Kategori: Türkiye

  • E-Devlet uygulamasının adı değişiyor

    Sistemin adının değişeceği Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç tarafından açıklandı.

    T24’ün haberine göre, Taha Koç, “Kullanıcı dostu arayüzler hazırlayarak ‘Dijital Türkiye‘yi insanların çok daha rahat kullanmasını sağlayacağız. Çok yakın zamanda Dijital Türkiye olarak isimlendirilecek olan bu servis, yeni adı ile yeni servisleri de kullanıcılar ile buluşturacak” dedi.

    Kişisel Verilerin Korunması Kanunu‘nun Türkiye’de bu konudaki uygulamaları kapsadığını anımsatan Koç, şöyle devam etti:

    “Özellikle nesnelerin interneti gibi teknolojilerle beraber artık dijital dünyadaki bütün veriler toplanabiliyor. Biz, bu verilerin Türkiye’de kalmasını ve Türkiye’de bir değere dönüşmesini istiyoruz. İnsanların bu verileri paylaşabilmesi için öncelikle güvenmesi lazım. Firmalar kullanıcı rızasını aldığında elde ettikleri bütün verileri amaçları doğrultusunda kullanabiliyorlar. Bu da büyük riskler barındırıyor. Kişisel verilerin kullanımı aslında insanın yaşam hakkıyla aynı değeri taşıyor.”

  • Akıllı Saat İhaneti Ortaya Çıkardı

    İş dünyasından iki ünlü erkek, eşlerine ihanet ederken yakayı ele verdi. Acemi çapkınların foyasıakıllı saatlerindeki sağlık uygulaması yüzünden ortaya çıktı.

    İlk olayda; aldatılan eş, seyahatten dönen kocasının saatindeki sağlık uygulamasından attığı adım sayısının hep gece 01.00’den sonra arttığını ve nabzının 160’a çıktığını görünce durumu çözdü. Evde olay çıktı. ‘Çarpıntım tutturüya görüyordum‘ diyen eşin ihaneti ortaya çıktı.

    İkinci vaka ise her gün yürüyen, özel yemekler sipariş edip, özel süt tüketen bir çift arasında yaşandı. Bodrum‘da yaşayan sportmen erkeğin belli günlerde ‘iş görüşmesine gidiyorum‘ diyerek ortadan kaybolduğu karısının gözünden kaçmadı.

    Akıllı saat uygulamasını inceleyen kadın, kalori ve nabızları rapor rapor dökerek acı gerçeği ortaya çıkardı.

  • İnternet kullanımında ebeveynler gençleri solladı: 3 yılda yüzde 23 artış

    Bir nesil anne ve babaları tarafından ‘İnterneti kapat, arayan olur’ lafı ile büyüdü. Ancak teknolojinin gelişmesi ve zamanın da değişmesiyle ebeveynlerin internet olan bakış açısını farklılaştı. Aileler üzerine araştırmalar yapan Common Sense’in son yaptığı çalışması da internet kullanım alışkanlığının değişimini gözler önüne serdi.

    Amerika’da 2 Şubat ile 1 Mart arasında bin aile ve onların çocukları üzerinden yapılan çalışmada internette kimlerin daha fazla vakit geçirdiği araştırıldı. Sonuç olarak hem ailelerin hem de gençlerin vaktinin çoğunu internette harcadığı ortaya konuldu. Araştırma aynı zamanda yatmadan ve kalkmadan önce telefon kullanma gibi kötü bir alışkanlığa da sahip olunduğunu gösterdi.

    Buna göre 2016 yılından önce internette vakit geçiren ebeveynlerin oranı yüzde 29 iken, 2019 yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 52’ye yükseldiği ifade edildi. Aynı dönemlerde internette vakit geçiren gençlerin oranı ise yüzde 61’den yüzde 39’a düştüğü belirtildi.

    Z kuşağı ile X kuşağının teknolojiyi aynı anda öğrendiğini ifade eden İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nden İletişim Uzmanı ve Sosyolog Dr. Öğr. Üy. Cihan Oğuz, “Gerek akıllı cep telefonları, gerek internetin yaygınlaşma hızı tüm dünyada öyle bir ivme çizdi ki Z kuşağı ile X kuşağı arasındaki bütün iletişim duvarlarını yıktı. Bu sebeple ebeveynlerin internet kullanımlarının artması şaşırtıcı değil” dedi.

    “ESKİ KUŞAK SOSYAL MEDYA İLE KENDİNİ İFADE ETME OLANAĞI BULDU”

    Ebeveynlerin çocuklarını denetleme ve onlara yardımcı olma isteğinin de interneti kullanma sebepleri arasında gösterilebileceğini söyleyen İletişim Uzmanı ve Sosyolog Cihan Oğuz, sosyal medyanın da ciddi bir etkisi olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

    “Eski kuşak kendisini ifade edeceği bir mecra buldu. Eskiden akrabalar ile mektuplaşma ve telefonlaşma vardı. Şimdi görüyoruz ki sosyal medyada gruplar oluşturuyorlar, anılarını paylaşıyorlar. Artık eski kuşaklar X kuşağı ve ondan öncesi kuşak sosyal medya yolu ile kendini ifade etme olanağı buldu. Gençlerde bu zaten yaygın. Çünkü onlar bu durumun içinde doğdular. Ama ebeveynler açısından öyle değil. Onlar yakalayamadığı, kaçırdığı bir olgunun peşindeler.”

    ARTIK ÇOCUKLAR ANNE-BABALARINDAN ŞİKÂYETÇİ

    Araştırmada yer alan bir diğer sonuç, artık çocukların ebeveynlerin internette geçirdiği süreden rahatsız olduğu yönünde. Bu durumun aile arasındaki bağı ne yönde etkilediğini değerlendiren Cihan Oğuz, “Ebeveynler kaygıları nedeniyle tedirgin. Z kuşağı ise kendi bireysel karakterlerini ebeveynlerinin baskısı olmadan yön vermek istiyor. Anne-babalar ise buna izin vermek istemiyor” şeklinde konuştu.

    Ebeveynlerin interneti bu kadar yaygın olarak kullanmasının gençlerle ortak noktada buluşmasına sebep olduğunu belirten Cihan Oğuz, “Artık ebeveynler gençlerin internet kullanmasından yakınmıyor, hatta onlara internet özgürlüğü tanıyor. Ebeveynler ile gençler arasında internete bakış açısı konusunda bir yumuşama olduğu kanısındayım” ifadelerini kullandı.

  • BTK sanal dolandırıcıların ortak noktasını açıkladı

    Artık pek çok işlem internet üzerinden gerçekleştiriliyor. İnternet üzerinden gerçekleştirilen işlemler büyük kolaylıklar sağlarken, bir takım riskleri de beraberinde getiriyor. Bu risklerin en önemli ayağından biri de ‘sanal dolandırıcılık’.

    İnternet dolandırıcıları her geçen gün yeni bir mecra ve yeni bir yöntem bularak vatandaşı dolandırmaya devam ediyor. BTK, sanal dolandırıcıların ortak noktasını açıkladı. Kişilerin farkına bile varamayacakları yöntemler geliştirerek, banka hesap bilgileri, şifre gibi önemli kişisel bilgilere erişmek ve kişilere maddi kayıplar yaşatan siber dolandırıcılar hedeflerine ulaşmak için her yolu mübah sayıyor. BTK açıklamasında; tıklama dolandırıcılığından, e-ticarete, internet bankacılığı dolandırıcılığından, aslını taklit eden sahte web sitesi dolandırıcılığına kadar pek çok yöntem kullanan internet dolandırıcılarına karşı dikkatli olmak gerektiği vurgulandı.

    İlk sırada çıkan siteye her zaman güvenmeyin 
    İnternet ortamında bulunan kötü niyetli kişilerin kimi zaman sosyal medya mecralarında sahte hesaplarla, kimi zaman aslını taklit eden sahte web siteleri ile kimi zaman tıklanan zararlı bir “link” ile kimi zaman da e-posta ile kullanıcıların karşısına çıkabileceği hatırlatıldı.

    BTK, internet kullanıcılarına yönelik şu uyarılarda bulundu: ” Kullanılan yöntemler farklı farklı olsa da bu tür tuzağa çeken içeriklerden korunmanın yolları aynı. İnternet dolandırıcılarının kullandıkları yöntemler her geçen gün değişse de, doğru bilgi, yeterli dikkat ve bilinçli kullanım ile bu tür olumsuz olayların önüne geçmek mümkün. Herhangi bir internet sitesinin arama motorlarında ilk sıralarda yer alması o sitenin her zaman güvenilir olduğu anlamına gelmez. Güvenilir bir internet sitesinde, özenle hazırlanmış ‘Hakkında’ ve ‘İletişim’ bilgisinin yanı sıra kullanıcılara yeterli ve doğru bilgiler sunan içerikler olmalıdır. Sosyal medyada yayılan özellikle bilinirliği fazla olan internet sitelerini taklit eden, sahte adreslere ve mobil uygulamalara tıklayarak her hangi bir işlem yapılmamalı, kişisel bilgiler paylaşılmamalıdır. Çoğu zaman sahte adresler, orijinallerinden bir harf veya bir sayı farkı ile dolaşıma sokulur. Bu yüzden bir linke tıklamadan önce adres dikkatlice incelenmelidir. İnternet sitelerinin ‘https’ protokolüne sahip olması, bağlantının şifrelendiğini gösterir ve bilgilerin 3. kişilere sızdırılması büyük ölçüde engellenmiş olur. Özellikle sosyal medya platformlarında giderek yaygınlaşan tıklama dolandırıcılığı yani ‘Oltalama- Phishing’ saldırılarından korunmak için güvenilir olmayan-şüpheli linklere tıklanmamalıdır. İnternet ve sosyal paylaşım ağlarında; para kazanmayı vadeden, hediye-ödül kazandığınızı iddia eden ve bu yüzden sizden para talep eden veya size para-hediye teklif edenlerden uzak durulmalıdır. İnternet ve sosyal medya ortamlarında sıkça kullanılan sosyal mühendislik, insanın duygusal dikkatsizliğinin, eğilimlerinin, zaaflarının kullanılması yolu ile gerçekleştirilmektedir. Dikkatli ve sorgulayıcı olunmalıdır.”

  • Sosyal medya üzerinden alışveriş yapanlar bu tuzağa sakın düşmeyin!

    Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı  Aydın Ağaoğlu, sosyal medya üzerinden yapılan alışverişlerde son dönemde tüketici  mağduriyetinin arttığını söyledi.  Ağaoğlu, “Facebook”, “İnstagram” ve “Twitter” gibi  sosyal medya platformları üzerinden yapılan alışverişlerde dikkat edilmesi  gereken hususlara ilişkin derlendirmelerde bulundu.

    Tüketicilerin, mağdur olmaması için haklarını bilmesi, satış yapan firmaya da dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Ağaoğlu, şunları kaydetti: “Sosyal medya üzerinden fotoğraflar yayınlanıyor. Bu fotoğraflara  aldanan, fiyatı düşük bulan tüketiciler yeterli incelemeyi yapmadan sipariş  veriyor. Ama kargonun verdiği paketi de görünce hayal kırıklığı yaşıyorlar.  Sosyal medya üzerinden yapılan alışverişlerde son dönemde tüketici mağduriyeti  arttı. Oysa tüketici kanunu uzaktan satışlarda tüketiciyi koruyucu önemli  düzenlemeler içeriyor. Sosyal medyadan satış yapacak firmanın ilanının  yayınlandığı mecrada ticaret sicil numarasının bulunması gerekiyor. Bunun yanında  sabit telefon, açık adres, mesafeli satış sözleşmesi ve cayma bildirimi konusunda  da bilgilerin yer alması gerekiyor.”

     “Kart bilgilerini saklıyorlar”

    Mağdur olan tüketicinin muhatap bulamadığı için tüketici hakem  heyetlerinde olumlu sonuç alamadığını ve olayın adliye taşındığını aktaran  Ağaoğlu, “Bu sitelerden kredi kartı ile alışveriş yapıldığından bu kartların  bilgileri depolanıp daha sonra tüketicinin rızası dışında harcamalar  yapılabiliyor. Dikkatli olunmalı.” diye konuştu.

    Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)  İzmir Şube Başkanı Cevdet Uçan  ise sosyal medya üzerinden yapılan satışlarda firma gerçekliğinin sorgulanması  gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

    “Son aylarda bu yüzden hakem heyetlerinden tüketicinin aleyhine  kararlar çıkmakta. Örneğin, bir tüketici, sosyal medya üzerinden cep telefonu  siparişi veriyor. Kargosunu alınca içinden telefon yerine plastik su şişesi  çıktığını görüyor. Orada tutanak tutturuyor. Bize ulaşıyor. Biz de satıcının  kaydı olmadığı için tüketicimizi savcılığa gönderdik. Sonucu bekliyoruz.” Uçan, tüketicilerin bu mağduriyetlerinde eğitimseviyelerinin değil  tüketici bilinçlerinin yüksek olması gerektiğini belirtti.

    Bazı tüketicilerin mağduriyetlerinin küçük rakamlar olduğundan dolayı  başvuruda bulunmadığını dile getiren Uçan, tüketicilere 1 lira bile olsa haklı  kazançlarının peşinin bırakmaması gerektiğini ifade etti.

  • Türkiye Baharatçılar ve Aktarlar Federasyonu Başkanı Özdemir: “En çok talep cinsel gücü arttırıcı bitkisel ilaçlara var” 

    Türkiye Baharatçılar ve Aktarlar Federasyonu Başkanı Özdemir: “En çok talep cinsel gücü arttırıcı bitkisel ilaçlara var” 

    Ülkemizde son yıllarda oldukça yaygınlaşan alternatif tıp olarak bilinen aktarlara vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor. Güzelleşmek, ağırlarından kurtulmak, cinsel performansını arttırmak ve çocuk sahibi olmak isteyen vatandaşlar soluğu aktarlarda alıyor. İşinde uzman aktarlar yaptıkları karışımlarla vatandaşların cinsel performansını arttırmasına yardımcı olurken, çocuk sahibi olmayanları da çocuk sahibi yapıyor. Bir çok hastaya yaptıkları karışımlarla şifa olan aktarlar son yıllarda büyük ilgi görüyor.

    Özellikle cinsel performansını arttırmak isteyen vatandaşlar kimyasal ilaçların verdiği zararlardan korkarak soluğu aktarda alıyor.


    Bitkisel ilaçların son yıllarda büyük rağbet gördüğünü ifade eden Türkiye Baharatçılar ve Aktarlar Federasyonu Genel Başkanı Halit Özdemir, “Ben bu işi üçüncü kuşak olarak yapmaktayım. Bursa’daki dükkanımızda 1960 yılından itibaren şifa dağıtıyoruz. Eczanelerden alınan ilaçlar tamamen sentetik ürünler, insanlar bunun farkına vardı. Bu ilaçlar hastalığı iyileştirme yönünde değil, iyileştirmek yerine hastalığın üzerini kapatıyor. Sadece hastalığı durduruyor. Kökünden bitirmiyor. Şeker ve tansiyon hastaları senelerce ilaç kullanıyor, çözüm yok. Ama bitkisel ürünlerde tedavi edici özellikler var. Bunları doğru yerde, doğru şekilde kullanmak lazım. Bu iş de uzman güvenilir yerlerden almak gerekir. Bitkisel ilaçlara çocuğu olmayanlar yoğun ilgi gösteriyor. Erkek’de veya bayanda problem olabiliyor. Çocuğu olmayan çiftler için özel bitkisel karışım hazırlıyoruz. Bu karışımı tüketen çok sayıda çift çocuğumuz oldu diye bize teşekküre geldi” dedi.


    “En çok talep cinsel gücü arttırıcı bitkisel ilaçlara var” 
    Cinsel performansını artırmak isteyenlerin soluğu aktarda aldığını belirten Özdemir, “Cinsel gücü arttırıcı ürünlerin eczanelerde kimyasalları var ama vatandaşlar bu ürünleri kalp krizi geçirmemek için tercih etmiyor. Cinsel gücü arttırmak için vatandaşlar bitkisel ürünleri tercih ediyor. Bitkisel ürünlerde kimyasallarda olduğu gibi ölüm tehlikesi yok. Bitkisel ürünler cinsel gücü inanılmaz derece arttırıyor. Bu ürünlere talep çok fazla, kullanan kişiler çok memnun. Evliliklerde yuva yıkılmasının en büyük sebeplerinden biri cinsel isteksizlik. Biz bunu yaptığımız karışımlarla ortadan kaldırıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Taşınan numara sayısı 126 milyonu geçti

    Cep telefonu operatörleri arasında numara taşıma işlemi sayısı 126 milyon 534 bin olurken, sabit telefonlarda ise 1 milyon 862 binde kaldı.

    Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’de 80 milyon 117 bin 999 mobil abonesi bulunurken, 29 Mayıs itibarıyla mobil numara taşıma sayısı, 126 milyon 534 bin 177 olarak gerçekleşti.

    Mobil numara taşınabilirliği hizmetiyle geçen yılın dördüncü çeyreğinde TT Mobil yaklaşık 484 bin, Vodafone yaklaşık 49 bin abone kazanırken, Turkcell ise 533 bin civarında abone kaybetti.

    Mobil işletmecilerin abone sayılarına göre pazar paylarına bakıldığında söz konusu çeyrekte, Turkcell’in yüzde 42,1, Vodafone’un yüzde 31, TT Mobil’in ise yüzde 26,9’luk paya sahip olduğu görüldü.

    Sabit telefonlarda 1,9 milyona yakın numara taşındı

    Türkiye’de 10 Eylül 2009’da başlatılan sabit hatlarda numara taşınabilirliği uygulaması ise beklenen ilgiyi görmedi.

    Bugüne kadar sabit hatlarda toplam 1 milyon 862 bin 553 numaranın taşınma işlemi gerçekleşti.

    Geçen yılın dördüncü çeyreğinde Türk Telekom net olarak 21 bin 188 abone kaybederken, Kobikom 14 bin 535 abone kazandı.

  • Çocukların e-ticaret sitelerinden alışverişe olan ilgisi üç kattan fazla arttı

    Kaspersky Lab, ebeveyn kontrolü işlevine sahip Kaspersky Lab ürünlerinden elde edilen anonim istatistiklere dayanarak hazırlanan yıllık çocuk güvenliği raporunu yayınladı.

    Raporda elde edilen bulgular, yetişkinler gibi çocukların da internet üzerinden alışverişin avantajlarından yararlandığını gösteriyor.

    Çocuklar, gelecekte belki de alışveriş yapmanın tek yolu haline gelecek şekilde ürün arıyor ve bazen de satın alıyorlar. Çocukların kişisel verilerini ve ödeme bilgilerini dolandırıcılarla istemeden paylaşmasını, sosyal mühendislik taktiklerine kanmasını veya paralarını çaldırmasını önlemek ve olumlu bir internet deneyimi yaşamalarını sağlamak için ebeveynlerin doğru bir şekilde yön göstermesi gerekiyor.

    Ebeveynlerin ve ailedeki diğer yetişkinlerin, çocukların davranışlarındaki değişiklikleri tespit etmesi büyük önem taşıyor.

    En çok aranan e-ticaret sitelerinin başında AliExpress geliyor

    Elde edilen verilere göre, gençlerin e-ticaret sitelerine yönelik ilgisi tüm dünyada artıyor. Ancak bunun ölçeği bölgeye göre değişiklik gösteriyor.

    Paylaşılan verilere göre, internet üzerinden alışveriş ile ilgili aramalarda en büyük pay (ve en büyük artış) yüzde 23 ile Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nda görülüyor. Diğer bölgelerle arada büyük farklar bulunuyor: Kuzey Amerika (yüzde 15), Avrupa ve Orta Doğu (yüzde 11), Asya ve Latin Amerika (yüzde 9)…

    Arada bazı net bölgesel farklar olsa da dünya genelinde çocuklar tarafından en çok aranan e-ticaret sitelerinin başında AliExpress, Amazon ve eBay yer alıyor.

    Çocukların Çinli e-ticaret sitelerine yönelik ilgisi de her yıl düzenli bir şekilde artıyor. Spor giysiler (Nike, Adidas), elektronik cihazlar (Apple, Samsung) ve moda markaları (Gucci, Vans, Supreme, Zara, Bershka) genç tüketiciler arasında en çok aranan siteler arasında yer alıyor.

    “Birçok e-ticaret sitesi çocukları önemli bir hedef kitle olarak görmeye başladı”

    İnternette ürün aramak ve e-ticaret sitelerini ziyaret etmek her zaman para harcamak anlamına gelmiyor. Çocuklar almak istedikleri şeylere bakıyor veya arkadaşları ve aileleriyle paylaşacakları dilek listeleri hazırlıyor olabilirler. Bu yüzden, çocukların internet üzerinden alışverişe yönelik ilgisinin artması, bu faaliyetlerin yasaklanması gerektiğini göstermiyor.

    Bunun yerine ebeveynler çocukların internet alışkanlıklarına dikkat etmeli, onlarla olası riskler ve önlemler hakkında konuşmalı ve bazı temel kurallar belirlemeliler.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Lab Web İçerik Analizi Uzmanı Anna Larkina, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:,

    “İnternet çocuklara birçok fırsat sunuyor. Birçok e-ticaret sitesi çocukları önemli bir hedef kitle olarak görmeye başladı. Para harcasalar da harcamasalar da çocukların ebeveyn yönlendirmesine ihtiyaçları var. Bu sayede uygunsuz içeriklerle karşılaşmaları, para kaybetmeleri veya kişisel bilgilerini gereksiz yere paylaşmaları önlenebilir.

    Ebeveyn kontrolü yazılımları belirli noktalarda devreye girse de ebeveynlerin çocuklarının internette neler yaptığını mutlaka bilmesi ve onlara güvenli bir internet deneyimi için nelere dikkat etmeleri gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Bu, ebeveynler için çocuklarıyla vakit geçirme fırsatı da olabilir. Birlikte dilek listeleri oluştururken, internetin nasıl çalıştığını da öğretebilirsiniz.”

  • Facebook Türkiye cezasını ödedi ama itiraz da edecek

    Geçtiğimiz günlerde Kişisel Verileri Koruma Kurulu sosyal ağ Facebook’a toplamda 1 milyon 650 bin TL tutarında bir ceza vermişti. Cezanın sebebi ise kullanıcıların fotoğraflarına erişimine izin verilmesinde veri ihlali olarak açıklanmıştı.

    Kurul, yaşanan veri ihlalinin oluşmaması için kanunda öngörülen gerekli idari ve teknik tedbirlerin alınmadığını belirleyerek, veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesiyle Facebook’u 1 milyon 100 bin lira idari para cezasına çarptırmıştı.

    Ayrıca, Kanunda yer alan “İşlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi halinde, veri sorumlusu bu durumu en kısa sürede ilgilisine ve Kurula bildirir” hükmü hatırlatılarak, veri ihlali nedeniyle gerekli bildirimde bulunulmaması nedeniyle Facebook’a 550 bin lira idari para cezası verilmesi de kararlaştırılmıştı.

    FACEBOOK TÜRKİYE CEZASINI ÖDEDİ AMA İTİRAZ EDECEK

    Facebook yaptığı yazılı bir açıklama ile cezayı ödediklerini ancak itiraz sürecinin de başladığını belirterek iade talep edeceklerini belirtti. İşte Facebook Türkiye Kamu Politikaları Müdürü Çağatay Pekyörür tarafından yapılan açıklama:

    “Facebook, KVKK’nın kararında ulaştığı sonuçlara katılmamaktadır ve halihazırda bu karara itiraz etmektedir. İtiraz süreci ve idari para cezasının ödenmesi süreci eş zamanlı ilerleyen süreçler olduğundan, Facebook KVKK tarafından kesilen cezayı ödemiştir, ancak itiraz sürecinin bir parçası olarak ödemenin iadesini talep edecektir. Her halükarda, cezanın ödenmesi karara itiraz etme hakkımızı etkilemediği gibi, KVKK’nın kararı ile ilgili kaygılarımız da devam etmektedir.”

  • Dijital ortamdaki büyük tehlike! Çocuğunuzun siber istismara uğradığını nasıl anlarsınız?

    Teknolojinin çocuklar, ergenler ve bütün bir toplum üzerinde olumlu ve olumsuz olmak üzere çift yönlü etkisi olduğunun belirtildiği BTK açıklamasında, çocuklar ve ergenlerin olumsuz etkilendiğini hatırlattı. Virüslü bağlantılar (linkler) yoluyla veya kandırarak çocuklarla iletişime geçen kötü niyetli kişiler, çocukları adeta bir uşak-köle gibi kullanarak istismar edebiliyor. Yakın zamanda Mavi Balina ve Momo gibi akımlarda da görüldüğü gibi, bu durumun sonu ölüme, intihara ve çevrimiçi cinsel istismar gibi olumsuz durumlarla sonuçlanıyor.

    “Siber uşak olmayın” 
    Çocukların sanal dünyada karşılaştıkları bu durumlar “Siber Uşaklaştırma (Grooming)” olarak adlandırılıyor. BTK açıklamasında, “Konuyla ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki, siber uşaklaştırmada, genellikle savunmasız, öz güveni düşük ve ebeveyn denetiminin az olduğu ya da hiç olmadığı çocuklar hedef alınıyor. Çocuğun güvenini kazanan saldırganlar çocuğun önce duygusal ihtiyaçlarını ve zaaflarını öğreniyorlar. Ekstra ilgi, sevgi ve hediyeler vererek çocuğun hayatında büyük ve anlamlı bir yer kaplamayı hedefliyorlar. Çocuklardan, verdikleri görevleri yerine getirmesini isteyen saldırganlar virüslü bağlantı, tehdit, yalan, şantaj, zorbalık gibi bütün yöntemleri kullanıyorlar. Çocuklarla kurdukları iletişimin ilerleyen zamanlarında konuşma cinselliğe doğru kaymaya başlıyor. İstismarcı kurbanlardan, fotoğraf, video vb. kişisel bilgileri isteyerek müstehcen isteklerde bulunuyor ve çocuğu cinsel açıdan manipüle etmeye başlıyor. Bu durum en çok sosyal ağlarda, oyun portallarında ve canlı yayınlarda görülüyor. Çevrimiçi ortamlarda çocukla aynı yaşta olduklarını söyleyerek olmadıkları gibi davranırlar. İstismarcılar sosyal medya sitelerini, anlık mesajlaşma uygulamalarını veya çevrimiçi oyun platformlarını kullanabilirler. İstismarcılar her zaman belirli bir çocuğu hedef almaz. İstismarcıların kimliklerini çevrimiçi ortamlarda gizlemeleri çok kolaydır. Kendilerini çocuk gibi gösterip daha sonra hedefledikleri çocuklarla sohbet edip arkadaş olabilirler. İstismarcılar çocuğu kontrol etmenin veya korkutmanın bir yolu olarak sırları kullanabilirler. Böylece çocuğun karşılaştığı istismarı gizlemesi için çocuğa şantaj yaparak, utanmış veya suçlu hissetmesini sağlarlar” denildi.

    İstismarcılar hediye ile kandırıyor 
    BTK açıklamasında sanal istismarcıların, ağına düşürmek istedikleri çocuk ve gençlere hediyeler aldığı vurgulandı. Mesleki pozisyonlarını veya itibarlarını kullanabilen sapıkların, gezi, tatil teklifleri yaparak kişilerin güvenlerini kazanmaya çalıştıkları hatırlatıldı. Güven sağladıktan sonra, istismarcıların çocuğu arkadaşlarından veya ailesinden uzaklaştırıp duygusal olarak kendilerine bağımlı hissetmelerini sağladıkları ve bu ilişkiden faydalandıkları belirtildi. Açıklamada, “Çocuk istismarcıları artık istismar etmek için sadece gerçek hayattaki çocukları hedef almıyorlar. Bugün özellikle sosyal paylaşım mecralarında mahremiyet en fazla ihmal edilen konuların başında gelmektedir. Yapılan araştırmalar ebeveynlerin, çocuklarının internet ortamlarında karşılaşmalarından en çok korktukları durumların başında, cinsel içerikli paylaşımlar, görüntüler ve çocuğu istismar etmeye yönelik eylemler bulunmaktadır. Bu kaygıları taşıyan ebeveynlerin ve yetişkinlerin sosyal medyada kendi çocuklarının fotoğraflarını paylaşması beklenemez fakat sosyal medyada yetişkinler tarafından yapılan paylaşımlara bakıldığında çocuk fotoğraflarının sıklıkla paylaşıldığı görülür. Yeni doğmuş bir bebeğin fotoğrafı, yürümeye başlayan, konuşmaya çalışan, oynayan, uyuyan, yemek yiyen, bağıran, ağlayan, kızdırılan, sevimlilikler, komiklikler yapan. Kısacası bazı ebeveynler çocuklarının hemen her halini fotoğraflarla veya videolarla internet ortamlarında yayınlıyor. Belki farkında olunmayabilir fakat bu davranış çocuğun mahremiyetinin ihlali olmakla birlikte, internet ortamında bulunan istismarcılara, sanal pedofiliye, kötü emellere sahip kişilerin eline çocuğu bir malzeme, bir meta gibi teslim etmek anlamına geliyor. Sokakta hiç tanımadığınız insanlara, çocuğunuzun fotoğraflarını verip ‘bakın çocuğumun fotoğrafları, alın sizin olsun’ diyebilir miyiz? Cevap hayır ise, bunu sosyal ağlarda neden yapıyoruz? Çocuğun hiç haberi olmadan, büyüdüğünde rahatsız olacağı fotoğrafları internetin silinmez dünyasında yayınlamak hem güvenlik hem de çocuğun sağlıklı gelişimi açısından tehlikeler barındırır’ ifadeleri yer aldı.

    İstismar nasıl anlaşılır? 
    Bir çocuğun istismara uğradığından veya uğramasından endişe edildiğinde, çocuğun olağan dışı davranışlarına dikkat edilmelidir. Bu davranışların bazıları şöyle sıralandı: “Aniden farklı davranmaya başlaması. Endişeli, agresif ve bunalımlı davranması. Uyku problemleri yaşamaya başlaması. Yeme bozukluklarının oluşması. Kabuslar görmeye ve yatağını ıslatmaya başlaması. Sıra dışı bir şekilde okulunu özlemesi. Zarar veren davranışlarda bulunması. İntihar düşüncelerinin oluşması. Takıntılı olmaya başlaması.”