Kategori: Türkiye

  • Öğrenci servisi ile işçi servisi çarpıştı! Ölü ve yaralılar var…

    Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde iki minibüsün çarpışması sonucu ilk belirlemelere göre 2 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.

    Sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen 44 EG 340 plakalı öğrenci servis minibüsü, Suruç-Birecik karayolunun Yanaloba Mahallesi yakınlarında sürücüsü henüz belirlenemeyen 37 BF 201 plakalı işçi servis minibüsüyle çarpıştı.

    İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi. Kazada ilk belirlemelere göre 2 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.

    Yaralılar, 112 Acil Servis ekiplerince Suruç Devlet Devlet Hastanesine kaldırıldı.

  • “Ateistlerin yaşamı Kuran’a daha uygun”

    KONDA Araştırma Şirketi’nin geçen hafta açıkladığı 10 yıllık toplumsal değişim raporu büyük tartışma yarattı. Zira raporda, her fırsatta yüzde 99’unun Müslüman olduğu belirtilen Türkiye’deki ateistlerin oranında artış görülüyordu.

    Rapora göre ateistlerin oranı 10 yıl içerisinde yüzde 1’den 3’e çıkarken, kendini dindar olarak tanımlayanların oranıysa yüzde 55’ten 51’e geriledi.

    DW Türkçe’ye konuşan ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç, halihazırda Türkiye’nin yüzde 99’unun Müslüman olduğunu ancak bunun kültürel ve sosyolojik bir Müslümanlık olduğunu savunuyor.

    Türkiye’de namaz, hac ya da türban takmak gibi dini ritüelleri yerine getirenlerin dindar olarak tanımlandığını belirten Kılıç, İslamiyet’in yalnızca ritüellerden ibaret olmadığınıysa şu sözlerle anlatıyor: “Oysa ahlaki ve insan hakları değerleri üzerinden de bir dindarlık tanımlaması yapılması gerekiyor. Gözlemlerime göre itikadi anlamda Türkiye’deki Müslümanların sayısı yüzde 60’ı geçmez.”

    Konda’nın raporuna atıfta bulunan ilahiyatçı, azalan dindarlığın bunlardan hangisi olduğunuysa şöyle sorguluyor: “Türkiye’de hâkim olan Emevi Müslümanlığı’dır. Kuran’da geçen namaz, haksızlıklara bir isyandır. Emevi Müslümanlığı’ndaki namazsa sultana, devlete, iktidara bir itaat olarak görülür.”

    ‘NAMAZ, SİYASİ İKTİDARA İTAATİN BİR İFADESİ OLARAK KILINIYOR’

    Bugün Türkiye’de namazın Allah rızası için kılınmadığını söyleyen Kılıç sözlerine şöyle devam ediyor: “Namaz, siyasi iktidara itaatin bir ifadesi olarak kılınıyor. Nitekim camilerde de siyasi iktidarın politikalarını yansıtan vaazlara artık daha sık tanık oluyoruz.”

    Tartışmayı evrensel insan hakları, vicdan ve akıl üzerinden de değerlendiren Kılıç, deist ve ateistlerin Kuran’daki öğütleri Müslüman olduğunu söyleyenlerden daha fazla uyguladığını da savunuyor: “Bugün ateist veya deistlerin pek çoğu Müslümanlardan daha ahlaklı ve vicdanlı.”

    Türkiye’nin 17 yıldır dindar bir iktidar tarafından yönetildiğini hatırlatarak “Bu şartlar altında dindarların sayısında artış olması gerekmez miydi” diye sorduğumuz Kılıç şu yanıtı veriyor: “İnsanlar artık cemaatler, tarikatlar, diyanet ve siyasi iktidar tarafından kendilerine anlatılan egemen din anlayışına tepkili. Anlatılan bu dini ve resmi dindarlığı reddediyor.”

    ‘DİNDARLAR BİRBİRİNE DARBE YAPTI, ATEİSTLER HAKLI ÇIKTI’

    Ateizm Derneği adına DW Türkçe’ye konuşan dernek başkanı Selin Özkohen de Kılıç’ın sözlerine benzer şeyler söylüyor.

    Konda’nın raporundaki rakamlara işaret eden Özkohen, dindarların sayısındaki düşüşü şuna bağlıyor: “Dindar nesil yaratma arzusu ile çıkılan yolda insanlar daha fazla baskı altına alındı. Ayrıca son zamanlarda tarikat ve cemaatlerin de yaptıkları ortada. Biz ezelden beri devletin cemaatlerle yönetilemeyeceğini söylüyorduk, haklı da çıktık. Tüm bu yaşananlar, insanların inandıkları dini sorgulamaya başlamasını ve hümanist bir çizgiyle de ateist olmalarını sağladı. Artık insanlar ateist olduklarını söylemede de daha cesur. Rapordaki artışın bir nedeni de bu olabilir.”

    Dindarlığın toplumu kaosa sürüklediğini savunan Özkohen sözlerine şöyle devam ediyor: “Dindarlar birbirlerine darbe yapmaya kalkıyor, lüks ve ihtişam içinde yaşıyorlar. İnsanlar artık bu kaosu görüyor ve kendilerini çemberin dışında tutmaya çalışıyorlar. İşin içine birazcık bilimsel düşünme, mantık ve sorgulama da girince ya deist ya da ateist olmaya başlıyorlar.”

    Özkohen’e göre Türkiye’de ateist ve deistlere karşı toplumsal baskı bitmedi hatta azalma dahi yok. Ateistlerin kendilerini açıkça ifade edemediklerini söyleyen Özkohen, bu durumun siyasilerden kaynaklandığı görüşünde: “Dindar nesil yaratma iddiasıyla yapılanlar, ortaya gerici bir toplum çıkardı. Gericilerin yaptıklarına da göz yumuluyor. Baskı, mahalle ve camilerde başlıyor artık. 2019 yılında Türkiye’de hâlâ zorunlu din eğitiminin olması sanırım bunun en net göstergesi.”

    ‘İSLAM’IN ÖZÜ TAM DA BU’

    Konda’nın raporundaki gibi son 10 yıl içerisinde ateist olanlardan 36 yaşındaki Ahmet Balyemez bilişim sektöründe çalışıyor. Balyemez, daha önce kendini oruç tutan, cuma namazlarını kaçırmayan bir Müslüman olarak tanımlarken, okuduğu dini kitaplardaki çelişkilerle dini ve tanrıyı sorgulamaya başladığını söylüyor.

    “Okudukça birçok ayette çelişkiler olduğunu gördüm” diyen Balyemez, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Türkiye’de bir din dayatması var. Bugün Türkiye’de yaşananlar nedeniyle rahatsız olan pek çok insan, ‘Gerçek İslam bu mu’ diye soruyor. İktidarın politikalarına baktığımızdaysa İslamiyet’in ilk döneminde yaptıklarıyla aynı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla İslam’ın özü aslında tam da bu. Dinlerin tümünde bu baskıcılık var.”

  • Süleyman Soylu: Suriyeliler bizim için imtihan

    Taksim’de kutlama yapan Suriyeli gençlerin görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından başlayan tartışma bir haftadır devam ediyor. “Ülkemde Suriyeli İstemiyorum” kampanyasının ırkçı bir yaklaşım olduğunu düşünenler kadar, meselenin sosyolojik ve siyasi boyutunun iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünenler de var.

    “Hastanede, okulda, ulaşımda maalesef bir konfor paylaşımı söz konusu oluyor. Bu konfor paylaşımından dolayı böyle bir reaksiyon olabilir” diyen Soylu, devamında “Ama bir gerçek var ve biz bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Hayat sadece meta değil. Allah, tarih bizi bir imtihana tabi tutar. “Sizden sonra gelecek nesillerin üstünden bela ve musibet kalksın” derler ya, Suriyeliler ile böyle bir sınavın içerisindeyiz” ifadesini kullandı.

    Soylu, şunları kaydetti:

    — Bizi birbirimizden ayırmaya, özümüzde olmayan birtakım üretmeye çalışanlara karşı tahriklere gelmeyelim. İçişleri Bakanı olarak diğer ülkeleri ziyaretimde, bu mesele açıldığı zaman bütün dünyanın yüzü yere bakarken, bu, bizim dünyaya üstünlük sağladığımız birinci mesele oluyor. Hem insanlık adına hem Müslümanlık adına hem de Anadolu medeniyetinin bize öğrettikleri adına bu duruşumuzu terk etmeyelim. Ülkeler ve devletler avantajlarıyla üstünlük sağlar. Bu bazen coğrafi avantaj olur, bazen yeraltı zenginlikleri avantajı olur, bazen liman avantajları olur, bazen enerji üretim avantajları olur, bazen de nüfus avantajı olur. Şu anda elde ettiğimiz bu büyük avantajla dünyaya karşı üstünüz. Orada Özgür Suriye Ordusu da dahil olmak üzere o mücadeleyi sadece Suriyelilerin çok daha rahat yaşaması adına yapıyor değiliz; ülkemizi uluslararası bir tehdit altına almaya çalışanlara karşı onlarla birlikte orada büyük bir mücadele veriyoruz.

    ‘TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ GENÇLER DE YARIN BİR GÖREV OLUNCA ORAYA GİDECEK’

    Soylu, Par’ın”‘Bizim askerimiz orada şehit olurken onlar niye gidip ülkeleri için savaşmıyorlar?’ veya ‘Kadına, yaşlıya, çocuğa bakalım ama bu Tosunları istemiyoruz’ şeklindeki tepkilere cevap niteliğinde mi bu söyledikleriniz?” sorusu üzerine de şunları söyledi:

    — Türkiye’de aynı zamanda terörle mücadelenin de içerisinde yer alıyorum. Ailesinin, çevresinin, milletimizin bir bölümünün yaşadığını herkes aynı yoğunlukta yaşamayabiliyor. Bu Suriyeliler için de geçerli. Oradaki gençler mücadele ederken, burada onlarla aynı ruh halini yaşamayanları eleştirecek değilim. Oradaki insanlar o mücadeleyi yapacak. Buradaki gençler de yarın bir görev olunca oraya gidecek.

    — Avrupa’yı kendilerine örnek alan, üstenci bakan bir kesimde birtakım yanılgılar var. Avrupa’da yükselen bir ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı var. Türkiye’de de sadece yabancı düşmanlığı üzerinden iç siyaset ve hükümet karşıtlığı geliştirmeye çalışan bir grup var ve bu bir işaret fişeği yakıyor. Bazen konjonktürel olarak bu işaret fişeğinin etrafına toplananlar oluyor.

  • Sedat Peker ile Nevşin Mengü sosyal medyada birbirlerine girdi

    Gazeteci Nevşin Mengü ile Sedat Peker arasında sosyal medyada kavga çıktı. Mengü, sosyal medya hesabından Sedat Peker’in Ahsen TV muhabiri Bülent Yapraklıoğlu ile çekilmiş bir fotoğrafını yayınladı.

    ADNAN OKTAR’LI FOTOĞRAFINI YAYINLADI

    Nevşin Mengü, Sedat Peker ve Bülent Yapraklıoğlu’nun o fotoğrafını “Tek fotoğrafla Türkiye’deki mevcut durumun özeti” yorumuyla paylaştı. Mengü’nün yaptığı bu paylaşıma kısa sünede yüzlerce yorum geldi. Sedat Peker ise Mengü’nün kendi fotoğrafıyla ilgili yaptığı yoruma Instagram’dan cevap verdi. Peker, Mengü’ye Adnan Oktar ile çekilmiş fotoğrafıyla cevap verdi.

    “SAYGISIZCA YORUM YAPMASINA İMKAN SAĞLAMIŞ”

    Sedat Peker açıklamasında, “Eski haber sunucularından Nevşin Mengü hanım, Ahsen TV’nin yorumcusu Bülent Yapraklıoğlu’yla beraber çekilmiş olduğum fotoğraf kullanarak fotoğrafın altına (tek fotoğrafla Türkiye’deki mevcut durumun özeti) diye not düşmüş. Bu hanımefendi yorum bölümünü de açık bırakarak bazı müptezellerin aleyhimde saygısızca yorum yapmasına imkan sağlamış. Geçmiş röportajlarımda da devamlı olarak belirttiğim üzere ben herkesin sevgisine asla talip olmadım, onurlu ve şerefli insanların sevgisine talip oldum.Adnan Oktar’in karşısında gelinlik kız gibi oturan Nevşin Mengü hanim’in ve onun paylaşımının altına şahsıma saygısızca yorum yapan müptezel kişilerin sevgisine takdir edersiniz ki ömrümün hiçbir döneminde asla ihtiyaç duymadım.” ifadelerini kullandı.

  • İnternetten alışveriş yapanlar için önemli uyarı

    Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Soner Canko, internetten kartlı ödeme tutarının geçen yıl 140 milyar TL seviyesine ulaştığını belirterek, “İnternetten kartlı ödeme tutarının 5 yılda 4 kat artması dijital dönüşümün ne kadar hızlı gerçekleştiğini ve kartlı ödemelerin dinamosunun internetten kartlı ödemeler olduğunu gözler önüne serdi.” dedi.

    Canko yaptığı açıklamada, geçen yıl kartlı ödemelerin dinamosunun internetten kartlı ödemeler olduğunu vurguladı.

    İnternetten ödeme alışkanlıklarının her geçen gün artmasının kartlı ödeme istatistiklerine de yansıdığını ifade eden Canko, geçen yılın ocak-kasım döneminde 135,5 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldığını bildirdi. Canko, geçen yılın tamamında ise internetten kartlı ödeme tutarının 140 milyar TL seviyesine ulaştığını aktardı.

    2013’te 35 milyar TL olan söz konusu tutarın 5 yılda 4 kat artmasının dijital dönüşümün ne kadar hızlı gerçekleştiğini ve kartlı ödemelerin dinamosunun internetten kartlı ödemeler olduğunu gözler önüne serdiğini belirten Canko, şunları kaydetti:

    “2017 yılında yüzde 45 büyüyen internetten kartlı ödemeler, 2018’de yüzde 41 büyüyerek hızlı artışına devam ederken, internetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemeler içindeki payı ise yüzde 16 seviyesini geçmiş bulunuyor. 5 yıl önce bu payın yüzde 8 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, bugün gelinen noktada internetten alışverişlerin hayatımızda ne kadar önemli bir paya sahip olduğu görülüyor. BKM Express verilerine göre de internetten yapılan işlemlerin artık yüzde 68’i mobil cihazlar üzerinden gerçekleşmektedir.”

    Canko, son yıllarda sadece internetten ödemelerde daha çok kullanılan sanal kredi kartı sayısının da artışını sürdürerek 6,3 milyon adede ulaştığını bildirdi.

    Toplam kredi kartı sayısının yüzde 9’unu oluşturan sanal kredi kartlarıyla geçen yılın 11 ayında 6,1 milyar TL tutarında internetten ödeme gerçekleştiğini belirten Canko, 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 57 artış gösteren sanal kredi kartlarıyla yapılan ödemelerin internetten yapılan toplam kartlı ödemelerin yüzde 5’ini oluşturduğunu kaydetti.

    ‘TURİZM AÇISINDAN ÇOK İYİ BİR SEZON GERİDE KALDI’

    Soner Canko, 2018’in en önemli gelişmelerinden birinin turizm sektöründe gerçekleştiğine işaret ederek, geçen yılın 11 aylık verilerine bakıldığında, yabancı kartlarla Türkiye’de yaklaşık 41 milyar TL alışveriş yapılırken, 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 85 artış gerçekleştiğini söyledi.

    Bunun, yabancı kartlarla yapılan alışverişlerde son yıllarda gerçekleşen en yüksek artış ve alışveriş tutarı olduğuna dikkati çeken Canko, turizm açısından çok iyi bir sezonun geride kaldığını anlattı.

    Canko, geçen yıl yabancı kartlarla Türkiye’de yapılan ödemelerin 44 milyar TL seviyesine ulaştığını da bildirdi.

    DOLANDIRICILARA DİKKAT

    BKM Genel Müdürü Canko, teknolojinin hayatın her alanına girmesi ve sosyal medya kullanımın artmasıyla dolandırıcılık faaliyetlerinin de boyut değiştirdiğini söyledi.

    Dolandırıcıların sahte SMS, e-posta ve sosyal medya (Facebook, Instagram, Twitter) üzerinden finansal kuruluşlara ait gibi görünen sahte hesaplar, reklamlar veya arama motorları üzerinden tüketicilere ulaştığını belirten Canko, dolandırıcıların sahte internet siteleri aracılığıyla kimlik bilgileri, şifre, pin, parola, annenin evlenmeden önceki soyadı ve benzeri gizli bilgileri isteyebildiğini anlattı.

    Canko, SMS, e-posta ve sosyal medya üzerinden yönlendirilen veya arama motorları üzerinden giriş yapılan web sitelerinin adreslerinin mutlaka kontrol edilmesi gerektiğine dikkati çekti.

    Sertifika ve adreslerde sorun görülmesi durumunda kesinlikle işlem yapılmaması ve bankaya bilgi verilmesi gerektiğini belirten Canko, şunları kaydetti:

    “Bilmediğiniz kaynaklardan gönderilen veya tanıdığınız kişilerden şüpheli konu başlıklarıyla gelen SMS, WhatsApp ve e-posta iletilerindeki linklere tıklamayın. Cep telefonlarınıza yüklemek istediğiniz uygulamaları mutlaka resmi uygulama mağazalarından (Google Play, Apple Store gibi) indirin. Resmi olmayan uygulama mağazalarından veya internet sitelerinden indireceğiniz uygulamalar nedeniyle telefonunuza virüs bulaşabilir. Ayrıca, telefon rehberiniz, size gelen SMS’ler ve bankacılık bilgileriniz ele geçirilebilir.”

    ‘GÜVENİLİR SİTELERDEN ALIŞVERİŞ YAPIN’

    Soner Canko, elektronik ticaretin son dönemde yaygınlaşmasıyla bu alandaki dolandırıcılık olaylarında artış yaşandığına dikkati çekti.

    Bu konuda tüketicilere uyarılarda bulunan Canko, “Alışveriş yapacağınız siteyi iyice araştırın. Bilinen ve güvenilir bulduğunuz alışveriş sitelerinden alışveriş yapın. SMS’le iletilen tek kullanımlık şifrelerin bulunduğu mesajlarda, iş yeri adı ve tutar bilgilerini mutlaka kontrol edin.” dedi.

    Dolandırıcıların ATM’lerde bazı mekanizmalar kurarak kartları kopyaladığını belirten Canko, ATM’lerden işlem yaparken de dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
    ATM’lerde işlem yaparken kimseden yardım talep edilmemesi, banka görevlileri dahil şifrenin kimseyle paylaşılmaması gerektiğini vurgulayan Canko, “İşlem yaptığınız ATM’de özel olarak yerleştirilmiş bir cihazdan şüphe duyarsanız derhal bankanıza haber verin. Kartınızın, çekmek istediğiniz paranızın ATM’de sıkışması durumunda kendi telefonunuzdan derhal bankanızı arayın. Kartınızı kapattırmadan ATM başından ayrılmayın. Bu tip durumlarda size yardımcı olmak isteyen kişilere karşı dikkatli olun.” şeklinde konuştu.

    Kaynak: (AA)
  • Milyonluk eserleri çaycıya boyatan müdür hakkında karar çıktı

    Bakanlık, Gündoğdu’ya 12 Şubat 2014’te DÖSİMM işçisi ve müzenin çay ocağında görevli bulunan Erol Öztürk’e restoratör olmamasına rağmen verdiği talimatlar ile müzede bulunan eserlerde hasar ve değer kaybına neden olduğunu, 25 adet tabloya yapılan hatalı müdahaleler sonucu 7 milyon 239 bin 500 TL kamu zararı meydana getirdiği gerekçesiyle dava açmıştı. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, bakanlık bu bedelin Gündoğdu’dan tahsilini talep etmişti.

    Bilirkişi, çerçevelerini müze çaycısının boyadığı Diyarbakırlı Tahsin’in ‘Sultan Ahmet Çeşmesi’, Mahmut Celayir’in ‘Müdahale’, Fausto Zonaro’nun ‘Genç Kız Portresi’ gibi eserlerde 1.996 lira 20 kuruşluk zarar oluştuğu yolunda rapor verdi.

    ALTI ESER YER ALDI

    Mahkeme, konuyu bilirkişilere sordu. 10 Mayıs 2015’de hazırlanan ilk bilirkişi kurulu raporunda Gündoğdu’nun Bakanlık Resim ve Heykel Müzeleri Yönetmeliği hükümlerine aykırı davranması sonucu 25 eserden sadece Diyarbakırlı Tahsin’in ‘Sultan Ahmet Çeşmesi’, ‘Tophane’de Cumhuriyet Vapuru’ eserlerinde yüzde 10, Mahmut Celayir’in ‘Müdahale’, Şevket Dağ’ın ‘Valide Han’, Bahriyeli İsmail Hakkı’nın ‘Denizde Fırtına’ eserlerinde yüzde 5 ve Fausto Zonaro’nun ‘Genç Kız Portresi’ adlı eserinde yüzde 10 oranında değer kaybı oluştuğu tespitinde bulunmuştu.

    Mahkeme, ilk bilirkişi raporuna itiraz sonrasında yeni bir bilirkişi kuruluna başvurdu. 10 Mayıs 2016’da hazırlanan yeni kurul raporunda ise ilk raporda belirtilen değer kayıpların eserlerin müzeye teslim edilmeden önceki görsellerinde de yer aldığı belirtildi. Resimlerdeki hasarın Gündoğdu ve diğer çalışanlara atfedilen kusurlu davranışa dayanmadığı vurgulandı. Raporda, Gündoğdu’nun restorasyon kurallarına aykırı olarak uzman olmayan müze çalışanına çerçeveleri boyatmasından dolayı kusurlu bulunduğu kaydedilerek, “Buna ilişkin zarar da uzman bir restoratör tarafından bin 996.20 TL’ye restore edilebilecektir” denildi.

    OY BİRLİĞİ İLE KARAR

    Bakanlık son olarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’ne istinaf başvurusuna gitti. Mahkeme, 9 Şubat 2017’de verdiği kararda da Gündoğdu’nun çerçeve dışındaki zararlardan sorumlu tutulamayacağını kaydederek, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğuna hükmetti. Bakanlık, mahkemenin istinaf başvurusunu esastan reddetmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne temyiz başvurusunda bulundu. Daire de 4 Haziran 2018’de “verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğini” belirterek, oy birliği ile temyiz itirazlarının reddine karar verdi.

  • RTÜK ‘Cin’ kelimesini yasakladı

    Müge Anlı, RTÜK’ün ‘cin’ kelimesini yasakladığını, bunun yerine ‘3 harfliler’ ifadesinin kullanılması gerektiğini söyledi.

    MÜGE ANLI: ‘CİN’ KELİMESİ YASAKLANDI

    ATV ekranlarında ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programını sunan Müge Anlı, sunumu esnasında ‘cin’ kelimesinin yasaklandığını bunun yerine ‘3 Harfliler’ denilmesi gerektiğini söyledi.

    Anlı sunumu esnasında “Çocuğun içinde, RTÜK yasakladığı için söyleyemiyorum, ‘3 Harfliler’ olduğu söylenmiş” ifadelerini kullandı.

    Programın devamında ise yayına bağlanan bir konuğun ‘cin’ kelimesini kullanması üzerine Anlı, “Ama yani kullanmayın o kelimeyi lütfen beyefendi. Bizim başımızı RTÜK’le belaya sokmayın lütfen. O kelime yasaklı. İki saattir boşuna mı ‘3 harfli’ diyoruz biz.” dedi.

  • Kırgız kadına akılalmaz işkence! ‘Sen bizim kölemizsin’

    Kırgızistan’da yaşayan Fatima K., iddiaya göre, daha önceden tanıdığı K.Z. tarafından Side Mahallesi’nde oturan ve geçirdiği trafik kazası nedeniyle bir ayağı sakat kalan Anastasia Krasiuk’un çocuğuna bakması için Türkiye’ye çağrıldı. Geçtiğimiz yıl 10 Ağustos günü Antalya’ya gelen Fatima K., Anastasia Krasiuk’un Side’deki evine yerleşti. Ancak birkaç gün sonra Krasiuk ve K.Z., Fatima K.’ya fuhuş yapmasını teklif etti. DHA’nın haberine göre, iki kadın, teklifi kabul etmeyen Fatima K.’yı pasaportuna el koyarak, dövdü. İkisi de Rus asıllı Kırgız olan Anastasia Krasiuk ve K.Z., kadına, şiddet uygulayıp, ölüm tehditlerinde bulundu. Fatima K. fuhuş yapmak zorunda kaldı.

    EVDEN KAÇIP JANDARMAYA SIĞINDI

    Geçtiğimi pazartesi gecesi fuhuş yapmak istemediğini söyleyen Fatima K., bir kez daha dayak yedi. Yediği dayaktan bayılan Fatima K., kendine geldiğinde evde kimsenin olmadığını gördü. Pencereden çıkarak, evden kaçtı ve jandarmaya sığındı.

    ‘YEMEK VERİRSEK YİYECEKSİN, VERMEZSEK AÇ DURACAKSIN’

    Jandarmada başından geçenleri anlatan Fatima K., hastanede tedavi altına alındı. Fatima K., ifadesinde, “Dövdükleri ve ölümle tehdit ettikleri için fuhuş yapmak zorunda kaldım. Bana ‘Sen bizim kölemizsin, istediklerimizi yapacaksın. Sana yemek verirsek yiyeceksin, vermezsek aç duracaksın’ diyorlardı” dedi.

    ‘KENDİME GELDİĞİMDE SAĞ BİLEĞİMDE KESİK OLDUĞUNU GÖRDÜM’

    En son pazartesi gecesi saat 23.00 sıralarında fuhuş yapmak istememesi nedeniyle kadınların kendisine saldırdığını anlatan Fatima K., “K. yanıma gelerek saçlarımdan tutup, beni yere attı. Tekme ve yumrukla vurmaya başladı. Anastasia da yüzümü defalarca tekmeledi. Bayıldım. Kendime geldiğimde sağ bileğimde kesik olduğunu, kanadığını gördüm. Kanamayı durdurmak için sardım. Evde kimsenin olmadığını anlayınca pencereden çıkıp, jandarmaya geldim” diye konuştu.

    TUTUKLANDI

    Jandarma ekipleri, Anastasia Krasiuk’yı perşembe günü evinde gözaltına aldı. Olaydan haberinin olmadığını iddia eden Krasiuk, ‘insan ticareti’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

    KAÇMAYA HAZIRLANIRKEN YAKALANDI

    Olaydan sonra kaçan K.Z. ise dün akşam saatlerinde saklandığı evde, yurt dışına çıkmak için bavullarını hazırlarken yakalandı. Jandarmada fuhuş yaptığını kabul eden ancak Fatima K.’yı dövmediğini öne süren K.Z. adliyeye sevk edildi.

  • Erdoğan: “Çiftçilere 2 Milyar 35 Milyon Liralık Destek Verilecek”

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Programı’nda konuşuyor.

    Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    Biz İzmir’i gönül coğrafyamızın kalbi olarak görüyoruz. Anadolu’nun istiklale kavuştuğu yer İzmir’dir. Türkiye’nin 81 ilinden gelip İzmir’i yurt edinen kardeşlerimiz birlik ve beraberlik içinde yaşıyor. İzmir aslan yatağına sokulmaya çalışılan tilkilere karşı mücadeleye hazır mıyız? Dışarıdaki ve içerideki alçakları muradına erdirmemek için gece gündüz çalışmaya hazır mıyız?

    2018’in ilk üç çeyreğinde yüzde 4,5 büyüdük. Dün ihracat rakamları açıklandı. İhracatta 168,1 milyar dolarla cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Hedefimiz 170’i yakalamaktı ama kılpayı geride kaldık. İstihdamda 2018’in 10 ayında 1 milyon kişinin üzerinde artış sağladık. Son 16 yılda İzmir’e 67 katrilyon yatırım yaptık. İzmir’i hiçbir zaman ihmal etmedik. En fazla milletvekilini biz çıkarmadık demedik. Çünkü bu yatırımların yapılması gerekliydi.

    İzmir vahşi depolamayla bu asırda çöp depolaması yapıyor. İzmir’e bu yakışır mı? Ben 94 yılında belediye başkanı olduğumda da vahşi depolama vardı. CHP çöp, hava kirliliği, yolsuzluk, rüşvet demektir. İstanbul’da hemen modern depolamalara geçtik. İnşallah Nihat Zeybekci kardeşimin belediye başkanı olmasıyla bu vahşi depolamalar yerini modern depolamaya geçilecek. Bunlar çevrecilikten anlamaz.

    İstanbul İzmir arasını 3,5 saate indirecek otoyolun tamamı bu yıl bitiyor. Kim yapıyor, AK Parti. İzmir-Ankara YHT’nin inşası sürüyor. İzmir’de yapımı devam eden 21 yol projemiz bulunuyor.

    ÇİFTÇİYE 2 MİLYAR LİRALIK DESTEK VERİLECEK

    İzmirli çiftçilere toplamda 3,5 katrilyon tutarında tarımsal destek verdik. Bu ay sonuna kadar ocak içinde ödenecek tarımsal desteklerin müjdesini veriyorum. Fark ödemesi, buğday, mısır, çeltikte 550 milyon TL, buzağı desteği ödemeleri 525 milyon TL, çiğ süt desteği ödemeleri 340 milyon TL, yem bitkileri desteği 269 milyon TL, sertifikalı tohum desteği 100 milyon TL, diğer desteklemeler 167 milyon TL. Toplam 2 milyar 35 milyon TL.

  • Otobüs Şoförünü Dakikalarca Yumrukladı

    Edinilen bilgiye göre, Trabzon Büyükşehir Belediyesi yolcu otobüsünü kullanan şoför Mustafa G., Ortahisar ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde İsmet Paşa İlköğretim Okulu’nun önünde bulunan durakta yolcularını almak üzere durdu. Bu sırada otobüse binen yolcu R.B, Trabzon Kartı’nı cihaza okuttu. Ancak bakiyesinin olmadığı uyarısı üzerine şoföre para vermek istedi. Ancak şoför Mustafa G. para kabul edemediklerini, yolculardan birinin kartını okutması karşılığı yolcuya para vermesini istedi. Bu sırada şoföre tepki gösteren R.B ile şoför arasında tartışma çıkarken, tartışmanın ardından söz konusu yolcu otobüs şoförünü yumruklamaya başladı. Başka bir yolcunun şahsa engel olmasına rağmen sinirlerine hakim olamayan yolcu şoförü darp etmeyi ve yumruklamayı sürdürdü. Şoför Mustafa G. yüzüne aldığı darbeler sonrasında yaralanırken, diğer yolcuların da araya girmesi ile saldırgan şahıs otobüsten aşağıya indirildi. Bölgeye kısa sürede gelen polis ekipleri söz konusu şahsı gözaltına alırken, her iki şahsın birbirlerinden şikayetçi olduğu öğrenildi.
    Şoför Mustafa G.’nin sağlık kontrolünde burnunun kırıldığı belirlendi.