Kategori: Türkiye

  • SGK Borçlanmaları e-Devlet Sistemine Taşındı

    Türkiye’de 40 milyondan fazla kişi ve yüzlerce kurum işlemlerini artık e-Devletüzerinden yürütüyor. SGK da vatandaşın işini kolaylaştıracak çok sayıda işlemini e-Devlet’e taşıdı. Bunlardan biri de borçlanma işlemleri. Emekli olmayı düşünen yüz binlerce kiş askerlik, doğum  gibi borçlanmaların artık e-Devlet üzerinden yapacak. Peki sistem nasıl işleyecek? İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Mert Nayır Gazetevatan’a anlattı.

    İŞTE ADIM ADIM O SİSTEM

    Öncelikle borçlanma müracaatında bulunacak kişinin e-devlet şifresinin olması gerekiyor. Şifre temininden sonra e-Devlet sisteminden SGK uygulamalarına giriş sağlanacak. SGK Uygulamaları içerisinden askerlik, doğum ya da yurt dışı olacak şekilde kendilerine uygun olan seçeneği seçerek işleme devam edecekler. Bir sonraki ekranda ‘Daha önce yapılmış başvurunuz bulunmamaktadır. Yeni başvuru düğmesini kullanarak başvuruda bulunabilirsiniz’ mesajı sizi karşılıyor olacak. Bu mesajı hemen sağ üst kısmında ‘Yeni başvuru’ butonuna tıklayarak borçlanma adımlarını izleyebiliriz.

    Bir sonraki ekranda borçlanmayı kimin için yapacağınızı soruyor olacak. Burada vefat eden babanız için askerlik, yurt dışı ya da yine vefat etmiş anneniz için 900 günü tamamlamak adına doğum borçlanması yapmanız için seçenekler bulunuyor. Bir sonraki adımda ise tarih bilgileri ve tutarları belirlemeniz gerekecek. Askerlik borçlanması ve yurt dışı borçlanması için e-devlet üzerinden askerlik sevk belgenize ulaşabilir yada yurda giriş çıkış tarihlerinizi öğrenebilirsiniz. Doğum borçlanması için ise doğum sonrası 720 günlük süreyi girmelisiniz.

    Tutar kısmında size en düşük olan asgari 85,28 TL’den mi yada en yüksek olan 639,60 TL’den mi borçlanacağınızı soruyor.

    Bir diğer seçenekte ise günlük borçlanılacak tutarı kendinizin belirlemesini istiyor. Unutmadan yineleyelim orada belirtilen tutarlar günlük borçlanma tutarlarıdır. Borçlanılacak sürenin çarpımı sonucu ödeyeceğiniz tutar ortaya çıkar. Son aşamada ise işlemlerinizin hangi kurum tarafından yapılacağını bildirilecek ve ekran kapatılacak. Sonrasında 15 gün içerisinde ekranda yazan kurum tarafından şahsınıza dönüş sağlanacak ve ödeme dekontunuz adresinize tebliğ edilecek. Ödeme işlemini gerçekleştirmenizle birlikte bir ay içerisinde tüm borçlanılan süreler hizmet listenizde görüntülenecek.Artık borçlanma için günlerce uğraşan vatandaşlar artık işlemlerini çok kalay halledecekler.

    SİGORTALILARIN BORÇLANABİLECEĞİ SÜRELER NELERDİ?

    a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri,

    b) Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri,

    c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri,

    d) Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,

    e) Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri,

    f) Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,

    g) Grev ve lokavtta geçen süreleri ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri,

    h) Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri,

    ı) Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

    kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.

    Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir.

    Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır.

    Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından;

    a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,

    b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre,sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.

  • Netflix üyelik ücretlerine zam geldi

    Netflix Türkiye, Ortadoğu ve Afrika İletişim Müdürü Artanç Savaş, platformun Türkiye projeleriyle ilgili olarak Sözcü’den Can Mumay’ın sorularını yanıtladı.

    Savaş, “Türk izleyicisinin davranışlarına ilişkin istatistikler paylaşabilir misiniz?” sorusunu “Türkiye’deki içerik izleme trendleri diğer ülkelerle büyük benzerlik gösteriyor. Çünkü iyi hikayeler doğru şekilde anlatıldıklarında, coğrafi sınırların ötesine geçerek dünyanın her yanındaki izleyicilere ulaşabiliyor. Türkiye’den çıkan Hakan: Muhafız, İspanyol yapımı La Casa de Papel, Alman dizisi Dark, Hindistan dizisi Sacred Games veya ABD’den çıkan Stranger Things’in elde ettiği global başarı bunun bir göstergesi” diye yanıtladı.Savaş şöyle devam etti:

    ‘OTOBÜSTE İZLEMEDE DÜNYA BİRİNCİSİYİZ’

    “Diğer yandan Türkiye’deki üyelerimizin izleme alışkanlıklarına dair ilginç verilere sahibiz. Örneğin üyelerimizin yüzde 77’si yalnızca evde değil toplu taşımada veya seyahat halindeyken de Netflix izlediğini söylüyor. En çok Netflix izlediğimiz toplu taşıma aracı otobüs, hatta bu alanda dünyada birinciyiz. Seyahat öncesi Netflix yapımlarını mobil cihazlarına indirerek uçaktayken en sevdikleri yapımları izleyen üyelerimizin sayısı da hızla artıyor. Hatta üyelerimizin yüzde 7’si tuvaletteyken bile sevdikleri Netflix yapımlarını izlemekten vazgeçmiyor.

    ‘GELENEKSEL TV AKIŞINDAN FARKLI BİR YAYIN VAR’

    Dünya genelinde yaptığımız başka bir araştırmadaysa, diledikleri zaman diledikleri yapımı izleme imkanı yakalayan üyelerimizin geleneksel televizyon kanallarının yayın akışından çok daha farklı içerikleri tercih ettiğini gözlemledik. Örneğin üyelerimiz uyanır uyanmaz sabah haberleri yerine komedi izlemeyi tercih ediyor. Öğlen kuşağındaki programların yerini ise drama dizileri alıyor. Akşam saatlerinde en çok korku/gerilim yapımları izlenirken, gece yatmadan önce ise yine komedi programları tercih ediliyor. Global ölçekteki bu trendlerin yansımalarını Türkiye’de de görüyoruz.”

    Mumay’ın devamında yönelttiği sorular ve Savaş’ın verdiği yanıtlar şöyle:

    – Geçtiğimiz aylarda Netflix’in ABD’deki ücretlerine bir zam yaptı. Türkiye’de ucuz bir fiyat politikası var gibi duruyor şu anda. Üyelik ücretlerine zam yapılacak mı?

    Üyelerimize daha iyi bir eğlence deneyimi sunabilmek adına dönem dönem bu tip düzenlemeler yapabiliyoruz. Örneğin geçtiğimiz aylarda ABD’nin de aralarında bulunduğu birkaç ülkede fiyatlarımızı yeniden düzenledik. Ancak global bir artış kararı söz konusu değil ve şu an için Türkiye’deki üyelik ücretlerini değiştirmeyi düşünmüyoruz. Netflix’in toplumun tüm kesimleri için erişilebilir olması bizim için çok önemli.

    (Röportajın yayımı sonrası Netflix’in temel paketi 15.99 TL, 27.99 TL olan standart paket 30.99 TL’ye çıktı. 39.99 TL olan özel paketin ücreti ise 45.99 TL’ye çıkarıldı)

    – Netflix’in Türkiye’deki abone sayısına ilişkin yaklaşık bir rakam alabilir miyiz? Belli bir yılda bir hedef var mı?

    2018 yılını 190 ülkede 139 milyon üyeyle kapattık. Ülkeler özelindeki üye rakamlarını açıklamasak da Türkiye’de gördüğümüz ilgiden son derece memnunuz. Netflix’le tanışan üyelerimizin diledikleri yapımı, diledikleri zamanda, diledikleri yer ve cihazda reklamsız bir şekilde izlemekten keyif aldığını görüyoruz. Hedefimiz, onların hayatına daha fazla mutluluk katabilmek için hem içerik hem de teknoloji alanında yatırım yapmaya devam etmek.

    (Savaş bu soruya bir abone sayısı rakamı vermese de Türkiye’de yaklaşık 70 bin Netflix aboneliği olduğu tahmin ediliyor. Bir aboneliğin ise ortalama 4 kişi tarafından kullanıldığı hesaplandığında Netflix’in kullanıcı sayısı 280 bin civarı olarak hesaplanıyor)

    – Netflix’in ilk Türkiye yapımı olan Hakan: Muhafız’ın kısa sürede 2. sezonunun ardından 3. ve 4. sezonlarının yayınlanacağı açıklandı. Muhafız’ın gördüğü ilgi beklentilerinizi aştı mı?

    Hakan: Muhafız’ın elde ettiği başarı, bizi Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmak için cesaretlendiriyor. Dizi, daha ilk ayında Ortadoğu’dan Güney Amerika’ya, ABD’den Avrupa’ya 10 milyonun üzerinde kişiye ulaştı ve bu rakam artmaya devam ediyor. Bizi mutlu eden diğer nokta ise Hakan’ın hikayesi üzerinden hem İstanbul’un farklı yüzlerini ve hem kültürel ve tarihi zenginliklerimizi dünyaya anlatma imkanı yakalamış olmamız. Önümüzdeki sezonlarda da bu hikayeyi 190 ülkede, pek çok farklı dildeki altyazı ve dublaj seçenekleriyle üyelerimizin beğenisine sunacağız.

    – Türkiye’de bir dizi yapıldı, bir sinema filmi yapımcılığı yapmak gibi bir proje var mı?

    Türkiye’nin henüz anlatılmamış çok hikayesi var. Doğru şekilde aktarıldığında dünyanın bu hikayeleri izlemek için sıraya gireceğine inanıyoruz. Bu nedenle Türkiye’de daha fazla yatırım yaparak orijinal yapımlarımızın sayısını artırmak önceliklerimiz arasında. Yatırım yapacağımız yapımları seçerken, anlatacağımız hikayenin yerel unsurlar içermesine, yerel kültürü yansıtmasına önem veriyoruz ve bu sayede yerel içeriklerin global hikayelere dönüşmesine aracılık ediyoruz.

    Türkiye’deki ilk orijinal dizimiz Hakan: Muhafız’ın elde ettiği başarının ardından başrolünde Beren Saat’in yer alacağı ikinci orijinal dizimiz için de çalışmaya başladık. Bu aşamada herhangi bir film projesi duyurumuz olmasa da, üyelerimizin hayatına daha fazla mutluluk katacak her tür yapıma kapımız açık.

  • Türkiye’de ölüm nedenleri arasında 2. sıraya oturdu: Obezite

    Uluslararası Obezite Federasyonu ile Amerikan Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Derneği’nin uluslararası obezite araştırmacısı ödülünü verdiği Prof. Dr. Mehmet Mahir Özmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) sunum yaptı.

    Ölüm nedenleri arasında obezitenin sigaradan sonra ikinci sırada olduğunu açıklayan Özmen, obezite ölümlerinin trafikteki kayıpları aştığını kaydetti. Obezite ameliyatlarının yılda 17 — 18 bine ulaştığını belirten Özmen, Türkiye’de ameliyat aşamasındaki 2.4 milyon morbid obezi 100 yıl ameliyat etmeye çalışsalar bile bitiremeyeceklerini dile getirdi.

    Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre, TBMM Dilekçe Komisyonu’nda ‘Obezite ile Mücadele Alt Komisyonu’na Türk Tabipler Birliği temsilcisi olarak katılan Özmen şunları söyledi:

    ‘SİGARADAN SONRA OBEZİTE’

    — Önlenebilir ölümler arasında sigaradan sonra ikinci sırada obezite var. Fazla kilolu obez ve morbid obezlerin Türkiye nüfusuna oranı yüzde 63, morbid obezlerin oranı yüzde 2.9. 80 milyon nüfuslu bir ülkenin yüzde 2.9’unun (2.4 milyon) beden kitle indeksi 40’ın üstünde. Obez nüfusumuz 7.5 milyon, morbid obez nüfusumuz 2.4 milyon.

    ‘AMELİYAT DIŞI YÖNTEMLER’

    – Ameliyat aşamasına kadar koruyucu tedbirler var. Cerrahi dışı yöntemler dediğimiz diyet, ilaç — akupunkturu da buraya dâhil edebilirsiniz. Bunlar ve spor gibi yöntemlerin başarısız olduğu kişiler, cerrahi tedaviye aday olan hastalardır. Cerrahi yöntemler, bizde 1219 sayılı Yasa’nın belirlediği genel cerrah olmanın sağladığı hükümler nedeniyle herkes tarafından yapılabilecek yöntemler. Genel cerrahi uzmanı olanlara “Siz bu ameliyatı yapamazsınız” diyecek hukuki altyapı maalesef yok.

    ‘YILDA 17 — 18 BİN’

    — Dünyada 2018 sonu itibarıyla obezite cerrahisi sayısı 520 bin civarında. SGK verilerine göre Türkiye’de 2018’de 12 bin 300 ameliyat var. Özel hastaneleri eklediğinizde bu rakam 2018 itibarıyla 17-18 bine ulaşıyor.

    ‘ÖNLEMEZSEK 25 MİLYON OLACAK’

    — 2.5 milyon kişiyi ameliyat edebilme olanağımız yok. Diğer tedavi yöntemlerimiz var. Önlemezsek 2.5 milyon 25 milyon olacak. Ameliyatlar çok başarılı 3 — 4 binin üstünde obezite ameliyatı yaptım. Türkiye’de bu ameliyatlar çok başarıyla yapılıyor. Ölüm oranları çok yüksek değil. Binde 1’in altında bir rakamdan bahsediyoruz. Tüm dünyada kabul edilen mortalite oranı yüzde 2.5 civarındadır. Donanım olmayan yerde ameliyat yapılmasına herkesten çok biz karşıyız. Doğru eğitimleri doğru yerlerde verecek düzenlemeleri yapmakla yükümlüyüz. Ama lütfen kısıtlama yoluna gitmeyelim.

    ‘CERRAH YETMEZ’

    — 2.4 milyon morbid obez acil ameliyat bekliyor bu ülkede. Yıllık yapabildiğimiz ameliyat sayısı ise 17 bin. 2.4 milyonu yüz yıl ameliyat etmeye çalışsak bitiremeyiz. Her gün yenileri ekleniyor. 5 bin cerrah var. Hepsinin obezite cerrahisi yaptığını düşünsek bile şansımız yok. Üstelik 5 bin kayıtlı cerrahımızın içinde bu eğitimleri almış 200 — 300 kişi var. Bu 200 — 300 kişinin içinde 106’sı aktif ameliyat yapıyor. Bu 106 kişinin hepsi biner ameliyat yapsa 100 bin ameliyat ediyor.

  • Sigara Paketlerine Yeni Düzenleme 5 Temmuz’da Başlayacak

    Sigara paketi üzerindeki uyarılar ve güvenlik özelliklerini belirleyen yönetmelik yayımlandı.

    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı yönetmeliğine göre; sigara ve tütün mamullerinin üzerinde sağlık uyarısı yüzey alanının en az yüzde 50’sini, uyarı metni en az yüzde 30’unu ve bırakma bilgisi yüzde 12’den fazla olmamak üzere en az yüzde 10’unu kaplayacak.Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün mamulleri dış ambalajında marka; bulunduğu yüzey alanının yüzde 5’ini aşmayacak şekilde, kabartma ve varak kullanmaksızın yeknesak puntoda yazılacak.

    Bir tütün mamulünün sağlık açısından faydalı olduğu veya daha az sağlık riski gösterdiği izlenimini yaratan vitaminler ve diğer katkı maddeleri, kafein veya taurin veya enerji ve canlılık ile ilişkili diğer katkı maddeleri ve uyarıcı bileşikler, emisyonlar için renklendirici özellikleri olan katkı maddeleri, içimlik tütün mamulleri için inhalasyonu veya nikotin alımını kolaylaştıran katkı maddeleri ile yanmamış formda kanserojen, mutojen, reprotoksik özelliklerine sahip olan katkı maddeleri içeren tütün mamulleri piyasaya arz edilemeyecek.

    Uygulama 5 Temmuz’da başlayacak ve belirlenen normlara uymayan tütün mamulleri 5 Ocak 2020 tarihinden sonra piyasada bulundurulamayacak.

    Üretimi 31 Aralık 2018 tarihinde sona eren ve üretiminde mentol veya türevleri kullanılan sigaralar 5 Temmuz’dan sonra piyasaya arz edilemeyecek.

  • Pastalar artık daha az tatlı olacak!

    Sağlık Bakanlığı, pastaneciler ve lokantacılarla yeni bir proje başlatıyor. Artık kebaplar, çorbalar, pastalar dahil olmak üzere tüm yiyeceklerde şeker ve tuz oranı azaltılacak.

    Habertürk’ten Fatmanur Boylu’nun haberine göre; Sağlık Bakanlığı, yarın pastanecilerle ve lokantacılarla birlikte bir protokol imzalayacak. Protokolün ana konusu tuz ve şeker olacak.

    Artık vatandaşın tükettiği gıdalardaki tuz ve şeker oranı azaltılacak ve bir dizi önlemler alınacak, besinlerdeki boyutlarda küçülmeye gidilecek. Tüm yiyeceklerde şeker ve tuz oranı 4-5 gram azalacak.

  • 13 cm’lik dev anevrizma ameliyat edildi… Tıp tarihine geçti!

    Ankara Devlet Opera ve Bale Orkestrası’nda 37 yıl tuba sanatçılığından sonra emekli olan Özkaya, Aralık 2016’da oğlunun konseri için geldiği İstanbul’da şiddetli karın ağrısıyla uyanınca gece hastanenin aciline getirildi. Birkaç saat önce de doğum günü pastasının mumunu üflemişti. Hastanede çekilen tomografide kavun büyüklüğünde dev bir aort anevrizması görüldü. En az bunun kadar büyük bir sorunu daha vardı, aort damarı, anormal bir şekilde vücudun ana toplar damarı olan ‘vena kava’ya açılıyordu (aortokaval fistül). Yani temiz ve kirli kan karışıyordu. Bu çok nadir görülen sorun da müdahale edilmediğinde ölümcül olabilirdi. Kalp ve damar cerrahı Dr. Macit Bitargil ile ekip arkadaşları Doç. Dr. İsmail Koramaz, Dr. Nilüfer Bektaş, Dr. Sinan Ömer Oğlu, yaklaşık 10 saat süren ameliyatla anevrizmayı yırtılmadan yakaladı ve Özkaya’yı mutlak ölümden kurtardılar.

    Dr. Bitargil sözkonusu operasyonu makaleleştirdi ve Texas Heart Institute Journal’a yolladı. Derginin bilimsel hakem kurulu yayınlanmasını uygun buldu ve şubat sayısında 6 sayfa ayırdı. Dergide bu ameliyattan, bugüne kadar dünyada açık cerrahi metod ile başarılı şekilde ameliyatedilmiş vena kava fistülü olan en büyük aort anevrisması ameliyatı olarak bahsedildi. Özkaya, bugüne kadar bu büyüklükte ameliyat edilip hayatta kalan tek olgu olarak tıp literatürü tarihine girdi.
    Dr. Bitargil, “Ölüm riski bu kadar yüksek olan hastamızı hayata bağladığımız için çok mutluyuz. Texas Heart Institute Journal çok prestijli bir dergi. Bu önemli bir başarı ve bu başarının arkasında canla başla, gece-gündüz yılmadan çalışan koca bir ekip ve Şişli Etfal ailesi var” dedi.

    HIZLI KALKSA BİLE PATLAYABİLİRDİ

    Dr. Bitargil, hastanın durumuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Aort damarında anevrizma oluşumu son derece tehlikeli bir durum ve erken tanınması çok önemli. Pek çok hasta hastaneye gelmeye fırsat bulamadan ölüyor. Hastamız da son evredeydi. Sandalyeden hızlıca kalkılsa bile böyle bir damar yırtılabilirdi. Her yıl yaklaşık 15 bin kişi aort anevrizma yırtılmasıyla hayatını kaybediyor. Yapılan çalışmalar 65-80 yaş arasındaki erkeklerin %4-8’inde aort anevrizması olduğunu gösteriyor. Kadınlarda ise bu oran 4-6 kat arası daha az. 6 cm’i geçen aort anevrizmaları ameliyat edilmeli. Anevrizma boyutları arttıkça, yırtılma ve ölüm olasılıkları da artıyor. Aort anevrizmalarının 10 cm civarında görülmeleri çok nadir, çünkü bu boyutlara ulaşmadan genelde damarda yırtılma ve ölüm gerçekleşiyor. Yırtılmada ölüm riski yüzde 90’lara ulaşıyor.

  • Sevgilisinin ablasını gasp etti! Anne: ‘Pes etmeyin ikinci kez deneyin’

    Adana’da sevgilisinin ablasının 22 bin lirasını ve altınlarını gasp edip, bebeğin başına silah dayamaktan 11 yıl hapis cezası alan hükümlü, polis tarafından yakalandı.

    TEHDİT EDİLDİĞİ İDDİASI

    Olay, 30 Mart 2016 tarihinde Seyhan ilçesine bağlı Aydınlar Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre; 26 yaşındaki Dilek T., olay tarihinden yaklaşık 6 ay önce Arif S. ile birliktelik yaşamaya başladı. Arif S., genç kızı zorla erkeklere pazarladı. Dilek T., daha önce birlikte olduğu Zeki A.’ya, Arif S.’nin cep telefonuyla çektiği uygunsuz görüntülerini ailesine vermekle tehdit ettiğini ve bin 500 lira istediğini söyledi.

    ABLASINI GASP ETMESİNİ İSTEDİ

    Dilek T., tüm birikimini çantasında taşıyan 33 yaşındaki ablası Ebru Ö.’yü gasp etmesini ve bin 500 lirayı kendisine verdikten sonra kalanını alabileceğini söyledi. Bunun üzerine de Zeki A., arkadaşı Onur Ç.’nin (23) kullandığı motosikletle Dilek T.’nin kendisine verdiği adrese gidip, Ebru Ö.’nün önünü kesti. Bebek arabasında bulunan çocuğa silah doğrultup, içinde 22 bin lira ile altınların olduğu çantayı alıp kaçtı.

    “ANNESİ BİZİ TEŞVİK ETTİ” 

    Olayın şokuyla fenalaşan Ebru Ö., ambulansla hastaneye kaldırılırken, Dilek T. ile suç ortakları Zeki A. ve Onur Ç. gözaltına alınıp tutuklandı. Üç zanlı hakkında da Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Duruşmada T. ile birkaç kez cinsel ilişkiye girdiklerini anlatan A., “Dilek, ablasının çantasını alıp pencereden atacaktı ama başaramadı. Daha sonra bir parkta buluştuk. Annesi de vardı yanında ve ‘Pes etmeyin, bu parayı alın. Bir sefer olmadı, ikinci kez deneyin’ diye bizi teşvik etti” diye kendini savundu.

    KAÇIP İZİNİ KAYBETTİRDİ

    Dava süreci devam ederken, Zeki A. da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Davada daha sonra nihai karar çıktı. Zeki A., ‘nitelikli yağma’, ‘hakaret’ ve ‘genel güvenliği tehlikeye sokmak’ suçlarından 11 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Ancak Zeki A., teslim olmak yerine kaçıp izini kaybettirdi. Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, firari hükümlüyü Yeşilevler Mahallesi’nde yakaladı. Emniyete getirilip işlemleri tamamlanan hükümlü önce adliyeye daha sonra cezaevine götürüldü.

  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Hasankeyf Kararı

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hasankeyf’teki Ilısu Barajı’yla ilgili başvuruyu değerlendirdi.

    Barajın inşasıyla bölgedeki binlerce yıllık arkeolojik mirasın yok olacağını savunan 5 Türk arkeolog ve kültürel miras uzmanının dava başvurusu reddedildi.

    Karara gerekçe olarak, kültürel mirasın korunmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bireysel hak olarak yer almaması gösterildi.

    Mahkeme, kültürel mirasın korunmasının bireysel hak haline dönüşmesi konusunda Avrupa devletleri arasında hiçbir mutabakat bulunmadığına işaret etti.

    Ankara da AİHM’e gönderdiği savunmada kültürel mirasın korunmasının ulusal makamların yetkisinde olduğu tezini işlemişti. Karara itiraz hakkı bulunmuyor.

  • Ankara’daki tren kazasıyla ilgili flaş gelişme!

    Ankara’da soruşturmayı yürüten savcıya verdiği ifadesinde kazanın meydana  geldiği gün görevde bulunduğunu belirten Ünal, elektrikli kontrol makasının işleyişiyle ilgili eğitim almadığını söyleyen dosyanın şüphelilerinden tren  teşkil memuru Osman Yıldırım’ın göreve başladığı 20 Ekim 2018’de ise rahatsızlığı nedeniyle raporlu olduğunu, o dönemde en kıdemli gar müdür yardımcısının kendi yerine baktığını bildirdi.

    2 Nisan 2018 tarihli 8 nolu gar emriyle yaptığı görevlendirmeye göre  tren teşkil memurlarının vardiyalarının planlamasının ve eğitimlerinin  yaptırılmasının Gar Müdür Yardımcısı Kadir Oğuz’un sorumluluğunda bulunduğunu  ifade eden Ünal, “Kendisi vardiyalarını ayarladıktan sonra tebliğ edip bana da  bilgi verirdi. Görevlendirmede benim onayım gerekmiyordu. 07.12.2018 tarihli emir  üzerine yapılan toplantıda 09.12.2018 tarihinden itibaren vardiyaların nasıl  düzenleneceği, garda görevli (asli-geçici) tren teşkil görevlileriyle Kadir Oğuz  tarafından yapılan toplantı ile belirlendi. Bu konuda da Kadir Oğuz bana bilgi verdi” diye konuştu.

    Oğuz’un gar şefi olduğunu ancak Gar Müdür Yardımcılığına vekaleten  baktığını aktaran Ünal, “Zaten şu anda gar müdür yardımcılığı unvanı kurumda  yoktur. Yerine gar şefleri bakmaktadır. Gar Müdür Yardımcısının  görevlendirmelerini ve zaman zaman denetimlerini ben yaparım.” beyanını  verdi.

    “BENİM HUZURUMDA İMZALADIKLARINA DAİR İMZA ATTIM”

    Talip Ünal, Osman Yıldırım’a eğitim verildiği yönünde hazırlanan  belgeye ilişkin, “Bana göstermiş olduğunuz 19.12.2108 tarihli tren teşkil memuru  Osman Yıldırım’a 20 Ekim 2018’de Ankara Gar’ında göreve başladığında eğitim  verildiğine dair tutanakların imzalatılmasının unutulduğuna dair tutanağı ben  amir olarak imzaladım. Bu tutanakta yer alan diğer görevlilerin bunu benim  huzurumda imzaladıklarına dair ben tutanağı imzaladım. Yoksa  Osman Yıldırım’ın  Ankara Gar’da göreve başladığında istirahatli olduğum için görevde değildim.  Ayrıca tren teşkil memuruna eğitim yaptırılması benim bizzat yapacağım görevler  arasında değildir.” dedi.

    Ankara Garı’ndaki trafik düzenlemesine ilişkin yazıda, “Ankara batı  taraftan tren kabul ve sevkleri için yeteri kadar tren teşkil memuru  bulundurulacak” ibaresi bulunmasına rağmen olayın meydana geldiği saati de  kapsayan 06.00-07.00 arasında neden tek tren teşkil memuru görevlendirildiği  sorulan Ünal, saat 23.00 ile 07.00 arasında yoğunluğun fazla olmaması ve kadro  durumu nedeniyle bu saatlerde tek tren teşkil memuru görevlendirildiğini söyledi.

    Saat 10.00 ile 11.00 arasında da benzer yoğunluk bulunduğu ancak bu  saatlerde 3 tren teşkil görevlisinin olduğunun belirtilmesi üzerine Ünal, “Bu  saatlerde görevli olan 3 kişiden biri baş manevracı olarak tabir edilen kıdemli  tren teşkil memurudur. Diğer iki görevli tren teşkil görevlisidir. O da yoğunluğa  göre planlanmıştır.” dedi.

    Olayda kusurunun bulunmadığını savunan Ünal, kendisine yöneltilen  suçlamayı kabul etmediğini söyledi.

  • Mersin’deki çöken binada ek kat skandalı!

    Alınan bilgiye göre, Mevlana Mahallesi 101067 Sokak’taki 5 katlı binada oturanlar akşam saatlerinde kolonlardan sesler gelmesi üzerine binayı boşaltıp, akrabalarının ve komşularının yanına gitti. Boşaltılan bina ise sabah erken saatlerde çöktü.

    Olay yerine sevk edilen itfaiye ekipleri her ihtimale karşın enkazda arama kurtarma çalışması yaptı. Aramalarda bina altında kalanın olmadığı belirlendi.

    Bu arada binanın sadece birinci ve ikinci katının kullanıldığı öğrenildi.

    İKİ KATLI BİNAYA SONRADAN ÜÇ KAT EKLENMİŞ

    Bina sahibi Hasan Yakut, gazetecilere yaptığı açıklamada, yengesi ve oğlunun oturduğu binayı kendilerinin yaptığını söyledi.

    Binanın normalde 2 katlı olduğunu sonradan üzerine 3 kat çıktıklarını anlatan Yakut, şöyle konuştu:

    “Bina 5 kat oldu. Akşam binanın alt kolon demirlerinin dışarı çıktığını gördüm. Çocuklara binayı boşaltmalarını söyledim. Birlikte dışarı çıktık. Beyaz eşyaları da dışarı çıkardım. Çocuklarımız her birimiz bir yerde komşularda yattık. Sabah binanın oynamasını gördüm, bina olduğu yere çöktü. Yani 40 yıllık emeğim bir anda kül oldu gitti.”

    Dün binanın durumuyla ilgili zabıtaya bilgi verdiğini belirten Yakut, evi boşaltmalarının söylendiğini sözlerine ekledi.