Kategori: Türkiye

  • Flaş iddia: Kısıklı’da bir araya geldiler

    Flaş iddia: Kısıklı’da bir araya geldiler

    Bloomberg, dün gece Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifasını duyurmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nurettin Canikli ve Naci Ağbal ile İstanbul’daki evinde bir araya geldiğini yazdı.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasının ardından resmi makamlar sessizliğini korurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Kısıklı’da dün gece sürpriz bir zirve gerçekleştiği yazıldı.

    Bloomberg’ün konuya dair doğrudan bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı habere göre, Erdoğan, yeni Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal ve eski Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ile bir araya geldi. Görüşmede para politikası tartışıldı.

    Canikli, Ağbal ve Cumhurbaşkanlığı ofislerinden habere dair yorum gelmedi.

    Bloomberg, görüşmenin Albayrak’ın istifasının birkaç saat sonrasında yapılmasına dikkat çekti.

    REUTERS: CANİKLİ’Yİ AĞBAL İSTEDİ

    Öte yandan, Reuters da dün gece Kısıklı’da gerçekleşen zirveye dair bir haber geçti.

    Ağbal, iki kaynağın verdiği bilgiye göre hafta sonunda İstanbul’da kamu ve özel bankaların genel müdürleri, sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri ve düzenleyici kurumlar ile tek tek görüşerek ekonomideki gelişmeleri değerlendirirken, ardından dün akşam Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a brifing verdi.

    Bu toplantıda Nurettin Canikli ve ekonomi politikaları kurulu üyesi Servet Bayındır’ın da yer aldığını kaydeden kaynaklar, “Canikli ve Bayındır, Ağbal’ın talebi doğrultusunda o toplantıda teknik bilgilendirmeler yaptı” dedi.

    Bir kaynak ise Canikli’nin bugün MYK’da yapacağı ekonomi sunumunun iptal edildiğini belirterek, “Daha önce belirlenen program çerçevesinde Canikli’nin bugün MYK’da yapacağı ekonomi sunumu iptal edildi” dedi.

  • İletişim Başkanlığı ‘Albayrak’ açıklaması yapacak!

    İletişim Başkanlığı ‘Albayrak’ açıklaması yapacak!

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün akşam sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla sağlık koşullarını gerekçe göstererek istifa ettiğini duyurdu. Birazdan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan konuyla ilgili açıklama yapılacak.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün akşam saat 19.00 civarında Instagram’dan yaptığı duyuruda “Yaklaşık beş yıldır sürdürdüğüm bakanlık görevime sağlık sorunlarım nedeniyle artık devam edememe kararı aldım” ifadelerini kullanıldı.

    AK Parti’den bir çok milletvekili istifanın kabul edilmemesi yönünde taleplerini sosyal medyadan iletirken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan birazdan açıklama yapılacağı öğrenildi.

    Ayrıntılar geliyor…

  • Merkez Bankası Başkanı’ndan ilk açıklama

    Merkez Bankası Başkanı’ndan ilk açıklama

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm politika araçlarının kararlılıkla kullanılacağını bildirdi.

    Ağbal, yaptığı yazılı açıklamada, Merkez Bankası olarak temel amaçlarının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunu, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm politika araçlarının kararlılıkla kullanılacağını vurguladı.

    Para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişimin güçlendirileceğinin altını çizen Ağbal, “19 Kasım 2020 tarihli Para Politikası Kurulu toplantısına kadar mevcut durum ve beklentiler gözden geçirilip gelişmeler de yakından takip edilerek; oluşacak veri ve değerlendirmeler ışığında gerekli politika kararları alınacaktır.” ifadelerini kullandı.

  • Yaya önceliği uygulamasıyla ölüm sayıları azaldı

    Yaya önceliği uygulamasıyla ölüm sayıları azaldı

    İçişleri Bakanlığı, ‘trafikte yaya önceliği’ düzenlemesinin yürürlüğe girdiği 26 Ekim 2018 tarihinden sonra, kaza yerinde ve sonrasında yaya ölümlerinde yüzde 26,7 düşüş yaşandığını duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre; 26 Ekim 2018 tarihinde Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklikle ışıklı trafik işareti bulunmayan; ancak trafik işareti ile belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya ve okul geçitlerinde geçiş önceliği ilk defa yayalara verilmişti. Bu değişikliğin ardından toplumda ‘yaya öncelikli trafik’ bilincini oluşturmaya yönelik sürücü ve yayaları kapsayacak şekilde, bakanlıkça 81 ilde eş zamanlı ‘Öncelik Hayatın Öncelik Yayanın’ sloganıyla yaya güvenliğine yönelik kampanya başlatıldı.

    Kampanya kapsamında illerde bulunan yaya geçitlerinin fiziki durumları tekrar gözden geçirilirken, eğitim çalışmalarına da önem verildi. 2019 yılından bugüne kadar 3 milyon 678 bin 963 sürücü ve yayaya önceliğin yayada olduğunun vurgulanması amacıyla bilinçlendirme eğitimleri verildi. 20 Ekim itibarıyla 17 bin 948 yaya geçidine ve 11 bin 355 okul geçidine ‘önce yaya’ ikonu uygulandı.

    KAZA YERİNDE ÖLÜMLER 35,5 DÜŞTÜ

    Trafikte yaya önceliği düzenlemesiyle birlikte trafik kazalarına bağlı yaya ölümleri de düşmeye başladı. Kanun teklifinin mecliste kabul edildiği tarihten önce 6 Ekim 2016- 25 Ekim 2018 tarihleri arasında kaza yerinde 1077 yaya hayatını kaybetti.

    Kanun değişikliğinin kabul edildiği 26 Ekim 2018 tarihinden 25 Ekim 2020 tarihine kadar geçen sürede, kaza yerindeki yaya ölümleri 382 kişi azalarak, 695’e düştü.

    Düzenlemeyle birlikte kaza yerinde yaşanan ölümlerde yüzde 35,5’lik bir düşüş sağlandı.

    Yine kanun değişikliği öncesi 26 Ekim 2016 -25 Ağustos 2018 tarihleri arasındaki dönemde toplam 3 bin 230 yaya, kaza yerinde ya da sonrasında hayatını kaybetti.

    Değişiklik sonrasında kaza yeri ve sonrasında hayatını kaybeden yaya sayısı ise 864 azalarak 2 bin 366’ya düştü. Böylelikle kaza yeri ve sonrasında yaya ölümlerinde yüzde 26,7’lik düşüş sağlandı.

  • Türkiye’de son 24 saatte 81 can kaybı 2311 yeni hasta

    Türkiye’de son 24 saatte 81 can kaybı 2311 yeni hasta

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin 5 Kasım 2020 tarihli günlük koronavirüs hasta tablosunu açıkladı.

    Tabloya göre Türkiye’de son 24 saatte 146 bin 28 test yapıldı. 2 bin 311 kişiye koronavirüs hastalığı tanısı kondu. Bugün hayatını kaybedenlerin sayısı 81 kişi daha artarak 10 bin 639’a çıktı.

    Son 24 saatte iyileşenlerin sayısı bin 714 kişi arttı toplam iyileşen hasta sayısı 322 bin 379’a yükseldi. Bakan Koca ağır hasta sayısının düne kıyasla 100 kişi daha fazla olduğunu söyleyedi. Bugünkü ağır hasta sayısı 2 bin 564 olarak açıklandı.

    “AĞIR HASTA SAYISI DÜNDEN 100 FAZLA”

    Bakan Fahrettin Koca; “Bugün tespit edilen 2.311 yeni hastamız var. Ağır hasta sayımız dünden 100 fazla. Bu artışa engel olmak zorundayız. Hastalığa yakalanmayı göze alacak kadar mecbur olmadıkça temas ve hareketlilikten uzak durun. Hijyene önem verin. Maske kullanın.”

  • Garanti belgeleri ve servis fişlerinde ‘elektronik’ dönem

    Garanti belgeleri ve servis fişlerinde ‘elektronik’ dönem

    Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Resmi Gazete’de yayımlanan Garanti Belgesi, Satış Sonrası Hizmetler, Tanıtma ve Kullanma Kılavuzu yönetmeliklerinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliklere ilişkin bilgi verdi.

    Mevcut düzenlemelere göre, ürünün üreticisi veya ithalatçısı tarafından hazırlanan garanti belgeleri ile servis istasyonlarınca satış sonrası hizmetler kapsamında verilen teslim belgeleri ve servis fişlerinin imzalı ve kaşeli şekilde kağıt üzerinde tüketicilere sunulduğunu hatırlatan Pekcan, satın aldığı ürünün garanti belgesini veya servis fişini kaybeden tüketicilerin uyuşmazlık söz konusu olduğunda mağduriyet yaşayabildiğine işaret etti.

    Pekcan, bunun firmalar açısından bürokrasiye ve maliyete neden olduğunu, diğer taraftan içinde bulunulan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde kağıt üzerinde belge uygulamalarının temas riskini de artırdığını ifade etti.

    Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla garanti belgelerinin ve servis fişlerinin artık elektronik ortamda da tüketicilere verilmesine olanak sağlayan yasal altyapıyı hayata geçirdiklerini vurgulayan Pekcan, yönetmelik değişikliğiyle yapılan düzenlemeleri şöyle aktardı:

    “Yeni dönemde, garanti belgeleri ile ürünün servis istasyonuna teslim edildiğinde verilen teslim belgeleri ve servis istasyonunca düzenlenen servis fişleri kalıcı veri saklayıcısıyla elektronik ortamda tüketicilere verilebilecek.

    Tüketicinin talep etmesi halinde bu belgelerin yazılı ve basılı olarak verilmesi zorunlu olacak. Elektronik ortamda verilen söz konusu belgelerde imza ve kaşe şartı aranmayacak.

    Mevcut uygulamada olduğu gibi, elektronik ortamda verilen belgelerde de belgenin tüketiciye sunulduğuna ilişkin ispat yükü ürünün satıcısında olacak.

    Servis fişleri ve teslim belgelerinin verildiğine ilişkin tüketiciden yazılı olarak veya elektronik ortamda onay alınacak. Tüketicinin onayının alındığının ispat yükü servis istasyonunda olacak.”

    Tablet, drone, elektrikli kaykay ve akıllı saatlerde garanti belgesi zorunluluğu

    “Garanti Belgesiyle Satılması Zorunlu Ürünler Listesi”nin de Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’nde şubat ayında yapılan değişikliklere uyumlu şekilde revize edildiğine dikkati çeken Pekcan, “Bu kapsamda tablet, drone, elektrikli kaykay, akıllı saat ve bileklik, görme engelliler için kitap okuyucu, sanal gerçeklik gözlüğü, ATV araç, motorlu bisiklet, motorlu scooter, yat, akıllı ev ve otomasyon sistemi gibi ürünlerin de garanti belgesiyle satılması zorunlu hale getirildi.” değerlendirmesinde bulundu.

    Tanıtma ve kullanma kılavuzlarında da düzenleme

    Tanıtma ve kullanma kılavuzlarının da elektronik ortamda tüketicilere verilebilmesine imkan sağlandığını belirten Pekcan, yeni düzenlemeyle ürünün veya ambalajının üzerinde bu kılavuza nasıl erişileceğine ilişkin bilgilendirme yapılacağını ifade etti.

    Pekcan, tüketicilerin satış sonrası hizmete ihtiyaç duyduğunda doğru ve güncel yetkili servislere ulaşmasını sağlamak amacıyla ürüne ilişkin yetkili servis istasyonlarının ve yedek parça temin edilebilecek yerlerin, üreticinin veya ithalatçının kurumsal internet sitesinde ve Bakanlık tarafından oluşturulan Servis Bilgi Sistemi’nde (www.servis.gov.tr adresli internet sitesinde) yer aldığına ilişkin bilgilendirmelerin de tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer almasının zorunlu hale getirildiğini vurguladı.

    Bakan Pekcan, söz konusu yönetmeliklerde yapılan değişikliklerin 1 Ocak 2021’den itibaren yürürlüğe gireceğini kaydetti.

  • Türkiye, 1 Ocak sabahına bu zamlarla uyanacak

    Türkiye, 1 Ocak sabahına bu zamlarla uyanacak

    Vergi Usul Kanunu’na göre her yıl ekim ayında 12 aylık ortalama üretici fiyat artışına göre belirlenen yeniden değerleme oranı TÜİK verileri uyarınca bu yıl yüzde 9.11 oldu. Buna göre trafik cezaları, cep telefonu, pasaport, ehliyet vb. harçlara 2021 yılında yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor.

    Bazı vergiler ile harç ve cezalarda yapılan yıllık artışta referans olarak kullanılan 2021 yılı yeniden değerleme oranı belli oldu.

    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasında, “Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde (Yİ-ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmi Gazete ile ilan edilir.” hükmü yer alıyor.

    TÜİK’in bugün açıkladığı verilere göre yeniden değerlemede referans oran yüzde 9.11 oldu. Dolayısıyla, 2021 yılında vergi harç ve cezalara yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor ancak uygulanacak rakamların Cumhurbaşkanı kararı ile değişebilecek ve Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe girecek.

    YÜZDE 9.11 ORANINDA

    Örneğin, 2019 yılında MTV’deki artış, yeniden değerleme oranı olan yüzde 23,73 yerine, Cumhurbaşkanı kararı ile yüzde 15,9 olarak belirlendi.

    Artışla birlikte yurtdışından getirilen cep telefonları, ehliyet, pasaport, tapu harçları, motorlu taşıtlar vergisi ve trafik cezaları yeniden değerleme oranı olan yüzde 9.11 oranında zamlanacak.

    1 yıl süreli pasaport için ödenen 304.40 TL’lik harç 1 Ocak itibarıyla 332 TL’ye çıkacak. Sürücü belgeleri için ödenen 249 TL’lik harç ise yeni yıldan itibaren 271’ye çıkıyor.

    Buna göre vergi harç ve cezalara 2021 yılında yüzde 9.11 oranında zam gelmesi bekleniyor.

    Yüzde 9.11 oranında uygulanacak zamdan sonra 2021 yılında pasaport harçlarının şu şekilde olması bekleniyor:

    • 6 aylık pasaport için harç bedeli 208,30 TL’den 227,27 TL’ye çıkacak.
    • 1 yıllık pasaport için harç bedeli 304,40 TL’den 332,13 TL’ye çıkacak.
    • 2 yıllık pasaport için harç bedeli 497 TL’den 542,27 TL’ye çıkacak.
    • 3 yıllık pasaport için harç bedeli 705,90 TL’den 770,20 TL’ye çıkacak.

    TRAFİK CEZALARI

    2021 yılında yeniden değerleme oranında artırılan trafik cezalarının da şu şekilde olması bekleniyor:

    • Emniyet kemeri kullanmamak, 132 TL’den 144 TLye
    • Hız sınırını yüzde 10-30 aşmak, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Hız sınırını yüzde 30-50 aşmak, 598 TL’den 652 TL’ye
    • Hız sınırı yüzde 50’den fazla aşmak , 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Kırmızı ışıkta geçmek, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Park yasağına uymamak, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Cep telefonuyla konuşmak, 288 TL’den 314 TL’ye
    • Araçtan bir şey atmak, dökmek, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Alkollü araç kullanmak (birinci defa) 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Alkol testine itiraz etmek 3.516 TL’den 3.836 TL’ye
    • 2.defa alkollü yakalanmak 1.539 TL’den 1.679 TL’ye
    • 3. defa alkollü yakalanmak 2.473 TL’den 2.698 TL’ye
    • Uyuşturucu madde alarak kullanmak 6.333 TL’den 6.910 TL’ye
    • Makas atmak, 1.228 TL’den 1.340 TL’ye
    • Hurdaya çıkarılmış aracı sürmek 2.473 TL’den 2.698 TL’ye
    • Tescil belgesini bulundurmamak, 112 TL’den 122 TL’ye
    • Plakanın okunmasını engellemek, 505 TL’den 551 TL’ye
    • Aracı plakasız kullanmak, 2.081 TL’den 2.270 TL’ye
    • Sahte plaka takmak, 6.129 TL’den 6.687 TL’ye
    • Araca yazı yazmak, resim, bayrak takmak, 132 TL’den 144 TL’ye
    • Muayenesiz araç kullanmak, 288 TL’den 314’TL’ye
    • Ehliyetsiz araç kullanmak, 2.473 TL’den 2.698’TL’ye
    • Ehliyeti yanında bulundurmamak, 288 TL’den 314 TL’ye
  • Bakan Selçuk’tan yüz yüze eğitim açıklaması

    Bakan Selçuk’tan yüz yüze eğitim açıklaması

    Milli Eğitim Bakanı Selçuk, yüz yüze eğitimin genişleyip genişlemeyeceğiyle ilgili olarak, “Önümüzdeki hafta yeni değerlendirmeler yapılabilir” açıklaması yaptı.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitimle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Kocaeli’de konuşan Bakan Selçuk şunları kaydetti: “Bizim okulların açılması konusunda bildiğimiz alınan kararlar sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir heyetin Bilim Kurulu’nun da tavsiyeleri doğrultusunda yaptığı çalışmalara bağlı. Her zaman söylüyoruz bu dinamik bir süreç. Hem küresel anlamda dinamik hem ulusal anlamda dinamik bir süreç. Her gün yapılan testleri çalışmalar Sağlık Bakanlığı’nın ortaya koyduğu çaba ve gayret bilim insanlarımızın, hekimlerimizin, hemşirelerimizin çabaları daha iyiye doğru gitsin diye gösteriliyor. Bu büyük bir çaba, biz de bu çabanın farkındayız. Dünyayı izliyoruz, Türkiye’yi izliyoruz. Her gün, her an izlemeye devam ediyoruz ve özel bir yazılımla her sınıfımızı gözlemleyebiliyoruz. Bu bağlamda bu dinamik gidişin sürecine bağlı olarak yeni kararlar, yeni yaklaşımlar, yeni tedbirler almakla ilgili elbette hazırız. Ne gerekiyorsa bütün bunları hayata geçirebilmek için arkadaşlarımızla birlikte yoğun bir çalışma içerisindeyiz.” dedi.

    “TEMENNİMİZ ELBETTE OKULU AÇIK TUTMAK”

    Temennilerinin tüm sınıfları tüm düzeyde açık tutmak olduğunu söyleyen Bakan Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Okullar konusu, birlikte istişare edilerek, değerlendirmeler yapılarak aldığımız bir karar. Önümüzdeki süreçte gidişatın nasıl oluşacağı tamamen verilere bağlı olarak değerlendirilecek. Bundan dolayı da bizim şimdiden, çok önceden şu ay şu olacak, bu ay bu olacak deme imkanımız yok. Bugünlerde tekrar yeni değerlendirmelerin içindeyiz, bu değerlendirmelere bağlı olarak hangi sınıflar ne şekilde açılacak bizim temennimiz elbette okulu açık tutmak ve eğitimle alakalı bir kurum olarak elbette çocuklarımızın sınıfta olmasını istiyoruz. Temennimiz tüm sınıfları, tüm düzeyde açmak. Bu kararı verirken verilere bakmak zorundayız. Biz bilim insanlarının, Sağlık Bakanlığı’nın ortaya koyduğu verileri dikkate alarak yeni kararlarla da ilgili istişareleri elbette yapacağız.”

    “ÇOCUKLARIMIZIN HATIRI İÇİN DAHA DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ”

    Habersiz olarak okulları gezdiğini söyleyen Bakan Selçuk, “Aylardır okulları geziyorum, habersiz olarak sınıfları ziyaret ediyorum o kadar memnumun ki çocuklarımızın davranışlarından ve ortaya koydukları çabadan. Biz çok çok az uyarılarla, çok az dikkat çekmelerle süreci rahatlıkla yönetebiliyoruz. O yüzden de çocuklara yönelik olarak lütfen maske, mesafe, temizlik koşullarına uyalım uyarısını elbette eğitimsel bir yolla uyum temelli olarak gösteriyoruz. Yaptığımız uyum çalışmalarında da bunu tekrar tekrar ortaya koyduk. Ama benim asıl değerlendirmem yetişkinlere ilişkin. Biz yetişkinlerin çok daha dikkatli olması ve böyle hassas bir konuda çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bir konuda dikkatli olmalı, maske mesafe ve temizlik konusunda daha hassas olmaları okulların açık tutulması ve çocuklarımızın öğrenme kaybı yaşamaması için, bu ülkenin geleceği için, çocuklarımızın hatırı için daha dikkatli olmak zorundayız.”

    Milli Eğitim Bakanı Selçuk, yüz yüze eğitimin genişleyip genişlemeyeceğiyle ilgili olarak, “Önümüzdeki hafta yeni değerlendirmeler yapılabilir” açıklaması yaptı.

    Selçuk, okulların tümüyle açılması iddialarıyla ilgili olarak, “Bahsi geçen tarihler ya da açıklamalar bizim tarafımızdan yapılmadığı sürece bunun dikkate alınmaması gerektiğini rica ederim” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan’dan hakaret içeren karikatüre tepki

    Erdoğan’dan hakaret içeren karikatüre tepki

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız Charlie Hebdo dergisinde kendisine yönelik hakaret içerikli karikatüre tepki göstererek ”Ben neyim ki, sevgili peygamberime, sevgililer sevgilisine bu denli hakaret eden namussuzlarla ilgili benim bir şey söylememe de gerek yok zaten” dedi. Erdoğan, başsavcılığa suç duyurusunda da bulundu. AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, Suriye’de yeni bir harekat mesajı da verdi.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan’a Allah’tan rahmet dileyerek başladı.

    Erdoğan, “Bizlerle birlikte bu ülkede gerçekten demokrasi mücadelesinde çok aydınlık geleceğe imzalar atan bu kardeşimiz iki dönem milletvekili, sonunda da bizimle Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi olarak çalıştı. Son dönemde gerçekten çok çile çekti. Kendisini arkadaşlarımızla birlikte ebedi aleme uğurlarken dünyaya da bir mesajı verdik. O mesaj da bizim birlikteliğimizin, kadim medeniyetimizin gereği neyse, orada dayalı olduğu anlayışıydı. Kendisine rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum” diye konuştu.

    Hatay ve İskenderun’a “geçmiş olsun” dileklerini ileten Erdoğan, önceki gün Amanoslardan Türkiye’ye eylem için giren iki teröristin, güvenlik güçlerinin dikkati ve feraseti sayesinde kısa sürede tespitinin, büyük bir felaketin önüne geçtiğini söyledi. Erdoğan, “Her ikisi de güvenlik güçlerimizce etkisiz hale getirilen teröristlerin, daha önce belirlenen bir grubun son üyeleri olduğu anlaşılmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyor, her birinin alınlarından öpüyorum” ifadesini kullandı.

    Erdoğan, bu olayın, Türkiye’nin Suriye merkezli terör saldırıları konusundaki hassasiyetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.

    SURİYE’DE YENİ OPERASYON MESAJI

    Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile İdlib’deki ısrarlı duruşun bir bahane veya vehim değil, somut güvenlik kaygılarına dayandığını hiç kimsenin inkar edemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

    “Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin, bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkarılmazsa ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum.”

    Erdoğan, Suriye’den Türkiye’ye gelen terör örgütü DAEŞ mensuplarının eylem arayışlarının sürdüğünü, geçtiğimiz günlerde yakalanan çok sayıdaki teröristten bildiklerini belirterek, “Suriye’deki varlıklarını DEAŞ’la mücadeleye bağlayanların bahanesinin altı da boştur. DEAŞ’la gerçek anlamda yalnızca Türkiye mücadele ediyor” dedi.

    “TEK GAYEMİZ GÜVENLİĞİMİZİ SAĞLAMAK”

    Rusya’nın, İdlib bölgesindeki Suriye Milli Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısının, bölgede kalıcı barış ve huzurun istenmediğinin işareti olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Amerika’nın, Suriye’nin Irak sınırı boyunca oluşturmaya çalıştığı yapının, yeni çatışmaların, acıların, trajedilerin habercisi olduğu da açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçlerle onların güdümündeki terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanıyla, canıyla ödüyor. Biz bu riyakarlığa, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe seyirci kalamayız. Çünkü sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay’daki olay bunun en son ve müşahhas örneğidir.

    Suriye topraklarına çöreklenen ama DEAŞ’la bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Türkiye’nin gücü gerekiyorsa Suriye’yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir. Ama biliyoruz ki Suriye üzerinde yapılan hesapların, ülke halkının yaşadığı zulmü sona erdirmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bizim tek gayemiz kendi güvenliğimizi sağlamak, Suriye halkının huzura ve esenliğe kavuşmasını sağlamaktır. Bunun dışında kimsenin ne toprağında ne petrolünde ne hakkında ne de hukukunda gözümüz bulunmuyor.”

    “SORUMLULUĞUMUZ AĞIR”

    Bir asırdır emperyalistlerin oyun sahası haline dönüşen bu kadim coğrafyanın artık içine sokulduğu cendereden kurtulma vaktinin geldiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

    “İnşallah bu kutlu çıkışın en büyük destekçisi de Türkiye olacaktır. Suriye’yi dilim dilim bölme çabalarına karşı ortaya koyduğumuz tavır bunun içindir. Libya’nın geleceğini kukla darbeciler eliyle karartma girişimlerinin önünü kesmemiz bunun içindir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılma mücadelesine verdiğimiz destek bunun içindir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve ülkemizin Doğu Akdeniz’deki haklarını savunma kararlılığımız bunun içindir. Siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri gücümüzü artırmaya, kendimiz yanında kardeşlerimize ve dostlarımıza destek olmak için de ihtiyacımız bulunuyor. Velhasıl sorumluluğumuz ağırdır. AK Parti olarak Meclis grubumuzla, genel merkezimizle, teşkilatımızla, belediyelerimizle bu şuur etrafında çalışmak mecburiyetindeyiz. Kabinemiz de aynı anlayışla gece gündüz çalışıyor. İnşallah ülkemizi hedeflerine ulaştırarak, halkımızın güvenine layık olacağız.”

    CUMHURİYETİN KURULUŞUNUN 97. YIL DÖNÜMÜ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cumhuriyet’in kuruluşunun 97. yıl dönümüne ulaşılacağına işaret ederek, “Milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyorum. Geçtiğimiz asrın başlarında Balkanlardan Kafkaslara, Karadeniz’den Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada saldırıya uğrayan devletimize, Anadolu toprakları bile çok görülmüştü. Bugünkü topraklarımızı parça parça bölerek paylaşmayı, milletimizi Anadolu’da esir haline getirmeyi ve hatta tümden tasfiye etmeyi planlayanların hesaplarını, İstiklal Harbimizle bozmuştuk. Dönemin şartlarında razı olabileceğimizin asgarisini oluşturan, Misakımilli’nin bile gerisindeki bugünkü sınırlarımızda, kendimize yeni bir gelecek kurduk. Milli iradenin üstünlüğü ilkesi üzerine inşa edilen Cumhuriyetimiz, işte bu geleceğin sembolüdür” değerlendirmesinde bulundu.

    Önceki asırda dünyayı kan ve gözyaşına bulayanların, Türkiye’yi de hiçbir zaman rahat bırakmadıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak kendilerine bağlı ve bağımlı tutmak isteyenlerin, farklı görünümler ve isimler altında sürekli işbaşında olduğunun altını çizdi.

    Recep Tayyip Erdoğan, “Yeri geldi toplumsal yapımıza saldırdılar. Yeri geldi darbe yaptırdılar. Yeri geldi terör örgütlerini üzerimize saldılar. Yeri geldi vesayet düzeni kurdular. Hamdolsun milletimiz her saldırının ardından yeniden iradesine sahip çıktı, ülkeyi yeniden rayına oturttu” diye konuştu.

    Erdoğan, İstiklal Harbini yöneten Meclis’in, bugüne kadar yaşadığı tüm badirelerin ardından dimdik ayağa kalkmayı başardığına dikkati çekti. Erdoğan, en son 15 Temmuz’da kuşatılmasına ve bombalanmasına rağmen milletle birlikte darbecilere cesaretle direnen Meclis’in, ikinci kez gazilik unvanıyla şereflendiğini hatırlattı.

    Erdoğan, Cumhuriyetin, tüm bu badirelerden sıyrılıp gelerek bugünlere ulaştığını vurguladı.

    “2023 HEDEFLERİMİZE ULAŞMAKTA KARARLIYIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğunu dile getirdi. Milli şair Mehmet Akif Ersoy’un, “Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen. İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen. Bir Sinan bir de Süleyman gerek.” dizelerini okuyan Erdoğan, “Bunun için elimizdeki her değer gibi, Cumhuriyetimize de sahip çıkacağız” ifadesini kullandı.

    Yakın zamanda bölgede yaşananların, bu gerçeğin en açık ispatı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Geçmişten bugüne hepimizin bildiği tüm eksiklerine, tüm sıkıntılarına rağmen Cumhuriyetimize var gücümüzle sahip çıkarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Nasıl İstiklal Harbimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa ordumuza ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir.’ diyerek istikamet göstermişse, bugün bizim de ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması demek, her alanda dünyanın en üst ligindeki varlığını tescil etmesi demektir. Ülkemizin son 7 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırı dalgası kimi alanlardaki ilerlememizi yavaşlatmış olsa da 2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Böylece bizden sonraki nesillere 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmış olacağız.”

    Erdoğan, konuşmasında bu gece Müslümanlar için özel bir gece olduğunu belirtti. “Mevlit Kandili değil, Leyle-i Mevlid” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbime bizleri, adı güzel, kendi güzel Muhammed’in dünyaya vasıl oluşunun bir seneidevriyesine daha kavuşturduğu için hamdediyorum. Bu mübarek gecenin günahlarımızın affına vesile olmasını diliyorum. Bu kutlu gece hürmetine Rabb’imin kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları, yaptığımız hayırları dergahı izzetinde kabul buyurmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    FRANSA’DA CHARLIE HEBDO’NUN HAKARET İÇEREN KARİKATÜRÜNE TEPKİ

    “Maalesef, İslam ve Müslüman düşmanlığının, Peygamber Efendimize saygısızlığın özellikleAvrupa’daki yöneticiler arasında adeta kanser gibi yayıldığı bir dönemden geçiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa’da Peygamber Efendimizle ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duyduk. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberime, Sevgililer Sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten” değerlendirmesinde bulundu.

    Bu sözler üzerine salondaki milletvekilleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uzun süre ayakta alkışladı.

    Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Üzüntüm ve öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır. Hedefin şahsımız değil, savunduğumuz değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarınınolduğunu da görüyor ve biliyoruz. Hatta hatta bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Aile mefhumunu bir kenara koymak suretiyle bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, hala bunlar buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar. Bu pazarda size yer yok. İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa’nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir. Fransa ve genel olarak Avrupa, Macron’un ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların bu kısır, provokatif, çirkin, nefret tohumları saçan politikalarını hak etmiyor. Sağduyulu Avrupalıları, kendileri ve çocukları adına aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gidişe karşı inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman ve Türk düşmanlığını, iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtmenin kılıfı olarak kullanmaya çalışanlardan, o kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz.”

    “1442 YIL ÖNCE MEDİNE HALKININ VERDİĞİ ŞEKLİYLE TEKRARLAYALIM”

    “Peygamber Efendimize hakareti savunarak, kararmış kalplerini cesaretlendirmeye çalışanlara cevabı, 1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım.” diyen Erdoğan, “Taleal Bedru” ilahisinin sözlerinin bir bölümünü okudu.

    “Ay doğdu üzerimize/Veda tepesinden/Şükür gerekti bizlere/Allah’a davetinden/ Ey bize gönderilen elçi/Yüce bir davetle geldin/Geldin Medine’ye şeref verdin/Merhaba ey Sevgili” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mekke’ye Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya, tüm dünyaya, tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz, son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir” diye konuştu.

    Türklerin özgürlüğünün sembolü olarak gördükleri ezanı ve bayrağı için gerektiğinde canını veren bir millet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunların karşısında mı boynumuzu büküp, susup duracağız Bunların karşısında mı onurumuzdan vazgeçeceğiz Bunların karşısında mı yönümüzü başka tarafa çevireceğiz Birileri böyle yapabilir ama Türk milleti, inancına ve değerlerine yönelik hiçbir saldırı karşısında böyle cibiliyetsiz bir tavır asla takınamaz” değerlendirmesinde bulundu.

    Türklerin kendi dininin yanı sıra diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir millet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Asırlardır bu topraklarda cami, kilise, sinagog, yan yana müntesiplerine hizmet vermiştir. Hatta ecdadımızın koruması altına alınmıştır. Devletin koruması altına alınmıştır. İstanbul’dan Hatay’a bunun sayısız örneği hala vardır. Şimdi buradan ben Batı’ya sesleniyorum, hepsine sesleniyorum, siz değil misiniz, Ruanda’da yüzbinlerce insanı katleden Siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi katleden Siz değil misiniz Afrika’nın her ülkesine sadece ‘elmas, fosfat, altın var’ diye giren ve oradaki insanları katleden. Siz katilsiniz, katil. Bugün hala aynı şeylerin arayışı içerisindesiniz ama kusura bakmayın. Lübnan’a gidiyorsun. Ne işin var senin Lübnan’da? Lübnan’da bir felaket yaşanıyor, oraya güya istikamet vermeye gidiyor. Ne oldu aradığını buldun mu orada Bulamadın. Niye Kovdular seni kovdular. Vaka bu. Tanındıkça bunlar her yerden kovulacak. Adeta, bunlar, Haçlı Seferini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferlerinden itibaren ne zaman ki Avrupa üzerinden gelen fitne ve kin tohumları bu topraklara düşmeye başlamıştır o vakit huzur bozulmuştur. Bin yıl birlikte yaşadığımız insanlarla bir anda düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz sadece dışardan ve içerden maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunduk. Tehcir ve mübadele gibi hadiseler Batılı güçlerin topraklarımızda sahneledikleri oyunların acı sonuçlarıdır. Buna rağmen ülkemizde vatandaşımız veya misafirimiz olarak bulunan diğer dinlerin mensupları eşsiz bir hoşgörü ve saygı iklimi içinde hayatlarını sürdürüyor.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Türkiye’de çok sayıda kilise ve sinagog bulunduğunu belirtti. “Topraklarımız içinde, bu vatanda 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor ve bunlar devletimizin yedieminindedir, güvencesi altındadır. Hiç kimsenin inancına, ibadetine, kutsalına müdahale etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz” diyen Erdoğan, son 18 yılda kilise ve diğer ibadet yerlerinin restorasyonu ile farklı inançlara sahip insanların dini özgürlük alanını genişletmek için birçok adım attıklarını vurguladı.

    Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, Hristiyan ve Musevi vatandaşların sıkıntısını, derdini daima kendi sorunları olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Ülkemizdeki hoşgörü anlayışı Avrupa’daki gibi faşist suratların yüzlerine maske yaptıkları türden bir riyakarlık değil inancımızın köklerinden ve kalplerimizin derinliklerinden gelen samimi bir hissiyattır. Almanya’da Mevlana Camisi’ne sabah namazında 100-150 kadar Alman polisinin girmesini bana Şansölye Merkel izah edemez. Ne yaptığına bakarım. Sadece görüşmek, konuşmak bunlar çıkar yol değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya’da oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın inancına, kimliğine eğer gerekli değeri vermiyorsanız kusura bakmayın. O insanların ciddi bir kısmı şu anda senin vatandaşın. Onların inanç hürriyetine, onların eğitim, öğretim özgürlüğüne, onların yaşam hürriyetine değer vermen lazım ama yok böyle bir şey. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla biz hiç kimseye inancından, kökeninden, renginden, mezhebinden, meşrebinden ötürü husumet beslemeyiz.”

    “MİNSK ÜÇLÜSÜ İPE UN SERİYOR”

    Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısıyla başlayan çatışmalara da değinen Erdoğan, Ermenistan’ın Azerbaycan Türklerinin topraklarını işgal etmesinden bu yana 30 yılın geçtiğini anımsattı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Minsk Üçlüsü” olarak adlandırılan Amerika, Rusya ve Fransa’nın bu sorunu çözemediğini belirtti.

    “Minsk Üçlüsü’nün adeta ipe un serdiğini” söyleyen Erdoğan, “Her toplantı; oturdular, konuştular, dağıldılar şeklinde geçti” ifadesini kullandı.

    Liderle görüşmelerinin devam ettiğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “En son dün akşam Sayın Putin ile de bir görüşmemiz oldu. Kendileri ile buradaki süreci etraflıca ele aldık. Dedik ki ‘Artık bu işe Kafkaslar’da bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapayım. Bu işi artık tatlı bir yere bağlayalım’ dedik. Heyetinizi gönderin, heyetlerimizle görüşmeler yapsın. Dışişleri bakanlarımız birbirleri ile görüşmeler yapsın ama bir şeye karar vermemiz lazım. Bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz Daha önce kendileriyle görüştük. Bu konuda samimi bir adım atalım. Burada bu işi bitirmek durumundayız. Biz samimiyiz, ben sizin de samimi olduğunuza inanıyorum, bu adımı atalım. Güzel bir görüşme oldu, temennim odur ki inşallah bunu neticelendiririz. Tabii kırmızı çizgilerimizi de söyledik, bu kırmızı çizgilerimiz aşıldığında da hiç kimse kusura bakmasın babamızın oğlunu gözümüz görmez.

    Bize diyorlar ki ‘Siz Orta Doğu’dan, Suriye’den Azerbaycan’a asker gönderiyorsunuz, yabancı güçler gönderiyorsunuz’ filan, felan. Ben de Sayın Başkan’a bir şey söyledim, ‘Şu anda 2 bin civarında istihbari olarak tespit ettiğimiz PKK’lıları YPG’lileri şu anda Ermenistan 600 dolar maaşla oraya aldı, orada savaşıyorlar, yabancı savaşçılar olarak onlar orada.’ ‘Benim onlardan haberim yok’ dedi. ‘Ben şimdi size haber veriyorum’ dedim. Bunun üzerinde durmanız lazım. ‘Bu PKK’lılar, YPG’liler nereden geliyor biliyor musunuz ‘ dedim. Suriye’de bunlar çalışıyordu, Suriye’den oraya ithal ve bu konuda da dayanışmamız lazım. Benim özellikle tabii Sayın Putin’in PKK, YPG bunlara yüz vereceğine ihtimal vermiyorum ama Paşinyan’a bunu söylemesi lazım. Aksi takdirde gereği yapılır.”

    “TERÖRİST, KALBİ KARA, ELİ KANLI BİR CANİDİR”

    İslama ve Müslümanlara saldıranların en büyük bahanesinin ve hilesinin bu kavramları terörle özdeşleştirmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Peygamber Efendimize hakareti de düşünce ve fikir özgürlüğü kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Hollanda’da bir müsvedde var ya, adı da güya Özgürlük Partisi, ne özgürlüğü ya, adı özgürlük arkasında ne takarsan var. Halbuki Müslümandan terörist olmaz, teröristten de Müslüman olmaz. Zira terörist kendi amaçlarına ulaşmak için masum insanları katletmekten çekinmeyen, bu yolda her yöntemi kullanabilen, kalbi kara, eli kanlı bir canidir” diye konuştu.

    Teröristi, hangi dine mensup olursa olsun, tüm sıfatlarının ötesindeki amaçları ve eylemleriyle tanımlamak gerektiğine değinen Erdoğan, “Kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın teröristi böyle görmeyen ve tavır geliştirmeyen herkes Fransa’nın düştüğü duruma düşer. Aynı şekilde Peygamber Efendimize yönelik saygısızlıkların özgürlükle izahı da en bayağısından bir kandırmacadan başka bir şey değildir. Halbuki Peygamber Efendimiz, insana insan olduğu için saygı duyan, kişinin dini dahil diğer tüm vasıflarına bunun ardından bakan bir anlayışa sahipti” dedi.

    Erdoğan, “Osmanlı tarihinde Osman Bey’den Fatih Sultan Mehmet Han’a kadar tüm padişahların Hristiyan ve Musevi toplumlarıyla bir arada yaşama iradelerinin ürünü sayısız örnek vardır” diye konuştu.

    İslam’ı ve Müslümanları, kendinden başka hiç kimseye tahammülü olmayan, terör yoluyla diğer dinlerin mensuplarını hedef alan bir konuda veya bir konumda göstermenin, İslam dinine yapılan en büyük bühtan olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

    “Bu öyle büyük bir bühtandır ki güya İslam adına terör eylemi yapanların Müslümanlardan başka kimsenin kanını döktükleri, başka kimseye zarar vermedikleri gerçeğini dahi gizler. Zulüm gören Müslüman, ölen Müslüman, tüm yükü çeken yine Müslüman. Buna karşılık bunun gürültüsünü çıkartan, istismarını yapan, rantını yiyen, terörizm üzerinden İslam’a ve Müslümanlara hakaret eden ise Batı ve Avrupa. Bu çarpıklığı dile getirdiğimiz, yüzlerine vurduğumuz için de bize saldırıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, imkan bulduğumuz her platformda, hakkı ve hakikati savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

    “BU MÜCADELEYİ BAŞARIYA ULAŞTIRMAKTA KARARLIYIZ”

    Türkiye’nin, dünyadaki siyasi ve ekonomik güç dengelerinin yeniden şekillendiği kritik süreçte tarihi bir mücadelenin içinde olduğunun altını çizen Erdoğan, “Milletimizin birliği ve beraberliği ile devletimizin büyüklüğünden aldığımız güçle, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız” diye konuştu.

    KILIÇDAROĞLU’NA SERT TEPKİ

    Adil, ahlaklı, iyi, güzel, hayırlı olanı istediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Dün, Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma. Sen ne biçim siyasetçisin Sana siyasetçi demek için sokaktan binlerce şahit getirmek lazım. Senin siyasetle alakan yok. Sende o yürek varsa siyasetçiysen benimle, siyasetçi arkadaşlarımla ilgili konuş. Biliyorsun ki onlar seni paçavraya çevirirler. Yakılacak çantalar arıyorsan, sizde çok. Yanınızda beyaz Türkler çok. Onların yakacak çantaları da vardır. O ayrı bir konu. Zeka yoksunu bir adamsın. Zira airbusları satmamızı istiyorsun. Onunla bunun ne alakası var. Birisi stratejik bir ürün. Bu, sadece Fransa’nın da değil zavallı. Bunun ortakları arasında İngiliz’i, İtalyan’ı, Alman’ı var. Tüm bunlarla beraber, bir ortaklığın, bir konsorsiyumun ürünü. Bundan bile senin haberin yok. Bu kadar zavallısın sen. CHP’ye gönül veren kardeşlerime diyorum ki iyi tanıyın bu adamı. Ülke için maalesef bu bir sıkıntı.”

    “BU ZİHNİYET, AVRUPA DEMOKRASİSİNİ KANSER GİBİ SARIYOR”

    “Bu erdemli mücadelede attığımız her adımda karşımızda geçmişi sömürge ve katliam gibi insanlık suçlarıyla dolu olanları bulmamız, gittiğimiz yolun doğruluğunun işaretidir.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan,son iki asırdır dünyayı demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, hukuk devleti gibi kavramlar üzerinden yönetenlerin gerçek yüzlerinin son dönemde ardı ardına yaşanan krizlerle birlikte ortaya çıkmaya başladığını dile getirdi.

    Erdoğan, “Bu cilalı maskenin ardındaki faşist, ırkçı, kibirli, kendinden olmayan herkesi düşman gören zihniyet, Avrupa demokrasisini kanser gibi sarıyor. Avrupa değerleri, Fransa değerleri denen ve tüm dünyaya dikte edilen ilkeler, bizzat bunları vazedenler tarafından çiğnenmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

    Özellikle İslam ve Türk düşmanlığının gizlenmeye dahi gerek duyulmayan bir kompleksin dışa vurumu olarak tüm Avrupa’da yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, “Bedelini dünyanın ve insanlığın kalan kısmının tamamının acı ve sefalet olarak ödediği sahte özgürlük ve refah düzenlerinin tehdit altına girdiğini görenlerin hırçınlığı her geçen gün artıyor” diye konuştu.

    “ZAFER, AZERİ TÜRKÜ KARDEŞLERİMİNDİR”

    Türkiye’nin bu çirkin ve nobran zihniyetin saldırılarına rağmen, medeniyetinin ve tarihinin mirası olan sorumluluklarını yerine getirdiğini vurgulayan Erdoğan, bunun için Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada mücadele yürüttüklerini söyledi.

    Azeri Türklerinin kaybettiği toprakların ciddi bir kısmını geri aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, “İnşallah en kısa zamanda kaybettikleri toprakların, inanıyorum ki tamamını geri alacaklar. Azeri Türkler topraklarına yeniden dönecekler. İnanıyorum ki zafer, Azeri Türkü kardeşlerimindir. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Buradaki mücadelede her an yanlarında olduk, yanlarında olmaya da devam edeceğiz” dedi.

    Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’e Türkiye ve tüm dostları için daha huzurlu, güvenli, müreffeh bir dünyaya kavuşmuş olarak girmeyi hedeflediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı güçlendirdikçe hedeflerimize biraz daha yaklaşıyor, mazlumlar ve mağdurlar nezdindeki itibarımızı sürekli yükseltiyoruz. Girdikleri yanlış yolu düzeltmeye çalışmak yerine, çıkış yolunu ülkemizi kuşatma altına alarak arayanların sonu hüsran olacaktır. Muhteris ve zalim yönetimleri bekleyen akıbet bir süre sonra kendi ülkelerinde dahi sokağa çıkamayacakları bir nefretin odağı haline dönüşmektir. Biz kendi yolumuzda ilerlemeyi sürdüreceğiz.”

    SORULARI YANITLADI

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’nın ardından Meclis’te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.

    Fransa’nın Ankara Büyükelçiliğinin, vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat uyarısı yaptığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Biz şu anda kendi büyükelçimize… Şu anda orayla ilgili hukuki bir süreç var. Buradaki ayağı var, oradaki ayağı var. Bu süreci başlatıyoruz. Fransa’nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa biz o kararı bir görürüz, gözden geçiririz. Bunlara karşı mukabil adımları da biz atarız. Türkiye bir kabile devleti değil, hele hele Macron gibilerin baktığı, tanıdığı bir devlet de değil” diye konuştu.

    “Sınır ötesi harekata ilişkin ‘Bir gece ansızın gelebiliriz.’ ifadesini kullanıyorsunuz ama bugün sanki yeni bir sınır ötesi harekata ilişkin ipuçları verdiniz. Böyle bir durum söz konusu mu ” sorusuna Erdoğan, “Gerçekten öyle bir sınır ötesi operasyonu anladın mı Biz zaten sınır ötesindeyiz. Pençe’de, Barış Pınarı’nda, Zeytin Dalı’nda, bütün oralarda her an varız ve şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız” karşılığını verdi.

    MHP’nin, “askıda ekmek” kampanyasına muhalefetten eleştirilerin geldiğinin dile getirilmesi üzerine Erdoğan, “Her şeyi bizden öğrenmeyin. Türkiye’de böyle bir şey var mı Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye’de var mı Buna inanıyor musunuz Bazı şeyleri siz kendiniz bir çözün. Var mı böyle bir şey Elhamdülillah, bugün asgari ücretiyle, maaşıyla, her şeyiyle birçok ülkeyi geride bırakmış bir Türkiye var. Büyüme oranına bakıyorsun, şu anda dünyada hamdolsun en iyi noktada olan bir ülkeyiz. IMF’in, OECD’nin ölçeklerine bakıyorsun, en iyi konumda olan ülke konumundayız ama bunlar hesap kitap bilmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

    ERDOĞAN’DAN CHARLIE HEBDO DERGİSİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda, derginin yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni ve karikatürist hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma yapılarak şüpheliler hakkında kamu davası açılması talep edildi.

    Söz konusu yayının basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedilen suç duyurusu dilekçesinde, basın kuruluşlarının basın etik kurallarına uymasının, bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınmasının gerekliliği ifade edildi.

    Anayasa’nın 26 ve 28’inci maddelerinde basına sınırsız bir ifade özgürlüğü tanınmadığı belirtilen dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında da basın özgürlüğünün, basının ödev ve sorumluluklarıyla birlikte zikredildiği bildirildi.

    Söz konusu ödev ve sorumlulukların, başkalarının şöhret ve haklarının zarar görme ihtimalinin bulunduğu, özellikle şahsın itibarının söz konusu olduğu durumlarda özel önem arz ettiği hatırlatılan dilekçede, derginin yayınında basın özgürlüğünün getirdiği sorumluluk bilinciyle hareket edilmediği aktarıldı.

    Charlie Hebdo’nun kullandığı görsel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişiliği, saygınlığı ve itibarınının hedef alındığı, cumhurbaşkanına hakaret suçunun işlendiği belirtilen dilekçede, “Arz olunan ve resen göz önünde bulundurulacak hususlar çerçevesinde şüpheliler hakkında atılı suçtan soruşturma yapılarak haklarında kamu davası açılmasını talep ederim” denildi.

  • Bankalarda unutulan 217 milyon TL TMSF’ye devredildi

    Bankalarda unutulan 217 milyon TL TMSF’ye devredildi

    TMSF yetkililerinin bu yıl başında ilan ettiği zaman aşımına uğrayan hesaplar için süre 15 Eylül’e kadar uzatılmasına rağmen, bankalarda yine 217 milyon lira unutuldu.

    Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yetkililerinin tüm çağrıları ve süre uzatımına rağmen, unutkan mudiler bankalarda son 10 yıldır işlem yapılmayan 1 milyon 44 bin hesapta 217 milyon lirasını bıraktı.

    Bankacılık Kanunu’nun 62’nci maddesi gereğince, bankalar nezdinde hak sahipleri tarafından yapılan en son işlem, talep veya yazılı talimat tarihinden itibaren 10 yıl süreyle aranmayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar zaman aşımına uğruyor.

    Zaman aşımına uğrayan hesaplar ise gelir kaydedilmek üzere TMSF’ye devrediliyor.

    Bu yıl itibarıyla, en son 2009’da işlem görmüş ve hak sahipleri tarafından aranmayan hesapların TMSF’ye devri gerçekleştirildi. Söz konusu devir için son tarih haziran ayının 15’i olarak belirlenmişti. Ancak Fon, tüm dünyayı etkisi altına alan yen tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle müşterilerin mağdur olmaması için bu süreyi 15 Eylül’e ertelediğini duyurmuştu.

    Fonun tüm çağrılarına ve süre ötelemesine rağmen, hesaplarda yine milyonlarca lira unutuldu.

    30 bin mudi parasını çekti

    Alınan bilgiye göre, bankalar tarafından ocak ayı başından ağustos sonuna kadar zamanaşımı listeleri ilan edilirken, bu kapsamda TMSF’ye devredilen toplam hesap sayısı 1 milyon 44 bin oldu.

    Bu hesapların muhtelif döviz cinsinden (TL, dolar ve avro) karşılığı da yaklaşık 217 milyon lira olarak kayıtlara geçti.

    TMSF’ye devredilen hesaplar bireysel ve kurumsal hesaplar olarak bir ayrıma tabi olmazken, çoğunluğunu bireysel hesaplar oluşturdu.

    Bankalar tarafından ocak ayından itibaren hak sahiplerine yapılan bildirimler ve ilanlar neticesinde zaman aşımına uğrayan hesaplar için yaklaşık 30 bin mudi ise bankalara başvurarak, paralarını TMSF’ye devredilmeden önce çekti.

    2011’den bu yana TMSF’ye 1 milyar 185 milyon lira devredildi

    TMSF’ye, 2011-2020 döneminde, zaman aşımına uğradığı için toplam 5 milyon 418 bin hesap devredildi. Bu hesaplarda unutulan toplam tutar ise 1 milyar 185 milyon lira oldu.

    Bu yıl TMSF’ye devredilen meblağın, 2011’den bu yana en yüksek rakam olması dikkati çekti.

    Son 10 yılda TMSF’ye devredilen hesap adedi ve zaman aşımı tutarı verileri şöyle:

    YILLAR HESAP ADEDİ (Bin Adet) ZAMANAŞIMI TUTARI (Milyon TL)
    2011 248 43
    2012 373 179
    2013 591 162
    2014 228 96
    2015 330 64
    2016 601 93
    2017 498 83
    2018 838 98
    2019 667 150
    2020 1.044 217
    TOPLAM 5.418 1.185