Kategori: Türkiye

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerle sohbet etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerle sohbet etti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere geldiği ABD’nin başkenti Washington DC’de temaslarına devam ediyor. Sabah saatlerinde zirvenin yapıldığı Walter E. Kongre Merkezi’ne gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında Müttefik ve Ortak Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı’na katıldı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç eşlik etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı öncesinde bazı liderlerle sohbet etti.

  • “2,1 milyar insan suya hasret ”

    “2,1 milyar insan suya hasret ”

    Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ulusal Su Kurulu’nun 2’nci toplantısına katıldı. Bakan Yumaklı, yaptığı konuşmada, 2023 yılının Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Ulusal Su Kurulu’nun kurulduğunu hatırlattı.
    Kurulun oluşturulma amacının su kaynaklarının tüm taraflarca etkin yönetimi ve verimli kullanımı için üst düzeyde koordinasyon ve iş birliğini sağlamak olduğunu belirten Bakan Yumaklı, Ulusal Su Kurulu 2’nci toplantısının hayırlara vesile getirmesini dilediğini aktardı.

    “2,1 milyar insan temiz suya hasret durumda”

    Küresel iklim değişikliğinin en çok su kaynaklarını tehdit ettiğine dikkati çeken Bakan Yumaklı, “Bugün, dünyada 80 ülke su sıkıntısı çekiyor. 844 milyon insan, içme suyu hizmetine erişemiyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazla olan, 2,1 milyar insan temiz suya hasret durumda” ifadesini kullandı.

    “Ülkemiz su kıtlığı riski taşıyan 25 ülke arasında sayılmakta”

    Türkiye’nin iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden bir tanesi olduğunun altını çizen Bakan Yumaklı, “Ülkemiz, Dünya Kaynakları Enstitüsü 2023 yılı değerlendirmelerine göre en fazla su kıtlığı riski taşıyan 25 ülke arasında sayılmaktadır” diye konuştu.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Suyumuzu korumakla vatanımızı korumak arasında mahiyet itibarıyla hiçbir fark yoktur” şiarından yola çıktıklarını söyleyen Yumaklı, ‘Suda Sıfır Kayıp’ ilkesi ile yola çıktık. Su kaynaklarımızı ulusal bilinçle korumak ve yönetmek üzere başlatmış olduğumuz ‘Su Verimliliği Seferberliğini’ emin adımlarla, hep birlikte sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
    Türkiye’nin tarımsal gayri safi milli hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ise ilk 10 içinde yer aldığını anlatan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Bu çalışmalar içinde; etkin arazi kullanımı, tarımsal üretim planlaması ve su yönetimi konuları, dünyadaki tüm ülkeler gibi bizim gündemimizin de ilk sırasında konularımız arasındadır. Suyu merkeze alan tarımsal üretim planlaması ile gıda arz güvencemizi garanti altına almayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

    Bakan Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bitkisel üretim odağında planlı üretim uygulamalarını eylül ayından itibaren yürürlüğe koymuş olacağız. Bakanlık olarak, tarımda israfı ve kayıpları önleyerek tarımsal verimliliği artıracak sulama otomasyonu yatırımlarını ülke geneline yaymak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Altyapısı uygun bölgelerde, yapay zekâ destekli sulama otomasyonu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Su kaynaklarımız için yapıcı ve kolektif adımlar atmaya mecburuz. Ülke olarak, su kaynaklarımızın akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi amacıyla, havza ölçekli yönetim yaklaşımını benimsiyoruz. Bu bağlamda, havza ölçekli planlar hazırlıyor ve bu doğrultuda tedbirler alıyoruz.”

    “Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi kurulmaya devam ediyor”

    Sakarya Havzası Nehir Havza Yönetim Planı ile Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı’nın onaylanmasının kurul tarafından gerçekleştirileceğini duyuran Bakan Yumaklı, “Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi TATUS’u, taşkın riski yüksek olan havzalarda kurmaya devam ediyoruz. Sistemin iyileştirilmesi ve 2028 yılında ülkemizin tamamında kurulması için çalışmalarımız sürüyor” şeklinde konuştu.

    “Kişi başı 150 litre ortalama su tüketiminin 2050 yılına kadar 100 litre altına düşürülmesi planlanıyor”

    Bakan Yumaklı, şu ifadelere yer verdi:
    “Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı hazırladık. 2030 ve 2050 yıllarına yönelik sektörel ve bireysel su verimliliği hedeflerini belirledik. Temel verimlilik uygulamalarına yönelik eylem planları oluşturulmuştu. Bu kapsamda; kişi başı 150 litre olan ortalama günlük su tüketimimizi, 2030 yılına kadar 120 litreye, 2050 yılına kadar ise 100 litrenin altına düşürmeyi hedefliyoruz.”

    “İçme suyu sistemlerinde ortalama yüzde 32 olan su kaybını 2030 yılında yüzde 25’e düşürmeyi amaçlıyoruz”

    Yumaklı, içme suyu sistemlerindeki su kayıplarını da minimuma indirmeyi amaçladıklarını belirterek, “İçme suyu sistemlerinde ortalama yüzde 32 olan su kaybını, 2030 yılında yüzde 25’e ve 2050 yılında ise yüzde 10’a düşürmeyi amaçlıyoruz. Mevcutta yüzde 50 civarında olan sulama randımanının, 2030 yılında yüzde 60, 2050 yılında ise yüzde 65’e yükseltilmesini hedefliyoruz. Endüstriyel üretimde 2030 yılına kadar yüzde 30, 2050 yılına kadar ise yüzde 50 su kazanımı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Bakan Yumaklı, şunlar kaydetti:
    “Hazırlanan Su Kanunu ve Taşkın Kanunu taslaklarının yasalaşmasıyla birlikte, su kaynaklarımızın bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi için önemli bir mesafe kaydetmiş olacağız. Bu düzenlemelerle, sürdürülebilir su politikasının temel prensipleri için yeni bir çerçeve çizilerek, kurumlar arasındaki yetki çakışmaları da ortadan kaldırılacak. İnsan gücü ve finansal kaynaklarının optimizasyonuyla birlikte, su kaynaklarımızın miktar ve kalite olarak etkin yönetimi sağlanacak. Amacımız, taşkın ve kuraklık risklerinin, afete dönüşmeden yönetimini sağlamak.”
    Öte yandan, Ulusal Su Kurulu’nun 2’nci toplantısına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Yumaklı’nın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.

  • Emine Erdoğan, Jill Biden’ın ev sahipliğindeki resepsiyona katıldı

    Emine Erdoğan, Jill Biden’ın ev sahipliğindeki resepsiyona katıldı

    ABD Başkanı Joe Biden’ın eşi Jill Biden, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi kapsamında Washington’da bulunan devlet ve hükümet başkanlarının eşlerine resepsiyon verdi. Ulusal Amerikan Tarihi Müzesi’ndeki resepsiyona katılan Emine Erdoğan, bina girişinde Jill Biden tarafından karşılandı. Davetliler, daha sonra “Entertainment Nation” başlıklı sergiyi gezdi. Sergiyi gezerken Emine Erdoğan, resepsiyona katılan diğer devlet ve hükümet başkanlarının eşleriyle sohbet ederek çevre, kültür, eğitim gibi konularda bilgi paylaşımında bulundu. Davet sonunda lider eşleri, ev sahipliği için Biden’a teşekkür etti. Serginin ardından toplu fotoğraf çekimi de yapıldı.

    Emine Erdoğan’dan resepsiyon sonrası sosyal medya paylaşımı

    Emine Erdoğan, resepsiyon sonrasında yaptığı sosyal medya paylaşımında, “Zirveler, ülkelerimiz arasındaki bağları güçlendirmek ve ortak değerlerimizi pekiştirmek adına büyük bir önem taşıyor. NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi vesilesiyle Washington’da lider eşleri ile bir araya geldik. ABD Başkanı’nın eşi Jill Biden ev sahipliğinde Amerikan Tarihi Ulusal Müzesi’ni ziyaret ettik. Tarihin ve kültürün harmanlandığı buluşma çerçevesinde değerli lider eşleri ile verimli sohbetler gerçekleştirerek, pek çok konuda fikir alışverişinde bulunduk” ifadelerini kullandı.

    Müze ABD tarihine ışık tutuyor

    Amerikan İhtilali’nden başlayarak siyaset, kültür, bilim ve teknoloji alanından kesitler sunan Ulusal Amerikan Tarihi Müzesi, Amerika’nın sömürgelerden bugüne kadar olan tarihsel geçmişini ve sosyal gelişimini yansıtıyor. Müzede Amerikan Milli Marşı’na ilham kaynağı olan Amerikan bayrağından Thomas Edison’un ampullerine, Yıldız Savaşları filmindeki C-3PO kostümünden Dallas dizisindeki J.R. Ewing’in şapkasına kadar çeşitli parçalar sergileniyor.

  • Bakan Kurum 3 günde 5 ili ziyaret edecek

    Bakan Kurum 3 günde 5 ili ziyaret edecek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde deprem bölgesinde ihya ve inşa çalışmalarını sürdüren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illere yönelik yoğun mesaisine devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’ı ziyaret eden Bakan Kurum, valiler, milletvekilleri, STK’lar, muhtarlar ve oda başkanlarının da bulunduğu il koordinasyon toplantılarına katılarak, asrın felaketi sonrası yapılan çalışmalarla ilgili bilgi almış, afet konutlarını yerinde incelemişti. Bakan Kurum, yarından itibaren ise 3 günde 5 ili ziyaret edecek. Yarın Adıyaman’a gidecek olan Bakan Murat Kurum, 13 Temmuz Cumartesi günü Gaziantep ve Kilis’i, 14 Temmuz Pazar günü ise Osmaniye ve Adana’yı ziyaret edecek.

    Bakan Kurum, ziyaretlerinde depremden etkilenen illerdeki yerel yöneticilerle görüşerek, afet konutlarını yerinde inceleyecek ve yetkililerden bilgi alacak. Vatandaşların ihtiyaç ve taleplerini de dinleyecek olan Bakan Kurum, afet bölgesine yönelik ziyaretlerine devam edecek.

  • “Enflasyonda en zoru geride kaldı”

    “Enflasyonda en zoru geride kaldı”

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

    Bakan Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar:

    Programın en önemli hedeflerinden birisi sürdürülebilir büyümedir. Bugün net ihracat katkısının pozitife döndüğü, iç talep makul düzeyde devam etti. İyi bir büyüme patikasıyla karşı karşıyayız. Önemli hedeflerden diğer sürdürülebilir cari açık. Cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkartacağız. Kalıcı olabilmesi için yapısal dönüşüme ihtiyaç var. Diğer bir konu mali disiplinin yeniden tesis edilmesi. Deprem hariç açığın milli gelire oranı sadece yüzde 1,6. Depremin gerektirdiği harcamaları bir kenara bırakırsanız mali disiplinde bir sorun yok. Açığın kendisi bir itki yaratıyor.

    Enflasyonla mücadele açığı aşağı çektiğimiz takdirde Merkez Bankası’nın elini güçlendirmiş olacağız. Kur riskini azalttık, borçlanmanın vadesini artırıyoruz. Uluslararası rezervlerde tarihi bir düzeltmeyle karşı karşıyayız. Bankalarla swapı neredeyse kapattık Swap hariç net rezerv eksi 61 milyar dolardan artı 18 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Net rezervlerdeki düzelme 80 milyar dolar civarına ulaştı. Daha önce bu türden iyileşmeyi 11 yılda sağlamışız, bu iyileşme bir yılda sağlandı. KKM 60 milyar doların altına indi. Temmuzda KKM’den çıkış çok daha hızlanacak. Türkiye’nin istikrar ve reform programı ile birlikte risk priminde dramatik bir düşüş yaşanmıştır.

    Son 1 yılda risk priminde daralma 450 puan civarında, benzer ülkelere göre risk priminde muazzam iyileşme var. Dış kaynağa erişimde sorun ortadan kalktı. Türkiye’nin makul maliyetlerle dış kaynağa erişiminde sorun, önemli ölçüde ortadan kalktı. Rezervlerdeki artışın büyük bir kısmı vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin programa olan güveni nedeniyle dövizden TL’ye geçişle açıklanır, üçte ikisinden fazlası bu. Enflasyonda en zoru geride kaldı. Tutarlılığı olan güçlü bir program uyguluyoruz.  Para politikası geciklemi bir şekilde dezenflasonu şekillendiriyor. Para politikasının inşası zaman alıyor. Enflasyon gelecek ay yüzde 60 civarına inecek. Yıl sonunda enflasyonda yüzde 42’ye kadar toleransımız var. Kamuda harcama disiplinini önemsiyoruz, bütün harcamaları gözden geçiriyoruz. Bazı programları, birimleri kapatacağız. Çalışanlarımızı vergide adaleti sağlamak için Gelir İdaresi’nde görevlendireceğiz. Kayıt dışılık ile mücadeleye başladık, eylem planı olmayacak, fiiliyatta bu olacak. Amacımız vergilendirilmemiş bir alan bırakmamak, vergide adalet ve etkinliği sağlamak. Yük hiçbir şekilde dar gelirlilere yüklenmeyecek.

  • “Terör devleti hayali gerçekleşmeyecek”

    “Terör devleti hayali gerçekleşmeyecek”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek’teki Srebrenitsa soykırımının 29. yıldönümü anma törenine bir video mesaj gönderdi. Srebrenitsa soykırımının 29’uncu seneidevriyesinin idrak edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan,”Bu hüzün dolu günümüzde şehitlerimizin kederli ailelerine ve tüm Boşnak kardeşlerimize şahsım ve milletim adına bir kez daha en içten taziyelerimi iletiyorum. Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı, büyük fikir, dava ve devlet adamı merhum Aliya İzzetbegoviç’in ‘Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır’ sözündeki hikmeti ve acı gerçeği aklımızdan çıkarmıyor. Benzer bir mezalimin dünyanın hiçbir yerinde tekrar yaşanmaması için Srebrenitsa’yı unutmayacağız ve unutturmayacağız. Şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun diyorum. Rabbim tüm şehitlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum. Srebrenitsa’da yakınlarını kaybeden annelerimizin ve kardeşlerimizin acılarının dün gibi taze olduğunun farkındayız. Her 11 Temmuz’da acıları yenilenen şehitlerimizin ailelerine ve Boşnak kardeşlerimize Mevla’dan sabrı cemil niyaz ediyorum” dedi.

    “40 bin masum insanın katledilmesini uluslararası kurum ve kuruluşlar tıpkı 29 sene evvel olduğu gibi sadece seyrediyor”

    Türkiye’nin eş sunucularından olduğu 11 Temmuz’un Srebrenitsa Soykırımını Anma Uluslararası Günü olarak ilan edilmesine dair karar tasarısının 23 Mayıs’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edildiğini belirten Erdoğan, “Bu kararın hazırlanmasından kabul edilmesine kadar tüm aşamalarında emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Srebrenitsa soykırımına benzer bir karanlığın dünyanın hiçbir yerinde tekrarlanmaması için bu kararın ibret olması gerektiğine inanıyoruz. Ancak 29 yıl önce Srebrenitsa’da yaşanan vahşetin bir benzerine bugün Gazze’de ve işgal edilmiş Filistin topraklarında Filistin halkı maruz kalıyor. 16 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 40 bin masum insanın katledilmesini uluslararası kurum ve kuruluşlar tıpkı 29 sene evvel olduğu gibi sadece seyrediyor. Tüm dünya olarak insanlık ve samimiyet imtihanından geçiyoruz. Şunun bilinmesini isterim; Gazze’deki barbarlığın sorumluları da aynı Srebrenitsa’da olduğu gibi uluslararası hukuk önünde er ya da geç hesap verecektir. Türkiye olarak adaletin tecellisi ve katliamın hesabının verilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Uluslararası mahkeme kararlarına rağmen Bosna Hersek’teki soykırımı hala inkar edenleri ve savaş suçlarını yüceltenleri esefle karşıladığımızı burada bir kez daha ifade etmek istiyorum” açıklamasını yaptı.
    Savaş sonrası evlerine geri dönen kişilere yönelik saldırı ve tacizleri de endişeyle takip ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hangi etnik kökenden olursa olsun her bir Bosna Hersek vatandaşının yaşadığı yerde kendisini emniyette hissetmesi için yerel makamların üzerlerine düşen görevi yapmalarını bekliyoruz. Bosna Hersek’te kalıcı barış ve istikrarın muhafazası için her türlü nefret söylemini artık tamamen geride bırakmalı, barış, hoşgörü ve uzlaşma kültürünü yaymanın yollarını aramalıyız. Bosna Hersek’te tüm kesimleri kapsayan bir iç uzlaşının hakim kılınması en samimi temennimizdir. Çatışma ve gerilimden kimsenin kazançlı çıkmayacağını herkesin aklında tutması gerekir. Türkiye, Bosna Hersek’in bir istikrar, barış ve refah havzasına dönüşmesi için üzerine düşeni yapmaya devam edecektir. Bosna Hersek’in toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve egemenliğine yönelik koşulsuz desteğimizi daima sürdüreceğiz. Sizlerden gönüllerinizi ferah tutmanızı bekliyorum” ifadelerini kullandı.

  • 2026 NATO Zirvesi Türkiye’de yapılacak

    2026 NATO Zirvesi Türkiye’de yapılacak

    ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen NATO Zirvesi’nde Kuzey Atlantik Konseyi Toplantısı’na katılan liderler, zirvenin sonuç bildirisini kabul etti.

    İttifakın 75. yılının kutlandığı zirve için Washington’da bir araya gelen müttefik ülke liderleri tarafından kabul edilen sonuç belgesinde, “Amerika Birleşik Devletlerine cömert misafirperverliği için şükranlarımızı sunuyoruz. Haziran 2025’te Hollanda’nın Lahey şehrinde ve müteakiben Türkiye’deki toplantıda bir araya gelmeyi bekliyoruz” denildi.

    “En önemli tehdit Rusya”

    NATO üyelerinin ittifak topraklarının her karışını birlikte savunma taahhüdünü yenilediği bildiride, müttefiklerin güvenliğine en önemli tehdidin Rusya olduğuna işaret edildi. Bildiride, “Rusya’nın Ukrayna’yı topyekûn işgali Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrarı sarsmış ve küresel güvenliğe ciddi zarar vermiştir. Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olmayı sürdürmektedir” denildi.

    Zirve öncesindeki hastane saldırısı kınandı

    Rusya’nın Ukrayna’daki savaşın tek sorumlusu olarak tanımlandığı bildiride, “Rus güçlerinin ve yetkililerinin insan haklarını istismar ve ihlalleri, savaş suçları ve diğer uluslararası hukuk ihlalleri cezasız kalamaz. Rusya binlerce sivilin ölümünden sorumludur ve sivil altyapıya geniş çaplı zarar vermiştir. Rusya’nın 8 Temmuz günü hastaneler de dahil olmak üzere Ukrayna halkına yönelik gerçekleştirdiği korkunç saldırıları mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Rusya BM Genel Kurulu kararları doğrultusunda bu savaşı derhal durdurmalı ve Ukrayna’daki tüm kuvvetlerini tamamen ve koşulsuz olarak geri çekmelidir. Kırım dahil, Rusya’nın Ukrayna topraklarının yasadışı ilhaklarını hiçbir zaman tanımayacağız” denildi.

    Ukrayna’ya 40 milyar avro asgari finansman

    NATO müttefiklerinin Rusya’ya karşı savaşında Ukrayna’ya benzeri görülmemiş siyasi, ekonomik, askeri, mali ve insani destek sağladığına dikkat çekilen bildiride, Ukrayna’yı destekleme kararlılığı bir kez daha teyit edildi.

    Bildiride, “Bu amaçla, Ukrayna’nın ihtiyaçlarını, ulusal bütçe süreçlerimizi ve müttefiklerin Ukrayna ile imzaladıkları ikili güvenlik anlaşmalarını dikkate alarak, önümüzdeki yıl içerisinde 40 milyar Euro tutarında asgari finansman ile Ukrayna’nın muvaffak olabilmesi için sürdürülebilir düzeyde güvenlik yardımı sağlama niyetindeyiz” denildi.
    Bildiride Ukrayna’ya yardım taahhütlerinin, adil yük paylaşımı sağlanması için ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları ölçü alınarak yerine getirilmesinin amaçlandığı not edildi.

    Çin’e uyarı

    Zirvenin sonuç bildirisinde Çin’e uyarı mesajı gönderilmesi de dikkat çekti. Çin’in Rusya ile “sınır tanımayan” ortaklığı ile Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının belirleyici bir destekçisi haline geldiği vurgulanan bildiride, “Bu durum Rusya’nın komşuları ve Avrupa-Atlantik güvenliği için oluşturduğu tehdidi arttırmaktadır. BM Şartı’nın amaç ve ilkelerini korumakla yükümlü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Çin’i, Rusya’nın savaş çabalarına verdiği tüm maddi ve siyasi desteği durdurmaya çağırıyoruz. Buna silah bileşenleri, teçhizat ve Rusya’nın savunma sektörüne girdi teşkil eden hammaddeler gibi çift kullanımlı malzemelerin transferi de dâhildir. Çin Halk Cumhuriyeti, Avrupa’da yakın tarihin en büyük savaşına çıkarlarını ve itibarını olumsuz etkilemeden destek sunamaz” denildi.

    Batı Balkanlar ve Karadeniz stratejik önemde

    Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgelerinin NATO için stratejik öneme sahip olduğu vurgulanan bildiride, “Bu bölgelerin güvenliğine ve istikrarına olan güçlü taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Reformları, bölgesel barış ve güvenliği desteklemek ve hem devlet hem devlet dışı aktörlerden kaynaklanan dezenformasyon, hibrid ve siber tehditler de dâhil olmak üzere habis etkilere karşı koymak amacıyla Batı Balkanlar ile siyasi diyaloğumuzu ve pratik işbirliğimizi geliştirmeye devam edeceğiz” denildi.

    Bildiride, “NATO öncülüğündeki Kosova Gücü (KFOR) de dahil olmak üzere NATO’nun Batı Balkanlar’da devam eden angajmanına bağlılığımızı sürdürüyoruz. Karadeniz bölgesinde güvenlik, emniyet, istikrar ve seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlayan bölgesel müttefik gayretlerine, uygun biçimde 1936 Montrö Sözleşmesi yolu da dahil olmak üzere, desteğimizin devam ettiğini bir kez daha teyit ediyoruz. Karadeniz’e kıyısı olan üç müttefikin Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubunu faaliyete geçirmesini memnuniyetle karşılıyoruz” denildi.

  • Kadir İnanır yoğun bakıma alındı

    Kadir İnanır yoğun bakıma alındı

    Yeşilçam’ın usta oyuncularından Kadir İnanır’ın (75) akciğerinde oluşan hafif enfeksiyon nedeniyle yeniden Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nde yoğun bakıma alındığı öğrenildi.

    AKCİĞERİNDE ENFEKSİYON OLUŞTU

    Usta oyuncunun hayat arkadaşı Jülide Kural yaptığı açıklamada, büyük bir rahatsızlık ya da entübelik bir durumun olmadığını söyledi.

    Kural “Fizik tedavi merkezinde tedavi devam ediyordu ancak akciğerinde görülen hafif enfeksiyon nedeniyle yeniden hastaneye döndük. Yoğun bakımda üçüncü gündeyiz ama tedbir amaçlı.” dedi.

  • “Bu sene beklentimiz 7 milyar dolara kadar çıkması”

    “Bu sene beklentimiz 7 milyar dolara kadar çıkması”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ODTÜ Araştırma Merkezleri açılış törenine katıldı. Törende konuşan Yılmaz, Türkiye’nin savunma sanayii alanında 20 yıl önce yüzde 80 oranında dışa bağımlı olduğunu vurgulayarak, “Bu da ülkemizin güvenliği açısından olduğu kadar bağımsızlığı açısından da çok önemli. Bu alanda elde ettiğimiz ilerlemeler, sağladığımız gelişmeler ülkemizin gerçek anlamda bağımsızlığını destekleyen, güçlendiren süreçler. Bu açıdan savunma sanayiini çok önemli görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Savunma sanayii ihracat hedefi 7 milyar dolar

    Son 20 yılda yaşanan teknolojik gelişmeleri devrim olarak nitelendiren Yılmaz, “Bugün geldiğimiz noktada geçen yıl itibarıyla 5,5 milyar dolar savunma sanayii ihracatımız oluştu. Bu sene beklentimiz 7 milyar dolara kadar çıkması. Bu gerçekten çok önemli. Geçmişte bir teknoloji pazarıyken Türkiye, şimdi teknoloji ihraç eden bir ülke haline geldi. Bunlar sadece terörle mücadelede veya ülkeler arası rekabette güvenliğimizi pekiştirmekle kalmıyor, katma değeri yüksek bir ekonomi inşa etmemize de çok büyük katkıda bulunuyor” diye konuştu.

    “Projelerle yolumuza devam edeceğiz”

    Savunma sanayiinde sağlanan gelişmelerin bir süre sonra sivil üretime de katkı sağladığını ve bu durumun ülke refahını yükselttiğine vurgu yapan Yılmaz, “Buradaki gelişmeler sadece güvenliğimiz açısından değil, refahımız açısından da çok kıymetli projeler. Bu projelerle yolumuza devam edeceğiz” dedi.

    “Amacımız şu; katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısı inşa etme ve bununla da sosyal refahı kalıcı bir şekilde arttırma”

    Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Bizim ekonomik olarak da amacımız şu; katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısı inşa etme ve bununla da sosyal refahı kalıcı bir şekilde arttırma. Bu hedeflerimize de bu projelerin çok önemli katkıda bulunduğunu ifade etmek isterim. 2002 yılında sadece 62 savunma sanayii projemiz varmış ve 5,5 milyar dolarlık bir proje portföyümüz varmış savunma sanayiinde. Bugün geldiğimiz noktada binlerce projemiz var ve şu anda yürüyen 96 milyar doları aşkın bedele sahip projelerimiz söz konusu.”

  • “Hedefimiz 10 milyar dolarlık yatırım”

    “Hedefimiz 10 milyar dolarlık yatırım”

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Aplarslan Bayraktar, ‘Dünya Bankası Türkiye Enerji Dönüşümü Çalıştayı’na katıldı. Çalıştayda enerji dönüşümünün kritik yönleri tartışılarak, Türkiye’nin enerji dönüşümü hedefleri, enerji dönüşümü yol haritası ve bu konuda Dünya Bankası ile işbirliği geliştirme konuları değerlendirildi. Çalıştayda konuşan Bakan Bayraktar, mevcut proje portföyünün yanı sıra enerji dönüşümünü hızlandırmak için uluslararası finansal kuruluşlarla iş birliğinin ileri seviyeye taşınması gerektiğini ifade etti. Bayraktar, geleneksel enerji sistemlerinde çok köklü bir değişiklik olacağını belirterek, bu noktada özellikle birçok paydaş ve uluslararası finansal kuruluşlarla işbirliğinin önemli olduğunu kaydetti. Türkiye’nin enerji arz güvenliğini emniyete almaya ve ithalat bağımlılığını azaltmaya çalışan bir ülke olduğuna dikkati çeken Bayraktar, enerji dönüşümünde stratejik adımlar atılması ve enerji dönüşümü sürecinin iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

    “10 yıl içerisinde de yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım hedefimiz var”

    Türkiye’nin yenilenebilir enerjide iddialı hedefleri olduğunu ve bu hedefler için şebekelerin ihtiyaç duyduğu yatırımları yapmaları gerektiğini ifade eden Bayraktar, “Burada bizim karşı karşıya olduğumuz birkaç zorluk var. Bunların en başındaki husus, sistem işletmesinin, yani bizim elektrik işletim sistemimizin sağlıklı bir şekilde bu kadar yenilenebilir kaynağı sisteme katarken, doğru bir şekilde yönetilmesi ve bunun güçlendirilmesi ihtiyacı. Bu anlamda iletim sistemimizi genişletmek, artan bu ihtiyacı karşılayacak yeni yatırımları, kapsamlı yatırımları yapabilmek için de önümüzdeki 2030 yılında, 10 yıl içerisinde yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım hedefimiz var. Dolayısıyla daha güçlü bir iletişim şebekesinin sahibi olan bir Türkiye, aynı zamanda komşularıyla elektrikli iletim bağlantı kapasitesi daha artmış bir ülke. Bugün Gürcistan’da bizim 700 megawatı bulan bir enterkonneksiyonumuz var ama mevcut kapasiteleri mutlaka artırmamız lazım. Avrupa yönünde mutlaka Bulgaristan’la ve Yunanistan’la olan mevcut enterkonneksiyon kapasitemizi daha da arttırmamız lazım. Dolayısıyla bir taraftan enterkonneksiyon kapasitesi artmış, iletim şebeke yatırımları, genişleme yatırımları artmış bir Türkiye’den bahsediyoruz” diye konuştu.

    “Yatırımların hayata geçmesi için en önemli konulardan bir tanesi finansman”

    Bayraktar, bugüne kadar tahsis edilen 80 bin watt’lık kapasitelerin hayata geçirilebilmesi için izin süreçlerinin önemine vurgu yaparak, “Yatırımcılarımızın elinde olan mevcut kapasiteler, bu yeni tahsis edeceğimiz kapasitelerle alakalı mutlaka gerekli izin süreçlerinin, birçok farklı kurumdan alınan izin süreçlerinin bir şekilde sadeleştirilmesi, basitleştirilmesi ve bunların çok daha hızlı bir şekilde ama herhangi bir çevreyle ilgili değerlendirme eksik yapılmaksızın en kısa sürede yatırım yapılabilir hale gelmesi. Elbette ki bu yatırımların hayata geçmesi için en önemli konulardan bir tanesi finansman. Onun için bu toplantı çok çok daha önemli. Bu finansmanın da sağlıklı bir şekilde sürdürülebilir finansal yapıda sağlanmasını hedefliyoruz. Elbette ki sürdürülebilir enerjinin geleceği için yenilenebilir projelerimizin yanı sıra önemli unsurlardan bir tanesi bunların ekipman tedariki. Yani bizim mutlaka güneş panelleri, rüzgar santralleri için türbinlerin sağlıklı bir şekilde herhangi bir tedarik zincirinde kırılmaya sebebiyet vermeden veya önümüzdeki süreçte bu anlamda yaşanacak sıkıntıları aşacak şekilde de doğru bir değer zinciri içerisinde konumlandırılması ve çözülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Enerji verimliliğinde Türkiye’nin yaklaşık 20 milyar dolarlık bir yatırım ihtiyacı var”

    Binalarda, tarımda, ulaştırmada ve birçok farklı sektörde enerji verimliliğinde ciddi bir potansiyel olduğunu belirten Bayraktar, “Türkiye olarak biz bu konuda bakanlık olarak özellikle bu işin koordinasyonundan sorumlu kurum olarak 2024-2030 yıllarını kapsayan bir Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Programı tanımladık. Burada adeta her sektörde hangi alanlarda ne kadarlık bir iyileştirme yapacağımızı ifade ettik. Buna göre Türkiye’nin bu süre içerisinde yaklaşık 20 milyar dolarlık bir yatırım ihtiyacı var. Bir yatırım hedefi var. Bunun sonucunda da primer enerjide yüzde 16’lık bir tasarruf ve dolayısıyla enerji yoğunluğunu iyileştirme ve aynı zamanda yaklaşık 100 milyon tonluk bir karbon emisyonundan da kaçınma gibi bir sonuç ve hedefle karşı karşıyayız. Dolayısıyla enerji verimliliği konusu bizim büyük bir dikkatle üzerine eğileceğimiz, yine burada uluslararası finansal kuruluşlarla birlikte işbirliği yapacağımız önemli alanlardan bir tanesi” değerlendirmesinde bulundu.
    Yeşil hidrojenin de enerji dönüşümünde önemli yeri olduğunu ifade eden Bayraktar, hidrojen üretim kapasitesinin geliştirilmesinde üretimden depolamaya, dağıtıma kadar geniş bir yelpazede çok yakın iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu ve bu konuda Dünya Bankasının katkılarıyla yeni projeler geliştirilebileceğini kaydetti.

    “Kömürde karbonsuzlaşma veya karbon yoğunluğunu düşürmeyle alakalı bir program üzerinde çalışıyoruz”

    Bayraktar, Türkiye’nin karbon nötr bir ekonomiye gitmesi için kömürle alakalı da bir planlamanın olması gerektiğine işaret ederek, “Kömürde de özellikle karbonsuzlaşma veya karbon yoğunluğunu düşürmeyle alakalı bir program üzerinde çalışıyoruz. Kömür santrallerinin geleceğiyle ilgili bir dönüşüm programı üzerinde çalışıyoruz. Bu yıl bitmeden bir dönüşümle alakalı, kömür santrallerimizin düşük karbona geçişiyle alakalı bir planlamayı inşallah kamuoyuyla paylaşırız. Bu konudaki teknik çalışmalarımız devam ediyor” diye konuştu.