Kategori: Türkiye

  • Kan donduran olay! Cesedi köpeklere yedirmişler

    Müge Anlı’nın  programında yine kan donduran bir olay gündemde. Sık sık kocasını terk edip evden kaçan ve son olarak kayınbiraderiyle yasak ilişki yaşayınca 2007 yılında eşinden boşanan Seher Okusal’dan 4 yıldır hiçbir haber alınamıyor. 34 yaşındaki Seher Okusal’ın başına ne geldiği henüz bilinmezken ortaya atılan iddialar ise izleyenleri dehşete düşürmeye yetti.

    İddiaya göre Seher Okusal, kardeşi Mevlüt tarafından öldürüldü. Ancak Okusal’ın cesedine hiçbir şekilde ulaşılamadı. Seher Okusal’ın 18 yaşındaki kızı Sevilay Aha ise dayısı Mevlüt Okusal’a bu iddiayı sorduğunda “İnsan hiç ablasına nasıl kıyar mı?” diyerek kendisine iftira atıldığını ileri sürdü. Annesinden 2015 yılından beri haber alamadığını söyleyen Sevilay, canlı yayında “Kimisi diyor ki anneni boğdular, kimisi diyor ki boğazını kestiler, Ben annemin bulunmasını istiyorum. En azından mezarını yaptırırım.” diye konuştu.

    “ANNEMLE AMCAM YASAK İLİŞKİ YAŞAMIŞ”

    Sevilay Aha, annesiyle babasının neden boşandığı sorulduğunda şunları dile getirdi; “Annem babamı defalarca terk etmiş. Babam da her seferinde geri getirmiş. Ancak 2007 yılında amcanla annemin bir ilişkisi olmuş. Ondan sonra babamdan ayrılmışlar. Aynı sene içerisinde babam bir evlilik daha yapmış. Annem babamla evliyken yaşlı bir adama kaçarmış. Babam annemi o adamla görünce ise annem onu akrabam diye tanıtmış.”

    “CİNAYET OLMASA NEDEN BU KADAR DEĞİŞSİN”

    Sevilay Aha’nın bu ifadelerinin ardından dikkat çeken bir açıklama da Seher Okusal’ın kız kardeşinden geldi. Programa telefonla bağlanan kadın, “Mevlüt ağabeyimin ablamı öldürdüğünü düşünüyorum. Hatta ağabeyim, ablam kaybolduktan sonra uyuşturucuya da bulaşmış ve tavırları değişmiş. Ben ağabeyimle görüşmüyorum ama cinayetten sonra olmuş bu değişiklikler cinayet olmasa ağabeyim neden bu kadar değişsin” dedi.

    Yine Seher Okusal’ın halası Güllü de cinayetin Mevlüt tarafından işlediğini ileri sürdü. Halanın fadesine göre; Seher Okusal, abisi Mevlüt Okusal’dan para istediği. Mevlüt Okusal’ın da ‘Para kolay kazanılmıyor’ dediği ve iki kardeş arasında bu yüzden kavga yaşandığını dile getirdi.

    “CESEDİNİ KÖPEKLERE YEDİRMİŞ”

    İddiaya göre Mevlüt Okusal bu kavga sırasında kardeşini öldürdüğü ve cesedini bir halıya sararak attığı belirtiliyor. Başka bir iddiaya göre ise abi Mevlüt kardeşi Seher’in cesedini köpeklere yedirdi.

    Müge Anlı ekibinin yaptığı araştırmaya göre; Seher Okusal’ın kimliği ile son 7 yıldır hiçbir sağlık kuruluşundan tedavi talep edilmedi ve hiçbir devlet kurumundan da işlem yapılmadı. Yine bu durum da Mevlüt Okusal’ın öldüğü iddiasını güçlendiriyor.

  • Hamile kadın dehşeti yaşadı! Sağlık Bakanlığından geldiklerini söylediler…

    Olay, Adıyaman merkez Yeşilyurt Mahallesi 2146 Sokak’ta önceki gün yaşandı. Hamile Şükran U.’nun kapısını çalarak içeri giren 1’i kadın 4 şahıs, Sağlık Bakanlığından geldiklerini ve bilgilendirmede bulunacaklarını söyleyerek içeri girdi.

    Şahıslar, ellerindeki bıçakla hamile kadını tehdit edip ellerini bantladı, ardından evde bulunan 8 adet yarım altın ile 4 adet bileziği alarak kaçtı.

    Yaşanan olay sonrası harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, G.K. (17), İbrahim E., Fatih Ü. ve Ejder Ç. isimli şüphelileri kameralardan tespit ederek yakaladı. Yaşı küçük olan G.K. çocuk şubede, diğer şahıslar ise asayiş şubede sorgulandıktan sonra adliyeye sevk edildi.

    Şahıslar adliyeye sevki esnasında bir zanlı yakını, diğer zanlılara küfürler savurdu. Zanlıların çaldıkları altınları kuyumcuya sattıkları tespit edilirken, şahısların ev aramasında 1 adet kol saati bulunduğu öğrenildi.

  • Merakından aldığı fotokapan hırsızlık sayılmadı!

    Olay, 3 Nisan 2018 günü merkez Yakutiye ilçesinde meydana geldi. Temizlik işçisi Taner Akkuş, havalimanı güzergâhında temizlik işi yaparken yoruldu ve dinlenmek için yol kenarındaki toprak alana oturdu. Bu sırada yerde ucunda anten bulunan bir cihaz olduğunu fark etti. Anten kısmından tutarak toprak altından çıkardığı cihazı alıp, kurcalamaya başladı. Daha sonra da evine götürdü.

    Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri ise devlet büyüklerinin kente giriş çıkış yaptıkları zamanlarda güvenliği ve kontrolü sağlamak için yerleştirilen 3 fotokapandan birinin eksik olduğunu fark edip harekete geçti. Polis ekiplerinin her yerde aradığı fotokapanın içindeki SIM kart, sinyal vermeye başladı. Polis, SIM kartının bir cep telefonuna takıldığını belirleyip, iz sürdü. Fotokapanın Taner Akkuş’ta olduğu tespit edildi. Polis, temizlik işçisini gözaltına aldı.

    Sorgusunun ardında serbest bırakılan Akkuş hakkında Erzurum 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘kamu hizmetine veya yararına tahsis edilen eşya hakkında hırsızlık’ suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    ‘NE OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİM’

    Taner Akkuş, tutuksuz yargılandığı davanın 15 Ocak günü görülen ilk duruşmasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Dinlenmek için oturduğum yerde, ucunda anten olan bir şey gördüm. Merak ettim çektim. Afganların düşürdüğü walkman ya da telefon sandım. Önce alıp kurcaladım hatta ‘pili bitmiş’ diye otogardan pil aldım. Böyle şeyleri kurcalamaya çok meraklıyım. Yanıma alıp, evime götürüp kurcaladım. İçerisinde bir sim kart buldum. Telefonuma takıp kime ait olduğunu bulmak için baktım ancak hiçbir ses gelmedi. Cihazı, ne olduğunu çözemeyince dolabın üzerine koydum. İşe gittim, ertesi gün polisler aradı. Ben de bir bomba olduğunu söyledi. Çok korktum ‘ne bombası’ dedim. Polislerle eve gittik, cihazı teslim ettim. Meğerse fotokapanmış. O günlerde Cumhurbaşkanı gelecekti, o nedenle yerleştirilmiş. Üzerine oturduğum bomba da çıkabilirdi. Anten ucunda kamera takılıymış, beni de çekmiş. Bir daha görsem asla almam. Ne olduğunu bilmiyordum. Devlet malı olduğunu bilsem elimi sürer miyim?”

    GEREKÇELİ KARAR: MERAK SAİKİYLE ALDI

    Mahkeme, Taner Akkuş’u yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat ettirdi. 4’üncü Asliye Ceza Hakimi Aydın Başar, hazırladığı gerekçeli kararında, emniyet güçleri tarafından güvenlik amacıyla yol üzerindeki bölgenin çeşitli yerlerine fotokapan kameralar yerleştirildiğini anlattı. Sanığın tesadüfen dinlenmek istediği yerde fotokapanı gördüğünü kaydederek, şöyle dedi:

    “Sanığın söz konusu fotokapanın emniyet güçlerine ait bir cihaz olduğunu bilmeden merak saikiyle ve ayrıca Afganlılara ait olduğunu düşünerek, alıp evine götürdüğü ve yine söz konusu cihazı kurcaladığı, daha sonra cihaz içerisinde SIM kartı bulup yine merak saikiyle telefonuna taktığı ve söz konusu SIM kartın telefona takılması nedeniyle vermiş olduğu sinyal sonucu kolluk görevlilerince sanığa ulaşıldığı, olayın bu şekilde gerçekleştiği, sanığın duruşmadaki savunması, gözlenen sosyal ve kültürel durumu, tüm dosya kapsamı ve duruşmada edinilen vicdani kanaatle sabittir. Sanığın söz konusu fotokapanı tesadüfen ve ıssız bir yerde bulmuş olması, bu fotokapanın ne işe yaradığını bilmeden eve götürüp, yakalanacağını bilmesi gerektiği halde içerisindeki SIM kartını telefonuna takmış olması göz önüne alındığında iddia edildiği gibi sanığın hırsızlık kastıyla hareket etmediği ve zaten söz konusu fotokapan cihazını herhangi bir yere satmayıp ve bozmaksızın, emniyet görevlilerine teslim etmesi göz önüne alındığında sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediği yönünde vicdani kanaate ulaşıldığından atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, salon dışında toplananlara konuştu

    31 Mart 2019 Yerel Seçimleri Aday Tanıtım Toplantısı öncesinde Ankara Spor Salonu önünde AK Partililere seslenen Erdoğan şunları söyledi:

    Biraz sonra manifestomuzu açıklayacağız. Ve bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerinin çerçevesini çizmiş olacağız. Gerçekten yerel seçimlere partimiz, Merkez Karar Yönetim Kurulu, Merkez Yönetme Kurulu yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Ve şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede, neler yapacağız bunların hazırlıklarını bitirdik.

    Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde neler yaptık? Neler yapıyoruz? Sağlıkta neler yaptık? Neler yapıyoruz?

    3Ç demiştik. Çöp, çukur, çamur… Niye? Çünkü CHP demek çöp demektir, çukur demektir, çamur demektir. Biz geldik bunları yok ettik, tertemiz hale getirdik. Ve modern şehirler meydana getirdik.

    Ve İstanbul’da Binali bey ile bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. Ankara’da Mehmet Özhaseki kardeşimizle bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. İnşallah İzmir’de de Nihat Zeybekci kardeşimizle İzmir’i, inşallah İzmirli kardeşlerimiz bize emanet edecekler.

    Ve bütün büyükşehirlerde, illerde, Cumhur İttifakı olarak inşallah yeni bir süreç başlatacağız. Bir tarafta zıllet ittifakı, bir tarafta cumhur ittifakı.

    Ve Cumhur İttifakı ile, terör örgütünün kol kola girdiği CHP’ye; öbür tarafta malum partilere artık söz söylememe gerek yok. İnşallah 31 Mart’ta gereken dersi vermeye hazır mıyız? Sandıkları patlatmaya hazır mıyız?

  • Azeri Grupların İşlediği Cinayet Zinciri Ortaya Çıktı

    Gaziosmanpaşa Hürriyet Mahallesi, 260 sokak üzerinde 8 Ağustos 2018 tarihinde saat 10.30 sıralarında meydana gelen olayda Azerbaycan uyruklu Ganjali Aliyev, uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Şüpheli olaydan sonra kaçarken polis soruşturma başlattı.

    DİZİ CİNAYETLER ORTAYA ÇIKARILDI

    Cinayet Büro Amirliği tarafından yapılan çalışmalarda cinayetin meydana geldiği yerde yaşayan Azerbaycan uyruklu kişiler arasında bir süredir cinayet ve saldırı olaylarının yaşandığı tespit edildi.

    ŞÜPHELİ HASTANEDE GÖZALTINA ALINDI

    Polis, Ganjali Aliyev’i öldürdüğü iddia edilen şüphelinin izini Bezimalem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde buldu. Çocuğunu hastaneye tedavi için getirdiği öğrenilen şüpheli Sahip M.(31)çıkışta gözaltına alındı. Polis ekipleri şüphelinin yanında bulunan Turan M.(39) ile Rishal H.(39)’yi de yakaladı.

    5 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ CİNAYETLER ZİNCİRİ

    Asayiş şube müdürlüğünde yapılan soruşturmada sonucu polis kayıtlarına göre yaşanan olaylar şöyle;

    9 Aralık 2015’te 23.30 sıralarında Sultangazi 50. Yıl Mahallesi 2203 sokakta Sahip M’nin ağabeyi Ramil M. ile aralarında husumet bulunan Natik G. ve babası Yapon G. tarafından silahla vurularak öldürüldü.

    15 Ocak 2017 tarihinde Sahip M. ağabeyinin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu Misirxan Aliyev’i Gaziosmanpaşa’da yanındaki iki arkadaşıyla düzenlediği silahlı saldırıda öldürdü.

    8 Ağustos 2018 tarihinde Sahip M. bu kez Ganjali Aliyev’i Gaziosmanpaşa’da düzenlediği silahlı saldırı sonucu öldürdü.

    22 Ağustos 2018 tarihinde Gaziosmanpaşa’da Sahip M.’nin akrabası olduğu öğrenilen Ramil Mamadov öldürüldü. Bu olayın faili Asıf A. olaydan sonra yakalanıp tutuklandı.

    7 Ekim 2018 Gaziosmanpaşa Fevzi Çakmak Mahallesi’nde Ruhil Agoyev’in yine Sahip M.’nin akrabaları Kasım M. ve kardeşi Mubarız M. tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldü.

    Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheliler Sahip M. suçlamaları kabul etmedi. Adliyeye çıkarılan şüpheli tutuklandı. Şüphelinin yanında gözaltına alınan Turan M. ve Rishal H. serbest kaldı.

  • Rusya’ya domates ihracatı arttı

    Türkiye’den Rusya Federasyonu’na yapılan domates ihracatı, geçen yıl önceki yıla göre yaklaşık 14 kat artarak 30 milyon 634 bin dolara çıktı.

    Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’den Rusya’ya 2018 yılında 37 bin 107 ton domates gönderildi ve karşılığında 30 milyon 634 bin 892 dolar gelir sağlandı. Rusya’ya önceki yıl 2 milyon 197 bin 208 dolar tutarında 2 bin 75 ton domates ihraç edildi. Böylece Türkiye’den Rusya’ya geçen yıl yapılan domates ihracatı tutarı, önceki yıla göre yaklaşık 14 kat arttı.

    DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Rusya’nın Türkiye için önemli bir pazar olduğunu söyledi.

    Rusya’nın bir dönem domates ithalatına kısıtlamalar getirdiğini anımsatan Gürdoğan, buna bağlı olarak ihracatta düşüşler yaşandığını ifade etti.

    Kısıtlamaların kalkmasıyla domates ihracatının arttığına dikkati çeken Gürdoğan, şöyle devam etti:

    “Domateste 2017 yılında ihraç yasağının devam etmesi, 2018 yılı ilk 4 ayında Rusya Federasyonu’nun kısıtlı sayıdaki firmaya ihraç izni vermesi nedeniyle 2017 yılı ve 2018 yılı ilk üç ayında ihracatımız düşük kalmıştır. Rusya’nın 2018 Nisan ayından sonra domates ihracatını serbest bırakmasına bağlı ihracatımız artış trendine girmiştir. Rusya Federasyonu’na ihracatta yaşanan sorunların çözüme kavuşması, limanlarda Türk ürünlerine uygulanan tarife dışı engellerin düzelmesiyle ihracattaki bu artışın 2019 sezonunda çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyoruz.”

    Gürdoğan, ihracat rakamlarının daha da üst düzeye ulaşması gerektiğini vurgulayarak, DKİB olarak bunun için çaba sarf ettiklerini belirtti.

  • Ünlü isimler Serdar İnan’a dava açtı

    Türkiye’de yaklaşık 220 proje gerçekleştiren İnanlar İnşaat’ın sahibi Serdar İnan FETÖ’ye üye olduğu iddiası ile mal varlıklarına el konulunca yurt dışına kaçmıştı. Sabah’tan Atakan Irmak’ın haberine göre şirketin sadece bankalara olan 215 milyon lira borcundan dolayı yapımı devam eden inşaatlara el konulunca aralarında birçok ünlü sanatçı ve iş adamının da bulunduğu 169 mağdur çareyi mahkemelerde aramaya başladı.

    SAYGINER VE DOĞAN’DA MAĞDURLAR ARASINDA

    İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne dava açanlar arasında ünlü şarkıcı Nihat Doğan ve Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner’de bulunuyor. İnanlar İnşaat’ın Sarıyer’deki konut projesinden daire satın alan ünlüler satış bedelini ödemelerine rağmen dairelerini alamadı. Bunun üzerine adli makamlara başvuran mağdurlar söz konusu dairelerin üzerinde bulunan hacizlerinin kaldırılarak kendilerine tescillenmesini aksi takdirde ödenen bedelin faizi ile teslim edilmesini talep etti.

    BANKALAR İPOTEK KOYDU, TAPULAR REHİN KALDI

    Serdar İnan yurt dışına kaçtıktan sonra şirketin kapısına kilit vurulduğunu açıklamış ve şirketinin iflasını istediğini söylemişti. İflasın ardından alacaklarını tahsil edemeyen bankalar İnanlar İnşaat’a ait olan evleri ipotek altına aldı. Parasını ödedikleri halde dairelerini alamayan mağdurlar ise hem bankalara hem de Serdar İnan’a karşı hukuk mücadelesi veriyor.

  • Tüm mal varlıklarına el konuldu! ‘Ev hapsi’ cezasına çarptırıldılar

    Adana Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, kent genelinde fuhuş yapan ve fuhşa aracılık ve yer temini eden kişilere yönelik 16 Ocak günü şafak operasyon düzenledi. Eş zamanlı baskınlarda, polis 44 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerin, kent genelinde faaliyet gösteren 8 masaj salonunda fuhuş yaptırdığını saptayan ekipler, 100’e yakın kişinin ifadesine başvurdu.

    Fuhuş yaptıran şüphelilerin, polis baskınından haberdar olabilmek için masaj salonu çevresine günlük 100- 150 liraya gözcü tuttukları ortaya çıktı. Gözcülerin, 24 saat boyunca belirli noktalarda beklediği tespit edildi. Emniyetteki sorgularında suçlamaları kabul etmeyen şüphelilerden 6’sı serbest bırakıldı. Adliyeye sevk edilen 20’si kadın, 38 şüpheli ise, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece ev hapsine çarptırıldı.

    ÇANTACI DÜKKANINDA FATURA KESİLİYOR

    Operasyonun ardından, polis fuhuş çetesinin liderliğini yapan 8 şüphelinin mal varlıklarını da incelemeye aldı. Lüks içinde yaşadıkları saptanan 8 kişinin rezidans ve lüks otomobillere sahip olduğu ortaya çıktı. Bazı gayrimenkullerin fuhuştan elde edilen gelirle alındığını tespit eden polis, Türk Ceza Kanunu’nun 282’in maddesine göre, ‘Suçtan kaynaklanarak mal varlığı edinme, ekonomik gelir elde etme, suçtan kazanç elde etme ve ekonomik değerlere meşruiyet görüntüsü kazandırma’ suçlarından işlem başlattı. Mahkeme, 8 şüphelinin 4 ev ile 1 otomobiline el koydu. Ayrıca 8 masaj salonu ise faaliyetten men edildi.

    Bir çete liderinin ise, fuhuştan elde ettiği geliri legalleştirmek için yine kentin lüks semtinde çantacı dükkanı açtığı ortaya çıktı. Fuhuştan elde ettiği ‘kara parayı’ bu iş yerinden yaptığı satışla aklamaya çalışan şüphelinin hayali çanta satarak fatura kestiği öğrenildi. İş yerine giden polis, çantaya rastlayamadı. Operasyonun ardından fuhuş yapan Kazakistan uyruklu Aktorta S. (25) ise ifadesinin ardından sınır dışı edildi.

  • Öğretmen Dilek Livaneli Avrupa Parlamentosu’nda konuştu

    Hint asıllı iş adamı Sunny Varkey’in eğitim alanında projeler geliştirmek amacıyla kurduğu, onursal başkanlığını ABD eski başkanlarından Bill Clinton’ın üstlendiği Varkey Gems Vakfı tarafından 2014’te düzenlenen Küresel Öğretmen Ödülü Komitesi’nin seçtiği “En İyi 50 Öğretmen” arasında sınıf öğretmeni Dilek Livaneli’ye (36) de yer verildi. O dönem Samsun’un Çarşamba ilçesi Kumköy İlkokulu’nda görev yapan Dilek Livaneli’ye Avrupa Parlamentosu’ndan da davet geldi.

    4 METRAKARELİK AFİŞ

    8-10 Ocak tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenen “Faces of Civil Society Actors in Turkey” adlı etkinlikte, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin yanı sıra Dilek Livaneli de yer aldı. Dilek Livaneli, Avrupa Parlamentosu’nda resmi konuşmacı olarak bulundu. Parlamento ana salonundaki sergide Dilek Livaneli’nin meslek hayatında yaptığı hizmetler, 4 metrekarelik afişte sergilendi.

    ‘BU ÇOK BÜYÜK BİR GÜÇ’

    Dilek Livaneli, konuşmasında kendi hikayesinden bahsederek meslek hayatı boyunca Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ten ilham aldığını ve onun kalbinde olduğunu söyledi. Livaneli, Atatürk’ün “Bir milleti yalnız ve ancak öğretmenler kurtaracaktır” sözünü söyleyerek devam ettiği konuşmasında “Türkiye’de bir milyon öğretmen bulunuyor ve bu çok büyük bir güç. İstersek tüm eksiklikleri hissederek, ihtiyaçları belirleyip kültürü yakından tanıyarak her şeyi baştan inşa edebiliriz. Dünyayı güzelleştirmeye çalışan herkese teşekkür ederim” dedi.

    Dilek Livaneli’nin şu anda İngiltere’nin başkenti Londra’da eğitim bursu kazanıp Uluslararası Montessori Derneği’ne bağlı okullarda uygulamalı eğitim ve araştırmalarına devam ettiği ayrıca Varkey Eğitim Elçiliği Programı yürütüp Dünya Öğretmen Statüsü Endeksi Çalışmaları’nda aktif olarak yer aldığı belirtildi.

  • Ekmek almak için fırına giden 16 yaşındaki çocuğa otomobil çarptı

    Kaza, geçtiğimiz Pazartesi günü saat 12.45 sıralarında Eyüpsultan Esentepe Mahallesi’nde meydana geldi. 16 yaşında olduğu öğrenilen bir çocuk, yarıyıl tatile nedeniyle Esenetepe’de oturan dayısını ziyarete geldi. Geceyi dayısını evinde geçiren çocuk, sabah ekmek almak üzere dışarı çıktı. Binadan çıktıktan sonra caddeye gelen çocuk, yolun karşısındaki fırına geçmek istedi. Bu sırada içerisinde sürücüyle birlikte 4 gencin olduğu öğrenilen otomobil, yola adım atan çocuğa çarptı. Çarpmanın etkisiyle havalanarak defalarca takla atan çocuk, park halindeki bir taksiye çarparak yere düştü. Kaza sonucunda çocuk ağır bir şekilde yaralanırken, otomobili kullanan sürücü ise frene bile basmadan kaçarak kayıplara karıştı. O dehşet anları ise güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.