Kategori: Türkiye

  • İzmir’de iki kişi elektrik akımına kapıldı

    İzmir’de iki kişi elektrik akımına kapıldı

    Olay, dün Konak ilçesi Alsancak semtinde meydana gelmişti. Kentte etkili olan şiddetli yağış cadde ve sokakları göle çevirirken, bu sırada Özge Ceren Deniz (23) ve İnanç Öktemay (44) yağmura yakalandı. Yoldaki su birikintisinden karşıya geçmek isteyen Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay, suda elektrik akımına kapılmış ve hayatını kaybetmişti.

    2 arkadaşın ölüme gittiği anların görüntüleri ortaya çıktı

    Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın hayatını kaybettikleri anların güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde 23 yaşındaki Özge Ceren Deniz’in karşıya geçmek isterken mazgalın bulunduğu noktada akıma kapılarak düştüğü, bu sırada arkadaşı İnanç Öktemay’ın da yardım etmek isterken akıma kapıldığı anlar yer aldı. Kamera görüntülerinde ayrıca, bölge esnafının da yardım etmeye çalıştığı görülüyor.

    Mazgallardan daha öncede dumanlar çıkmış, belediye çalışma yapmış

    Öte yandan, 9 Ocak 2024 dönemine ait görüntülerde ise yine yağmur sırasında mazgalların olduğu noktada dumanların çıktığı kameralarca kaydedildi. Bir başka görüntü olan 4 Ocak 2024 tarihinde ise belediye ekiplerinin bölgede balyozlarla çalışmalar yaptığı görüntülerde yer alıyor.

    23 yaşındaki Deniz, tıp fakültesi 5. sınıf öğrencisiydi

    Hayatını kaybedenlerden Özge Ceren Deniz’in, İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi olduğu öğrenilirken, kendisine yardım etmek isterken akıma kapılıp hayatını kaybeden İnanç Öktemay ile de İzmir Müzisyenler Derneği’nden arkadaş oldukları belirtildi. Öktemay’ın da İzmir’de esnaflık yaptığı öğrenildi.

    Bölgede incelemeler devam ediyor

    Olayın yaşandığı bölgeye gelen elektrik firması yetkilileri ve İzmir Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, bölgede incelemelerde bulunuyor. Yetkililer, ilk olarak kanalizasyon çevresinde elektrik kaçağının olduğu şüphesiyle kazı çalışması yaptı. Ekipler yine bölgede de cihazlarla elektrik kaçağı olup olmadığını kontrol etti.

    Avukat Sırma: “İhmaller var”

    Bölge esnafı ise daha önce defalarca elektrik kaçağını şikayet ettiğini söyledi. Bölgede incelemelerde bulunan Avukat Çiçek Sırma da, olayda ihmallerin olduğunu ifade etti. Şikayetlere rağmen önlem alınmadığını aktaran Sırma, “Rögardan elektrik akımının geçtiği sabit olup, daha öncede elektrik kabloların yanması nedeniyle rögardan dumanlar çıkmaktadır. Olayın marketle bir ilgisinin olmadığı açık. Bu sorumlular bilirkişilerce tespit edilecektir” dedi.
    Hayatını kaybeden Özge Ceren Deniz’in memleketi Osmaniye’de defnedileceği öğrenilirken, İnanç Öktemay’ın ise bugün Buca ilçesinde toprağa verileceği öğrenildi.

  • Nüfus müdürlükleri KPSS dolayısıyla hafta sonu da hizmet verecek

    Nüfus müdürlükleri KPSS dolayısıyla hafta sonu da hizmet verecek

    Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, “14 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleştirilecek 2024 KPSS Genel Yetenek-Genel Kültür/Eğitim Bilimleri sınavı için nüfus müdürlüklerimiz açık olacaktır. İşlemler randevusuz olarak gerçekleştirilecektir” ifadeleri yer aldı.

  • “Tasarruf yok, yatırım var”

    “Tasarruf yok, yatırım var”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden en çok etkilenen 11 ilden biri olan Gaziantep’in Nurdağı ilçesine gelerek Deprem konutlarında incelemelerde bulundu. Bakan Kurum, Deprem bölgesinde herhangi bir tasarrufun olmadığını yatırımın olduğunu vurguladı.

    “Yılsonuna kadar 200 bin konutu teslim etmiş olacağız”

    Bakan Kurum, “Bu deprem 21. yüzyılın en büyük felaketi asrın felaketi dediğimiz felaket ama o günün ilk anından itibaren de asrın dayanışmasıyla birlikte 21. yüzyılın en büyük deprem dönüşüm seferberliğini yürütüyoruz. Bir yandan yerin üstünde işte şu anda içinde bulunduğumuz o gün için yıkılmış ağır hasar görmüş yerlerimizde dükkanlarımızı ticari iş yerlerimizi, kreşlerimizi yapıyoruz. Konutlarımızı vatandaşımızın ülkenin ihtiyaçları doğrusunda talepleri doğrultusunda inşa etmeye gayret gösteriyoruz. Şehrin kalıcı altyapısını güçlendirecek adımlarımızı atıyoruz. Şu ana kadar 11 ilimizde 276 bin konutun inşasına başladık ve bu çerçevede 76 bin konutumuzun teslimini gerçekleştirdik. İnşallah bundan sonraki süreçte her ay 25-30 bin konutun teslimini gerçekleştirecek ve yılsonuna kadar 200 bin konutu afetzede kardeşlerimize 11 ilde teslim etmiş olacağız. 2025 yılına geldiğimizde 11 ilde evine girmeyen depremzede kardeşimiz kalmayacak ve 2025 yılında tüm deprem bölgesi artık afet bölgesi olarak anılmayacak. Bölgenin Anadolu’nun parlayan yıldızı olarak bölgenin cazibe merkezi olarak yine burada turizmin devam ettiği, yine burada ticaretin devam ettiği şehirler ilçeler olarak alınacak” dedi.

    “Deprem bölgesinde herhangi bir tasarruf söz konusu değildir”

    Bakan Kurum, “Devletimiz Cumhurbaşkanımızın talimatları çerçevesinde yapılması gereken tüm yatırımları yapmaktadır. Deprem bölgesinde herhangi bir tasarruf söz konusu değildir. Burada vatandaşımızın ihtiyacı neyse burada şehrin bizden beklentisi neyse o ihtiyaçlarını giderecek adımlar kararlı bir şekilde atılmaktadır. Bunu Hazine ve Maliye Bakanımız geçtiğimiz hafta açıkladı. Ben kendisine de teşekkür ediyorum. İnşallah tüm bakanlıklarımızla birlikte bu konutları yapımını gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.
    Gaziantep özeline baktığımızda değerli arkadaşlar şu ana kadar 14 bin 710 konutumuzu iş yerimizi teslim ettik. Bugün Nurdağı‘ndan İslahiye‘ye Şahinbey’den Şehitkamil‘e Araban’a kadar evlerimizi teslim edeceğiz. Köylerimizde, 32 bin 299 konut ve işyerimizin yapım çalışmaları süratli bir şekilde devam etmektedir. Çevre düzenlemesi ile bahçesiyle örnek şehircilik modellerini olacağı her türlü Zemin iyileştirmeleri yapıldı. Bilim insanlarımızın ışığında bilgileri ve onların önerileri doğrultusunda yaptığımız çalışmaları inşallah devam ettireceğiz.

    “Kahramanmaraş’a müjde vermek istiyorum”

    Bakan Kurum, “Buradan Kahramanmaraşlı hemşerilerimize verdiğimiz bir sözü yerine getirdiğimizin müjdesini de vermek istiyorum. Kahramanmaraş Onikişubat ilçesi Boğaziçi bölgesinde heyelan riski nedeniyle “uygun olmayan alan” olarak belirlenmiş bir bölgemiz vardı. Bilim insanlarımız; 6 ay boyunca bölgeyi tüm detaylarıyla çalıştılar. Biz de bilimsel raporun sonucunu bu hafta açıklayacağımızın sözünü vermiştik. Bilimsel raporun sonucuna göre; söz konusu alan üzerinde, heyelan topuğunun da içinde yer aldığı eğimin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Halihazırda üzerinde yapılaşma bulunmayan alanda izlemelerin 6 ay daha devam etmesine karar verilmiştir. Diğer taraftan, Boğaziçi bölgesindeki yapılaşmanın bulunduğu alanlarda tüm inceleme ve izlemeler de tamamlandı. Alanda risk oluşturacak önemli kaymaların olmadığı tespit edildi. Bilim insanlarımızca bu alan içinde iksa, iyileştirme, heyelan kazığı gibi önlemler alınmak suretiyle yapılaşmaya gidilebileceği sonucuna varılmıştır. Kahramanmaraş’ımıza, afetzede kardeşlerimize hayırlı olsun diyorum” ifadelerine yer verdi.

  • “Yüzyılın en büyük konut seferberliği”

    “Yüzyılın en büyük konut seferberliği”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden en çok etkilenen 11 ilden biri olan Gaziantep’e geldi. Bakan Kurum AFAD Binası Toplantı Salonunda Koordinasyon Toplantısına katıldı. Bakan Kurum açıklamalarda bulunarak, Hep birlikte yüzyılın en büyük konut yapım seferberliğini yürüttüklerini söyledi.
    Bakan Kurum, “Bugün burada bulunmaktan dolayı mutluyum. Ne zaman Gaziantep’e gelsek hamdolsun bu aziz şehir bizi bir kardeşi, bir evladı gibi bağrına basıyor ve burada kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Allah tüm Gaziantepli kardeşlerimizden razı olsun diyorum. Tabii en büyük gayemiz Gaziantep’te afetzede kardeşlerimizin yaralarını sarmak. Gaziantep’in Nurdağı’nı İslahiye’yi asla ve asla hem 6 Şubat’ta hem bugün hem de bugünden sonra yalnız bırakmadık. Hızlı bir şekilde orada el ele milletimizle el ele inşallah bu süreçleri yürüteceğiz. Deprem üzerinden 46 gün geçmişken burada yapmış olduğumuz çalışmalar neredeyse bakanlığımızın üssü gibi bu bölgeyi kullandık. 46 günde tüm dünyaya örnek olacak eşi benzeri görülmemiş bir seferberlik anlayışıyla 11 ilimizde 180 bin konutumuzun temelini attık ve bu inançla çalışmalarımıza başladık. Hiçbir kimseyi, hiçbir ilimizi birbirinden ayırmadık. Nerede bir yıkım varsa nerede vatandaşımızın bizden bir talebi varsa oraya koşmaya çalıştık. Vatandaşımızın taleplerini doğrudan kararlarımıza yansıttık ve sorunun değil çözümün aktörü olmaya gayret gösterdik” dedi.

    “21. yüzyılın en büyük konut yapım seferberliğini yürütüyoruz”

    Bakan Kurum, “Dünde ifade ettim asrın felaketini yaşadık 6 Şubat’ta ama hep birlikte bugün 21. yüzyılın en büyük konut yapım seferberliğini, deprem dönüşüm seferberliğini yürütüyoruz. Bu anlamda ilçe, ilçe köy, köy yapılması gerekenleri bir taraftan yerin üstünde konutuyla, ticari ünitesiyle, oradaki sağlık tesisleriyle vatandaşımızın ihtiyacı olan birimleri yaparken diğer taraftan da yine yerin altındaki altyapıyı, kanalizasyonu, içme suyunu yine bu altyapıları yapmak suretiyle ilçelerimizi, köylerimizi, şehirlerimizi ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. 11 ilimizde 276 bin konutun inşası devam etmektedir. Bugüne kadar 76 bin konutun teslimi gerçekleşmiş ve inşallah bundan sonraki süreçte her ay 25-30 bin konutun teslimini planlıyoruz. Yıl sonuna kadar 200 bin konutun teslimini inşallah 2025 yılına geldiğimizde de İslahiye de yine Nurdağı’nda, Araban’da köylerimizde 11 ilimizde evine girmeyen depremzede kardeşimiz kalmasın istiyoruz. Bu anlayışla çalışıyoruz ve bu anlayışla bir yuvamızı bir saat daha erken verebilmek için ekiplerimiz, arkadaşlarımız sahada bir fiil gece gündüz çalışıyor” şeklinde konuştu.

    “Gaziantep’te 14 bin 710 yeni yuvamızı, işyerimizi vatandaşlarımıza teslim ettik”

    Bakan Kurum, “Gaziantep özeline baktığımızda şu ana kadar 14 bin 710 yeni yuvamızı, işyerimizi vatandaşlarımıza teslim ettik ve bugün hala Nurdağı, İslahiye, Şahinbey ve Şehitkamil ilçelerimizde 32 bin 299 konutumuzun, yine işyerimizin inşası devam etmektedir. İnşallah Gaziantep’imize yeni yuvalarımızı, çevre düzenlemeleriyle, orada parklarıyla, oyun alanlarıyla, bütün kamu binalarıyla birlikte tasarlıyor. Yeni Nurdağı’nı, yeni İslahiye’yi, oradaki sanayisiyle, orada turizmin yeniden canlandığı, ticaretin yeniden orada gün yüzüne çıktığı bir anlayışla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bunu yaparken de hep birlikte karar alıyor, hep birlikte bu işlerimizi inşallah bitirmeye gayret gösteriyoruz. Buradaki her bir kardeşim, burada yaşayan her bir vatandaşımız bize deprem şehitlerinin emanetidir anlayışıyla çalışıyor. Şehitlerimizin emanetine sahip çıkabilmek, milletimizi yalnız bırakmamak adına da bu çalışmaları hep birlikte yürütüyoruz. Yatırımcılarımızın yeni sanayi yerlerinin yapımına ilişkin yeni yerleri açacağız. Burada istihdamı arttıracağız. Burada üretimi arttıracağız. Gaziantep yine ülkemizin, bölgemizin lokomotif şehri olmaya devam edecek. Çok daha güçlü bir Gaziantep olacak. Yeni yatırımlarımızla burada hem bölgeye hem de şehre katma değer katmaya devam edecek. Buna ilişkin de kararlarımızı aldık. İnşallah hem organize sanayi bölgelerimizde yeni alanlarla hem de burada yaşayan vatandaşlarımızın, işçi ve emekçi kardeşlerimizin oturabileceği, iskan edebileceği alanlara ilişkin inşallah önümüzdeki süreçte büyükşehir belediyemizle ve ilçe belediye başkanlarımızla birlikte bu projeleri de gerçekleştireceğiz. Asrın felaketini hep birlikte yaşadık inşallah asrın kalkınmasını da yine birlikte yaşayacağız. 6 Şubatta tuttuğumuz o eli asla ve asla yalnız bırakmayacak ve el birliğiyle bütün şehirlerimizi bütün şehirlerimizin kalkınması için Anadolu’nun yeniden şaha kalkması için bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” diye konuştu.

  • Sıcak havalar yılan görülme vakalarını artırdı

    Sıcak havalar yılan görülme vakalarını artırdı

    Erzincan’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerine dönmesiyle yılan vakaları arttı. İtfaiye ekiplerince ve vatandaşlar tarafından ikametlere yakın noktalarda yakalanan yılanlar, tekrar doğal yaşam alanlarına salınıyor.
    Vatandaşlar sıcak havalarda yılanların daha çok görüldüğünü kaydettiler.

  • “Vergisini ödemeyen işletmeler inceleniyor”

    “Vergisini ödemeyen işletmeler inceleniyor”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Vergide adaleti artırmaya ve kayıt dışılığı azaltmaya yönelik çalışmaların aralıksız sürdüğünü belirten Şimşek, “Aylık harcamaları 5 milyon TL’nin üzerinde olup hiç gelir beyan etmeyen kişileri gerçek kazançlarını vergilendirmek üzere denetim kapsamına alıyoruz. IBAN veya “mail order” ödeme yönetimi ile tahsilat yaparak vergisini ödemeyen işletmeler de inceleniyor. Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet vererek haksız kazanç sağlayanların ve haksız rekabet oluşturanların takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • ‘Mercek-21’ operasyonu

    ‘Mercek-21’ operasyonu

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İl Jandarma Komutanlıkları ve İl Emniyet Müdürlükleri tarafından İstanbul, Adana, İzmir, Mersin, Gaziantep, Diyarbakır, Ankara, Konya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Antalya, Bursa, Samsun, Tekirdağ, Balıkesir, Sakarya, Aydın, Kocaeli, Muğla, Malatya, Aksaray, Kastamonu, Kayseri, Eskişehir, Düzce, Elazığ, Adıyaman, Denizli, Giresun, Hatay, Van, Mardin, Batman, Çorum, Ordu, Şırnak, Tokat, Zonguldak, Amasya, Kırıkkale, Manisa, Uşak, Karaman, Kilis, Kütahya, Osmaniye, Sinop, Afyonkarahisar, Erzurum, Kırklareli, Niğde, Rize, Siirt, Artvin, Bartın, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Burdur, Çankırı, Edirne, Karabük, Kırşehir, Sivas, Trabzon, Yalova, Ardahan, Hakkâri, Isparta, Muş, Nevşehir, Yozgat, Ağrı, Çanakkale ve Kars olmak üzere 75 ilde silah kaçakçılığına ve ruhsatsız silah taşıyan şahıslara yönelik “Mercek-21” operasyonları düzenlendi.
    Düzenlenen operasyonlar sonucu bin 33 ruhsatsız tabanca, 124 kurusıkıdan çevrilmiş tabanca, 92 uzun namlulu tüfek, 315 ruhsatsız av tüfeği olmak üzere toplam bin 564 silah ele geçirildi. Bin 819 şüpheli hakkında ise işlem yapıldı.
    En çok silah ele geçirilen ve şüpheli yakalan 5 şehir ise şu şekilde; “İstanbul’da 190 tabanca, 11 av tüfeği ele geçirildi. 245 şüpheli gözaltına alındı. Adana’da 73 tabanca, 5 av tüfeği ele geçirildi. 91 şüpheli gözaltına alındı. İzmir’de 63 tabanca, 19 av tüfeği ele geçirildi. 102 şüpheli gözaltına alındı. Mersin’de 44 tabanca, 4 av tüfeği ele geçirildi. 69 şüpheli gözaltına alındı. Gaziantep’te 43 tabanca, 9 av tüfeği ele geçirildi. 49 şüpheli gözaltına alındı.”

  • Dışişleri Bakanlığı’ndan İsrail Bakanına tepki

    Dışişleri Bakanlığı’ndan İsrail Bakanına tepki

    Dışişleri Bakanlığı, İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan sosyal medya paylaşımı hakkında yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın saygısızlık, yalan ve iftiradan ibaret açıklamalar yapmaya devam ettiği belirtildi. Bu tarz beyanların, bölgenin gerçek gündemini değiştirmesine izin verilmeyeceği belirtilen açıklamada, “İsrail Hükümeti, masum Filistinlileri öldürerek iktidardaki ömrünü uzatmaya çalışmakta; izlediği politikalarla bölgemizde huzursuzluk ve istikrarsızlığa neden olmaktadır. İsrail Hükümeti, Gazze’de uyguladığı zulme bir an önce son vermeli ve kalıcı ateşkese razı gelmelidir. Türkiye, Filistinlilerin haklarını savunmayı sürdürecektir” ifadeleri kullanıldı.

  • Kipaş Kağıt Fabrikası’ndaki yangın devam ediyor

    Kipaş Kağıt Fabrikası’ndaki yangın devam ediyor

    Dün akşam saatlerinde Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Sazlı Mahallesi yakınlarında bulunan Söke Kipaş Kağıt Fabrikası’nda başlayan yangın gece saatlerinde kontrol altına alınmıştı. Gece yarısı rüzgarın şiddetini arttırası ile yeniden kontrolden çıkan yangına tüm bölgeyi sardı. Onlarca dönüm kağıt atık depolama alanında istiflenmiş tüm kağıt blokların tutuşması sonucu binlerce ton atık kağıt alev alev yandı. Karadan müdahalenin gece boyunca devam ettiği yangına sabah havanın aydınlanması ile birlikte hava araçları da yeniden müdahale etti.

    Yangının bir an önce söndürülmesi için oluşturulan kriz masası ekiplerince çalışmalar devam ederken, yangına Aydın Büyükşehir İtfaiyesi başta olmak üzere, Muğla, Antalya, Denizli, İzmir ve Manisa’dan da söndürme ekibi sevk edildi.

    Söke ve çevresi duman altına kaldı

    Yaklaşık 16 saattir devam eden yangın nedeniyle bölge duman bulutu altında kalırken bir yandan da Söke ve çevresine kül yağmaya başladı.
    Kriz Masası verilerine göre, karadan 91 araç ve 333 personelin görev aldığı yangında söndürme çalışmaları devam ediyor.

  • “Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak”

    “Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO’nun 75. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) başkenti Washington’da düzenlenen Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinin ardından yurda döndü. Erdoğan, dönüş sırasında uçakta, zirveyi takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı.
    Zirve hakkında genel bir değerlendirme yapan ve zirvenin genel olarak faydalı geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör konusunda ödediğimiz bedelleri tüm dünya biliyor. Müttefiklerimizden teröre karşı verdiğimiz mücadelede samimi dayanışma beklediğimizi burada bir kez daha vurguladım. Ayrıca savunma sanayi ticaretinin önündeki kısıtlamaların süratle kaldırılması gerektiğini ifade ettim. Bildiğiniz gibi NATO’nun Vilnius Zirvesi’nde bütün müttefikler bu yönde taahhüt vermişlerdi. Aradan geçen sürede taahhütleri doğrultusunda gerekli adımları atan müttefiklerimiz de çoğunluktaydı. Ancak bazı NATO üyeleri verdikleri sözlere rağmen, menfi tutumlarını değiştirmedi. Bu duruma hem ilk oturumda hem de zirve esnasında gerçekleştirdiğim ikili görüşmelerde özellikle temas ederek, görüştüğüm liderlere bunları anlattım. “NATO müttefikleri arasında artık kısıtlamaları konuşmak istemiyoruz.” dedim. Ukrayna-Rusya savaşında ilk günden bu yana sürdürdüğümüz dengeli tavrımız zaten bütün liderlerce malum. Ukrayna gibi Rusya Federasyonu da bizim komşumuzdur. Güçlü bağlarımızın olduğu bir ülkedir. Her iki ülkeyle de çok boyutlu ilişkilerimiz mevcuttur. Savaşa rağmen bunların korunmasına da önem veriyoruz. Daha fazla kan dökülmeden diplomasiye dönülmesi ve müzakere zemini hazırlanması gerektiğine dikkat çektim. Bu doğrultuda İstanbul sürecini devam ettirmeye hazır olduğumuzu vurguladım. Bildiğiniz gibi Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte, NATO’nun yeni Genel Sekreteri olarak tayin edildi. Adaylık sürecinde ülkemizi ziyaret eden Rutte’ye hassasiyetlerimizi ve beklentimizi ifade etmiştim. Kendisinin bu istikamette hareket edeceğine inanıyorum. 1 Ekim’de görevi devredecek olan değerli dostum Genel Sekreter Jens Stoltenberg’le de tabiatıyla bir araya geldik. Son 10 yılda yaptığı özverili çalışmalar ve ülkemizle geliştirdiği yakın iş birliği nedeniyle teşekkürlerimizi ilettim. Zirve vesilesiyle birçok devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdim. Ziyaretimizin ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

    “Mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın gayreti içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusya’yı da Ukrayna’yı da rahatsız edebiliyor”

    “NATO’nun 75. yılı idrak edildi, dünyanın mevcut durumunda NATO’nun, iddialarına nispetle işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “savunma sanayii dahilinde yeni imkan ve yeteneklerin değerlendirilmesi” yönünde ikazlarda bulundu, siz de İstanbul’dan hareket ederken aynı şeyi söylediniz. Stoltenberg’in bahsettiği bu savunma kime karşı, neye karşı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya süratle bir değişim yaşıyor. Bu hızlı değişim içerisinde güçler özellikle büyük rol oynuyor. Güçlü olanların cirit attığı bir dünya düzeni ile karşı karşıyayız. Mesela Rusya, Çin ile dayanışma içinde. Bu durum Batı’yı ciddi manada rahatsız ediyor. Batı, Ukrayna’ya gerek parasal, gerekse ayni noktada bütün imkanlarıyla, silah, mühimmat dahil her türlü desteği veriyor. Bütün bu desteklere rağmen şu anda Ukrayna’da bekledikleri neticeyi henüz alabilmiş değiller. Bu noktada en büyük güvenceleri NATO’nun varlığı. NATO büyük bir güç ve onları biraz rahatlatıyor. Bu Batılı ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerika’nın yanında Almanya, Fransa, İngiltere gibi Batı ülkeleri yer alıyor. Böylece bu güç takviye oluyor. Bu takviyeye rağmen büyük güç rekabetinde arzu ettikleri neticeyi elde edemeyişleri bu ülkeleri ister istemez belli bir noktaya taşıyor. Burada Türkiye olarak bizim konumumuz ise farklı. Biz, hem Rusya hem Ukrayna ile iletişim halindeyiz. Bunu yaparken de mümkün olduğunca adilane yaklaşmanın gayreti içerisindeyiz. Bu durum zaman zaman Rusya’yı da Ukrayna’yı da rahatsız edebiliyor. Ama biz diyoruz ki, “Her ikiniz hem bize komşusunuz, geçmişten bu yana aramızda ciddi münasebetlerimiz var. Örneğin Karadeniz Tahıl Koridorunda adil bir adım attık. Rusya’nın da Ukrayna’nın da taleplerini karşıladık. “Batı’ya bu tahıl koridorundan aldıklarınızdan verin ama bunun yanında Afrika’ya da verin, Türkiye olarak siz de alın.” dediler. Biz de bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Şimdi diyoruz ki; tahıl koridorunu biz yeniden açalım. Şimdi bunun görüşmelerini hem Rusya hem Ukrayna’yla yapıyoruz. Henüz bu konuda bir netice alamadık. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le son görüşmem bunun üzerindeydi. NATO Zirvesinde Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski ile yine bu konuları görüştük. Ukrayna tarafıyla da tahıl koridorunu çalıştırmak istiyoruz. Temenni ederim ki bu koridoru yeniden işletmeye başlarız” şeklinde konuştu.

    “NATO içerisinde nevi şahsına münhasır bir yerimiz var. Peki NATO ile kurduğumuz münasebet ne kadar adil ve dengeli sizce? Fayda – maliyet analizi yaptığınızda, NATO’ya verdiklerimiz ve aldıklarımızı mukayese ettiğinizde bir mütekabiliyet mevzubahis mi?” sorusuna Erdoğan, “Bir fayda-maliyet analizinde Türkiye olarak biz mütekabiliyet ilkesine aykırı bir konuma düşmedik. Sadece terörle mücadelede NATO’yu duruma müdahale etme noktasında henüz netice alabilmiş değiliz. Bundan rahatsız olduğumuzu da Sayın Stoltenberg’e de defalarca ifade ettim. Bir NATO ülkesi olarak Batı’ya bu rahatsızlığımızı hep anlattık. Birinci derecede Almanya, Fransa, İngiltere, malum terörün belli ölçüde destek alanı buldukları yerler. Özellikle Almanya’ya bunları etraflıca anlattık. Mesela terörle mücadelede ülkemizin, dolayısıyla NATO’nun sınırlarının korunması ve tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında çoğu zaman yalnız bırakıldık. Bununla da kalınmadı, NATO’nun sınırlarını tehdit eden teröristlere bu tehditlerini güçlendirici yardımlar yapıldı, destekler verildi. Bunlar çok olumlu bir tablo olarak karşımıza çıkmıyor. Diğer taraftan Almanya’yla bizim şu anda Akkuyu Nükleer Santrali için gelmesi gereken türbinlerin Alman gümrüğünde bekliyor olması gibi bir sıkıntımız var. Bu, bizi ciddi manada rahatsız etmiştir. Bunu Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a ikili görüşmemde tekrar hatırlattım. Gerek Eurofighter Typhoon uçak alım talebimizin karşılanmaması, gerek türbin konusu, gerekse bizim firkateynlerimizde kullanılan bazı makinelerin alınması hususunda ortaya çıkan sıkıntıları aşmamız gerekiyor” cevabını verdi.

    “NATO Genel Sekreter yapılanmasında Türkiye’nin temsil edilmesi olağandır”

    “NATO Genel Sekreter Yardımcılığı konusu da gündemde. 2010-2013 yılları arası Türkiye’den Hüseyin Diriöz Genel Sekreter Yardımcılığı yapmıştı, 2016-2020 arasında da Tacan İldem aynı görevi yaptı. Yeni NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmede Türkiye’ye bir Genel Sekreter Yardımcılığı verilmesi talebiniz oldu diye biliyoruz. Bakışı nasıl, bu gerçekleşecek mi, gerçekleşirse belirlenmiş bir isim var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
    “NATO Zirvesi sonrası düzenlediğim basın toplantısında da açık bir şekilde ifade ettim. Bunun kararına ne ben veriyorum ne Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan veriyor. Bu konudaki talebimizi kendilerine ilettik. Sayın Rutte devir teslimden önce Türkiye’ye geleceğini söylemişti. Bu ziyaret gerçekleşirse orada tekrar bu konuları kendisiyle görüşeceğiz. Biz NATO’nun en önemli ülkelerinden biriyiz. İttifakın bir arada olması ve etkinliğini muhafaza etmesi için çok değerli katkılar sunuyoruz. Genel Sekreterlik yapılanmasında Türkiye’nin de böylesi bir makamda temsil edilmesi olağandır. Nitekim Sayın Rutte de böylesi bir makamın Türkiye’ye yakışacağını ifade etmişti. Biz ülkemizden bir ismin Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirilmesini sadece ülkemizin o makamda temsil edilmesi için değil, bu nazik dönemlerde NATO’ya büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz için de istiyoruz.”

    “Bizim için önemli olan F-16 talebimizin karşılanmasıdır”

    “Basın toplantısında da değindiniz ama F-35 meselesinin nasıl çözülecek, programa geri dönüş mü söz konusu ya da F-16’yla ilgili bir mahsuplaşma mı olacak?” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim burada önceliğimiz F-16 talebimizin karşılanması. Alt kümelerde farklı durumlar olabiliyor ama biz oradaki parasal ilişkileri pek gündeme almak istemiyoruz. Çünkü biz F-35 üzerinden zaten ödememizi yaptık. Hatta 5 tane F-35 hangara da alınmıştı ama ne yazık ki olay farklı gelişti ve daha sonra ABD, bizim F16’larımızı da vermeme noktasına dahi gelmişti. Son görüşmede ABD Başkanı Biden “3-4 hafta içerisinde F-16 sorununu çözeceğim” dedi. Bizim için bu noktada önemli olan F-16 konusudur. Bu uçakların ve parçalarının bize gelmesi halinde zaten bizim şu anda teknik kadrolarımız yeterlidir. Bu alanda bütün atölyelerimiz F-16 modernizasyonu konusunda çok çok başarılı. Bu süreci gerek biz, gerek ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız yakından takip ediyor ve kısa sürede netice alabilmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

    “Gerek Rusya, gerek Çin, hatta Belarus’la kırmadan, dökmeden münasebetlerimizi devam ettiriyoruz”

    “NATO Zirvesi öncesinde Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesi’ndeydiniz. Batı basınına baktığımızda da NATO üyesi ülkelerin liderleri arasında ‘Putin ile görüşebilen, tek lider’ olarak sizi tanımladılar ve yorumladılar. Türkiye bu açıdan uluslararası politika bakımından da önümüzdeki bu netameli süreç bakımından da nasıl bir denge politikası yürütüyor?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek Rusya, gerek Çin, hatta Belarus’la kırmadan, dökmeden münasebetlerimizi devam ettiriyoruz. Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile çok samimi bir havada görüştük. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le de, Belarus Devlet Başkanı Sayın Lukaşenko ile de güzel görüşmelerimiz oldu. Bütün bu temasların bana göre getirisi er veya geç olacak. Bunu göreceğiz. Bu arada bakan arkadaşlarımızın da görüşmeleri gerçekleşti. Partimizin üst düzey yönetimi Çin’deydi. Çin’de iktidar partisiyle üst düzey çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle ilgili arkadaşlarım bana brifing verdiklerinde “kendilerine çok üst düzey muamelesi yaptıkları.” aktardılar. Bu denli güzel ve başarılı bir ziyareti arkadaşlarımız gerçekleştirdi. Arkasından da biz Sayın Şi Cinping ile Astana’da bir araya geldik. Onunla bu şekilde görüşmelerimizi yaptık. Kendisi bizi yeniden Çin’e davet etti. Ben de kendisini ülkemize davet ettim. “Önümüzdeki yıl iade i ziyaretimi yapayım.” dedi. Bu şekilde de aramızdaki gerek siyasi, gerek ticari bütün bunları görüşme fırsatını da yakaladık. Şimdi büyük ihtimalle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısından sonra bizim bir Çin ziyaretimiz olabilir. Ama 2025’te de inanıyorum ki Sayın Şi Cinping, bize iade-i ziyaretini yapacaktır” şeklinde konuştu.

    “Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak”

    “Suriye ile ilişkilerin düzelmesine dair ‘Beşşar Esed’e davetimizi yapacağımızı belirtiyoruz’ dediniz. NATO Zirvesi sonrası düzenlediğiniz basın toplantısında da ‘daveti yaptık cevap bekliyoruz’ şeklinde bir yaklaşımınız oldu. Bu davetin Ankara, İstanbul gibi bir yerde mi, yoksa sınır hattında bir bölgede mi gerçekleşmesi öngörülüyor? Rusya’nın bu yakınlaşmaya nasıl baktığını biliyoruz ama ABD ve İran cephesiyle ilgili bir tavır, bir tepki söz konusu mu?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a verdim. Dışişleri Bakanım da şu anda muhataplarıyla görüşmek suretiyle işin bütün yol haritasını belirleyecekler. Ona göre de inşallah adımı atacağız. Biz Suriye’de adil bir barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak. Bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylüyoruz. Şu ana kadar bu süreç olumlu istikamette gelişti. Temenni ediyorum ki yakın bir zamanda somut adımları da atarız. ABD ve İran’ın da bu müspet gelişmelerden memnuniyet duyması ve çekilen onca acının son bulması için süreci desteklemesi gerekir. Biz komşumuzdaki yangını söndürmek için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız. Biz Suriye’de barış istiyoruz ve barışın yanında olan herkesi de bu tarihi çağrımıza desteğe bekliyoruz” şeklinde cevap verdi.

    “Süleymaniye yönetimi PKK ile aralarına mesafe koymadıkça bizim Süleymaniye’ye karşı tavrımızda bir değişiklik olmayacak, hava sahasına ambargo devam edecek”

    “Irak’ta PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarda terör örgütü üyelerinin köyleri, kasabaları, bazı yerleşim yerlerini ateşe vererek güneye çekildiklerine dair haberler geliyor. Kundaklama eylemleri yaptıkları ortaya çıktı. Bu saldırılarda da Bafel Talabani’ye yakın isimlerin de olduğu, onlara ait peşmergelerden isimlerin de olduğu haberleri çıktı. Bu konuda Erbil yönetimi tarafından açıklamalar da yapıldı. Milli Savunma Bakanlığımızın da son günlerde “kilit kapanıyor” paylaşımları oldu. Sahadaki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bizimle paylaşacağınız notlar var mıdır?” sorusu üzerine Erdoğan, “Irak ziyaretimizden sonra Irak yönetiminde ilk defa PKK ile mücadele konusunda sahada çok somut adımlar atıldığını gördük. PKK’nın faaliyetlerinin Irak’ta yasaklandığına dair açıklamayı Milli Güvenlik Kurulu’ndan geçirdiler. Şimdi bunun sahadaki yansımalarını görüyoruz. O ziyaretten sonra güvenlik güçlerimiz ile Erbil yönetiminin iş birliği memnuniyet verici. Irak’ta hem Savunma Bakanlığıyla hem de istihbarat örgütleriyle de iyi bir ilişkimiz var. Irak’taki kundaklama ve yangın faaliyetlerinin PKK tarafından yapıldığını, Irak İçişleri Bakanlığı resmi olarak açıkladı. Bunun üzerine de Erbil yönetimi bunu teyit edici açıklamalar yaptı. Bunlar yakın dönemde PKK ile mücadelede ilk kez ortaya çıkan gelişmeler. Dolayısıyla bu durum bizim açımızdan yeterli değil ama memnuniyet verici. Sonuçta ilerleyen bir süreç var. Irak’ta Süleymaniye yönetimi ile Erbil yönetimi arasındaki gerilim de devam ediyor. Erbil’e gittiğimizde de söyledik; Süleymaniye yönetimi PKK ile aralarına mesafe koymadıkça bizim Süleymaniye’ye karşı tavrımızda bir değişiklik olmayacak. Hava sahasına yönelik ambargo devam edecek. Biz onlara her vesileyle, “Süleymaniye tarafında bazı adımları atarsanız pozisyonumuzu değerlendiririz” dedik. Top şu anda onların sahasında” diye belirtti.

    “FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer”

    “Amerika Birleşik Devletleri’yle bir türlü istenilen düzeyde ilişki yürütemiyoruz. Özellikle PKK, PYD ve FETÖ’ye olan yaklaşımlarından dolayı güvenilmez bir müttefiklik ilişkisi yürütmeye çalışıyoruz. ABD’de yaklaşan bir seçim var Kasım ayında. Washington PKK, PYD’ye verdiği desteğin kılıfı olarak DEAŞ’la mücadeleyi ortaya koyuyor. Diğer yandan FETÖ’ye de kol kanat geriyorlar. Buna bir bahane bile uydurmuyorlar. Bu noktada ABD, Türkiye’yi kaybetmek pahasına sizce neyin hesabını yapıyor olabilir?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
    “Bu konuları NATO Zirvesi’nde Sayın Biden ile konuşamadık. FETÖ’yle şöyle hesap var, böyle hesap var, bu konulara girmedik. Şu anda zaten FETÖ ortada yok. Ne olduğu belli değil. Bir de üç buçuk ay sonra ABD’de bir seçim var. Bizim ajandamızda da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu var. Genel Kurul’da da dünya ne konuşuyor? Bunları göreceğiz. Biz de orada mesajlarımızı tekrar vereceğiz. İnşallah bu mesajlarla birlikte Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan hayırlı neticeleri elde ederiz diye düşünüyorum. Terör örgütleri ile Türkiye gibi bir müttefiki terazinin iki kefesine koyma düşüncesi bile baştan sakat bir yaklaşımdır. FETÖ, PKK gibi kuklalara desteğin, onları öyle ya da böyle kullanmanın bir bahanesi olamaz. FETÖ de PKK da komşunun tarlasına zarar vermek için ekilen zararlı otlara benzer. Komşunuz onlarla mücadelenin bir yolunu muhakkak bulur, tarlasından o zararlı otları temizler, ama o tohumlar bir şekilde sizin arazinize de sıçrar ve emin olun size de zarar verir. Yıllardır terörün bumerang özelliğini vurguluyorum. Çeşitli vesilelerle haklılığımız zaman içerisinde ortaya çıktı.”
    Bir gazetecinin “ABD Başkanı Biden’ın kendisine yönelik “çekil” baskısına karşı direneceğini düşünüyor musunuz? Direnir mi? Direnmeli mi? Bugün basın toplantısında cevap verdiniz ama Donald Trump’ı mı, Joe Biden’ı mı istersiniz?” sorusuna yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ortada bir gerçek var, o da şu; her şeyden önce Biden zaten “çekilmiyorum” dedi. Amerikan medyası şu anda kimi nereye getirecekler bunları bile açıklamaya başladı. Her iki isim de ABD halkından ikinci dönem için destek talep ediyor. Amerikan halkı iki ismin de başkanlık dönemlerinde yaptıkları ya da yapamadıkları işleri tartıp bir karar verecek. Bu kararı bekleyip göreceğiz” dedi.

    “Bugün itibariyle Filistin’i devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır”

    “Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un kararıyla gidilen erken genel seçimlerde, sandıktan birinci çıkan solcu Yeni Halk Cephesi ittifakının başlıca seçim vaatleri arasında Filistin devletinin tanınması yer alıyor. Eğer başarılı olurlar ise Filistin’e yönelik tutumları diğer Avrupa ülkeleri için de örnek teşkil eder mi?” sorusuna Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olarak şu anda kim hükümeti kiminle kuracak bunun kararını Fransa Cumhurbaşkanı Macron verecek. Şu anda koalisyon güçleri hangileriyse bunların hepsi de parlamentoda gereken çalışmaları yapacaklar ve bu konuda da nihai söz Macron’a ait. Diğer yandan tarihin doğru tarafında durmak isteyenlerin yapması gereken, Filistin’i devlet olarak tanımaktır. Hakkaniyetli, adaletli yaklaşım bunu gerektirir. Avrupa’da zaten Filistin’in haklılığının ve Filistin Devleti’nin tanınması sürecinin fitili ateşlenmiştir. En son İspanya’nın, Norveç’in, İrlanda’nın, Slovenya’nın aldıkları isabetli kararlar o kapıyı aralamıştır. Fransa’nın böylesi bir karar alması bizi memnun eder. Filistin’i tanıma kararı dünya barışına, huzura katkı sağlar. Bugün itibariyle Filistin’i devlet olarak tanımayan bütün ülkeler, vakit geçirmeden bu doğru kararı almalıdır. Hem bölgesel hem küresel barışın yolu, 1967 sınırlarında iki devletli çözümden geçmektedir” cevabını verdi.

    “Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz”

    “İran’da Cumhurbaşkanı değişti, Ermenistan’da Paşinyan barıştan yana cümleler kuruyor. Türkiye – Azerbaycan perspektifi Kafkaslarda barışı getirmek üzerine, bu bağlamda Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşması ve İran’ın Zengezur Koridoru’na bakışı konusunda neler söylersiniz? Ermenistan ile Azerbaycan barış anlaşması imzaladığı zaman o bölge tamamen barış iklimi olacak ve belki Ermenistan-Türkiye sınırının açılabileceğini işaret etmiştiniz. Bu da düşünülebilir mi?” sorusuna yönelik

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
    “Niye düşünülmesin. Yani biz bu konuda zaten Paşinyan’a her şeyi söyledik. Artık bütün yelkenleri barışa açmamız lazım. Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış yakında sağlanır diye umut ediyoruz. Bu barışı Türkiye olarak yürekten destekliyoruz. Zengezur Koridoru’nun açılması da bu barış anlaşmasını taçlandıracak ve tamamlayacak adımdır. Azerbaycan’ın da Ermenistan’ın da Türkiye’nin de bölgedeki diğer ülkelerin de refah ve huzuruna bu adımlar olumlu katkı sağlar. Bu kadar olumlu yönü bulunan kararların geciktirilmeden alınması ve gereğinin yapılmasını arzu ederiz. Bölgeden olumlu sinyaller geliyor, bunların müjdeli haberlere dönüşmesini temenni ediyoruz. Diğer ülkelerin de barış sürecine katkı sağlamak noktasında benzer bir yaklaşım ortaya koymaları kalıcı barışın bir an önce tesisi için önemlidir. İran Cumhurbaşkanıyla yaptığımız görüşmede Zengezur Koridoru konusunu konuşmadık. Biz sadece bu seçimi nasıl kazandığı konusunda değerlendirmeler yaptık. Türkiye-İran münasebetlerini çok daha farklı bir noktaya taşıyalım istiyoruz. Zengezur Koridoru özellikle Azerbaycan, Ermenistan ve İran herkesin çıkarına olacak stratejik koridordur ve bu koridor devreye girdiği anda İran da rahatlayacak, Azerbaycan da rahatlayacak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev için o koridor çok önemli. İnşallah oradaki raylı sistem devreye girdiği anda burada Azerbaycan çok çok rahatlayacak.”

    “Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız”

    “3. Dünya Savaşı riski hiç olmadığı kadar sık belirtilmeye başlandı. Siz son 2 büyük uluslararası zirveye katıldığınız. Şangay Zirvesi, sonrasında NATO Zirvesi. Bu iki zirvenin sonunda bu riskin yüksek olduğunu görüyor musunuz? Böyle bir kaygınız var mı? Eğer varsa bunu engellemek için hangi somut adımlar atılması gerekir?” sorusuna Erdoğan, “Doğrusu ben görmüyorum, görmek de istemiyorum. Dünyayı bundan önce savaşa sürükleyen gerekçeleri ve alınmayan önlemleri düşündüğümüzde bugün o hatalara düşmemeye özen göstermenin gerektiği ortadadır. Savaştan çok barışı söylemeli, barışı konuşmalıyız. Attığımız her adımı gerilim değil barış için atmalı, planlarımızı barışı sağlamak ve kalıcı hale getirmek üzere yapmalıyız. Bütün ülkelerin gerilim değil, barış ve huzur iklimini inşa edecek çabaları hayata geçirmesi gerekiyor” yanıtını verdi.