Kategori: Türkiye

  • NATO’dan açıklama: Anlaşma sağlanamadı

    NATO’dan açıklama: Anlaşma sağlanamadı

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de çatışmayı önleme mekanizmaları konusunda NATO’da teknik görüşmelerin başladığını ancak henüz bir mutabakata varılmadığını açıkladı.

    Stoltenberg, NATO Kuzey Atlantik Konseyi’nin daimi temsilciler seviyesindeki toplantısından sonra basına açıklama yaptı.

    Atina yönetiminin, NATO’nun teknik görüşmeler yapmak üzere Türkiye ve Yunanistan’ın mutabakata vardığı yönündeki açıklamasını yalanladığı hatırlatılan Stoltenberg, şunları söyledi:

    “Türk ve Yunanistanlı liderlerle yaptığım görüşmelerden sonra iki müttefik ülke burada, NATO’da teknik görüşmeler için bir araya geldiler bile. Bu görüşmelerin amacı askeri çatışmayı önleyecek mekanizmalar oluşturulması. Doğu Akdeniz’de kaza riskini düşürmek için henüz bir mutabakata varılmadı. Bunlar Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili müzakereler değil, teknik görüşmeler. Bunlar Almanya öncülüğündeki siyasi ara buluculuk çabalarını tamamlayacak çalışmalardır.”

    Stoltenberg, NATO’nun sorunların çözümü konusunda önemli bir platform olduğunu belirterek, askeri teknik görüşmelerin NATO’da başladığını tekrarladı.

    Stoltenberg, “Doğu Akdeniz’de çok sayıda gemi bulunduğu için çatışmayı önleyecek mekanizmaları geliştirme konusunda teknik görüşmelere başlama ihtiyacımız vardı.” diye konuştu.

  • Türkiye’de son durum! 49 can kaybı 1642 yeni vaka

    Türkiye’de son durum! 49 can kaybı 1642 yeni vaka

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs verilerini paylaştı.

    Türkiye’de son 24 saatte 110 bin 225 kişiye test yapıldı. Yapılan testlerde 1642 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Bugün 49 kişi daha hayatını kaybederken toplam can kaybı 6511’e yükseldi.

    İyileşen hasta sayısı 1211 kişi artarak 248 bin 87’ye çıktı. Ağır hasta sayısı 1041, hastaların zatürre oranı ise yüzde 7.6

    Sağlık Bakanı Koca; “En çok hasta bulunan beş ilimizde pnömoni oranları; Ankara: %4.7, İstanbul: %4.61, Konya: %8.78, Kayseri: %6.49, Diyarbakır: %8,37. Güç tedbirde.”

  • Meteoroloji: “Yeni sıcak rekorları bekliyoruz”

    Meteoroloji: “Yeni sıcak rekorları bekliyoruz”

    Türkiye’de, son 70-80 yılda Eylül ayında ölçülen en yüksek sıcaklık değerlerine ulaşıldı, 10 ilde sıcaklık rekorları kırıldı. Ankara’da bugün 39 derece ölçülen sıcak hava nedeniyle bunalan Başkentliler, kendilerini gölge alanlara attı. Vali Vasip Şahin, Twitter’dan vatandaşları uyarırken, meteoroloji de cuma günü ülkenin büyük bölümünde yeni sıcaklık rekorlarının kırılmasının beklendiğini belirtti.

    Türkiye mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının etkisi altına girdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmini Uzmanı Tekin, sıcak hava dalgası nedeniyle Türkiye’de geçtiğimiz 70-80 yılda eylül ayında ölçülen en yüksek sıcaklık değerlerine ulaşıldığına dikkat çekti. 2 Eylül günü Türkiye’de 10 ilde sıcaklık rekorlarının kırıldığını belirten Tekin, “İki tane örnek verelim; Eskişehir’de 17 Eylül 2017 tarihinde Eylül ayı içerisinde 36,4 derece ölçülen hava sıcaklığı dün itibarıyla 36,7 derece olarak ölçüldü ve geçtiğimiz yıllarda ölçülen en yüksek sıcaklığın üzerine çıkmış oldu. Kayseri’de 2 Eylül 2003 tarihinde 36 derece ölçülen hava sıcaklığı dün 36,9 dereceye kadar ulaştı. Bu iki ilimizle birlikte Çankırı, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Kastamonu ve Amasya’da dün sıcaklık rekorları kırılmış oldu” dedi.

    BUGÜN VE YARIN 18 İLE DİKKAT

    Sıcak havanın etkisini sürdüreceğine dikkat çeken Tekin, “Özellikle perşembe ve cuma günü de ülkemizin özellikle büyük bir bölümünde yine sıcaklık rekorlarının kırılmasını tahmin ediyoruz. Bu iller de tahmini olarak Kütahya, Afyonkarahisar, Eskişehir, Isparta, Burdur, Konya, Ankara, Bolu, Karaman, Mersin, Aksaray, Niğde, Kırşehir, Nevşehir, Çankırı, Kastamonu, Çorum, Amasya. Bu illerimizde de özellikle bugün ve yarın (cuma) sıcak hava dalgasının etkisi ile sıcaklık rekorları kırılmasını tahmin etmekteyiz. Ankara’da geçmiş yıllarda Eylül ayında ölçülen en yüksek hava sıcaklığı 37 derece ölçüldü. Ankara’da bugün beklenen hava sıcaklığı 39 derece, yarın 38 derece tahmin ediliyor” dedi.

    HAFTA SONU DÜŞÜŞ

    Cumartesi gününe kadar Türkiye’nin kuzey kesimlerinde hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin 3-6, güney ve iç kesimlerde ise mevsim normallerinin 8-12 derece üzerinde seyretmesini tahmin ettiklerini belirten Tekin, “Cumartesi günü itibarıyla ülkemiz kuzey kesimlerden gelen yeni bir yağışlı sistemin etkisi altına giriyor. Cumartesi günü ülkemizin kuzey kesimleri ve iç kesimleri hava sıcaklığı mevsim normalleri civarına düşüyor. Güney kesimlerde ise yer yer mevsim normallerinin 3 ile 5 derece üzerinde seyredecek. Daha sonra yeni hafta ile birlikte ise tekrar ve ısınma trendine gireceğiz” ifadelerini kullandı.

    ANKARA VALİSİ’NDEN UYARI

    Öte yandan Ankara Valisi Vasip Şahin de Ankara’da son dönemde artan sıcak hava dalgasına karşı Başkentlileri uyardı. Şahin, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yapılan meteorolojik değerlendirmelere göre, Ankara’da 5 Eylül Cumartesi gününe kadar hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin 8-12 derece yükselmesi bekleniyor. Güneş ışınlarının dik geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında sıcak çarpmasına karşı lütfen dikkatli olalım” ifadelerini kullandı.

    Başkent’te etkili olan sıcak hava yaşamı olumsuz etkiledi. Vatandaşlar, kendilerini gölge alanlara atarak serinlemeye çalıştı. Bazı vatandaşlar çöl sıcaklığını andıran hava nedeniyle ağaç gölgelerinde oturarak zaman geçirdi. Dışarı çıkmak zorunla kalan vatandaşlar da park ve bahçelerde dinlenerek sıcaktan korunmaya çalıştı.

  • RTÜK’ten flaş Netflix kararı!

    RTÜK’ten flaş Netflix kararı!

    Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Netflix’in, çocuk istismarı görüntüleri içeren “Minnoşlar” adlı filmi kataloğundan çıkarması gerektiğine karar verdi.

    RTÜK’ten yapılan açıklamaya göre, internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık yapan radyo ve televizyonların RTÜK denetimine alınmasından sonra Üst Kurul ilk kez bir seç-izle platformunun dosyasını görüştü.

    Netflix hakkında hazırlanan kapsamlı uzman raporunu ele alan Üst Kurul, 9 Eylül 2020’de yayınlanacağı duyurulan “Minnoşlar” isimli filmin fragmanında, yapımın 11 yaşında bir çocuğu konu almasına karşın 18 yaş üstü yetişkin izleyicileri hedeflemesi üzerinde durdu.

    Uzman raporundaki “çocukların erken yaşta yetişkin yaşantısı içinde yer aldığı, istismar ve kötüye kullanım içeren bir yapımın potansiyel çocuk istismarı davranış örüntülerini ortaya çıkarabileceği” değerlendirmesi üzerine RTÜK, bahse konu yapımla Netflix’in, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri….. Çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeremez ve şiddeti teşvik edemez” hükmünü ihlal ettiğine, bu sebeple yayıncı kuruluşun söz konusu programı kataloğundan çıkarması gerektiğine oy birliğiyle karar verdi.

    Akit TV raporunu da ele aldı

    Akit TV’de 30 Ağustos Zafer Bayramı’na ilişkin verilen haberin alt bandında Anıtkabir için kullanılan ifade de Üst Kurul toplantısında görüşüldü.

    RTÜK, söz konusu ifadenin toplam 1 dakika 43 saniye süresince ekranda kalması sebebiyle Kanun’da yer alan “Yayın hizmetleri… kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” hükmünün ihlal edildiğini belirledi. Üst Kurul, yayıncı kuruluş hakkında idari para cezası yaptırımı uygulanmasına karar verdi.

    Sahte ürün satışı yapılan televizyon kanallarının da gündeme geldiği toplantıda, sağlık beyanıyla halkı kandırarak sahte ürün ve bitkisel ilaç satan KANAL YALOVA, TOP SHOP TV, ANADOLU TV, BLD, NEHİR, DOLUNAY INT kanallarına en üst sınırdan para cezasıyla program ve yayın durdurma cezası verildi.

  • İçişleri Bakanlığı’ndan 81 il valiliğine Covid-19 genelgesi!

    İçişleri Bakanlığı’ndan 81 il valiliğine Covid-19 genelgesi!

    İçişleri Bakanlığınca valiliklere, “Covid­-19 Tedbirleri Kapsamında 4 Eylül 2020 Denetimi” başlıklı genelge gönderildi. Genelgeye göre yarın Türkiye genelinde vali, kaymakam, belediye başkanı, muhtar ve kolluk birimlerinin katılımıyla Covid-19 tedbirleri denetlenecek.

    Genelgede, koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında içerisinde bulunulan kontrollü sosyal hayat döneminde temel prensipler olan temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra tüm iş kolları ve yaşam alanları için belirlenen tedbirlere uyulması ve vali/kaymakamların koordinasyonunda sürdürülen denetim faaliyetleri salgınla mücadelenin başarısı açısından büyük önem taşıdığı belirtildi.

    Salgının son günlerdeki yayılım seyri göz önünde bulundurulduğunda, hayatın her alanında mevcut tedbirlere uyulmasının önemi bir kez daha ortaya çıktığı belirtilen genelgede, ülke genelinde yapılacak denetimler ile ilgili şu bilgilere yer verildi:

    ”Koronavirüs salgınıyla mücadelenin etkin olarak sürdürülebilmesi için 4 Eylül Cuma günü tüm il ve ilçelerimizde, bizzat valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri ve personeli, köy/mahalle muhtarları, meslek odaları, genel kolluk birimleri (polis, jandarma, sahil güvenlik) ve özel kolluk görevlilerinin (zabıta, özel güvenlik vb.) katılımıyla oluşturulan ekipler tarafından “Sağlık için hepimiz için” mottosu ile yaşamın tüm alanlarını kapsayacak şekilde denetimler gerçekleştirilecek.

    Bu denetimlerin; konaklama tesisleri, alışveriş merkezleri, pazar yerleri, sosyete pazarları, lokanta, kafe, restoran, kahvehane, kıraathane, çay bahçesi, düğün ve nikâh yapılan yerler, berber/kuaför/güzellik merkezleri, internet kafe/salon ve elektronik oyun yerleri, şehir içi ve şehirlerarası toplu ulaşım araçları, otogarlar, ticari taksiler, taksi durakları, park/piknik alanları, lunapark/tematik parklar ve bilumum yaşam alanlarını (plajlar, cadde ve sokaklar vb.) kapsayacak şekilde planlanacak.

    Denetim ekipleri her bir iş kolu ya da mekânın uzmanlık bilgisi göz önünde bulundurularak ilgili kamu kurum ve kuruluşları (kolluk, yerel yönetimler, il/ilçe müdürlükleri vb.), köy/mahalle muhtarları ile meslek odalarının temsilcilerinden oluşacak şekilde belirlenecek.

    Denetimlerde vatandaşların kalabalıklar halinde bir araya gelebildikleri etkinlik (nikâh merasimi şeklindeki düğün, nikâh, cenaze, taziye vb.) ve yerlerde (plajlar, cadde ve sokaklar, park alanları vb.) temizlik, maske ve fiziki mesafe kurallarına uyulup uyulmadığına özellikle dikkat edilecek.

    Denetim faaliyetlerinin etkinliği ve görünürlüğü en üst seviyede tutulacak.

    Denetimler sırasında vatandaşlara yönelik rehberlik edici ve bilinçlendirmeye yönelik faaliyetlere ağırlık verilecek.

    Hemen giderilebilir nitelikte anlık uygulamalardan kaynaklı süreklilik taşımayan aykırılıklar için birinci ihlalde uyarı, ikinci ihlalde idari para cezası, işyeri, ticari taksi ve toplu ulaşım araçları için üçüncü ihlalde 1 gün, dördüncü ihlalde 3 gün şeklinde faaliyet durdurma cezası teklifleri mülki idare amirine iletilecek.

    Halk sağlığı açısından ciddi anlamda risk oluşturan ve süreklilik oluşturan ya da kurallara/önlemlere aykırı davranışlarda ısrar edenler için ise İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurullarınca belirlenecek cezalar mülki idare amirlerince uygulanacak.

    Bu bağlamda vali ve kaymakamlar tarafından yerel yönetimler, genel kolluk kuvvetleri, kamu kurum ve kuruluşları, köy/mahalle muhtarları ile meslek odaları arasındaki koordinasyonun sağlanarak gerekli planlamalar yapılacak ve uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmeyecek.”

  • FETÖ elebaşı Gülen’in kardeşinin cezası onandı

    FETÖ elebaşı Gülen’in kardeşinin cezası onandı

    Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in kardeşi Kutbettin Gülen’e “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan verilen hapis cezasını onadı.

    Kutbettin Gülen hakkındaki İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına yönelik temyiz incelemesini tamamlayan Daire, sanığa verilen 10 yıl 6 ay hapis cezasının onanmasına hükmetti.

    Dairenin kararında, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olduğu, hükme esas alınan delillerin hukuka uygun elde edildiği, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu belirtildi.

    İzmir’de 2 Ekim 2016’da, FETÖ’ye yönelik soruşturmada tutuklanan örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in kardeşi Kutbettin Gülen, İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesince “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan hapis cezasına çarptırılmış, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi mahkeme kararını hukuka uygun bulmuştu. Temyiz üzerine ise dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesine gönderilmişti.

    Öte yandan Kutbettin Gülen’in, FETÖ soruşturması kapsamında kayyum atanan Kaynak Holdinge bağlı İzmir’in Gaziemir ilçesindeki Çağlayan Matbaası’nda çalıştığı belirlenmişti.

  • Bakan Selçuk’tan “maske takma alışkanlığı” çağrısı

    Bakan Selçuk’tan “maske takma alışkanlığı” çağrısı

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, çocuklara maske takma alışkanlığı kazandırılması çağrısında bulunarak, “Okula başladıklarında zorlanacaklar ve maskenin sadece okulda takılması gerektiğini sanacaklar. İnsanın olduğu her yerde maske takılmalı; okul, bu mekanlardan sadece biri olacak. Lütfen, buna şimdiden dikkat.” ifadelerini kullandı.

    Selçuk, sosyal medya hesaplarından, “Okulları güvenle açacağız” yazılı maske fotoğrafı paylaşarak şunları kaydetti:

    “Çocukları görüyorum; sokakta, parklarda oynuyorlar ve maskesizler. Lütfen onlara maske takma alışkanlığı kazandıralım. Okula başladıklarında zorlanacaklar ve maskenin sadece okulda takılması gerektiğini sanacaklar. İnsanın olduğu her yerde maske takılmalı; okul, bu mekanlardan sadece biri olacak. Lütfen, buna şimdiden dikkat.”

  • Devlet Bahçeli’den ‘idam cezası’ açıklaması

    Devlet Bahçeli’den ‘idam cezası’ açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İdam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir. Türkiye’nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından idam cezası mutlaka gündeme alınmalıdır” dedi.

    MHP Lideri Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin yakın komşu bölgelerde yaygın ve yoğun sorun alanlarıyla boğuşurken, aynı anda kahramanlık ve kararlılıkla duruş ve mücadele sergilediğini söyledi. Akdeniz ve Ege’de Yunanistan, Fransa ve bazı bölge ülkelerinin sahne alan saldırgan emellerine muazzam bir direniş gösterildiğini bildiren Bahçeli, “Türkiye hakkın ve hukukun yanında, zalimin, teröristin ve müstevlinin karşısındadır. Dış politika alanında yaşanan tehlikeli gerilim ve tehdit dozajı yüksek kutuplaşma her türlü ihtimali de açık hale getirmektedir. Husumet ve hıyanete tavizsiz müdahale hakkımız elbette hem uluslararası hukukun hem de egemen devlet çıkarlarımızın bihakkın gereğidir” dedi.

    ‘GÖZ YUMMAK KÜLTÜR MÜKTESEBATIMIZLA ASLA BAĞDAŞMAYACAKTIR’

    Bahçeli, bir tarafta sıcak gündem ve gelişmeler yaşanırken, diğer tarafta şiddet, cinayet, taciz, tecavüz vakalarında artışlar gözlemlendiğini belirtti. Bu tablonun alarm verici nitelikte olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

    “İnsanın kanını donduran, vicdanları kanatan, sabır ve tahammül ölçülerini berhava eden en ağır suçlara her gün şahit olunmaktadır. Gazetelerin üçüncü sayfaları, televizyon ekranları, internet siteleri, sosyal medya platformları feci ve felaket dolu haberlerle dolup, taşmaktadır. Kadına şiddetin yanı sıra çocukların güpegündüz kaçırılmaları, vahşete kurban edilmeleri, hatta cinsel istismara uğramaları maşeri vicdanı yaralarken, aynı zamanda büyük bir hüzne ve hüsrana da neden olmaktadır. Hükümetimizin ve özellikle İçişleri Bakanımızın olağanüstü çaba ve gayretine rağmen şiddet olaylarının, en küçük sebepten doğan silahlı kavga ve anlaşmazlıkların her an vuku bulması toplumsal huzur ve ruh halini vahim derecede rahatsız etmektedir. Sivil toplum kuruluşların, üniversitelerin, ahlak sahibi milli aydınların bu sancılı duruma duyarlılık göstermesi şarttır. Sabilerin, emzikli bebeklerin, henüz bıyığı terlememiş yavruların acımasızca katli insanım diyen herkesin kederlendirip yüreğini titretmektedir. Suçsuz günahsız çocuklarımızın gün aşırı medyaya yansıyan cinayetlerine, intihar süsü verilmiş kadın ölümlerine göz yummak, sessiz kalmak, tepkisiz durmak ne insani emanetlerle ne de inanç ve kültür müktesebatımızla asla bağdaşmayacaktır.”

    ‘KALICI ÖNLEMLERİ ALMAK MECBURİYETTİR’

    “Zulme suskunluk da zulümdür” diyen Bahçeli, bu karanlık tablonun devamının ise mümkün olmadığını savundu. Acilen ve mutlaka ‘yasal, idari, sosyolojik, psikolojik ve manevi tedbirlerin sırasıyla alınarak tatbik ve temin edilmesi gerektiğini’ kaydeden Bahçeli, “Mesele insan onuruyla ilgilidir, can ve mal güvenliğiyle ilişkilidir. Kalıcı ve köklü önlemleri almak ertelenemez bir mecburiyettir. İlk başta akla gelen ve makul bir şekilde tartışılmasında fayda bulunan cezai yaptırımların arttırılması, derinlikli ve tesirli hale getirilmesidir. Bu konuda ‘idam cezası’nın hukuk mevzuatımıza tekrar alınması iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir. Çocukları, kadınları, masum ve mazlumları en aşağılık yöntemlerle hedef alan canilerin, katillerin, insanlık düşmanlarının fiillerine karşılık gelen cezaların adil ve orantılı tespiti milli birlik ve dayanışma şuurunun istikbali açısından zorunluluktur” ifadesini kullandı.

    ‘HİÇBİR İNSANIMIZ HEBA VE İSRAF EDİLMEMELİDİR’

    Bahçeli, dünya genelinde idam cezasını uygulayan ülke sayısının şu an itibariyle 56 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

    “İdam cezasını adi suçlar için kaldıran ülke sayısı 8, bu cezayı kaldırmadığı halde uygulamada cezaların infaz edilmediği ülke sayısı da 28’dir. Türkiye’de idam cezası 3 Ekim 2001 tarihli 4709 Sayılı Kanunla ‘Savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışındaki suçlar’ için mevzuatımızdan çıkarılmıştır. 3 Ağustos 2002 tarihli 4771 Sayılı Kanun ile de ‘Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç’ şartı ile yeni bir düzenleme yapılmıştır. Arkasından 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile İdam Cezasıyla ilgili maddeler Anayasa’dan ayıklanmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’ndan İdam Cezası ile ilgili maddeler çıkarılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 103’üncü maddesinde düzenlenen ‘Çocukların Cinsel İstismarı’ başta olmak üzere, yine aynı Kanunu’nun 6’ncı bölümünde yer alan ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ ile 309’uncu maddede düzenlenen ‘Cebir ve Şiddet Kullanarak Anayasa’nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Çalışmak’ suçları hakkında İdam Cezası getirilmesi önyargısız şekilde değerlendirilmelidir. Hiçbir insanımız heba ve israf edilmemelidir.”

    ‘BEBEK KATİLLERİ LAYIK OLDUKLARI CEZALARA ÇARPTIRILMALI’

    Türkiye’nin, 2003 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek Ölüm Cezalarının Kaldırılmasına İlişkin 6 No’lu Protokolü imzaladığını, ardından da ‘Ölüm Cezasının Her Koşulda Kaldırılmasına İlişkin’ 13 No’lu Protokol’ün onaylama işlemlerini tamamlayarak yürürlüğe koyduğunu anımsatan Bahçeli, açıklamasını şöyle tamamladı:

    “Ancak Türkiye’nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından İdam Cezası mutlaka gündeme alınmalıdır. TBMM’nin 1 Ekim 2020 tarihinde açılmasıyla birlikte milletimizin haklı beklentisi muhterem vekillerinin mutabakatıyla çözüme kavuşturulmalı, bebek katilleri, sapıklar, alçaklar, tecavüzcüler layık oldukları cezalara çarptırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, idam cezası meraklısı değildir. Ne var ki korku sınırını geçen suç ve suçlularla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi maksadıyla içinden geçtiğimiz süreçte başkaca bir yol ve seçenek olmadığı da nettir, nitekim alternatifsizdir. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Karar ve iradesi üzerinde hiçbir gölgeyi kabul etmeyecektir. İdam cezasının uygulanmasında ölçülülük ilkesine bağlı kalarak, verilen cezanın işlenen suç ile denge ve orantısı kurulacak, şiddet ve dehşet selinin önü alınmış olacaktır.”

  • AK Parti Sözcüsü Çelik’ten ABD’ye tepki

    AK Parti Sözcüsü Çelik’ten ABD’ye tepki

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ”ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik silah ambargosunu kaldırması tümüyle yanlış bir karardır. Rum yönetimi Ada’da istikrarsızlığı ve çözümsüzlüğü üreten taraftır. Bu karar, Rum yönetiminin hukuksuz taleplerini teşvik etmektir” dedi.

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırması kararına tepki gösterdi.

    Twitter’dan açıklama yapan Çelik, şu ifadeleri kullandı:

    ”ABD’nin Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik silah ambargosunu kaldırması tümüyle yanlış bir karardır. Rum yönetimi Ada’da istikrarsızlığı ve çözümsüzlüğü üreten taraftır. Bu karar, Rum yönetiminin hukuksuz taleplerini teşvik etmektir.

    Türkiye ve KKTC, hukuk, diplomasi ve hakkaniyet dışında hiçbir yolla karar almaya zorlanamaz. Biz hakkaniyet temelinde müzakereden yanayken, Yunanistan korsan anlaşmalarla bu zemini tahrip etmiştir. Güney Kıbrıs Yönetimi asla Kıbrıs Türklerinin haklarını gaspedemez.”

  • Türkiye’de en çok itibar gören meslekler belli oldu

    Türkiye’de en çok itibar gören meslekler belli oldu

    Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması’na göre mesleki itibar sıralamasında ilk 10 meslek sırasıyla tıp doktorluğu, hakimlik, üniversite profesörlüğü, pilotluk, büyükelçilik, valilik, diş hekimliği, yüzbaşılık, generallik ve avukatlık şeklinde gerçekleşti.

    Toplumsal Yapı Araştırma Programı’ndan yapılan açıklamaya göre, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Lütfi Sunar’ın yürüttüğü Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması tamamlandı. Toplumsal Yapı Araştırmaları Programı (TYAP) kapsamında yürütülen araştırma neticesinde yayımlanan rapor Türkiye’de çalışma hayatının dönüşümünü, insanların iş hayatından beklentilerini ve farklı mesleklere bakışını ele alıyor.

    26 ilde 2 bin 711 kişiyle yüz yüze görüşmelere dayanan araştırma, çalışma hayatındaki güncel dinamiklerin kapsamlı bir fotoğrafını çekiyor. Türkiye’de mesleki itibar hakkında yapılan ilk ve tek araştırma olan Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler Araştırması beş yılda bir yapılıyor. İlki 2015 yılında gerçekleştirilen araştırma 2020 yılında yenilendi.

    Araştırmayla birlikte mesleklerin toplumsal itibar sıralaması güncellendi ve toplumun çalışma hayatına bakışında yaşanan değişim incelendi. Tıp doktorluğundan dansözlüğe kadar farklı mesleklerin itibar sıralaması, üniversite tercih sonuçlarının yeni açıklandığı bugünlerde toplumun hangi meslekleri nasıl gördüğünü anlamak için anahtar niteliğinde bir bakış sunuyor.

    Ücretli çalışma artıyor, meslek hayatı kayganlaşıyor

    Araştırma raporunda Türkiye’de çalışma hayatına dair üç temel değişim tespit ediliyor. Bunlardan birincisi, 1980’lerden bu yana hizmet sektörünün yükselişi. 1980’de çalışan 100 kişiden 25’i hizmet sektöründeyken bugün bu sayı 56’ya çıkmış durumda. Çalışan nüfusun ekseni son kırk yılda tarımdan hizmetlere kaydı.

    Çalışma hayatındaki ikinci temel değişim, ücretli çalışma oranının artması. Ücretli veya maaşlı çalışan oranı son yirmi yılda yüzde 48’den yüzde 70’e çıktı. Kendi iş yerine sahip olma oranı ise hızla azalıyor. Bu durum rekabet şartlarını ve iş güvencesini çalışan aleyhine zorlaştıran bir süreci gösteriyor. Üçüncü değişim ise meslek gruplarında yaşanıyor. Son yirmi yılda, hiçbir eğitim gerektirmeyen ve bedensel işlerde çalışanların oranı yüzde 8’den yüzde 14’e yükseldi. Vasıfsız hizmet ve satış elemanlarının oranı da yüzde 9’dan yüzde 20’ye çıktı. Bu iki meslek grubu geçici işlere ve en düşük ücretlere karşılık geliyor. Özellikle eğitim hayatını tamamlayıp iş hayatına atılan yeni kuşaklar için bu, meslek hayatının kayganlaşması ve meslekten beklentilerin aşınması demek oluyor.

    Otorite sahibi meslekler zirvede yer alıyor

    Açıklamaya göre, araştırmanın sonucunda Türkiye’ye özgü bir mesleki itibar sıralaması oluşturuldu. Araştırmayla elde edilen veriler kullanılarak 133 mesleğin 1 ile 100 arasında itibar puanları belirlendi.

    Araştırmaya göre genel olarak iyi bir kazanç, iyi bir eğitim gerektiren, iş garantisi olan, mesleki otorite kazandıran, yasal ve kurumsal bir özerkliğe sahip ve zihin emeğiyle icra edilen mesleklerin daha yüksek itibara sahip olduğu açığa çıktı.

    Mesleki itibar sıralamasında ilk 10 meslek sırasıyla tıp doktorluğu, hakimlik, üniversite profesörlüğü, pilotluk, büyükelçilik, valilik, diş hekimliği, yüzbaşılık, generallik ve avukatlık şeklinde gerçekleşti. Sıralamadaki son 10 meslek ise sırasıyla ütücülük, ayakkabı boyacılığı, çöpçülük, seyyar satıcılık, apartman bakıcılığı, falcılık, gündelik temizlikçilik, hamallık, düzensiz işlerde işçilik ve dansözlük şeklinde oluştu.

    Karar alma gücünün olduğu, masa başı ve temiz işlere yüksek itibar atfedilirken; bedensel emeğe dayalı ve kirlenme gerektiren işler düşük itibarlı çıktı. Benzer şekilde, kamu otoritesini temsil eden ve devletle irtibatlı üniformalı meslekler daha yüksek itibara sahip. Tarım ve sanayi sektörlerindeki işler genellikle düşük itibarlı sayılıyor.

    Siyaset ve hukuk meslekleri yükseliyor

    Araştırmada incelenen meslekler 2015’te yapılan ilk araştırmanın bulgularıyla karşılaştırıldı. Beş yıl önceye göre siyaset ve hukuk mesleklerinin yükseldiği görüldü. Milletvekilliği sıralama bakımından 22’den 11’e, belediye başkanlığı 18’den 13’e, muhtarlık 67’den 42’ye çıktı. Benzer şekilde hakimlik ve avukatlık bu sefer ilk onda yer aldı. Buna karşılık daha önce ilk onda yer alan generalliğin sıralamasında gerileme yaşandı. Hizmet sektöründeki düşük ücretli işlerin yükselişi dikkat çekti. Kasiyerlik 16, büro elemanlığı 20, sekreterlik 27, resepsiyonistlik 14 ve stüdyo fotoğrafçılığı 21 basamak yükselerek fark oluşturan meslekler oldu. Özel sektördeki medya, sanat ve spor mesleklerinde yükselme trendi tespit edildi.

    Düşen mesleklerde ise öğretmenlik başta geliyor. 5 yıl önceki araştırmada 4. sırada olan öğretmenlik 14. sıraya geriledi. Benzer şekilde eczacılık da sıralamada 11’den 24’e indi. Bu iki mesleğin yaşadığı düşüşün sebebinin iş piyasalarındaki değişen konumları olduğu görüldü.

    En fazla sıra kaybı yaşayan mesleklerse 51’den 97’ye inen maden işçiliği, 53’ten 96’ya inen çiftçilik, 28’den 65’e inen imamlık, 55’ten 89’a inen mandıracılık ve 52’den 83’e inen vinç operatörlüğü oldu. Bu trendler, geçen beş yılda toplumun kol emeğine ve zanaatkârlığa daha düşük; zihin emeğine ve beyaz yakalı işlere daha yüksek itibar atfettiği yönünde yorumlandı.

    Erkekler tıp doktoru, kadınlar öğretmen olmak istiyor

    Araştırmada kadınlarla erkeklerin mesleklere verdiği puanların anlamlı derecede farklı olduğu tespit edildi. Kadınlar psikologluk, milletvekilliği, aktristlik, müzisyenlik, astsubaylık, avukatlık gibi bilişsel emeğe dayanan mesleklere erkeklerden daha yüksek puan verirken erkekler ayakkabı boyacılığı, hamallık gibi yoğun bedensel işlere ve vinç operatörlüğü gibi nitelik gerektiren sanayi ve inşaat işlerine kadınlardan daha yüksek puan verdi. İmamlık ve futbolculuk da erkeklerin daha yüksek puanladıkları meslekler arasında yer aldı.

    En çok yapılmak istenen meslekler listesinde erkekler tıp doktorluğunu, kadınlar öğretmenliği birinci sıraya yerleştirdi. Kadınların en çok yapmak istediği meslekler arasında savcılık ve polisliğin yer alması dikkati çekti. Yüksek bir eğitim seviyesi, özerklik ve yaratıcılık içeren mesleklerin kadınlar tarafından daha çok istendiği görüldü.

    Çalışma hayatı nasıl algılanıyor?

    Araştırmada, vatandaşın şu an yaptığı işi nasıl gördüğü de ölçüldü. Sonuçlara göre Türkiye’de insanlar yüzde 71 oranında yaptıkları işin değerlerine uygun olduğunu düşünüyor. Benzer şekilde yüzde 70 oranında çalışmanın iş yerinde takdir gördüğüne inanıyor.

    Ancak iki kişiden biri yaptığı işin sağlığını olumsuz etkilediğini, ayrıca mevcut işinden yeni beceriler edinmediğini dile getiriyor. Bu durum mesleki adanma ve gelişim noktasında kaygı uyandırıyor. Toplumun yüzde 61’i de mevcut işini sadece para kazanmak için yaptığını söylüyor.

    Araştırmada dikkat çekici bir diğer bulgu ise kazancım bana yetmiyor diyenlerin oranının yüzde 64 olması. Araştırmaya katılanların iyi bir işte en fazla aradıkları ilk üç özellik; iş garantisi, iyi bir ücret ve işin kaza veya ölüm riski içermemesi. Bununla birlikte işin başarı hissi vermesi, kararlarda söz sahibi olmak ve yeni beceriler kazanmak, beş yıl önceki araştırmaya göre daha fazla puanlanan beklentiler olarak dikkat çekti.

    Beş yılda bir güncellenen Türkiye Çalışma Hayatı ve Meslekler araştırması önemli göstergeleri bünyesinde barındırıyor. Araştırma yürütücüsü Doç. Dr. Lütfi Sunar, araştırmanın kamuda, sivil toplumda ve özel sektördeki ilgili kurum ve kuruluşlara mesleklerin gidişatı ve çalışma hayatının dönüşümünü izlemek için rehberlik edeceğini belirtti.

    Araştırma raporuna ve diğer detaylara www.tyap.net/tma adresinden erişmek mümkün.