Kategori: Türkiye

  • Çağrı Danışman davasında karar verildi!

    Muratpaşa ilçesi Turgut Reis Caddesi’nde, 4 Ekim 2012 günü akşam saatlerinde, şüpheli bir kişinin dolaştığı ihbar edildi. Olay yerine sevk edilen motosikletli polis ekibine, şizofreni tedavisi gören Çağrı Danışman tarafından ateş açıldı. Polis memuru Mehmet Çolak şehit olurken, meslektaşı Fatih Dinç ise devrilen motosikletin altında kaldı. Çolak’ın tabancasını da alarak otomobille kaçan Danışman, cezaevi kavşağında barikat kuran polis memurları Abdullah Bülbül ve Mustafa Kılınç’ı da şehit etti. Fatih Mahallesi’nde vurularak yakalanan Danışman, sağlıkgörevlilerince ambulansla hastaneye götürülürken, yolda yaşamını yitirdi.

    Çağrı Danışman’ın ailesi, oğullarının yakalandıktan sonra dövülüp işkence yapılarak öldürüldüğü iddiasıyla şikayetçi oldu. Şikayet üzerine operasyona katılan 22 polis hakkında ‘kasten öldürme’ ve ‘kendini savunamayacak kişiye işkence yapma’ suçlarından dava açıldı.

    Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın karar duruşmasına, tutuksuz yargılanan sanıkların avukatları ile şikayetçi Melek Danışman ve avukatı Münip Ermiş katıldı.

    Mahkeme heyeti, tüm sanıkların beraatine karar verdi. Çağrı Danışman’ın annesi Melek Danışman, karara tepki gösterdi.

    Melek Danışman’ın avukatı Münip Ermiş, davayı istinaf mahkemesine taşıyacaklarını söyledi.

  • Fazıl Say eleştirilere yanıt verdi

    Müzisyen Fazıl Say, 18 Ocak’ta yeni sanat eseri Truva Sonatı’nı Congresium’da sergiledi. Say, daha önce konsere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da davet etmişti.

    Erdoğan’ın konsere katılıp katılmayacağı merak konusuydu. Konser günü Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte en ön sırada Say’ı dinlemek için yerini aldı. Dinletinin ardından da ayakta alkışladığı Say’ı tebrik etti. Bu olay üzerine kimileri konserine Erdoğan’ı davet eden Say’ı eleştirdi, kimileri ise artan kutuplaşmanın bir nebze de olsa dinmesi adına ortaya çıkan tabloyu övdü.

    Konser sonrası yorum yapmayan Fazıl Say Instagram hesabından konuyla ilgili açıklama yaptı:

    Hatırlarsınız, “Ülkemde yaşayabilmek, sanatımı yapabilmek istiyorum” diye bir yazı yazmıştım geçen yaz. Bu haykırışım her yerde duyulmuştu. Sayın Erdoğan’ın annemin vefatındaki taziye telefonundaki ses tonunda da sezinledim, bir uzlaşı kapısı aralanmak istiyordu. Sadece Fazıl Say için değil, tüm sanat camiası, hatta toplumun tüm kültürel ögeleri açısından, Erdoğan’ın içine sinmeyen bir şeyler vardı, nitekim pek çok konuşmasında -ve sıklıkla- “Biz kültür ve eğitim konularında malesef başarılı olamadık” diyordu, bu bir özeleştiridir.

    Hayatta hatalar yapılabilinir, Erdoğan da yapar, Say da yapar, Ahmet Mehmet de yapar, insanız hata yaparız, hatadan dönmek hatayı düzeltmek ise erdemdir, insani bir durumdur. Fazıl Say da pek çok hata yapmıştır hayatında, haklı olduğu konularda bile üslup yanlışı yapmıştır, haksız duruma düşmüştür, pek çok da haksızlığa da uğramıştır…

    Her şey bir yana, umutlarımız olmadan nasıl yaşayacağız? Geleceğe nasıl bakacağız?

    Bir ülke, kendi yüksek kültürü, halk müziği, sanat musikisi, batı müzikleri ile yerelden evrensele, muhteşem adımlar atabilecekken, sentezler ile dünyaya katkı sağlayabilecekken, kendi farklılıkları arasında kültürlerarası köprüler kurabilecekken, tuhaf bir uçuruma sürüklenmekte, ve hepimiz düşeceğiz.

    Ben bu uzlaşı kapısının aralandığını hissettim, bu ilk buluşmanın Beştepe’de değil, benim konserimde olması gerektiğini direttim, KHK’dan haksız yere mesleğinden edilmiş müzisyen dostlarımın hayatını kurtardık bu süreçte, ayrıca “kültür kurulu” diye bir devlet yapılanmasını yanlış bulduğumu da direttim. Bu süreçte memlekette pek çok güncel tartışmalar da yaşandı, çok zordu.

    Sonuçta bu ilk adımda; Erdoğan saygı ile konserime geldi, bununla kalmadı, tüm kabinesini ve ABD Senatörü misafirini de getirdi. Ülkemizde kültürün sanatın özgür olması , toplumsal uzlaşıların umut ışığı yakması gerekmekte.

    Ben özgürlükçüyüm. Özgürce yaşayabilmeliyiz. Birbirimizi anlayabilmeli, dostluk eli uzatabilmeliyiz. Bakın; yerelden evrensele, Türkiye’de herkesin medarı iftiharı olabilecek yerlere varabiliriz. Belki de başaramayız, ama en azından ben Türkiye için doğru bulduğum şeyi deniyorum.

  • Alkol bitince çamaşır suyu içti!

    Olay Kırklareli merkeze bağlı Çukurpınar köyünde meydana geldi. İddiaya göre S.B. isimli şahıs aldığı alkol bittikten sonra parasız kalınca evde bulunan kolonya, ispirto ve çamaşır suyunu içti.

    Zehirlenen şahıs Kırklareli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan şahsın hayati tehlikesi olduğu öğrenilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Barda istedikleri şarkı çalınmayınca dehşet saçtılar!

    Olay Bakırköy Ataköy sahilyolunda bulunan bir barda geçtiğimiz hafta salı gecesi meydana geldi. İnşaat işiyle uğraşan Berat Kırcalı, “kasten yaralama ve tehdit” suçundan girdiği cezaevinden tahliye olan arkadaşı Bektaş Çam’ı pazartesi akşamı 20.00 sıralarında Silivri Cezaevinden aldı. Yolda bir arkadaşını da alan Berat Kırcalı, onları Bakırköy Ataköy’de bulunan bir bara götürdü.

    “SARHOŞ” ŞARKISI REDDEDİLİNCE

    Burada eğlenen 3 arkadaş, barda sahne alan şarkıcıdan “Sarhoş” şarkısını istedi. Ancak şarkıcı bu isteği reddetti. Bunun üzerine 3 arkadaş ve şarkıcı arasında tartışma çıktı. Bar sahiplerinin araya girmesiyle olay sakinleşti. Bir süre daha barda kalan 3 arkadaş daha sonra ayrıldı.

    20 DAKİKA SONRA GERİ GELDİLER

    Berat Kırcalı ve Bektaş Çam yaklaşık 20 dakika sonra tekrar olay yerine tekrar geldi. Burada kendilerini bar sahiplerinden Bülent Kurtuluş karşıladı. Tartışan 3 kişi silahlarını çekti. Çıkan çatışmada Kırcalı göğsünden yaralandı. Vücuduna 7 kurşun isabet eden Kurtuluş ise ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Kurtuluş hayatını kaybetti.

    AKARYAKIT İSTASYONUNDA YAKALANDI

    Olaydan sonra geldikleri lüks ciple olay yerinden kaçan Çam ve Kırcalı, ihbarı alan Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin ilçenin giriş çıkışlarını kapatmasıyla birlikte fazla kaçamadı. Osmaniye Mahallesi’nde bir akaryakıt istasyonuna girdiler. Aşırı kan kaybı yaşayan Kırcalı’yı gören istasyon görevlileri 112’yi aradı. Ambulans görevlilerinin polise haber vermesiyle birlikte Bakırköy Asayiş Büro Amirliği ekipleri olay yerine giderek Bektaş Çam’ı gözaltına aldı. Göğsünden yaralı Kırcalı ise hastaneye kaldırıldı.

    BİR HAFTA SONRA TUTUKLANDI

    Çam, Bakırköy Asayiş Büro Amirliği’ndeki sorgusunun ardından tutuklanarak 8 saat önce tahliye olduğu cezaevine geri gönderildi.

    Yaralı olarak hastaneye kaldırılan işadamı Kırcalı ise dün taburcu edildi. Bakırköy Asayiş Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan Berat Kırcalı ifadesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayda hayatını kaybeden bar sahiplerinden Bülent Kurtuluş ise memleketi Muş’ta toprağa verildi.

    OLAY ANI GÜVENLİK KAMERASINDA

    Bu arada çatışma anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, lüks ciple bar önüne gelen Berat Kırcalı ile Bektaş Çam’ın Bülent Kurtuluşla tartıştığı görülüyor. Tartışma kısa sürede çatışmaya dönüşüyor. 3 kişi yakın mesafeden birbirlerine kurşun yağdırıyor. Vücuduna çok sayıda kurşun isabet eden Bülent Kurtuluş yaralı olarak uzaklaşıyor. Kırcalı ve Çam’ın bulunduğu cipin uzaklaşmasının hemen ardından Kurtuluş bar önüne gelerek yere yığılıyor.

  • Özhaseki: Bazı arkadaşlarda bir hava başladı, ne oluyor ya?

    AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki bugün Sincan ilçesinde STK temsilcileriyle buluştu. Özhaseki’ye MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım da eşlik etti. Konuşmasında bazı belediye başkanlarını eskort ve koruma konusunda eleştiren ve uyaran Mehmet Özhaseki şunları söyledi:

    “Son dönemlerde bazı arkadaşlarda bir hava başladı. Eskortlar, önden gidenler, arkadan gidenler korumalar falan filan. Ne oluyor ya. Bu neyin saltanatı? Üç günlük dünyadayız şurada, geçip gideceğiz. İmtihan dünyası da hepimizi aldatıyor. Bütün bunların olmadığı bir ortamı sağlamak hepimizin görevi. Allah’ın izniyle biz Ankara’da bunu sağlarız, çalışırız gayret ederiz herkesin de yüzünün akı oluruz. Çünkü bu işi de biliyoruz, yıllarca yaptık.”

    Özhaseki toplantının ardından Sincan’da seçim irtibat bürosunun açılışını yaptı.

  • Nazlı Ilıcak’a gizli belge açıklamaktan 5 yıl 10 ay hapis

    Genelkurmay kayıtlarından çıkarılarak imha edildiği tespit edilen gizli belgeyi 2 Ocak 2015’te Bugün Gazetesi’nde yayımladığı iddiasıyla “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan yargılanan Nazlı Ilıcak 5 yıl 10 ay hapis verildi.

  • Öldürüp Drenaj Borusuna Atmıştı… Vahşi Cinayette Flaş Gelişme!

    Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasına, tutuklu sanıklar İlhan B. (39) ve İlhan Ç. ile avukatları katıldı. Son sözleri sorulan sanıklar tahliye ve beraatlerini talep etti. Sanık İlhan Ç., “İlhan B.’nin hiç bir suçu yoktur. Beni zorladıkları için suçu onun üzerine atıp şikâyetçi oldum” ifadelerini kullandı.

    Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan İlhan B.’nin beraatına karar verirken, İlhan Ç.’yi ise ‘nitelikli kasten adam öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

    Olay 2007 yılında Eskişehir’de yaşanmıştı. Annesi Gülsüm Ç.’den haber alamadığını belirten 63 yaşındaki İlhan Ç., polis ekiplerine ihbarda bulunarak, annesi eski arkadaşı İlhan B.’nin (38) öldürebileceğinden şüphelendiğini belirtmişti. 30 Mayıs 2017’de ihbarı değerlendiren ekipler gözaltına aldıkları İlhan B.’yi ifadesinin alınmasının ardından delil bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmıştı.

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp ve Cinayet Büro Amirliği ekipleri dosyanın incelemesini sürdürdü. Ekipler, annesinin ölümünde oğlunun da bağlantısının olabileceği ihtimali üzerinde dururken, yapılan çalışma sonrasında İ.Ç. ve arkadaşı İlhan B.’yi ek delillerle savcılık talimatı üzerine polis ekipleri yeniden gözaltına aldı.

    Yapılan sorgu sonrasında şüphelilerin yaşadığı çarpık ilişkiye şahit olduğu, bundan dolayı yaşlı kadın oğlunun gözü önünde İlhan B. tarafından boğarak öldürüldüğü ortaya çıkarıldı. Cesedin ise 10 yıl önce Eskişehir-Seyitgazi karayolu Taşlık mevkiine bir drenaj borusuna gömüldüğünü belirleyen ekipler, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından İ.Ç.’in annesinin gömüldüğü yeri göstermesi üzerine kazı yapmıştı. Kazı sonrasında insan iskeleti ve kırmızı bez parçaları bulundu. Zanlılar, İlhan B. ve İlhan Ç. emniyetteki sorgularının ardından tutuklanarak Eskişehir H Tipi Ceza evine gönderilmişti.

  • Sevgilisini öldürüp, cesedini otomobille dolaştırdı!

    Gaziantep’te pamuk atölyesi sahibi olan Cuma Pancar, 17 Ekim 2017 tarihinde birlikte yaşadığı 2 çocuk annesi Arzu Gültekin ile buluştu. Beraberinde kızı da olan kadını,otomobiline aldı. Kısa süre sonra ise Cuma Pancar, Gültekin’in kızını otomobilden indirdi.  İkili arasında tartışma çıktı. Cuma Pancar, otomobil içinde ruhsatsız tabancasını ateşleyerek, Arzu Gültekin’i öldürdü. Ardından da kadının cesediyle şehirde dolaşmaya başladı.

    Camı kırık ve bazı yerlerinde sıçramış kan lekesi bulunan otomobilin ön koltuğunda hareketsiz bir kadın olduğunu görenler durumu polise bildirdi. Polis hemen harekete geçti ancak şehirde dolaşan otomobil bulunamadı. 5 saatin sonunda ise yakalandı.

    SON SÖZÜ BU OLDU

    Tutuklanan Cuma Pancar hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Gaziantep  5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında son sözü sorulan Pancar, pişman olduğunu belirterek, “Keşke ben ölseydim” dedi.

    Mahkeme heyeti sanığı ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme cezada indirim yapmadı.

  • Silahla iğnelenen köpeklerin katledildiği iddiası

    Olay, geçtiğimiz hafta Acıpayam ilçesi Sırçalık Mahallesi yakınlarında meydana geldi. Dağlık arazilerin bulunduğu bölgede yavru köpeklerin bulunduğunu fark eden vatandaşlar, köpeklerin bazıların öldüğünü, ölenlerin sırtlarında iğnelerin bulunduğunu, hayatta kalanların ise aç susuz kaldığını fark etti.

    İHA’nın haberine göre, durumu sosyal medyada paylaşan vatandaşlar, hayatta kalan köpekler için yardım istedi. Köpeklerin birçoğunun sırtında iğne ile öldüğü görülürken bazılarının ise sırtlarında iğne ile yaşamaya devam ettiği gözlendi. Ayrıca yaklaşık 100 yavru köpeği kapalı kasa bir kamyonetle bölgeye atılıp gittiği iddia edildi.


    “HAYATTA KALANLARI YAKALAYIP GÖTÜRÜYORUZ” 

    Durumu öğrenip köpeklere yardım etmek için bölgeye gelen Salda Doğayı Koruma ve Yaşatma Derneği (DOHAK) Başkanı Mesut Çal, hayatta kalan köpekleri alarak barınağa götürdüklerini belirterek, “Bizim sosyal medyada hayvanları koruma sayfamız var, bu köpekleri gören vatandaşlar oraya mesaj attı. Durumu öğrenince hemen geldik, köpeklerin çoğu ölmüş, hayta kalanlar ise yollarda tarlalarda yaşamaya çalışıyor. Yakaladığımızı barınağa götürüyoruz, dağda kaldıkları için vahşileşmişler o yüzden yakalamak kolay olmuyor. Enselerinden tutarak yakalayabiliyoruz” dedi.

    “SİLAHLA ANESTEZİK İĞNE ENJEKTE ETMİŞLER”

    Köpeklere özel izinle alınabilen anestezik iğne enjekte edildiği iddia eden Çal, “Ölen köpeklerin sırtında iğneler hala duruyor. Yaşayanların ise her yeri kan, iğne onlara ya yapılmış. Bu iğne özel izin ile alınabilen, silahı olan anestezik uyuşturucu bir iğne, narkotik malzeme olarak kullanılıyor. Veteriner hekim dışında kullanan, uyuşturucu madde taşımaktan ceza alır. Hepsini silahla iğneleyip bayıltmışlar, onlarcası ölmüş” diye konuştu.
    Çal, durumu jandarma ekiplerine bildirdiğini belirtti. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • ‘Babamın vasiyeti’ dedi, Çin’de yaptırıp Van’a getirdi!

    Van Gölü kıyısındaki Erciş ilçesinin Salihiye Mahallesi’nde yaşayan, renkli kişiliği ile tanınan, doğaya olan sevgisini de topladığı odun, demir, kuruttuğu yaprak, çiçek, meyve ve balıklardan yaptığı ilginç tablolarla gösteren 3 kız babası Sami Demir, çok sevdiği Osmanlı PadişahlarıOsman Gazi, Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan IV. Mehmed ve Sultan IV. Murad’ın heykellerini yaptırmak için 1 yıl önce, çalışmalara başladı. Oto Sanayi Sitesi’nde bir firmanın yedek parça bayiliğini yapan Demir, Türkiye’de çeşitli renklere sahip granit ve bu granitleri işleyecek usta bulamayınca Çin’e gitti. Demir, Çin’deki bir fabrika ile padişahların giydikleri kıyafetleri boya kullanılmadan orijinal mermer renklerinde ve gerçek ölçülerinde yapılacak her bir heykel için 35 bin dolara anlaştı.

    YAPIMI 6 AY SÜRDÜ

    Heykellerin yapımı, 6 ay sürdü. Bunun için 2 kez Çin’e gitmek zorunda kalan Demir, heykelleri Türkiye’ye getirmek için de bağlantılar kurdu. Her biri 1 ton 200 kilo ağırlığında olan heykeller, 6 ay önce gemiyle Antalya’ya, buradan da TIR’a yüklenerek Van’ın Erciş ilçesine getirildi.

     

    BABAMIN VASİYETİ

    Heykeller, vinç yardımıyla Demir’in 3 katlı evinin, bir bölümü meyve ağaçlarıyla kaplı bahçesine özenle yerleştirildi. Heykellere bakıp büyük mutluluk yaşadığını anlatan Demir, 14 yıl önce vefat eden babasının vasiyetini yerine getirdiğini söyledi. Babasının kendisine kültürel mirasların Çin’de de olsa getirilmesi gerektiğini belirten Demir, şöyle konuştu: