Kategori: Türkiye

  • İkinci öğretim programlarının tamamı kapatıldı

    İkinci öğretim programlarının tamamı kapatıldı

    Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, devlet üniversitelerindeki 2. öğretim programlarının kapatıldığını açıkladı. YÖK Başkanı Erol Özvar, “Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir.” dedi.

    Öte yandan; Mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme ve bazı temel bilim program kontenjanları da azaltılacak.

    259. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı Yükseköğretim Kurulunda gerçekleştirildi.

    Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar toplantının açılışında yaptığı konuşmada, erişilebilir ve kapsayıcı bir yükseköğretim sistemi anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, “Ülkemizin tüm kesimleri için nitelikli yükseköğretime adil erişim sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.

    Devletin yükseköğretime yaptığı büyük yatırımlar ve Yükseköğretim Kurulunun çalışmaları neticesinde üniversitelerde bu yıl 1 milyonu aşan bir kontenjan oluşturulduğunu ifade eden Özvar, “Kapasitemiz hızla artarken, ülkemizde yükseköğretime erişim talebi de güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu yoğun ve güçlü talebe doğru politikalarla yanıt vermek, önceliklerimizden birisidir.” diye konuştu.

    HEDEF TYÇ LOGOSUNA SAHİP ÜNİVERSİTE SAYISINI ARTIRMAK

    Özvar, bu yıl ilk kez Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) Logosu’nun Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alacağını hatırlatarak şu an 109 üniversitenin 898 programının TYÇ Logosunu kullanma hakkına sahip olduğunu söyledi.

    Özvar, “Bu Logoya sahip olunması yükseköğretim mezunlarına uluslararası bazı avantajlar getirmekte, mezunların diplomalarının yurt dışında daha hızlı tanınmasını ve istihdam imkanlarının artmasını mümkün kılmaktadır. Ayrıca, TYÇ Logosu yükseköğretim staj yeterliliklerinin ve yurt dışındaki öğrenim kazanımlarının karşılıklı olarak tanınmasında ve yatay ve dikey öğrenci hareketliliğinde kolaylık sağlamaktadır.” dedi.

    Özvar, TYÇ Logosuna sahip yükseköğretim kurumlarının sayısını artırmak istediklerini belirtti.

    “İSTİHDAMLA BAĞI AZALAN PROGRAMLARIN KONTENJANLARINI AZALTIYORUZ”

    Özvar, Yükseköğretim Kurulu olarak, gelecek dönem için belirledikleri vizyonun önemli başlıklarından birini de istihdama duyarlılığın oluşturduğunu belirterek, “İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz” dedi.

    Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda, gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına “ikinci üniversite” kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim, farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır.” ifadelerini kullandı.

  • “Gazze’deki insanlık felaketini görmezden gelemeyiz”

    “Gazze’deki insanlık felaketini görmezden gelemeyiz”

    TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ABD’nin başkenti Washington DC’de temaslarına devam ediyor. Kurtulmuş, NATO Parlamento Başkanları Zirvesi’ne katılarak hitapta bulundu. Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, “Değerli katılımcılar, ittifakımızın kuruluşunun 75. yıldönümüne isabet eden bu zirveye ev sahipliği yaptıkları için Başkan Johnson ve Kongre’ye en içten teşekkürlerimi sunarım. NATO bugüne kadar Avrupa-Atlantik bölgesindeki kolektif güvenliğimize önemli katkılarda bulunmuştur; günümüzde ise yeni ve karmaşık küresel zorluklarla mücadele ediyoruz” dedi.

    “Savaşa uluslararası hukuk temelinde adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasına yönelik diplomatik çabaların ön saflarında yer aldık”

    Türkiye’nin Ukrayna’da savaşın başlamasından bu yana, Ukrayna’nın egemenliğine, bağımsızlığına ve Kırım da dahil olmak üzere toprak bütünlüğüne olan sarsılmaz desteğini sürekli olarak teyit ettiğini vurgulayan Kurtulmuş, “Ayrıca, savaşa uluslararası hukuk temelinde adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasına yönelik diplomatik çabaların ön saflarında yer aldık. Çabalarımız, Ukrayna da dahil olmak üzere NATO üyelerinin desteklediği ülkelerde demokratik direncin korunmasına da odaklanmalıdır. Bu nedenle, Ukrayna’nın meclisi Rada ile siyasi angajman özel bir önem taşımaktadır. Ukrayna’ya, aralarında bir hastanenin de bulunduğu son Rus saldırılarında hayatını kaybedenler için baş sağlığı diliyorum” dedi.

    “Hiçbir müttefik Türkiye’den daha fazla terör saldırısına maruz kalmamıştır”

    Kurtulmuş, “İkinci olarak, terörizm İttifak’ın güvenliğine yönelik en doğrudan asimetrik tehdittir. Genel Sekreter Stoltenberg’in de defalarca belirttiği gibi, hiçbir müttefik Türkiye’den daha fazla terör saldırısına maruz kalmamıştır. DEAŞ, FETÖ, PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD/YPG gibi terör örgütlerine karşı mücadelemizde kararlılığımızı sürdürürken, Müttefiklerimizin iyi niyet ve dayanışma içinde hareket ettiklerini görmek istiyoruz. NATO’nun terörizmle mücadeledeki rolü güçlendirilebilir ve güçlendirilmelidir” dedi.

    “Türkiye’nin bazı müttefiklerimiz tarafından silah kısıtlamalarına tabi tutulması bir çelişkidir”

    NATO’nun savunma harcamalarına yönelik hedefine değinen Kurtulmuş, “NATO’nun güney cephesini koruyan Türkiye’nin bazı müttefiklerimiz tarafından silah kısıtlamalarına tabi tutulması bir çelişkidir. NATO’nun geniş hedeflerine olan bağlılığımız ve misyonlara yaptığımız herkesçe bilinen katkılar iyi anlaşılmalıdır” dedi.

    “Dünyanın en güçlü savunma örgütünün üyeleri olarak bizler, en acil küresel sorunlardan biri olan Gazze’deki muazzam insanlık felaketini görmezden gelemeyiz”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırılarına değinen Kurtulmuş, “Son olarak, şu çok önemli noktayı belirtmek isterim. Dünyanın en güçlü savunma örgütünün üyeleri olarak bizler, en acil küresel sorunlardan biri olan Gazze’deki muazzam insanlık felaketini görmezden gelemeyiz. İsrail’in katliamları durdurulmalı ve daha fazla kan dökülmesi engellenmelidir. Bu durumun bölgesel bir savaşa dönüşmesi ciddi bir risk oluşturmaktadır. Küresel güvenlikle ilgili tartışmalarımızda, adalet ve hakkaniyeti savunan insanlığın ortak cephesinde yer almalıyız” dedi.

    “Savaşı önlemek ve barışı korumak için birlikte hareket etmek NATO üyelerinin sorumluluğudur”

    Müttefiklere, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin saldırganlığına “artık yeter” demeleri çağrısında bulunan Kurtulmuş, “Filistin-İsrail çatışması için derhal kalıcı bir ateşkes, engelsiz insani erişim ve iki devletli çözüm çağrısında bulunuyoruz. Sevgili Meslektaşlarım, savaşı önlemek ve barışı korumak için birlikte hareket etmek NATO üyelerinin sorumluluğudur. Bu nedenle, mevcut çalkantılı ortamın yayılma potansiyeline sahip olması ve uluslararası yönetişimin küresel krizlere yanıt verme yeteneğini maalesef kaybetmesi nedeniyle, uygulanabilir bir barış perspektifi geliştirmek için özellikle NATO Parlamenter Asamblesi aracılığıyla istişarelerimizi arttırmalıyız. Adil bir uluslararası sistem inşa etmeye yönelik gelecek çabalarımızda iki temel ilke bize rehberlik etmelidir. Bunlardan birincisinin tüm insanların hak ve haysiyet bakımından eşitliği, ikincisinin ise tüm devletlerin egemen eşitliği olması gerektiğine inanıyorum” dedi.

  • “Yapılacak ilk genel seçimlerde partimiz iktidar olacak”

    “Yapılacak ilk genel seçimlerde partimiz iktidar olacak”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel şunları söyledi:

    “Sivas’ta, Sivas’ı yakan zihniyet ne kadar kara, kötü, alçaksa Başbağlar’ı da kurşuna dizenler, yakanlar aynı kötülükte, aynı alçaklıktadır. Türkiye’de Aleviler, Sünniler, Kürtler kardeştir. Onları birbirine düşürmeye çalışan kim varsa da kalleştir. Tüm Kürtleri tüm Türkleri, Alevileri ve Sünnileri birlikte selamlıyoruz. Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın Alevilerin Sünnilerin kardeşliği. Buradan bir kez daha eşit yurttaşlığa, Anayasa önündeki eşitliğe, bir mezhebin bütün ihtiyaçları karşılanıyorken diğerini görmeyen devlet anlayışına dikkat çekiyoruz. Cemevleri ibadethane sayılana kadar ve devlet Alevilik inancını Sünnilik inancından ayırmayana kadar bu mücadelenin takipçisiyiz. 

    Hafta sonu bizim ‘Türkiye ittifakı’ dediğimiz, yani Milli Takım gol atınca sevinen herkesi biz aynı ittifakta görüyoruz. Filenin Sultanları kazanınca sevinen herkes, işte o yüreği birlikte çarpan herkes hafta sonu Milli Takım’ı izledi. Gerçekten de hak etmiştik, çok yaklaşmıştık ama maalesef futbolun cilveleri, kendi içindeki hataları ve elbette ki Milli Takımımıza yapılan haksızlıklar, verilen haksız ceza, futbol yerine tartışmayı başka zeminlere çekenler ve bu konudaki UEFA’nın yaptığı büyük adaletsizliğin sonucunda Milli Takımımız son dakikaya kadar pes etmemesine rağmen son 15 dakikadaki iki şanssızlık sonucunda kupaya veda etmek zorunda kaldı. Bütün takımımızı ve Türkiye’nin bütün renklerini birlikte kucaklayan, farklılıkları Türkiye’nin gücü sayan ve Milli Takım’ı bir bütün olarak sahiplenen herkesin bu başarısını kutluyorum. Daha büyük başarıları hep beraber elde edeceğimize inanıyorum. 

    “Sağ ile mücadelenin de neoliberal politikalarla mücadelenin de reçetesi solun sosyal demokratların elindedir”

    Hafta sonu partimizin heyetiyle birlikte Sosyalist Enternasyonal’in Avrupa Komitesi’nin ilk toplantısına katıldık. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in başkanlık yaptığı toplantıda Avrupa’da aşırı sağın yükselişini, neoliberal politikaların neden olduğu gelir adaletsizliği ve daha pek çok konuyu ele aldık. Hep söylediğim, tekrarladığım bir konunun altını kalın kalın çizdim. Aşırı sağ ile mücadelenin de neoliberal politikalarla mücadelenin de gelir adaletsizliğiyle, yoksullukla, işsizlikle mücadelenin de reçetesi solun, sosyal demokratların elindedir. Toplumu göçmenler, göçmen olmayanlar, sağcılar, solcular, o mezhepten olanlar, bu mezhepten olanlar diye bölüp, her meseleyi bir başka tarafa yükleyip oradan nefret üretenler Avrupa’da güçlenerek faşizan 80 yıl önce Avrupa’nın kurtulduğu birtakım ideolojileri, faşizmi hortlatarak aşırı sağı yükseltmeye çalışıyorlar. Bunun karşısında formül soldadır, sosyal demokrasidedir. 

    Herkesi dinine, mezhebine göre, siyasi düşüncesine göre, doğduğu yere göre ayırmak değil, bu kesimlerin tamamının yoksulluğuna dokunmak, kimsesizlerine sahip çıkmak, güvencesizlerin hakkını korumak, yoksulların karnını doyurmak, barınma sorununu çözmek ve eşitlikçi politikalar üretmek… Bu bizim işimiz, bizim bildiğimiz bir iş. Bunu Avrupa, dünya çok kötü deneyimler yaşadı, yeniden hortluyor, hortlatmaya çalışıyor. Ama buna verilen bazı cevaplar nerede ortaklaşmamız gerektiğini de gösteriyor. İşte 31 Mart’ta ‘Biz sizinle kavga etmeyeceğiz, emekliler için kavga edeceğiz, yoksullar için kavga edeceğiz, asgari ücretliler için kavga edeceğiz’ deyip elimizin tersiyle kimlik siyasetini ittiren, elimizin tersiyle kutuplaşmayı ittiren, kötü sözü duymayan, dosttan gelsin, karşıdan gelsin her türlü polemikten uzak duran ve sadece gerçek sorunları konuşan CHP’nin 31 Mart’taki başarısı bugün Sosyalist Enternasyonal’in birinci gündemidir. Birinci cümleler selamlama, ikinci cümleler CHP’nin Türkiye’de kazandığı ilham verici başarı büyük başarı hepimize yol göstermelidir şeklinde olmaktadır. Bununla gurur duyuyorum. Bunu sağlayan sizlerle ve Türkiye İttifakı’yla gurur duyuyorum.

    “Türkiye’nin önündeki yol haritasını belirginleştirecektir”

    Bükreş toplantısı, Avrupa Komitesi toplantısı önemli bir deklarasyonla sonlandı. Bükreş deklarasyonunda CHP’nin başarısına atıf vardır. CHP’nin yükselişinin Türkiye’nin demokratikleşme ve Türkiye’nin güçlenmesine katkı sağladığına tespit vardı ve Sosyalist Enternasyonal tarafından oy birliğiyle kabul edilen bildirgede şu ifade vardı; CHP’nin Avrupa Birliği hedefine ve bu yoldaki yürüyüşüne hepimiz destek veriyoruz. Hepimiz altına imza atıyoruz. Bu önemlidir. Sosyalist Enternasyonal’le dünyada 24 ülkede iktidar olan ama Avrupa’daki akraba partilerimizle, dünyadaki akraba partilerimizle, dünya siyasetinde çok önemli ağırlıkları olan bir yapıdır. Sosyalist Enternasyonal’in ki içinde Yunanistan’dan parti de vardır. Bugünlerde ilerici sol grupla Sosyalist Enternasyonal ile birlikte ümit ederiz Almanya, İngiltere ve Avrupa’nın bütün ülkeleriyle birlikte CHP’nin savunduğu, Avrupa Birliği hedefine verilecek tam destek Türkiye’nin önündeki yol haritasını belirginleştirecektir.

    “Yapılacak ilk genel seçimlerde partimiz iktidar olacak”

    Bundan bir kez daha söylüyorum; CHP iktidarında yani yapılacak ilk seçimlerden sonra kurulacak hükümette, CHP iktidarında 10 yıl sonra toplamda yaşanacak olan şudur; AK Parti’nin yaptığı gibi yapacağız. Biz de sıfır atacağız. Ama onlar gibi enflasyonu yükseltip yükseltip sıfırlar sığmayınca hem paradan hem maaştan hem etiketten sıfır atmayacağız. Öyle altı sıfır falan da atmayacağız. Bir tane sıfır atacağız. O bir sıfırı etiketlerden atacağız. Fiyatlardan atacağız. Ama maaşlardan atmayacağız. AK Parti’nin, MHP’nin kıymetli seçmenlerine söylüyorum. 31 Mart’ta doğru yaptınız. Dürüst, çalışkan, şeffaf, israfçı değil hizmeti önceleyen adaylara oy verdiniz. O günden bugüne sizi pişman etmedik. Hiçbirinizi pişman etmeyeceğiz. Gelecek seçimlerde CHP’ye, Türkiye ittifakına oy verdiğinizde 10 yıl sonra cebinizdeki paranın 10 kat değerli olduğunu göreceksiniz. Bugünkü maaşı alıp 4 liraya mazot kullandığınızı düşüneceksiniz. Bugünkü maaşla 1 liraya ekmek aldığınızı düşüneceksiniz. Bugünkü maaşla elektrik faturasının 500 lira değil 50 lira geldiğini düşüneceksiniz. Milli gelir artışı bu demektir. Hele hele eşit paylaşmak, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak bu demektir. Biz gidip AK Parti’ye ‘bunu yapalım’ diyoruz. ‘Gelin vergide adalet sağlayın’ diyoruz. ‘Geçici, dolaylı vergileri kaldırın, zenginlerden doğrudan vergi alın’ diyoruz. Onlar vatandaşı değil yine yandaşı düşünüyorlar. Ama ilk seçimlerden sonra ne kadar kaçabilirler bilmiyorum, çünkü vatandaş seçim istediğini her gün daha yüksek sesle söylüyor. Yapılacak ilk genel seçimlerde partimiz iktidar olacak. Her geçen gün ekonomi iyiye gidecek. Türkiye zenginleşecek, herkes rahatlayacak.

    “Tabii Tayyip Bey, kişi kendinden bilir işi, uçaktan 13 tane olunca herkesin uçağı var sanıyor”

    11’inde Saray Bosna’dayız. 20 Temmuz’da hep birlikte Kıbrıs’ta olacağız. Önceki dönem genel başkanlarımızla 1974 Barış Harekatı’nda bakan olan, imzası olan Sayın Önder Sav’la, sağlığı elverirse Sayın Erol Çevikçe’yle beraber ve yine Ayşe Ayata’yla yani dönemin Dışişleri Bakanı’nın kızı, bizim sevgili hocamız Ayşe Ayata’yla birlikte Kıbrıs’ta olacağız. Ayşe Hanım barış için tatile çıkmıştı. Barış Harekatı’nın 50. yılında Ayşe Hanım’la birlikte yurtta barış, Ada’da barış, dünyada barış demek üzere bir kez daha Kıbrıs’a gidiyoruz.

    Buradan bir kesim gerilim yükseltmeye çalışıyor. Sayın Erdoğan’a uçakta sormuşlar, ‘Çağırdınız, geliyor mu Özgür Bey’ diye? O da ‘Birlikte gitme teklifimizi yaptık, kendi uçaklarıyla gideceklermiş’ dedi. Tabii Tayyip Bey, kişi kendinden bilir işi, uçaktan 13 tane olunca herkesin uçağı var sanıyor. Sayın Erdoğan, Ajet’in, Türk Hava Yolları’nın ya da Türk şirketlerinin filosundaki bütün uçaklar CHP’nin uçağıdır. Kendi uçağımızla gidiyoruz. İhtiyaç olursa çok zorda kalınırsa güçlüklerle kiralanır. Ama şu kadarını söylemek isterim; biz bir yıl önceden beri Kıbrıs’a 1974 Kıbrıs gazisiyle gitmek için çalışma yapıyoruz. Altı aydır yazışıyoruz. En son 174 gazi götürmekte Kıbrıs makamlarıyla mutabakata vardık. Otel, ulaşım, tören sorunları yüzünden. O yüzden buradan ‘Efendim, Erdoğan çağırdı, Özgür Özel reddetti, onun uçağı, bunun uçağı yok…’ Biz Kıbrıs’ta protokoldeki yerimizi alırız, makamlara göstermemiz gereken saygıyı gösteririz. Bir daveti reddetmek değil, çok önceden planladığımız şekilde o davete kendi heyetimizle birlikte, iki gün önceden gideceğiz.

    “Kadınlar hangi soyadını kullanacağına sadece kendileri karar verirler”

    Meclis’te bugünlerde torba yasada kadının soyadıyla ilgili bir düzenleme var. AYM 9 ay süre vermişti, süre doluyordu. Düzenleme geldi. Geldi deyince herhalde kadın örgütleri önce ‘Nihayet’ dedi. Çünkü AYM demişti ki ‘İkide bir bu kanunu yapıyorsunuz, doğru değil, kadın kocasının soyadını kullanır, çok istiyorsa kendisininkini de yanında kullanır. Bu, eşitlik ilkesine aykırı. Kadın ister kocasının soyadını kullanır. İster kendi soyadını kullanır. İster ikisini bir kullanır. Bunun hangisini kullanacağına da kadın karar verir.’ AYM böyle demiş. Bunun üzerine AKP iptal edilen kanunu getiriyor, ancak şöyle getiriyor; ‘Bu iptal gerekçesine göre, eski kanun şöyle ya; ‘kadın kocasının soyadını kullanır, ancak isterse kendi soyadını kullanır’daki ‘ancak’ kelimesini ‘ve fakat’ olarak değiştiriyorlar. Yani; ‘Kadın kocasının soyadını kullanır ve fakat isterse kendisininkini de yanında kullanır.’ Böylelikle kadınların bir anayasal kazanımını tekrar ellerinden almaya çalışıyorlar. Bakın biz 75 yıldır Avrupa Konseyi’ndeyiz. Dön bir bak orada bir tane var mı, kadın kocasının soyadını zorla kullanır diyen. Devlet olarak sana ne? Kadınlar kararlarını kendileri verirler. Kadının ne yiyeceğine ne içeceğine, ne giyineceğine, ne zaman nerede dolaşacağına, hangi soyadını kullanacağına sadece kendileri karar verir.

    “Bir milyon öğretmenin diplomasına kapkaç yapacaklar”

    Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en çok değiştirdiği iki bakanlıktan biri  Kültür Sanat, biri Milli Eğitim. Ellerine yüzlerine bulaştırdıkları, her gelenin öncekini bir kenara ittiği, yeni reformlar yaptığı, mevcut Bakanın öncekinden nefret ettiği bir iktidarla karşı karşıyayız MEB alanında. Şimdi MEB Komisyon Başkanı 2 yıl önce Öğretmenlik Meslek Kanunu getirdi. ‘En iyisi budur’ dedi. ‘Bundan sonra değişmeyecek’ dedi. O günkü yardımcısı, şimdiki Bakan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu yeniden getiriyor. Yapılanları bozuyor, eskileri kötülüyor, Bakan’ı her fırsatta gömüyor, paramparça ediyor. Buradaki de ondan çok hoşlanmıyor ama bir kez daha Milli Eğitim’le ilgili, Milli Eğitim’in olmazsa olmaz öğesi öğretmenlerimizle ilgili bir olmadık değişiklik daha getiriliyor. Ama bu sefer sadece iş bilmezlik yok. Hatta bu sefer ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. 2002 yılında Sayın Erdoğan çıkıp rahmetli Ecevit’e ’68 bin öğretmen kardeşim var benim, atanmamış. Bunları niye atamıyorsunuz? Madem atamayacaksın niye oturttun’ demişti ya o rakam şimdi kendi iktidarında 1 milyonu geçti. Bir milyon atanmamış öğretmen var, atanmayan öğretmen var. Şimdi Yusuf Tekin denen şahıs eliyle büyük bir suç işleniyor. Hırsızlık, yankesicilik suçu. 1 milyon öğretmen diploması çalacaklar. Bir milyon öğretmenin diplomasına kapkaç yapacaklar.”

  • Bakan Yumaklı, yerli buğday tohumlarının hasadına katıldı

    Bakan Yumaklı, yerli buğday tohumlarının hasadına katıldı

    Bakan Yumaklı, TAGEM’in Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Tarla Bitkileri Üretme Çiftliği’ndeki hasat programına katıldı. Çiftlikte, ıslah çalışmaları uzun yıllar süren “Selami Bey” ve “Ayten Abla” ekmeklik buğday çeşitlerinin hasadı gerçekleştirildi.

    “Verimliliğin en önemli unsurlarından bir tanesi Ar-Ge”

    Hasadın ardından açıklama yapan Bakan Yumaklı, “Tarımsal üretimde verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık, sektöre yatırım, konusunda bu beş başlıkta tarımsal üretim vizyonumuzu belirlediğimizi bir kez daha ifade edelim. Verimliliğin en önemli unsurlarından birisi de Ar-Ge çalışmaları” ifadesini kullandı.

    “Soğuğa ve kuraklığa dayanıklı buğday çeşitleri”

    TAGEM tarafından Türkiye’de üretilen ve kullanılan tohumların ıslahıyla ilgili Ar-Ge çalışmalarının bütün hızıyla devam ettiğini söyleyen Bakan Yumaklı, “Soğuğa ve kuraklığa dayanıklı, uyumlu, toleranslı iki tohumumuzun hasadı sebebiyle burada birlikteyiz. Tarla Bitkileri Enstitümüzün araştırma geliştirme çalışmalarının yansıması ve sonuç alabilme amacıyla yapmış olduğu ekimin hasadındayız. Bu enstitümüz çok köklü bir enstitü. 1926 yılında kuruldu. 150 tarla bitkisi çeşidi geliştirdi. Bunlardan 104’ü milli çeşit listesinde” diye konuştu.

    “Sertifikalı tohumun yarısı çiftçimizin hizmetine sunuldu”

    Türkiye’nin yerli tohumların ıslahı konusunda önemli aşamalar kaydettiğini ifade eden Yumaklı, “Tohumculuğun geneli için bunu söylüyoruz ama yerli ve milli tohum geliştirme konusunda çok ciddi aşamalar. Türkiye’deki sertifikalı tohumun yarısı TAGEM’in çalışmalarıyla çiftçimizin hizmetine sunulmuş oldu” dedi.

    İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı çalışmalar yapılıyor

    Kamu ve özel sektörün yanı sıra üniversiteler ile yapılan iş birliğinin Ar-Ge çalışmalarını sürdürülebilir hale getirdiğini aktaran Bakan Yumaklı, “Akdeniz havzasındayız ve iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan ülkelerin başında geliyoruz. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde hem kuraklığın hem de diğer iklimsel etkenlerin tarımsal üretimi etkilememesi adına bu alanda yapılan çalışmalar var” şeklinde konuştu.

    “Tohumlardan kuru şartlarda 500, sulu şartlarda 725’e kilograma kadar verim alınabiliyor”

    “Selami Bey” tohumunun özelliklerini anlatan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, şunları kaydetti:
    “Bu çeşit kuru şartlarda 450 ila 500 kilogram arasında, sulu şartlarda ise 600 ila 725 kilogram arasında verim verebilen çok önemli bir tohum. Yine aynı şekilde buna benzer bir tohum çeşidi de “Ayten Abla” Netice itibariyle ıslah çalışmalarının çok uzun süren, sabır isteyen her seferinde bir adım daha ileriye gidebilmek için cesaret isteyen bir yönü var.”

    “Selami Bey”in 14 yıl “Ayten Hanım” buğday çeşidinin ıslahının ise 6 yıllık bir sürece tekabül ettiğine dikkati çeken Bakan Yumaklı, şöyle konuştu:
    “İkisinin arasındaki fark bu kullanılan yöntemlerin her seferinde gelişmesi, modern ıslah yöntemlerinin ıslah çalışmalarına katılması sebebiyle. Bu alanda ülkemizde gerçekten pırıl pırıl gençlerimiz var. Genç kardeşlerimiz var. Islahçı arkadaşlarımız var. Bütün amaçları Türkiye’deki tarımsal üretimin her türlü şartları göz önüne alarak hiç kesintisiz bir şekilde daha verimli ürünlerle, daha kaliteli ürünlerle yapılabilmesini sağlamak.”

  • CHP Nizip İlçe Başkanı Bozfırat, son yolculuğuna uğurlandı

    CHP Nizip İlçe Başkanı Bozfırat, son yolculuğuna uğurlandı

    CHP’de İlçe Başkanlığı görevini yürüten Bozfırat, kanser hastalığına yenik düştü. Tedavi gördüğü hastanede vefat eden evli ve 4 çocuk babası olan Mehmet Bozfırat için, Hazreti Ali Camii’nde ikindi namazının ardından cenaze töreni düzenlendi.
    Törene, Bozfırat’ın ailesi ve yakınlarının yanı sıra, CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, CHP Gaziantep İl Başkanı Reis Reisoğlu, Nizip Belediye Başkanı Ali Doğan, Karkamış Belediye Başkanı Mustafa Güzel, parti ilçe başkanlarının da aralarında olduğu çok sayıda partili ve seveni katıldı.
    Bozfırat’ın cenazesi, kılınan cenaze namazı sonrası Nizip Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
    Defin işleminin ardından, Bozfırat’ın ailesi ile birlikte taziyeleri kabul eden Belediye Başkanı Ali Doğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ”Değerli ağabeyim, birlikte mücadele ettiğimiz ilçe Başkanımız Mehmet Bozfırat’ı son yolculuğuna uğurladık. Ebedi aleme göç eden Başkanımıza Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet makamı Âli olsun” ifadelerine yer verdi.

  • Cumhurbaşkanlığına Cevdet Yılmaz vekalet edecek

    Cumhurbaşkanlığına Cevdet Yılmaz vekalet edecek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9-11 Temmuz tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’ne ziyaret gerçekleştirecek. Resmi Gazete’de yayımlanan tezkereye göre, 9-11 Temmuz tarihlerinde Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz vekalet edecek. Resmi Gazete’de yayımlanan tezkerede kararın, Anayasa’nın 106. Maddesi gereğince alındığı kaydedildi.

  • “Ortaklığımızın potansiyelini tam olarak yansıtmamaktadır”

    “Ortaklığımızın potansiyelini tam olarak yansıtmamaktadır”

    Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen ilk Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu toplantısının ardından Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Bolat, bugün yapılan toplantının Avrupa Birliği (AB) ile olan Gümrük Birliği’nin günümüzün uluslararası ticaret gerçekleri doğrultusunda modernize edilmesi gerektiğini gösterdiğini ifade ederek, “Mevcut haliyle Gümrük Birliği, kapsamlı ve sağlam ortaklığımızın potansiyelini tam olarak yansıtmamaktadır. Daha da önemlisi, e-ticaret, hizmet, yatırım ve kamu alımları gibi günümüz küresel ekonomisinin önemli unsurlarını kapsamamaktadır. Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun ekonomik büyümeyi teşvik edeceği, verimliliği arttıracağı, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik bağları güçlendireceği, karşılıklı refahı ve uzun vadeli stratejik işbirliğini sağlayacağı için her iki taraf için de faydalı ve gerekli olacağına inanıyoruz” dedi.

    “Schengen ülkeleri tarafından Türk vatandaşlarına yönelik vize kolaylığının nasıl ele alınacağı konularını da görüştük”

    Türk vatandaşlarının karşılaştığı vize zorlukları da dahil birçok konuyu toplantıda ele aldıklarını aktaran Bakan Bolat, “Schengen ülkeleri tarafından Türk vatandaşlarına yönelik vize kolaylığının nasıl ele alınacağı konularını da görüştük. İkili ticaretin daha da artmasını engelleyen karayolu taşımacılığı kota sınırlamalarını da görüştük. Türkiye-AB ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirmek ve derinleştirmek için önemli adımlar atıyoruz” dedi.

    “AB tarafını ikinci toplantı için Türkiye’ye davet ettik”

    Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu toplantılarının yılda bir kez gerçekleştirileceğini aktaran Bakan Bolat, “Sayın Dombrowskis ile AB tarafını ikinci toplantı için Türkiye’ye davet ettik. Bu arada, ilki yılsonundan önce olmak üzere iki kez yüksek düzeyli ticaret çalışma grubu toplantısı yapılacak. Umuyorum ki özellikle son bir yıldaki ortak koordineli ve yoğun çabalarımız sayesinde ilişkilerimizde daha yüksek bir sıçrama gerçekleştirmişizdir. Bugünkü çalışmalarımızla da Türkiye ile AB arasında daha güçlü ticari bağlar kurulacağına olan inancımız artmıştır” dedi.

  • Ekonomik ilişkileri güçlendirecek adım

    Ekonomik ilişkileri güçlendirecek adım

    Sanayi ve Ticaret Konfederasyonu, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere katkı sağlamak amacıyla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ne resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. SANKON Genel Sekreteri Av. Özkan Atalay, “İş insanları ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan 20 kişilik heyet, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik, ticari, ithalat ve ihracat ilişkilerimize katkı sağlamak amacıyla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 3 günlük resmi ziyaret gerçekleştirecektir. SANKON Genel Başkanı Ferudun Cevahiroğlu, genel başkan seçildikten sonraki ilk resmi yurt dışı ziyaretini KKTC’ye yapacaktır. Heyet, devlet erkanı ve hükümet yetkilileri ile yapacağı resmi görüşmelerin ardından, ekonomik, ticari, ithalat ve ihracat ilişkilerimize önemli katkılar sağlayacak anlaşmalar yapacaktır. Heyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan ekonomik sivil toplum kuruluşlarıyla, sanayi ve ticaret odalarıyla ve şirketlerle ikili görüşmeler gerçekleştirerek, 2 ülke arasındaki ekonomik, ticari, ithalat ve ihracat ilişkilerinin güçlenmesi için fikir alışverişinde bulunacaklardır. Bu ziyarette, Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Aysun Baykarabulut, Ankara İthalat ve İhracat Federasyonu Başkanı Mahmut Tandoğan, bazı yönetim kurulu üyeleri ve iş adamları, SANKON Genel Başkanı Ferudun Cevahiroğlu’na eşlik edecektir” dedi.

  • Elazığ’da trafik kazası: 4 yaralı

    Elazığ’da trafik kazası: 4 yaralı

    Kaza, Kuzey Çevre Yolu’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 41 TE 587 plakalı hafif ticari araç ile 23 ADS 057 plakalı otomobil çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle otomobilin devrildiği kazada 4 kişi yaralandı. Yaralılara ilk müdahaleyi olay yerinden geçen özel harekat polisi yaptı. Ardından haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulanslarla kentteki hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Jandarma ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı.

  • İzmir’de aranan şahıslara şafak operasyonu

    İzmir’de aranan şahıslara şafak operasyonu

    Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde, İzmir ili genelinde hakkında kesinleşmiş hapis ve aranması olan şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışma başlattı. Ekipler, 208 personelin katılımıyla bugün saat 05.00’da, önceden belirlenen 108 adrese eş zamanlı şafak operasyonu düzenledi. Operasyonda hırsızlık, silahla yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, uyuşturucu madde ticareti yapma/kullanma, dolandırıcılık, görevi yaptırmamak için direnme gibi çeşitli suçlardan aranması olan toplam 73 şüpheli yakalandı. Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.