı artırdığını anlaması gerekli. Bunu söylediğim için üzgünüm ama AB dışişleri bakanları böyle düşünüyor. Bizim de arzu ettiğimiz gibi pozitif gündeme dönmek için Türkiye’nin yaklaşımını değiştirmesi gerek. AB Konseyi gelecek ay gidilecek yöne karar verecek. Zaman tükeniyor ve Türkiye ile ilişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz.”

    Türkiye ile ilişkilerde AB’nin pozitif gündem veya yaptırım dışında BM himayesinde Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için zaman tanınması gibi bir seçeneği olup olmadığı sorulan Borrell, aralıkta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nden çıkacak kararı şimdiden tahmin etmenin güç olduğunun altını çizdi.

    Borrell, Doğu Akdeniz konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi için çalışmalarını sürdürdüğü bilgisini vererek, aralıktaki zirveden çıkacak kararın Türkiye’nin tutumuna bağlı olduğunu savundu. Borrell, şu ana kadar olumlu bir sinyal görmediklerini, kapalı Maraş’ın açılması gibi gelişmelerin AB dışişleri bakanları tarafından olumsuz gelişmeler olarak görüldüğünü kaydetti.

    Borrell, “Doğu Akdeniz konulu konferans hakkında tutum belgemiz hazır. Davet edilmesi gereken ülkelerin büyükelçileriyle istişareler yaptık.” dedi.

    Belarus’a yaptırımlar genişleyecek

    Borrell, Belarus konusunda ise AB’nin yaptırım paketini genişleteceklerini söyledi. Belarus’ta ağustosta yapılan seçim sonrası Alexander Lukaşenko dahil 50’den fazla Belaruslu yetkiliye yaptırım uygulayan AB’nin bugüne kadar kişileri hedef aldığını hatırlatan Borrell, pakete bazı kuruluş ve şirketlerin de ekleneceğini dile getirdi.

    Belarus yönetiminin yaptırımlara rağmen muhalefete yönelik baskıya devam ettiğini dile getiren Borrell, AB üyesi ülkelerin çoğunun yeni yaptırım paketi hazırlanmasını istediğini, bazı hassas ekonomik noktalara odaklanacaklarını ifade etti.

    ABD-AB ilişkilerini ABD’deki seçimden sonra dışişleri bakanları ile ilk kez ele alma fırsatı bulduklarına dikkati çeken Borrell, stratejik olarak kendine yeten bir AB’nin ABD’nin de çıkarına olacağına işaret etti. Borrell, AB’nin stratejik otonomisinin tartışıldığını ancak AB’nin Washington’un en iyi ortağı olmaya devam edeceğini aktardı. Borrell, ABD’nin yeni dışişleri bakanı belli olduğunda AB Dışişleri Bakanları Toplantısına davet edeceğini söyledi.

    Afganistan konusunda gelecek hafta yardım konferansı düzenleneceğini ve AB’nin ülkedeki barış sürecine desteğinin devam edeceğini vurgulayan Borrell, Dağlık Karabağ hakkında ise bölgede kalıcı bir çözüm için AGİT Minsk Grubunun çalışmalarına katkıya hazır olduklarını bildirdi.

    Borrell, toplantıda Libya’nın da ele alındığını, sorunun çözümü için dönüm noktasına doğru cesaret verici gelişmeler gördüklerini ancak zorlukları da azımsamadıklarını ifade etti. Borrell, Libyalıların dış müdahale olmadan çözüm için gerekli desteği hak ettiğini vurguladı.

    Etiyopya’daki çatışmalara da değinen Borrell, durumun ciddi endişe kaynağı olduğunu, insani kriz tehlikesi bulunduğunu belirterek, diyalog çağrısında bulunduklarını hatırlattı ve desteğe hazır olduklarını söyledi.

  • Bakan Soylu: Önümüzdeki yıl PKK’nın defteri kapatılacak

    Bakan Soylu: Önümüzdeki yıl PKK’nın defteri kapatılacak

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Yurt içi terörist sayısı 340 seviyesinin altına düşmüştür. Yurt içinde PKK’nın defteri, önümüzdeki yıl şu tarihlere ulaştığımızda kapatılacaktır” dedi.

    Ankara’da Jandarma Havacılık Okul Komutanlığı’nın düzenlediği pilotluk ve teknisyenlik kursunu tamamlayan askerler için Şehit Orgeneral Eşref Bitlis Kışlası’nda mezuniyet töreni düzenlendi. Törene İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile birlikte, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir ve askeri personel katıldı.

    ‘TERÖRÜ KAYNAĞINDA YOK EDEN BİR ANLAYIŞIMIZ VAR’

    Burada konuşan Bakan Soylu, Türkiye’nin güvenlik yönetimi açısından büyük ve tarihi bir değişim yaşadığını belirterek, “Türkiye eskiden yabancı ülkelerden aldığı insansız hava araçlarıyla (İHA) sağlanan emanet bir istihbaratla terörle mücadele etmeye çalışıyordu. Bugün milli İHA ve SİHA’larımızla ürettiğimiz istihbarat ve izleme ağı, PKK’yı 3 bin rakımındaki mağaralarında dahi takip edebilmektedir. Eskiden terörle mücadele etmek için bize saldırılmasını beklerdik, bugün yaz, kış kesintisiz operasyon yapan, terörü kaynağında yok eden bir anlayışımız var” dedi.

    ‘YURT İÇİ TERÖRİST SAYISI 340’IN ALTINA DÜŞTÜ’

    Türkiye’nin tarihinde görülmemiş ikna ve teslim rakamlarına ulaştığına dikkat çeken Bakan Soylu, “Son 4 yılda emniyet ve jandarmamızın ikna yöntemiyle ulaştığı sayı 824 kişidir. Kendiliğinden teslim olanlar ile birlikte bu sayı 1842 kişi olmuştur. Örgüte katılım ise 5 binli rakamlardan geçen yıl için 130, bu yıl için ise hâla 52 seviyesindedir. Ve yurt içi terörist sayısı da 340 seviyesinin altına düşmüştür” diye konuştu.

    ‘ÖNÜMÜZDEKİ YIL PKK’NIN DEFTERİ KAPATILACAKTIR’

    Türkiye’nin devletiyle milletiyle kamu kurumlarıyla sivil toplum organizasyonlarıyla demokrasisiyle hukukun üstünlüğüyle ve elde ettiği güvenlik kapasitesiyle birlikte çok başarılı ve stratejik adımlar attığını kaydeden Bakan Soylu, şöyle dedi:

    “Önümüzdeki yıl terörle mücadele hedefimizde ulaşacağımız temel nokta, son darbeyi vurmaktır. Zaten eylem yapamaz hale gelmiş olan, telsizlerle konuşmaktan bile çekinen ancak sivilleri hedef alabilen, salgında insanlara ekmek götüren Vefa Sosyal Destek Grubu’na bile saldırmaktan utanmayan bu hainlerin ipini inşallah 2021 yılı içinde çekmiş olacağız. Bunun için hem ikna çalışmalarımızı hem de sahadaki operasyonlarımızı kesintisiz ve daha güçlü şekilde sürdürme kararlılığındayız. Özellikle örgütün kış üslenmesini önlemek, önümüzdeki günlerin ilk hedefidir. Bu kış sahadan hiç çıkmayacağız. Allah nasip ederse 2021 yılında, şu tarihlere geldiğimizde terör örgütünün Türkiye’de kalan fertlerinin teslim olduğunu, teslim olmayanların ya kaçtığını ya da etkisiz hale geldiklerini göreceğimize inanıyorum. Yurt içinde PKK’nın defteri, önümüzdeki yıl şu tarihlere ulaştığımızda kapatılacaktır.”

    ‘BU ÜLKENİN EN BÜYÜK MALİYETİ TERÖRDÜR’

    Dünyanın bir yol ayrımında olduğunu ancak maalesef yolunu şaşırmış durumda olduğunu ifade eden Bakan Soylu, şunları söyledi:

    “Batılı ülkeler eskiden gizli yaparlardı, artık alenen terör örgütleriyle anlaşma yapar, iş tutar hale gelmiştir. Yakaladığımız teröristlerin bize verdikleri ifadeleri, o bölgede elde ettiğimiz istihbaratları milletimizle paylaşsak kendilerine ‘büyük’ diyen ülkelerin yüzüne bakmak kimsenin içinden gelmez. Büyük ama işleri zavallı olan ülkeler. Kravatlarını takıyorlar, kendi kamuoylarının karşısına çıkıyorlar, sonra da diyorlar ki ‘terörü lanetliyoruz’. Zavallılar, beslediğiniz, büyüttüğünüz terör örgütleri, terörü besliyor. Milletimiz hepsini görmektedir. Ama Türkiye yolunu şaşıranlardan değildir, hedefi, prensipleri nettir. Herhangi bir korkusu, çekincesi, önünü göremediği bir süreç söz konusu değildir. Bu ülkenin en büyük maliyeti terördür. Onun için bizler bu ülkede tam güvenliği sağlamak zorundayız. Bunun için ortaya koyduğumuz gücümüz de yeterlidir, stratejimiz de doğru bir stratejidir.”

    Konuşmaların ardından Bakan Soylu ve protokol üyeleri, mezun olan 34 pilot ve 31 teknisyene brövelerini takarak diplomalarını verdi.

  • MEB sınavlar için tarih verdi

    MEB sınavlar için tarih verdi

    MİLLİ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un imzasıyla illere gönderilen genelgede, 4 Ocak’a kadar yüz yüze veya uzaktan olmak üzere hiçbir sınavın yapılmayacağı bildirildi.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un imzasıyla 81 ile ‘Yüz Yüze Eğitime Ara Verilmesi’ konulu genelge gönderilerek, uzaktan eğitim faaliyetlerinin nasıl yürütüleceğine ilişkin detaylar iletildi. Genelgede, tüm ülkelerde olduğu gibi mevsim şartlarının da etkisiyle artan Covid-19 salgını nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nda alınan karar gereği, resmi ve özel örgün eğitim ile hayat boyu öğrenme kurumlarındaki tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerine 20 Kasım ile 4 Ocak arasında uzaktan eğitim yoluyla devam edileceği belirtildi.

    Genelgede, sınavlar konusuna da açıklık getirilirken, “4 Ocak 2021 tarihine kadar yüz yüze veya uzaktan olmak üzere hiçbir şekilde sınav yapılmayacaktır. Bu tarihten sonra sınavların, ilgi ve yazılarda belirtilen ölçme ve değerlendirmeye ilişkin usul ve esaslar kapsamında okul ortamında yüz yüze yapılması planlanmaktadır. Ancak 04 Ocak 2021 tarihinden sonra ölçme ve değerlendirme faaliyetleri ile ilgili hususlar salgın sürecinin seyrine göre değerlendirilerek ayrıca duyurulacaktır” denildi.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Bıçak kemiğe dayandı

    Bilim Kurulu Üyesi: Bıçak kemiğe dayandı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, ev içi bulaşlara dikkat çekerek, “Çayı koy geliyoruz’, ‘maç var birlikte izleyelim’, ‘yaş günü yaptık, gelin pasta keselim’, bu tür davetler, bir araya gelmeler olursa alınan tedbirler baypas edilmiş olur, kısa devre olur. Dolayısıyla evde oturmalıyız, eve de kimseyi almamalıyız” dedi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Youtube ve Twitter hesaplarından yaptığı videolu paylaşımda, koronavirüse karşı alınan yeni tedbirlerin yeterli olup olmayacağına ilişkin açıklama yaptı. Özlü, alınan tedbirlerin yeterli olup olmayacağının merak edildiğini belirterek, “Umarım yeterli olur. Bu biraz bize de bağlı. Sadece idari tedbirler ile bir pandemiyi durdurmak mümkün olmaz. Toplumun da katılması, destek vermesi lazım” dedi.

    ‘ALINAN TEDBİRLER BAYPAS EDİLMİŞ OLUR’

    Her alanın denetlenemeyeceğini belirten Özlü, şunları kaydetti:

    “Bu süreçle ilgili kamusal alanları denetleyeceğiz. Mesela sokağa çıkma yasağında birisi bu yasağı ihlal ederse yaptırımlara maruz kalacak. Yasağın uygulanacağı diğer alanlar ile ilgili denetim, yaptırımlar uygulanacak; bunlarda sorun olmaz. Ama bulaşma sadece buralarda olmuyor. Ev içi buluşmalar, ev içi toplanmalar buralar Türkiye’de bulaşmanın olduğu sıcak alanlar. Aile içi bulaşlar Türkiye’de çok fazla. Diyelim ki hafta sonu insanlar hava karardığında sosyalleşmek için restoranlara, kafelere, sinemalara gidiyorlardı. Ya da eş-dost buluşup keyifli vakit geçiriyorlardı. Şimdi çıkamayacaklar evden. Şimdi evde kalınca da birbirlerini evlere davet edebilirler, bir arada olmak isteyebilirler. Özellikle aynı apartmanda, aynı sitede oturanlar ya da mahallede yakın oturanlar bir araya gelmek isteyebilirler. ‘Çay demledim gelin, birlikte çay içelim’, ‘çayı koy geliyoruz’, ‘maç var birlikte maç izleyelim’, ‘yaş günü yaptık, gelin pasta keselim’ bu tür davetler, bir araya gelmeler olursa alınan tedbirler baypas edilmiş olur, kısa devre olur. Alınan idari kararların etkili olması için, salgının durdurulması için biz de vatandaş olarak bu konuda duyarlı olmalıyız.”

    ‘YASAKLARA GERİ DÖNMEK ZORUNDA KALABİLİRİZ’

    Özlü, tedbirlerin amacının kalabalıklaşmayı, karşılaşmayı, bulaşı azaltmak olduğuna dikkat çekerek, “Dolayısıyla evde oturmalıyız, eve de kimseyi almamalıyız. Evde de hane halkının dışındaki kişiler ile bir araya gelmek güvenli değil. Sokağa çıkmayız ama evde bulaşma devam edebilir. Hepimizin bu konuda sürece destek vermesi gerekiyor. Bunu yapmazsak bizi zora sokacak, canımızı yakacak radikal kararlara, yasaklara geri dönmek zorunda kalabiliriz” ifadelerini kullandı.

    ‘BIÇAK KEMİĞE DAYANDI’

    Yasaklarla birlikte durumun rehavetinin anlaşılması gerektiğini belirten Özlü, “Bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra bir şey yokmuş gibi davranmaya devam edersek giderek kapanacağız. Daha sert, daha radikal yasaklar gelecek, o da hepimizi zora sokacak. Artık bunu hep birlikte içselleştirmeliyiz, virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz. Sosyal alanlar ve kamusal alanlarda dikkat etmemiz gereken hususlar ile ilgili yaptırımlar bizi biraz daha bu konuda zorlayacak; ama kendi evlerimizde, kendi aile içi birlikteliklerimizde çok dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.