Kategori: Türkiye

  • Türkiye’de can kaybı 37 oldu

    Türkiye’de corona virüs salgını nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 37’ye, toplam vaka sayısı ise bin 529’a ulaştı.

    Açıklama, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan geldi.

    Koca, corona virüs salgını nedeniyle bugün 7 kişinin yaşamını yitirdiğini, 293 yeni vaka tespit edildiğini duyurdu.

    Sağlık Bakanı, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, son 24 saatte 3 bin 672 testin sonuçlandığını belirterek, “293 yeni tanı kondu. Çabalarımıza rağmen, hastalığa yenik düşen 7 insanımız daha oldu” ifadelerini kullandı.

    Gençlere uyarı!

    Bakan Koca gençlere de, “Salgının dışında değilsiniz. Hayatınızı yavaşlatın. Risk ortamına girmeyin. Riski evinize taşımayın. Evde kalın. Hayat eve sığar” uyarısında bulundu.

  • Salgın nasıl sona erecek? Bilim Kurulu Üyesi açıkladı

    Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aşı çalışmaları ve yeni tip corona virüs (Covid-19) pandemisinin (salgın) seyri hakkında açıklamalarda bulundu.

    El temizliği çok önemli

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 11 Mart’ta pandemi ilan ettiği corona virüs kaynaklı Covid-19’dan korunmada ilk kuralın hijyen olduğunu belirten Ceyhan, herkesin bireysel olarak başta el temizliği olmak üzere sağlık görevlilerince belirtilen kurallara uygun davranmasının önem taşıdığını söyledi.

    Yeni tip corona virüsün kuluçka döneminde, hastalarda hiçbir belirti göstermediği süreçte insandan insana bulaşabildiğine dikkati çeken Ceyhan, “Hastalığın kuluçka süresi 2 ila 14 gün arasında değişiyor. Bu virüs, grip, menenjit, zatürre, suçiçeği, kızamık gibi damlacık yoluyla bulaşıyor. SARS ve MERS’te ise hastalık, bulgular başladıktan sonra bulaşabiliyordu ama Covid-19’da kuluçka döneminde hastalık bulaşıyor. Bu nedenle tedbirli olmak, sosyal izolasyona ve hijyene dikkat etmek hayati öneme sahip” dedi.

    “Aşı çalışmaları ne zaman başarılı olur, bilemiyoruz”

    Prof. Dr. Ceyhan, Covid-19’un corona virüs ailesinde yer alan MERS ve SARS’tan daha hızlı yayılım gösterdiğine dikkati çekti.

    Yeni tip corona virüsün SARS ve MERS ile kıyasladığında daha bulaşıcı olduğuna işaret eden Ceyhan, “MERS’in bulaşıcılık katsayısı 2 idi, SARS’ın 1,8. Oysa Covid-19’un yaklaşık 3” ifadesini kullandı.

    Grip ve pnömokok aşılarının yeni tip corona virüse karşı bir koruyuculuğu olmadığına değinen Ceyhan, aşı çalışmalarının sürdüğünü hatırlattı.

    “Aşı bulunacak mı, aşı çalışmaları ne kadar başarılı olacak bilmiyoruz. Bir garantisi yok” diyen Prof. Dr. Ceyhan, ABD’nin başlattığı aşı çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi:

    “ABD’nin çalıştığı aşı farklı. Daha önce SARS için geliştirdikleri ve kullanılamayan aşının Covid-19 için etkili olup olmadığına bakıyorlar. Çünkü, Covid-19 ile SARS genetik olarak yüzde 85 benzerlik gösteriyor. Bu nedenle etkili olup olmayacağını inceliyorlar.”

    Sars virüsü nasıl sona ermişti?

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Covid-19’un farklı kıtalarda görülmesinin pandemik bir hastalık olduğunu gösterdiğine işaret etti.

    Pandeminin 3 yolla bitmesinin mümkün olduğunu anlatan Ceyhan, şunları kaydetti:

    Ya insanların önemli bir kısmı bağışık hale gelecek ve virüs artık yayılamayacak ya da aşı bulunacak ve aşı ile insanlar bağışık hale getirilecek. Üçüncü olarak virüs mutasyona uğrayacak ve insandan insana bulaş özelliğini kaybedecek. Pandemi ancak bu üç yoldan biriyle bitecek. Örneğin, SARS’ta virüs muhtemelen mutasyona uğradı ve o şekilde bitti.”

  • Virüsten ölen sayısı 9’a yükseldi

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’deki koronavirüs vakalarına ilişkin açıklama yaptı. Sağlık Bakanı Koca, ” Son 24 saatte 3656 şüpheliye test yapıldı. 311’i pozitif çıktı. Hasta sayımız 670’e ulaştı. Yaşlı ve direnci zayıf 5 hastamızı kaybettik. Bugüne dek toplam 9 can kaybımız var. Tamamı yaşlılarımızdan. Yaşlılarımızı koruyalım. Mücadelemizde bir an bile esneklik göstermeyelim.” açıklamasında bulundu.

  • Sağlık Bakanlığı’ndan ‘koronavirüs’ genelgesi

    Sağlık Bakanlığı, sağlık kuruluşlarındaki yoğunluğun en aza indirilmesi ve sağlık personeli üzerindeki yükün azaltılması amacıyla yeni tedbirler aldı.

    Devlet, vakıf üniversitesi hastaneleri ve özel hastanelerin kapısı Covid-19 hastalarına açıldı.

    Bünyesinde enfeksiyon hastalıkları, göğüs hastalıkları, iç hastalıklar uzmanı hekimlerden en az 2’si olan hastaneler Salgın (Pandemi) Hastanesi kabul edilecek.

    Bu hastaneler Covid-19 tanısı kesinleşinceye kadar hasta kabul ve tedavi süreçlerini yürütecek.

    Salgın hastanelerinde, salgın hastalarına ayrılmış bir klinik ve bir yoğun bakım ünitesi belirlenecek ve üniteler bu vakalar için rezerve edilecek.

    Salgın hastanelerinin yetersiz kaldığı yerlerde 2. basamak erişkin yoğun bakım ünitesi bulunan hastaneler de pandemi hastanesi olarak hizmet verecek.

    “Salgın hastanesi” olarak belirlenen kuruluşlarda 3. seviye erişkin yoğun bakım yatağı bulunma şartı aranacak

  • Yurt dışından gelenler için aile hekimleri devrede

    Sağlık Bakanlığı, yurt dışından gelenlerin aile hekimlerince kontrolüne karar verdi. Uygulama başladı ve aile hekimleri yurt dışından gelen tüm vatandaşları telefonla arayarak, “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?, Ateşiniz, öksürüğünüz var mı? Evde kaç kişisiniz” gibi sorular yöneltiyor.

    Aile hekimleri yurt dışından yeni dönerek kendisini izole edenlere “Diğer aile fertleri ile fazla temas etmeyin, etmek mecburiyetinde kalırsanız maske kullanın, havlu, bardak gibi eşyaları ortak kullanmayın” uyarısında bulunuyor. Ateşi olan kişilerin ise maske takarak derhal sağlık kuruluşuna başvurmalarını öneriyor.

  • Koronavirüs için sağlık sigortası var mı?

    DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ), Corona virüsü pandemi, yani salgın hastalık ilan etti. Peki, bu karar; özel sağlık sigortalılarını nasıl etkileyecek, hastanelerde özel sağlık sigortası geçerli olacak mı, sağlık sisteminde neler değişecek?

    Özellikle, DSÖ’nün, koronayı, pandemi ilan etmesinin ardından sağlık konusunda vatandaşların kafası da karıştı. Kimileri, özel hastaneler ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı hastanelerin ateşli hastalıklara bakmadığını, gelen hastaları da devlet hastanelerine yönlendirdiğini söylüyor.

    Kimileri, pandemi sonrası özel sağlık sigortasının özel hastanelerde geçmediğini savunuyor. DSÖ, en son 2009 yılında influenza virüsü nedeniyle pandemi ilan etmiş.

    Gelelim, koronavirüs nedeniyle pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ne gibi değişikliklere yol açacağına. Dr. Reşat Bahat, pandemi ilan edilmesinin hastalığın yaygın ve kolay bulaşılır olduğu anlamına geldiğini belirterek, “Pandemi, virüsün yaygınlığını gösteren bir durum, ciddiyetini göstermez” diyor.

    Bahat, virüsün dünyaya yayılmaya başladığı andan itibaren Sağlık Bakanlığı’nın süreci pandemi olacakmış gibi yürüttüğüne dikkat çekerek, pandemi ilan edilmesinin sağlık sisteminde ve işleyişinde bir değişikliğe neden olmayacağını vurguluyor. Vakaların başından sonuna kadar tüm evrelerini devletin yürüttüğüne ve bundan sonra da yürütmeye devam edeceğine değinen Bahat, “Devlet tedavinin yürütüleceği hastaneleri tespit etti.

    Özel hastanelerde tedavi olunmuyor. Eğer virüs bizde de yayılır ve devletin tespit ettiği hastaneler yetmezse; devlet biz özel hastanelere dönüp, ‘bir katını corona için ayır’ diyor” şeklinde konuştu.

    Özel hastanelere gidenleri neler bekliyor?

    Vatandaşın en çok merak ettiği konu, pandemi ilan edildikten sonra ateş, öksürük gibi şikayetler nedeniyle özel hastanelere gidildiğinde nasıl bir yaklaşımla karşılaşılacağı. Söylendiği gibi özel hastanelerin hastayı kabul etmeyip, devlet hastanelerine yönlendirmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hastane, önce hastalığın geçmişini, yurtdışına giriş-çıkış yapılıp yapılmadığını içeren ön bilgileri alınıyor. Eğer korona şüphesi yoksa normal testler yapılıyor. Koronavirüs şüphesi varsa Sağlık Bakanlığı’nın özel hastanelere gönderdiği çubuklar vasıtasıyla hastadan numune alınıyor.

    Özel hastaneler korona virüsünün testini yapamıyor. Alınan örnekler, İlçe Sağlık Müdürlüğüne gönderiliyor. Test sonuçları beklenene kadar hastaneler 24 saat hastayı gözlem altında tutabilir.

    Eğer hasta, hastanede kalmak istemiyorsa, tüm bilgileri alınıp, gönderiliyor ancak hastaneden gittiğine dair de Sağlık Müdürlüğü’ne bilgi veriliyor. Virüs tespit edilirse hasta, hastaneden ya da evden alınıp, devletin tespit ettiği hastanelerde karantina altına alınıyor.

    Özel sağlık sigortası geçmiyor

    Pandemi ilan edilmesinden sonra özel sağlık sigortalılarının en çok merak ettiği konu, koronavirüsün sağlık sigortası kapsamında olup olmadığı. Salgın hastalık ilan edildikten sonra özel sağlık sigortası artık devre dışı kalıyor ve tedavi giderleri sigortadan karşılanmıyor. Yani, salgın hastalık, özel sigortanın kapsamına girmiyor. Koronavirüsün tespitini de tedavisini de özel hastaneler yapmıyor; devlet hastaneleri yürütüyor. Devlet hastanesi yürüttüğü için de tüm sağlık giderleri SGK kapsamında; vatandaştan hiçbir ücret alınmıyor.

     

    (Hürriyet)

     

     

     

     

  • Sakın inanmayın! İşte koronavirüs hurafeleri

    Koronavirüse neden olduğu Covid-19 hastalığının hala bilinen bir tedavisi veya aşısı yok. Ama buna rağmen yararsız, kısmen zararsız hatta kimisi açıkça tehlikeli bazı tavsiyeler internet üzerinden büyük bir hızla yayılıyor.

    İşte en yaygın hurafelerden bazıları

    Sarımsak yemek

    Sarımsak yemenin virüse yakalanmayı engelleyeceğine dair bir çok paylaşım görülüyor.

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (WHO) sarımsak “genel olarak mikroplara karşı etkili olabilen bazı özellikler taşıyan sağlıklı bir gıda” fakat sarımsak yemenin insanları koronavirüsten koruduğuna dair hiçbir kanıt yok. Bazen ise en zararsız görünen tavsiyeler bile fazla ciddiye alınırsa zararlı olabiliyor. Örneğin Çin’de yayımlanan Morning Post gazetesinin haberine göre 1,5 kilo sarımsağı çiğ çiğ yediği için boğazı ciddi derecede tahrip olan bir kadın hastaneye kaldırılmış.

    Evde elleri yıkamak için üretilen dezenfektanlar

    Bir çok eczane ve markette artık elleri dezenfekte etmekte kullanılan jeller tükenirken, hastalığa yakalanmayı engellemenin bilinen en etkili yolu hala elleri sık sık yıkamak.

    Dezenfektan jellerin tükendiği haberleriyle birlikte “Evde kendi jelinizi yapın” başlıklı tarifler de sosyal medyada hızla yayılmaya başladı.

    Fakat çok etkili olduğu iddia edilen bu tariflerin çoğu uzmanlara göre, yüzey temizlemeye uygun ama insan cildi için iyi değil.

    Alkol bazlı el jelleri genellikle yüzde 60-70 alkol içermesine karşılık cilde zarar vermesini engelleyecek nemlendiricilerle karıştırılıyor.

    İçilebilir gümüş

    Koloidal ya da bir sıvı içinde çok ince çözültülmüş gümüş zerrecikleri ABD’de evangelist televizyon şovmeni Jim Bakker’in programında tavsiye edildi.

    Programa konuk olan biri sıvının koronavirüsün belli çeşitlerini 12 saat içinde öldürdüğünü iddia etti fakat Covid-19 üzerinde denenmediğini de itiraf etti.

    Bunun koronavirüse karşı etkili bir çare olabileceği iddiası Facebook’da da yaygın bir şekilde paylaşıldı ve özellikle geleneksel tıbba eleştirel bakan gruplar arasında çok itibar gördü.

    Koloidal gümüşü tavsiye edenler bu sıvının çok çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiğini, antiseptik olduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ileri sürüyorlar. Fakat Amerikan sağlık yetkilileri, bu sıvının herhangi bir sağlık sorununa iyi geldiği konusunda hiç bir kanıt olmadığını söylüyor.

    Daha da önemlisi gümüş, insan vücudunda demir veya çinkodan farklı olarak herhangi bir işlevi olmayan bir metal ve böbreklerde hasar, ciltte mavileşme ve nöbet geçirme gibi ciddi etkileri olabiliyor.

    15 dakikada bir su içmek

    Facebook’da bir çok hesap tarafından paylaşılan bir iletide bir “Japon doktora” atıfla, 15 dakikada bir su içmenin ağızdan giren her türlü virüsü yıkayıp atacağı iddiası ortaya atılıyor.

    Bu iletinin Arapça versiyonu 250 binden fazla kişi tarafından paylaşılmış.

    Londra Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi’nden Profesör Sally Bloomfield, bunun faydalı bir yöntem olduğuna dair kesinlikle hiçbir kanıt bulunmadığını söylüyor.

    Hava yoluyla yayılan virüsler vücuda nefes aldığınızda soluğunuzla giriyor. Bunlardan bazıları da ağız yoluyla girebilir ama sürekli su içmenin bunlardan kurtulmaya yaramasına imkan yok.

    Ama elbette yeterli su içmek ve vücudun sıvısını eksik bırakmamak genel olarak sağlık için olumlu bir alışkanlık.

    Sıcak yemek ve dondurma

    Virüsü öldüreceği iddia edilen benzer bir çok yöntem öneriliyor. Bunlar arasında sıcak su içmekten, sıcak suyla yıkanmaya, saç kurutma makinası kullanmaya kadar bir çok farklı tavsiye var.

    Bir çok ülkede birden çok paylaşılan ve sahte bir şekilde Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) atfedilen bir sosyal medya iletisinde sık sık sıcak su içmenin, güneşe çıkmanın virüsü öldüreceği ve dondurma yemekten kaçınmak gerektiği kaydediliyor.

    UNICEF’ten Charlotte Gornitzka “Son zamanlarda UNICEF’in yayımladığı iddia edilerek paylaşılan bir internet mesajında dondurma ve soğuk yiyeceklerden kaçınmanın hastalığı önlemede etkili olabileceği iddia ediliyor. Tabi ki tamamen yanlış bir bilgi” diyor.

    Grip virüsünün yaz aylarında dış mekanlarda uzun süre yaşayamadığını biliyoruz fakat bunun  koronavirüs için geçerli olup olmadığı henüz belli değil.

    Vücudunuzu ısıtmaya çalışmanın ya da güneşte durmanın virüse karşı etkili bir yöntem olması uzmanlarca mümkün görülmüyor.

    Çarşafları ve havluları 60 derece sıcak suda yıkamak iyi bir fikir olabilir çünkü bu kumaştaki virüsü öldürebilir. Ama aynı şey cildiniz için geçerli değil.

    Mucizevi mineraller

    Binlerce takipçisi olan bir YouTube’cu Jordan Sather, kısaltması MMS olan mucizevî bir mineral hapının koronavirüsü silip süpüreceğini iddia ediyor.

    Hapın içeriğinde Klorin Dioksid yani bir beyazlatıcı kimyasal madde var.

    Sather ve bir grup insan bu bileşimin reklamını yapmaya koronavirüs daha ortaya çıkmadan başlamışlardı. Sather Ocak ayında “Klorin Dioksid (MMA) sadece kanser hücrelerini öldürmekle kalmıyor koronavirüsü de silip atabiliyor” diye bir tweet attı.

    Geçen yıl Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Sather ve diğerlerinin reklamını yaptığı MMS’i kullanmanın tehlikeleri hakkında bir uyarı yayınladı. Aynı uyarı başka ülkelerin sağlık makamları tarafından da yapıldı.

    Amerikan sağlık yetkilileri uyarıda “Bu ürünü zararlı olmadığı ya da herhangi bir hastalığın tedavisine fayda sağladığı konusunda hiç bir araştırma görülmedi” diyor.

    Yetkililer ayrıca bu ilacı alanlarda baygınlık, kusma, ishal ve vücudun aşırı susuz kalması gibi etkiler görüldüğünü de uyarıya eklemiş.

    (BBC Türkçe)

  • Sağlık Bakanı Koca’dan Koronavirüs Haritası

    Türkiye sıkı önlemlerle bugüne dek bu listeye girmemeyi başardı. Komşularımız ve Avrupa önlemlerde yavaş kaldı. Yurt dışından gelenlerimiz kurallara uymalı.

    Sağlık Bakanlığı’ndan yurt dışı dönüşler için 14 gün kuralı

    • Yurt dışından son 14 gün içinde dönenler buradaki ilk 14 günlerini evlerinde geçirmelidir.
    • Bulunulan ortam sık sık havalandırılmalıdır.
    • Mümkün olan en az kişiyle temas kurulmalıdır..
    • Yaşlı ve kronik hastalarla temas kurulmamalıdır.
    • Eller normal sabunla sık sık yıkanmalıdır.
    • Evden çıkılacaksa mutlaka maske takılmalıdır.
    • Soğuk algınlığı belirtisinde sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.
    • Rapor almak gerekiyorsa sağlık kuruluşları yetkilidir.

  • Netflix’deki Bazı Film Veya Diziler Artık Ücretsiz İzlenebilecek

    Şu an için sadece tek bir film, herhangi bir Netflix aboneliği olmadan izlenebilecek. Netflix aboneleriyle buluşturulan “To All the Boys: P.S. I Still Love You” isimli filmin önceki yapımı olan “To All The Boys I’ve Loved Before”.

    Böylelikle kullanıcılar, 9 Mart’a kadar To All The Boys I’ve Loved Before’u ücretsiz ve herhangi bir abonelikleri olmadan izleyebilecekler.

  • Türkiye Cep Telefonuna 5 Yılda 12,8 Milyar Dolar Harcadı

    2015-2019 döneminde 12 milyar 840 milyon dolara 61,2 milyon cep telefonu ithal edildi. Cep telefonu ithalat miktarı ve tutarı 2015’te 13 milyon 581 bin adet ve 3 milyar 136 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Bu yıldan itibaren ithalat miktarı ve tutarları aşağı yönde seyretmeye başladı.

    Geçen yıl 1 milyar 847 milyon dolarlık ithalatla bu dönemin en düşük seviyesini görüldü. Geçen yıl ithal edilen telefon miktarının 2018’e göre yüzde 23,5 arttığı ancak ödenen toplam tutarın yüzde 6’lık azalış kaydettiği görüldü.

    Son beş yılda ithal edilen cep telefonuna adet başına ortalama 210 dolar ödeme yapıldı. 2019’da ortalama 152 dolardan 12 milyon 124 bin cep telefonu ithal edilirken 2018’de ise 9 milyon 820 bin telefona ortalama 200 dolardan 1 milyar 966 milyon dolar harcandı.

    Son yıllarda gerçekleştirdiği teknolojik ve yazılımsal yatırımlarla gücünü hızla artıran Çin, cep telefonu ithalatının en fazla yapıldığı ülke olarak zirvede yer aldı. Çin’i yine Uzak Doğu ülkelerinden Vietnam, Güney Kore ve Tayvan takip etti.

    189 milyon dolarlık ihracat
    General Mobile, Vestel, Casper gibi markalarla cep telefonu pazarında yer alan Türkiye, son beş yıl içinde en fazla ihracatı 2016 yılında 69 milyon 663 bin 855 dolarlık dış satımla yaptı.

    Cep telefonu ihracatı 2018’de 33 milyon dolar, 2019’da ise 17 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

    Türkiye’nin geçen yıl ihraç ettiği telefon sayısı 188 bin olarak kayıtlara geçti. Ülke, 2015-2019 yıllarında toplam 2 milyon 663 bin cep telefonu ihracatı yaparken, elde edilen gelir 189 milyon 121 bin doları buldu.