Kategori: Türkiye

  • İmamoğlu Bodrum’da bayram tatilinde

    İmamoğlu Bodrum’da bayram tatilinde

    Kurban Bayramı tatili için Muğla’nın Bodrum ilçesine gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bayram namazını Amiral Turgutreis Karabağ Camii’nde kıldı. Namaza Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, CHP İlçe Başkanı Tuna Işın ve vatandaşlar katıldı. Namazın ardından vatandaşlarla bayramlaşan İmamoğlu ve Mandalinci daha sonra birlikte yaşlı bir teyzeyi ziyaret ederek bayramını kutladı. İmamoğlu’nun dokuz günlük bayram tatilini Bodrum’da geçireceği öğrenildi.

  • Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç’tan uluslararası kuruluşlara tepki

    Bakan Tunç, Kurban Bayramı’nı geçirmek üzere memleketi Bartın’a geldi. Bartın şehir merkezinde bulunan Şadırvan Cami’de Bayram namazını kılan Bakan Tunç, namaz akabinde ise camide ve avlusunda bulunan vatandaşlarla bayramlaştı. Gazetecilere ve cemaate çikolata da ikram eden Tunç, yaptığı açıklamada Türk Milleti’nin ve İslam Alemi’nin Kurban Bayramı’nı kutladı. Filistin’de 9 aydır saldırılarını devam eden İsrail’e karşı uluslararası kuruluşların etkisiz kaldığını belirten Tunç, ”Bayramlar kardeşlik günleridir. Dayanışma ve kardeşliğimizin, doruk noktasına çıktığı, paylaşmanın arttığı, dargınların barıştığı günler. Fakir fukarayı gözettiğimiz, küskünlerin ortadan kaldırdığımız müstesna günlerdir. İnşallah Kurban Bayramı barışa, huzura vesile olur. Bu bayramda maalesef, Gazze ve Filistin’den dolayı buruk bir bayram geçiriyoruz. Gazze’de, Filistin’de 9 aydır devam eden bir katliam söz konusu. 37 binden fazla Filistinli şehit edildi. İsrailli saldırganlar, maalesef 16 binden fazla çocuğu katlettiler. 10 binden fazla kadın katledildi. Dünyanın gözü önünde maalesef, bunlar gerçekleştirildi. Çocuk katilleri, kadın katilleri maalesef durdurulamadı. Mülteci kampları, ibadethaneler, cami, kilise gözetmeksizin bombalandı. Hastaneler bombalandı. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlenmeye devam ediyor. Maalesef insanlığı temsil eden, bu tür sorunları çözmek için görevli olan, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu tüm çıplaklığı ile görüyoruz. Uluslararası Adalet Divanında, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için İsrail aleyhine açılan bir dava var. Bu dava da İsrail yargılanmaya başladı. İsrail aleyhinde, soykırım sözleşmesini ihlal ettiği için tedbir kararları verildi. İsrail’in bu saldırıları durdurması anlamında maalesef tedbir kararları uygulanamadı. Mahkeme kararı var ama maalesef icra edilemiyor.

    Bu anlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin de etkisiz kaldığını görüyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma çerçevesinde İsrailli yöneticiler hakkında yakalama kararı talep etti. Maalesef bunun da icra kabiliyetinin olmadığını üzülerek görüyoruz. Uluslararası sistemin maalesef insanlığın sorunlarına çare olamadığını Filistin’deki Gazze’deki katliamlarda net bir şekilde görüyoruz. Cumhurbaşkanımız, dünya 5’ten büyüktür derken, uluslararası sistemin, kuruluşların, insanlığın sorunlarına çare olması gerektiğini, eğer çare olamıyorsa burada bir problem olduğunu ve uluslararası sistemin bir revizyona tabi tutulmasını başta BM kürsüsü olmak üzere her platformda söylüyor. G7 zirvesinde, İtalya’da liderlerle yaptığı görüşmelerde de Gazze ve Filistin’de akan kanı durdurulması gerektiğini liderlerle görüşmelerinde söyledi. 9 aydır Türkiye, orada akan kanın durdurulması için mücadelesini en güçlü şekilde sürdüren, insani yardım noktasında desteğini hiçbir zaman esirgemeyen bir ülke. Dünyada insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. İnsan hakları diye bas bas bağıran, çocuk hakları, kadın hakları diyen uluslararası kuruluşların Filistin ve Gazze söz konusu olduğunda nasıl bir çifte standart içerisinde olduklarını maalesef üzülerek görüyoruz. Türkiye olarak insan haklarını, dünyada hakkı, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunu güçlü bir şekilde devam ettirmenin gayreti içerisinde olacağız. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durması, çocuk katillerinin bir an önce yargı önünde hesap vermesi ve cezalandırması. Eninde sonunda bu gerçekleşecek. Bu bayram İslam Alemi’nin, Müslümanların, sıkıntı çektiği, hüzün duyduğu son bayram olsun. Bütün temennimiz bu. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin yanında, destekçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • “Cumhur İttifakı devam edecektir”

    “Cumhur İttifakı devam edecektir”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı namazının ardından MHP’nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in Beştepe’deki anıt mezarını ziyaret etti. Bahçeli, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Alparslan Türkeş’in kabrine kırmızı beyaz karanfil bıraktı, bakır ibrikle su döktü. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Bahçeli, Türk milletinin Kurban Bayramı’nı tebrik etti.

    “MHP sayın Cumhurbaşkanımızın yanındadır”

    “Türk siyasetinde kargaşa, kavga oluşturmak isteyen unsurların her gün yalan fitne üzerinden görüş beyan ediyorlar” diye konuşan MHP lideri Bahçeli, şunları aktardı:

    “Bu da toplumun belli kesimlerini rahatsız ediyor. Bütün seçimler geçmiştir. 2028’e kadar olan süre içinde Cumhur İttifakı’nın önünde 4 önemli yıl bulunmaktadır. Yapısal reformların gerçekleşeceği, kurumsal yapının yerleşeceği, demokratik yaklaşımların daha da gelişeceği bir ortamlar milletin huzurunda bulunurken, ‘hükümet çatlayacak’ gibi milleti karamsarlığa iten, geçim pahalılığından, hayat pahalılığından bahsediyorlar ama toplumda hayatı zehirlemekten bir türlü vazgeçemiyorlar. O nedenle sayın Cumhurbaşkanının kararlı tutumu, Cumhur İttifakı’nın birleşenlerinin uyumlu çalışmaları ve millet için her türlü fedakarlığa hazır olmaları gelecek için Türkiye’nin önemli meselelerinin çözümü için çok büyük bir program hayata geçirecektir. Ümitliyiz, güvenliyiz. Cumhur İttifakı devam edecektir, bizde çatlama olmaz. Bir ne kerpiç ne toprağız. Kaya gibi Cumhur İttifakı’yız. Uluslararası gelişmeleri yakından takip etmektedir. Kayaların parçalanması gürültülü olur fakat sonuç vermez.

    MHP sayın Cumhurbaşkanımızın yanındadır. Türkiye’nin önderliğinde dünya barışını, emperyalist güçlere karşı olan mücadelede büyük bir başarı elde etmenin çabası içerisindedir. Oraya köstek değil yardımcı olmak lazım. O nedenle temennimiz barıştır, kaynaşmadır, dayanışmadır. MHP üzerine düşen her türlü sorumluluğu, her türlü fedakarlığı yaparak yoluna devam edecektir. MHP’yi anlamayanlar, kırık masalar üzerinde gelecek vadedenlerin, masayı nasıl dağıttıklarını utanmadan hatırlamaları gerekirken şimdi yol gösterici duruma düşmüşlerdir. Allah onları ıslah etsin.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bayram paylaşımı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bayram paylaşımı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kurban Bayramı dolayısıyla sosyal medya hesabındaki mesajında şunları kaydetti:
    “Milletimizin ve İslam aleminin Kurban Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Bayramın kalplerimize huzur, ülkemize esenlik, Filistin ve Sudan başta olmak üzere gönül coğrafyamıza barış getirmesini diliyorum. Bayramımız mübarek olsun.”

  • “Bizim üzerimizden değil, birbirleriyle konuşsunlar”

    “Bizim üzerimizden değil, birbirleriyle konuşsunlar”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurban Bayramı’nı geçirmek üzere geldiği memleketi Manisa’da bayram namazını Şehzadeler ilçesindeki tarihi Hatuniye Camii’nde kıldı. Namaz bitiminde cami içinde ve dışında vatandaşlarla bayramlaşan Özel daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Özel, “Kurban Bayramı’nda memleketimizdeyiz. Baba evindeyiz, ana kucağındayız. Bütün vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Başta Filistin olmak üzere dünyanın neresinde kan ve gözyaşı varsa durmasını diliyoruz. Dünyadaki bütün devletlerin Filistin’i tanımasını ve İsrail’in yaptığı insanlık suçuna karşı, katliamlara karşı, soykırıma karşı en karşı en sert tedbirlerin alınmasını istiyoruz. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi yurtta barış, dünyada barış istiyoruz. Bu güzel bayram gününden sonra artık ne ülkemizde ne dünyanın herhangi bir yerinde çocukların, annelerin gözyaşı olmasın, savaş olmasın. Herkes barış içinde yaşasın istiyoruz. Birazdan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek ile birlikte şehitlik ziyareti, aile kabristanlarını ziyaret edeceğiz. Vatandaşlarımızla bayramlaşacağız, aile ziyaretleri yapacağız ve ailemizle geçireceğimiz birkaç huzurlu günü de kendimize kar sayacağız. Manisa’da olmak güzel. Ümit ediyoruz daha güzel günlerde bir arada olacağız.” dedi.

    “Cumhur İttifakı’nın ortakları bizim üzerimizden iletişim kuruyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurt dışı dönüşü uçakta CHP ziyaretiyle ilgili yaptığı açıklamasının sorulması üzerine Özel şunları söyledi: “Biz Sayın Cumhurbaşkanımıza bir ziyarette bulunmuştuk. 22 yıllık iktidarları döneminde siyasi partiler arasında bir istisna kanlı darbe girişimi sonrası yapılan ziyaret hariç bu tür ziyaretler yapılmıyordu. Ben CHP Genel Başkanı seçildiğimde artık bu kin ve nefret siyasetinin, gerilim siyasetinin bitirilmesi gerektiğini, herkesin kendi işini yapması gerektiğini ve herkesin birbirinin seçmenine olan saygısından dolayı siyasi partilerin de birbirine olan nezaketi koruması gerektiğini söylemiştim. 31 Mart tarihinde birinci parti çıktık ve ilk iş olarak önümüzdeki ilk bayram olan Ramazan Bayramı’nda tüm siyasi parti genel başkanlarını aradım. Ben CHP Genel Başkanı seçildiğimde Sayın Cumhurbaşkanı teşekkür telefonu açmamıştı ama o zaman o birinci partiydi şimdi biz birinci partiyiz. Bize düşer dedik ve bütün siyasi partileri kendisinden başlayarak aradık ve bayramlaştık. Daha sonra randevulaştık ben kendilerini genel merkezlerinde ziyaret ettim ve gayet nezaket içinde tabii her birimiz aynı düşünmeyeceğiz ama müzakere ettik, görüş alışverişinde bulunduk. Kendisi de bu ziyaretten sonra iadeyi ziyarette bulunacağını söyledi. Aradan geçen 5 haftalık süreçte Türkiye’de insanlar normalleşme dediler, siyasette yumuşama dediler. Bundan herkes memnun oldu. Bundan Sayın Bahçeli de memnun olmuştu ama partisindeki belli odaklar bundan rahatsız oldular, olur olmaz hakaretlerde bulundular, tehditlerde bulundular, hala bulunuyorlar. O gerilimden sonra Sayın Bahçeli’nin bazı açıklamaları oldu. Ben bir kez daha ifade etmek isterim ki ben kimse istiyor diye kavga edecek, gerilim oluşturacak değilim. Benim işim gerilim oluşturmak değil, şu anda mağdur olan, mazlum olan, yoksul olan, işsiz olan, aç olan, ürünü para etmeyen insanların derdine deva olabilmek için onların sorunlarını dile getirmek.

    Bu ziyaretten sonra yapılan tüm yorum ve açıklamaları saygıyla karşılıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı dün uçakta demiş ki ‘Herhalde iadeyi ziyaretimizi hazmedemeyenler oldu.’ Ben bu sözü hiç üzerime almıyor çünkü bu işi başlatan biziz zaten herkesin gözü önünde oldu. Herhalde bunu yine kendi ittifak ortağına söylüyor. Burada sorun şu ki Cumhur İttifakı’nın ortakları bizim üzerimizden iletişim kuruyorlar. Ramazan ve Kurban bayramlarında yaptığımız gibi lütfen doğrudan iletişim kursunlar. İyi söz söyleyeceklerse de kötü söz söyleyeceklerse de birbirlerine söylesinler. Biri benim üzerimden diğerine mesaj yolluyor ‘efendim siz ittifak ortağı olun biz yokuz, ihtiyaç olursa buradayız’ diyor öteki, ‘bu ziyaretimizi hazmedemeyeneler var’ diyor. Bizim üzerimizden konuşmasınlar, birbirleriyle konuşsunlar. Zaten bugüne kadar çok iyi anlaşıyorlardı bundan sonra da iyi anlaşmaya devam ederler. Buradaki sorun şu ki onların birlikteliği memlekette işsizlik, yoksulluk getirdi. Bugün memlekette maliyetin altına buğday veren, çay veren endişe ederiz ki maliyetin altında fındık fiyatı açıklayacak olan, kuru üzüm fiyatı açıklayacak olan bir birliktelik var. Sorun burada. Onların birlikteliğine laf eden yok ama bu birliktelik, açlık, yoksulluk, sefalet ve işsizlik üretiyorsa sorun burada. Ben bu sorunları çözmenin derdindeyim. Bir kez daha hangi siyasi parti olursa olsun bütün siyasi partilerin liderlerine ve oy verenlerine iyi bayramlar diliyorum. Bayram günü kavga günü değildir. Bayram günleri küslerin barıştığı kavgaların bittiği günlerdir. Ümit ediyorum herkes bayramın ruhuna uygun bir bayram getirir ve güzel işleri de bayramdan sonra hep birlikte yaparız.”

    “Asgari ücrete zam yapılmalıdır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde asgari ücret ve emeklilere yönelik bir zammın konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine Özel şunları söyledi: “Konuşuldu ama bu konuda umutlu olabileceğimiz bir işaret almadığımı ifade etmeliyim. Emekliye zaten geçtiğimiz sene enflasyon yüzde 80 iken yüzde 30 zam verildi. Emekli yüzde 50 yoksullaştırıldı. Şimdi yine enflasyonun altında zam yapılacağı hatta asgari ücrete hiç zam yapılamayacağı izlenimini aldım ben. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Eğer böyle olursa susamayız. Normalleşme bu değil. Normalleşme yıllardır tartışan siyasetçilerin birbirine laf söylememesi değil, yıllardır hakkını alamayanların hakkını alması sonucunu doğurmalıdır. Normalleşme olacaksa bu emekliden ve emekçiden başlamalıdır. Çiftçiden ve esnaftan başlamalıdır. Onların yüzü gülmeden bizim yüzümüz gülmez. Eğer asgari ücrete zam yapmazlarsa bu konuda her platformda mücadele ederiz. En son sokaklara dökülürüz, meydanları doldururuz. En sert tepkiyi gösteririz. Ben bir emek şehrinde yaşıyorum. Benim evim Manisa’da. Benim başka bir yerde evim yok ve bu şehirde on binlerce, yüz binlerce asgari ücretli var. Asgari ücrete zam yapılmalıdır. Asgari ücrete zam yapmayan asla ve asla bu memlekette hükümet ediyorum, iktidarım demesin. Size bu yetki asgari ücretliyi ezmek için aç bırakmak için verilmedi.”

    “Hükümete her türlü desteği vermeye hazırız”

    Biz gazetecinin İsrail’e dünyanın birçok ülkesinden yaptırımlar yapıldığını ve son olarak Maldivler’in İsrail pasaportlulara ülkeye girişinin yasaklandığını hatırlatması üzerine Özel şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’de pasaportlar ve pasaportlara yapılacak işlemler konusunda yasama meclisi değil, yürütme yetkili. Bu konuda hükümetten gelebilecek olan Filistin’e destek ve İsrail’e yaptırım olabilecek her şeyi görüşmeye ve desteklemeye hazırız. Bu noktada hükümet nasıl bir adım atmayı planlıyorsa yürütmeleri hazırlasın. Biz yasama meclisi olarak ve ana muhalefet partisi olarak her türlü desteği vermeye hazırız.”

    “Mevcut anayasa bu kadar ihlal ediliyorken yeni anayasa tartışmaları vatandaşa manasız geliyor”

    Anayasa konusunda da açıklamalarda bulunan Özel şöyle konuştu: “Eğer bugün millet seçimleri yapıyorsa ama seçimlerden sonra kimin bakan olacağına millet bir kişi karar veriyorsa bu gerçekten anayasal bir sorundur. Bu bakanlar milletin bakanı değil de birilerinin bakanı olarak milletin gözünün içine değil de birilerinin ağzının içine bakıyorsa görevden alınacak mıyım diye. Tabii ki bu demokrasi açısından ayıplı bir durumdur. Bu bakanlar meclise gelmiyorsa, mecliste sözlü sorulara yanıt vermiyorsa, yazılı sorulara ya çok geç cevap veriyor ya da hiç vermiyorsa. Bunlara gen soru verilemiyorsa, görevini kötü yapan bakandan hesap sorulamıyorsa evet demokrasi açısından bir ayıptır. Ama bu ayıpların hiçbirini biz yapmadık. 16 Nisan 2017 referandumunda itirazlarımıza rağmen bu arkadaşlar yaptı. O dönemde biz dedik ki anayasalar her doğan için yapılır. Ama onlar Erdoğan için anayasa yaptılar. Anayasalar herkesin üstüne olacak. Bir kişiye dikilmez. Eğer Erdoğan’a değil, Erdoğan’a dikersen üç gün sonra kolu kısa gelir. Beş ay sonra paçası uzun gelir. Ve o da rahatsızlıklarını dile getirir. İçinde bulunduğumuz durum tam olarak budur. Eğer gerçekten her doğan için bir anayasa yapılacaksa ilk önce, Erdoğan’ın mevcut anayasaya uymasını bekleriz. Mevcut anayasaya bu kadar ihlal ediliyorken yeni anayasa tartışmaları manasız geliyor vatandaşa da. Bir de şöyle diyorlar. Yani bugün bayram günü herhangi birimizin evladı bana yeni bir kıyafet al dese eskisini ne yaptın diyor sorarız. Bize yeni kıyafet dikecek misiniz diye sormadan, eski kıyafeti giyiyorlar mı ona bir baksınlar.”

  • “Duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz”

    “Duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İspanya ve İtalya’daki temaslarını tamamlayarak yurda döndü.

    Erdoğan dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    “İLİŞKİLER TÜM YÖNLERİYLE GÖZDEN GEÇİRİLDİ”

    12-14 Haziran tarihleri arasında Madrid’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk gün İspanya Kralı 6. Felipe ile ikinci gün ise İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’le bir araya geldiklerini hatırlattı. Erdoğan, İspanya Başbakanı Sanchez’le görüşmesinde, bakanların da katılımıyla Hükümetlerarası Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı gerçekleştirdiklerini, toplantıda iki ülke arasındaki ilişkilerin tüm yönleriyle gözden geçirildiğini söyledi.

    “TCG ANADOLU’NUN BİR ÜST SEGMENTİNE GEÇME KARARI ALDIK”

    İki ülke arasında 12 yeni anlaşma imzalandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhtelif alanlarda imzaladığımız 12 anlaşmayla ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik. Bu arada TCG Anadolu, İspanya’yla savunma sanayi iş birliğimizin sembolüydü. Şimdi yaptığımız görüşmelerle birlikte artık bunun bir üst segmentine geçme kararı aldık ve bunun da adımını attık.” dedi.

    “TÜM BASKILARA RAĞMEN FİLİSTİN’E VERDİĞİ DESTEK TAKDİRE ŞAYAN”

    Erdoğan, görüşmeler sırasında bölgesel konuların da ele alındığını belirterek, “İspanya’nın Filistin’i tanıma kararıyla ilgili olarak duyduğumuz memnuniyeti yine kendisiyle paylaştım. Sayın Sanchez’in tüm baskılara rağmen Filistin’in halklı mücadelesine verdiği destek her türlü takdire şayandır. İsrail-Filistin ihtilafının çözümünde inşallah bundan sonra da İspanya ile dayanışma içinde hareket edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    “MEDENİYETLER İTTİFAKI’NDA MÜŞTEREK BİR HAZIRLIK YAPACAĞIZ”

    Avrupa Parlamentosu seçimlerinin, Türkiye’nin kaygılarını haklı çıkardığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Medeniyetler İttifakı girişimini hayata geçiren iki ülke olarak, İslam ve yabancı düşmanı akımlara dair ortak endişelerimizi dile getirdik. Zaten 20’nci yıla giriyoruz ve Medeniyetler İttifakı’nda 20’nci yılla ilgili de müşterek bir hazırlık yapacağız. Gelecek yıl 20’nci yıl dönümüne erişeceğimiz Medeniyetler İttifakı çerçevesinde diyalog ve karşılıklı anlayışa vurgu yapan faaliyetler düzenleme imkanlarını da gözden geçireceğiz. 8. Hükümetlerarası Zirve Toplantımızın ve Madrid’deki istişarelerimizin İspanya ile ilişkilerimizin güçlenmesine önemli katkılar yapacağına inanıyorum.” dedi.

    “MEVCUT ULUSLARARASI SİSTEMİN SINIFTA KALDIĞINI İFADE ETTİM”

    İspanya’daki temaslarının ardından İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin davetiyle İtalya’ya geçtiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada G7 Liderler Zirvesi’ne katıldıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüşlerimizi zirve marjında gerçekleştirilen Afrika ve Akdeniz ile Yapay Zeka ve Enerji Konulu Yüksek Düzeyli Oturum’da mevkidaşlarımızla paylaştık. Bölgemizin karşı karşıya kaldığı çok boyutlu tehdit ve meydan okumalar hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim. İnsanlığın mazlumların sesine kulak veren çok daha adil bir dünyada yaşamasının mümkün olduğuna işaret ettim.” ifadelerini kullandı.

    Zirvede bazı G7 ülkelerinin liderleriyle bir araya geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirve hitabında Gazze’de acil kalıcı ateşkes ilan edilmesi ve insani yardımların kesintisiz akışının sağlanması için bir kez daha çağrıda bulundum.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Erdoğan’a yöneltilen sorular ve Cumhurbaşkanı’nın yanıtları şöyle:

    SORU: Türkiye ile İspanya arasındaki ticari ve kültürel bağlantılar iki ülke için, özellikle de Filistin hususunda ortaklaşa takındıkları tavırlar, bütün dünya ve insanlık için ne vadediyor, ne beklemeliyiz?

    İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan katliamları karşısında İspanya ile duygularımızın çekincelerimizin ve itirazlarımızın ortak olduğunu görmek sevindirici. Özelikle Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda İspanya, zifiri karanlıkta insanlık gemisine yol gösteren bir deniz feneri olduğunu kanıtladı. Gerek insanlığın vicdanını harekete geçirici çağrıları gerekse cesur ve kararlı uygulamaları bunu perçinledi. Ancak insanlık gemisinin yoluna kazasız belasız devam edebilmesi için yeni deniz fenerlerine ihtiyaç var. Filistin meselesinde İspanya’yla aynı istikamete bakışımız şu bakımdan önem arz ediyor. İspanya malum bir Avrupa Birliği üyesi, Avrupa Birliği üyesi olmanın yanında aynı zamanda da NATO’da beraber olduğumuz bir ülke. İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan tavrı karşısında Filistin’in haklı direnişine yüreğini koyması ve hemen ardından da Avrupa ülkelerinden bazı çözülmelerin başlaması açısından da çok büyük önem arz ediyor. Özellikle Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda İspanya’nın tavrının İsrail’e öyle ya da böyle destek olan devletler arasından çözülmeleri beraberinde getireceği inancındayım. Nitekim Sanchez’le yaptığımız ayaküstü görüşmelerde de “bunun devamı gelecek” yaklaşımları oldu. İnsanlığın karşı karşıya olduğu Filistin sınavından geçmek için daha çok ülkenin bence İsrail’e cesurca “dur” demesi ve barışın yanında yer alması gerekir. Ama İspanya gibi ülkeler bu adımı atınca, inşallah barışın yanında yer alacak ülkelerin sayısı da artacaktır. Biz de İspanya da diğer dostlarımız da insanlığa barışı vadetmeye ve bunun için çabalarımızı artırmaya devam etmeliyiz.

    SORU: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Gazze ile ilgili aldığı ateşkes kararının hayata geçirilebilmesi, uygulanabilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Kısa zaman içerisinde bir ateşkes sağlanabilecek mi? Bir de Filistin devletinin tanıması konusunda yeni bir ivme başladı mı? Bu ivme bir sonuç verir mi sizce? İhtimali nasıl görüyorsunuz?

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bugüne kadar attığı adımlara dikkat ederseniz Amerika Birleşik Devletleri her zaman kesişim noktası olmuştur.  Burada da büyük ihtimalle yine öyle olacak. Aslında bizim “dünya beşten büyüktür” tezimizin işaret ettiği nokta da burası. Çünkü İsrail aleyhinde alınması gereken kararlar söz konusu olduğunda Amerika, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni bloke ediyor. Şu anda alınan ateşkes kararında da benim endişem yine bir şekilde Konsey’i bloke edeceği şeklinde. Fakat öyle de olsa, böyle de olsa, bizim için en önemli adım Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden öte, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan çıkan kararlardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan çıkan olumlu kararlarda 150’ye yakın ülke ne yaptı? Bizim düşündüğümüz gibi düşündüler ve Filistin’in yanında yer aldılar. Bunları daha ileri taşımamız lazım. Bunu başardığımız takdirde bu yaklaşım zaman içerisinde inşallah Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni de belli bir noktaya çekecektir. Aslında mevcut durum Birleşmiş Milletler için de bir fırsattır. BM yapılanması başta İsrail olmak üzere bazı hukuk tanımaz ülkelerin yerle yeksan ettiği itibarını yeniden kazanmak istiyorsa, bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerekir. İsrail’in durdurulması sadece Gazze’de huzuru sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda BM sistemine, uluslararası hukuka, insan haklarına karşı gerçekleştirilen İsrail saldırılarını da bastıracak. Bu sorumluluk öncelikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin omuzlarındadır. Birleşmiş Milletler’in sonunun Milletler Cemiyeti gibi olmasını istemiyorsak, bunu sağlamak mecburiyetindeyiz. Her zaman söylediğimiz gibi, bölgede nihai barışın yolu iki devletli çözümden geçer. Bu formül beraberinde kalıcı çözümü getirir. Güvenlik Konseyi üyelerinin Filistin’i devlet olarak tanıması bölgede iklimi değiştirebilir.

    SORU: ABD Başkanı Joe Biden’in bizzat açıkladığı üç aşamalı bir ateşkes planı var. Fakat daha öncesinde de İsrail’in bu ateşkes çabalarını defalarca sabote ettiğini biliyoruz. Mesela Joe Biden yine Ramazan ayı öncesi bir ateşkes olacağını açıklamıştı ama olmamıştı. İsrail buna uymamıştı. Bu defa ümit var olmak için bu zemini müsait görüyor musunuz? Yani bu defa Joe Biden’in bizzat açıkladığı bu üç aşamalı ateşkes planına İsrail uyar mı sizce? Ümitli misiniz?

    Kabataslak baktığımız zaman bu açıklamadan memnuniyet duyuyoruz. Ama bu BMGK’nın beş daimi üyesini Filistin’in yanına çekmeye yetmiyor. Buraya özellikle bakmamız lazım. Ben, inanıyorum ki, Amerika Birleşik Devletleri de İsrail’in artan şımarıklığından rahatsız. Bu rahatsızlığı Amerikan yönetimi açık açık dile getirmese de Amerikan üniversitelerinden, sokaklarından, öğrencilerinden, rektörlerden yükselen sesler, burada artık belli bir dönüşümün başladığını gösteriyor. Bu da İsrail’i ciddi manada rahatsız ediyor. Artık şundan herkes emin ki bu kervan böyle yürümez. İnşallah Amerika’da yaklaşan son seçimlerle birlikte hava çok daha farklı gelişebilir. Biden’in bu açıklamasından sonra bizim yaptığımız açıklamalar var. Dünyada birçok ülkenin bu konuda yaptığı açıklamalar var. İnşallah isabetli adımları hep beraber atarız ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bu konuyla ilgili çıkacak kararlar bundan böyle çok daha farklı istikamette gelişir. Sayın Biden’dan bu planın bir seçim yatırımı değil, gerçekten ve samimi olarak Filistin’deki katliamları sonlandırmak için atılmış bir adım olduğunu ispat etmesi doğal olarak beklenir. Güvenlik Konseyi kararı bir adımdır, ancak yeterli değildir. Kağıt üstündeki bir çok kararın İsrail tarafından nasıl yok sayıldığını hepimiz biliyoruz. Sayın Biden da artık bir samimiyet testinden geçmektedir.

    SORU: Suriye’de terör örgütünün yapmaya çalıştığı sözde seçim Türkiye’nin kararı ve tutumu sonrasında ertelendi ama iptal edilmedi ve yeniden deneme ihtimalleri bulunuyor. Eğer yeniden bu seçimi yapmaya çalışırlarsa Türkiye’nin tavrı ne olur?

    Ortada seçim falan yok, öncelikle bunu belirtelim. Ortada terör örgütünü meşrulaştırma ve bölgede bir teröristan kurmak için tertiplenmiş bir oyun var. Biz oyun bozma konusunda ne kadar mahir olduğumuzu bundan önceki süreçlerde net bir şekilde gösterdik. Tabii burada Suriye yönetimi de kesinlikle onlara bu noktada rahat adım atma veya hareket etme müsaadesini vermeyecektir, vermez. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Moskova’daydı. Moskova’da Sayın Putin’le bu konuları etraflıca görüştüler. Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov’la görüşmeleri oldu. Suriye’de PKK terör örgütünün ve diğerlerinin rahat hareket etme imkanı inşallah olmayacaktır. Böyle bir durum olduğu anda zaten biz de ilgili birimlerimizi gerekli şekilde seferber ederiz. Burnumuzun dibinde bir teröristan kurdurmayız. Bunun için gereken ne ise yapmaktan da asla ve asla imtina etmeyiz.

    SORU: Bu ziyaretinizde Eurofighter meselesi gündeme geldi mi? Almanya’nın bir blokajı var bunu aşmak mümkün olacak mı?

    Bu konuyu Sayın Sanchez’le görüştük. İspanya’nın biliyorsunuz eğitim uçakları önemli. Bu eğitim uçaklarından bize verebilme şansları veya kabiliyetleri var. Ama Almanya’yla temas noktasında bu konuda bize yardımcı olma durumunu kendilerine söyledim. Eurofighter’la ilgili böyle bir görüşme yapabileceğini ifade etti. Ama hepsinden öte bizim için şu anda Eurofighter önemli. Bu konuda Almanya’da artık yumuşadı. İlgili bakanlarımız muhataplarıyla gerekli görüşmeleri yapıyorlar, yapacaklar. Bizim temel yaklaşımımız bellidir: ihtiyaçlarımızı öncelikle NATO müttefiklerimizden karşılamak isteriz. Fakat sürecin sonunda olumsuz bir sonuç elde edilirse alternatifsiz de değiliz. KAAN’ımız artık kanatlandı. İlerleyen dönemlerde seri üretimin başlaması ve envantere giriş sürecinin tamamlanması sonrası bu konuda sıkıntımız da kalmayacak. Bir dönem benzer süreci insansız hava araçlarında da yaşamıştık. O zaman da müttefiklerimizden bunları alamamıştık. Sonra ne oldu, insansız hava araçlarımızı en yüksek kalitede ürettik. Şimdi birçok ülke bunları alabilmek için Türkiye’nin kapısını çalar hale geldi.

    SORU: Konuşmanızın başında Avrupa Parlamentosu seçimlerine değindiniz. Avrupa’da aşırı sağ ve ırkçı partilerin yükselişini birkaç yıldır gözlemliyoruz. Son olarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birçok ülkede sandıkta ciddi bir güç elde ettiler. Bu durum Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerini nasıl etkileyecek, Türkiye oluşan bu yeni durumla ilgili yeni bir strateji belirleyecek mi?

    Şu anda özellikle bizim Avrupa Birliği üyesi ülkelerle atacağımız adımlarda ibre bizden yana dersem abartmış olmam. Bu konuyla ilgili olarak da şu anda Avrupa Birliği’nden Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılan partilerin çoğu Türkiye’nin ne denli haklı olduğunu kabul ediyor. Mesela onlardan biri İspanya Başbakanı Sanchez. Türkiye’nin duruşunu takdirle karşıladığını bizlere ifade etti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da bu noktada olumlu duruş sergiliyor. O da Türkiye’ye bakışı lehte olanlardan. Biz işimize bakacağız. Bu süreçte Türkiye’nin gerek Almanya’da gerek İngiltere’de gerek Fransa’da yakaladığı şanslar var. Biz bu şanslarımızı da güçlü durarak denemeye devam edeceğiz. Bizler uzun zamandan beri, yaklaşan tehlikeyi işaret ediyorduk. Özellikle Avrupa’da yükselen ırkçılığın bir tehlike olduğunu, buna imkan verilmemesi gerektiğini muhataplarımıza anlattık.

    Sokaklarını, meydanlarını insanların kutsallarına hakarete, yabancı karşıtlığına açan, onların sırtlarını işlerine geldiği için sıvazlayan ülkeler, şimdi görmezden geldikleri gerçekle yüzleşti. Sık sık söylediğimiz bumerang etkisi işte tam olarak budur. Avrupa’nın “zararın neresinden dönersek kardır” anlayışıyla hareket etmesi ve gerçekçi tedbirleri hayata geçirmesi elzemdir. Yoksa bu ateş herkesi yakacak boyuta ulaşır. Terör konusunda da benzer bir tehlike söz konusudur. Testi kırılmadan Avrupa’ya çağrımızı tekrarlıyorum. Gelin terörün her türlüsü ile ayrım gözetmeksizin mücadele edelim. Gelin terör belasını birlikte gündemimizden nihai biçimde çıkartalım.

    SORU: Biz yola çıktığımızda MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin önemli bazı açıklamaları oldu Sayın Cumhurbaşkanım. Biz de bunu uçaktan takip ettik. Bazı ifadelerini sizinle paylaşmak istiyorum ve bu konuyla ilgili değerlendirmelerinizi rica edeceğim efendim. Siyasette normalleşme arayışlarını temel aldığı açıklamasında Sayın Bahçeli şu ifadeleri kullandı; “Siyasi partiler arasında normalleşme ve yumuşama arayışlarının temel alınarak çok bilinmeyen ve yeni bir denklemin kurulmak istendiği gözlemlenmektedir. Bu kapsamda siparişi yapılan normalleşme ve yumuşama atmosferinin sürdürülebilir hale gelmesinin önünde şayet MHP bariyer olarak telakki ve tarif ediliyorsa, bu konuda da geniş bir ittifak husule gelmişse, bize düşen sorumluluk ülkemiz ve milletimiz uğruna her türlü fedakarlığı göze almak, gereğini ise gönül huzuruyla yapmaktır.” dedi daha sonra AK Parti içindeki gayri memnun kesimden bahsetti. “Eğer devamlı suyu bulandıranlar dikkate alınırsa AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği MHP’nin samimi dileği ve temennisidir.” diye devam etti sonra da dedi ki, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmeler, kurduğu ilişkiler, icra ettiği ikili temaslarını saygı karşılıyor, zatı devletlerine daha da rahatlatmak için bir kez daha feragatle hareket edip karşılıksız inisiyatif alıyor ve bu tercihi aziz milletimizle paylaşıyoruz.”  Sayın Cumhurbaşkanım bu açıklamaları cümleleri nasıl değerlendirdiniz efendim?

    Sayın Devlet Bey’in yapmış olduğu açıklama bir devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, herhangi bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması, bence gayet isabetlidir. Bizler Cumhur İttifakı olarak asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Parti sözcümüz Ömer Çelik Bey zaten gereken açıklamaları detaylıca yaptı. Bu açıklamalarda da dikkat ederseniz tahrik ve dalaşma yoktur.  Sadece net bir duruş vardır. Cumhur İttifakı’nın bir tarafı olarak partimizin duruşunu belirtmesi bakımından Ömer Bey’in açıklaması isabetli olmuştur. Diğer taraftan CHP’den yapılan bazı açıklamalar oldu. Biz iade-i ziyareti yapmak suretiyle siyasete bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama bu kibarlıktan anlamayanlar İstanbul’da basın toplantısı yaptılar ve orada belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar. Bunlar tabii doğru şeyler değil, güzel şeyler değil. Sürece katkı sağlayan şeyler değil. Yani bu, yumuşama değildir. Siyasete yeni bir başlangıç getirme değildir. Bizim iade-i ziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iade-i ziyaretimizi CHP’nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. Böyle bir açıklama karşısında ben Cumhurbaşkanı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başkanı olarak, buna cevap vermeyi dahi yanlış bulurum. Ama onlar ne yaparsa yapsın. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar.

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım gündemdeki önemli konulardan bir tanesi de yeni anayasa. Özgür Özel’le görüşmenizde de bu gündeme geldi. Türkiye artık çağdaş ve sivil bir yeni anayasa yapabilecek mi? Neler düşünüyorsunuz?

    Türkiye bu yeni dönemde yeni anayasayı gündemine almak suretiyle bir adım atabilir. Bizim bu ziyaretleri yapmamızın altında yatan gerçek de “her ne kadar ters görünse de CHP ile de böyle bir anayasa yapma başlığı altında buluşabilir miyiz?” arayışıydı. Teklifimizi yaptık. Onlardan “niye olmasın” noktasına gelen bir yaklaşım gördüm. Fakat iki gün sonra ortaya maalesef arzu etmediğimiz bir yaklaşım çıkınca bu durum da bizi üzmedi değil. Türkiye’nin artık darbe anayasası ayıbından kurtulması gerekiyor. Bu, siyaset kurumunun ve Meclisin millete karşı asli görevidir. Hiçbir siyasi parti bu yükümlülükten kaçamaz. Gerek Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş’un girişimleri, gerek bizim temaslarımız, artık yeni anayasa için adım atmanın zamanının geldiğini ortaya koymuştur. Mevcut anayasada birtakım değişiklikler yapılmış olması, darbe ruhunun anayasamızdan silindiği anlamına gelmiyor. Kaldı ki 1982 yılından bu yana dünya değişti, Türkiye gelişti ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıktı. Milletin ihtiyaçlarına tam hizmet eden ideal anayasa bu millete siyasetin borcudur.

    SORU: Enflasyonla ilgili uygulanan politikalarda hedefe doğru yaklaşıldığı görülüyor. Tam olarak rahatlama için hedef nedir Sayın Cumhurbaşkanım?

    Yılın son çeyreğini bekleyeceğiz. Yılın son çeyreğinde inşallah bunlar tam manasıyla görünecek. Şu anda işi sıkı tutuyoruz. Ama bütün mesele yine geliyor, faiz olayına dayanıyor. İnşallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız. Nitekim ekonomide dengelenmeye yönelik politikalar meyvelerini veriyor. Cari işlemler açığı önemli ölçüde azaldı. Mayıs itibarıyla yıllık ihracatımız 260 milyar doları aştı. İthalatımızdaki düşüş aynı şekilde sürüyor. Merkez Bankası rezervlerimiz 146,2 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktı. Rezervlerdeki artış devam edecek. Hayat pahalılığını tetikleyen sebeplerden olan fahiş fiyat artışları ve fırsatçılıkla mücadelemizden de taviz vermiyoruz. Milletin aşına ve ekmeğine kan doğrayanlara göz açtırmayacağız. Bu kritik süreci bir taraftan mali disiplini koruyup, kamuda tasarrufu teşvik ederek, diğer taraftan denetimleri artırarak hassasiyetle yürüteceğiz.

    kaynak: NTV

  • Otomobile çarpan motosikletli yaralandı

    Otomobile çarpan motosikletli yaralandı

    Kaza, Yıldızhan Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Zile Caddesi üzerinde seyir halinde olan Mehmet B. yönetimindeki otomobiliyle dönüş için manevra yaptığı sırada, Yasin C. yönetimindeki  motosiklet çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosiklet sürücüsü yola savruldu.

    Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerinin olay yerinde yaptığı ilk müdahalenin ardından motosiklet sürücüsü ambulansla ile Alaca Devlet Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı.

    Kazayla ilgili başlatılan soruşturmanın devam ettiği bildirildi.

  • Karne günü silahlı saldırıda öldü

    Karne günü silahlı saldırıda öldü

    Edinilen bilgiye göre olay, Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı Kışla Mahallesi Askerlik Şubesi Caddesi üzerinde yaşandı. İddiaya göre yüzü maskeli 2 şahıs, Bedrettin T.’ye ait kuyumcu dükkanına ateş açtı. Saldırıda Eyüp Advanlı ve Nurullah Tart hayatını kaybetti.

    Karne günü öldürüldü
    Saldırıda hayatını kaybeden Nurullah Tart’ın Viranşehir Borsa İstanbul İlkokulunda beden eğitimi öğretmeni olduğu öğrenildi. Karneleri dağıtan Tart’ın saldırı esnasında kuyumcu dükkanında olduğu ve mermilerin isabet etmesi sonucu hayatını kaybettiği öğrenildi. Saldırıda hayatını kaybedenlerden Eyüp Advanlı’nın ise Yaban kırsal Mahallesi muhtarı olduğu belirtildi.
    Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Ankara’da 3 araç birbirine girdi

    Ankara’da 3 araç birbirine girdi

    Kaza, Çankırı Bulvarı Karacakaya Kavşağı Kalecik istikametinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 3 araç birbirine çarptı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.

    Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralılar hastaneye kaldırıldı. 3 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında 10 kişi yaralandı. Kaza sebebiyle Ankara Kalecik istikameti trafiğe kapatıldı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Kuşadası’na tatilci akını başladı

    Kuşadası’na tatilci akını başladı

    Türkiye´nin önemli turizm merkezlerinden Kuşadası’na, 9 günlük Kurban Bayramı tatili dolayısıyla yerli turistlerin ilgisi yoğun oldu. Okulların kapanmasını da fırsat bilen aileler İzmir, Manisa ve Denizli gibi yakın illerden bayramı geçirmek için Kuşadası’na gelmeyi tercih etti. Tatilcilerin Kuşadası’na olan talebi kentin Selçuk yönündeki girişinde de uzun araç kuyruğu oluşturdu. Hava sıcaklığının 42, deniz suyu sıcaklığının 28 derece olarak ölçüldüğü ilçede plajlar da doldu, taştı. Tatilciler serinlemek için özellikle Kuşadası Belediyesi’nin ücretsiz şezlong ve şemsiye uygulamasını başlattığı Kadınlar Denizi Plajı ile Marina mevkiinde bulunan Halk plajına gitti. Kurban Bayramı tatili, ilçedeki 5 yıldızlı ve butik otellerin doluluk oranlarını yüzde 95’lere kadar çıkarırken kentin turistik çarşılarındaki alışveriş hareketliliği de esnafın yüzünü güldürdü.

    Başkan Ömer Günel: “Tüm hazırlıklarımız tamam”
    Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel de ilçe genelinde tüm hazırlıkların tamamlandığını belirterek, “Kentimiz Ramazan Bayramı’nda olduğu gibi Kurban Bayramı’nda da misafirlerimizi ağırlamaya hazır. Şehre girişler bugün yoğunlaştı. Bayram süresince 2 milyonu aşkın misafirimizi ağırlamış olacağız. Tüm hemşehrilerime ve kentimizi ziyaret etmeye gelenlere mutlu ve huzurlu bayramlar diliyorum” diye konuştu.