Kategori: Türkiye

  • Bebek arabalı kadınların peşinde!

    İstanbul’da birçok ilçede aynı yöntemle yapılan hırsızlık polisi alarma geçirdi. Şikayetçi olanlar ise bebek arabalı kadınlar. Yolda bebek arabasıyla yürüyen kadınları takibe alan hırsızlar, adım adım takip ederek uygun zamanını bulunca kadınların ceplerinden cep telefonu yada cüzdanı alarak kayıplara karışıyorlar.

    Hırsızlık mağduru olan kadınlardan birinin cep telefonunun çalınması ise güvenlik kamelarınca saniye saniye görüntülendi. İstanbul polisi, bebekli kadınları soyan hırsızı yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor. 

  • Muhterem Nur’dan Müslüm Filminin Yapımcılarına Dava “Gömlek ve Yüzük Sahte”

    Müslüm Gürses’in eşi Muhterem Nur Akbaş, Müslüm filminde kullanılan yüzük ve gömleğin imitasyon olmasına rağmen gerçekmiş gibi açık arttırmayla satıldığı iddiasıyla savcılığa başvurdu. Engelsiz Yaşam Vakfı ve Müslüm filminin yapımcısı Mustafa Uslu hakkında suç duyurusunda bulunan Akbaş, “Eşimin ismini paramparça ediyorlar. Gerçek yüzük parmağımda. Dünyanın en büyük parasını verseler vermem” dedi.

    MUSTAFA USLU HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

    Merhum sanatçı Müslüm Gürses’in eşi Muhterem Nur Akbaş, geçtiğimiz günlerde Engelsiz Yaşam Vakfı’nın “9.Yılın En İyileri Ödül Töreni”nde Müslüm Gürses’in gömleği ve zümrüt taşlı yüzünü açık arttırmayla satışa çıkarmasını savcılığa taşıdı. Akbaş, avukatı Bahar Can Milli ile birlikte Çağlayan’daki İstanbulAdalet Sarayına gelerek Engelsiz Yaşam Vakfı ve Müslüm filmi yapımcısı Mustafa Uslu hakkında “nitelikli dolandırıcılık” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

    SATILDIĞI İDDİA EDİLEN GÖMLEK ŞANLIURFA’DA MÜZEDE

    Akbaş, savcılığa verdiği ifadesinde Engelsiz Yaşam Vakfı’nın 8 Ocak 2019’da bir otelde düzenlenen ödül töreninde Müslüm Gürses’e ait olduğu iddia edilen gömlek ve yüzüğün açık arttırmayla satışa çıkarıldığını, hem kamuoyu hem de şahsının dolandırıldığını öne sürdü. Gürses’in yaşamı boyunca parmağından hiç çıkarmadığı iddia edilen ve açık arttırmayla satılan yüzüğün sahte olduğunu, gerçek yüzüğün şu anda parmağında olduğunu dile getiren Akbaş, satıldığı iddia edilen gömleğin ise Şanlıurfa’daki müzede bulunduğu söyledi.

    “HATIRALARIMIN MALZEME OLMASINDAN RAHATSIZIM”

    İfadesinde, sahte eşyaların satışı yapılarak şahsi menfaat sağlandığını kaydeden Akbaş, “Samimi olsalardı amaç gerçekten vakıf yararına yardım olsaydı, yapımcılar kazandıkları parayla şahsi yardım yaparlardı. Hatıralarımın malzeme olmasından ve paraya dönüşmesinden oldukça rahatsız olmaktayım. Vakfın araç olarak kullanılması suretiyle insanları dolandıran şüpheli şahısların tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum. Şikayetçiyim” dedi.

    “EŞİMİN İSMİNİ PARAMPARÇA EDİYORLAR”

    Muhterem Nur Akbaş, suç duyurusu ve ifade işleminin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Satıldığı kaydedilen yüzüğün gerçeğinin, parmağındaki yüzük olduğu söyleyerek yüzüğü gösteren Akbaş, “Eşimin imitasyon gömleği ve yüzüğünün gerçekmiş gibi açık arttırmayla satılıp bağışta bulunuluyor. Böyle şeylerden çok zedeleniyorum. Bizi çok fena parçalıyorlar. Sözleşmede böyle bir madde olmadığı halde, bana danışmadan onayımı almadan bu tür bir işe başvurmuşlar. Onları suçlu buluyorum bu nedenle. Filmden oldukça büyük bir para kazandılar. O paranın içinden bağışta bulunsalar daha çok makbule geçerdi. Kırıntı parayla 10 bin liraya 20 bin liraya yüzük, gömlek satılacak. Herkes bunu yapabilir ama milyonlar kazanan bir insan bunu yaparsa benim için çok üzücü olay. Eşimin ismini böyle paramparça ediyorlar, eşimi kullanıyorlar. Artık yeter. Yeter diyorum” ifadelerini kullandı.

    “O KADAR PARA KAZANSAM PARANIN YARISINI YERİM”

    Muhterem Nur, yapımcı Mustafa Uslu’nun bağışta bulunmak için etkinlikte yüzüğü satışa çıkardığını ancak bunun bir reklam olabileceğini ifade etti. Gömleğin Gürses’in değil, filmde giyilen gömlek olabileceğini aktaran Nur, “Yaptıklarını duyduğum gün ofislerine gittim. Bana danışabilirlerdi doğru mu değil mi diye. Ben de o zaman ‘Dünyanın parasını kazandınız, bu paranın içinden veremez miydiniz?’ yani. Ben bunu konuşacağım zaman şehit ailelerinin karşıma çıkar diye söylendi. Ben şehit aileleri için çok üzülüyorum. O kadar para kazansam paranın yarısını veririm” dedi.

    “DÜNYANIN EN BÜYÜK PARASINI VERSELER VERMEM”

    Parmağındaki yüzüğü Müslüm Gürses ile 38 yıl önce aldıklarını söyleyen Akbaş, “Bu yüzüğü 250 liraya yaptırdık. Kendisini kaybedeli 6 sene oldu. Bu yüzük parmağımda. Dünyanın en büyük parasını verseler ben bu yüzüğü vermem” dedi. Akbaş, kendisinde dahi Müslüm Gürses’in gömleği olmadığını, bütün gömleklerini geçmiş yıllarda Şanlıurfa’daki Müslüm Gürses Müzesi’ne bağışladığını söyledi. Müzeden bir tane bile gömlek verilemeyeceğini anlatan Akbaş, Gürses’in balmumu heykeli yapılacağında müzeden ricayla bir gömlek istediğini ancak ‘olmaz’ yanıtı aldığını, bu nedenle o gömleğin de gerçek olmayacağını söyledi.

    “YÜZÜK MUHTEREM HANIMIN PARMAĞINDA”

    Avukat Bahar Can Milli ise yaptığı açıklamada, “Engelsiz Yaşam Vakfı’nın düzenlediği törende açık arttırmada da Müslüm Gürses’e ait olduğu iddia edilen yüzük ve gömlek satılmış. Bu gömlek ve yüzük tamamen sahte. Yüzük, Muhterem Hanım’ın parmağında, gömlek de müzede. Başsavcılığa suç duyurusunda bulunduk. Mustafa Uslu ve söz konusu vakıf hakkında ifade verdik” ifadelerini kullandı.

  • Memurların büyük rezaleti! Paraları gece kulübünde yemişler

    “Arsızlar Çetesi” olarak bilinen suç örgütüne yönelik operasyon İstanbul Emniyetine bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. Polisi harekete geçiren olay, 6 ay önce polise yapılan bir ihbarla ortaya çıktı. İddiaya göre; polisi arayan kişi, ‘Rent A Car’lardan araç kiralayan bir şebekenin sahte belgelerle bu araçları sattığını ihbar etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla başlayan soruşturmada, çete üylelerinin tespiti için teknik ve fiziki takip çalışması yapıldı.

    3 AŞAMALI İŞLEM: ÖNCE GPS SÖKÜLDÜ

    Sözcü’den Habip Atam’ın haberine göre, polisin yaptığı çalışmada; şebekenin 3 aşamalı işlem yaptığı anlaşıldı. Buna göre, şebeke üyesi önce İstanbul’a yakın yerlerden araç kiraladı. Aracı başka ile götürmeyeceğini söyleyen şebeke üyeleri, otomobillerdeki GPS cihazlarını “Organ nakli” adı verilen bir yöntemle söktü. GPS güç kaynağı kesilmeden çalışır vaziyette bırakıldı.

    Bu işlemlerin ardından, başka bir kente götürülen araç, sahte belgelerle bir şebeke üyesine devredildi. Daha sonra ise piyasa değerinin 5 bin lira altında fiyatlara internetten satışa çıkarılan araç, üçüncü şahıslara satıldı. Polis ekipleri şebekenin satış işlemlerini kolay bir şekilde yaptığını belirleyince soruşturma derinleştirildi.

    NOTER KATİBİ İLE SATIŞ

    Polisin çalışması ‘satış işleminin neden kolay yapıldığını’ da ortaya koydu. İddiaya göre şebeke üyeleri, araç sahipleriyle ilgili bilgilerini almak için bir asker bir polis ve 6 noter katibi ile ortak çalışıyordu. Araç sahibinin bilgilerleriyle Avcılar’daki bir adreste sahte kimlik üretiliyordu. Bu kimliklerle şebeke üyesi noter katipleri vasıtasıyla satış işlemleri yapılıyordu. Noter katiplerine bu işleme karşılık 10 bin lira ödeniyordu.

    Polisin takibi sırasında Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde araç kiralayan çete üyeleri, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir noter katibi üzerinden işlem yaptı. Araç şebeke üyesine devredildi. Takip sırasında durumu belirleyen ekipler bir plan yaptı. Araç, satışının engellenmesi için gizlice bir çekiciye yüklendi. Daha sonra ise Emniyet Müdürlüğünün otoparkına götürüldü.

    “ARACIMIZ ÇALINDI”

    “Arsızlar Çetesi”nin üyeleri bu olayın ardından “Aracımız çalındı” diyerek Kağıthane’de polis merkezine giderek şikayetçi oldu. Polis takip sırasında benzer yöntemle 6 aracı kurtardı.

    PARALARI SEVGİLİ DAĞITMIŞ

    Çalışmalarda şebekenin elebaşının Mustafa ve Serdar B. kardeşler olduğu anlaşıldı. Şebekenin rüşvet işlerini ise Mustafa B.’nin sevgilisi Serpil D.’nin organize ettiği belirlendi. Araştırmalarda, aralarında 6 noter katibi, 1 uzman jandarma ve 1 polisin de aralarında bulunduğu toplam 33 şüpheli belirlendi.

    EVLERİ YÜZLERCE KİŞİYE KİRALADI

    Şebekenin, araç kiralama dolandırıcılığıyla birlikte sahte belgelerle ev kiraladığı da tespit edildi. Bu yöntemde şebeke önce günlük ev kiraladı. Daha sonra ise sahte belgelerle ev sahibi gibi davranan çete üyeleri, bu daireleri 3 aylık peşinat ve 1 depozito karşılığında onlarca kişiye kiraladı.

    GECE HAYATINDA HARCAMIŞLAR

    Yaklaşık 500 kişiyi dolandıran şebekenin, 5 milyon lira vurgun yaptığı tespit edildi. Şebeke elebaşlarının vurgun yaptıkları paraları gece hayatında harcadıkları belirtildi.

    SEKİZ İLDE OPERASYON

    Araştırmaların tamamlanmasının ardından operasyon kararı alındı. İstanbul, Balıkesir, İzmir, Şanlıurfa, Kocaeli, Burdur, Mersin ve Bolu’daki adreslere eş zamanlı baskın düzenlendi. Operasyonda haklarında yakalama kararı bulunan şüphelilerden aralarında şebeke elebaşları noter katipleri ve kamu görevlilerin de aralarında bulunduğu 28 şüpheli gözaltına alındı.

    Emniyete götürülen şüpheliler hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik” “Nitelikli Dolandırıcılık” “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve Yönetmek” “Kurulan Örgüte Üye Olmak” “Kurulan Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlemek” “Rüşvet” suçlarından işlem yapıldı.

    Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler, adliyeye sevk edildi. Aralarında noter katibi ve kamu görevlilerinin de bulunduğu 20 şüpheli tutuklandı. Diğer 8 şüpheli hakkında ise adli kontrol hükmü uygulandı.

     

    Kaynak: Sözcü
  • Hakkarili çoban kardan F-35 savaş uçağı yaptı

    Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan ve 30 metre uzunluğundaki F-35 savaş uçağını tek başına 23 günde yapan Karahan, daha önce de helikopter, ev ve değişik figürler yaparak ilçede popüler hale gelmişti.

    Her sene olduğu gibi bu sene de tüm imkanlarını kullanarak F-35 savaş uçağı için gerekli tüm malzemeleri alan Karahan, evinin önünde 23 günlük bir uğraşın ardından kardan yaptığı uçağı görücüye çıkarttı.

    Karahan, herkesi yaptığı F-35 savaş uçağını görmeye davet etti.

  • MHP’li aday Refik Kurukız, Erdoğan’dan izin isteyip sahnede bozkurt işareti yaptı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Trabzon belediye başkan adaylarını tanıttı.Törene, Şalpazarı’ndan MHP adına aday gösterilen Refik Kurukız’ın, “Bozkurt” işareti yapmak için Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’dan izin istemesi damga vurdu.

    İLGİNÇ DİYALOG KAMERALARA YANSIDI

    Recep Tayyip Erdoğan, adayların isimlerini teker teker okuyup sahneye çağırdı. Sıra Şalpazarı Belediye Başkan Adayı Refik Kurukız’a geldiğinde ikili arasında ilginç bir diyalog yaşandı.

    “BOZKURT İŞARETİ YAPABİLİR MİYİM?”

    Cumhurbaşkanı’yla tokalaşan Kurukız, “Bozkurt işareti yapabilir miyim sayın Cumhurbaşkanım?” dedi… Erdoğan da tebessüm ederek, “Hadi yap bakalım” dedi.

    MHP adayı Refik Kurukız’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan izin çıkınca, ‘Bozkurt’ işareti yaptı. O sırada Erdoğan da Rabia işareti yaptı.

  • ‘Pes’ dedirten görüntülerin ardından ilk kez konuştu! ‘Aptal mıyım’

    Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde muayene sırasında çekilen fotoğrafları, Rusya merkezli arkadaşlık sitesinde paylaştığı iddiası ile gözaltına alınan ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Genel Cerrahi servisinde görevli doktor Engin Barış Çeşmeli, serbest kaldıktan sonra ilk kez konuştu.

    Yeniasır gazetesinden Fatih Şendil’in haberine göre, kesinlikle sosyal medyada hastaların görüntülerini paylaşmadığını belirten Çeşmeli, söz konusu Rus video paylaşım sitesinde çektiği görüntüleri depolayarak üstleri olan profesörlere gösterdiğini söyledi. Ancak kendi şifresinin hackerler tarafından kırılarak ele geçirildiğini ileri süren Çeşmeli, tüm görüntülerin hackerler tarafından yayınlandığını belirtti. Bu hasta görüntülerinin kesinlikle sosyal medyada paylaşılmak için çekilmediğini belirten Çeşmeli, “Ben sapık falan değilim, insan öyle resimleri paylaşsa, kendi resmini de koyar mı? Ben kendimi yakacak kadar akılsız mıyım?” dedi.

    1,5 YILLIK EŞİ: HAKSIZ YERE LİNÇ EDİLİYOR

    Olayın perde arkasını ortaya çıkaracaklarını belirten Çeşmeli’nin avukatı Mustafa Kılıç ise “Görüntülerin yayınlandığı gün gazetecinin fark etmesi, o hastanın bu yayını görmesi ve hemen aynı gün şikayetçi olması normal değil. Bu görüntüleri müvekkilim vermiş olsa bile, niye kendi görüntüsü olan bölümü versin. Neden binlerce görüntü varken, sadece şikayetçi olan bayanın görüntüsü V.K.’da yayınlanmış olsun? Bu soruların cevabını bulacağız” diye konuştu.

    Doktor Engin Barış Çeşmeli’nin bir buçuk yıllık eşi Deniz Çeşmeli de kocasının haksız yere linç edildiğini belirterek, sonuna kadar arkasında olduğunu söyledi. Bir buçuk yıl önce Deniz Çeşmeli ile evlendiğini ve mutlu bir evlilikleri olduğunu belirten Engin Barış Çeşmeli yaşadığı sıkıntı sürecin ayrıntlarını anlattı.

    ‘MESLEĞİME AŞIĞIM’

    Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Artvin Hopa’da bir buçuk yıl zorunlu hizmet yaptığını ve TUS sınavlarındaki başarısı sonrası Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapmaya başladığını anlatan Dr. Çeşmeli, “Bir buçuk yıldır Genel Cerrahi Servisi’nde asistan doktor olarak görev yapmaktayım. Hiçbir hastamın izni ve bilgisi olmadan asla kayıt, gizli kayıt… Ne derseniz deyin yapmadım. Hepsinin izinleri dahilinde yaptım. Bunları yaparken, hiç bu durumu yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmedi. Ben o görüntüleri hocalarıma göstermek için çektim. Ben mesleğine ve hasta haklarına saygılı bir doktorum. Ben mesleğine aşık bir insanım, of bile demeden bazen 40 saat görev yaptığım oluyor” dedi.

    ‘BU KADAR MI AKILSIZ VE APTALIM’

    Hakkındaki iddialara cevap veren Çeşmeli, “Genel Cerrahi Servisi’nde asistan doktorun kendisinin de yer aldığı görüntülerin, Rusya merkezli bir arkadaş bulma sitesinde paylaşması sizce normal mi? Hadi ben açık açık bunları paylaştım. Peki kendi görüntümü niye koyayım? Bir doktor olarak bu kadar mı akılsız ve aptalım? Öyle bir şey mümkün olabilir mi? Bu görüntülerden sadece bir hastanın görüntüsü var. Ama bende görüntüleri bulunan yüzlerce hastam var. Ancak sadece bir kişinin görüntüsü paylaşılmış ve o da hemen aynı gün şikayetçi olmuş. Bu çok ilginç” dedi.

    ‘ÜYEYİM VE EŞİM BİLİR’

    Depolama alanı çok geniş olduğu için Rus sitesini kullandıklarını belirten Çeşmeli, “Burada sınırsız bir depo hakkı var. Buraya üye olduğumu eşim de bilir, kendi ailem de. Bu sitedeki şifreli bölümde resimleri depoluyorum. Bu depoda bulunan resimlerin olduğu şifreli bölümü hackerler kırmış. Zaten ben bile şu anda kendi hesabıma giremiyorum. Benim yaptığım gibi birçok asistan arkadaşımız da muayne sırasında görüntü çeker. Bu görüntüleri hocalarımıza gösteririz. Ayrıca ben ve diğer arkadaşlarım da mutlaka izinsiz görüntü çekmeyiz. Tamamen sözlü izinli olarak çekeriz” dedi.

    ‘EŞİM NEDEN PAYLAŞSIN’

    Bu zor günlerde eşinden bir an bile şüphelenmediğini belirten Deniz Çeşmeli de, “Böyle bir linç girişimi olamaz.
    Bir doktor hiç bile bile kendini yakar mı? O görüntüleri eşim neden paylaşsın? Sorgulamadılar bile. En çok canımızı acıtan da bu oldu. Karanlık noktalar en kısa sürede aydınlığa kavuşacak ve Engin’in suçsuzluğu anlaşılacak” diye konuştu. Deniz Çeşmeli, hem kendi ailesinin hem de eşinin ailesinin her zaman arkalarında durduklarını söyledi. Çeşmeli, “Ben eşimin masumiyetine inanıyorum. Bunu kanıtlamak için de ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

    REKTÖRLÜĞÜN KARARINA İTİRAZ ETTİLER

    Doktor Çeşmeli’nin avukatı Mustafa Kılıç da müvekillinin suçsuzluğunun ispatlanacağını ve merak edilen soruların cevaplanacağını dile getirdi. Olayla ilgili ilginç detayları gündeme getiren Avukat Kılıç, “Eğer doktorumuz bu görüntüleri gizli çektiyse kendi görüntüsünü verir mi? Bu görüntünün yayınlandığı günden itibaren aynı gün içinde iplik söküğü gibi olayın çözülmesi, doktorun kimliği, hasta kimliği şikayet adına çıkması ve gözaltına alınmasının hepsi aynı gün olması ilginç değil mi? Rus V.K. sosyal medya arkadaşlık sitesindeki hesap nasıl kırıldı, onlarca hastanın görüntü kaydı varken neden tek bir hastanın resmi yayınlandı. Bu sorulara cevap bulacağız ve konuyu aydınlatacağız” dedi.

    Öte yandan Avukat Kılıç, skandalın ortaya çıkmasının ardından görüntüleri çeken doktor Çeşmeli’nin açığa alınması ile ilgili itiraz dilekçesini mahkemeye verdiklerini belirtti.

  • AK Parti’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci en büyük projesini açıkladı

    CNN TÜRK ekranlarında canlı yayınlanan Hafta Sonu programında Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayan Nihat Zeybekci’nin sözlerinin satır başları şöyle:

    Siyasete giriş sebebimiz, belediyecilik, tatandaşlarımıza hizmetkar olmak… 7 yıl Denizli’de Belediye Başkanlığı’nın ardından siyasete girdim. Şimdi ilk göz ağrımıza dönme zamanı…

    İstanbul’dan İzmir’de doğru yönelenler, işlerinin sonlarına yaklaşmış olan ya da emekli olmuş olanlar… Ancak İzmir’den de İstanbul’a göç söz konusu.

    Bu oyunda İzmir’e bir rol çizmemiz lazım. Şu an yaptığımız şey İzmir’i dinlemek, STK’larla, önde gelen akıllarla, gençler, pazar tezgahındaki balıkçılarla konuşarak İzmir’ bir rol biçmek istiyoruz. İzmir’in gelecekteki rolünü öyle bir planlamalısınız ki, bu gelecek nesillere bırakabileceğiniz bir rol olmalı. Şu anda bunu çalışıyoruz, İzmir’i konuşuyoruz, İzmir’i dinliyoruz.

    Kent halkını dinliyoruz, geleceği planlıyoruz. İzmir sol görüşün hakim olduğu bir yer değil.

    “İZMİR BİR TERCİH NOKTASINA GELDİ”

    İzmir’de seçim süreci için slogan olarak “Gönüller yapmaya geldik” ifadesini belirledik. Iskaladığımız şeyleri anlatmak için geliyoruz. İzmir bir tercih noktasına geldi. Seçmenin kafasında siyaset değil İzmir olacak. İzmir’de yapının çok farklılaştığını, İzmirli sandığa giderken oyunu İzmir’e, oyunu kendine vereceğine inanıyorum.

    İzmir’in sorunlarını 5 yıl sonra çözülemez olacak. İzmir’in sorunlarını çözmek şu an daha zor.

    İzmir’de çok güçlü bir yapı var, bu yapıyı aşabilecek misiniz diye soranlar için bir örnek vereyim. 2002 yılında Denizli’de yüzde 23 oy aldık. Bir sonraki seçimlerde 3 Mart günü kampanyaya başladık. Kampanyanın başlangıcında elimize gelen araştırmalarda bizim adayımız yüzde 26  seviyelerindeydi. Ancak mart ayının sonundaki sonuçlarda sandıktan yüzde 51,5 ile çıktık.

    “ASLINDA ÇOK KOLAY…”

    İzmir, vahşi katı atıkları dağlara taşlara atılan bir yönetim. O da yanlış altyapı yapılanmasından kaynaklanıyor. Şu yaptı, şu dönemde yapıldı demiyorum. Şu anda atık artıma tesisleri çalışmıyor, hepsi denize şarjediliyor. Dünya yağmur kaynaklı selin önlenmesi aslında çok kolay… Siz yağmur un suyunu kanalizayona veriliyorsa bunların olması doğal. Geçmişten kaynaklanan bir ihmal katlanarak hale geliyorsa, çözmek zorlaşıyor. Otomobilçalışırken arabayı tamir etmek gibi bir şey. Devasa bir şehri yaşarken altyapısını değiştirmek zordur ama ben bunu Denizli’de yaptım. Ne kadar yağmur yağarsa yağsın, yağmur suları ayrıştırılarak bir şekilde şehrin dışına deşarj eder.

    “YÜZDE 65’İ BULUYOR”

    Dünyada ticaretin eletkronik ticarete kaydığı bir ortamdan bahsediyoruz. Ben bir tekstilciyim, üreticiyim ve ihracatçıyım. Elektronik ticaret, oyunun kurallarını değiştiriyor. Alışkanlıklar değişiyor. Artık e ticaret siteleri artık 48 saat içerisinde dünyanın neresinde olursan ol ulaştıracağınn taahhüdünü veriyor. Türkiye’den 3 saatlik uçuş mesafesinde satın alma gücünün çok güçlü olduğu ekonomilerin yüzde 65’i bulunuyor.

    İstanbul – İzmir, Ankara – İzmir, Antalya – İzmir, Çanakkale – İzmir… Bütün hatlar İzmir’e çıkıyor. Ancak İzmir bunlara hazır mı? Kentte altyapı ekonomik potasnsiyeli karşılıyor. Altyapı yeterli değil, otel kapasitesi yeterli değil, kültür sanat, yeşil alan, ulaştırma, çevre düzenlemesi… Baktığınız zaman hiçbiri yeterli değil! İzmir dünyanın en güzel şehirlerinden biri ama İzmir, kendisine bunu hazırlayamamış durumda.

    *İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarı, 1,6 metrekare… 5 yıl içerisinde bunu 10 metrekare üzerine çıkarmak istiyoruz.

    İZMİR İÇİN EN BÜYÜK PROJESİNİ AÇIKLADI

    Karaburun Bölgesi’nde 30 bin Ar-Ge çalışanın olduğu, bilim insanlarının akıl insanların dünya çapında bir merkez olduğu projemiz var. Doğanın içerisinde bir tarafında orman, bir tarafında deniz.. Yüksek teknoloji alanı ve bilim merkezi… Doğayı bozmadan iş alanları yaratacağız. Bölgede binayla ilgili inşadan çok, hukuki ve ekonomik bir altyapı inşa etmekten bahsediyoruz.

    İzmir’le ilgili hayalimiz sadece yüksek teknoloji ile ilgili değil. 20 bin tane kadınımızı halı ve geleneksel sanatlarla ilgili istihdam edeceğiz. Kırsaldaki yerlerde, kenar mahallelerde el işçiliğine yönelik istihdam yaratmak istiyoruz. Halı üretimi yapan kadınlara alan açacağız.

    İzmir şu anda Türkiye’nin 3. büyük şehri… Kesinlikle 2. sırada olmalı. Ankara bürokrasi şehri, İzmir ekonomisi Ankara’yı geçmeli.

    “DEV BİR MEDENİYETLER MÜZESİ DÜŞÜNÜYORUZ”

    Batı Anadolu, dünyanın en zengin olduğu medeniyetlerin merkezi… Bulunabilen 10 bin yıl bulunamayanlarla birlikte insanlık tarihi boyunca böyle… Bugün dünyanın en büyük arkeolojik müzelerinde Paris’te, Berlin’de Anadolu medeniyetlerinden kalıntıları görürsünüz. İzmir’de dev bir medeniyetler müzesi düşünüyoruz.

    Muhteşem İzmir’de 4 tane yüzme havuzu var. İzmir’de her çocuğumuzun kolayca ulaşabileceği havuz projelerimiz var.

    Çarpık yapılaşma ile bir tespit de bulunayım. İmar Barışı ile ilgili tüm Türkiye’de yapılan başvuruları yüzde 15’i İzmir’de.

    “9 AYLIK SÜREÇTE İZMİR’İ TANINMAZ HALE GETİRECEĞİZ”

    İzmir’de demiryolu hatlarıyla ilgili bir grev vardı. Grev 60 gün ertelendi. Ulaştırma ile ilgili metro ve tramvayla ilgili sıkıntılar var. Yüzde 64-65 oranında İzmir’de kaçak yapı var. 31 Mart’ta İzmirliler oyunu İzmir’e verecek. İzmir kazancak. 31 Aralık 2019’da bir kez daha program yapalım. 9 aylık süreçte İzmir’i tanınmaz hale getireceğiz.

    İzmir’in estetiğe ihtiyacı yok, Küçük bir makyajla 9 ay içerisinde İzmir’i tanıyamayacaksınız. İzmir’e 3 yıl gemi gelmiyor. Ancak İzmir’e artık gemi geldiğinde insanların gemiden göreceği ve başka bir İzmir’e oluşturacağız.

    2020 sonunda İzmir’deki denizden kaynaklaran kötü kokudan da kurtulacak.

  • Bacım dediği çarşaflı adamlar soyguncu çıktı

    Olay, Manisa’nın Yunusemre ilçesi 50. Yıl Mahallesi Horozköy Caddesi üzerinde bulunan kuyumcu dükkanında meydana geldi. Dükkanın önüne çarşaf giyerek kadın kılığında gelen iki adam, bir süre keşif yaptıkları dükkana girdi. Yüzükleri inceleyen hırsızlar, şüpheli hareketleriyle dükkan sahibinin dikkatini çekti. Gizledikleri tabanca ve havalı tüfeği çıkaran iki hırsız, kuyumcuya saldırmaya başladı. Başına tabancanın kabzasıyla darbe alan kuyumcu yerden aldığı sopayla hırsızlara direndi. Sert kayaya denk gelerek neye uğradığına şaşıran hırsızlar, soymaya kalkıştıkları kuyumcudan koşarak kaçtı. Kuyumcu Alaattin Yavuz ve mahalle sakinleri 2 hırsızı uzun süre kovaladı. Kaçan hırsızlar izlerini kaybettirirken o anlar iş yerinin güvenlik kamerasınca saniye saniye kaydedildi.
    Polisin olayla ilgili incelemeleri sürüyor.

    ERKEK OLDUKLARINI FARK ETMEDİ 
    Hırsızların yakalanarak yargı önünde hesap vermelerini isteyen kuyumcu Alaattin Yavuz yaşanan hırsızlık olayını şöyle anlattı:
    “İki çarşaflı önce dışarısını kontrol etti. Ondan sonra geldi içeriye girdiler. Erkek olduklarını fark etmedim. ’Buyurun bacım’ dedim. Ondan sonra tabla yüzük çıkardım masa üzerine koydum. Yüzükleri eline takıp çıkarıyordu. Hırsızlık yapacaklarını anladım. 5 dakika sonra biri dükkan içerisinde bir o tarafa bir bu tarafa yürümeye başladı. Rahat durmuyordu. Tabanca ile uğraştığını gördüm. O anda suratıma vurdu. Sonra bir tane daha vurdu. Diğeri de iki defa vurdu. Sopa yerdeydi. Elimi uzattım. Sopayla vurdum. Denk gelmedi. İkincide sopayı attım kaçtılar. Peşlerine düştük. Petrol ofisine kadar yakalayamadık. 500 lira zararım oldu. Beşinci defadır benim başıma geliyor. Bu sıkıntıdan dolayı da dükkanda yatıyorum. Her şey benim başıma geliyor. Bunları yakalamak lazım. Devlet sıkıştırsın, bunu meydana çıkarsın. Tek istediğim budur.”

  • AÖF Sosyal Psikoloji Kitabında Tepki Çeken Cinsiyetçi Soru

    Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyal Psikoloji 1 ders kitabının test bölümünde “Kadını daha çekici yapan özellikler nelerdir?”, “Hangi işi yapan kadınlar daha çekicidir?”, “Erkeklerin eş seçerken önem verdikleri ölçüt nedir?” gibi sorular yer aldı.

    “Kıskançlığın bir nedeni değildir?” gibi pek çok sorunun yer aldığı ders kitabında “Sevilen kişiye aşırı bağımlılık”, “İlişkide kendisini yeterli-kusursuz olarak görme” gibi şıklar da bulunuyor.

    Cinsiyetçi ifadelerin yer aldığı sorulardan bazıları şöyle:

    1- Aşağıdaki özelliklerden hangisi kadını daha çekici yapar?

    a. Erkek gibi davranması

    b. Güçlü görünmesi

    c. Cinsiyetine uygun rolleri oynaması

    d. Bağımsızlığına düşkün olması

    e. Çaresiz gözükmesi

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: C

    2- Aşağıdaki işlerden hangisini yapan kadınlar daha çekicidir?

    a. Tezgâhtarlık

    b. Yöneticilik

    c. Danışmanlık

    d. Şoförlük

    e. Pilotluk

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: A

    3- Aşağıdakilerden hangisi erkeklerin eş seçerken önem verdikleri bir ölçüttür?

    a. Kazancının kendisinden yüksek olması

    b. Fiziksel çekicilik

    c. Eğitiminin kendisinden yüksek olması

    d. Yaptığı iş olarak kendisinden yüksek olması

    e. Toplumdaki tanınırlığının kendisinden yüksek olması

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: B

    4- Çekicilik tanımının kapsamıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

    a. Sevilen bir insanın akşam yemeği davetine katılmak

    b. Bir tur şirketiyle görmek istenilen bir ülkeye gitmek

    c. Kendisini hep mutlu yapan doğayla baş başa kalmak

    d. İş gereği kurum yöneticisi ile sıkça seyahat etmek

    e. İş yerinin düzenlediği toplantılara katılmak

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: A

    5- Aşağıdakilerden hangisi kıskançlığın bir nedeni değildir?

    a. Sevilen kişiye aşırı bağımlılık

    b. İlişkiyi çok önemli-yaşamsal görme

    c. İlişkide kendisini yeterli-kusursuz olarak görme

    d. Kendi tutum ve davranışlarını yetersiz bulma

    e. Kişinin başka bir seçeneğinin olmaması

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: C

    6- Kişilerarası çekiciliği artıran yakınlık etkeni bakımından aşağıdakilerden hangisi daha etkilidir?

    a. Aynı apartmanda yaşamak

    b. Aynı ülkede yaşamak

    c. Aynı kentte yaşamak

    d. Aynı mahallede yaşamak

    e. Aynı sitede yaşamak

    Soru kitapçığın cevap anahtarına göre yanıt: A

  • 3 bin liraya kadar olan TV’lerde 9 ay taksit yapılabilecek

    BDDK’nın internet sitesinden yapılan açıklamada, Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişikliğin dünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği anımsatıldı.

    Açıklamada, değişiklikle mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere, kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde, taksitlendirme sürelerinin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığının görüşü alınarak BDDK tarafından belirlenmesinin düzenlendiği bildirildi.

    Diğer TV’lerde 3 ay

    Mevcut durumda genel taksit sınırı 12 ay, elektronik eşya alımları (televizyon, ses sistemleri gibi) taksit sınırı 3 ay, bilgisayar alımı taksit sınırı 6 ay, elektrikli eşya (buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrikli küçük ev aletleri gibi) taksit sınırı 12 ay.