Kategori: Türkiye

  • Korona tedavisinde Eski Bakan Faruk Çelik devrede

    Korona tedavisinde Eski Bakan Faruk Çelik devrede

    Sağlık Federasyonu Genel Başkanı Raşit Dinç tarafından açıklanan ve Türk laboratuvarlarında geliştirilen, yapılan denemelerle diğer virüs ve bakterilerde pozitif sonuçlar elde edilen Türk Işın Tedavisi’nin arkasındaki isim Devlet Eski Bakan’ı Faruk Çelik Çıktı.

    Türk bilim insanları ve mühendisleri tarafından geliştirilen ve virüsü hayvan ve insan bedeninde yok eden tek tedavi yöntemi dünyada ilk kez koronavirüs tedavisi için kullanılacak.

    Amerika’dan ‘Birlikte Çalışalım’ teklifi

    Geliştirilen sistemle birlikte katater yardımıyla damar yoluna yerleştirilen ultraviyole ışığın kanda bulunan enfeksyionları temizlemek için kullanılmasıyla gerçekleşecek olan tedavi için Amerikalı bilim insanlarının ‘Gelin beraber çalışalım’ teklifinde bulundukları ortaya çıktı.

    Cennet Yüzer Cankılıç’ın köşesinde yazdığı bilgilere göre; Ankara merkezi ve içinde bilim insaları ile mühendislerin yer aldığı bir firma, 2017 yılında ultraviyole C ışınlarını tıp alanında bakteri ve virüslerin öldürülmesine yönelik deneysel çalışmalarına başladı.

    Eski Devlet Bakanı Cumhurbaşkanı’nı arayarak aracı oldu

    Koronavirüsün Türkiye’de görüldüğü tarihten sonra Türk Işın Tedavisi yöntemini Sağlık Bakanlığı’na ileten ve istenilen sonucu alamayan şirket çalışanlarından biri Faruk Çelik’e ulaşarak tedaviyi anlattı.
    Eski Bakan Faruk Çelik, çalışmayı inceleyip, gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra Cumhurbaşkaın Erdoğan’ı arayarak, tüm bilgileri aktardı. Cumhurbaşkaın Erdoğan da bu çalışmayı Sağlık bakanı Fahrettin Koca’ya iletti.

    Bakan Koca, Faruk Çelik’le görüştükten sonra, firmaya randevu verdi. Bakanlık ve firma gerekli tüm aşamaları hızlıca gerçekleştirerek teknik çalışmalar tamamlandı ve laboratuvar çalışmaları hayvanlar üzerinde denendi.

    Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınarak klik çalışmalar başladı

    Yapılan deneyler sonrasında Etik Kurulu tarafından onaylanan tedavi yönetimi Bilim Komisyonu’ndan geçti ve Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınarak klinik araştırmalar için izin verildi

    Uygulama için ilk etapta izin verilen hastaneler Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Sadi Konuk Bakırköy Eğitim Araştırma Hastanesi olarak belirlendi.

    Prof. Dr. Akgül attığı tweet’le duyurdu

    Eski Bakan Faruk Çelik ile eşgüdümlü götürülen projeyi firma temsilcileri ile Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Akgül attığı bir tweet ile Türkiye’ye duyurdu.

    Prof. Dr. Akgül, dünyada hali hazırda ultraviyole C ışınlarının özel bir filtreden geçirilerek insan vücudundaki dokuya zarar vermeden hem akciğerlerindeki hem de kanındaki virüs ile bakteriyi tamamen yok eden tek yöntem olduğunu söyledi.

  • Maskede 1 TL tavan fiyatı delindi

    Maskede 1 TL tavan fiyatı delindi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından satışı serbest hale getirilen, Ticaret Bakanlığı tarafından da tavan fiyatı 1 TL olarak belirlenen cerrahi maske satışında fırsatçılar arkadan dolanmaya başladı.

    Cerrahi maskelerin yanına başka bir ürün ekleyerek paket haline getiren bazı firmalar, bu paketle maske fiyatını da ikiye katladı. Örneğin bir litrelik dezenfektan ve 50’lik pakete 132 TL fiyat koyarken, aynı dezenfektanın tekli satışındaki etiket fiyatı 50 TL. Bu durumda 50’lik maskenin fiyatı 82 liraya gelirken bir adet maske de 1.60 liradan satılarak tavan fiyat deliniyor.

    Sabah gazetesinden Betül Alakent’in haberine göre vatandaşlar, bazı eczanelerin de maskede tavan fiyatı deldiğini dile getirdi. Benzer bir tavan fiyat delme işlemi bazı eczanelerde de uygulanıyor. Konuyla ilgili şikâyet sitelerinde tepkilerini dile getiren vatandaşlar şunları anlattı: “Eczaneye 1 liradan fazlaya satamazsınız dediğimizde ‘Almazsan alma kardeşim biz 1 liraya alıyoruz, git kime şikâyet edersen et’ diye tepki gösteriyorlar. Aynı eczaneler devletin vatandaşına verdiği ücretsiz maskeyi de vermiyor, ‘kod gelmedi, ismin çıkmadı’ şeklinde bahaneler uyduruyorlar.”

    Tüketicilerin bilinçli olması gerektiği yönünde uyarıda bulunan sektör temsilcileri, 1 TL olarak belirlenen tavan fiyatın üstünde satışın hem hukuki hem de ahlaki olmadığını vurguluyor.
    Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Demir şu ifadeleri kullandı: “Türkiye genelinde 1 TL fiyat oturdu. Bazı firmalar bunu deliyor olabilir. Ancak bu hem hukuka hem de ahlaka aykırı çünkü 1 TL sınırı satıcıya zaten kazandırır. Tüketici burada bilinçli olmalı ve ‘dur’ demeli. Piyasada mal çok. Ürün konusunda sıkıntı yok. Hatta ben önümüzdeki dönemde fiyatın 1 TL’nin de altına düşeceğini düşünüyorum. 1 TL’nin üzerinde satmaya çalışanların malları ellerinde patlayacak.”

  • Türkiye, Bulgaristan’a karantina uygulamayacak

    Türkiye, Bulgaristan’a karantina uygulamayacak

    Bulgaristan vatandaşı hastaların Türkiye’deki hastanelere gelip, karantinaya alınmadan tedavi görmesine izin verildi. Bu karar, Bulgaristan’da memnuniyetle karşılandı. Halihazırda yüzlerce Bulgaristan vatandaşı, özellikle onkoloji dalında Türkiye’deki hastaneleri tercih ediyor.

    Bulgaristan Dışişleri Bakanı Ekaterina Zaharieva, söz konusu karara ilişkin sosyal medya hesabından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na teşekkür etti. Zaharieva, “20 Mayıs’tan itibaren Türkiye’nin, Türk hastanelerinde tedavi ihtiyacı duyan bütün Bulgaristan vatandaşlarına iki refakatçi eşliğinde 14 günlük karantinaya alınmadan serbest girişine izin verdiğine dair resmi bilgi aldık. Vatandaşlarımızın Türkiye’de tedavi süreci kolaylaşacak ve her bir hastanın ayrı, ayrı diplomatik yoldan izin almasına gerek kalmayacak. Mevkidaşım Mevlüt Çavuşoğlu’na mükemmel iş birliğinden dolayı teşekkür ederim” ifadelerini kullandı. Bakan Zaharieva, Türkiye ile iş birliğin koronavirüs (Covid- 19) döneminde ‘takdire şayan’ geliştiğini kaydetti ve Türkiye’deki hastanelere umut bağlayan Bulgar hastaların bu karardan memnun olduklarını vurguladı.

    ‘TÜRKİYE’YE GİRİŞTE PCR TESTLERİ YAPILACAK’

    Türkiye, Bulgaristan’dan ortopedi, travmatoloji, genel cerrahi, kalp cerrahi, onkoloji, onkolojide ışın tedavi, nörocerrahi, organ nakli ve ilik nakli alanlarında tedaviye ihtiyaç duyan hastaları kabul edecek. Türkiye’ye tedaviye giren Bulgaristan vatandaşları, İstanbul ve Ankara Esenboğa Havaalanları ya da karadan Kapitan Andreevo- Kapıkule sınır kapılarından giriş yapacak. Hastalara ve beraberinde getirebilecekleri iki refakatçiye 14 günlük karantina uygulanmayacak, ancak girişte Covid-19 için PCR testleri yapılacak. PCR testlerinin ise ücrete tabi tutulacağı açıklandı.

  • Maske takmak 23 ilde zorunlu hale geldi

    Maske takmak 23 ilde zorunlu hale geldi

    Yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı mücadelede “Kontrollü Sosyal Hayat” sürecinde pazar yerleri, marketler, AVM’ler, toplu ulaşım araçları, taksiler ile tekrar hizmet vermeye başlayan kuaförler ve berberlerde zorunlu olan maske kullanımı, bazı illerde hıfzıssıhha kurulları tarafından sokağa çıkıldığında da mecburi tutuluyor.

    Adıyaman, Amasya, Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir, Bartın, Denizli, Düzce, Kastamonu, Muğla, Karabük, Sakarya, Isparta, Kırklareli, Burdur, Siirt, Rize, Kayseri, Tunceli, Kırıkkale, Kahramanmaraş, Eskişehir ve Uşak İl Hıfzısıhha Kurulları, sokağa maskesiz çıkmayı yasakladı. Bu kararlarını duyururken sosyal mesafe kuralına da dikkati çeken kurullar, maske kullanımının yanı sıra sosyal mesafe kuralının da önemi üzerinde durdu.

    MASKESİZ SOKAĞA ÇIKMA CEZASI NE KADAR?

    Maskesiz sokağa çıkanlar ve belirtilen önlemleri ihlal edenler hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282.maddesi uyarınca idari para cezası uygulanacağı açıklandı.

    Hıfzısıhha Kanunu Madde 282: Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, fiilleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

    İstanbul Valiliği, koronavirüs salgını nedeniyle toplu ulaşım araçlarında sosyal mesafenin korunmasına yönelik yeni tedbirler aldı. Alınan tedbirler kapsamında belirtilen, önlemleri ihlal edenler hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282.maddesi uyarınca idari para cezası uygulanacağı açıklandı.

    SAKARYA’DA MASKESİZ SOKAĞA ÇIKMANIN CEZASI EN AZ 800 TL

    Sakarya’da, İl Hıfzıssıhha Kurulu kararı gereğince sokağa maskesiz çıkmak yasaklanırken, yasağa uymayanlara 798 ile 3 bin 191 TL arasında ceza kesilecek.

    Sakarya Valiliği, Kovid-19 salgınının yayılmasını engellemek, vatandaşların sağlığını korumak için bütün alanlarda maske takılması zorunluluğu getirdi. Yasağın ilk gününde karara harfiyen uyanlar olduğu gibi maske yasağını ihlal edenler de oldu. Sakarya Valiliği maskesiz sokağa çıkanlar hakkında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 282’nci maddeye göre idari para cezası kesileceğini duyurdu. Maskesiz sokağa çıkmanın alt limitten cezası 798 TL. Maskesiz sokağa çıkmayı alışkanlık haline getirenlere ise aynı maddenin üst limiti olan 3 bin 191 TL ceza kesilecek.

    “MASKESİZ OLARAK ASLA EVİN DIŞINA ADIM ATMAYACAĞIZ”

    Covid-19’la mücadele sürecinde maske kullanımının önemli olduğunu ancak tek başına yeterli olmayacağını vurgulayan uzmanlar, normalleşme sürecinde maske kullanımının önemine vurgu yapıyor.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Mayıs’ta Tarabya’daki Huber Köşkü’nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüsle mücadelede ortaya çıkan tablonun uzunca bir süre hayatı maske kullanımı, fiziki mesafeyi koruma ve temizliğe sıkı riayetin esasını oluşturduğu yeni düzene göre sürdürülmesi gerektiğine işaret ettiğini açıklamıştı.

    “Maskesiz olarak asla evin dışına adım atmayacağız.” diyen Erdoğan, sokakta, markette, iş yerinde, her yerde fiziki mesafenin mutlaka korunması gerektiğini vurgulamıştı.

    “MASKE KULLANMAMAK SORUMLULUKLA BAĞDAŞMAZ”

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da kontrollü sosyal hayatın salgına karşı yeni bir hayat tarzı olduğunu belirterek, koronavirüs riskinin azaltmasının koşulunu “Maske + Sosyal Mesafe” ifadesiyle açıklamış, “Dışarıya maskesiz çıkmak, maskeyi yarı açık şekilde kullanmak sorumlulukla bağdaşmaz” değerlendirmesinde bulunmuştu.

  • İstanbul’da 6. kattan düşen kadın hayatını kaybetti

    İstanbul’da 6. kattan düşen kadın hayatını kaybetti

    İstanbul’da 39 yaşındaki Mehtap G. isimli kadın, Büyükçekmece ilçesi Mimaroba Mahallesi’nde sitede bulunan apartmanın 6. katından aşağı düştü.

    ”ALEVLER İÇİNDEYDİ” İDDİASI

    Görgü tanıkları tarafından düşerken alevler içinde olduğu iddia edilen kadın, apartman girişinde bulunan yeşil alana düşerek hayatını kaybetti.

    Polisin olayla ilgili incelemesi devam ediyor.

  • Başında “Sen daha ölmedin mi?” diye bekledi

    Başında “Sen daha ölmedin mi?” diye bekledi

    İstanbul Avcular’da 1 çocuğunun annesi, 5 yıllık eşini sokakta 3 kez sırtından bıçaklayarak ağır yaralayan Deniz B.’nin  bugüne kadar uyuşturucu madde kullanmak, tehdit ve yaralama gibi 5 ayrı suçtan kaydı bulunduğu belirlendi. Deniz B.’nin; bıçakladığı eşinin başında bir süre beklerken “Sen daha ölmedin mi?” dediği öğrenildi.

    Olay, Firuzköy Mahallesi’nde dün saat 16.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Öznur B., ile eşi tartışmaya başladı. Öznur B. tartışma sırasında eşinin elinde siyah renkli bir bıçak görünce kapıyı açarak sokağa kaçtı. Kaçmak isteyen eşini Talk Sokak’ta durdurmaya çalışan Deniz B., onu sırtından ve kolundan 3’er kez bıçakladı. Bir anda kanlar içerisinde kalan kadının ifadesine göre başında “Sen daha ölmedin mi?” diyerek bir süre bekleyen şüpheli,  kaçmak isterken bağırma seslerini duyan komşularının ihbarı üzerine Avcılar Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından kısa sürede yakalandı. Yaralı kadına ilk müdahaleyi o sırada orada olan ve izinli olduğu belirtilen bir hemşire yaptı. Ambulansla Küçükçekmece’deki hastaneye kaldırılan Öznur B.’nin sağlık durumunun ağır olduğu belirlendi.

    5 SUÇ KAYDI OLAN ÖFKELİ EŞE SOKAĞA ÇIKMA CEZASI

    Avcılar’da 5 yıl önce Öznur B. ile evlenen ve bir çocukları olan ve berber dükkanı bulunan Deniz B.’nin bugüne kadar uyuşturucu madde kullanmak, tehdit ve yaralama gibi 5 ayrı suçtan kaydı bulunduğu belirlendi. Avcılar Asayiş Büro’da sorgulanan ve bu sabah Küçükçekmece Adliyesi’ne sevk edilen  şüpheliye, koronavirüs nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına aykırı hareket ederek dışarı çıkmak suçundan da Umumi Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca 3 bin 150 TL idari para cezası da uygulandı. Çiftin henüz 3 yaşındaki çocukları, yakınlarına teslim edildi.

  • Pencereleri kapılarından büyük tek cami

    Pencereleri kapılarından büyük tek cami

    Konya’nın Karatay ilçesindeki Bedesten Çarşısı içinde yer alan Aziziye Cami, 4’üncü Mehmed’in muhasibi Damat Mustafa Paşa tarafından 1671- 1676 yıllarında yapıldı; ancak 1867’deki yangında büyük hasar gördü. Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan’ın desteğiyle 1874 yılında cami, yapımı tamamlanarak, yeniden ibadete açıldı.

    Caminin yapımında farklı mimari tarzlarının kullanıldığını belirten Aziziye Cami Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Mehmet Pıçak, “Camimiz barok, ampir ve rokoko üslubunun bir karışımı halinde kesme taştan yapılmıştır. Geliştirici ve süsleyici mimari diye adlandırılan ve Osmanlı’nın son döneminde sıkça rastladığımız bu mimari türü Fransa’da ortaya çıkmış ve mimarinin en zirvesi, diyebileceğimiz niteliktedir.

    Caminin süslemeleri orijinal saf altınla yapılmış ve o dönemden itibaren bugüne kadar vakıf tarafından güncellenerek restore edilerek bu hale getirilmiştir. Aziziye Cami’nin bir diğer özelliği ise kapılarından daha büyük penceresi olan tek camidir. Aydınlık ve ışık noktasında klasik Osmanlı eserlerinden en çok ayrıştığı nokta burasıdır. Pencerelerinin kapısından büyük olması insanlara daha farklı bir ışıkla daha farklı bir huzur sağlamaktadır” diye konuştu.

    HAMAM SUYUYLA CAMİNİN ISINMASI SAĞLANIYOR

    Mehmet Pıçak, camide çeşitli ısınma yöntemleri kullanıldığını, ısınmanın yan tarafa yapılan hamam suyuyla orijinal olarak sağlandığı söyledi. Pıçak, “Aziziye Camisi Türkiye’de görülmesi, ibadet edilmesi gereken en nadide camilerimizden bir tanesidir. Barok ve rokoko usulü mimariden esinlenerek yapılan bu camide çeşitli ısınma yöntemleri kullanılmış olup, yan tarafa yapılan hamam suyuyla caminin ısınması orijinal olarak sağlanmıştır ve bu orijinallik halen korunmaktadır. Caminin en büyük özelliklerinden bir tanesi de bahçe avlusunun olmamasıdır. 3 tane ana kapısı vardır. Bu kapılardan çıktığınız anda kendinizi direkt dışarıda bulursunuz. Osmanlı mimarisinden ayrılan en büyük özelliklerinden bir tanesi de budur. İki tane minaresinin altına yapılmış olan şadırvanları ve mimari süslemesiyle alakalı olarak da en nadide görebileceğimiz eserlerden bir tanesidir. Konya’yı ziyarete gelen tüm yerli ve yurt dışından gelen misafirlerimize özellikle buradaki manevi atmosferi solumalarını ve burada Allah’ın mabedinde ziyaret ederek ve namaz kılarak buradaki huşuya şahit olmalarını istirham ediyorum” dedi.

    Aziziye Camii’ni gören her kişide farklı duygu ve ruh halinin ortaya çıktığını anlatan Pıçak, “Aziziye Camii’nde hem ferahlık hem gösteriş var. Hem huzur hem sükunet hem dünyalığın en zirvesi var. Burada son Osmanlı dönemindeki dünyevileşme ve Avrupalılaşmanın bir görüntüsü olması hasebiyle Türkiye’deki ilk 3 eserden bir tanesidir. İçinde kullanılan altınların, süslemenin ve gösterişin yeni gelin gibi süslü halinin herkeste farklı bir neticesi ortaya çıkıyor. İnsanlarda görüş farklılıkları olabilir ama Aziziye Camii’ni görenler şöyle bir silkelenip kendine geliyor” diye konuştu.

  • Dipsiz Göl’den sonra şimdi de tarihi kiliseyi talan ettiler

    Dipsiz Göl’den sonra şimdi de tarihi kiliseyi talan ettiler

    Gümüşhane’de merkeze bağlı Yeşildere köyü Sığırlı Mahallesi’nde Rumlar döneminde inşa edilen tarihi Yeşildere Kilisesi kaçak definecilerin uğrak yeri oldu.

    Doğu batı doğrultusunda bazilikal planlı, tek apsis, nefli ve beşik çatılı kesme ve moloz taş malzemeli kilisenin iç ve dışında kaçak kazı yapan defineciler, çukurlar kazdı, duvarları oyarak, freskleri tahrip etti. 5 yıl öncesine kadar doğal yapısını koruyan kilise, kazılar sonucu büyük hasar aldı. Yöre halkı kilisenin restore edilerek, turizme kazandırılması istiyor.

    ”DEFİNECİLERİN ÖNÜNE GEÇEMEDİK”

    Yeşildere Köyü Muhtarı Erhan Yalçınkaya, tarihi kilisenin son durumunun içler acısı olduğunu belirterek, köylerinin birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını söyledi. Yalçınkaya, “Bunlardan bir tanesi de tarihi okulun aşağısında kalan kilise. Biz, burayı defalarca korumak istedik ama kış aylarında köy ıssız olduğu için defineciler rahat kazı yapma imkanı buluyor. Kilise yıllara meydan okuyordu. Ancak definecilerin kazıları sonunda harabeye döndü. Bundan 5 yıl önceye kadar bozulmadan duruyordu. Fakat korunmadığı ve definecilerin altın aradığı için hep kazdığı yapı talan edildi. Kiliseyi harabe bir hale getirdiler” dedi.

    ”RESTORE EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

    Kilisenin çevresinde mezarların olduğunu kaydeden Yalçınkaya, “Burada mezar yerleri var. Oralar dahi eşildi. Duvarlarındaki taşlar söküldü. Kilisenin içerisi komple sökülmüş, altın aranmış. Buranın tekrar onarım yapılarak hizmete sunulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Köy ihtiyar heyeti olarak, kilisenin restore edilmesini istiyoruz. Burası yapıtlıktan sonra köyümüzün tarihi okuluna bağlantılı olarak turizme kazandırmak istiyoruz” diye konuştu.

    YEŞİLDERE KİLİSESİ

    Kilise, doğu-batı doğrultusunda bazilikal planlı, tek apsisli, tek nefli ve beşik çatılıdır. Kesme taş, moloz taş malzemeli yapıda yer yer tuğla malzemeye de rastlanır. Doğu cephede yer alan, ana yapıdan daha alçak ve dar tutulan çokgen apsisi, kapı, pencere ve taşıyıcı elemanları, düzgün kesme taş, diğer kısımlar moloz taştır. İç mekânın aydınlatılması, apsis üzerinde yer alan iki uzun mazgal pencere ve güney cephede yer alan dikdörtgen formlu, demir parmaklıklı, taş sövesi haç şeklinde yivlendirilmiş açıklıktan sağlanır. Batı ve güney yönde düz atkı taşlı ve üzerleri kemerle kuşatılan iki kapısı bulunmaktadır. İç mekânda, taban döşeme taşları tümüyle bozulmuş, tonozu örten taş kaplama yerinden almıştır. Kilise yarı duvara gömülü payelere oturan kemerlerle desteklenen beşik tonoz örtüye sahiptir.

  • Soylu Namaz Dağı’nda Mehmetçikle iftar yaptı

    Soylu Namaz Dağı’nda Mehmetçikle iftar yaptı

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dün akşam iftarını Şırnak’ta görev yapan askerlerle açtı. Namaz Dağı’ndaki birliğe konuk olan Süleyman Soylu mehmetçikle yer sofrasında buluştu.

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN SÜRPRİZ YAPTI

    İftar öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bakan Süleyman Soylu’yu telefonla aradı. Tabur komutanlarına ve askerlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle hepinizin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Şu anda tam böyle terörle mücadelenin en uç noktasındasınız. Allah yar ve yardımcınız olsun. İnşallah.” dedi.

    Askerlerin verdiği mücadeleyi takdir eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin ortaya koyduğunuz duruşu, ortaya koyduğunuz mücadele Allah’a hamdolsun bizlere çok farklı bir noktaya getirdi. Terörle mücadelede sizin bu duruşunuz inanıyorum ki teröre karşı verilen mücadelede teröristleri tamamen yıldırdığı gibi onları yokluğa mahkum ettiği gibi özellikle de milletimizin size olan bağlılığını size olan sevgisini de devamlı artırmaktadır” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerlerin koronavirüs zamanında hem verdikleri destekten dolayı hem de teröre karşı verilen mücadele konusunda askerleri kutladı.

    İçişleri Bakanı Soylu o anları sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.

  • Türk Tabipleri Birliği açıkladı: Koronavirüsün Türkiye rotası

    Türk Tabipleri Birliği açıkladı: Koronavirüsün Türkiye rotası

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 Danışma ve İzleme Kurulu, Kovid-19 pandemisine yönelik hazırlanan iki aylık değerlendirme raporunu kamuoyuna duyurdu. Raporda, Türkiye’de görülen virüsün genetik yapısının incelenmesi sonucu Kovid-19’un ağırlıklı olarak Suudi Arabistan ve İran kökenli olduğu vurgulandı.

    144 sayfalık raporda ise, Türkiye’nin, milyon kişi başına günlük doğrulanmış ölüm sayısı bakımından ilk 30 günde İran ile benzerlik gösterdiği, daha sonra günlük ölüm sayısının İran’dan düşük seyrettiği, Bulgaristan ve Yunanistan’da ise günlük doğrulanmış ölüm sayısının Türkiye’den düşük olduğu bilgileri dikkat çekti.

    23 Mart ile 10 Mayıs tarihleri arasında TTB tarafından bizzat tespit edilen Kovid-19 tanısı almış sağlık çalışanı sayısını 902 olduğu, bu kişilerin yüzde 77.8’inin hastanelerde, yüzde 18.2’sinin Aile Sağlık Merkezleri ve diğer birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalıştığının tespit edildiği dikkat çeken ayrıntılar arasında yer aldı.

    Kovid-19 tanısı alan sağlık çalışanlarının büyük bölümünü ise iç hastalıkları ve alt dallarında çalışanlar ile acil servis ve göğüs hastalıkları kliğini çalışanları oluşturuyor. Rapora göre Kovid-19 tanısı konan hekimlerin yüzde 58.8’i erkek.

    Raporda diğer dikkat çeken kısımlardan birini de “hidroksiklorokin” etken maddeli ilacın etkinliğine yönelik belirsizlik olduğuna vurgu yapılan kısımlar oluşturdu. Bu kısımda şu ifadelere yer verildi:

    “Laboratuvar ortamındaki çalışmalarda gösterilmiş olmasına rağmen klinikte sınırlı sayıda kontrollü çalışma mevcuttur ve bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar çelişkilidir. Çin’de yapılan çalışmada Klorokin’in Kovid-19 hastalığında zatürre gelişimini önlediği, radyolojik bulguların iyileşmesinde etkili olduğu, PCR negatifleşme süresini kısalttığı ve hastalık seyrini iyileştirdiği gösterilmiştir.

    Çin’de yapılan başka bir kontrollü çalışmada ise ‘hidroksiklorokin’in Kovid-19 hastalığında konvansiyonel tedaviye göre başarısı ve güvenilirliği araştırılmıştır. Bu çalışma sonucunda ‘hidroksiklorokin’ tedavisinin yedinci gün sonunda viral yükü azaltmadığı gösterilmiştir.”

    Raporda “favipiravir” için de sınırlı sayıda çalışma yapıldığına yer verilirken, söz konusu ilacın öksürük ve ateş yüksekliğini iyileştirmede daha etkin olduğu belirtildi.

    “Favipiravir”in klinik kullanımında farklı öneriler mevcut olduğuna dikkat çekilirken, “Bazı çalışmalarda ilk gün 12 saatte yüksek doz önerilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın rehberinde ise ağır seyirli zatürre ve hidroksiklorokin tedavisi alırken kliniği ağırlaşan ya da zatürre bulguları ilerleyen olgularda ‘favipiravir’ ilk gün yükleme dozunu takiben beş gün süre ile önerilmektedir.

    Bununla birlikte Avrupa ve Amerika’da yayınlanmış tedavi rehberlerinde ‘favipiravir’den bahsedilmemektedir” denildi.