Kategori: Türkiye

  • Kütahya’da bir haftada uyuşturucudan 7 kişi tutuklandı

    Kütahya’da bir haftada uyuşturucudan 7 kişi tutuklandı

    Kütahya İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 12 Mayıs- 19 Mayıs 2024 tarihleri arasında narkotik suçlarla mücadele çalışmaları çerçevesinde il genelinde 43 olayda gözaltına alınan 55 kişiden 7’si tutuklandı.

    Yapılan çalışmalarda, 18 gram metamfetamin,139 gram esrar, 34 gram bonzai,148 adet sentetik ecza ve 25 adet ecstasy ele geçirildi.Yılbaşından itibaren il genelinde yapılan çalışmalar sonucu uyuşturucu madde ticareti çerçevesinde tutuklu şahıs sayısı 84’e ulaştı.

    Ayrıca farkındalık çalışmaları çerçevesinde yapılan Narkonokta ve Narkorehber faaliyetlerinde bin 288 kişiye ulaşılarak bilgilendirmeler yapıldı.

  • Denizli’de şehir içinde aykırı park eden araçlara ceza yazıldı

    Denizli’de şehir içinde aykırı park eden araçlara ceza yazıldı

    Denizli Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri kentte trafik yönetmenliği ve trafik kanuna aykırı davranan araçlara cezai işle uyguladı. Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Trafik Kanunu 62. madde ile Trafik Yönetmeliği 124. maddesinde belirtilen ‘Yerleşim birimleri içindeki karayolunda, bir trafik işaretiyle izin verilmedikçe ve yükleme, boşaltma, indirme, bindirme, arızalanma gibi zorunlu nedenler dışında kamyon, otobüs ve bunların katarları, lastik tekerlekli traktörler ile her türlü iş makinelerinin park edilmesi yasaktır. Bu yasağa rağmen, yerleşim birimleri içindeki karayollarında park edilmiş bu tür araçlar yetkililerce kaldırılır’ hükümleri gereğince belirtilen yerlerde park halinde bulunan ve trafiği tehlikeye düşüren araçlar hakkında gerekli idari cezai işlemler uygulanmıştır. Sürücülerimizin mağduriyet yaşamaması adına yukarıda cinsleri belirtilen araçların mevzuatta belirtilen zorunluluklar harici yerleşim yeri dışına trafiği tehlikeye düşürmeyecek alanlara park etmeleri gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.

  • Borsa İstanbul’da tarihi zirve

    Borsa İstanbul’da tarihi zirve

    Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi tarihinin en yüksek seviyesini gördü. Endeks gün içinde yüzde 2,46’nın üzerinde artışla, tarihinde ilk kez 11.000 puanı aştı.

  • “Engelli memur sayısı 68 bin”

    “Engelli memur sayısı 68 bin”

    Engelli Hakları İzleme ve Değerlendirme Toplantısı Ankara Hakimler Evi’nde düzenlendi. Toplantıya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, bazı kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinden temsilciler katıldı. Toplantı öncesi Bakan Göktaş, Slovakya’da düzenlenen Paralimpik Avrupa Bilek Güreşi Şampiyonası’nda 1. olan Oya Aydın’la buluştu ve kendisini tebrik etti. Aydın, Bakan Göktaş’a kendisinin yapmış olduğu cam duvar tablosunu hediye etti. Toplantıda konuşan Göktaş, engelli vatandaşların haklarının korunması ve geliştirilmesi için gerçekleştirilen bu toplantıları her zaman çok değerli ve kıymetli bulduklarını belirtti.
    Değerlendirmeler neticesinde atılması gereken adımları, yapılması gereken çalışmaları hızlı bir şekilde hayata geçirdiklerini vurgulayan Göktaş, “Engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak adına esas aldığımız temel ilkelerden biri erişilebilirliktir. Erişilebilirlik; engelli bireylerin haklarının korunmasında ve toplumsal hayata bağımsız bir şekilde katılmalarında kilit bir öneme sahiptir. Tabii ki, erişilebilirlik sadece fiziki yapılarla sınırlı değildir. Bugün pek çok ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanabiliyor” diye konuştu.
    Konuşmasında toplantının bir diğer önemli gündem maddesinin de engelli bireylerin istihdamı konusu olduğunu kaydeden Göktaş, engelli bireylerin istihdamını artırmanın her zaman öncelikli hedeflerinden biri olduğunu dile getirdi.

    “Bugün engelli memur sayısı 68 bin 396’ya ulaştı”

    Engelli bireylerin istihdamında ana yöntemin, kota yöntemi olduğunu belirten Göktaş, “Engelli bireylerin memur olarak yerleştirilmeleri ise 2012 yılından beri EKPSS, yani Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile yürütülüyor. En son 19 Şubat’ta 2 bin 114 kişiyi kamu kurumlarına yerleştirdik. Diğer yandan, atama işlemleri devam ediyor. Bu kapsamda 2002’den bugüne kadar istihdam edilen engelli sayısını tam 12 kat artırdık. Yürüttüğümüz çalışmalarla bugün engelli memur sayısı 68 bin 396’ya ulaştı” dedi.
    Engelli bireylerin çalışma hayatına ilişkin iyileştirilmesi gereken bazı hususların olduğunu aktaran Göktaş, bu hususlardan birinin engelli bireylerin çalışma hayatında etkin bir şekilde yer alabilmeleri için toplumda engellilik konusunda farkındalığın artırılması gerektiğini söyledi.
    Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda engellilere yönelik sosyal politikaları “yardım eksenli değil, hak temelli” anlayışıyla hayata geçirdiklerini ifade Göktaş bu kapsamda son 22 yılda engelli vatandaşların haklarının ve hayat standartlarının iyileştirilmesi için önemli adımlar attıklarının altını çizdi. Toplantının devamı basına kapalı şekilde gerçekleştirildi.

  • “Havalimanlarından kimse aranmadan geçemeyecek”

    “Havalimanlarından kimse aranmadan geçemeyecek”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu TBMM’ye sundukları yeni kanun taslağını açıkladı. Uraloğlu, bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarının muhtelif konularına ilişkin olarak ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonuna sunulan kanun teklifi taslağına göre Sivil Havacılık Kanunu’nda değişiklikler yapmayı planladıklarını belirterek, “Kanun taslağına göre havalimanı girişlerinde tüm yolcular cihazla aranacak. Cihazla aranmanın yetersiz kaldığı durumlarda elle arama yapılacak. Kendisinin veya eşyasının elle aranmasını kabul etmeyen yolcu uçağa kabul edilmeyecek” dedi.

    Bakan Uraloğlu ayrıca gemi kaynaklı emisyonların azaltılmasına yönelik çalışmalar neticesinde getirilecek yeni düzenlemeyle emisyon fiyatlandırma sistemini kuracaklarını da açıkladı.
    Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ve bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarının muhtelif konularına ilişkin olarak ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanan Kanun Teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonuna sunduklarını söyledi.
    Bakan Uraloğlu, Taslağa göre 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle havalimanı girişinde tüm yolcuların cihazla aranacağını belirtirken, cihazla aranmanın yetersiz kaldığı durumlarda elle arama yapılacağını ancak kendisinin veya eşyasının elle aranmasını kabul etmeyen yolcunun uçağa kabul edilmeyeceğini söyledi. Uraloğlu, “Yine yapılan düzenlemeyle havacılık güvenliği ile sınırlı olmak üzere özel güvenlik personeli genel kolluk nezaretinde eşya, bagaj ve kargolarda arama yapabilecek” dedi.

    “Avrupa Birliği, emisyonlardan elde edilecek gelirin yüzde 50’sini almayarak ülkenin tasarrufuna bırakacak”

    Son yıllarda yaşanan iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle tüm sektörlerde olduğu gibi gemi kaynaklı emisyonların azaltılmasına yönelik çalışmaların da hız kazandığını kaydeden Bakan Uraloğlu, “Bu kapsamda önümüzdeki süreçte deniz taşımacılığını etkileyecek en önemli konulardan bir tanesi de Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) olacak. Avrupa Birliği son aldığı kararla ETS sistemini denizcilik sektöründen kaynaklanan taşıma emisyonlarını da kapsayacak şekilde genişletecek. Avrupa Birliği ETS düzenlemesi Avrupa Ekonomik Alanı ile bu alanın dışında kalan limanlar arasındaki seferlerde üretilecek olan emisyonlardan elde edilecek gelirin yüzde 50’sini almayarak diğer ülkenin tasarrufuna bırakacak” diye konuştu.

    “Emisyonlardan alınacak gelirin belirlenecek bir miktarının ülkemizce alınması sağlanacak”

    Bakan Uraloğlu, Türk bayraklı ve Türk sahipli deniz ticaret filosunun faaliyetlerine devam edebilmesi ve rekabet yeteneğini muhafaza edebilmesi için emisyonlarını hızlı bir şekilde düşürmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bu noktada uluslararası ve bölgesel karbon fiyatlandırma uygulamalarından toplanan gelirlerin ülkemiz tarafından en verimli şekilde kullanılması büyük önem arz ediyor. Bu nedenle, emisyon fiyatlandırma sisteminin ülkemizde kurulması durumunda mütekabiliyet esasına göre toplam üretilen emisyonlardan alınacak gelirin belirlenecek bir miktarının ülkemizce alınması sağlanarak buradan elde edilecek gelir ile Türk deniz ticaret filosunun yenilenmesi veya dönüştürülmesi sağlanacak. Bu sayede, dünya deniz ticaretinde rekabet gücümüz artarak devam ettirilecek” ifadelerini kullandı.

    “Limanlara giriş ve çıkış işlemleri, dijital olarak sunulan belgeler üzerinden yapılabilecek”

    Uraloğlu, deniz taşımacılığından elde edilen karbon fiyatlandırması gelirlerinin de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçesine özel ödenek olarak öngörüleceği düzenlemesinin yanında, toplanan tutarların yeşil denizcilik için araştırma, geliştirme, dönüşüm ve yeni gemi inşa faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kullanılacağını söyledi. Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Özel gelir ve ödeneklerin kullanımına ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanımız tarafından belirlenecek. Uygulama kapsamına alınacak gemilerin cinsi, sefer bölgesi, tonajı, gemilerden alınacak emisyon bedeli oranları, emisyonların izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasına ilişkin usul ve esaslar yine Cumhurbaşkanımız tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Düzenlemeyle 4922 sayılı kanunu gereğince halihazırda fiziki olarak yapılan limanlara giriş ve çıkış işlemleri, dijital olarak sunulan belgeler üzerinden yapılabilecek”.

  • “Sahil şeridindeki kaçak yapılar yıkılacak”

    “Sahil şeridindeki kaçak yapılar yıkılacak”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kabine Toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı.
    Artvin’den Hatay’a doğru bütün kıyıları denetlediklerini belirten Bakan Özhaseki, “Mafyavari tutumlarla sahil şeritlerinde bazı bölgelerin işgal edildiğini görüyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Hukuk dışı yapıları, mevzuata aykırı tüm uygulamaları, yani bütün kaçak yapıları yıkacağız. Şimdi bir de ALO ihbar hattı kuracağız orada. Vatandaş diyecek ki ‘bizim burada denize ulaşmamızı şunlar engelliyor.’ Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünde bir güç, Türk devletinin üstünde bir güç yoktur. Aksini düşünüp kaçak yapılar işletenlere hukuk ile cevap vereceğiz. Tüm kaçak yapıları temizleyip milletimizin sahillere, plajlara rahat bir şekilde ulaşmasını sağlayacağız. Ben bunu söyledim ya bana bir sürü ihbar geldi. ‘Şurada siteler kuruldu’ diyor. ‘Bunlar zengin adamlar, oradan sahile inişimizi engelliyorlar’ diye” ifadelerini kullandı.
    Bu konuda devletin üzerine düşen görevi yerine getireceğinin altını çizen Bakan Özhaseki, “Bunun temel prensiplerini, altyapısını bir 15-20 gün oluşturalım. Nasıl hareket edeceğimizi, nasıl burada bir yol haritası izleyeceğimizi. Ondan sonra çıkıp devam edeceğiz. Yaz boyunca herkes bunlara şahit olacak. Oteller belki en fazla olsa olsa kendi önüne şezlong atıyor. Ama oradan gelene geçene mani olmuyor. Denize girene bir şey demiyor. Sorun orada değil. Ama asıl mesele diğer tarafta yani bir koy bulmuşlar. 3-4 kişi çökmüş oraya büfemsi bir şey koymuş. Orada ufak tefek bir şey satıyor ama bir şezlonga git otur bak kaç lira istiyor. Ailesiyle gitmiş insanlar, nasıl bu işgalcilerle muhatap olsunlar ki” diye konuştu.

    “Denizlerimizin kirlenmesini önleyeceğiz”

    Kimsenin hukuk dışı iş yapmasına müsaade etmeyeceklerini belirten Bakan Özhaseki, “O yüzden oraları temizleyeceğiz. Bir kısmını Kültür ve Turizm Bakanımızla yine konuştuk, halk plajları açacaklar. Bizim tüm Türkiye’deki kıyılara bakan MÜÇEV adında bir kuruluşumuz var. Sahillerde sorumlu olduğu yerleri işletecek. Buralarda bir iki ihtiyaç mahalli yapacağız tabii. Denizlerimizin kirlenmesini önleyeceğiz. Temiz tutacağız. Ondan sonra vatandaş kendi ihtiyacını görür zaten. Yediğini, içtiğini alıyor, götürüyor, getiriyor. Ticarete gerek yok orada” dedi.

    “Yatların hepsini kayıt altına alacağız, burada tatil yapıyorsa, onun belirlenen ücretini ödeyecek”

    Yatların hepsini denetim altına alacaklarını ‘mapa şamandıra’ sistemini başlatacaklarını açıklayan Bakan Özhaseki, şunları kaydetti:
    “Örneğin birisi bir tekne alıyor ve teknesini üç ay koylarımıza çekiyor. Orada yaz tatili yapıyor. Yapsınlar, sorun yok ama denizleri kirletiyorlar, teknelerini ağaçlara bağlayarak ağaçları kırıyorlar. Biz de ‘mapa şamandıra’ projemiz ile bunların önüne geçeceğiz. Teknelerini, kuracağımız mapa şamandıraya bağlayacaklar. Yatların hepsini kayıt altına alacağız. Burada tatil yapıyorsa, onun belirlenen ücretini ödeyecek. Sonra da yanına getirdiğimiz atık gemisine atıklarını verecek. Vermek zorunda kalacak, denize atıklarını boşaltamayacak. Hepsini denetleyeceğiz ve denizlerimizi koruyacağız.”

  • “Netenyahu’nun güvendiği dağlara karlar yağmaktadır”

    “Netenyahu’nun güvendiği dağlara karlar yağmaktadır”

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuştu. Bahçeli, Gazze’de hala masum kanı döküldüğünü belirterek, “İnsanlık değerleri sukut etmekle kalmamış, barbarlık güncellenmiş, yeni sürümüyle Gazze Şeridi’ni kırıp geçirmiştir. Modern dünyanın gözü önünde, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve mazlum Filistinli kardeşimiz açıkça ve alçakça işlenen soykırım suçunun kurbanı olmuştur. 17 Mayıs 2024 tarihinde Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen 33’üncü Arap Ligi Zirvesi münasebetiyle kabul edilen deklarasyonda acilen ateşkesin sağlanmasıyla birlikte bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik beklentinin duyurulması en azından ortak bir iradenin teessüsü açısından kayda değer bir gelişmedir. Bununla ilişkili olmak üzere, Ortadoğu Uluslararası Barış Konferansı’nın toplanmasına yönelik çağrının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de ileriki günlerde netleşecektir. Küresel vicdan İsrail’e karşı baskısını artırmalıdır. Uluslararası toplum ve kuruluşlar ateşkes ve barış ortamının tesisi hususunda aralıksız devrede olmalıdır. Durdurulması gereken terör devleti İsrail’dir. Susturulması gereken Siyonist ilkelliktir” diye konuştu.

    “Netenyahu gittikçe yalnızlaşmakta, güvendiği dağlara karlar yağmaktadır”

    İsrail hükümetinde ve İsrail toplumunda bir yarılma söz konusu olduğunu belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Savaş karşıtlarının protesto ve gösterileri yoğunluk kazanmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın İsrail Başbakanını ve Savunma Bakanını işlemiş oldukları savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı veya kurtuluşu Allah’ın izniyle yoktur. Netenyahu gittikçe yalnızlaşmakta, güvendiği dağlara karlar yağmaktadır. Gazze meselesi hem tarihen, hem vicdanen, hem ahlaken, hem de dinen Türkiye’nin de meselesidir. Gazze düşerse son yurdumuzun etrafındaki kuşatma sertleşmekle kalmayacak, sık sık ifade ettiğim üzere, milli güvenlik tehditleri katlanacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız”

    “Gazze’ye baktığımızda 400 yüzyıllık hatıralarımızı görüyoruz” ifadesini kullan Bahçeli, şunları söyledi:

    “Gazze’ye baktığımızda işgali, istilayı, oyunlarla elimizden çekilip alınan mahzun bir şehrin hüznüne şahit oluyoruz. Bu nedenle Filistin davasında tarafsız kalmak milli ve namuslu bir siyaset tercihi olamaz. Bebeklerin ölümüne sessiz kalan bir dünya tükenmiş ve sönmüş bir dünyadır. Eğer dirayetli ve teyakkuz halinde olamazsak, eğer öngörüyle ve stratejik bakışla hareket edemezsek, eğer yarının temellerini bugünden atamazsak, Gazze’de sahne alan vahşiliklerin tıpkısının aynısına vatanımızda da maruz kalmamız muhtemeldir. Gazze’de barış ve huzurun sağlanması, 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin devletinin kurulması bir yanda Ortadoğu’yu, diğer yanda da Türkiye’yi mutlaka rahatlatacaktır. Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız, ilahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz.”

    “Hakikaten kaza mıdır, yoksa sabotaj mıdır, bilemem; üzerindeki sis perdesinin aralanması zorunluluktur”

    MHP lideri Devlet Bahçeli, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında vefatına kadar yaşanan bölgesel gelişmeleri şu sözlerle aktardı:
    “Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretiyle somutlaşan ve iki ülke arasında siyasi ve ticari köprü olacak Kalkınma Yolu Projesi’nin geniş imkan ve kazanımları, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de istikrar ve işbirliği çabaları, Azerbaycan’ın batı bölgeleriyle Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni birbirine bağlayacak ve bölgesel işbirliğini güçlendirecek Zengezur Koridoru’nun stratejik değerinin öne çıkması, bu çerçevede Bakü ile Tahran yönetiminin kara yolu ve demir yolu köprüsünün inşası hususunda anlaşması, hem Rusya’nın Batı dünyasıyla ilişkilerinde hem de Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan arasında kilit role sahip olan Laçin Koridoru’nun stratejik muhtevası, Türkiye- Rusya ve İran arasındaki Astana mekaniğinin bölgesel barış ve istikrara destek veren sonuçları, Ermenistan Başbakan’ı Paşinyan’ın sözde soykırım iddialarını çürüten ve tekzip eden beyanları, İsrail’in, Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan İran Konsolosluğuna saldırması ve yedi İran askerinin ölümü, ardından İran ve İsrail arasındaki yüksek gerilim ve karşılıklı saldırılar, Slovakya Başbakanı’nın uğradığı suikast, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 19 Mayıs’ta bir baraj açılış töreni maksadıyla buluşmaları, hitamında yaşanan elim helikopter kazası, kanaatimce birbirinden bağımsız gelişmeler değildir. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesi, üzülerek ifade etmeliyim ki, helikopterde bulunan herkesin hayatını kaybetmesine, küresel ve bölgesel tedirginliğin üst bir seviyeye tırmanmasına yol açmıştır. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na, kazada vefat eden diğer devlet ve siyaset insanlarına Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, dost ve kardeş ülke İran halkına başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

    İlk açıklamalardan anlaşılan, İran Cumhurbaşkanı’nı taşıyan helikopterin zorlu hava şartlarının hakim olduğu dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır, yoksa sabotaj mıdır, bilemem; fakat bu trajik olayın iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması bölgesel barış ve huzur adına zorunluluktur. İsrail’in iddia edilen kazadaki rolü, ABD’nin nerede durduğu muhakkak berraklaşmalı, az evvel bahsettiğim gibi son zamanlardaki gelişmelerin tesirinin, diyalog ve iş birliği zeminin genişlemesinin kaza süsü verilerek kesintiye uğramasının amaçlanıp amaçlanmadığı belli olmalıdır. Bugün İran’ın başına gelen felaketin, Allah korusun ama, Türkiye’de de yaşanabileceğini düşünmek bir vehim değil, suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur. Her anlamda, her seviyede dikkat, temkin, tedbir, güvenlik önlemi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı derhal inisiyatif üstlenmelidir. Uluslararası nitelikli bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmalıdır. Bu zor günlerde Türkiye, İran İslam Cumhuriyeti’nin yanındadır.”

    Kazanın duyulduğu ilk andan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimleriyle Akıncı İHA’ların, arama ve kurtarma ekiplerinin bölgeye sevk edildiğini hatırlatan Bahçeli, Türkiye’nin her türlü desteği sağladığını ifade etti.

    “İtlerin duası kabul olsaydı gökten yağan sadece kemik olurdu”

    “Yurtdışına kaçan FETÖ’cü hain ve haşhaşilerden bazılarının, ‘Onların Reisi’ni aldın, diğerlerinin Reisi’ni de bir an önce yanına al Allah’ım’ sözleri hatırıma şu sözü getirmiştir” diye konuşan Bahçeli, “İtlerin duası kabul olsaydı gökten yağan sadece kemik olurdu. Her hain korkaktır ve ruhen ölüdür. Fakat bu ölü ruhlar için söylenecek cümle, ateşiniz bol olsun demektir” dedi.

    “HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır?”

    Geçtiğimiz günlerde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen 6-8 Ekim olayları davasında tutukluların hüküm almalarına ilişkin hukuk devletinin gereği olduğunu söyleyen Bahçeli, “İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler, eninde sonunda ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmak durumundadır. PKK ile HDP arasındaki organik ve örgütsel bağ hukuken tescillenmiştir. Peki Anayasa Mahkemesi HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmakta, kararın açıklanmasını niçin sürekli ertelemektedir? HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin elini tutan, önüne geçen, karar süreçlerine tıkaç olan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir, HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eşbaşkanları, mücadeleye yükleneceğiz, diyorlar. Mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar. Mücadeleye yüklenseniz ne yazar, kararı tanımasınız ne çıkar. Türkiye bölücülükle yüzleşecek ve hepinizin kanlı maskesi mahkeme önünde düşecektir. Bu bölücülere sesleniyorum, methiyeler düzdüğünüz ve 42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyor, bir diğeri de sırtlarını YPG’ye, YPJ’ye dayadıklarını söylüyordu. Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek, onların her birisi Türkiye’nin ufkundan teker teker çekilip doğruca layık oldukları yere gönderilecektir” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin içten çöküşünü Gezi Parkı’nda denediler, olmadı”

    CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına siyasi demesine de tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, şu sözleri kaydetti:
    “Haksızlık ve hukuksuzluk vurgusu yapması, normalleşme ve yumuşama ortamına aykırı görmesi rezaletin ta kendisidir. Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum, mertçe cevap vermelerini bekliyorum; İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Beraber DEM’lendiklerinize söz verdiniz mi? Hangi dış mihrakların nam ve hesabına siyasi çalışma yürütüyor, Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyor, kimin folluğunda yatıyorsunuz? 37 kişinin katiline verilen cezalar hukuksuz ise, size göre hukuk nedir? Adalet nedir? Devlet nedir? Siyasi onur ve millet sevdası sizin meşrebinizde ne manaya gelmektedir? Türkiye’nin içten çöküşünü Gezi Parkı’nda denediler, olmadı. 6-8 Ekim olaylarıyla denediler, olmadı. Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nuseybin gibi vatan beldelerinde hendek açtılar, barikat diktiler, evleri bombalarla tuzakladılar, aleni iç işgal denemesi yaptılar, olmadı. 15 Temmuz’da son şanslarını denediler, yine olmadı. Olmaz, olamaz, Türkiye’ye ve Türk milletine hiçbir hain, hiçbir alçak, hiçbir işbirlikçi diz çöktüremez.”

    “Meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir”

    Konuşmasını sonlandırırken bir çağrıda bulunan Bahçeli, “Türk milletine çağrıda bulunuyorum. Mehmetçiğimiz, polisimiz, yurt içinde ve dışında olmak üzere teröristleri etkisiz hale getirirken, milli irade olarak sizler mecliste milli iradeye aykırı teröristi etkisizleştirmek mecburiyetindesiniz. Onun için meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir” dedi.

  • Kaydı yapılan araç sayısı arttı

    Kaydı yapılan araç sayısı arttı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Nisan ayın Motorlu Kara Taşıtları verisini paylaştı. Buna göre, Nisan ayında 196 bin 309 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Nisan ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 54,3’ünü motosiklet, yüzde 32,9’unu otomobil, yüzde 7,1’ini kamyonet, yüzde 3,2’sini traktör, yüzde 1,6’sını kamyon, yüzde 0,5’ini minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

    Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 13,4 azaldı

    Nisan ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 3,4 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 43,0, otobüste yüzde 40,7, minibüste yüzde 30,9, kamyonette yüzde 29,1, otomobilde yüzde 27,1, traktörde yüzde 26,4 ve kamyonda yüzde 23,2 azaldı.

    Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,4 arttı

    Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 58,5, motosiklette yüzde 31,5, minibüste yüzde 23,8 artarken otobüste yüzde 24,0, kamyonette yüzde 21,2, kamyonda yüzde 20,5, traktörde yüzde 16,4 ve otomobilde yüzde 4,5 azaldı.

    Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Nisan ayı sonu itibarıyla 29 milyon 561 bin 690 oldu

    Nisan ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,7’sini otomobil, yüzde 18,4’ünü motosiklet, yüzde 15,4’ünü kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

    Nisan ayında 801 bin 439 adet taşıtın devri yapıldı

    Nisan ayında devri yapılan taşıtların yüzde 64,3’ünü otomobil, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 13,8’ini motosiklet, yüzde 2,9’unu traktör, yüzde 1,9’unu kamyon, yüzde 1,6’sını minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

    Ocak-Nisan döneminde 830 bin 19 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı

    Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 29,6 artarak 830 bin 19 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 0,2 azalarak 8 bin 682 adet oldu. Böylece Ocak-Nisan döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 821 bin 337 adet artış gerçekleşti.

    Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 65,3’ü benzin yakıtlıdır

    Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan 343 bin 585 adet otomobilin yüzde 65,3’ü benzin, yüzde 13,2’si hibrit, yüzde 12,8’i dizel, yüzde 7,5’i elektrikli ve yüzde 1,2’si LPG yakıtlıdır. Nisan ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 562 bin 640 adet otomobilin ise yüzde 35,1’i dizel, yüzde 32,9’u LPG, yüzde 29,3’ü benzin, yüzde 1,7’si hibrit ve yüzde 0,7’si elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir.

  • Özgür Özel’den 21 Mayıs mesajı

    Özgür Özel’den 21 Mayıs mesajı

    Genel Başkan Özel, X’daki paylaşımında, şunları kaydetti:

    “1,5 milyon Çerkesin anavatanlarından sürüldüğü bir büyük acının yıldönümünde, sürgün sırasında yaşamını yitirenleri anıyor, Çerkeslerin bugün Türkiye’de yaşayan torunlarının acılarını paylaşıyorum.”

    https://x.com/eczozgurozel/status/1792817990368637099?s=46

     

  • Türkiye’den Afganistan’a yardım eli

    Türkiye’den Afganistan’a yardım eli

    Afganistan’ın kuzey ve orta kesimlerinde 10 Mayıs 2024’te başlayan şiddetli sağanak yağışlar sonucu yaşanan sel felaketlerinde en az 300 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce kişinin de kayıp olduğu ifade edildi. Türkiye, AFAD koordinasyonunda kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle bugüne kadar Afganistan’a havayolu aracılığıyla 7 ton sağlık malzemesi, 2 bin adet battaniye ve bin adet gıda kolisinden oluşan 22 ton insani yardım malzemesi sevk etti.

    43 vagon ile 619 ton yardım malzemesi gönderilecek

    AFAD ve 17 sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla hazırlanan 600 çadır ile gıda, hijyen, temizlik malzemeleri, yatak ve battaniyeden oluşan toplam 619 ton insani yardım malzemesi daha 20. İyilik Treni ile 21 Mayıs tarihinde Tarihi Ankara Garı’ndan yola çıkacak. 43 vagon ile taşınacak 619 tonluk yardım malzemesi 15-20 gün içerisinde Afganistan’a ulaşacak.
    Afganistan’da 2022’de yaşanan iç karışıklıklar ve geçtiğimiz yıl meydana gelen depremlerde yaşanan insani kririzin ardından Türkiye, 19 İyilik Treni ile toplamda 8 bin 241 ton insani yardım malzemesi göndererek Afganistan’a yardım elini uzatmıştı.