Kategori: Türkiye

  • ABD’den Türkiye’ye Metin Topuz tepkisi

    ABD’den Türkiye’ye Metin Topuz tepkisi

    ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İstanbul Başkonsolosluk irtibat görevlisi Metin Topuz’un hapis cezasına çarptırılmasına tepki gösterdi. Pompeo, kararın ABD-Türkiye ilişkilerine zarar verdiğini savundu.

    FETÖ ile bağlantılı eski polis müdürleri ve askerlerin yanı sıra firari eski savcı Zekeriya Öz’le irtibatlı olduğu iddia edilen ve casusluk suçlaması yöneltilen ABD İstanbul Başkonsolosluk irtibat görevlisi Metin Topuz’a yargılandığı davada 8 yıl 9 ay hapis cezası verilmesinin yankıları sürüyor.

    Karara tepki gösteren ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bunun, iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verdiğini ve güveni zayıflattığını söyledi.

    Mahkeme kararını destekleyecek ‘inandırıcı bir delil’ göremediklerini belirten Pompeo, “Bu hüküm, Türkiye’nin kurumlarına olan inancı ve Türk-Amerikan ilişkilerinin temelindeki kritik güveni zayıflatır” dedi.

    Ne olmuştu?

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yabancı uyruklu ve misyon görevlilerinin, FETÖ’nün 17-25 Aralık 2013’teki yargısal darbe teşebbüsü ile 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda yargılanan eski polis müdürleri, askerler ve firari eski savcı Zekeriya Öz ile irtibatlarına ilişkin soruşturma başlatmıştı.

    Bu çalışma sonucunda ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, eski polis müdürleri ve eski savcı Öz ile irtibatının ortaya çıkması üzerine gözaltına alınmıştı.

    Topuz, emniyetteki işlemlerinin ardından 4 Ekim 2018’de İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’, ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçlarından tutuklanmıştı.

    ABD Ankara Büyükelçiliği de tepki gösterdi

    Topuz, dün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

    Karara ABD Ankara Büyükelçiliği de tepki göstermişti. Elçilik, “Bu kararı destekleyecek inandırıcı bir delil görmediğimiz gibi, kararın süratle üst mahkeme tarafından bozulmasını diliyoruz. Sayın Topuz’un resmi görevlerine ilişkin iddialar, yerel çalışanlarımızın ABD hükümeti adına ve ikili ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla yürüttükleri önemli çalışmaların kapsam ve mahiyetini çarpıtmaktadır” demişti.

  • ABD ve Çin’e uçuşlar başlıyor

    ABD ve Çin’e uçuşlar başlıyor

    THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin Twitter hesabından paylaştığı bilgiye göre, Chicago ve Washington’a 19 Haziran’dan itibaren haftada 3’er uçuş, Los Angeles’a 24 Haziran’dan itibaren haftada 3 uçuş gerçekleştirilecek.

    UZAKDOĞU UÇUŞLARI DA 19 HAZİRAN’DA BAŞLIYOR

    THY’nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, 19 Haziran’dan itibaren Shanghai’a haftada 1, 24 Haziran’dan itibaren Hong Kong ve Seul’a haftada 2 uçuş gerçekleştirilecek.

    THY’nin BDT ülkelerine uçuşları ise 16 Haziran’dan itibaren gerçekleştirilecek. THY, Bişkek’e 16 Haziran’dan itibaren haftada 3 uçuş, Minsk’e 17 Haziran’dan itibaren haftada 3 uçuş, Duşanbe’ye 18 Haziran’dan itibaren haftada 2 uçuş ve Almata’ya 21 Haziran’dan itibaren haftada 2 uçuş yapacak.

  • Son Dakika: “Koronavirüse karşı yerli ilaç üretildi”

    Son Dakika: “Koronavirüse karşı yerli ilaç üretildi”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank; “(Kovid-19’a karşı) Yerli ve milli olarak kendi sentezimizle geliştirilmiş çok önemli bir ilacı ürettik.” dedi.

    Varank: (Yerli sentez ilaç) Ruhsatlandırma aşamasına gelmesi mutluluk ve gurur verici.Bu aşamadan sonra tedavide kullanılması ve ihracatı planlanıyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ve TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu çatısı altındaki bilim insanları tarafından geliştirilen Favipiravir isimli ilacın yerli sentezi görücüye çıktı.

    İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Güzel ve ekibi ile Atabay Kimya Firması tarafından sentezlenip ruhsatlandırma aşamasına gelen yerli sentez ilacın ilk numunesi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a sunuldu.

    Bakan Varank, “Yerli ve milli olarak kendi sentezimizle geliştirilmiş çok önemli bir ilacı üretmiş olduk. Ruhsatlandırma aşamasına gelmiş olması bizim açımızdan hem mutluluk hem de gurur verici.” dedi.

    Yerli sentez Favipiravir ilacının ruhsatlandırma aşamasının tamamlanması sonrasında, tedavide kullanılması ve ihraç edilmesi planlanıyor.

    Türk mühendisleri tarafından rekor hızda üretilerek dünyaya ihraç edilen yerli yoğun bakım solunum cihazının ardından yeni bir başarı hikayesi daha yazıldı.

    40 gün gibi kısa bir sürede üretildi

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Atabay İlaç işbirliğiyle; COVID-19 tedavisinde kullanılan ve etkin sonuçlar veren Favipiravir isimli ilacın yerli sentezi, Doç. Dr. Mustafa Güzel ve Zeynep Atabay Taşkent’in koordinasyonunda 32 kişilik ekip tarafından 40 gün gibi kısa bir sürede üretildi.

    Yerli sentez ilacı geliştiren İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Güzel ve ilacı endüstri seviyesine getiren Atabay Kimya’dan Zeynep Atabay Taşkent, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile birlikte Bakan Varank’ı ziyaret etti. Heyet, ruhsatlandırma aşamasındaki yerli sentez ilacın ilk numunesini Bakan Varank’a takdim etti. Böylelikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ve COVID-19’a karşı tedavilerde kullanılması planlanan yerli sentez ilaç görücüye çıktı.

    Ziyaretin ardından bir açıklama yapan Bakan Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Kendi ilacımızı hem Türkiye’de kullanabileceğiz hem de ihraç edebileceğiz”

    Türk hekimlerinin COVID-19 hastalığının tedavisinde çok başarılı şekilde kullandığı Favipiravir ilacının yerli sentezini bilim insanlarımız, İstanbul Medipol Üniversitesinden Mustafa Güzel hocamızın liderliğinde geliştirdi. Atabay İlaç firması da bu ürünün ticarileşmesi için altyapısını kullandırdı. Yerli ve milli olarak kendi sentezimizle geliştirilmiş çok önemli bir ilacı üretmiş olduk. Bunun ruhsatlandırma aşaması var. Sağlık Bakanımız, kabine toplantısında bu ilaçların hemen ruhsatlandırılması ile ilgili talimat verdiğini de söyledi. Süreçler hızlı şekilde tamamlandığında, kendi sentezimizle geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz kendi ilacımızı hem Türkiye’de kullanabileceğiz hem de ihraç edebileceğiz.

    “17 proje yürütülüyor, bu çalışma onlardan sadece biri”

    Bu salgın, daha Türkiye sınırları içine girmeden TÜBİTAK başkanlığında COVID-19 Türkiye Platformunu oluşturduk. Bu platform ile Türkiye’deki temel araştırmalar seviyesinde koordinasyonu sağlamayı planladık. Platformun çatısı altında bir kısmı aşı, bir kısmı da ilaç geliştirme projesi olarak 17 proje yürütülüyor. Favipiravir ilacının yerli sentezinin yapılması projesi de bu başlıkta çalıştığımız projelerden biriydi. Burada bir neticeye ulaşmış olmamız, bunun endüstri seviyesine, ruhsatlandırma aşamasına gelmiş olması bizim açımızdan hem mutluluk hem gurur verici.

    COVID-19 Türkiye Platformu çatısı altındaki bütün projelerden netice almayı umuyoruz. Dünyada öncü olacak işlere imza atacağımıza inanıyoruz. Temel araştırmalar tamamlandığında bu projelerin klinik çalışmalara ihtiyaç duyanlarını Sağlık Bakanlığımıza teslim edeceğiz. TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) ile bunların klinik çalışmaları tamamlanarak dünyaya çare olacak işlere bilim insanlarımızla birlikte imza atmış olacağız.

    “Milli seferberlik ruhu”

    Yerli yoğun bakım solunum cihazı da bir ihtiyaçtan doğmuştu. 18 yılda inşa ettiğimiz çok güçlü bir sağlık altyapımız var. Hem yoğun bakım yatak sayısı açısından hem de cihaz ekipman açısından güçlü bir altyapımız olmasına rağmen ‘Türkiye kendi cihazını üretsin.’ diye yerli solunum cihazını aynı bu şekilde ‘milli seferberlik’ ruhuyla bir araya gelerek ürettik. Hem ülkemize hem dünyaya tanıttık. İhracat yapabiliyoruz. Aşı, ilaç projeleri de milli seferberlik ruhuyla bilim insanlarımızın fedakarlığı ve devletimizin desteklediği işler olarak kamuoyuna yansımış oldu.

    Doç. Dr. Güzel: Takım ruhuyla bunu başardık

    İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Güzel, sanayi üniversite iş birliği ile yerli ilaç geliştirme projesini hayata geçirdiklerini belirterek, “Yerli imkanlarımızla bir ürünü geliştirdik. İlaçta yerli ve milli kaynaklarımızı artıracak bizi şampiyonlar ligine taşıyacak daha teknolojik projeleri yapabilmeyi ümit ediyorum.” dedi.

    Yaklaşık 5-6 hafta önce çalışmalara başladıklarını kaydeden Doç. Güzel, “İnanın ben de bu kadar çabuk olabileceğini düşünmüyordum ama milli bir seferberlikle herkes bir birine kenetlendi. Takım ruhuyla bunu başardık.” diye konuştu.

    Güzel, sentezi yapılan Favipiravir ilacının ateşi daha yeni çıkmış hastalarda bile etkin tedavisinin görüldüğünü kaydederek, “Dünyada tedavide öne çıkmış 3-4 ilaç var. Etkili olduğunu bildiğimiz bir ilaç.” dedi.

    Atabay Kimya: TÜBİTAK desteği bize güç verdi, bizi hızlandırdı.

    Atabay Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Atabay Taşkent de 80 yıllık bir firma olduklarının altını çizerek, şunları söyledi:

    40 yıldır ilaç hammaddesi üretiyoruz. 100’e yakın hammadde ürettik. Bunların ihracatını da yapıyoruz. Inluenza tedavisinde etkisi bilinen Oseltamivir Antiviral ilacının yerli sentezinde öne çıkmış bir firma olarak COVID-19 virüsüne karşı etkili olabilecek ilaçların sentezine ivedilikle Medipol Üniversitesinden Mustafa Güzel Hocamız ile işbirliği başladık. Endüstriyel hammadde sentezi altyapımız, bitmiş ürün üretim altyapımız sayesinde hocamızla çalışmaya çok hızlı başladık. TÜBİTAK desteği bize güç verdi, bizi hızlandırdı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamıştı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Hekimlerimizin COVID-19 hastalığı tedavisinde etkin şekilde kullandığı Favipiravir isimli ilacı TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu çatısı altında çalışan bilim insanlarımız kendi sentezimizle üretmeyi başardı.” ifadelerini kullanmıştı. (TRT HABER)

  • Türkiye bir ülke hariç bütün sınır kapılarını açtı

    Türkiye bir ülke hariç bütün sınır kapılarını açtı

    Koronavirüs salgını nedeniyle Türk vatandaşları ile yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’ye giriş-çıkışlarını düzenleyen ilgili genelgelerin, İran kara sınır kapılarından yolcu giriş çıkışlarına yönelik hükümleri hariç, diğer hükümleri yürürlükten kaldırıldı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde Kovid-19 ile mücadelede kaydedilen olumlu gelişmeler doğrultusunda, kara, hava ve deniz sınır kapılarından yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’ye girişiyle, Türk vatandaşlarının ülkeden çıkış konuları değerlendirildi.

    Bu kapsamda, İçişleri Bakanlığı’nca Kovid-19 pandemisiyle mücadele sürecinde yayımlanan ve Türk vatandaşları ile yabancı ülke vatandaşlarının hava, kara ve deniz yoluyla Türkiye’ye giriş çıkışlarını düzenleyen ilgili genelgelerin, İran kara sınır kapılarından yolcu giriş çıkışlarına yönelik hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri yürürlükten kaldırıldı.

    Ülkeye giriş yapanların hepsine sağlık kontrolünden geçecek

    Hava yoluyla yapılacak seyahat planlamalarına ilişkin süreç Sağlık, Dışişleri, Ulaştırma ve Altyapı bakanlıklarının koordinesinde yönetilecek. Ülkeye giriş yapan Türk vatandaşları ile yabancı ülke vatandaşlarının tamamına sağlık kontrolü yapılacak.

    Kontroller sırasında semptom görülenler ile ihtiyaç duyulan hallerde de ücretsiz PCR testi yapılacak ve bu sürece ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı’nca belirlenecek.

    Belirtilen çerçevede Türkiye’ye giriş çıkışlar başta İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenen/belirlenecek tedbirlere uyulması kaydıyla yapılacak.

    Bu kapsamda İçişleri Bakanlığı’nca, ‘Türk ve Yabancı Ülke Vatandaşlarının Sınır Kapılarımızdan Giriş/Çıkışları’ konulu genelge, 81 İl Valiliğine, Hudut Kapısı Mülki İdare Amirlikleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne gönderildi.

  • Bir uyarıda o hastalık için! Türkiye’de 15 kişiyi öldürdü

    Bir uyarıda o hastalık için! Türkiye’de 15 kişiyi öldürdü

    Sağlık Bakanlığı’nca, “Bu yıl 10 Haziran itibariyle Türkiye genelinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vaka sayısı geçen yıla göre artış göstererek 480’e ulaştı, 15 kişi ise hayatını kaybetti. KKKA Bilim Kurulu’nda, bu veriler ışığında alınacak tedbirler ve yürütülecek çalışmalar masaya yatırıldı” açıklaması yapıldı.

    Bakanlık’tan yapılan açıklamada, KKKA Bilim Kurulu toplantısının Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe başkanlığında gerçekleştirildiği bildirildi. Toplantıda, hastalığın Türkiye’deki mevcut durumu ve kontrolüne yönelik alınan tedbirler değerlendirildiği, hem hayvan hareketliliğinin hem de insan ile hayvan temasının arttığı Kurban Bayramı öncesinde alınacak tedbirler ve stratejilerin belirlendiği kaydedildi.

    ’15 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ’

    Dünya genelinde 30’dan fazla ülkede görülen KKKA’nın, Türkiye’de İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaştığına dikkat çekilerek, “Diğer ülkelerde hastalığa yakalananların ortalama dörtte biri hayatını kaybediyor. Bazı ülkelerde bu oran yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Türkiye’de ise uygulanan tedbirler, sürveyans sistemi ve etkin tedavi yaklaşımıyla ölüm oranı yüzde 4’lerde seyrediyor. Bu yıl 10 Haziran itibariyle Türkiye genelinde KKKA vaka sayısı geçen yıla göre artış göstererek 480’e ulaştı, 15 kişi ise hayatını kaybetti. KKKA Bilim Kurulu’nda, bu veriler ışığında alınacak tedbirler ve yürütülecek çalışmalar masaya yatırıldı” denildi.

    ‘AÇIK RENKLİ KIYAFETLER TERCİH EDİLMELİ’

    Özellikle yaz ve sonbahar aylarında görülen KKKA hastalığının, kene tutunması veya keneyle temas sonucunda bulaşabilen bir enfeksiyon hastalığı olduğu bildirilerek, şu ifadelere yer verildi:

    “Hastalık, virüs taşıyan hayvanların ve hasta kişilerin kan ve vücut sıvılarıyla korunmasız temas sonucunda da insanlara bulaşabiliyor. Ateş, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı ve halsizlik en sık görülen bulgular. Hastalık kontrolünde kişisel korunma önlemleri büyük önem taşıyor. Kırım- Kongo kanamalı ateşinden korunmak için; tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden, çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. KKKA hastalığına yönelik hazırlanan afiş, broşür, TV spot filmi, çocuklara yönelik animasyon filmi gibi eğitim materyaline Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü web sayfasından, https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/zoonotikvektorel-kkka adresinden ulaşılabilir.”

  • Dışişleri Bakanlığı’ndan Ayasofya ve Kariye açıklaması

    Dışişleri Bakanlığı’ndan Ayasofya ve Kariye açıklaması

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye’nin iç işlerini ilgilendiren bir konudur. Bu eserlere dair verilmiş ya da verilecek kararlar başka ülkelerin işi olamaz” dedi.

    Bakanlık Sözcüsü Aksoy, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun Türkiye ile ilgili bölümlerine ilişkin yöneltilen soruya yazılı cevap verdi. Aksoy, raporun Türkiye bölümünün, yine kaynağı belirsiz iddialar içeren, objektiflikten uzak bir dille kaleme alındığını bildirdi. Türkiye’nin, din ve ibadet özgürlüğünün tüm vatandaşlar için ayrım gözetmeksizin korunması ve geliştirilmesi hedefini somut adımlarla desteklemeye devam ettiğini belirten Aksoy, “Ülkemizde, farklı din ve inançlar huzur ve uyum içinde yaşamaktadır. Ülkemiz son 20 yılda gayrimüslim vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi, hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamının güçlendirilmesi amacıyla önemli adımlar atmıştır. Bu dönemde demokrasimizin daha da ileriye taşınması hedefinin bir parçası olarak, her bir vatandaşımızın haklardan eşit şekilde yararlanabilmesi ve ayrımcılığın her türünün önlenmesi için mevzuatta ve uygulamada büyük kazanımlar elde edildiği şüphesizdir” dedi.

    ‘RAPORDAKİ TÜM TUTARSIZLIKLARI REDDEDİYORUZ’

    Aksoy, raporda Ayasofya ve Kariye hakkında belirtilen konuları yine son dönemde yapılan bazı açıklamalar bağlamında hayretle karşıladıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

    “Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye’nin iç işlerini ilgilendiren bir konudur. Bu eserlere dair verilmiş ya da verilecek kararlar başka ülkelerin işi olamaz. Türkiye, topraklarındaki tüm kültürel ve dini varlıkların değerinin bilincinde olup bu eserleri layık oldukları şekilde korumaktadır. Türkiye’nin dini özgürlüklerin korunması ve ilerletilmesi konusundaki iradesi ve atılan somut adımlar ortadayken, İslam karşıtlığı, anti-Semitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının ABD’de hızla yükseldiği bir dönemde, ABD’nin bu tür raporlarla dünya kamuoyunun dikkatini, ülkesindeki sorunlardan başka yönlere çekmeye çalışması trajikomiktir. Rapordaki tüm tutarsızlıkları ve hiçbir mesnedi olmayan maksatlı ifadeleri reddediyor, ABD’yi dini özgürlükler ve insan hakları konusunda kendi iç işlerine yoğunlaşmaya davet ediyoruz.”

  • Emeklilikte 2 yeni model

    Emeklilikte 2 yeni model

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı tamamlayıcı emeklilik modeliyle, kıdem tazminatı konusunda yeni bir dönem başlayacak.

    Hürriyet gazetesinin haberine göre, sosyal taraflarla tartışmaya açılan modellerde, 60 yaşa kadar fonda birikim yapılması öngörülüyor. İlk konut, evlenme, ağır hastalık gibi durumlarda ise bu yaştan önce sınırlı olarak çekim yapılması mümkün olacak.

    Mevcut sistemde, her yıl için, çalışanların brüt bir aylık ücreti kadar, kıdem tazminatı hakkı oluşuyor. Ekonomi yönetiminin çalışmalarını sürdürdüğü modellerde sistemin herkesi kapsaması veya tercihe bağlı olması seçenekleri üzerinde duruluyor.

    YÜZDE 25’İ PEŞİN ÖDENECEK

    Kıdem tazminatı hesaplarında biriken tutarı çalışanlar, 60 yaşında alabilecek. 60 yaşında hesapta biriken paranın yüzde 25’i peşin olarak alınabilecek, kalan tutar ise emeklilik gelirini artırmak için çalışanlara ek gelir olarak verilecek. İlk konut, evlenme, ağır hastalık, işten çıkış durumlar ise istisnai olarak değerlendirilecek ve öncesinde ödeme yapılabilecek. Ama tutar burada sınırlı olacak. Örneğin ilk konut alımında biriken tutarın yüzde 10’unu çalışan çekebilecek.

    TARAFLAR DİNLENİLDİ

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da, dün sosyal taraflarla biraraya geldi. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un da yer aldığı toplantıya, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan katıldı. Toplantıda kıdem tazminatı ve istihdam kalkani paketi görüşüldü.

    BİRİNCİ MODEL ZORUNLU

    Ekonomi yönetiminin üzerinde durduğu modellerden ilki yasalaşırsa bütün çalışanlar bu modele göre kapsam içine alınacak. Bu durumda zorunlu olacak birinci modelde, işveren her ay çalışanın brüt ücretinin yüzde 3’ünü ‘tamamlayıcı emeklilik hesabına’ aktaracak. Bu da yıllık bazda 11 günlük bir kıdem tazminatı hakkına denk düşüyor. Kalan 19 günlük tutara denk gelen brüt maaşın yüzde 5.33’ü kadar tutar ise şimdi olduğu gibi aynı sistemle devam edecek ve ayrılık durumunda ödeme yükümlülüğü işverende olacak.

    İKİNCİ MODEL SEÇENEKLİ

    İkinci model yasalaşırsa taraflara seçme şansı sunulucak. Ya şu andaki mevcut sistemin devamı tercih edilecek ya da yeni modele geçilecek. Bu yeni modelde işveren payinin yanı sıra, devlet payı da söz konusu olacak. İşçiler de prim ödeyecek. Asgari ücrete kadar ücretler için, işçinin primi ücretin yüzde 0.5’i kadar olacak. Örneğin iki asgari ücrete kadar olan bir ücret söz konusu ise, katkı payı yüzde 1.5’a kadar çıkacak. Asgari ücretin iki katından fazla olan ücretlerde ise, kesinti yüzde 2.5’a kadar çıkacak. Devlet de bir puan katkıda bulunacak. Rakamlar konusunda sosyal taraflarla görüşmeler halen devam ediyor.

  • Bekçi düzenlemesi meclis genel kurulunda kabul edildi

    Bekçi düzenlemesi meclis genel kurulunda kabul edildi

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile özlük haklarını düzenleyen kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

    Kanunla, çarşı ve mahalle bekçisi olarak istihdam edileceklerde aranan şartlar, çarşı ve mahalle bekçilerinin atama ve adaylık süreçleri, görev ve yetkileri ile çalışma şekillerine ilişkin esaslar düzenleniyor.

    Genel kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak üzere emniyet ve jandarma teşkilatları bünyesinde silahlı bir kolluk olarak çarşı ve mahalle bekçileri istihdam edilecek.

    Emniyet ve jandarma teşkilatlarında istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçilerinin amirleri meslek hiyerarşileri içinde tespit edilecek.

    Çarşı ve mahalle bekçisi olarak istihdam edileceklerde Devlet Memurları Kanunu’nda sayılan genel şartlar ile İçişleri Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenen eğitim, yaş, sağlık ve fiziki yeterlilik gibi özel şartların bulunması gerekecek.

    Çarşı ve mahalle bekçisi olarak istihdam edilmek için İçişleri Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak giriş sınavında başarılı olmak şartı aranacak.

    Sınavlarda başarılı olan, görevini yapmaya engel teşkil edecek bir hastalık veya engeli bulunmadığı sağlık kurulu raporuyla tespit edilenler emniyet veya jandarma teşkilatlarına İçişleri Bakanının onayıyla aday memur olarak atanacak.

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin adaylık süresi 1 yıldan az, 2 yıldan fazla olamayacak. Adaylık süresi içerisinde en az 3 ay süreyle temel ve hazırlayıcı eğitimler verilecek.

    Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin, aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olanların memuriyetle ilişikleri İçişleri Bakanının onayıyla kesilecek.

    Çarşı ve mahalle bekçileri, görevli oldukları mülki sınırlar içinde halkın istirahat, sağlık ve selametini sağlayacak.

    Bekçiler, yolda hastalanan, kazaya uğrayan, düşüp kalan ve genel durumu itibarıyla yardıma muhtaç olanlara yardım edecek, yardıma ihtiyaç duyduğu değerlendirilen, şiddet mağduru veya şiddete, istismara uğrama riski taşıyan kadın ve çocukları, kimsesizleri, engellileri ve acizleri en yakın genel kolluk birimlerine teslim edecek.

    Bir semt, yer, yol veya sokak sormak için başvuranlara gerekli bilgiyi verecek olan bekçiler, doğum, ölüm, hastalık, kaza, yangın veya afet gibi önemli, acele haller sebebiyle yapılacak yardım isteklerinden gücü dahilinde olanları öncelikle yerine getirecek.

    Büyük tehlike arz eden yangın ve su baskını gibi afetlerde mahalle sakinlerini derhal uyarmakla görevli olan bekçiler, toplum sağlığını ve güvenliğini tehdit eden bir hayvana rastlanıldığında verebileceği zararları engellemek için kişileri alandan uzaklaştıracak, ilgili genel kolluk ve belediyeyi durumdan haberdar edecek.

    DEVRİYE HİZMETİ YÜRÜTECEK

    Çarşı ve mahalle bekçileri; görev saatleri içinde görevlendirildikleri bölgede devriye hizmeti yürütecek, görev bölgeleri içinde bulunan konut, iş yeri ve araçlar gibi malların korunmasında sahipleri tarafından noksan alınan tedbirleri tamamlattıracak, şüpheli durum veya kişileri bağlı bulundukları genel kolluk birimlerine bildirecek, kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi amacıyla genel kolluk kuvvetleri gelinceye kadar önleyici tedbirleri alacak.

    Uyuşturucu madde imal edildiği, satıldığı veya kullanıldığından, kumar oynandığından ya da fuhuş yapıldığından şüphe edilen yerleri bağlı bulundukları genel kolluk birimlerine bildirecek bekçiler, halkın sükun ve istirahatini bozanları ve başkalarını rahatsız edenleri engelleyecek, sokak, geçit ve meydanları tıkayarak trafiğe mani olan taşıtları ve diğer engellerin kaldırılmasını sağlayacak.

    Çarşı ve mahalle bekçileri, görev bölgesi ve çalışma saatleri ile sınırlı olmak kaydıyla kişileri ve araçları; bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya mal varlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacıyla durdurabilecek.

    DURDURMA İÇİN MAKUL NEDEN

    Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için makul bir sebebin bulunması gerekecek. Süreklilik arz edecek, fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamayacak.

    Çarşı ve mahalle bekçisi, görevini yerine getirirken kendisinin çarşı ve mahalle bekçisi olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirecek, durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilecek, kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilecek. Bu kişilere kimliğini ispatlamada gerekli kolaylık gösterilecek. Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal genel kolluk görevlileri haberdar edilecek.

    Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan makul süreden fazla olamayacak. Durdurma sebebinin ortadan kalkmasıyla kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilecek.

    Bekçiler, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik el ile dıştan kontrol dahil gerekli tedbirleri alabilecek. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemeyecek.

    ZOR VE SİLAH KULLANMA YETKİSİ

    Çarşı ve mahalle bekçileri, suç işlenirken veya işlendikten sonra, henüz izleri meydandayken; şüphelileri yakalamak, yakaladıkları şüphelilerin kendilerine veya başkalarına zarar vermelerini engelleyici tedbirleri almak, suç delillerinin kaybolmaması veya bozulmaması için gerekli muhafaza tedbirlerini almak, varsa olayın tanıklarının kimlik ve adres bilgilerini tespit ederek genel kolluk birimlerine bildirmekle görevli ve yetkili olacak.

    Bekçiler, haklarında tutuklama veya yakalama kararı çıkarılmış kişileri gördükleri takdirde yakalayacak ve bağlı bulunduğu genel kolluk kuvvetlerine teslim edecek.

    Çarşı ve mahalle bekçileri, zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak.

    Çarşı ve mahalle bekçileri, kolluk hizmet ve görevleri dışında her ne suretle olursa olsun çalıştırılamayacak.

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin haftalık çalışma süresi 40 saat olacak. Emniyet ve asayişin gerektirdiği durumlarda haftada bir gün istirahat verilmek kaydıyla bu süre artırılabilecek. Günlük çalışma saatleri, esas olarak güneşin batışı saatinden doğuşu saatine kadar olan zaman dilimini kapsayacak şekilde düzenlenecek.

    Çarşı ve mahalle bekçileri güvenlik veya kamu düzeni ile görevi etkileyen zorunluluk halleri haricinde, belirtilen çalışma süresi ve saatleri dışında çalıştırılamayacak.

    Güvenlik veya kamu düzeni ile görevi etkileyen zorunluluk hallerine ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenecek.

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin disiplin, ödüllendirme ve performans değerlendirme işlemlerinde istihdam edildikleri genel kolluk kuvvetine göre emniyet ya da jandarma hizmetleri sınıfı mensuplarına uygulanan hükümler uygulanacak.

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin çalışma usul ve esasları, alacakları meslek içi eğitim, giyecekleri kıyafet ve görevde kullanacakları teçhizatlar ile kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.

    Jandarma teşkilatında istihdam edilen çarşı ve mahalle bekçileri, Jandarma Hizmetleri Sınıfı’na dahil edilecek.

    Çarşı ve mahalle bekçilerinin emeklilik yaş haddi 60 olacak.

  • “Orta ve Doğu Anadolu’da kısmi vaka artışı var”

    “Orta ve Doğu Anadolu’da kısmi vaka artışı var”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu, salgın sonrası alınan önlemler ve normalleşme adımlarını görüşmek için yeniden toplandı.

    Bakan Fahrettin Koca’nın başkanlık ettiği toplantı, videokonferans yöntemiyle gerçekleştirildi.

    Toplantının ardından kameralar karşısına geçen Bakan Koca, sözlerine sağlık çalışanları ve önlemlere dikkat eden vatandaşlara teşekkür ederek başladı. “Teşekkürüm mutlak bir zaferin teşekkürü değil. Birbirimize güç veren bir teşekkür” diyen Koca, şöyle devam etti:

    “Kısıtlamanın bitmesi tehlikenin bittiği anlamına gelmiyor. Normalleşmenin şartı, virüsün kökü kazınana kadar hayatımıza maske, mesafe ve hijyen kuralına göre düzenlemek. 65 yaş üstü büyüklerimiz sabah 10.00 ile akşam 20.00 arasında sokağa çıkabilecek. Kısıtın kalkması dezavantajın ortadan kalkması anlamında değil. 65 yaş üstü büyüklerimiz Covid-19’a karşı zayıftır. 65 yaş üstü kısıtlaması bulaş oranını yüzde 50 oranında düşürdü.

    Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan kararla 18 yaş altı kısıtlamaların tümü kaldırıldı. Bu grup bulaştırıcılık potansiyeli olan gruptur. Kısıtlar yayılıma ve kayıplara engel oldu. Umarım gençlerimiz ve büyüklerimiz bunu hakedilmiş bir teşekkür olarak görürler. Şimdi size serbestlik gelmiş olması riskin geçmiş olduğu anlamına gelmiyor.

    MASKE VE MESAFE UYARISI

    Bugün sahip olduğumuz tecrübeye kısıt döneminde sahip değildik. Şimdi hastalıktan kendimizi nasıl koruyacağımızı iyi biliyoruz. Mücadeleyi evlerimizden çıkıp ekonomik, sosyal hayata dönerek vermeye başladık. Aktif mücadelede tedbirlerimiz maske ve mesafedir. İki tedbir birlikte tam tedbirdir. Üçüncü husus el temizliğine normalden fazla dikkat etmek gerekmektedir. Kısıtlamanın kalkmasının güvencesi önlemlere uyacağınız inancıdır. Kontrollü sosyal hayat tarzından taviz vermeyin.

    “RİSK DEVAM EDİYOR”

    Normalleşme sürecinde kılavuzumuz riskin devam ettiği gerçeğidir, son vakayı en kısa zamanda görmek tedbirlere uyumla mümkündür.

    Önümüzdeki hafta 6 ayı geride kalan salgının dünya genelindeki seyrini anlatıp genel bir değerlendirme yapacağım. Bugünkü vaka tablosunda düne göre düşüş var. Yeni vaka 922, hayatını kaybedenlerin sayısı 17.

    İSTANBUL VE İZMİR’DE DÜŞTÜ, DOĞUDA KISMİ ARTIŞ VAR

    Özellikle vaka sayısı İstanbul’da yüzde 60 oranında. İstanbul ve İzmir gibi illerde vaka sayıları azaldı. Bu illerimizde daha kontrollü olduğunu söyleyebiliriz. Ankara’da son 2-3 gün bir yükseliş söz konusuydu. Bugünden itibaren Ankara da düşüşe geçmiş oldu. Ama her geçen gün orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kısmi artışın olduğunu söyleyebiliriz. Diyarbakır’da son 3-4 gün içinde yükseliş içerisinde. Burada genel bir artıştan önce nişan ve benzeri gibi etkinlikler nedeniyle artış olduğunu görüyoruz. Filyasyon çalışmalarını artırdık.

    YURTDIŞINDAN GELENE TARAMA

    Ülkelerin salgın durumunu da göze alarak hangi takvimle bu seferlerin, uçuşların izinlerinin verilebileceğini belirledik. Ülkelerle ilgili bir risk olduğunu tespit ettiğimizde bunu tekrar değerlendireceğiz. Avrupa’dan farklı olarak yurtdışından gelen tüm vatandaşları sağlık taramasından geçirmek istiyoruz.

    ANTİKOR TESTİ

    Bu çalışmayla toplumdaki bağışıklama durumumuzun düzeyini bölge bölge de il il de bilmiş olacağız.”

  • İlker Başbuğ ifadeye çağrıldı

    İlker Başbuğ ifadeye çağrıldı

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 AK Partili vekilin yaptığı suç duyurusu üzerine eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında başlatılan soruşturma kapsamında yeni bir adım attı. Başbuğ, ifadeye çağrıldı.

    NE OLMUŞTU?

    Başbuğ FETÖ’nün siyasi ayağı için “26 Haziran 2009’daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın” demiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez” demişti.

    Erdoğan’ın AK Partili vekilleri suç duyurusunda bulunmaya çağırmasının ardından 2009’daki kanun teklifinde imzası bulunan Bekir Bozdağ, Ahmet Aydın, Mustafa Elitaş, Mehmet Ceylan, Ahmet Müfit Doğan ve Yahya Doğan, 7 Şubat tarihinde avukatları aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.