Kategori: Türkiye

  • İki saniye arayla kesilen trafik cezası mahkemeden döndü

    Emekli polis memuru Yusuf Uzuner, 2016 yılı Nisan ayında akrabalarını ziyaret etmek için ailesi ile birlikte Edirne’den otomobiliyle Trabzon’a gidip döndü.

    Uzuner, evine dönmesinin ardından adresine Çorum’un Osmancık ilçesi ile Ordu’da aşırı hız yaptığı gerekçesiyle 5 kez ve toplamda 1440 lira tutan para cezası makbuzları geldi. Makbuzları inceleyen Uzuner, Osmancık ilçesinde iki saniye arayla iki ayrı cezaya çarptırıldığını görünce büyük şaşkınlık yaşadı.

    2 SANİYE ARAYLA CEZA

    Yaklaşık 4 ay sonra gelen ceza makbuzlarında 8 Nisan günü Osmancık’ın Alışkan Tesisleri Kavşağı’nda saat 08.08.05’te 75 kilometre hızla gittiği için 412 lira, 08.08.07’de ise 65 kilometre hızla gittiği için de 199 lira olmak üzere toplam 611 liralık para cezası kesildiği ortaya çıktı.

    Trafik cezalarının kesildiği Çorum’un Osmancık ilçesinde Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulunan Yusuf Uzuner’in cezalarının incelenmesi ve karara bağlanması yaklaşık 2 yıl sürdü. 12 Aralık 2018 tarihinde karar veren Osmancık Sulh Ceza Hakimliği ikinci cezayı iptal etti.

    MAHKEME İPTAL ETTİ

    Mahkemenin iptal kararına sevindiğini söyleyen Yusuf Uzuner, sadece Osmancık mahkemelerinde 11 bin ceza itirazı olduğunu ve 2 sene sürmesinin normal olduğunu söyledi. Uzuner, “2016 yılında ben ailemle birlikte Trabzon’a gitmek için yola çıktık. Çorum’un Osmancık ilçesinde bana aynı güzergahta 2 saniye arayla 2 ceza kesilmişti. Mahkemeye başvurarak itiraz ettim. Mahkeme birinci cezayı yasal süresinde başvuru yapmadığım için iptal etmedi ancak ikinci cezayı ‘aynı yolda 2 saniye farkla ceza olmaz’ diyerek iptal etti. Çorum Osmancık yolunda aynı yerde 7 kamera var. Suç bir tanedir, aynı suçtan her kamera için ayrı ceza verilemez hükmü verildi. Ceza geldiğinde çok şaşırmıştım, verilen karar adalete uygun bence. Osmancık ile telefonla da görüştüm. Bana 11 bin itiraz olduğu söylendi, mahkemenin 2 sene sürmesini normal görüyorum. 2 saniye arayla kesilen cezalardan biri 6 ay sonra geliyor, diğeri de 2 ay sonra geliyor. Mahkeme yanlış olduğunu tespit etti ve iptal etti” dedi.

  • Türkiye Şampiyonu Eski Milli Sporcu Hırsızlıktan Tutuklandı

    Olay, Trabzon’un Ortahisar ilçesi Çağlayan mevkiinde yaşandı. Olaya karışan ve daha sonra pişman olup kendilerini ihbar eden D.D.’nin mahkemedeki ifadesine göre; kiralık araçla şehir içinde gezintiye çıkan U.K.B. (34), M.K. (27), B.P. (24) ve D.D. (25) adlı arkadaşlar, daha sonra kafaları çekmek için aldıkları içki ile ormanlık alana gittiler. Alkol aldıktan sonra Yenicuma Mahallesi’ne giden ve haftalık semt pazarının kurulduğu yerde boş bir bidon bulan 4 arkadaş, saatler gece 24.00 sularını gösterdiğinde buradaki araçların yakıt depolarının kapaklarını kontrol etmeye başladı. Depo kapaklarını açmayı beceremeyen ve umduklarını bulamayan arkadaşlar, tekrar bir büfeye giderek alkol almaya devam ettiler.

    ÖNCE BİDONLARI SONRA MAZOT ÇALDILAR

    Şanslarını bir kez daha denemek için bu kez Maçka yoluna giden 4 arkadaş, gözlerine kestirdikleri bir şantiyenin önünde durdu. Yanlarında getirdikleri 25 litrelik bidonu şantiyede bulunan iş makinesinin deposundan çektikleri mazotla dolduran arkadaşlar, bidonun kapağı olmadığı için mazotu kiraladıkları aracın deposuna boşalttı.

    İş makinesinin deposunda kalan mazotun tamamına göz koyan arkadaşlar, daha fazla bidon bulmak için geri döndü. M.K.’yı Bahçecik Mahallesi’nde bulunan evine bıraktıktan sonra Yenicuma’daki tek katlı bir evin bahçesinden 4 adet bidon alan U.K.B., B.P. ve D.D., iş makinesinin bulunduğu şantiyeye tekrar geri döndüler. Şahıslar, yanlarında getirdikleri beş bidonu iş makinesinin deposundan çaldıkları mazotla doldurduktan, kapağı olmayan bidonu ise kiraladıkları aracın deposuna boşalttıktan sonra aracın deposuna yerleştirdikleri mazot dolu bidonlarla Yenicuma’ya geri döndüler.

    ÇALDIKLARINI SPOR SALONUNA KOYDULAR

    Wushu eski Türkiye şampiyonu olduğu öğrenilen ve eski milli sporcu olan U.K.B.’nin açacağı spor salonuna giden arkadaşlar, çaldıkları mazotla dolu bidonları spor salonun içerisine bıraktı. Saatin ilerlemesiyle birlikte üç arkadaş ayrılarak evlerine gitti. Olayın ardından bir gün geçtikten sonra, yaptıklarından dolayı pişman olan ve vicdan azabı çeken D.D., önce Çarşı Polis Merkezi Amirliği’ne gitti. Olayın jandarma bölgesinde gerçekleşmesinden dolayı polisler, D.D.’yi alarak Ortahisar İlçe Jandarma Komutanlığı’na teslim etti.

    PİŞMAN OLDU HER ŞEYİ ANLATTI

    Pişman olduğunu söyleyen ve olayı tüm ayrıntılarıyla anlatan D.D.’nin ifadelerinden yola çıkarak araştırma başlatan jandarma ekipleri, belirtilen güzergahtaki güvenlik kameralarını ve Plaka Tanıma Sistemi (PTS) kayıtlarını inceledi. Yapılan araştırmada kayıtların ve ifadelerin örtüştüğüne kanaat getiren jandarma ekipleri, cumhuriyet savcısının izniyle geri kalan üç arkadaşı yakalayarak gözaltına aldı.

    DİĞERLERİ SUÇLAMALARI REDDETTİ

    Jandarmadaki işlemlerinin tamamlanmasının sonra Trabzon Adliyesi’ne getirilen 4 arkadaş, savcılıktaki ifadelerinin ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Hakim karşısına çıkarılan U.K.B., B.P. ve M.K. belirtilen yol üzerinden geçtiklerini kabul ederken haklarındaki iddiaları reddetti. Şahıslardan M.K.’nın Trabzon Adliyesi’nde temizlik görevlisi olarak çalıştığı öğrenildi.

    ‘PİŞMAN OLDUM’

    Olayın açığa çıkmasını sağlayan şüphelilerden D.D. ise, mahkemede, olayın yaşandığı geceyi sırasıyla anlattıktan sonra, “İftira atmıyorum. Bildiklerimi anlatıyorum. İşlemiş olduğumuz olayı söylemek ve pişman olduğumdan dolayı teslim oldum” beyanında bulundu.

    TUTUKLANDILAR

    Şüpheli beyanlarının ve avukat savunmalarının ardından hakim, U.K.B., B.P., M.K. ve D.D.’nin, ‘açıkta bırakılmış eşyanın hırsızlığı’ suçlamasından tutuklanarak cezaevine konmasına hükmetti.
    Yaptıkları hırsızlıktan dolayı pişman olan ve tüm yaşananları teslim olarak itiraf eden D.D.’nin tutuklanmasına avukatı Ali Can Kaynar itiraz etti. İtirazın üzerine D.D., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aralarında, biri eski milli wushu sporcusu, biri adliye temizlik işçisinin bulunduğu üç kişinin ise Bahçecik’te bulunan Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tutukluluk halleri devam ediyor.

  • İşsizlik sigortası payı yüzde 1’e çekildi

    “Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan ve Ondan Fazla Çalışanı Bulunan iş yerlerinde İşsizlik Sigortası Primi İşveren Payı Teşvikinden Yararlanılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliği” 31 Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete’nin 4’üncü Mükerrer sayısında yayımlandı.

    Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 1 Ocak itibari ile devreye giren yeni düzenlemeye açıklık getirdi.

    Bakan Selçuk, “Düzenlemeye göre, çok tehlikeli sınıfta yer alan, 10’dan fazla çalışanı bulunan ve son 3 yıl içerisinde ölümlü ve sürekli iş görememezlikle sonuçlanan iş kazası bulunmayan iş yerlerinde, çalışanların işsizlik sigortası işveren payı, bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere 3 yıl süreyle yüzde 1 olarak alınacak” dedi.

    BAŞVURUYA GEREK YOK

    Bu kapsamda, çok tehlikeli sınıfta yer alan, 10’dan fazla çalışanı bulunan ve son 3 yıl içerisinde ölümlü ve sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen işyerleri Sosyal Güvenlik Kurum sistemi aracılığıyla belirlenecek ve herhangi bir başvuruya gerek kalmaksızın otomatik olarak sisteme dahil edilecek.

  • Bakanlık Boyalı Kıyma İddiaları Üzerine Harekete Geçti

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, gerek sosyal medyada gerekse bazı basın yayın organlarında yer alan “hileli kıyma” iddiaları üzerine Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ekiplerince harekete geçildiği belirtildi. Bakanlık ‘kıymada boya kullanılıyor’ iddialarına, “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır” yanıtını verdi.

    BAKANLIK GÖRÜNTÜLER ÜZERİNE HAREKETE GEÇTİ

    Sosyal medyada yer alan videolarda vatandaşlar, marketten aldıkları paket kıymayı suya batırarak test ediyor. Test sonucunda su kırmızı rengini alırken kıyma olarak satılan maddenin beyazladığı görülüyordu. Bakanlık bu görüntüler üzerine harekete geçerek ürünleri analiz etmeye başladı.

    “33 İLDEN NUMUNE ALINMIŞ OLUP LABORATUVARLARA GÖNDERİLMİŞTİR”

    Haberlere konu edilen satış noktalarında bahsi geçen ürün grubu ile ilgili numune alma işleminin gerçekleştirildiğinin ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

    “Rutin olarak yapılmakta olan gıda kontrol ve denetim çalışmalarına ek olarak toplanan numuneler, Bakanlığımız laboratuvarlarında analiz için işleme alınmıştır. İlk analiz sonucuna göre, ‘kıymada boya kullanıldığı’ bulgusuna rastlanılmamıştır. Ayrıca 9 ilde kıyma ve kuşbaşı üretimi yapan 10 et parçalama tesisinden ve Türkiye genelinde 33 ildeki satış noktalarından numune alınmış olup analiz için laboratuvarlara gönderilmiştir. Çıkacak olan detaylı laboratuvar analiz sonuçları da kamuoyuyla ayrıca paylaşılacaktır.”

    HASSASİYET VE TİTİZLİKLE YAPILDI MESAJI

    Açıklamada, laboratuvar analizlerinde, kıymada yağ oranı, cinsiyet tayini, boya, protein oranı gibi detayların incelendiği aktarılarak, halk sağlığı ve gıda güvenliğini ilgilendiren her türlü bilgi, belge ve iddianın Tarım ve Orman Bakanlığınca hassasiyetle ve titizlikle dikkate alındığının altı çizildi.

    Bakanlık tarafından yürütülen rutin gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinin etkinliğinin artırılması için vatandaşların da sürece dahil olmasının son derece önemli olduğunun ifade edildiği açıklamada, “Tüketicilerimizin alışveriş yaparken, satın aldıkları ürünlerin ambalaj bütünlüğünün bozulmamış olmasına, etiket üzerindeki son tüketim tarihine, işletme onay numarasına, ürünün etikette belirtilen muhafaza şartlarını taşıyıp taşımadıkları gibi kriterlere dikkat etmeleri gerekmektedir.Şüpheli bir durumda Alo 174 gıda hattına veya en yakın il/ilçe müdürlüklerimize bildirmeleri, ihbarda bulunmaları hassasiyetle rica olunur” değerlendirmesinde bulunuldu.

  • Erdoğan: “Trump Çekilme Konusunda Doğru Karar Verdi”

    İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD merkezli The New York Times gazetesi için kaleme aldığı makale:

    Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Suriye’den çekilme kararı alarak doğru bir adım attı. Ancak ABD’nin, uluslararası toplumun ve Suriye halkının çıkarlarının korunabilmesi için çekilmenin dikkatlice planlanması ve doğru ortaklarla işbirliği içerisinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, bu görevi yerine getirme gücü ve kararlılığı olan tek ülke konumundadır.

    Türkiye, 2016 yılında Suriye’deki DEAŞ tehdidiyle mücadele etmek için muharip kara unsurlarını sahaya süren ilk ülke oldu. Düzenlediğimiz harekâtla örgütün NATO sınırlarına erişimini ortadan kaldırdık; Türkiye ve Avrupa’da terör saldırıları düzenleme kabiliyetlerine ciddi zarar verdik.

    Uluslararası koalisyon, Rakka ve Musul’a düzenlediği operasyonlarda sivil kayıpları tamamen veya çoğunlukla gözardı eden hava saldırılarına dayanan bir yol izlemişti. Bunun aksine Türk askeri ve Özgür Suriye Ordusu’na bağlı savaşçılar, DEAŞ terör örgütünün kalelerinden biri olan El Bab’da ev ev dolaşarak teröristleri bölgeden çıkardı.

    Bu yaklaşımımız şehrin altyapısını büyük ölçüde korurken, hayatın birkaç gün içerisinde normale dönmesini mümkün kıldı. Bugün çocuklar okullarına gidiyor, Türkiye’nin kurduğu bir hastanede hastalar tedavi oluyor ve bölgede hayata geçirilen yeni projeler sayesinde istihdam imkanları artırılarak yerel ekonomi canlandırılıyor. Esasen terörün ilacı, işte bu istikrar ortamıdır.

    Türk milleti, şiddete varan aşırıcılık tehdidini iyi tanıdığı için Türkiye Cumhuriyeti olarak DEAŞ ve Suriye’deki diğer terör örgütleriyle mücadele konusunda kesin bir kararlılık içerisindeyiz. Nitekim başbakanlık görevine geldiğim 2003 yılında, El Kaide terör örgütü tarafından düzenlenen koordineli saldırılarda çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmişti.

    Daha yakın geçmişte, DEAŞ terör örgütü üyeleri, vatandaşlarımızı, yaşam tarzımızı ve medeniyetimizin temsil ettiği kapsayıcı, kuşatıcı ve ılımlı dünya görüşünü hedef aldı. Birkaç yıl önce bu terör örgütü şahsımdan ‘tağut’ diye bahsetti. Biz aynı dehşeti, teröristler Suriye ve Irak’ta kendilerini hedef aldığı zaman Türkiye’ye sığınan binlerce Hıristiyan ve Yezidi’nin gözlerinde gördük.

    Bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum: Zafer asla teröristlerin olmayacak. Türkiye hem kendi güvenliği hem de uluslararası toplumun iyiliği için atması gereken tüm adımları atmaya devam edecek.

    DEAŞ terör örgütü, askeri anlamda Suriye’de yenilgiye uğramıştır. Ancak bazı dış güçlerin, örgütün kalıntılarını bahane ederek Suriye’nin iç işlerine karışması ihtimalinden derin endişe duyuyoruz.

    Teröristlere karşı elde edilen askeri başarı, ancak bir ilk adım olarak görülmelidir. DEAŞ terör örgütünün doğduğu yer olan Irak’tan alınması gereken ders, zamanından önce ilan edilen zaferlerin ve bunların neden olduğu sorumsuzca davranışların çözdüklerinden daha büyük sorunlar yaratacağıdır. Uluslararası toplum, bugün aynı hatayı tekrarlama lüksüne sahip değildir.

    Türkiye olarak radikalleşmenin temelinde yatan sebepleri ortadan kaldıracak kapsamlı bir stratejiyi hayata geçirmek istiyoruz. Suriye halkının kendilerini yöneticilerden kopuk hissetmemesini, yerel halkın mağduriyetlerinin terör örgütleri tarafından suistimal edilmemesini ve herkesin istikrarlı bir geleceğe inanmasını sağlamak arzusundayız.

    Atılması gereken ilk adım, Suriye toplumunun tüm kesimlerinden savaşçıları kapsayan bir istikrar gücü kurulmasıdır. Ancak tüm kesimleri bir araya getiren bir yapı, Suriye vatandaşlarının tamamına hizmet ederek, ülkenin muhtelif kısımlarına düzen ve asayiş getirebilecektir. Bu vesileyle bizim Suriye Kürtleriyle herhangi bir sorunumuz olmadığını ifade etmek istiyorum.

    Savaş koşullarında birçok genç Suriyelinin seçenekleri olmadığı için Türkiye ve ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG saflarına katıldığını biliyoruz. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre YPG militanları, çocukları silah altına alarak uluslararası hukuku ihlal etmiştir.

    ABD’nin Suriye’den çekilmesi sonrasında derinlemesine bir tahkikat yaparak çocuk savaşçıları yeniden aileleriyle buluşturacak, terör örgütleriyle bağlantısı olmayan tüm savaşçıları yeni kurulacak istikrar gücüne dahil edeceğiz.

    Bir başka önceliğimiz ise tüm kesimlerin yeterli siyasi temsilinin sağlanmasıdır. Türkiye’nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare edilecektir. Terör örgütleriyle bağlantısı olmayan herkes, yerel yönetimlerde kendi toplumlarını temsil etme hakkına sahip olacaktır.

    Suriye’nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olarak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır. Deneyimli Türk yetkililer, bu meclislere belediye işleri, eğitim, sağlık ve acil durum hizmetleri gibi alanlarda danışmanlık verecektir.

    Türkiye, bu süreçte tüm adımlarını dost ve müttefik ülkelerle işbirliği ve eşgüdüm içerisinde atmak arzusundadır. Cenevre ve Astana süreçlerinin içerisinde bulunan bir ülke olarak hem ABD hem de Rusya’yla eşzamanlı olarak çalışabilen tek paydaş konumunda bulunuyoruz. Bu ortaklıklar temelinde Suriye’deki meseleyi halledeceğiz.

    İslam dini ve dünyanın her yerindeki Müslümanların düşmanı olan DEAŞ terör örgütünü bitirmek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmek için tüm tarafların güç birliği yapmasının zamanı gelmiştir. Türkiye, tarihin bu en kritik döneminde elini taşın altına koymaktadır. Bu süreçte uluslararası toplumun, destekçimiz olacağına inanıyoruz.

  • Pompeo: Erdoğan, Trump’a Suriye’deki ortaklarımızın korunacağının güvencesini verdi

    Ortadoğu turu öncesi CNBC’ye demeç veren Pompeo, ABD askerlerinin Suriye’den çekilme planının IŞİD ile mücadele ve İran’ın bölgedeki etkisinin sınırlandırma nüfuz etmesine son verme misyonunu stratejisini değiştirmediğini belirledi.

    Pompeo, ABD’nin Suriye’de desteklediği Kürt güçlerin Türkiye tarafından hedef alınıp alınmayacağı sorusunu üzerine, “Erdoğan, Trump‘a Türkiye’nin ABD askerlerinin Suriye’den ayrılmasından sonra IŞİD’le mücadeleyi devam ettirecekleri ve IŞİD’e karşı birlikte savaştığımız ortaklarımızın korunacağı yönünde güvence verdi” diye konuştu.

    ABD Başkanı Donald Trump, IŞİD’in Suriye’de yenilgiye uğrattıklarını ve Suriye’den askerlerinin çekileceğini duyurmuş, ancak gelen tepkiler üzerine askerlerin çekilmesinin ‘zamana yayıldığı’ duyurulmuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dayısı Ali Mutlu Vefat Etti

    Alınan bilgiye göre, bir süredir solunum yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi İstanbul Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde vefat eden Ali Mutlu için öğle Piyalepaşa Camisinde tören düzenlenecek.

    Cenaze, Mutlu’nun vasiyeti üzerine memleketi Rize’nin Güneysu İlçesi’ne götürülecek ve çarşamba günü Güneysu Merkez Camisinde kılınacak cenaze namazının ardından Ulucami Mahallesi’ndeki aile mezarlığında toprağa verilecek.

  • Bir yıl arayla iki akrabasıyla nişanlandırıldı! O kız çocuğundan haber var

    Edinilen bilgiye göre, olay merkez Seyhan ilçesi, Gürselpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, 3 Ocak günü okuldan çıkarak eve gelen meslek lisesi 2. sınıf öğrencisi G.H.’den (17) ailesi bir daha haber alamadı. Anne Gülay (40) ile baba Mehmet Hançer (45), emniyete giderek kızlarının bulunması için başvurdu.

    “HAYATINDAN ENDİŞE EDİYORUM”

    Anne Gülay Hançer, kızının hayatından endişe ettiğini söyleyerek, “Kızımı 2016 yılında 16 yaşındayken kardeşimin 14 yaşındaki oğlu ile nişanlandırdık. Bir süre sonra kardeşim oğlunun yaşı küçük diye kızımı istemedi. Ondan sonra da 2017 yılında bu kez kızımı halamın torunu ile nişanlandırdım. Şimdi de kızım kayboldu hayatından endişe ediyorum” demişti.

    ARKADAŞININ EVİNDE BULUNDU

    Kayıp kızdan 5. günde haber geldi. Aile kızlarını Akkuyu TOKİ konutlarında bir arkadaşının evinde bulup evlerine götürdü.

  • Samsun Açıklarında Batan Gemideki 7 Kişi Kurtarıldı

    Karadeniz Samsun açıklarındaki 80 mil uzaklıkta Panama bayraklı yük gemisinin Samsun Yeşilyurt Limanı’na gelirken batması sonucu 2 mürettebatın cesedine ulaşılırken, 4 mürettebatın kayıp olduğu ve 7 mürettebatın ise sağ kurtarıldığı belirtildi.

    “ÖLMÜŞ OLMA İHTİMALLERİ YÜKSEK” 
    Samsun Valisi Osman Kaymak, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan 5 mürettebatı hastanede ziyaret etti. Vali Kaymak hastane çıkışı yaptığı açıklamada, “Hava şartları kötü olduğu için helikopterlerle kurtarma çalışmasına devam ettik. Kurtarma botları olay yerine yeni ulaşabildiler. Şu an itibariyle gemide 13 mürettebatın olduğu tespit edildi. Bunlardan 7’si sağ olarak kurtarıldı. Geriye kalan 6 kişinin ölmüş olma ihtimali yüksek. Onların da ikisi getirildi. Diğerleri de kurtarma devam ediyor. İkisi Sahil Güvenlik helikopteri, 1’i uçak, 1 arama kurtarma gemisi, 2 sahil güvenlik botu ile 1 Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait helikopterle kurtarma çalışması devam ediyor. Bahse konu gemide 2 Azeri, 11 Ukraynalı olmak üzere toplam 13 personel bulunuyor” diye konuştu.

    “HIZLI DALGA GELİP GEMİNİN BAŞ TARAFINI KOPARMIŞ” 
    Gemide 3 bin 300 ton kömür olduğunu ve Yeşilyurt Limanı’na geldiğini açıklayan Vali Kaymak, “Kazazedelerin hepsinin sağlık durumu iyi. 7 kazazedeyi sağ olarak kurtarmış durumdayız. Kurtarma faaliyetleri devam ediyor. Kazazedelerden biri hızlı dalga gelip geminin baş tarafını kopardığını söyledi. Adli soruşturma devam ediyor” şeklinde konuştu.

  • Bakanlıktan çok önemli ‘sağlık raporu’ açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık raporu çeşitlerinin 200’den fazla olduğunu tespit ettiklerini ve yapılacak düzenlemeler ile rapor sayısının azaltılacağını belirtti. Koca, yazılı olarak yaptığı açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;

    Vatandaşlarımızdan gelen bildirimler değerlendirilmiş; çeşitli kurumların tek hekim tarafından düzenlenebileceği mevzuatta tanımlanan sağlık raporları (sürücü ve sürücü adayları sağlık raporları, askerliğe elverişli sağlık raporu, spor lisansı, yivsiz av tüfeği alabilir raporu, akli meleke, kurum ve kuruluşlara sunulmak üzere verilen durum bildirir tek hekim sağlık raporları) haricinde; mevzuatta tanımlı olmadığı halde çeşitli raporlar talep ettikleri görülmüştür.

    Bakanlığımızca yapılan saha çalışmasında mevzuat harici istenen sağlık raporu çeşidinin 200’den fazla olduğu tespit edilmiştir. Bunlar arasında satranç oynayabilir, mendil kapmaca oynayabilir, okul gezisine katılabilir, belediye kurslarına katılabilir, temizlik personeli olabilir gibi çeşitli eğitim ve faaliyetlere katılma veya bazı görevleri yapma gibi durumlarda istenen raporlar sayılabilir. Vatandaşlarımız Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) yönlendirilip, aile hekimlerinden bu gibi raporları almaları istenmektedir.

    Bu tür rapor talepleri vatandaşlarımızı gereksiz bürokratik işlemlerle uğraştırdığı gibi, aile hekimlerimiz üzerinde de fazladan iş yükü oluşturmaktadır. Bu ek iş yükü, hastalara ayrılan zamandan çalarak hizmet kalitesini düşürebilmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak buna benzer gereksiz bürokratik süreçleri ortadan kaldırmak, hem vatandaşımızı hem de aile hekimlerimizin yükünü hafifletmek amacıyla çalışmaktayız.

    Diğer devlet kurumları ile Bakanlığımızın yaptığı ortak çalışmalarda bu tür raporların talep edilmemesi hususunda ön mutabakat sağlanmıştır. Mevzuat haricinde rapor tanzimi yapılmaması için gerekli mevzuat düzenlemelerine başlanmıştır. Bu süreç neticesinde raporların nüshaları ihtiyaç halinde e-nabız üzerinden de temin edilebilecektir.

    Kısa sürede uygulamaya geçeceğimiz düzenlemelerle; rapor sayısı azaltılacak ve raporlar standart hale getirilecektir. Bu sayede vatandaşlarımızın gereksiz iş ve zaman kaybının önüne geçilecek, ASM’lerde daha kaliteli hizmet verilmesi desteklenmiş olacaktır.