Kategori: Türkiye

  • Kiralık konutta tansiyon düşüyor

    Kiralık konutta tansiyon düşüyor

    Özellikle son dönemde kiralık konut piyasasında arz artarken talep düşmeye başladı. Uzun dönemdir artışta olan kira fiyatları son haftalarda gerilemeye başlarken, kiralık konutlarda kiraya verme süresi de uzadı. Kiralık konut piyasası hakkında değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Özellikle son dönemde kiralık konut arzında artışlar yaşanmaya başlandı. Bu artış nedenlerinden ilki uzun süredir satışta olan konutların, yüksek faiz oranların nedeniyle satılamaması ve bu konutların kiralık olarak piyasaya sunulması diyebiliriz. Bir diğer neden ise Turizm Bakanlığı tarafından kısa dönem kiralamaya getirilen yasal düzenlemeler. Bu kapsamda da birçok eşyalı daire artık kısa süreli olarak kiraya verilemeyecek bunun da etkilerini Ocak ayından itibaren göreceğiz. Bu tür arz artışlarının yanı sıra taleplerde de bir gerileme söz konusu. Evlilik sezonun kapanması, öğrenci taleplerinin azalması, yabancılara kiralamalarda birçok bölgede getirilen ek sınırlamalar, yabancıların oturum izni için yatırım şartlarının zorlaştırılması bu gerilemelerde ana nedenler denebilir. Bu çerçevede son dönemde kiralık konut sayısı artarken, fiyatlarda da gerilemeler başladı” dedi.

    “E-kontrat 2024 yılına damga vuracak”

    2024 yılında kira sözleşmelerinin e-devlet üstünden yapılabilmesine yönelik adımların atılacağını da ifade eden Özelmacıklı “Özellikle altyapısı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan E-kontrat düzenlemesi ile kira sözleşmeleri elektronik ortamda düzenlenebilecek. Düzenlemenin kiralar konusunda karar alma süreçlerini destekleyeceğini ve değer haritaları oluşturulmasına fayda sağlayacağını ifade edebiliriz. Özellikle bu altyapıda yetki belgeli emlak işletmeleri de önemli rol oynayacak. Düzenlemenin en geç 2024 yılı sonuna kadar aktif olmasını bekliyoruz” dedi.

    “Kiralarda beklenti düşüşü gösteriyor”

    Bazı şehirlerdeki kira artışlarını ve kira metrekare ortalamaları hakkında da bilgi veren Özelmacıklı “İstanbul’da ortalama konut kiralarında metrekare değeri 150 TL seviyesinde iken, son 1 yılda kira değerlenin yüzde 80’e yakın kiraların yükseldiğini söylemek mümkün. Ankara’da ise kiralar son 1 yılda yüzde 150 artarken, metrekare kira bedellerinin 100 TL seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz. İzmir’de ise kiralar ortalama son 1 yılda yüzde 120 artarken, kira metrekare değeri 140 TL seviyelerine ulaştı. Bursa’da da kira ortalama metrekare değeri 100 TL seviyesinde iken son 1 yıldaki artış yüzde 140 seviyesine ulaştı. Antalya’da da kira ortalama metrekare değeri 140 TL seviyesinde ve son 1 yıldaki artış yüzde 50 seviyesi ile sınırlı kaldı. Hatta Antalya’da fiyatlarda düşüşler daha erken de başladı diyebiliriz. Mersin de ise kira ortalama metrekare değeri 105 TL seviyesinde ve son bir yıldaki artış yüzde 100 seviyesinde. Kocaeli’de ise kira ortalama metrekare değeri 110 TL ve son bir yıldaki artış yüzde 160 seviyesinde arttı. Gaziantep’te ise kira ortalama metrekare değeri 86 TL iken, yüzde 135 arttı” dedi.

  • “Türkiye Yüzyılı yatırımların yüzyılı olacak”

    “Türkiye Yüzyılı yatırımların yüzyılı olacak”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısının kapanış konuşmasını gerçekleştirdi. Yılmaz, yatırım ortamını iyileştirmek, yatırımları artırmak, büyümeyi, kalkınmayı, sosyal refahın kıymetli olduğunu belirtti. Mayıs ayı seçimleri sonrası oluşan siyasi güven, istikrar, iklimi yatırım ortamı açısından önemli olduğunu ifade eden Yılmaz, “Siyasi olarak Türkiye artık öngörülebilirliği güçlü siyasi belirsizlikleri azalmış bir ülke olarak yoluna devam ediyor. Politika belirsizliklerinde 12. Plan, OVP, Hükümet programı gibi dökümanlarla gidermiş durumdayız. Dolayısıyla öngörülebilirliğin arttığı bir ortamdayız. Yatırım ortamı yine makro finansal istikrardan enflasyondan etkilenen bir ortam. Dolayısıyla enflasyonla mücadelemiz aynı zamanda daha uygun bir yatırım ortamı oluşturma konusunda da en etkili unsurlardan bir tanesi. Ama bunun dışında bu makro, siyasi ve ekonomik gereklilikler dışında birçok tabii yatırım ortamını etkileyen husus var onları da bugün değerlendirme imkanı bulduk” ifadelerini kullandı.

    Son 20 yılda Türkiye’de 2023 yılı fiyatlarıyla 108 trilyon liralık toplam sabit sermaye yatırımı gerçekleştiğini belirten Yılmaz, “Bunun 15 trilyon Türk lirası kamu, 93 trilyon Türk lirası ise özel sektör yatırımı dolayısıyla özel sektör ağırlıklı bir yatırım portföyüne sahip olduğumuzu söyleyebiliriz ve 20 yılda yapılan bu yatırımlar 14.1 milyon kişi ilave istihdam oluşturmuştur. Bu da bizim için tabii ki sosyal açıdan çok kıymetli. Uluslararası doğrudan yatırımların da buraya ciddi katkılarının olduğunu söyleyebilirim. Son 20 yılda yine ülkemize 252 milyar dolar uluslararası doğrudan yabancı yatırım yapılmış ve bu alanda küresel uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığımız pay 2003 yılındaki yüzde 0.3 seviyesinden, 2022 yılında yüzde 1 seviyelerine kadar yükselmiştir. Hedefimiz tabi 1.5 seviyelerini yakalamak. Bundan sonraki süreçte de uluslararası doğrudan sermaye yatırımlarını da içerecek şekilde ülkemizde daha fazla yatırım ve istihdam oluşturulması için iş ve yatırım ortamını daha iyiye götürecek reformlar ve tedbirler öncelikli olarak gündemimizdedir” şeklinde konuştu.

    Bugünkü toplantıda 3 başlığın ele alındığını açıklayan Yılmaz, “Bir tanesi YOIKK platformunda eylem planımızı oluşturmak. Eylem planı konusunda YOIKK sekreteryamız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız geniş kapsamlı bir çalışma yaptı ve bugün bütün kamu ve özel sektör temsilcileriyle birlikte eylem planımızı gözden geçirdik. Ufak tefek bazı revizyonlar ve özellikle eylemlerin daha erkene almaya dönük bazı yaklaşımlar söz konusu oldu. Bu çalışmaları yaparak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız YOIKK sekreteryamız olarak eylem planımızı kamuoyuyla paylaşmış olacak. Ben emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

    Son derece etkili ve kapsamlı bir eylem planı hazırladıklarını söyleyen Yılmaz, “Eylem planımızda girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, Hedef odaklı ve seçici yatırım finansmanı, yatırım yeri tahsisi ve altyapı destekleri, sanayi alanlarının genişletilmesi, lojistik alanında bağlantıların güçlendirilmesi, iklim değişikliği mevzuatının emisyon ticaret sisteminin karbon düzenlemesi gibi uygulamaların hayata geçirilmesi, sanayide yerli üretim ve ürün bazlı teknolojik dönüşüm, yükseköğretimde ve genel anlamda mesleki eğitim ve iş gücü piyasalarındaki ihtiyaçların giderilmesi, işgücüne ihtiyaçla eğitim sistemimizin ve diğer kamu politikalarımızın örtüştürülmesi bütün bunlar eylem planımızda yer alan hususlardan bazıları. Diğer yandan özellikle uluslararası alanda baktığımız zaman yatırım trendlerinde ortaya çıkan gelişmeleri dikkate alarak ülkemize gelen yatırımların nitelik ve nicelik olarak artmasını sağlayacak yeni bir yol haritasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Türkiye Uluslararası doğrudan yatırım strateji belgesi üzerinde bir süredir çalışmalar yapıyor. Bugün de genel bir bilgilendirme yapıldı. Bütün paydaşlarımızdan gelen geri bildirimlerle eleştirilerle katkılarla birlikte son halini alacak bir eylem planıyla uygulamaya dönük olarak geliştirilecektir. Bu hazırlanan taslak stratejide nitelikli istihdam sağlayan yatırımlar katma değerli hizmet yatırımları nitelikli finansal yatırımlar dijital yatırımlar küresel tedarik zinciri odaklı yatırımlar iklim dostu yatırımlar ve bilgi yoğun yatırımların artırılması özellikle altı çizilen hususlar olarak ön plana çıkıyor. 2024 yılı başında bütün bu çalışmalarımızı tamamlayarak stratejimizi ve uygulamaya dönük programlarımızı kamuoyuyla paylaşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    Merkez Bankasının programla alakalı bilgilendirme yaptıklarını ve bir sunum gerçekleştirdiklerini belirten Yılmaz, “YTAK dediğimiz yatırım taahhütlü avans kredilerinde yeni bir dönem başlatıyoruz. 300 milyar TL gibi bir kaynağı Merkez Bankamız buraya ayırmış durumda. 1 milyar TL en az yatırım tutarı olan projeler özellikle teknolojik içeriği stratejik önemi yüksek projeler Türkiye’nin cari açığını aşağıya çekecek teknolojik düzeyini artıracak katma değerli büyümesini kalkınmasını teşvik edici nitelikteki yatırımlara uzun vadeli, uygun koşullu finans kullandırılacak. 10 yıla kadar uzayan vadeler söz konusu projelerin aldıkları strateji puanlarına ve finansal puanlara göre yüzde 15’ten başlayıp yüzde 30’a kadar faiz oranlarının uygulanması söz konusu. Tamamen ağırlıklandırılmış kriterlerle çalışılan son derece objektif bir süreç içerisinde bu projelerin belirleneceğini ve hayata geçeceğini ifade edebilirim. Merkez bankamız gerekli bildirimleri yaptı zaten kararlarını aldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız yine tebliğini yayınladı. Bugün itibarıyla aslında programın artık uygulanmaya başladığını söyleyebiliriz. Programa başvurular yapılacak. Stratejik değerlendirmesi yapılacak bir komite kanalıyla projelerin daha sonra da finansal değerlendirmeleri yapılıp projeler desteklenecek. Ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Cumhuriyetimizin ikinci Yüzyılında, Türkiye Yüzyılında bölgemizde ve dünyada yatırımlar için en cazip ortamı uygulayan ülkelerden biri olmak hedefimiz var. Türkiye Yüzyılı yatırımların yüzyılı olacak. Bu çerçevede de doğru ve etkili adımlar atmaya devam edeceğiz. Bu kurulumuzu etkili bir şekilde çalıştıracağız. Ve periyodik olarak bir araya gelip hem bu eylem planlarımızı stratejilerimizi gözden geçireceğiz. İlerlemeleri ölçeceğiz. Hem de geleceğe dönük güncel gelişmeleri değerlendirip yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Evlerinden caddeye çıkabilmek için kilo almaya korkuyorlar

    Evlerinden caddeye çıkabilmek için kilo almaya korkuyorlar

    Muratpaşa ilçesi Balbey Mahallesi’nde yaklaşık 3-4 ay önce başlatılan Balbey Kentsel Yenileme Projesi, mahalledeki bazı vatandaşların evlerinin bahçe ve caddeye çıkış kapılarını kapattığı gerekçesiyle zor durum bıraktı. Senelerdir açık olan bahçe kapıları, projenin gerçekleştiği alanın etrafına çekilen güvenlik bariyerleri nedeniyle kapanması, mahalledeki 3 hanenin tepkisine neden oldu. Evlerine yakın kısımdaki caddeye 34 santimlik aradan yan yürüyerek geçip ulaşabilen bazı hane bireyleri, kilolu ve yaşlı insanların bu aralıktan geçemediğini, kendilerine kolaylık sağlayacak bir yolun açılmasını istediler.

    Evlerinin arka kısmının mahalle içerisine çıktığını söyleyen vatandaşlar, yaşlı vatandaşlar için söz konusu yerden yolun uzadığını, dar sokaklar nedeniyle de o bölgeye ambulansın girmekte zorlandığını ileri sürdü.

    “Üzerimizdeki giysiler zarar görüyor”

    Mahalle sakinlerinden Tolgahan Sekin, kentsel dönüşüm nedeniyle 4-5 aydır bu sıkıntıyı yaşadıklarını, güvenlik amaçlı yapılan bariyer çevirmesinin yaşam hürriyetlerinin kısıtlandığını söyledi. Sekin, “Buradan geçerken üzerimizdeki giysiler zarar görüyor. Arka taraftan giriş noktası var ama oraya gidebilmek için de baya yol dolanmak gerekiyor. Fakat özellikle akşam ve geceleri oradan gitme şansınız yok. Çünkü alkolik, tinerci, bağımlı ne ararsanız var. Özellikle bir bayanın gitme şansı hiç yok. Ancak kapatılan yer ise direk caddeye çıkış bölgesi. Bizim rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir kapı açılmasını istiyoruz. Kayınvalidem felçli ve arka taraftaki sokaklar dar. Nakil araçları büyük olduğu için girmekte zorlanıyor. Hastaneye götürmekte güçlük yaşıyoruz. Bu iş hangi firmaya verilmişse düzgünce oturup konuşmak istiyoruz. Daha önce konuşmaya çalıştık ama muhatap bulamadık. Bu durumu savcılığa da taşımayı düşünüyoruz” diye konuştu.

    “Yağmur yağdığında şemsiye bile açamıyoruz”

    36 yıldır Balbey Mahallesi’nde oturduğunu belirten Meryem Sekin ise, “36 yıldır kapatılan kapıdan her gün girip çıktım. Tamam herkes kentsel dönüşüm için çalışmasını yapsın ama burada unutulan insanlarımız var. Buradaki 34 santim aralıktan geçmek zorunda kalıyoruz. Kıyafetlerimiz zarar görüyor. Yağmur yağdığında şemsiye bile açamıyoruz. Bizim gerçekten ne olduğumuz önemli değil ama yaşlı insanlar için çözüm bulunması lazım. Şehrin merkezinde bunların olmaması gerekiyor. Buraya ambulans gelemiyor ve annemin tedavi olması gerekiyor. Buradaki yaşlı insanlar kronik rahatsızlıkları olan insanlar. İnsanlığın bu kadar unutulmaması gerekiyor. Arka taraftan arabayla bile geçmeye korkarsınız. Akşam saatinde cesaret edemezsiniz. Kesinlikle çözüm ve buranın eski haline dönmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Kapımın açılmasını istiyorum”

    Belirtilen 34 santimlik alandan geçemeyen 75 yaşındaki Hilmiye Erdoğan da “Doktora, hastaneye gidemiyorum. 60-70 yıllık kapımız var ve önü kapalı. Açılmasını istiyorum” dedi.

     

  • Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerde artış

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerde artış

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılı Yenilik Araştırması’nın sonuçlarını paylaştı. Araştırma sonuçlarına göre çalışan sayısı 10 ve daha fazla olan girişimlerin yüzde 39,8’i, 2020-2022 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde yenilik faaliyetinde bulundu. Bir önceki referans dönemde (2018-2020) bu oran yüzde 38,5 olarak hesaplandı. Çalışan sayısı 10-49 olan girişimlerin yüzde 37,2’si, 50-249 çalışanı olan girişimlerin yüzde 47,4’ü, 250 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin ise yüzde 70,5’i piyasaya yeni ya da önemli ölçüde iyileştirilmiş bir ürün (mal ya da hizmet) sunmaya veya iş süreci yeniliği uygulamaya yönelik çalışmalarda bulundu. Sanayi sektöründe yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin oranı yüzde 42,9 iken; hizmet sektöründe bu oran yüzde 36,0 oldu.

    Ürün yenilikçisi girişimlerin yüzde 75,0’ı ürünlerini rakiplerinden önce pazara sundu

    Girişimlerin yüzde 19,8’i ürün yeniliğinde bulundu. Bir önceki araştırma sonuçlarının açıklandığı 2018-2020 yıllarını kapsayan üç yıllık referans dönemde ürün yeniliği yapan girişimlerin oranı yüzde 19,7 olarak hesaplandı. Ürün yeniliği yapan girişimler arasından mal yeniliği yapanların oranı yüzde 81,4, hizmet yeniliği yapanların oranı ise yüzde 68,1 olarak hesaplandı. Yeni veya önemli ölçüde iyileştirilmiş ürünlerin pazardaki durumu ele alındığında, ürün yeniliklerinin yüzde 96,6’sının girişim için yeni olduğu, yüzde 75,0’ının ise girişimin faaliyet gösterdiği pazar için yeni olduğu gözlemlendi.

    Girişimler en fazla mal üretme veya hizmet sağlama yöntemlerinde yenilik uyguladı

    Girişimlerin yüzde 35,0’ı temel işletmecilik fonksiyonları olarak da adlandırılan iş süreci yeniliğinde bulundu. Bir önceki araştırma sonuçlarında bu oran yüzde 30,2’idi. İş süreçlerinde en fazla yeniliğin uygulandığı alan, yüzde 77,2 ile mal üretme veya hizmet sağlama yöntemleri oldu. Bu kategoriyi yüzde 73,2 ile muhasebe veya diğer idari işlemler ve yüzde 68,9 ile bilgi işlem veya iletişim yöntemleri izledi.

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 28,7’si finansal destek aldı

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 28,7’si çeşitli kaynaklardan finansal destek aldı. Bu girişimlerden yüzde 46,5’i merkezi kamu kurum/kuruluşlarından, yüzde 11,0’ı yerel veya bölgesel kamu kuruluşlarından, yüzde 7,0’ı diğer AB kurumlarından ve yüzde 6,4’ü Avrupa Birliği (AB) Horizon 2020 Araştırma ve İnovasyon Programı’ndan aldığı finansal destekleri araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) veya diğer inovasyon faaliyetlerinde kullandığını belirtti.

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 36,8’i iş birliği yaptı

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 36,8’i diğer girişim, kişi veya kuruluşlar ile iş birliği yaptı. Bu girişimlerin yüzde 68,9’u Ar-Ge veya diğer yenilik faaliyetlerinde iş birliği yaparken diğer rutin girişimcilik faaliyetlerinde iş birliği yapanların oranı yüzde 70,9 oldu.
    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 24,3’ü yurt içinde, yüzde 5,9’u Avrupa ülkelerinde, yüzde 4,4’ü diğer ülkelerde Ar-Ge/yenilik faaliyetleri için iş birliğine gitti.

    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin stratejilerinde yüksek kaliteye odaklanma öne çıktı

    Girişimlerin ekonomik performansı bakımından izlediği stratejilere göre, yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 72,2’si yüksek kaliteye, yüzde 71,8’i mevcut müşteri gruplarını memnun etmeye, yüzde 64,2’si müşteriye özel çözümlere ve yüzde 63,4’ü yeni müşteri gruplarına ulaşmaya odaklandı.

    Yenilik faaliyetinde bulunan her dört girişimden biri patent başvurusunda bulundu

    Yenilik faaliyetleri ile elde edilen rekabetçi avantajı etkin koruma yöntemlerinin de sorgulandığı araştırmada, yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 48,1’inin ticari marka tescili yaptırdığı tespit edildi. Bunu yüzde 25,4 ile patent başvurusu, yüzde 24,1 ile ticari sır kullanımı, yüzde 15,7 ile faydalı model başvurusu, yüzde 13,4 ile endüstriyel tasarım tescili ve yüzde 12,6 ile telif hakkı başvurusu izledi.
    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 31,3’ü yeni teknolojiye dayalı yatırım yaptı
    Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin yüzde 54,9’u daha önce kullanılan ile aynı veya geliştirilmiş teknolojiye dayalı makine, ekipman veya yazılım satın alırken, yüzde 31,3’ü daha önce kullanılmayan yeni bir teknolojiye dayalı makine, ekipman veya yazılım satın aldı. Bir önceki referans dönemde (2018-2020) bu oranlar sırasıyla yüzde 60,6 ve yüzde 36,6’ydı.

    Enerji, su ve malzemenin maliyeti çevresel yenilik yapmada en önemli faktör oldu

    Araştırma kapsamında girişimlerin ortaya koyduğu yenilik faaliyetlerinde çevreyi koruma katkısının önemli olma durumu analiz edildi.
    Bu durum girişim içinde sağlanan çevresel faydalar bakımından incelendiğinde, girişimlerin yüzde 37,2’si kullandıkları malzemeyi çevreyi daha az kirleten veya çevre için tehlikeli olmayanlar ile değiştirdi, yüzde 35,4’ü birim üretim başına toprak, gürültü, su veya hava kirliliğinin azaltılmasını sağladı. Bu girişimlerin yüzde 34,2’si ise birim üretim başına enerji kullanımını veya toplam karbon ayak izini azalttı, yine aynı oranda girişimde kullanmak ya da satmak amacıyla atık, su ve malzemenin geri dönüşümünü sağladı.
    Nihai kullanıcı tarafından ürünlerin kullanımı süresince ortaya çıkan çevresel faydalara göre, girişimlerin yüzde 42,3’ü daha dayanıklı ürünler sayesinde ürün kullanım süresinin uzamasını, yüzde 38,0’ı kullanım sonrası ürünlerin geri dönüşümünün kolaylaştırılmasını, yüzde 37,9’u ise hava, su, gürültü ve toprak kirliliğinin azaltılmasını sağladı.
    Girişimleri çevresel yenilik yapmaya iten faktörler incelendiğinde, girişimlerin yüzde 42,4’ü enerji, su ve malzemenin yüksek maliyeti nedeniyle, yüzde 39,7’si girişimin itibarını geliştirme amacıyla, yüzde 33,2’si mevcut çevresel vergiler, ücretler ve ödemeler nedeniyle yenilik faaliyetinde bulunduklarını belirtti.

  • Denizlerin prensi lüfer tezgahlarda azaldı

    Denizlerin prensi lüfer tezgahlarda azaldı

    Çanakkale’de 1 Eylül’de sona eren av yasağının ardından av sezonunun açılmasıyla birlikte çeşit çeşit balıklar tezgahları süslerken, kilosu 700 liradan satılan ‘Denizlerin prensi’ lüfer bollaşmasıyla kilosu 350 liraya kadar düşmüştü. Çanakkale Boğazı’nda iki haftadır fırtına nedeniyle havaların kötü gitmesi ve lüfer balığının akımının erken bitmesi balıkçı tezgahlarına da yansıdı. Denizlerin prensi lüferde akımın erken bitmemesi ve havaların soğumaması sebebiyle azalan lüferin kilosu 750 liraya çıktı.

    Çanakkale Balıkhali esnaflarından Volkan Kaşıkçı, “Yaklaşık 2 haftadır havaların kötü gitmesi sebebiyle balık az geldi. Havalar şimdi iyiye gitmeye başladı. Fiyatlar normal. Hamsi 100 lira, sardalya 70 lira, istavrit 100 lira, kolyoz 150 lira, çipura 230 lira, mezgit 350 lira.

    Ama lüferin fiyatında biraz yükselme oldu. Lüfer ilk çıktığı zaman tezgahlarda 700 lirayla çıktı. Fiyatı 350 liraya kadar düştü. Şuanda yine kilosu 750 liradan satılıyor. Lüfer artık azaldığı için bu fiyatlarda satılıyor. Lüferin bu kadar yüksek olmasının sebeplerinden biri de akım erken bitti. Havalarda soğumadığı için balık durmadı. Balık azaldı, oltaya düştü. Balık az geldiği için de artık fiyatlar yükseldi” dedi.

  • Altın fiyatlarındaki yükseliş onu etkiledi

    Altın fiyatlarındaki yükseliş onu etkiledi

    Konuyla ilgili bilgi veren Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı, 2023 yılında altın fiyatlarındaki artışla birlikte Trabzon Hasır Bileziği’ne fazla bir ilgi olmadığını söyledi. Dünyaca üne sahip coğrafi işaretli Trabzon Hasır Bileziği, gram altının yükselmesiyle birlikte beklenen satışı yapamadıklarını kaydeden Yazıcı, “Kuyumcular esnafı olarak 2023 yılı yaz mevsimi düğün sezonu olacağından hazırlıklarımızı son derece kuvvetli yapmıştık. Ancak özellikle Trabzon Hasır Bileziği konusunda beklediğimiz oranda satışlarımız gerçekleşmedi. Yatırımcı tarafından bakıldığında yılbaşında bin 400 TL seviyelerinde iken bugün bin 950-2 bine kadar rakamları oluştu. Dolayısıyla yatırımcı burada son derece kazanç elde etti. Bakıldığında yüzde 30 ila 50 arasında fark oluşmuştu. Bundan sonraki süreç 2024-2025 ve 2026 yıllarını değerlendirme yapınca her yıl hemen hemen yüzde 30 aşağıya düşmemekle beraber yüzde 60, kimi zaman yüzde yüze varacak şekilde yukarı doğru gidebilir. O bakımdan yatırımcı hiç panik hiç endişe içinde olmasın gün içerisinde 10-20-30 TL rakamlar oluşabilir asla panik havasında olmasın hala daha alım seviyesinde görülüyor. Bugünkü rakamlara bakılınca bin 940 seviyesinde işlem görmektedir. Yatırımcı yine bu rakamlarda alabilir ancak uzun vadede beklemek suretiyle” dedi.

    Önümüzdeki yıl gram altın fiyatının 2 bin 400’lere tırmanacağını tahmin ettiklerini kaydeden Yazıcı, “2024 yılında rakam olarak iki bin 300, iki 400 özellikle ONS bekliyorum. Bu neyi ifade eder, doların da 30 -35 bin bandında olabileceğini ön görüyorum. Önümüzde yerel seçimler var 31 Mart seçimlerinden sonra büyüme oranına bakıldığında Türkiye’nin özellikle büyümede puan olarak biraz daha yukarıda olduğu göstermekte. Uluslararası kuruluşların yapmış olduğu değerlendirmeler bu yönde. Bundan sonraki süreci daha iyimser olabileceğini ama altının rakamsal TL bazında iki bin 300, iki bin 400 olabileceğini ön görüyorum. 2023 yılında beklediğimiz rakamları alamadık. Karlılığımız her geçen gün aşağı doğru gelmekte bundan dolayı umduğumuz rakamlar oluşmadı” diye konuştu.

    Kuyuculardan Zekeriya Tonyalı, daha önce 120-180 bin TL civarında sattıkları Trabzon Hasır Bileziğinin fiyatı 250-350 bin TL aralığında seyrettiğini belirterek “2023 yılı yatırımcı açısından altın ön planda idi. Yine de altın ön planda. 2024 için altının iki bin 500 bandında olması bekleniyor. Tavsiyemiz vatandaşımızın tasarruf açısından altından şaşmamasıdır her zaman altın daha değerlidir. Geçmişle mukayese edilmeyecek kadar altın pahalı. Önceden bir takım hasır bileziği 120-150-180 bin bandında yapıyorduk şimdi o hasır bilezikler 250 bin, 350 bin civarında oldu. Dolayısıyla vatandaşın alım gücü düştü daha az tercih ediliyor. İşlerimiz her sene daha düştü daha geri geldiğini görüyorum” şeklinde konuştu.
    Nevzat Kuyumculuk Genel Müdürü Erhan Şakar ise Trabzon hasır Bileziğinin fiyatı kalınlığına göre değiştiğine dikkat çekerek “2023 yılı altın piyasası yatırımcısını kazandırdı. Yatırım aracı olarak altını tercih edenler üzülmedi. Gelecek Ocak ayından sonra altının daha da artacağı söyleniyor, dolayısıyla altına yapılan yatırım her zaman kazandırıyor. Hasır bileziğin ortalama kalınlığına göre fiyatı değişiyor. Her sene fiyat neredeyse bir kat artıyor” ifadelerini kullandı.

  • Dış ticaret haddi yükseldi

    Dış ticaret haddi yükseldi

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı Ekim ayı Dış Ticaret Endeksleri’ni açıkladı. Buna göre, ihracat birim değer endeksi Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde yüzde 0,1 azaldı, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 6,6 azaldı, yakıtlarda yüzde 19,9 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 1,9 arttı.

    İhracat miktar endeksi yüzde 7,2 arttı

    İhracat miktar endeksi Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde yüzde 19,0 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 3,9 azaldı, yakıtlarda yüzde 46,0 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,6 arttı.

    İthalat birim değer endeksi yüzde 12,7 azaldı

    İthalat birim değer endeksi Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,4 azaldı, yakıtlarda yüzde 35,5 azaldı, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 15,9 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 4,1 azaldı.

    İthalat miktar endeksi yüzde 15,3 arttı

    İthalat miktar endeksi Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,3 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 11,4 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 7,1 azaldı, yakıtlarda yüzde 12,0 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 30,5 arttı.

    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksi yüzde 4,1 azaldı

    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi; 2023 Eylül ayında 159,2 iken 2023 Ekim ayında yüzde 4,1 oranında azalarak 152,6 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ihracat miktar endeksi; 2022 yılı Ekim ayında 158,8 iken 2023 yılı Ekim ayında yüzde 3,0 oranında artarak 163,6 oldu.

    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksi yüzde 6,4 arttı

    Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ithalat miktar endeksi; 2023 Eylül ayında 126,6 iken 2023 Ekim ayında yüzde 6,4 oranında artarak 134,7 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ithalat miktar endeksi; 2022 yılı Ekim ayında 115,2 iken 2023 yılı Ekim ayında yüzde 11,5 oranında artarak 128,4 oldu.

    Dış ticaret haddi 2023 yılı Ekim ayında 86,2 olarak gerçekleşti

    İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2022 yılı Ekim ayında 75,2 olarak elde edilmiş olan dış ticaret haddi, 11,0 puan artarak, 2023 yılı Ekim ayında 86,2 oldu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakem Meler ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakem Meler ile görüştü

    MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında saldırıya uğrayan Hakem Halil Umut Meler’i telefonla arayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti. Erdoğan, olayın ardından ilgili bakanlara ivedilikle gerekenin yapılması talimatını verdiğini söyledi.
    Erdoğan, hem Hakem Meler’den hem de doktorlarından sağlık durumu ile ilgili son bilgileri aldı

  • 2024 yıl sonu beklentileri

    2024 yıl sonu beklentileri

    Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 5,9 büyüdü. Hane halkı tüketimi de Temmuz-Eylül döneminde yüzde 11,2 arttı. Bunun sonucu olarak özel tüketimin büyümeye yüzde 7,7 katkısı olduğunu söyleyen Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bunun 2 önemli kaynağı olduğunu ifade etti. Kozanoğlu, “Birincisi Temmuz ücret artışlarının talebe getirdiği canlılık. Diğeri ise, 28 Mayıs seçimleri sonrasında Merkez Bankası faiz artışlarına başlasa da hala borçlanarak tüketmenin hissedilen enflasyonla kıyaslanınca cazip kalması. Ancak bu eğilim 2024’te belirgin biçimde yavaşlayacak” dedi.

    “Refah etkisi, harcamaları körükledi. Dünya tozpembe gözüktü”

    Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre Türkiye’de canlı talebin fazla konuşulmayan iki kaynağı daha var. En önemlisi dünyanın başka coğrafyalarında da görüldüğü gibi, özellikle orta üst-gelir grubunun pandemide harcama yapmaması nedeniyle artan tasarruflarını talebe dönüştürmesi. İkincisi ise başta konut, otomobil ve borsa kazançları gelmek üzere, “refah etkisinin” harcamaları körüklemesi. İnsanların varlık fiyatlarının artışıyla kendini daha zengin hissettiğini ve alımlarını daha cesurca yaptığını söyleyen Prof. Dr. Kozanoğlu, “Bu etki en son, seçimler sonrası kısa sürede TL’nin yüzde 30 civarında değer kaybetmesiyle kendini gösterdi. Bireylerin bankalardaki 91 milyar doların üzerine, bir de yastık altlarında dövizleri var. Bunların TL karşılıkları kısa sürede artıverdi. Dünyaya daha tozpembe bakmalarını sağladı” değerlendirmelerini yaptı. Prof. Dr. Kozanoğlu, bu dönemde yatırımların da yüzde 14,7 artığına dikkat çekerek bunun da büyümeye yüzde 3,4 pozitif katkı sağladığını dile getirdi. Ayrıca inşaattaki yüzde 8,1 büyümenin de deprem bölgesindeki faaliyetler nedeniyle ivme kazandığını aktardı.

    “Yüzde 0,3 büyüme ile tarımdaki arz, talebi karşılamıyor. Sebze, meyve fiyatları yükseliyor”

    Prof. Dr. Kozanoğlu, en önemli sorunun ise yıllık sadece yüzde 0,3 büyüme ile tarım sektöründe olduğunu kaydetti. Kozanoğlu, “Uzun süredir nüfus artışının altında kalan tarım üretimi artışı yüksek sebze ve meyve fiyatlarının arz eksikliğinden kaynaklanıyor” görüşünü dile getirdi. Stok değişiminin büyümeyi aşağı çektiğini, üretim kapasitesinin talebe yetişememesinin bunun bir belirtisi olduğunu söyleyen Kozanoğlu, “Zaten bu durumun çıktı fazlası olduğu, Merkez Bankası raporlarında da görülüyor. 2024’te ise bu fazlanın çıktı açığına dönüşeceğini yine aynı raporlar gösteriyor” diye konuştu.

    “Otomotiv ve yedek parça ithalatı 26,2 milyar dolara çıktı”

    2023 üçüncü çeyreğindeki ithalat, ihracat oranlarının büyümeyi 2,6 puan olumsuz etkilediğini kaydeden Kozanoğlu, “Ekim ayında ihracatın yüzde 7,4, ithalatın ise yüzde 0,6 arttığı açıklandı. Ancak bu pozitif görünümde enerji ve hammadde fiyatlarındaki düşüş ve altın ithalatına getirilen kısıtlamalar belirleyici oldu. Çünkü enerji ürünleri ve altın hariç ithalat Ekim’de yüzde 18,8 artmış. Nitekim Ekim ayında tüketim malları ithalatı yüzde 78, yılın ilk 10 ayında yüzde 62,6 sıçrama gösterirken, ara malların ithalatı Ekim’de yüzde 13,5, yılın ilk 10 ayında yüzde 9,1 gerilemiş. Özellikle Ocak-Ekim arası otomotiv ve yedek parça ithalatının 26,2 milyar dolara çıkışı bu istatistikleri etkiledi” açıklamalarını yaptı.

    “Yoksul aileler gelirlerinin yüzde 70’ten fazlasını gıda, barınma ve ulaşıma ayırıyor”

    Kozanoğlu, manşet enflasyon rakamlarının da dar gelirli kesimlerin yaşadığı açmazı tam açıklamadığını ifade etti. Kasım ayı tüketici enflasyonunu yüzde 61.98 iken işlenmemiş fiyatlarının yıllık yüzde 81, kiraların yüzde 106, ulaştırmanın yüzde 95 arttığının dile getiren Kozanoğlu, yoksul ailelerin gelirlerinin yüzde 70’ten fazlasını gıda, barınma ve ulaşıma ayırdığını söyledi. Kozanoğlu, “Dolayısıyla onların maruz kaldığı enflasyon ortalamanın oldukça üzerinde seyrediyor” dedi.

    “2024’te kart faizleri artarsa, takibe düşen kredi oranı sıçrar”

    Talebin bireysel kredi kartı (KK) harcamaları ile ayakta tutulduğunu da anımsatan Kozanoğlu, 24 Kasım itibarıyla bireysel KK bakiyesi 1040 milyar liraya yükseldiğine dikkat çekti. Aylık yüzde 3.69 olan vade farkının yıl sonuna kadar sabitlendiğini ve özellikle dar gelirli yurttaşların yıllık bileşik faizi yüzde 60’a dayanan kredi kartlarıyla zorunlu ihtiyaçlarını borçlanarak karşıladıklarını belirterek, “2024’le birlikte KK faizleri artmaya devam ederse hem talep yavaşlar hem de takibe düşen kredi oranı sıçrar. Bu önemli bir sosyal sorun. Buna bağlı olarak da yaygın tepkiler baş gösterir” dedi.
    Kozanoğlu sözlerine şöyle son verdi: “İşgücü ödemelerinin yılın üçüncü çeyreğinde toplamın yüzde 32,2’si ile bu kadar düşük kaldığı bir ortamda talebin canlılığı iki nedene bağlanabilir. Birincisi emek kesiminin borçlanarak, özellikle 28 Mayıs seçimi öncesi uygun finansal koşullar sayesinde harcamalarını sürdürmesi. İkincisi de, 2023’ün üçüncü çeyreğinde yüzde 47 olan kar, rant vb.den oluşan net işletme artığına el koyanların aynı zamanda tüketici kimliğiyle özellikle hizmetler sektöründe talep oluşturmaları. Tüketim malları ithalatının 2023’ün ilk on ayında 38,9 milyar dolara yükselmesi de bu olgunun bir kanıtı sayılabilir.”

  • MSB: “Terör örgütü PKK’ya ait 13 hedef imha edildi”

    MSB: “Terör örgütü PKK’ya ait 13 hedef imha edildi”

    MSB’den yapılan yazılı açıklamada, “PKK/KCK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek Irak’ın kuzeyinden halka ve güvenlik güçlerine yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğini sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51. maddesinden doğan meşru müdafaa hakları doğrultusunda Irak’ın kuzeyindeki Gara, Metina, Hakurk ve Kandil bölgelerindeki terör hedeflerine saat 17.00’de hava harekatları icra edildi” denildi.

    Açıklamada, “Hava harekatları ile bölücü terör örgütü tarafından kullanılan ve içerisinde sorumlu düzeyde teröristlerin de bulunduğu değerlendirilen mağara, sığınak, barınak ve depolardan oluşan 13 hedef imha edilmiştir. İcra edilen harekatlarda azami oranda yerli ve milli mühimmat kullanılarak, çok sayıda terörist etkisiz hale getirilmiştir. Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadeleye tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bu harekatlar sırasında masum sivillerin, dost unsurların, tarihi ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınmıştır” ifadelerine yer verildi.