Kategori: Türkiye

  • Samet Aybaba’nın Kardeşi Adnan Aybaba’ya Hapis Cezası Verildi

    Bursaspor Teknik Direktörü Samet Aybaba‘nın kardeşi olan Adnan Aybaba’ya ait kayıtlı görünen Rode Petrol Kimya Depolama ve Lojistik San. Tic. Ltd. Şirketi mali sıkıntıya girince 4 yıl önce iflas erteleme istedi. Mahkeme şirkete yönelik tedbir kararı verdi, kayyum atadı. Tedbir kararı ile birlikte şirket hacizlere karşı da korumaya alınmış oldu. İflas davası devam ederken Aybaba, şirketin kasasındaki 1 milyon 738 bin 507 lira ve bankadaki hesapta bulunan 47 milyon 688 bin 608 lirayı kendi kişisel hesabına aktardı. Mahkeme bu durumu tespit edince, şirket hakkında 12 Kasım 2015’te iflas kararı verdi.

    ENGEL YOKTU PARAYI HESABIMA GÖNDERDİM

    Hürriyet’in özel habrine göre Mahkeme, iflas kararı ile birlikte Aybaba hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulundu. Mahkeme kararında, Aybaba hakkında ‘hileli iflas‘ maddesinden suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı. Mahkemenin ihbarı sonrası savcılık soruşturma başlattı. Yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan Aybaba, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Aybaba, söz konusu paranın transferini engelleyen bir tedbir kararının olmadığı yönünde savunma yaptı. Aybaba, anılan parayı EPDK’ya teminat vermek için hesabına transfer ettiğini öne sürdü.

     ALACAKLILARI ZARARA UĞRATTI

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma sonrası Aybaba hakkında 3 yıldan 8 yıla hapis istemi ile dava açtı. Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada geçen ay sonlandı. Mahkeme, 18 Aralık’ta açıkladığı gerekçeli kararında Aybaba’ya ‘Hileli iflas’ suçundan 4 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, Aybaba’nın duruşmalar esnasındaki davranışları nedeni ile cezayı 3 yıl 4 aya indirdi. Gerekçeli kararda, Aybaba’nın, alacaklıları zarara uğratmak için hileli davranışlarda bulunmakla suçladı.

     VERGİ BORCU 600 MİLYON TL

    İflasına karar verilen Rode Petrol şirketinin ise çok sayıda kişi ve kuruma borcu bulunuyor. Anılan şirketin 600 milyon liraya yakın vergi borcu bulunuyor. İddiaya göre, Aybaba, hesabına aktardığı yüklü parayı bir süre sonra yakınlarının üzerine kayıtlı şirketlere transfer etti. Öte yandan 2011’de kurulan şirketin hesaplarını inceleyen bilirkişi heyeti, 2014-15 hesap dönemlerine aiü defterlerin boş olduğunu tespit etti. Rapora göre, şirket aktifleri, herhangi bir mal alımı olmadığı halde 5 milyon 440 bin 489 TL azaltıldı.

  • Arkadaşını Forkliftle Taşıyan İşçiye Yargıtay’dan Emsal Karar

    Forklift operatörü, eğlenmek maksadıyla arkadaşlarını forklifte bindirdi. Bu hareketiyle iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle operatör işten atıldı. Soluğu iş mahkemesinde alan işçi, işe iade davası açtı. Davacı, feshin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek işe iadesini istedi. Davalı ise, davacı ve diğer işçiyi iş yerinde yük taşımak için kullanılan forklift aracına mal konulan yere diğer personelin bindirerek iş yeri üretim sahasında eğlence amaçlı seyahat ettikleri tespit edildiğini öne sürdü. Davacının bu davranışının ciddiyetsiz, sorumsuz ve iş sağlığı güvenliği kurallarına da aykırı olduğunu kaydetti. Gerekli savunmaların alındığını belirten davalı, feshin haklı ve geçerli olduğunu söyledi. Mahkeme, iş akdinin feshi arasında orantısızlık olduğuna, uyarı ve ihtar ile yetinilebilecek iken ağır bir netice olan iş akdinin feshinin tercih edilmesinin isabetsiz olduğuna hükmetti. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine devreye Bölge Adliye Mahkemesi girdi. Bölge Adliye Mahkemesi de başvuruyu reddetti. İşveren kararı bu kez Yargıtay’a götürdü. Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi emsal bir karara imza attı.

    Yargıtay 9.Hukuk Dairesi kararında şöyle denildi: 
    “Somut uyuşmazlıkta; davacı işçinin forkliftin kaldırma kollarında ile diğer işçileri taşıdığı dosya içeri ile ispatlanmış olup; davacının bu eylemi iş sağlığı ve güvenliğini riski oluşturduğundan iş yerinde olumsuzluklara yol açmıştır. Daha önce diğer forklift operatörlerinin aynı konuda uyarılmış olmaları, davalı işverenin forklift bıçağında insan taşınmasını açıkça yasaklandığı anlamına gelip davacı işçinin de özellikle uyarılması gerektiğinden söz edilemez. Davacının iş sözleşmesinin feshi geçerli sebebe dayandığından davanın reddi gerekirken kabulü hatalıdır. Mahkeme kararı bozularak ortadan kaldırılmış ve davacının işe iade talebinin reddine karar verilmiştir.”

  • Ekşi Sözlük yazarına ‘Osmanlı soyundan gelenleri aşağılama’ davası

    Ekşi Sözlük internet sitesinde Aleviler ve Osmanlı başlığı altında yapılan yorumlara tepki gösteren bir kişiye, ‘Osmanlı soyundan gelenleri aşağıladığı’ gerekçesiyle iddianame düzenlenerek dava açıldı.

    İddianameye göre, Volkan Y., Ekşi Sözlük’te “Alevilerin sürekli Osmanlı’ya saldırması” konu başlığı altında yazılanlara tepki amacıyla, “İte bak hele. Naifce ecdadıma sövmeyinmiş. Ahaha ezik it” yazdı.

    Bunun üzerine Kocaeli’ne bağlı Karamürsel Cumhuriyet Başsavcılığı, Volkan Y. hakkında resen soruşturma başlattı ve ‘halkı aşağılama’ suçundan cezalandırma talebiyle dava açıldı. İddianamade, Volkan Y.’nin bu paylaşımı ile ‘Osmanlı soyundan gelenleri kastettiği’, böylece atılı suçu işlediği yönünde yeterli şüphenin bulunduğu ifade edildi.

    Volkan Y., Bakırköy 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatla ifade verdi.

    Y’nin avukatı Efkan Bolaç, “Osmanlı dönemi çoktan bitmiş, Cumhuriyet dönemindeyiz. Cumhuriyet savcısı herhalde Diriliş dizisini çok seyretmiştir” dedi.

  • Dolar ve Euro Haftaya Nasıl Başladı? (21.01.2019)

    ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz hafta başında attığı skandal tweet sonrası 5.54’ü gören dolar/TL, sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizi sabit tutmasının ardından sert gerileyerek 5.31’i görmüştü.

    ABD piyasalarının kapalı olduğu haftanın ilk gününe dolar/TL sakin başladı.

    Kur şu dakikalarda 5.32 seviyesinden işlem görüyor. Euro/TL ise 6.06 civarında seyrediyor.

  • Mide bulandıran olay! Sosyal medyada kandırdığı küçük kızı…

    Edinilen bilgiye göre olay, Seyhan ilçesine bağlı Sakarya Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Onur G. (21) Instagram’dan 14 yaşındaki E.Ç. ile arkadaş oldu. Bir süre sosyal medya üzerinden sohbet eden Onur G. kız çocuğunu kandırarak metruk bir binaya davet etti.

    Kız çocuğu da buna inanarak Onur G.’nin verdiği adrese geldi. Şahıs, kız çocuğunu daha sonra eski tekstil fabrikasının metruk halde olan yönetim binasına götürdü. Bu sırada yoldan geçen bir vatandaş kız çocuğunun biri tarafından metruk binaya götürüldüğünü görünce 155 polis imdat hattını arayarak, “Bir erkek kız çocuğunu metruk binaya götürdü, içeriden çıkmadılar” diyerek ihbarda bulundu.

    Hemen haber merkezi olay yerine çocuk şube ve polis merkezi ekiplerini yönlendirdi. Olay yerine gelen gelen ekipler, şüpheli erkeği kızla birlikte binanın 2’nci katının merdiven boşluğunda çıplak olarak yakaladı. 14 yaşında olduğu öğrenilen E.Ç. ekipler tarafından korunaklı bir bölgeye götürüldü, Onur G. gözaltına alındı. İlk sorgusunda E.Ç. ile internet üzerinden tanıştıklarını binaya ise, konuşmak için girdiklerini belirten şüpheli, polis merkezine götürüldü. E.Ç. ise Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Onur G. işlemlerinin ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı. E.Ç. ise ailesine teslim edildi.

  • Kızı Didem Uslu’yu öldüren babadan kan donduran ifadeler

    Hasan Uslu, kızının psikolojik sorunları bulunduğunu, 14 Aralık 2018’de evde tartışırken kendisine ve eşine hakaret edip saldırdığını iddia etti. Tutuklanan baba Uslu, bunun üzerine sinirlenerek kızını elleriyle boğduğunu itiraf etti. Hasan Uslu, bıçakla parçaladığı cesedi bir süre derin dondurucuda sakladıktan sonra sırt çantası içerisinde kızının köpeği ‘Şans’ı da yanına alarak 7 gün boyunca parça parça ormanlık araziye gömdüğünü söyledi. Tutuklanan anne Satı Uslu (53) ise ifadesinde kızının kendisini ittirmesiyle bayıldığını, olayı sonradan öğrendiğini ve bu süreçte aldığı sakinleştirici ilaçların da etkisiyle odasından hiç çıkmadığını öne sürdü.

    Keşan’da geçen 9 Ocak Çarşamba günü, İspat Cami Mahallesi Özgün Yapı Kooperatifi arkasında bulunan ormanlık alanda kozalak toplamaya giden bir kişi tarafından gazete kağıdına sarılmış kesik insan kolu bulundu. Polis ekiplerince yapılan parmak izi incelemesinde, omuz hizasından kesildiği belirlenen sol kolun, kentteki bir gece kulübünde oryantallik yapan Didem Uslu isimli kadına ait olduğu tespit edildi. Olayla ilgili Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği bünyesinde kurulan 6 kişilik özel ekip soruşturma başlatırken, İstanbul, Antalya ve Erzurum’dan gelen ceset arama köpeğiyle aynı bölgede arama başlatıldı. Polis, 10 güvenlik kamerasından 3 bin saatlik görüntü incelendi. Kesik kolun bulunduğu ormanlık alanda kadına ait olduğu değerlendirilen kalça kemiği, kafa ve diğer uzuvlar bulundu. Yapılan incelemede, vücut parçaları üzerinde düzgün kesikler olduğu belirlendi. Bu tespit üzerinden yola çıkan polis ekipleri, Didem Uslu’nun dönerci ustası olan ve döner bıçağını rahat kullandığı bilinen babası Hasan Uslu üzerinde yoğunlaştı. Uslu Ailesi’nin oturduğu evde yapılan incelemede, cinayete dair izler bulundu. Polis ekipleri, bu gelişmenin ardından Didem Uslu’nun babası Hasan ve annesi Satı Uslu’yu evlerinde gözaltına aldı. Baba Hasan Uslu, emniyette susma hakkını kullandı. Şüpheli çift, işlemlerinin ardından Keşan Adliyesi’ne sevk edildi. Dün akşam tutuklanan Hasan ve Satı Uslu’nun savcılıkta verdikleri ifadeler ortaya çıktı.

    ‘BANA VE EŞİME HAKARET ETTİ, KENDİMİ KAYBETTİM’

    Şüpheli baba Hasan Uslu, savcılığa verdiği ifadede olayı tüm detaylarıyla anlattı. Kızı Didem Uslu’nun, 14 Aralık 2018 tarihinde, sabah saatlerinde eve alkollü gelerek eşi Satı Uslu’yla tartıştığını iddia eden Hasan Uslu, “İstanbul’a otobüs bileti varmış. Bileti bendeydi. Bu bileti istedi, daha sonra bende olan bileti kızıma verdim. Bileti buruşturup eşimin ağzına sokmaya çalıştı ve ‘Bunu yiyeceksin’ dedi. Bana ve eşime hakaret etti, ağza alınmaz küfürler etti, ‘Senin karın şununla bununla yatıyor’ dedi. O tartışma sırasında kendimi kaybettim. Sakinleştiremedim, tekme attı, daha sonra boğarak öldürdüm. Kendi yatak odasında öldürdüm. Eşim bu sırada Didem onu tartışma sırasında ittirdiği için bayıldı. Eşim, Didem’i boğazladığımı görmedi. Bir müddet bekledim, hanım kendine gelip öbür odaya geçmiş. Ben de diğer odaya geçtim. Hanımıma, ‘Boğarak öldürdüm’ dedim. O ilaç alıyor zaten, sakinleştirici almıştı, o yüzden tepki göstermedi. Sonra ceset bir gün boyunca yatak odasında kaldı. Cesedi parçalamaya karar verdim. Ayin 15’inde derin dondurucu dolap aldım ve 16’sında cesedi parçalamaya başladım. Cesedi bıçakla parçaladım, ekmek bıçağı ile. Daha sonra ekmek bıçağını çöpe attım. Cesedi yatağın üzerinde parçaladım. Bir gün içinde parçaladım” dedi.

    ‘7 GÜN BOYUNCA PARÇALARI TAŞIYIP, ORMANA GÖMDÜM’

    Derin dondurucuyu Didem Uslu’nun odasına kurduğunu ifade eden Hasan Uslu, “Bu sırada eşim salonda kaldı, derin dondurucuyu götürürken eşim beni görmedi. Parçalarken ses çıkarmadım. Parçaladığım kısımları gazeteye sardım, poşetledim ve derin dondurucuya koydum. Bir sonraki gün sırt çantasına koyup, Çamlık mevkisindeki ormana parça parça götürmeye başladım ve gömdüm. 7 gün boyunca parçaları taşıyıp, dediğim ormana parça parça götürüp gömdüm. Götürdüğüm sıralarda yanımda kimse yoktu, sadece Didem’in köpeğini yanıma alıp, gittim. Soran olursa ‘Köpeği gezdirmeye gidiyorum’ demek için köpeği yanıma aldım. Gündüz öğle saatlerinde gidiyordum. Bana ‘Nereye gidiyorsun?’ diye soran olmadı. Taşıma işi bittikten sonra odayı temizledim. Yatağa az bir şey kan bulaşmıştı, çarşafı yıkayıp çöpe attım. Yatağı da parçalayıp çöpe attım. İçeriyi temizlediğim sırada ve çamaşırları yıkadığım sırada eşim odadan çıkmadı. Suçlamaları kabul ediyorum, olay anlattığım gibidir. Kimseden yardım almadım, tek başıma, sadece kendim yaptım, pişmanım” diye konuştu.

    ANNE USLU: SAKİNLEŞTİREMEDİK, EŞİM BOĞAZINA SARILDI

    Anne Satı Uslu ise savcılıkta verdiği ifadede, “14 Aralık 2018 günü sabahında kızım alkollü şekilde eve gelmişti. Bir gün önce benim için İstanbul’a gidiş bileti almıştık. Sabah geldi ve alkollü şekilde bana seslendi ve benim İstanbul’a gidiş biletimi benden istedi, ben de bilet Hasan’da olduğu için ‘Didem bileti istiyor’ dedim ve Hasan da bileti Didem’e verdi. Didem bileti alıp parçaladı ve dizindeki kanayan yarasına sürdü, ardından bu bileti zorla ağzıma sokmaya çalıştı. Çünkü kızımın bipolar rahatsızlığı var ve kardeşiyle arası iyi değildir. Herhalde kardeşinin yanına gitmemizi istemediğinden bileti yırtmaya çalıştı ve bize kızdı. Daha önce kızım bir bebeğini aldırdığı için de bazı meselelere çok kafayı takardı ve sinirliydi. Bu sebeple de bizle kavga ederdi. Olay günü de bizle kavga etti. O sırada bağırıp çağırarak, benim de elimi ısırarak, bizle boğuştu. Eşim de ben de onu sakinleştirmeye çalıştık ama sakinleştiremedik. Onu da sakinleştirmek o sırada mümkün değildi. Daha sonra babası Hasan bir şekilde Didem’ın boğazına sarıldı ve yatağın üzerine düşürdü. Tam bu sırada fenalık geçirerek kendiliğimden bayıldım. Yaklaşık bir saat baygın kaldım, kendimi salondaki kanepede yatıyor halde buldum. Olay Didem’in odasında oldu” dedi.

    ‘BASİRETİM BAĞLANDIĞI İÇİN POLİSİ ARAMADIM’

    Bayıldıktan sonra eşinin kendisini taşıyarak salondaki kanepeye yatırdığını ve kendine gelince de Hasan Uslu’nun ‘Kaza ile oldu’ dediğini belirten Satı Uslu, şunlar anlattı:

    “Eşimden bana ilaç getirmesini istedim. O da bana bu ilacı dışarıdan, eczaneden getirdi. Gitmesiyle, gelmesi bir oldu. Ben bu ilacı aldım. Evde daha önce bulunan bir sakinleştirici ilaç aldım. Herhalde basiretim bağlandığı için polisi aramadım. Eşime polisi arayalım deyip demediğimi hatırlamıyorum. Belki demişimdir ama şu an tam olarak aklımda değil. Daha sonra eşim odayı kapatıp, içeriye girdi. Ben ne olduğunu görmedim. Evden ses duymadım. Sadece diğer dairelere ait olacağını düşündüğüm normal sesler duydum. Herhangi bir koku duymadım. Eşim arada bir odaya koku spreyi sıkıyordu ve salonu havalandırıyordu. Ben eşimin derin dondurucu aldığını görmedim. Koyduğu yeri de görmedim. Bu süreçte sürekli ilaç kullandım ve kendimde değildim. Bir sonraki salı günü çarşıya birkaç fatura yatırmak için gittim ve aynı zamanda İstanbul’a küçük kızımın yanına gitmek için bilet aldım. Amacım kızımın beni merak etmemesi ve tedirgin olmamasını sağlamaktı. Çünkü daha önce bilet alıp gidememiştim.”

    Savcılıktaki ifadelerinin ardında mahkemeye sevk edilen baba Hasan ve anne Satı Uslu, tutuklanarak, cezaevine konuldu.

    Öte yandan, Didem Uslu’nun sosyal medya hesabında paylaştığı videonun altına ‘Ben anama babama ölürüm’ notunu yazdığı görüldü.

  • Yanlarına Yaklaşıp Çay ve Bisküvi İkram Ediyor… 3 Kişinin Hayatını Kararttı

    Cezaevi firarisi olduğu, 7 ayrı dosyadan toplam 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası ile aranmasının olduğu tespit edilen şüphelinin üzerinden yapılan aramada içerisinde uyutucu ilaç olduğu değerlendirilen kuruyemiş, bisküvi, uyutucu hap ve toplam 3 bin 310 TL para bulundu.

    Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri Cevher O. isimli şahsın tanımadığı bir kişi tarafından kafede ikram edilen sigara ile uyutularak yağmalanmaya teşebbüs edilmesi, Mehmet D. isimli vatandaşın meltem parkında ikram edilen çay ile uyutularak üzerindeki 2 bin 350 TL’nin ve yüzüğünün alınması , Ekrem Y. isimli şahsın Konyaaltı caddesi üzerinde bir parkta yine kimliği belirsiz bir kişi tarafından bisküvi yedirilerek uyutularak 215 lirasının alınması ve son olarak Bekir Ö. isimli vatandaşın Sakarya Bulvarı Sakarya parkı içerisinde yine bisküvi yedirilerek uyutularak altın yüzüğünün alınması olayıyla ilgili çok yönlü soruşturma başlattı.

    Yapılan incelemede olayları gerçekleştiren şüphelinin Seyfi S. (57) olduğunu tespit eden ekipler şüpheliyi bindiği halk otobüsünde yakalayıp gözaltına aldı. Şüpheli Seyfi S.’nin yapılan genel bilgi taramasında ‘GBT) cezaevi firarisi olduğu, 7 ayrı dosyadan toplam 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası ile aranmasının olduğu tespit edidi. Seyfi S.’nin yapılan üst aramasında ise içerisinde uyutucu ilaç olduğu değerlendirilen kuruyemiş, bisküvi, uyutucu hap ve toplam 3 bin310 TL para ya el konuldu. Emniyetteki sorgusu tamamlanan Seyfi S., adliyeye sevk edildi.

  • Türkiye’de bir ilkti! “7 yıl rüya gibi geçti”

    Antalya’nın Manavgat ilçesi Gebece köyünde dünyaya gelen ve bir aylıkken evinde çıkan yangında yüzü yanan Uğur Acar, 21 Ocak 2012’de Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk yüz nakli ameliyatıyla yeni hayatına başladı.

    Tıp dünyasında büyük ses getiren ameliyatla yeni yüzüne kavuşan Acar, 7 yılda yüz fonksiyonlarını büyük oranda kullanma kabiliyeti kazandı.

    Nakil olmadan önce insanların yüzüne bakmaya çekindiğini, çocukların ise kendisinden korktuğu için sokağa çıkmadığını anlatan Acar, yeni yüzüyle sürekli çarşı pazar dolaştığını söyledi. Nakil olduğu hastanenin otoparkında çalışan Acar, aynaya bakıp, yeni yüzü için her gün şükrediyor.

    “O MUTLULUĞUN TARİFİ YOK”

    İnsanların fotoğraf çektirmek için kendisine yakın ilgi gösterdiğini belirten Acar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 7 yıl önce Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde rutin kontrollerini yaptırdıktan sonra otobüsle köye dönerken hastaneden nakil için telefon geldiğini söyledi.

    Hemen döndüğünü ve koşarak hastaneye geldiğini anlatan Acar, şöyle konuştu:

    “Arayan Prof. Dr. Ömer Özkan’dı, ameliyat olacağımı söyledi. Ameliyata girdim, çok heyecanlıydım. Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi, ilk yüz nakilli hastası oldum. Ameliyattan sonra aynaya baktım, ‘Bundan daha iyisi olmazdı’ dedim. Kendimi tanıyamadım. O mutluluğun tarifi yok, çok farklı bir duyguydu. Bu, farklı bir yaşama başlatacak adımdı.”

    “HİÇ ARKADAŞIM YOKTU”

    Nakil öncesi zorlu bir hayatı olduğunu, evinden çıkamadığını dile getiren Acar, “Çocuklar benden korkuyordu, hiç arkadaşım yoktu. Yeni yüzümden sonra arkadaşlarım oldu, işim, güzel bir ortamım oldu. Nakille bütün sıkıntılarım son buldu.” dedi.

    Hala kendisini rüyada gibi hissettiğini ifade eden Acar, Türkiye’nin ilk yüz nakli olan hastası olmaktan ve insanların yoğun ilgisinden mutluluk duyduğunu belirtti.

    “Her gün sabah yüzümü yıkarken aynaya bakıp şükrediyorum. Yeni yüzüm yeni hayatım oldu, hayallerim gerçekleşti. 7 yıl rüya gibi geçti.” diyen Acar, iş hayatında en iyi yerlere gelmeyi, sağlıklı bir hayat sürmeyi istediğini söyledi.

    Organ nakli çağrısında da bulunan Acar, herkesin bir gün organ nakli hastası olabileceğini, bunun için de organ ve kompozit doku bağışının diğer insanların hayatına dokunduğuna işaret etti.

  • Milli Savunma Bakanlığı: ‘Yeni askerlik sistemi çalışmalarında sona gelindi’

     

    Milli Savunma Bakanlığı, PKK’ya yönelik yürütülen operasyonlarda son bir yılda 74’ü sözde üst düzey olmak üzere 2 bin 442 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

    Milli Savunma Bakanlığı, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 15 bin 213 personelin ihraç edildiğini, 6 bin 838 personel hakkındaki adli ve idari tahkikatin devam ettiğini bildirdi.

    Milli Savunma Bakanlığı, 4 Ocak 2019 tarihi itibariyle 635 bin 582 vatandaşın bedelli askerlik için müracaat ettiğini, 98 bin 630 kişinin temel eğitimlerinin tamamlandığını bildirdi.

    Milli Savunma Bakanlığı: “Soçi muhtırasının uygulanmasına yönelik çalışmalarımız bölgede gerçekleşen tüm provokasyonlara rağmen başarıyla devam ediyor.”

  • Mahkemede çelişkili ifadeler veren kadına tepki: Çocuk oyuncağı mı bu?

    Geçen yıl Ereğli’de savcılığa şikayette bulunan G.G., eşi İ.G.’nin 2 çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunu iddia etti. Çocuklar da alınan ifadelerinde babaları tarafından cinsel istismara uğradıklarını söyledi. Gözaltına alınan İ.G., eşiyle yıllardır geçimsizlik yaşadıklarını bu nedenle kendisine iftira atıldığını iddia etti. İ.G., tutuklandı. Hakkında ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçundan dava açıldı.

    Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık İ.G., eşi G.G. ve iki tarafın avukatları katıldı. Duruşmada ifade veren İ.G., kendisine iftira atıldığını savunarak, “Kayınpederim beni istemiyordu. Bana iftira attılar. Ben çocuklarıma asla böyle bir şey yapmam” dedi.

    Anne G.G. ise verdiği çelişkili ifadeler nedeniyle mahkeme heyetini kızdırdı. Mahkeme Başkanı, çocukların iftira attığını, bunu, babalarıyla yaşadıkları geçimsizlikler nedeniyle yaptıklarını söyleyen G.G.’ye, 11 Ocak’ta mahkemeye sunduğu dilekçeyi okudu. Eşiyle boşanma aşamasında olduklarını ve yıllardır şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını ifade eden G.G., “Dilekçem doğru. Çocuklarım iftira atmış. Biz geçinemiyoruz diye atmışlar. Babamdan korkmuşlar, çekinmişler. Hemen söyleyememişler. Bana ağlayarak anlattılar” diye konuştu. Mahkeme Başkanı da “Çocuk oyuncağı mı bu? Böyle olunca aranız mı düzelecek? Peki niye böyle iftira attılar?” diyerek, tepki gösterdi. G.G. ise “Çocuk bunlar bilmiyorum” diye karşılık verdi.

    Mahkeme, İ.G.’nin tutukluluk halinin devamına karar vererek, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ertelendi.