Kategori: Türkiye

  • İkinci dalga da birinci dalga kadar tehlikeli

    İkinci dalga da birinci dalga kadar tehlikeli

    Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Cantürk, pandemide ikinci dalgaya hazırlıklı olduklarını söyleyerek, “İkinci dalga da birinci dalga kadar tehlikeli. Eğer kurallara uymazsanız ölen kişi sayısı ve vaka sayısı artar” dedi.

    Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Cantürk, pandemide ikinci dalgaya hazırlıklı olduklarını söyledi. Koronavirüs ile ilgili hala bilinçsiz vatandaşların olduğunu belirten Cantürk, “Bunlar üzücü ama sadece bizlerin değil, dünyanın her yerinde yeniden bir dalgalanma var, bu dalgalanma bizde de oluyor. Bizim de daha önceki açıklamalarımızda ikinci dalganın, birinci dalgadan daha iyi kontrol edilebileceğini söylemiştik. Bu iş çok basitleşti anlamında değil. Gerçekten çok ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Sadece Türkiye’yi değil, dünyayı zorlayan bir mesele bu. Biz, ikinci dalgaya daha hazırlıklıyız. Hastanelerimiz hazır, İstanbul’da yapılmış merkezler var, yeni hastaneler açıldı. Bizim hastanelerimiz açısından bakıldığı zaman kişisel koruyucu ve ekipmanlar temin edildi, ultraviyole ışınlar temin edildi, mekanlarla ilgili acil eylem planları oluşturuldu, personeller daha bilinçli. Sokağa çıktığınız zaman da aslında vatandaşlar daha bilinçli. Tabii ki bilinçsiz vatandaşlar da var, zaten mustarip olunan konu da o bilinçsiz vatandaşlar. Onlarla ilgili mesajların iletilmesi gerekiyor” dedi.

    ‘KURALLARA UYULMAZSA ÖLEN KİŞİ VE VAKA SAYISI ARTAR’

    İkinci dalganın birinci dalga kadar da tehlikeli olduğunu söyleyen Cantürk, “Sonuç itibariyle bakıldığı zaman birinci dalgadaki sürece göre daha hazırlıklıyız. Bu ‘İkinci dalga çok daha basit geçecek, korkmayalım’ anlamına gelmesin. İkinci dalga da birinci dalga kadar tehlikeli. Eğer kurallara uymazsanız, sokağa çıktığınız zaman ya da bir topluluğa girdiğiniz zaman maskeniz yoksa ve sosyal mesafeye dikkat etmiyorsanız, temizlik kurallarına uymuyorsanız, düğünler, dernekler, taziye gibi yerlerde kurallara uymuyorsanız ölen kişi sayısı ve vaka sayısı artar” diye konuştu.

    ‘KAPIDAN KAFASINI ÇIKARMAZ’

    Kurallara uymayan kişilerin hastalığı yaşayan kişileri görmeleri durumunda kapıdan kafalarını çıkarmayacağını ifade eden Cantürk, “Buradan şu mesajı da vermek lazım. Kurallara uymayan arkadaşlarımız hakikaten Covid-19’a yakalanmış, zatürre olmuş, nefes darlığı çeken, sırt ağrısı çeken, öksüren hastanın çektiği sıkıntıyı görmeli. Onu gördüğü zaman inanın kapıdan kafasını çıkarmaz. Biz bunları gördük, yaşayan çok yakın arkadaşlarımız da oldu. Onlar yaşarken onlara nasıl yardım ederiz endişesini ve acizliğini gördük” dedi.

    ‘VATANDAŞLARIMIZIN KURALLARA UYMASI GEREKİYOR’

    Cantürk, vatandaşların kurallara uyması gerektiğini belirterek, açıklamasına şöyle devam etti:

    “Vatandaşların ikinci dalga birinci dalgadan daha kolay yönetilecek dememize aldanmaması lazım. Hazırlıklıyız, elimizde imkanlarımız var, yoğun bakımlarımız ve eylem planlarımız hazır ama vatandaşlarımızın kurallara uyması gerekiyor. Aksi takdirde işler daha kötüye gider. 10 kişi ölüyordu, 13 oldu, 20 oldu, 60 kişiye çıktı. Bu ilerleyen zamanlarda 70’e de çıkar, 100’e de çıkar 500’e de çıkar. Bu duruma gelmemesi lazım hadisenin. Bunun iki sonucu olur. Kayıplarımız artar, her bir kayıp bizim için çok önemli aynı zamanda da ekonomik kayıplarımız da artar. Sokağa çıkma yasakları başlar, fabrikalar iptal olur, iş dünyası iptal olur, insanlar evlerine ekmek götüremezler. O noktaya gelmemek için en küçük tedbire riayet etmek gerekiyor.”

  • Türk Tabipler Birliği’nden Bahçeli’ye cevap

    Türk Tabipler Birliği’nden Bahçeli’ye cevap

    MHP lideri Bahçeli’nin kapatılmasına yönelik çağrısının ardından Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada ”Uyarı ve öneri paylaşmak etik sorumluluğumuzdur. Sözlerimizin arkasında, görevimizin başındayız” denildi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, koronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden vatandaş ve sağlık çalışanları için sağlık kurumlarına siyah kurdele asma kararı alan Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) sert tepki göstermişti. TTB’nin kararını “zehirli ve zillet bir komplo” olarak niteleyen Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması için çağrı yapmıştı.

    Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi toplantısının ardından yapılan açıklamada, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına yönelik bilimsel verilere dayalı uyarı ve önerilerin kamuoyu ile paylaşılmasının birliğin evrensel, yasal ve etik sorumluluğu olduğu vurgulandı.

    ”SÖZLERİMİZİN ARKASINDA, GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ”

    Açıklamada ”Covid-19 salgınında kaybettiğimiz meslektaşlarımızı siyah kurdele ile anmak ve başka kayıplar olmasın diye çabalamak ise kaybettiklerimize ve yakınlarına karşı vefa borcumuzdur” denildi.

    Açıklamada ayrıca Türk Tabipleri Birliği ve hekimlerin dün olduğu gibi bugün ve yarın da bu sorumluluğunu yerine getirmeye devam edeceğinin altı çizilirken, “Merkez Konsey üyeleri olarak sözlerimizin arkasında, görevimizin başındayız” ifadeleri kullanıldı.

  • Çavuşoğlu: Yunanistan’dan gelen mesajlar ılımlı

    Çavuşoğlu: Yunanistan’dan gelen mesajlar ılımlı

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan tarafından son zamanlarda Doğu Akdeniz konusunda ılımlı mesajlar geldiğini fakat Yunanistan’ın maksimalist politikalarından vazgeçmediğini bildirdi.

    Bakan Çavuşoğlu, CNN Türk’te katıldığı “Tarafsız Bölge” programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Doğu Akdeniz konusunda son gelişmelere ilişkin, Çavuşoğlu, Yunanistan’ın maksimalist yaklaşımlarından vazgeçmediğini ve bu tutumunu terk etmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin ön koşulsuz müzakerelere hazır olduğunu ve herkesle müzakere edebileceğini dile getirdiğini aktardı.

    Çavuşoğlu, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in son zamanlarda Doğu Akdeniz konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin, şu ifadeleri kullandı:

    “2-3 gündür Yunanistan Başbakanı’ndan gelen mesajlar daha ılımlı. Son zamanlarda daha ılımlı mesajlar gelmeye başladı. Yunanistan’ın Oruç Reis gemisinin ikmal ve bakım için Antalya Limanı’na dönmesini fırsat bilerek daha pozitif mesaj vermeye başladı ama bir taraftan da “Bunun daha fazlasını istiyoruz.” diyerek, maksimalist tutumlarını da sürdürüyorlar.”

    Çavuşoğlu, Kardak krizinden sonra başlayan istikşafi görüşmelerin, anlaşmalarla çözülemeyen sorunların birlikte nasıl çözülebileceğine karar vermek için kurulmuş bir mekanizma olduğunu kaydederek, iki ülke arasında var olan sadece bir sorunun değil, sorunların tamamının paket halinde görüşülmesine odaklanılması gerektiğinin altını çizdi.

    “Oruç Reis gemisinin bakım ve ikmal süreci, Yunanistan tarafından fırsat olarak değerlendirilebilir”

    Oruç Reis gemisinin, bakım ve ikmal için Antalya Limanı’na çekilmesiyle ilgili, Yunan tarafının “ilk olumlu adım” yorumuna ilişkin, Çavuşoğlu, geminin, rutin ve periyodik bir bakım çalışması nedeniyle limana çekildiğini, bunun taviz verildiği anlamına gelmediğini vurguladı.

    Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bugün Cumhurbaşkanımızın da (Almanya Başbakanı Angela) Merkel’e söylediği gibi, geçmişte diplomasiye bir fırsat verdik. Yunanistan bunu ters tepti. Şimdi Cumhurbaşkanımız da net bir şekilde söyledi. Gemimizi rutin bakım ve ikmal için bölgeden limana geçtik. (Cumhurbaşkanımız ) ‘Bu bakım ve ikmal süreci esasen bir fırsat olarak Yunanistan tarafından da değerlendirilebilir.’ dedi. Merkel’e de söyledi. Biz de yaptığımız açıklamalarda aynısını söyledik. Esasen Yunanistan bizden daha fazla şey beklemek yerine kendisinin de olumlu atabileceği adımları atarak, bu dönemi bir fırsata çevirebilir. Daha önce Mısır’la anlaşma imzalayarak teptiği fırsat gibi bu ortamı da tepmemesi gerektiğini söylüyoruz.”

    Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan’ın, bu süreci bir fırsat olarak değerlendirebileceğini ve bunu da ilerleyen günlerde görebileceklerini söyledi.

    Öte yandan, Türkiye’nin Oruç Reis gemisinin sismik araştırma yaptığı bölgedeki hakkının da saklı olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, “Dolayısıyla bu fırsat da değerlendirilir, değerlendirilmez. Değerlendirilmezse biz yine aynı şekilde bakım bittikten sonra faaliyetlerimizi kararlı şekilde bugüne kadar sürdürdüğümüz gibi sürdüreceğiz.” dedi.

    Çavuşoğlu, Yunanistan’ın Sevilla haritasına ilişkin de şunları belirtti:

    “Yunanistan’ın bu haritayı kabul etmediğini bir kere açıklaması gerekiyor. Bu harita durduğu sürece sorunları çözmemiz mümkün değil. Bu harita olduğu sürece müzakere de olmaz. Müzakere olsa da sonuç elde edemezsiniz. Sonuç elde edemedikten sonra da laf olsun diye, dostlar alışverişte görsün diye bir araya gelmenin faydası yok. Buradan müzakere istemiyoruz yorumu çıkmasın. Biz müzakere istiyoruz ama müzakereler sonuç alıcı ve hakkaniyet çerçevesinde olsun.”

    Çavuşoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında halihazırdaki temaslara ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, “Yunanistan ile danışmanlar düzeyinde görüşmeler oluyor.” ifadesini kullandı.

    “Fransa gerginlikleri artırarak silah satmak istiyor”

    Çavuşoğlu, Almanya’nın Doğu Akdeniz meselesine ilişkin tutumu hakkında, “Almanya kesinlikle daha sağduyu sahibi, kesinlikle daha objektif ve yapıcı. (Avrupa Konseyi) Dönem Başkanlığını da bu şekilde kullanmaya çalışıyor. Sonuç elde etmeye çalışıyor. Bizim haklı olduğumuzu da teslim ediyorlar.” dedi.

    18 Mart Göç Mutabakatı’nda da en kararlı duruşu Merkel’in ortaya koyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, Almanya’nın, AB içinde Fransa’dan farklı bir tutum sergilediğine dikkati çekti.

    Çavuşoğlu, “Fransa, AB’nin ve Orta Doğu’nun liderliğine oynuyor. Her konuda kendisine bir rol biçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fransa’nın bu tutumunun temelinde kendi ajandası ve gündeminin bulunmasının yattığına işaret eden Çavuşoğlu, “Fransa bu gerginlikleri artırarak silah satmak istiyor. Libya’da da öyle. Silah satan firmalar o ülkedeki bir bakanın şehrinde. Onun şehrindeki firmalar hep satıyor.” diye konuştu.

    Çavuşoğlu, Fransa’nın varolan kendi gündemine, Almanya’nın katılmadığını belirterek, “Ama şunu da görmek lazım. Gördük de. En nihayetinde ne kadar haklı olursak olalım Almanya da dahil ne kadar haklı olursak olalım, Yunanistan ile Türkiye arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa Yunanistan’ı tercih ederler.” dedi.

    Bakanı Çavuşoğlu, AB’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin tutumuyla ilgili de “AB, bu sorunun (Doğu Akdeniz meselesi) çözümünde dürüst bir arabulucu olduğunu göstermesi gerekiyor. 24-25 Eylül’de yapılacak (AB Liderler Zirvesi) toplantıda, AB, Türkiye-AB ilişkilerinde ne yapılması gerektiğine odaklanması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

    “Yunanistan 1960’dan sonra bu adaları silahlandırmaya başladı”

    Bakan Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın Ege adalarını AK Parti döneminde silahlandırdığı ve hükümetin sessiz kaldığı” yönündeki iddialara ilişkin, Yunanistan’ın 1960’dan sonra bu adaları silahlandırmaya başladığını ve Türkiye’nin uyarılarda bulunduğunu hatırlattı.

    Yunanistan’ın hep inkar ettiği bu silahlandırmayı 1974’te kabul ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, “Bu adaların silahlandırılmasıyla ilgili Yunanistan’ın hatta geçmişte NATO’nun güvenlik planlarına dahil etme çabası var. Biz hep buna itiraz etmişiz ve bu kapsama sokmadık.” ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, Ege adalarının silahsızlandırılması konusunu uluslararası gündemde tutmaya devam edeceklerini ve bu konunun da istikşafi görüşmelerin bir parçası olduğunu söyledi.

    “Türkiye olarak Kıbrıs sorununun adil şekilde çözümünden yanayız”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim bağlamında, Kıbrıs meselesiyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları dile getirdi:

    “KKTC’de seçimden sonra önce gayriresmi bir araya gelmek lazım, BM+5 (3 garantör ülke-Kıbrıs’taki iki taraf) önce. Bundan sonra neyi müzakere edeceğimizi belirlememiz lazım. Bunun çerçevesini belirlememiz lazım. Referans belgesini oluşturmamız lazım, siyasi eşitlik gibi unsunları başta oraya koymak lazım. Bir de zaman belirlemek lazım. Sonuç odaklı belli bir zaman içinde bu işi bitireceksek, o zaman müzakerelere başlamanın bir anlamı var. Aksi takdirde, Crans Montana ve Annan Planı gibi başarısızlıkla sonuçlanacaksa zaman kaybıdır, hiçbir anlamı da yoktur. Biz Türkiye olarak Kıbrıs sorununun adil bir şekilde çözümünden yanayız.”

    “Mısırla anlaşma imzalayabilmemiz için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım”

    Çavuşoğlu, Türkiye ile Mısır arasındaki halihazır ilişkilerle ilgili, “Mısırla görüşülmüyor değil. İstihbarat düzeyinde görüşmeler var.” dedi.

    Konuşmasında, Mısır’ın, Yunanistan ve Rum kesimiyle deniz yetki alanlarıyla ilgili anlaşmaları yaparken, Türkiye’nin kıta sahanlığını hiçbir zaman ihlal etmediğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Mısır burada esasen bizim haklarımıza saygılı davranmıştır. Siyasi ilişkilerimiz çok iyi değil diye haksızlık yapmayalım. Dolayısıyla yarın Mısır’la da böyle bir anlaşma imzalarız ama gerçekçi olmak lazım. Bu anlaşmayı imzalayabilmemiz için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım. ” diye konuştu.

    “Serrac, taraflar arasında mutabakat sağlanırsa, ülkeyi seçime götürürken istifa edebileceğini söylemiş”

    Çavuşoğlu, Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın istifa edeceği iddialarının sorulması üzerine, şöyle dedi:

    “(Libya’da) iki taraf arasında bir ateşkes için görüşme var. Bizim de desteklediğimiz kalıcı bir ateşkes, siyasi çözüm. Biz de bunu isteriz. Zaten Serrac da böyle bir mutabakat sağlanırsa, ülkeyi seçime götürürken istifa edebileceğini söylemiş. Yani ileriki bir aşamada, ülkesinin geleceği için fedakarlık yapabileceğini söylemiş. Herhangi bir şeyden canı sıkıldığı için, ‘Bugün istifa edeceğim’ diye bir açıklama yok. (Serrac) ‘İki tarafı da birleştiren bir anlaşma olacaksa, seçimlere giderken ben istifa edebilirim.’ demiş.”

    Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile Türkiye arasındaki Libya görüşmeleri de değerlendirerek, “Sonuçta Rusya ile de amacımız Libya’da bir ateşkes. Onlar diğer tarafta. Biz ise meşru yönetim tarafındayız. Ateşkes ve siyasi süreçle ilgili son görüşmelerde görüşlerimiz biraz daha yakınlaştı.” açıklamasında bulundu.

  • Hazineye ait tarım arazileri çiftçilere kiralanacak

    Hazineye ait tarım arazileri çiftçilere kiralanacak

    Hazineye ait tarım arazileri, 10 yıl süreyle topraksız ve yeterli toprağı olmayan çiftçilere tahsis edilecek.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazine taşınmazlarının topraksız ve yeterli toprağı olmayan çiftçilere kiralanmasına ilişkin Milli Emlak Tebliğ’i Resmi Gazete’de yayımladı.

    Buna göre, çiftçilerin tarımsal faaliyette bulunmalarını sağlamak amacıyla nüfusa kayıtlı oldukları veya ikamet ettikleri köy ve mahallelerde bulunan hazineye ait tarım arazileri 10 yıl süreyle kiraya verilecek. Tarım arazilerinin ilk yıl kira bedeli, taşınmazın rayiç bedelinin yüzde 1,5’u olarak belirlendi.

    Sözleşmenin başlama ve bitiş tarihleri, mümkün olduğu hallerde ekim ve hasat dönemleri dikkate alınarak tespit edilecek. Kira süresi sonunda yükümlülüklerini yerine getirdiği tespit edilen ve talepte bulunan kiracıların kira süresi, kontrol ekibinin uygunluk raporu üzerine yeniden bedel belirlenmek suretiyle İdarece 10 yıl daha uzatılabilecek.

    Tebliğ ile topraksız veya yeterli toprağı olmayan (60 dönümden az) çiftçilere 60 dönüme kadar hazine taşınmazı kiralanacak.

    Topraksız veya yeterli toprağı olmayan çiftçilere kiraya verilmek üzere ilan edilen taşınmazlara yeterli sayıda başvuruda bulunulmaması durumunda, söz konusu taşınmazlar topraksız veya yeterli toprağı olmayan çiftçilerin dışında kalan gerçek veya tüzel kişilere kiraya verilecek.

    Kiracılarda köy/mahalle nüfusuna kayıtlı olma ve o köyde/mahallede ikamet etme, köy/mahalle nüfusuna kayıtlı olmamakla birlikte en az 3 yıl süreyle o köyde/mahallede ikamet etme şartı aranacak. Ayrıca köy/mahalle nüfusuna kayıtlı olan ancak o köyde/mahallede ikamet etmeyen topraksız veya yeterli toprağı olmayan çiftçilere de kiraya verilecek.

    Tarım arazilerinin kime kiraya verileceği nüfus kaydı, ikamet durumu, arazi varlığı, medeni durumu ve aile nüfusu kriterleri esas alınarak yapılacak puanlama sonucunda yüksek puan alanlar arasından kura çekilmesiyle belirlenecek.

  • Erdoğan’dan Japonya’nın yeni Başbakanı Suga Yoşihide’ye tebrik

    Erdoğan’dan Japonya’nın yeni Başbakanı Suga Yoşihide’ye tebrik

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya Başbakanlığına seçilen Suga Yoşihide’ye tebrik mektubu gönderdi.

    İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık ve Liberal Demokrat Parti Genel Başkanlığına seçilen Suga Yoşihide’yi tebrik ederek yeni görevinin hayırlı olmasını diledi.

    Türkiye ile Japonya arasındaki tarihi dostluk bağlarının temellerinin 130 yıl önce, bugün 16 Eylül 1890’da Kushimoto’da “Ertuğrul Fırkateyni Hadisesi” ile atıldığını anımsatan Erdoğan, “Zatıalilerinin bu önemli göreve, böyle anlamlı bir tarihte seçilmiş olması dostluk tarihimiz açısından fevkalade güzel bir tevafuk olmuştur. Bu köklü dostluğumuzu, 2013 yılında kurduğumuz stratejik ortaklık anlayışı temelinde, zatıalilerinin liderliğinde ve değerli katkılarıyla daha da ileri seviyelere taşımayı temenni ediyorum.” ifadelerini kullandı.

    Japonya’nın uluslararası toplumun saygın ve önde gelen bir üyesi olarak küresel istikrar, barış ve refaha sağladığı katkıları takdirle izlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Coğrafi mesafelerin ötesinde birbirine gönül komşusu olan Türk ve Japon milletlerinin, samimi ortak gayretlerimizle uluslararası topluma yön verecek katkılar sunabileceklerine tüm kalbimle inanıyorum. Bu anlayışla, ikili, bölgesel ve uluslararası konularda zatıaliniz ile yakın iş birliği içinde çalışmaktan memnuniyet duyacağım. Bu vesileyle sağlık ve mutluluğunuz ile dost Japon halkının esenlik ve refahı için en kalbi dileklerimi yineliyorum.

  • Yunanistan Başbakanı: Türkiye ile görüşmeye hazırız

    Yunanistan Başbakanı: Türkiye ile görüşmeye hazırız

    Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, “Deniz yetki alanları konusunda, Türkiye ile görüşmeye hazırız” dedi.

    Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye’nin adım atması halinde deniz yetki alanlarının belirlenmesi için istikşafi görüşmelere hemen başlamaya hazır olduklarını bildirdi.

    Miçotakis, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüşmesinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında konuştu.

    Akdeniz’in tüm Avrupa’nın güvenliği için önemine işaret eden Miçotakis, ülkesinin bu bağlamda diyaloğa açık olduğunu ileri sürdü.

    Miçotakis, “tüm Akdeniz için hassas bir dönemde” olduklarının altını çizerek Türkiye ile yaşadıkları krizde “sadece Yunanistan’ın değil, AB’nin jeopolitik ve stratejik çıkarlarının da tehdit altında olduğunu” iddia etti.

    Ankara ile sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi konusuna da değinen Miçotakis, “Türkiye’den somut adım gördüğümüz durumda aramızdaki tek anlaşmazlık konusu (deniz yetki alanlarının belirlenmesi) için istikşafi görüşmelere derhal başlamaya hazırız.” ifadesini kullandı.

    Moria kampındaki sığınmacı krizi

    Miçotakis ayrıca Midilli Adası’ndaki Moria sığınmacı kampında yaşanan insani krizin “üzüntü verici” olduğunu belirterek geçen hafta çıkan yangınlar sonrası binlerce sığınmacının evsiz kaldığı kampın yeniden inşasına başlayacaklarını kaydetti.

    Bölgede Yunanistan ve AB’nin iş birliğinde hizmet edecek yeni bir kamp kurulacağını dile getiren Miçotakis, AB’nin yeni bir sığınmacı politikası belirlemesi gerektiğini vurguladı.

    Michel de göç meselesinin sadece birkaç Avrupa ülkesinin değil, AB’nin de sorunu olduğunu söyledi.

    Bu konuda kapsamlı ve etkili çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Michel, yasa dışı göçün de engellenmesinin öneminin altını çizdi.

    Michel, Midilli’yi ziyaret edeceğini kaydederek “AB, karşı karşıya kaldığınız ve kaldığımız durum karşısında Midilli Adası konusunda size (Yunanistan’a) önceliklerinize göre gereken desteği verecek.” diye konuştu.

    AB Liderler Zirvesi

    24-25 Eylül’de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde Doğu Akdeniz’deki durumun ve AB – Türkiye ilişkilerinin ele alınacağını aktaran Michel, AB ülkelerinin egemenliklerine saygı gösterilmesi gerektiğini savundu.

    Michel, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimiyle Doğu Akdeniz konusunda dayanışma içerisinde olduklarını belirtti.

  • Tekstil ihracatında aslan payı kadın giyisilerinin

    Tekstil ihracatında aslan payı kadın giyisilerinin

    Türkiye’den ocak-ağustos döneminde, yarısından fazlası kadın dış giyim ürünleri olmak üzere 10 milyar 330 milyon 733 bin dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yapıldı.

    AA muhabirinin, Uludağ İhracatçı Birliklerinden aldığı bilgiye göre, sektör temsilcileri 2020’nin 8 ayında 200’ün üzerinde ülke, özerk bölge ve serbest bölgeye ürün gönderdi.
    Sektör ihracatında ülke bazında Avrupa ülkeleri ve ABD, ürün bazında ise kadın kıyafetleri ön plana çıktı.
    Ocak-ağustos döneminde 5 milyar 267 milyon 21 bin dolarlık kadın dış giyim ürünü ihraç edildi. Sektörün toplam dış satım tutarı ise 10 milyar 330 milyon 733 bin dolar oldu.

    İhracatta ikinci sırada erkek dış giyim ürünleri yer aldı. Bu grupta 1 milyar 931 milyon 490 bin dolarlık ihracat kayıtlara geçti.

    Sektör temsilcileri yılın 8 ayında en fazla kadın dış giyim ürününü Almanya’ya sattı. Bu ülkeye 1 milyar 34 milyon 436 bin dolarlık ihracat yapıldı.

    Kadın dış giyim ürünleri üreticileri, İspanya’ya 912 milyon 350 bin, İngiltere’ye 578 milyon 132 bin ve Hollanda’ya 370 milyon 83 bin dolarlık ürün gönderdi.

    Erkek kıyafeti ihracatında da ilk sıra Almanya’nın

    Erkek dış giyiminde de en fazla ihracat Almanya’ya yönelik oldu. Hazır giyim ve konfeksiyon üreticileri bu ülkeye yılın 8 ayında 334 milyon 386 bin dolarlık erkek dış giyim ürünü sattı.

    Erkek dış giyim ürünleri ihracatında 226 milyon 243 bin dolarla Hollanda ikinci sırada yer aldı. Fransa’ya 204 milyon 763 bin ve dördüncü sıradaki İspanya’ya 183 milyon 233 bin dolarlık dış satım yapıldı.

    Hazır giyim ve konfeksiyon üreticilerinin ocak-ağustos dönemindeki erkek iç giyim ürünleri ihracatı 112 milyon 512 bin dolar, kadın iç giyim ihracatı da 76 milyon 659 bin dolar olarak kayda geçti.

  • Volkan Bozkır BM Genel Kurul Başkanlığını bugün devralıyor

    Volkan Bozkır BM Genel Kurul Başkanlığını bugün devralıyor

    Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul Başkanlığına seçilen Volkan Bozkır, yeni görevine bugün başlıyor.

    Bozkır, BM Genel Merkezi’nde düzenlenen törende, 74. Genel Kurul Başkanı Tijjani Muhammad-Band’den görevi devralacak.

    BM, bu yıl 75. yıl dönümünü kutlarken, 193 ülkenin temsil edildiği örgütün 75. Genel Kurul Başkanlığını da Volkan Bozkır yürütecek.

    Genel Kurul’da 178 ülkenin desteğini alarak Türkiye’den BM Genel Kurulu Başkanlığına seçilen ilk isim olan Bozkır, 2021 Eylül ayına kadar bu görevi sürdürecek.

    BM Genel Kurulu Başkanı, oturumları yönetiyor ve kurulun işleyişini düzenliyor. Genel Kurul ayrıca her yıl BM’nin bütçesini belirliyor ve kontrol ediyor.

    BM Genel Kurulunda, uluslararası toplumun genel düşüncesini yansıtan kararlar alınıyor.

    Dünya liderlerini her yıl eylül ayında BM Genel Merkezi’nde bir araya getiren Genel Kurul Görüşmeleri ise bu yıl yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle sanal ortamda gerçekleşecek, 22 Eylül’de başlayacak üst düzey görüşmelere devlet ve hükümet başkanları video mesaj yoluyla katılacak.

    Volkan Bozkır Kimdir?

    Volkan Bozkır, 22 Kasım 1950’de Ankara’da doğdu.

    Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan Bozkır, kariyer diplomatı olarak Dışişleri Bakanlığında sırasıyla, Stuttgart Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu, Bağdat Büyükelçiliği Başkatibi, OECD Daimi Temsilciliği Müsteşarı, New York Başkonsolosu, Bükreş Büyükelçisi ve Avrupa Birliği (AB) nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilcisi görevlerini yürüttü.

    Başbakanlık Dışişleri Danışmanlığı, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü ve Dışişleri Başdanışmanlığı, AB Genel Sekreter Yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı AB’den Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı ve AB Genel Sekreterliği görevlerinde de bulunan Bozkır, Romanya Ulusal Liyakat Madalyası ve İtalya Liyakat Nişanı sahibi.

    Volkan Bozkır, 24. 25. ve 26. dönemlerde AK Parti İstanbul Milletvekili seçildi.

    TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı ve 62. hükümette Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci görevlerini üstlenen Bozkır, 64. hükümette yeniden AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak yer aldı.

    Çok iyi düzeyde İngilizce ve Fransızca bilen Bozkır, evli ve 2 çocuk babası.

  • Sayıştay Başkanlığı’na 45 denetçi yardımcısı alınacak

    Sayıştay Başkanlığı’na 45 denetçi yardımcısı alınacak

    Sayıştay Başkanlığı, boş bulunan 45 kadro için denetçi yardımcısı adayı alacak.

    Kurumun Resmi Gazete’de yayımlanan ilanına göre, başvuruda bulunanlar eleme, yazılı sınav ve mülakat sınavına tabi tutulacak.

    Sayıştay denetçi yardımcısı adaylığı için eleme sınavı, 1 Kasım’da Ankara’da yapılacak.

    Sınav başvuruları 22-29 Eylül’de elektronik ortamda ÖSYM başvuru merkezleri aracılığıyla veya bireysel olarak internet üzerinden ÖSYM’nin “https://ais.osym.gov.tr” adresinden gerçekleştirilebilecek.

    Eleme sınavında başarılı adayların tabi tutulacağı klasik usule göre düzenlenecek yazılı sınav iki oturumda 9-10 Ocak’ta yapılacak.

    Yazılı sınavı kazananlar, mülakat sınavına katılma hakkını elde edecek.

    Başarılı sayılanların listesi Sayıştay’ın internet sitesinden yayımlanacak. Sonuçlar ayrıca Sayıştay Başkanlığınca ilgililere duyurulacak.

  • Türkiye-Yunanistan toplantısı NATO Karargahı’nda yapılacak

    Türkiye-Yunanistan toplantısı NATO Karargahı’nda yapılacak

    Türkiye ile Yunanistan askeri heyetleri arasında NATO Karargahı’nda “ayrıştırma usullerinin” görüşüleceği teknik toplantının bugün öğleden sonra yapılması bekleniyor.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg arasındaki görüşme sonrasında NATO Karargahı’nda Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında toplantı yapılması kararlaştırılmıştı.

    Bu kapsamda Türkiye-Yunanistan askeri heyetleri arasında “ayrıştırma usullerinin” görüşüldüğü toplantıların ilki 10 Eylül’de, NATO Karargahı’nda gerçekleştirildi.

    Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, teknik toplantının bugün öğleden sonra yapılması bekleniyor.