Kategori: Türkiye

  • 1 milyardan fazla kişi yerinden olabilir

    1 milyardan fazla kişi yerinden olabilir

    Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP), hızlı nüfus artışının yanı sıra iklim değişikliğine bağlı doğal afetlerle birlikte yiyecek ve suya erişim ihtiyacının artmasının, 2050’ye kadar 1 milyardan fazla insanı yerinden edeceği uyarısında bulundu.

    Merkezi Avustralya’nın Sydney kentinde bulunan ve her yıl terörizm ve barış endeksleri hazırlayan IEP, 2020 Küresel Barış Endeksi raporunu yayımladı.

    Raporda, iklime bağlı felaketlerin yanı sıra gıda ve su kıtlığının Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu’da giderek artan sayıda insanı yerinden edeceği belirtilerek, 2050 yılında 10 milyara yükselmesi beklenen dünya nüfusunun kaynaklara ulaşmak için vereceği mücadelenin çatışmaları körükleyebileceği, yaklaşık 1,2 milyar kişinin göçe zorlanacağı tahmininde bulunuldu.

    Ekolojik faktörler ve çatışmaların geçen yıl yaklaşık 30 milyon kişinin yerinden edilmesiyle sonuçlandığı ifade edilen raporda, göçe neden olan tehditler iki kategoriye ayrıldı.

    Birinci kategoride, gıda yetersizliği, güvensizlik, nüfus artışı, ikinci kategoride ise doğal afetler, sel, kuraklık, kasırga, deniz seviyesinin yükselmesi ve artan hava sıcaklıkları yer aldı.

    Raporda, yaklaşık 150 ülkenin her birinin kaç tehditle karşı karşıya olduğu ve bunlara karşı koyma kapasiteleri analiz edildi.

    Doğal afetlerin sayısı son 40 yılda üç katına çıktı

    Dünya genelindeki ülkelerin 2050 yılına kadar yüzde 27’sinin ciddi su sıkıntısı, yüzde 22’sinin gıda yetersizliğiyle karşı karşıya kalacağı belirtilen raporda, doğal afetlerin sayısının son 40 yılda üç katına yükseldiği vurgulandı.

    Öte yandan iklim değişikliğinin Afrika’da 86 milyon, Güney Asya’da 40 milyon, Latin Amerika’da ise 17 milyon ek göçmen yaratacağı tahminine yer verilen raporda, 2017 yılında 873 milyon insanın ciddi gıda güvensizliği ve açlık yaşadığı hatırlatıldı.

    Su kıtlığının artması çatışma riskini artırtıyor

    Dünyada gıda sorunu olan ülkelerde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle gıda güvensizliğinin 4 katına çıkabileceği uyarısında bulunulan raporda, su kullanımının son 40 yılda yüzde 40 arttığına dikkat çekildi.

    Raporda, 2007 yılında su yüzünden yaşanan anlaşmazlıkların yüzde 71’i anlaşmalarla çözülürken, 2009’da bu oranın yüzde 58’e gerilediği vurgulandı.

    İki milyardan fazla kişinin ciddi su sıkıntısı bulunan ülkelerde yaşadığı ve yaklaşık 4 milyar kişinin de yılın en az bir ayında su kıtlığıyla karşı karşıya kaldığına işaret edilen raporda, deniz seviyesinin 2,1 metre yükselmesi durumunda şu anda 200 milyon kişinin yaşadığı kara parçalarının kalıcı olarak sular altında kalacağı uyarısı yapıldı.

    İklim değişikliğine bağlı muhtemel doğal afetlerin daha sık görülmesiyle, 2050 yılına kadar istikrarlı devletlerin bile savunmasız kalacağına dikkat çekilen raporda, iklim değişikliğiyle ilgili analizlerin her yıl rapor halinde sunulabilmesi için daha çok kaynak ayrılması gerektiği vurgulandı.

  • ABD Büyükelçiliğinde görev yapan eski polise FETÖ’den hapis!

    ABD Büyükelçiliğinde görev yapan eski polise FETÖ’den hapis!

    ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinde sözleşmeli güvenlik personeli olarak görev yapan eski polis Yaşar Dadak, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çaptırıldı.

    Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Dadak ve avukatı katıldı.

    Mahkeme Başkanı Muhammed Karaca, dava dosyasına gelen evrakı okuduktan sonra sanığa son savunmasını yapması için söz verdi.

    Üzerine atılı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği suçlamasını reddeden Dadak, herhangi bir örgüte mensup olmadığını öne sürdü. Dadak, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullandığı yönündeki tespiti de kabul etmedi.

    Örgütün sohbet toplantılarına katıldığına dair tanık beyanlarını reddeden Dadak, beraat talebinde bulundu.

    Sanığın son sözlerini de dinledikten sonra hükmü açıklayan mahkeme, Yaşar Dadak’ı, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çaptırdı.

    Heyet, Dadak hakkındaki adli kontrol şartlarının devamına karar verdi.

  • Kırmızı ve gri listedeki 2 terörist etkisiz hale getirildi

    Kırmızı ve gri listedeki 2 terörist etkisiz hale getirildi

    İçişleri Bakanlığınca, Yıldırım-4 Munzur Kutu Operasyonu kapsamında etkisiz hale getirilen 2 teröristten birinin Terörden Arananlar Listesi’nde “Kırmızı Kategori”de, diğerinin de “Gri Kategori”de arandığı bildirildi.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Yıldırım-4 Munzur Kutu Operasyonu kapsamında Tunceli’de, İl Jandarma Komutanlığına bağlı Jandarma Komando ve Jandarma Özel Harekat (JÖH) birliklerince gerçekleştirilen hava destekli operasyonda 2 teröristin silahlarıyla etkisiz hale getirildiği belirtildi.

    Açıklamada, etkisiz hale getirilen teröristlerden birinin, Terörden Arananlar Listesi’nde “Kırmızı Kategori”de 10 milyon liraya kadar ödülle aranan, sözde Dersim eyaleti TKP/ML TİKKO terör örgütünün siyasi komiseri “Nubar” kod adlı Erol Volkan İldem, diğerinin ise 500 bin liraya kadar ödülle “Gri Kategori”de aranan, “Roza” kod adlı Fadime Çakıl olduğunun belirlendiği kaydedildi.

    Bakanlık ayrıca, Hakkari ili Oğul kırsalında İl Jandarma Komutanlığınca düzenlenen hava destekli operasyonda 3 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurdu.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, teröristler Çakıl ve İldem ile Hakkari’de 3 teröristin etkisiz hale getirildiği bilgisini sosyal medya hesabından “Kahramanlarımıza teşekkür ediyoruz jandarma.” ifadeleriyle paylaştı.

  • Kılıçdaroğlu’nun avukatının “FETÖ’ye yardım” davası Ankara’ya gönderildi

    Kılıçdaroğlu’nun avukatının “FETÖ’ye yardım” davası Ankara’ya gönderildi

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in, “Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) üye olmamakla birlikte yardım”, “zincirleme şekilde hakaret”, “kamu görevlisine alenen hakaret” ve “silahlı terör örgütü propagandası” suçlarından 11 yıl 5 aydan 40 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın dosyası yetkisizlikle Ankara’ya gönderildi.

    İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya tutuksuz sanık Celal Çelik katılmadı. Çelik’in avukatları Çağlar Çağlayan ve Ertuğrul Aydoğan’ın hazır bulunduğu duruşmada, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı avukatı Abdulsamet Aydın temsil etti.

    Sanık avukatı Çağlayan, müvekkiline bronşit tanısı konulduğunu, hastalığının ayrıca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) şüphesi barındırdığını belirtti. Müvekkilinin hem kendi hem de salondakilerin sağlığı için duruşmaya katılamadığını ifade eden Çağlayan, bu duruma ilişkin mahkemeye rapor sundu.

    Avukat Aydoğan, müvekkillinin üzerine atılı iddiaların Ankara’da gerçekleştiğini belirterek, “Müvekkil uzun yıllardır Ankara’da yaşamaktadır. Savunmasının talimatla alınmasını istiyoruz. Ayrıca yetkisizlik talebimiz vardır.” dedi.

    Müşteki Erdoğan’ın avukatı Aydın ise şikayetlerinin sürdüğünü ifade ederek, davaya katılan sıfatıyla kabul edilmelerini istedi.

    Mahkeme heyeti, iddianameye konu sosyal medya paylaşımlarının 2013 ve 2016 arasında yapılması, bu yıllar arasında sanığın Ankara’da ikamet etmesi, kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliğine (YARSAV) bağışta bulunması ve Dijitürk aboneliğini sonlandırması eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylem yoğunluğunun Ankara’da gerçekleştiğine karar verdi.

    Suçun işlendiği yerin Ankara olmasını gerekçe gösteren ve sanığın savunmasının henüz alınmamış olmasını dikkate eden heyet, dava dosyasının yetkisizlik kararıyla Ankara ağır ceza mahkemesine gönderilmesine hükmetti.

    İddianameden

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan ve FETÖ’nün yapısının anlatıldığı iddianamede, sanık Celal Çelik’in kullandığı tespit edilen “@celalcelik2” adlı Twitter hesabından, 2 ve 16 Mart 2014’te, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren, FETÖ üyelerinin kullandığı terimleri kullanarak paylaşımlar yapıldığı belirtiliyor.

    Çelik’in Digitürk üyeliğini iptal ettirdiği, 26 Temmuz 2017’de bir televizyon kanalındaki programda yapılan tartışmalar sırasında, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili “kontrollü darbe” tabirini kullandığı belirtilen iddianamede, “Sanığın haklarında ‘FETÖ/PDY’ye üye olmak’ suçundan soruşturma ve kovuşturma yürütülen kişilerle, olağanın ötesinde yoğun ilgi ve irtibatının bulunduğu anlaşılmıştır.” deniliyor.

    İddianamede, Çelik’in, MİT tırları durdurulmadan, 19 Ekim 2013’te Twitter hesabından, FETÖ’nün amacı doğrultusunda ve “MİT’in terör örgütlerine silah gönderdiği” algısını oluşturacak şekilde paylaşımda bulunduğu, bunun FETÖ üyelerinin söylemleriyle ayniyet gösterdiği aktarılıyor.

    İddianamede, Celal Çelik’in, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan 5 yıldan 10 yıla, zincirleme şekilde “hakaret” suçlarından 9 aydan 6 yıla, zincirleme şekilde “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıldan 3 yıla, zincirleme şekilde “kamu görevlisine alenen hakaret” suçundan 1 yıl 2 aydan 3 yıl 6 aya ve zincirleme şekilde “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan da 3 yıl 6 aydan 17 yıl 6 aya kadar olmak üzere toplam 11 yıl 5 aydan 40 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

  • AVM’lerde Kovid-19’a karşı yeni dönem

    AVM’lerde Kovid-19’a karşı yeni dönem

    Türk Standardları Enstitüsünün (TSE) talepte bulunan alışveriş merkezlerine (AVM) vereceği “TSE Güvenli Hizmet Belgesi”, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgına karşı yeni bir dönemi başlatacak. AVM’lerde yeme içme merkezlerindeki masa mesafelerinden asansörlerin kullanımına, dezenfeksiyondan lavaboların temizliğine kadar belirlenen yeni standartlar geçerli olacak, kurallara uyulup uyulmadığı çifte denetimle kontrol edilecek.

    TSE Başkanı Adem Şahin ile Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş, AA muhabirine, yeni dönemde AVM’lerde uygulanacak standartlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

    Şahin, AVM’lerin ticaretin kümelenme merkezleri olarak da düşünebileceğini belirterek, AYD ile bir araya gelip topluma buralarda gerekli tedbirlerin alındığına ilişkin belgelendirme modeli hazırladıklarını söyledi.

    AVM’leri belgelendirerek halka güven vermeyi amaçladıklarını vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:

    “Bu belgeyi alan AVM yönetimi, oluşturduğu kendi izleme takımıyla ve yine bizle birlikte sürekli kendisini yenileyerek bu tedbirleri gözden geçirmek mecburiyetinde. Bugün aldığımız tedbir yarın geçersiz, yarın aldığımız tedbir de öbür gün belki daha sıkılaştırılması gereken tedbir haline gelebilir diye düşünüyoruz.”

    TSE Güvenli Hizmet Belgesi’ni alan AVM’lerin nasıl denetleneceğine ilişkin bilgi veren Şahin, “Bunlar süreli belgeler, süreç de dinamik. AVM yönetimleri belgeyi aldıktan sonra bunu kendileri denetleyecekler ama biz de bu denetimlere ve kurallara bağlı kalınıp kalınmadığı noktasında denetimimizi yapacağız.” dedi.

    Şahin, sosyal mesafe, ateş ölçümü, dezenfektan ve maskeye kolay erişim, havalandırma sistemlerindeki gerekliliklere ilişkin bildiriler gibi önlemlerin uygulanıp uygulanmadığına müşterilerin de dikkat etmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Biz elbette ki denetliyor olacağız ama en büyük denetim sizin denetiminiz.” ifadelerini kullandı.

    “Önlemlerle standardizasyon sağlanacak”

    AYD Başkanı Altaş da TSE ile imzaladıkları iş birliği protokolünün önemine işaret ederek, “Biz AVM’lerde Kovid-19’a karşı çok ciddi manada önlemler aldığımızı iddia ediyorduk ama bu iddianın bir kamu kurumu tarafından doğrulanması bizim için son derece önemli.” değerlendirmesinde bulundu.

    Mevcut 436 AVM’nin her birinde önlemlerin farklı alınabildiğini belirten Altaş, TSE Güvenli Hizmet Belgesi ile standardizasyonun sağlanmış olacağını ve halkın buralara güvenle girip çıkabileceğini dile getirdi.

    Altaş, halihazırda AVM’lerde uygulanan tedbirlerden farklı önlemlerin alınıp alınmayacağına ilişkin de “Uygulanan tedbirlere ek olarak yeme içme merkezlerindeki masa mesafelerinin biraz daha açılması, asansörlerimizin tek kullanımdan sonra dezenfekte edilmesi, sadece yaşlıların ve 15 yaş altının buraları kullanması, yürüyen merdivenlerin daha sık dezenfekte edilmesi ve lavabolara el değmeden girip çıkabilmek gibi önlemlerimiz var.” dedi.

    Söz konusu belge için başvuruların bugünden itibaren başlayacağı bilgisini veren Altaş, AYD üyelerinin bunu sabırsızlıkla beklediğini ve çok ciddi bir başvurunun olacağını tahmin ettiklerini söyledi.

    Altaş, AVM yönetimlerinin bu merkezlerin yaşaması için belirlenen kurallara uymak zorunda oldukları bilincini taşıdıklarını ifade ederek, “Bütün yönetim merkezlerimizi uyarıyoruz. Bu belgeyi almak yetmiyor, bunun devamını da sağlamalısınız. Belgeyi kaybedenler çok ciddi bir prestij kaybederler. Bu nedenle onu kaybetmemek için her gün neredeyse bu denetimleri yapmak zorundalar.” diye konuştu.

    “Tüketici alışkanlıkları değişti”

    Hüseyin Altaş, Kovid-19 salgını sürecinin AVM ziyaretçi sayıları ve cirolarına etkilerine de değinerek, şu değerlendirmede bulundu:

    “AVM’ler 11 Mayıs’ta açıldıktan sonra giriş sayılarımız Kovid-19 öncesi döneme göre yüzde 20’lerde kalmıştı. 1-30 Haziran döneminde yüzde 50’leri yakaladık. Temmuz ayında da yüzde 60 düzeylerine çıktı. Ağustos itibarıyla yüzde 65’leri bekliyoruz çünkü temmuzda bir bayram hareketliliği de vardı. Sinema, çocuk oyun alanları ve restoranlar geç açıldığı için onların bize bir negatif etkisi oluyordu, onlar da düzeliyor. Sinemalar açıldı ama filmler zamanında çekilemediği için bizim en çok ayak sayımızı oluşturan sinemalar henüz tam faaliyete geçemedi. Buna rağmen giriş sayılarında yüzde 50-60’ları yakalamış olmak bizim için memnuniyet verici.”

    Eskiden buraları bir yaşam merkezi olarak gören, bir kahve içerek 2-3 saat vakit geçiren tüketici alışkanlıklarının bu süreçte değiştiğine dikkati çeken Altaş, şunları kaydetti:

    “Şimdi müşteriler nokta atışıyla ne alacaksa onu belirleyip gelip alıyor ve ayrılıyor. Giriş sayılarındaki yüzde 30-40’lık kayıp cirolara bu şekilde yansımadı. Şu anda cirolar daha iyi durumda. Mesela yüzde 60 giriş sayısı yakaladığımız temmuzda yüzde 80’lere yakın ciroları yakaladık. Halkımızdan özellikle beklentimiz maske, mesafe, hijyen kullarına son derece uygun davranmaları ve tekrar kapanmak gibi bir durumla karşı karşıya kalmamamız.”

  • Ani hava değişimleri Türkiye’de de olabilir

    Ani hava değişimleri Türkiye’de de olabilir

    ABD’deki ani hava değişikliklerini ve Türkiye’de de gerçekleşme olasılığını değerlendiren Meteoroloji Uzmanı Güven Özdemir, “Ormanların yok olması, nüfus artışı, hızlı kentleşme, binaların çok katlı yapılması ve savaşlar böyle ani hava değişimlerini tetikliyor. Devamı gelecektir, hazırlıklı olmalıyız. Türkiye’de de ani düşüşler olabilir ama ılıman iklime sahip olduğumuz için bu şiddette olmaz, kısa sürede atlatırız. Yazın sıcaklıklar da en fazla 3-4 derece düşer, 30 derece birden düşüş görmeyiz” dedi.

    Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), meteoroloji uzmanları Colorado eyaletinde Denver şehrinde hava sıcaklığının bir günde 30 dereceye kadar soğuyacağını, hatta bu ani sıcaklık düşüşüyle birlikte şehirde kar yağması bile beklendiğini söylemişlerdi. ABD’nin Montana ve Colorado eyaletlerinde birçok şehirde polar vortex (kutup girdabı) ile kısa sürede sıcaklık 30-33 derece birden düştü. 2 gündür devam eden düşüşte iki eyalet kar yağışı sonrası beyaz örtüyle kaplandı.

    “AMERİKA ÇOK BÜYÜK BİR KITA”

    İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, ABD’deki ani hava değişikliklerinin nedenlerini ve Türkiye için de olası riskleri anlattı. Amerika’nın çok büyük bir kıta olduğunu belirten Özdemir, “O yüzden büyük hava olayları meydana geliyor. Kıtanın bir ucu kuzey kutbunda diğer ucu ekvatorda. Ayrıca, Amerika’nın batısında soğuk, doğusunda ise sıcak su akıntıları var. Colorado’yu derin bir yüksek basınç etkiledi. Kutuplardan kuvvetli rüzgarlar geldi. Şu anda bölgede kuvvetli rüzgarlar etkili, kar yağışından sonra kuvvetli yağış meydana gelecektir. Sıcaklıkların yavaş yavaş mevsim normallerine yükseleceğini düşünüyorum” diye konuştu.

    KUTUPLARDAKİ YÜKSEK BASINÇ ETKİLİ OLDU

    Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, “Havanın aniden soğumasının nedeni, kutuplardaki yüksek basıncın hızlı bir şekilde aşağıya inmesi, aşağıdaki alçak basıncın da yukarıya doğru çıkmasıdır. Yükseklerdeki soğuk hava daha ağırdır, hızlı bir şekilde sıcak havanın altına girince o havayı yukarı kaldırıp soğutuyor. Böyle olunca çok kuvvetli hareketler meydana geliyor ve kar, sulu kar gibi iklim olayları gelişiyor. Bunlar normaldir” ifadelerini kullandı.

    SERA GAZI ANİ HAVA DEĞİŞİMLERİNE NEDEN OLUYOR

    Coğrafi yapıların hava olaylarını etkilediğini söyleyen Özdemir, “Ormanlar hızla yok oluyor. Nüfus artıyor, şehirlerde kentleşme oranı yüksek. Karbonmonoksit gibi sera etkisi yapan etkenlerin çoğalması, savaşların olması bile iklimi etkiliyor, ani hava değişimleri meydana geliyor” dedi.

    HAVA 24 SAAT İÇİNDE NORMALE DÖNER

    Amerika’daki ani hava değişiminin 24 saat içerisinde normale döneceğini aktaran Özdemir, “Şu anda devam eden sulu kar yağmura dönüşecektir. Hava sıcaklığının mevsim normallerine yani 25-30 dereceye yine ulaşacağını tahmin ediyorum. Dünyanın farklı yerlerinde böyle ani hava değişimleri meydana gelecektir” diye konuştu.

    “ŞEHİRLERİ AĞAÇLANDIRMALIYIZ”

    Hava sirkülasyonu için planlı şehirleşmenin önemine vurgu yapan Güven Özdemir, “Şehirleri mümkün olduğuna ağaçlandırmaya çalışalım. Kesilen her ağaç iklim için sıkıntı yaratıyor. Kentlerdeki imar planlarını yaparken meteorologları işin içinde dahil etmeliyiz, fikirlerini almalıyız. Nüfus arttığı için araç trafiğini azaltmamız çok zor ama yeşil alanları artırmalıyız. Yüksek binalardan kaçınmalıyız. Binaları çok katlı yaparsak hava sirkülasyonu olmaz. Olmayınca böyle ani hava değişimleri meydana geliyor” ifadelerini kullandı.

    “TÜRKİYE DAHA KISA SÜREDE ATLATIR”

    Ani hava değişimlerine hazırlıklı olmak gerektiğini söyleyen Özdemir, “Tabi ki Türkiye’de de ani hava değişimleri olur ama daha ılıman bir iklime sahibiz. Ani sıcak düşüşlerini daha hafif ve kısa sürede atlatırız. Türkiye’de yaz aylarında sıcaklık aniden en fazla 3-4 derece kadar düşer. Kışın ise en fazla -30’ları görürüz. Evleri dere yataklarına yapmamalıyız, şehir planlarının çok dikkatli olması gerekiyor. Yüksek katlı binalardan uzak durmalıyız. Meteoroloji birimlerinden faydalanmamız gerekiyor. Böyle ani hava değişimleri, bu kadar şiddetli olmasa da gerçekleşebilir, hazırlıklı olmalıyız” dedi.

  • Reyhanlı saldırısının sorumlusu saatlerce izlendi

    Reyhanlı saldırısının sorumlusu saatlerce izlendi

    Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013’te meydana gelen saldırının sorumlularından Ercan Bayat’ın yakalanmasında, Türk Silahlı Kuvvetleri hudut birliklerinin kararlı çalışmasının rol oynadığı öğrenildi. Hudut hattında saatlerce pusu atarak gizlenen, bölgeyi mini İHA’larla sürekli izleyen Hudut Kartalları, yurda kaçak yollarla girmeye çalışan teröristi kıskıvrak yakaladı.

    Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, ‘terörden arananlar listesi’nde ‘mavi kategori’de yer alan Ercan Bayat’ın yakalanması için Mehmetçik, sabırla hareket etti. Emniyet güçlerinden hudut ihlali yapılacağına dair duyum alınması üzerine 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’na bağlı hudut birlikleri, Yayladağı bölgesindeki önlemlerini artırdı. Bölgede devriyelerin yanı sıra belirli noktalara pusu atarak gizlenen askerler, söz konusu bölgeyi mini İHA’larla da anbean takip etti. Denizgören Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluk sahasında, yanında 2 çocuk ile bir kişinin yasa dışı yollarla yurda girmeye çalıştığının tespit edilmesi üzerine Mehmetçik, hemen harekete geçerek, Bayat’ı kıskıvrak yakaladı.

    Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013’te, 53 kişinin yaşamını yitirdiği terör saldırısının sorumlusu olan Ercan Bayat, Yayladağı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne, yanındaki çocuklar ise gerekli işlemlerin yapılması için İlçe Jandarma Komutanlığı’na teslim edildi.

  • Bombalı eylem için Türkiye’ye gelen 2 terörist yakalandı

    Bombalı eylem için Türkiye’ye gelen 2 terörist yakalandı

    Jandarma ve MİT’in müşterek yürüttüğü teknik ve fiziki takip sonucu Suriye uyruklu şahsın ülkemize patlayıcı madde ile geçiş yaptığı ve büyükşehirlerde AVM, pazar yerleri gibi vatandaşın yoğun olarak bulunduğu alanlarda bombalı eylem hazırlığında oldukları, yine Suriye uyruklu bir şahsın evinde gizlendikleri tespit edildi.

    Mardin İl Jandarma Komutanlığı jandarma özel harekat ve komando timleri tarafından G.E.E. isimli Suriye uyruklu şahsın ikamet ettiği eve gece yapılan operasyon sonucu Suriye uyruklu M.N ve E.T. isimli şahıslar (2) adet sırt çantası içerisinde yaklaşık (15) kg. plastik patlayıcı madde, (4) adet ateşleme anahtarı, (4) adet elektrikli fünye, (2) adet hafıza kartı, (4) adet 9 voltluk pil ile yakalandı. Ayrıca şahısların üzerinden çıkan 3 adet el telefonuna da el konuldu.

    PAMİT ekipleri tarafından ele geçen patlayıcı maddenin yapılan incelemesinde tahribat gücünün çok yüksek olduğu, patlatılması halinde 3 katlı bir binayı kullanılamaz hale getirecek güçte olduğu belirtildi.

    Mardin İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alınan (3) şahsın jandarmadaki işlemlerinin devam ettiği, delil niteliğindeki malzemelerinin muhafaza altına alındığı ve diğer malzemelerin ile ise kontrollü bir şekilde imha edildiği bildirildi.

  • UNESCO mirası Sur’da dönüşüm başladı

    UNESCO mirası Sur’da dönüşüm başladı

    UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Diyarbakır’ın tarihi surların üzerinde bulunan ve geçmişte savunma amaçlı kullanılan burçlarda 500 günde tamamlanması hedeflenen, 9 milyon 471 bin TL maliyetli restorasyon çalışması başlatıldı. Restorasyonun tamamlanmasıyla kentin turizmine önemli katkıların sağlayacağını söyleyen Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanı Mehmet Karaaslan, “Restorasyon çalışmalarımızda mevcut alanda bulunan taşlar kullanılmaktadır. Uzaydan bakınca Çin seddinden sonra görünen en büyük surlar Diyarbakır surlarıdır. Restorasyon çalışmaları bittikten sonra Diyarbakır’ın turizmine ve ekonomisine çok ciddi bir katkı vereceğini düşünüyoruz” dedi.

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’ne 2015 yılında alınan ve birçok medeniyetin izlerini üzerinde taşıyan Diyarbakır Surları’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışması başlatıldı. Çevre uzunluğu 5 bin 200 metre, yüksekliği 8 ile 22 metre arasında olan ve kalınlığı 5 metreye kadar varan surların üzerinde o dönem inşa edilen ve savunma amaçlı kullanılan burçlarda yapılacak çalışmalarda yıkılma tehlikesi olan ve acil müdahale gerekenlere öncelik verilecek. Çalışmalarda, o dönem dairesel, dörtgen veya çokgen olarak inşa edilen burçların aslına uygun hale getirilmesi için yerinde temizlik aşamasında çıkarılan taşlar kullanılacak. 500 günde tamamlanması planlanan ve 9 milyon 471 bin TL maliyetli restorasyon çalışmasının yanı sıra, surlara yakın veya yapışık inşa edilen 41 gecekondunun kamulaştırılması yapıldı ve yıkımına başlanacak.

    ‘MEVCUT ALANDAKİ TAŞLAR KULLANILACAK’

    Restorasyon çalışmasının 5 kişilik bir kontrol heyeti ve Dicle Üniversitesi’ndeki öğretim görevlilerinin yer aldığı bilim kurulu üyelerince en ince detayına kadar takip edildiğini belirten Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkanı Mehmet Karaaslan, “500 gün sürmesini planladığımız Ben u Sen, Yedi Kardeş, Urfakapı, Nur Burcu restorasyonlarını yapıp çalışmalarımıza devam etmek istiyoruz. En ince detayına kadar dikkatli ve titiz bir şekilde çalışmalar devam ediyor. Restorasyon çalışmalarımızda mevcut alanda bulunan taşlar kullanılmaktadır. Bu konuda çok hassas bir durumda işlemlerimiz devam etmektedir. Bu restorasyon, yaklaşık 9 milyon 471 bin TL maliyetle bugüne kadar yapılmış en büyük restorasyon çalışmalarımızdan bir tanesidir. Burçlarımızın tamamının restore edilmesi için proje çalışmalarımız devam etmektedir. Bu iş için yaklaşık 250 milyon TL’lik bir maliyet ön görülmektedir. Özellikle proje çalışmalarında mevcut surların aslına uygun hale getirilmesi için yerinde temizlik aşamasında çıkarılan taşlar kullanılmaktadır. Bu konuya özellikle dikkat etmekteyiz” diye konuştu.

    ‘DİYARBAKIR EKONOMİSİNE BÜYÜK BİR KATKISI OLACAK’

    Surlardaki restorasyonun Diyarbakır turizmine ve ekonomisine büyük bir katkı sunacağını anlatan Karaaslan, şunları söyledi:

    “Ben u Sen bölgesinde bulunan surlarımızın etrafında gecekondu yapılaşmaları bulunmaktadır. Bu yapılaşmaların surlara zarar verdiği öngörüldüğü için yaklaşık 41 yapının kamulaştırma işlemleri tamamlanmıştır. Yıkım işlemlerine başlanıyor. Surların geri kalan kısmında da surlara yapışık ya da yakın olan ve zarar verme ihtimali olan bütün yapıların kamulaştırma işlemleri devam edecek. Daha sonra bu alanlar peyzaj çalışması yapılarak yeşil alan olarak kazandırılacak. Burçlarımızın restorasyonu parça parça tamamlandıktan sonra da kapıların açılması ön görülmektedir. Restorasyon ve çalışma güvenliği tamamlandıktan sonra bütün kapıları açacağız. Çin seddinden sonra görünen en büyük surlar Diyarbakır surlarıdır. Surlarımızın tamamının restorasyon çalışmaları bittikten sonra turizme çok ciddi bir katkı vereceğini, şehrin ekonomisine büyük bir katkısının olacağını ön görüyoruz.”

  • Türkiye ve İran’dan ortak bildiri

    Türkiye ve İran’dan ortak bildiri

    Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı’na ilişkin ortak bildiride, “(Taraflar) PKK/PJAK ve bölgedeki tüm terör örgütlerinin Türkiye’nin ve İran’ın güvenliğine karşı ortak tehdit teşkil ettiğini dikkate alarak, ortak sınırlarda bulunan PKK/PJAK ve diğer terör örgütlerinin unsurlarının eylemlerine karşı mevcut iş birliği mekanizmalarından tam olarak istifade etmenin ve terörizm ile örgütlü suça karşı sonuç odaklı iş birliği amacıyla ortak operasyonlar dahil eş güdüm içinde adım atmanın, her iki ülkenin sorumluluğunda olduğunu vurgulamışlardır.” ifadesi kullanıldı.

    Ortak bildiride, Türkiye Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti arasındaki Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı’nın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani eş başkanlıklarında ve koordinatör olarak her iki ülke dışişleri bakanları ile Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar, Hazine ve Maliye, İçişleri, Sağlık, Sanayi ve Teknoloji, Ticaret ile Ulaştırma ve Altyapı bakanları ve mevkidaşları İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İdaresi Başkanı, Petrol, İçişleri, Enerji, Yol ve Şehir Planlama, Sağlık ve Tıbbi Eğitim bakanlarının katılımlarıyla bugün video konferans aracılığıyla düzenlendiği belirtildi.

    Bildiride, “ilişkilerini, bölgesel gelişmeleri ve koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerini gözden geçiren tarafların, güçlü siyasi iradelerinden beslenen iyi komşuluk ilişkilerini daha da geliştirme konusundaki kararlılıklarını yinelediği ve ikili ilişkilere dair kararların ortak çıkarlar temelinde etkin şekilde uygulanması yönündeki kararlılıklarını ifade ettikleri” kaydedildi.

    Tarafların Kovid-19’a ilişkin olarak vatandaşlarına gerekli tıbbi hizmetlerin, ilaçların, malzemelerin sunulmasında daha hazırlıklı olunmasını teminen salgınla mücadelede daha yakın istişare ve iş birliğinin önemini vurguladıklarına yer verilen bildiride, tarafların, iki ülke arasındaki iş birliğinin daha da derinleştirilmesi amacıyla ikili ve bölgesel konularda her seviyede yakın siyasi diyaloğun ve ikili ilişkilerin farklı veçhelerini kapsayan mekanizmalar çerçevesinde istişarelerin sürdürülmesinin önemine işaret ettiği belirtildi.

    Bildiride tarafların, ikili ticaret hacminde Kovid-19 dahil olumsuz küresel koşullarından kaynaklanan azalma eğiliminin tersine çevrilmesini teminen ortak çabaları yoğunlaştırma, bu çerçevede Karma Ekonomik Komisyon, Kara Ulaştırması Ortak Komisyonu gibi mekanizmalardan tam olarak istifade etme ve yeni ekonomik iş birliği alanları geliştirilmesi yönündeki taahhütlerini yineledikleri ifade edildi.

    Tarafların ekonomik iş birliğinin daha da ilerletilmesi, ikili ticaret hacminin artırılması, Kovid-19’un yarattığı ekonomik sınamaların aşılması amacıyla 28. Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı’nı, salgının yarattığı şartlar göz önünde bulundurulmak suretiyle mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirme isteklerini ifade ettikleri belirtilen bildiride, tarafların Tercihli Ticaret Anlaşması’ndan ortak çıkarlar temelinde tam olarak yararlanılmasının, anlaşmanın kapsamının genişletilmesinin ve her iki ülke iş adamları için yatırım ortamının iyileştirilmesinin önemini vurguladıkları kaydedildi.

    Terörizme karşı iş birliği

    Tarafların “halklar arası temasların daha fazla teşvikini teminen, Kovid-19’un yarattığı risklerin bertaraf edilmesinin akabinde turizm ve kültür alanlarında iş birliğinin daha da güçlendirilmesinde mutabık kaldıkları” duyurulan bildiride, tarafların “enerji sektörünün önemine vurgu yaparak, ortak fayda temelinde bu alanda iş birliğinin sürdürülmesinin önemini teyit ettikleri” belirtildi.

    Bildiride, şu ifadelere yer verildi:

    “PKK/PJAK ve bölgedeki tüm terör örgütlerinin Türkiye’nin ve İran’ın güvenliğine karşı ortak tehdit teşkil ettiğini dikkate alarak, ortak sınırlarda bulunan PKK/PJAK ve diğer terör örgütlerinin unsurlarının eylemlerine karşı mevcut iş birliği mekanizmalarından tam olarak istifade etmenin ve terörizm ile örgütlü suça karşı sonuç odaklı iş birliği amacıyla ortak operasyonlar dahil eş güdüm içinde adım atmanın, her iki ülkenin sorumluluğunda olduğunu vurgulamışlardır.

    Bölgesel güvenliği ve istikrarı artıran çok taraflı diplomasinin müstesna bir başarısı olan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2231 sayılı kararı ile onaylanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) muhafazasının önemini yeniden vurgulamışlar ve KOEP’in muhafazası için BMGK’da ahiren ortaya konan geniş tabanlı desteği memnuniyetle karşılamışlardır.”

    Bölge ülkeleriyle ilgili değerlendirmeler

    Bildiride, tarafların “ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve küresel konuları ele aldıkları ve bu bağlamda, evrensel olarak kabul gören ilkelerden, özellikle, uluslararası hukuka tam saygı ve çatışmaların barışçı yollarla çözülmesi ile kuvvet kullanımına veya kuvvet tehdidine başvurmama ilkelerinin, uluslararası ilişkilere hakim olmaya devam etmesi gerektiği görüşünü paylaştıkları”, “Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini vurgulayarak, Suriye ihtilafının Astana formatı çerçevesindeki tüm anlaşmalar doğrultusunda ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararıyla uyumlu bir siyasi süreç yoluyla çözüme kavuşturulabileceğine dair inançlarını teyit ettikleri” aktarıldı.

    Tarafların, “Irak’ın istikrarının, refahının ve güvenliğinin bölgesel ve uluslararası barış ve istikrar için bir gereklilik olduğunun bilinciyle, Irak’ın toprak bütünlüğünün, siyasi birliğinin ve egemenliğinin korunmasına yönelik taahhütlerini teyit ettikleri ve Irak Hükümeti’ne desteklerini yineledikleri” belirtilen bildiride, tarafların İsrail-Filistin ihtilafının kapsamlı, adil ve kalıcı çözümüne sarsılmaz desteklerini vurguladıkları, bu bağlamda, başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ihtiyacını yineledikleri ve üçüncü ülkelerin Filistin davasını zayıflatma girişimlerine karşı Filistin’e desteklerini ifade ettikleri kaydedildi.

    Tarafların Afganistan’da sürdürülebilir barışın ve istikrarın ancak gerçek anlamda Afgan öncülüğünde ve sahipliğinde olacak siyasi çözüme yönelik bir barış süreciyle sağlanabileceğini vurguladıkları ve böyle bir çözüme desteklerini beyan ettikleri aktarılan bildiride, iki ülkenin birlikte üye olduğu Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA), Gelişen Sekiz Ülke (D-8) gibi uluslararası örgütler çerçevesindeki iş birliğinin önemine işaret ettikleri duyuruldu.

    Bildiride, tarafların Parlamentolararası Birlik (IPU), Asya Parlamenterler Asamblesi (APA), İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) gibi bölgesel ve uluslararası parlamenter örgütler çerçevesinde ikili iş birliğinin teşvikini teminen iki ülke yasama organları arasındaki etkileşimin kolaylaştırılması yönünde iyi niyetlerini ifade ettikleri de belirtildi.