Kategori: Türkiye

  • Kırılan Camı Naylonla Kapatıp Yoluna Devam Etmek İsteyince…

    Rize’den Kayseri’ye giden bir seyahat firmasına ait yolcu otobüsü, Tokat’ta yolcu indirmek için Sulu Sokak’a girdi. Dar sokağa giren otobüsün yan camlarının ikisi, bir cismin çarpması nedeniyle kırıldı.

    Tokat Otogarı’na götürülen otobüsün şoförü ile firma yetkilileri, burada yolcuları aktarmak için başka bir otobüs bulmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı.

     

    Bunun üzerine şoför, kırık camlarını naylonla kapattığı aynı otobüsle yeniden yola çıktı. Bu sırada yolcular, 155 Polis İmdat hattını arayarak durumu anlattı.

    Polis ekipleri, yolcu otobüsünü Geyraz Mahallesi mevkisinde durdurdu. Bu şekilde yoluna devam etmesine izin verilmeyen otobüsteki 39 yolcu, iki midibüsle Sivas ve Kayseri’ye gönderildi. 

    Bu arada Karayolları ekipleri, Tokat-Sivas kara yolunda tuzlama ve kar küreme çalışması yaptı. Mahsur kalan bazı araçlar, kar küreme çalışmasının ardından yollarına devam edebildi.

  • Otomotiv ihracatında birincilik Bursa’dan İstanbul’a geçti

    Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliğinden (OİB) edinilen bilgilere göre, 2017’yi 28,5 milyar dolarlık ihracatla kapatan otomotiv sektörü, geçen yıl yüzde 11’lik artışla 31,6 milyar dolara ulaşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış satımını gerçekleştirdi.

    Geçen yıl 207 ülke, serbest bölge ve özerk bölgeye ihracat yapan sektör, yıl bazında ihracatta üst üste 13’üncü kez birinci oldu.

    Türk otomotiv sektöründe milyar dolarlık ihracat yapan il sayısı 4’ten 5’e yükselirken, geçen yıl yapılan 31,6 milyar dolarlık ihracatın yüzde 92’si İstanbul, Bursa, Sakarya, Kocaeli ve Ankara’dan gerçekleştirildi.

    – Birincilik Bursa’dan İstanbul’a geçti

    İstanbul’dan geçen yıl yapılan otomotiv ihracatı 2017’ye göre yüzde 46’lık artışla 5 milyar 745 milyondan 8 milyar 389 milyon dolara ulaştı. İstanbul, bu ihracat rakamıyla otomotiv sektöründe en fazla dış satım gerçekleştiren il oldu.

    İhracatta ikinci sırada yer alan ve “Otomotiv sektörünün kalbi” olarak nitelendirilen Bursa’nın dış satımı, bir önceki yıla göre yüzde 17,6 düşerek 8 milyar 862 milyondan 7 milyar 295 milyon dolara geriledi.

    Kocaeli’nin geçen yılki ihracatı da 2017’ye göre yüzde 19,6 arttı. 2017’de 5 milyar 668 milyon dolar ihracat yapan Kocaeli, dış satımını geçen yıl 6 milyar 780 milyon dolara yükseltti.

    Sakarya’dan yapılan ihracat ise bir önceki yıla göre yüzde 6,6 artarak 4 milyar 867 milyon dolardan 5 milyar 187 milyon dolara çıktı.

    – Ankara, ihracatta milyar doların üzerine çıktı

    Otomotiv ihracatında 5. sırada yer alan Ankara’dan geçen yıl yapılan dış satım ise 2017’ye göre yüzde 27 artış gösterdi.

    Başkentten önceki yıl 906 milyon dolar olan ihracat, geçen yıl itibarıyla 1 milyar 152 milyon dolara yükseldi.

    Türk otomotiv sektöründe İzmir, Manisa, Konya, Kırşehir, Adana, Çankırı, Hatay ve Tekirdağ ise 100 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştiren iller oldu.

  • Fatih Altaylı’yı tehdit davasında Sedat Peker’e beraat!

    İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Sedat Peker ve avukatı Ersan Barkın geldi. Sanık Sedat Peker kimlik sorgusunda, serbest meslek sahibi ve aylık gelirinin 30 bin TL olduğunu, evli ve 5 çocuk babası olduğunu ifade etti. Sedat Peker savunmasında, şunları söyledi:

    “Suçlamayı kabul etmiyorum. Katılan kişi benim hakkımda bir yazı yazarak benim iç çamaşırlarımla gözaltına alınmamı özlediğini belirtmişti. ben de karşı yazı yazarak hiçbir zaman iç çamaşırlarımla gözaltına alınmadığımı ancak polisler geldiğinde iç çamaşırlarıma görüntülendiğimi , fakat bu görüntülerin hiçbir basın ve yayın organında çıkmamasına rağmen katılan tarafından izlenmiş olmasını garip karşıladığımı belirttim. Hatta bu görüntüleri FETÖ’cü polislerle beraber izleyip izlemediğini sordum. Daha sonra katılan benim hakkımda bir yazı yazdı.

    “BEN DE ÖLÜM LİSTESİNDEYİM”
    Ben de bir çok terör örgütünün ve kötü niyetli kişinin ölüm listesinde olduğumu bildirdim. Başıma gelen bazı olaylardan aslında katılanın etkisi olduğunu bildirmiştim. Katılan da bu yazıdan etkilenerek tehdit edildiğini düşünmüş. Başına gelebilecek her türlü olaydan benim sorumlu olacağımı yazmış. Ben orada kendisini öldürmemiş olmamın bile suç örgütü lideri olmadığını ispatladığını belirttim. Bununla hiçbir tehdit kastım yoktur. Aslında hakkımda dava açılmasını bile garip karşılıyorum” dedi. Mahkeme kararında, atılı suçun kanuni unsurları oluşmadığından sanık Sedat Peker’in beraatına hükmetti.

    Sedat Peker, dava bitiminde yanına gelen çok sayıda destekçisi ile adliyeden ayrıldı.

  • Defineciler dergi çıkardı, arkeologlar isyan etti

    3’üncü sayısı internette satışa çıkan dergiyle ilgili çok sert açıklamalar yapan Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, “Maalesef yasalarımızdaki boşluk kültür mirasımızın yok olmasına neden oluyor. Daha önce dernek kuranlar şimdi içi hurafelerle dolu dergi çıkartıyor. Biz bu yayınlar karşısında şaşkınlık içindeyiz” dedi.

    YAKALANAN YÜZDE 1

    Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm resmi kuruluşların harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Ateşoğulları, “Bu yayın derhal durdurulmalı. Çünkü son dönemde kaçak kazı sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı. Bu yayınlar kaçık kazıyı teşvik ediyor, legal olarak gösteriyor. Elbette kaçak kazılara yönelik denetimler var ama polisin, jandarmanın yakaladığı olaylar sadece yüzde 1” diye konuştu.

     

    BUNLAR SAÇMALIK

    Dergide, kazılarda bulunan bazı eserlerin Antalya Müzesi’ne satıldığına dair yanıltıcı bilgilerin yer aldığını vurgulayan

    Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, şöyle dedi: “Kaçak kazıları özendiren dernekler, programlar, dergiler tamamen ortadan kaldırılmalı. Kendine medyum diyen bir şahıs çıkıyor, ‘Hazine buldum’ diyor. Bunlar saçmalık. Biz kültür varlıklarının ortaya çıkarılması ve korunması için ömrümüzü veriyoruz, kendini bilmezler ise bu eserleri yok ediyor.”

    KAZILMADIK YER KALMADI

    Üzülerek söylüyorum; Antalya dağlarını ağlamadan dolaşamazsınız. Ortada öyle bir tablo var ki kaçak kazı yapan defineciler tarafından kazılmadık 1 metre kare yer kalmadı. Biz detektör satışının yasaklanmasını beklerken, televizyonlarda şimdi ise dergilerde kaçak kazılar özendiriliyor. Bu bir facia. Türkiye bu ayıbını derhal tedavi etmeli.”

  • Sıla, gizemli bir erkekle samimi halde görüntülendi!

    Eski sevgilisi Ahmet Kural’la şiddet yüzünden mahkemelik olan Sıla, yine kafaları karıştırdı. MasterChef’te jüri üyeliği yapan Hazer Amani ile sarmaş dolaş görüntülenen Sıla’nın bu olaydan iki hafta önce bir hayranı tarafından çekilen fotoğrafları internette yayılmaya başladı.

    HAYRANI TARAFINDAN GÖRÜNTÜLENDİ

    Hayranı tarafından görüntülenen Sıla’nın erkek arkadaşıyla samimi görüntüleri magazin gündeminde çok ses getirecek.

    İşte o görüntüler;

    AŞK İDDİALARINI YALANLAMIŞTI

    30 Ekim’de Ahmet Kural’dan şiddet gördüğü iddialarıyla şikayetçi olan Sıla Gençoğlu, TV 8 ekranlarında bir dönem yayınlanan MasterChef programının sunucusu Hazer Amani ile sarmaş dolaş görüntülendi. Evli olan Hazer Amani, Sıla hakkındaki aşk iddialarını yalanlamıştı.

  • Adliye Yanında İğrenç Olay! Uyuşturucu Madde Verip Tecavüz Ettiler

    Pazar sabahı 08.45 sıralarında yürüyüş için Şişli Abide-i Hürriyet Parkı’na gelenler, parkın bir köşesinde yerde yatan kadını fark ederek polise ve sağlık ekiplerine haber verdi.

    İddiaya göre bu kadına önce uyuşturucu madde verildi, ardından tecavüz edildi. Yetmedi kadının giysileri yakıldı ve evsiz kadın parkın ortasında baygın halde yatarken bulundu.

    Sağlık ekipleri baygın kadını ayıltmaya çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu kendine gelen kadın ambulansla Ok Meydanı eğitim ve araştırma hastanesine kaldırıldı.
    Polis olayla ilgili inceleme başlattı.

  • YSK Başkanı Sadi Güven’den ‘sahte seçmen’ iddiası hakkında açıklama

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıt olmasının söz konusu olmadığını belirterek, “Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte seçmen de yok, hayali seçmen de yok.” dedi.

    YSK Başkanı Güven, seçmen kütüklerinde “hayali seçmen”, “ölü seçmen” bulunduğu, “Suriyelilere oy kullandırılacağı” iddiaları ve beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin durumuyla ilgili sorularını yanıtladı.

    Güven, 31 Mart’ta yapılacak mahalli idareler seçimlerinin ön hazırlıklarını büyük oranda tamamladıklarını, bugün itibarıyla Türkiye’de mevcut seçmen sayısının 57 milyon 93 bin 985 olduğunu bildirdi.

    Kamuoyunda son günlerde dile getirilen “ölü, hayali seçmen” iddialarına yanıt veren Güven, seçimin başlangıç tarihinden önce Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden 18 yaşını tamamlamış vatandaşların kayıtlarını aldıklarını, seçim sürecinin başlangıç tarihi yani 1 Ocak itibarıyla da Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile ilişiği keserek, listeler üzerinde çalıştıklarını anlattı.

    Bu listelerden asker, hükümlüler, kısıtlı olanlar ve ölenlerin kayıtlarını düştüklerini belirten Güven, bu incelemenin ardından seçmen kütüklerini liste haline getirip askıya çıktıklarını söyledi. Başkan Güven, şöyle konuştu:

    “Birtakım değişiklikler yapılması, yanlışlıkların olması çok doğal. Yasa koyucu zaten bu nedenle muhtarlık bölgesi askı listelerinin asılmasını öngörüyor. İki seçim dönemi arasında bu tür yanlışlıklara itiraz etsinler diye seçime katılma hakkında sahip siyasi partilerle de paylaşıyoruz. Sadece bununla da yetinmiyoruz, seçim sürecindeki itirazlar üzerine yapılacak değişiklikleri de yine siyasi partilerle paylaşıyoruz.”

    Güven, 4-17 Ocak tarihleri arasındaki askı döneminde, vatandaşların kendi apartmanında oturanları kontrol edip, gerekirse itiraz edebilsinler diye bina bazlı listeleri de yayınladıklarını bildirdi.

    “Bütün kamuoyu bizimle ilgileniyor, bize yükleniyor.” diyen Güven, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce, doğum ve ölümle ilgili kayıtların tutulması gerektiğini, vatandaşın nerede oturduğuna dair adres tescilinin de yine bu genel müdürlük tarafından yapıldığını aktardı.

    Başkan Güven, YSK’nin da adres kayıt sistemindeki yerleşim yerleri esas alınarak hazırlanmış bu listeleri esas alarak seçmen kütüklerini hazırladığına işaret etti.

    MÜKERRER SEÇMEN VAR MI?

    Başkan Güven, seçmen listelerinde mükerrer seçmen bulunma ihtimali olup olmadığı sorusunu, “Türkiye’de vatandaşımız doğduğunda Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bir kimlik numarası veriyor ve herkese tek bir numara veriliyor. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, sisteme iki kere kayıt olması söz konusu değil. Mükerrer seçmen olmadığı gibi sahte seçmen de yok, hayali seçmen de yok. Seçmen nerede kayıtlı olursa olsun ancak bir kez kayıt olabiliyor.” diye yanıtladı.

    “YIĞMA SEÇMEN”

    “Yaşamadıkları yer dışındaki muhtarlıklara seçmen nakli yapılması” konusuna da değinen Sadi Güven, mahalli idarelerin kendi yapısından kaynaklanan bir takım sıkıntı bulunduğunu, bunun her seçim döneminde yaşandığını söyledi. Başkan Güven, şu bilgileri verdi:

    “Özellikle muhtarlıklarla ilgili seçimlerde muhtar adaylarımız veya muhtarın akrabaları büyük şehirlerden köylere gidiyorlar. Bunların bir kısmı, mevzuata uygun nakiller. İnsanların birinci, esas oturdukları adresleri olduğu gibi diğer adresleri de olabiliyor. Diğer adreslerinde de telefon, elektrik, su kayıtları gibi belgeleri bulunabiliyor. Bu vatandaşlar isterse diğer adresi de esas adres olarak tescil ettirebiliyor.

    Bunun dışında bir de gerçekten orada oturmayan, yığma tabir ettiğimiz seçmenlerin gidişi söz konusu olabiliyor. Siyasi partilere listeleri tam da bunun için veriyoruz. Muhtarlıklarda seçmen listelerini askıya bunun için çıkarıyoruz. Vatandaşların kendi apartmanındaki dairede kimlerin oturduğunu sistem üzerinden sorgulamalarına bu yanlışlar düzelsin diye izin veriyoruz.”

    Yapılan tahkikat sonucu beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin kayıtlarının dondurulacağını daha önce açıkladıklarını hatırlatan Güven, bu durumdaki seçmenlerin askı süresi içinde gerçek yerleşim yerlerine kayıtlarını aldırmadıkları takdirde önceki yerleşim yerinde de oy kullanamayacaklarını bildirildi.

    Güven, “Size çarpıcı bir örnek vereyim, 2018 milletvekili genel seçiminde hakimlerimizin dondurduğu seçmen sayısı 736 iken bu seçim döneminde dondurulan seçmen sayısı 56 bin 495. Biz YSK olarak bu işte ciddi manada hassasiyet gösteriyoruz ve seçmenlerimizin gerçek yerlerinde oylarını kullanmasını için elimizden geleni yapıyoruz, yasa da onu emrediyor. Bu sadece 1 Ocak’tan önce kaydını aldıranlarla ilgili inceleme sonucu. Hakimlerimize bu konuda resen inceleme yetkisi de verdik.” şeklinde konuştu.

    Hakimlerin ayrıca, askı döneminde, 4-17 Ocak tarihleri arasında adresini aldıranlarla ilgili inceleme yaptıklarını anlatan Güven, inceleme sonucunda nakil yapılan adreste oturmadığı belirlenen seçmenlerin adres taşıma taleplerinin reddedildiğini bildirdi. Güven, “Yüksek Seçim kurulu, seçmenlerin oturdukları yerde oylarını kullanması için elinden gelen tüm gayreti göstermektedir.” dedi.

    “ÖLÜ SEÇMEN” İDDİALARI

    Ölü seçmen iddialarına da yanıt veren Başkan Sadi Güven, Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden 1 Ocak’tan önceki nüfus kayıtlarını aldıklarını hatırlattı.

    Alınan listede, 1 Ocak’tan önceki dönemde 100 yaş üzerinde 6 bin kişinin olduğunu görünce, şüphelendikleri kayıtları incelettiklerini söyleyen Güven, şöyle devam etti:

    “Bu 6 bin kişi, ölü olanlar kayıttan düşüldü. Ancak 1 Ocak’tan sonra, yani listeler askıya çıktıktan sonra da 165 kişiyle ilgili de böyle ihbar geldi. Biz de kendi kayıtlarımızı kontrol ettik ve 100 yaş üzerindeki seçmenlerle ilgili araştırma yapılması için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne yazı yazdık. Oradan sonuçlar geldi. Bunlardan 7 kişinin sağ olduğu, diğerlerinin öldüğü belirlendi. Bu 7 kişi dışındaki vatandaşlar, Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarından ve bizim seçmen kütüğü listesinden düşüldü. Seçimde sandık başına koyacağımız listelerde bu vatandaşlarımızın isimleri olmayacak. Sadece bunu da yeterli görmüyoruz. Seçimden bir hafta önce de yine Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden ölen vatandaşların listesini tekrar almak suretiyle sisteme işleyip, kayıtlarını düşüyoruz. Dolayısıyla sistemde şu an itibarıyla ölü seçmen görünmüyor. Seçimden bir hafta öncesine kadar vefat eden seçmenleri de listelerden düşüreceğiz.”

    SURİYELİLERİN OY KULLANMASI

    Suriye vatandaşlarının seçimde oy kullanacağı iddalarına karşı da Sadi Güven, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bir kişinin oy kullanması mümkün değil.” dedi.

    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazananların nereden geldiğinin YSK’yı ilgilendirmediğini belirten Güven, şunları kaydetti:

    “Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Rusya’dan göç edip vatandaşlığa kabul edilmiş vatandaşlarımız olabilir, başka ülkelerden gelebilir. YSK olarak bu benim sorunum değil. Ben sadece bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığına bakarım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişileri de diğer şartları yerindeyse, kısıtlı değilse, 18 yaşını doldurmuşsa, asker değilse seçmen olarak listeye yazarım. Onun dışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan Suriyeliler kesinlikle oy kullanamaz. Ülkemizde bulunan yabancılara da kimlik veriliyor. Ancak o yabancıların kimlikleri 99 ile başlıyor ve 99’lu numara ile başlayan kimlik belgelerini sistemimiz kabul etmiyor. Dolayısıyla Suriyeli birinin sistemde oy kullanması diye bir şey söz konusu değil. Oy kullananların tamamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişiler.”

    GÜVEN’İN BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE SEKİZİNCİ SEÇİM

    Sadi Güven, soru üzerine, 24 Ocak 2013’ten beri yürüttüğü YSK Başkanlığı görevinde sekizinci büyük seçimini yapacağını belirtti.

    Hakimler ve Savcılar Kurulu seçimiyle dokuzuncu kez Kurul Başkanı olarak seçim yapacağını ifade eden Güven, “Seçimi yönetmek zor. Aslında tartışanların çoğu seçim hukuku açısından bilgisi olmayan şahıslar. İkna etmek çok zor. Seçim sistemini bilmeyen kişiler seçimi tartışıyor.” dedi.

    Güven, bu günlerde hazırladıkları bir kamu spotuyla seçmenleri bilgilendirmeye amaçladıklarını dile getirerek, vatandaşların televizyonlarda yayınlanan bu spotu izlemelerini istedi.

    Sandık başında memur üye ile başkan dışında, o seçim bölgesinde son milletvekili seçiminde en çok oyu alan beş siyasi parti temsilcisinin görev aldığını hatırlatan Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Vatandaşa oylarını onlar kullandırıyor, seçimin sonunda akşam oyları onlar sayıyor, sayım döküm cetvelini onlar tutuyor. Bu belgelerin tamamı kare kodlu olarak ilçe seçim kurulu tarafından tarandıktan sonra ilçe birleştirme tutanaklarıyla siyasi partilerle eş zamanlı olarak YSK’ya geliyor. Sadece bununla da yetinmiyoruz. 2014 mahalli idareler seçiminden bugüne kadar tüm seçimlerdeki tüm sandıkların siyasi partili üyelerinin imzaladığı ıslak imzalı sandık sonuç tutanakları bizim sitemizde görülebiliyor. Bunlar PDF resim formatında olduğu için değiştirilmesi mümkün olmayan belgeler bugüne kadar da değiştirildiği yönünde hiçbir itiraz da gelmedi. Vatandaşlarımızın, kendi oy kullandığı sandığın tutanağını, bu sandığın ilçe, il birleştirmesini Türkiye geneline kadar görme imkanları var. Bu 2014’ten bu yana yapılıyor. Dünyada bunu tek biz yapıyoruz. Her zaman söylüyorum, seçimde yarışan da seçimi yapan da siyasi partilerdir. Partilerimizin sandığa sahip çıkmasını istiyorum.”

  • Bu fotoğrafla ilgili soruşturma açıldı

    “Eski alışkanlık hortladı” başlıklı dünkü yazısıyla Şişli Emniyet Müdürlüğü’ndeki uygulamayı, “İnsan haklarına aykırı olduğu ve insanları peşinen suçlu gösterdiği” gerekçesiyle eleştiren Mustafa Çalışkan, özetle şunları söyledi:

    HATALI BİR İŞ

    “Bu konuda aynı gün soruşturma açtık. Hatalı bir iş. Suç aletleri sergilenebilir ama insanların o şekilde sergilenmesi yanlıştır. Aynı gün soruşturma açtık ama her konuda sürekli açıklama yapıyor görünmek istemediğimiz için o gün açıklama yapmamıştık. Şimdi sizin yazınız nedeniyle bu bilgiyi verme gereği duydum. 2.5 yıldır bu görevdeyim, hatalı bir konu olduğunda hemen soruşturma açıyoruz. Hassas davranıyoruz. Ayrıca poliste bu tür yanlış uygulamalar sürekli olmuyor; olduğunda da üzerine gidiyoruz. Polis teşkilatının iyi yanı, kendi içindeki yanlışları tasfiye etmesini başarabilmesidir.”

    BARODAN SUÇ DUYURUSU

    Ankara Barosu da Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki uygulamayla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, “İnsanların suç eşyası gibi teşhir edilerek kişilik hakları ve masumiyet karinesinin yok sayıldığı” görüşü dile getirilmişti.

  • Cani anneden skandal savunma: Hayvansever bir insanım

    İstanbul Kadıköy’de yaşayan 28 yaşındaki F.D. isimli kadın iddiaya göre, evlilik dışı ilişkisinden hamile kaldı. Genç kadın çevresindekilerden hamile olduğunu gizledi. Karnının büyümesini ‘kilo aldım’ diyerek açıklayan kadın, ‘hamile misin’ sorularına da ‘kist ameliyatı olduğum için çocuk sahibi olamıyorum’ dedi. Israrla hastaneye gitmeyen F.D.’yi, halsiz düşmesi üzerine komşusu hastaneye götürdü. Yapılan muayene sonucunda çocuk doğurduğu tespit edildi ancak kadın bu durumu yine kabul etmedi. Gerçek ise komşusunun evine gitmesiyle ortaya çıktı. Kadın evde temizlik yaptığı sırada temizlik kovası içinde havluya sarılı bebek cesedi buldu.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında alınan rapora göre, ceset çürüdüğü için değerlendirme yapılamadığından bebeğin kesin ölüm sebebi tespit edilemedi.

    GÜNLERCE ÖLEN BEBEĞİYLE BİRLİKTE YAŞAMIŞ

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından F.D. hakkında “yeni doğmuş bebeğini kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianamede, bebeğin canlı doğduğu ancak kadının doğurduğu bebeğe ilgi göstermeyerek, 5-6 gün yatak odasında bekleterek ölmesine ve çürümesine neden olduğu, sonra da su dolu kovaya koyarak üstünü havluyla kapattığı anlatıldı. İfadesinde hamile olmadığını ve olayı hatırlamadığını söyleyen F.D., çıkarıldığı mahkemece 11 Ekim 2018 tarihinde tutuklandı.

    Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya, tutuklu sanık F.D. cezaevinden getirilirken avukatı da salonda hazır bulundu.

    “HAMİLE OLDUĞUMU ANLAMADIM”

    Duruşmada savunma yapan sanık, kapı komşusu olan L.D.’yi 5 yıldır tanıdığını söyleyerek, “Bel ağrılarım artınca komşumun kapısını çaldım, o da ‘bekle geliyorum’ dedi, evime geldi. Kanamam birden bire başlayınca ‘Sen doğum yapıyorsun. Sakin ol, ben senin yanındayım, hiç kimseye ihtiyacımız yok’ dedi. Sonrasında hiçbir şey hatırlamıyorum. O ana kadar hamile olduğumu anlamadım, hastanede ameliyattan çıkınca kendime geldim. Çocuğun da ne olduğunu bilmiyorum. Bilincim yerinde olmadığı için, evime tek giren kişi L.D. olduğu için onun bunu yapmış olabileceğini düşünüyorum. Herhangi bir suça karışmadım” Tahliyemi ve beraatimi talep ederim” dedi.

    “‘YATAK ODAMA GİRME, KİMSEYİ DE SOKMA’ DEDİ”

    Sanığın komşusu ise duruşmada tanık olarak dinlendi. L.D. beyanında, olay gününe kadar her gün doktora götürmek istediğini ancak sanığın kabul etmediğini söyleyerek, “Zayıf olduğu için göbeği çok büyümedi. Bazen aramızda şakalaşıyorduk, ‘seninki kaç aylık’ diye. Ciddi olarak kendisine ‘hamile misin’ diye sormadım. O dönem içinde çok kötüleşmeye başladı. Sanki vücudunda hiç kan yokmuş gibiydi. Kendisini sonunda hastaneye gitmeye ikna ettim. İlk muayenesini yapan doktor sanığa, ‘düşük mü yaptın, doğum mu?’ yaptın diye sordu. Sanık da, ‘Hayır öyle bir şey olmadı’ dedi. Sanığı kadın doğum bölümüne çıkardılar. Sedyeyle ameliyata götürürken bana döndü, “Kedilerime iyi bak, yatak odama girme, kimseyi de sokma” dedi ve ameliyata girdi” şeklinde konuştu.

    “CİDDİ BİR KOKU VARDI, HAVLUYU KALDIRDIĞIMDA BEBEK GÖRDÜM”

    Kedilere mama vermek için sanığın evine gittiğini söyleyen komşusu, “Eve girdiğimde her yer kirliydi, uzun süredir kedilerle ilgilenilmemiş gibiydi, temizledim. Evde ciddi bir koku vardı. Yatak odasının camını açmak için odaya girdim. Gardırobun önünde örtüyle kapatılmış kova gördüm, içinde ıslak bir havlu vardı. Havluyu tutarak suyunu süzmeye başladım, elime sert bir şey geldi. Havluyu ucundan tutup havaya doğru kaldırdığımda bebeğin belinden yukarısını gördüm. Önce oyuncak sandım. Bebeğin boyundan yukarısı mosmordu. Bıraktım, eve gittim, elim ayağım titredi. Karakolu arayıp durumu haber verdim” dedi.

    SANIKTAN SKANDAL SAVUNMA: “HAYVANSEVER BİR İNSANIM”

    Bunun üzerine söz alarak cani bir insan olmadığını söyleyen sanık F.D., “Ben yıllarca hayvan hakları savunuculuğu yaptım. Hayvansever bir insanım. Evde 4 tane kedim var. Kedilerime gayet iyi bakıyorum. Hamile olduğumu anlamadım. Bu nedenle doktora gitmedim” dedi.

    CEZA EHLİYETİ TESPİT EDİLECEK

    Mahkeme ara kararında, sanığın Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi’ne sevk edilerek gözlem altına alınmasına ve işlediği suç nedeniyle ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde rapor düzenlenmesine karar verdi.

    Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüğü belirtilen sanığın tıbbi evraklarının istenmesine hükmeden mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

  • Ahlak Polisinden Sanal Baskını: 21 Gözaltı

    Ankara Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, yaptıkları çalışmalar neticesinde, Çankaya ilçesindeki Hilal Mahallesi’ndeki bir evde ‘bilişim yöntemiyle’ kumar oynandığını belirledi.

    Bunun üzerine ekipler bir süre kumar oynanan evi takibi aldı. Elde edilen deliller doğrultusunda gece geç saatlerde adrese operasyon düzenlendi. Operasyonda, kumar oynatan ve yer temini yapan M.Ç., U.A., F.M. ve N.B.’nin yanısıra kumar oynayan 17 kişi olmak üzere 21 şüpheli gözaltına alındı. Ekipler, sanal kumarhaneye çevrilen evde yaptıkları aramada çok sayıda masaüstü bilgisayar, dizüstü bilgisayar ve çok sayıda flash bellek ele geçirdi.

    SANAL KUMAR OYNATTILAR

    Ekipler tarafından derinleştirilen çalışmalar neticesinde, yer temini ve kumar oynatma suçlarından gözaltına alınan M.Ç., U.A., F.M. ve N.B.’nin söz konusu adreslerde bilgisayar üzerinden sanal ortamda kumar oynattığını belirledi. Ayrıca, kumarın para karşılığında verilen flash belleklerle oynatıldığı saptandı.

    Gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk edildi.