Kategori: Türkiye

  • Arızalanan bariyer sürücüleri tedirgin etti

    Arızalanan bariyer sürücüleri tedirgin etti

    Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı Çatalağzı Beldesi’nde, Işıkveren mevkisinde bulunan bir hemzemin geçitte meydana gelen bariyer arızası, bölge sakinlerini tedirgin etti. Hemzemin geçidin işlevsiz hale gelmesi, güvenlik endişelerine yol açtı.

    Arıza, beldeye bağlı Işıkveren Mahallesinde yaşayan vatandaşlar tarafından fark edildi. Hemzemin geçitteki bariyerin arızalanması, özellikle tren geçişlerinde güvenlik risklerini artırıyor.

  • Spor yapmak, regl ağrısını hafifletir

    Spor yapmak, regl ağrısını hafifletir

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Nadir Cömert, regl döneminde birçok kadının enerjisini ve spor yapma hevesini kaybettiğini belirtip, aslında hafif sporların krampları hafifletip kadınları rahatlatacağını söyledi.

    Cömert, “Bir hafta boyunca sporu aksatmaktansa, düzenli sporunuzu daha ortalama bir yoğunlukta yapmayı tercih etmelisiniz. Çok fazla egzersiz de adet döneminin aksamasına veya düzeninin bozulmasına sebep olabilir. Orta yoğunlukta egzersiz krampları rahatlatabilir ve şişme hissini azaltabilir. Fiziksel aktivite ayrıca kan dolaşımını hızlandırarak adet dönemiyle ilişkili baş ağrılarını azaltır. Fiziksel aktivitenin bir diğer faydası iyi hissetmeyi sağlayan endorfin gibi hormonların salgılanmasını sağlamasıdır. Günde düzenli 30 dakika egzersiz krampların, şişmenin, ruh hali değişimlerinin ve diğer premenstrüel sendrom belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olmaktadır” dedi.

    “Regl dönemi yoga yapın”

    Cömert, regl dönemi yoga yapılabileceğini ifade edip, “Yoga plates gibi egzersizler, stresi ve gerilimi azaltabilecek, vücutta kan ve oksijen dolaşımını artıracak, sinir sistemini sakinleştirecek nefes alma ve rahatlama tekniklerine odaklanır. Ayrıca duygulara odaklanmayı sağlayarak ihtiyaçlarınızı ve hislerinizi daha iyi ifade edebilmenize yardımcıdır. Karnı hedefleyen esneme hareketleri rahim kaslarını rahatlatır. Regl döneminde daha az tekrarla daha hafif ağırlıklar kaldırabilirsiniz. Kollar, bacaklar, sırt, karın, kalça gibi tüm büyük kas gruplarını çalıştırmayı hedefleyin. Yorgun veya güçsüz hissederseniz sık sık mola verin” şeklinde konuştu.

  • Antalya’nın sahillerinde deniz keyfi

    Antalya’nın sahillerinde deniz keyfi

    Antalya’nın Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve batıdaki bazı ilçelerinde kar yağışı etkili olurken, Manavgat’ta dün gece ve sabahın erken saatlerinde sağanak yağış etkili oldu.

    Sağanak yağışın ardından güneşin kendisini göstermesiyle birlikte Manavgat Titreyengöl mevkiindeki otellerde tatil yapmakta olan turistler sahile akın edip güneşlenirken, bazı turistlerin de denize girerek Aralık ayı ortasında deniz keyfi yaşadığı gözlendi.

  • Soğuk-yağışlı havada sıcak lokma kuyruğu

    Soğuk-yağışlı havada sıcak lokma kuyruğu

    Edirne’de bir hayırsever, vefat eden anne babasının hayrı için Saraçlar Caddesi’nde lokma yaptırıp dağıttı. Vatandaşlar, soğuk ve yağmurlu havaya rağmen sıcacık lokma ikramı için uzun kuyruklar oluşturdular. İkramı alan vatandaşlardan İsmail Demiray, “Olayın manevi ve dini boyutunun yanı sıra halk arasında yardımlaşma boyutuyla sosyolojik olarak toplumda iyi ilişkileri geliştiriyor” dedi.

    Cevher Müminova, eski bir geleneğin tekrar uygulanmaya başlamasından memnun olduklarını dile getirerek, “Kimler için yapılıyorsa Allah hayrını kabul etsin, Ülkemizin dört bir yanında ölü çıkan evde lokma dağıtımı gibi hayır işlenmektedir. Bunun nedeni ölen kişiye sevap olmasını ve adına hayır işlenerek rahat ettiğinin düşünülmesidir. Lokma bu anlamda pek çok hayır işlere vesile olduğundan dolayı ölü arkasından lokma dağıtımının önemi son derece büyük olmaktadır” ifadelerini kullandı.

  • 8 kaçak göçmen yakalandı

    8 kaçak göçmen yakalandı

    Edinilen bilgiye göre, İran’dan Türkiye’ye kaçak yollarla girip Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinden Erzurum’a kadar arazide yürüyerek ilerledikleri öğrenilen 8 kişilik Afgan göçmen grubu Erzurum’da 3 kişiyle anlaşarak minibüse bindi.

    Erzurum’dan yola çıkan minibüsün sürücüsü Amasya il merkezine yaklaştığında polis kontrol noktasına gelmeden 8 kaçak göçmeni indirip ilerledi. Bahçelere dağılmak isteyen göçmenleri gören bir vatandaş durumu polise bildirdi.

    Harekete geçen ekipler yaşları 18 ile 30 arasındaki 8 kişiyi yakalayarak Amasya Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü.
    Göçmenleri beklerken polislerle karşılaşan minibüsteki B.K, Ş.D ve R. G gözaltına alındı. Kentte 2 gün önce de kontrol noktasında durdurulan tırda 62 kaçak göçmen yakalanmıştı.

  • Gediz’de Filistin’li mazlumlar için duygulandıran bağış

    Gediz’de Filistin’li mazlumlar için duygulandıran bağış

    Gediz’de bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışan Nazmiye Işık isimli vatandaş Filistin’de yaşanan acılara duyarsız kalmayarak, çevresinden ve fabrikada çalışan işçilerden Filistin’li mazlumlar için bağış topladı. Toplanan bağışları TDV Gediz Şube Başkanı İlçe Müftüsü Sebahattin Turan’a teslim etti.

    Bu erdemli davranış karşısında duygulanan Gediz Müftüsü Sebahattin Turan, “Hanım kardeşimiz belki kendi ihtiyacı varken Filistin’li kardeşlerimiz için bağış toplaması bizi çok duygulandırdı. Hanım kardeşimizin bu duyarlı davranışı, Hz. Peygamber (sas)’in ‘Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar Hadis-i Şerifinin adete ete kemiğe bürünmüş hali. Rabbimiz hayra öncülük eden bu hanım kardeşimizin ve katkı sağlayan vatandaşlarımızın hayrını kabul etsin” dedi.

  • Hırsızlık zanlısı çaldığı eşyalarla birlikte yakalandı

    Hırsızlık zanlısı çaldığı eşyalarla birlikte yakalandı

    Gediz Sanayi Sitesinde pencere PVC sistemleri üzerine faaliyete gösteren M.A. gece saatlerinde polis merkezine giderek akşam 21.00 sularında iş yerine gittiğini ve değeri 60 bin lira olan pencere yapımında kullanılan malzemelerinin bazılarının olmadığını bu olay nedeniyle şikayetçi olduğunu söyledi.

    Şahsın ifadesi üzerine çalışma başlatan ekipler sanayi sitesinde farklı kamera görüntülerini inceleyerek işyerinden hırsızlık yapan şahsın M.S. (25) olduğunu belirledi.

    Şahsın belirlenmesinin ardından Cumhuriyet Savcısının talimatı ile M.S.’nin Aksaklar Köyündeki ikametine giden ekipler evde yaptığı aramada çaldığı malzemelerle birlikte 4 adet sentetik ecza olarak adlandırılan Lyrica isimli uyuşturucu ele geçirdi.

    M.S. getirildiği İlçe Emniyet Müdürlüğünde işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi.
    Konuyla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.

  • Acil servis hemşireleri sertifikalarını aldı

    Acil servis hemşireleri sertifikalarını aldı

    Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) tarafından Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği çerçevesinde Acil Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı düzenlendi. 30 Ekimde başlayarak 8 Aralık’ta son bulan eğitim programını tamamlayan 16 hemşire için SEAH’ta sertifika töreni düzenlendi. Programa İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Aziz Öğütlü, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fatih Güneysu, SEAH Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis, SEAH Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Yavuz Bingöl, hastane yöneticileri ve kursiyer hemşireler katıldı.

    Eğitim programıyla ilgili bilgi veren SEAH Sağlık Hizmetleri Müdürü Yavuz Bingöl, “Vizyonlarımızdan biride Hastanemizin bir eğitim kampüsü olmasıydı. Bununla ilgili sertifika programlarında önemli bir yol aldık. Acil Bakım Hemşireliği, Yenidoğan Bakım Hemşireliği, Yoğun Bakım Hemşireliği, Ameliyat Hemşireliği gibi 6-7 branşta sertifika programları yapıyoruz. Bu güne kadar 500’e yakın il içi ve il dışı sağlık personelimize eğitim verdik. Eğitimlerde Hocalarımızın karşılık beklemeden eğitim anlamında katkıda bulunarak bize yardımcı oldular. Onlara bir kez daha çok teşekkür ediyoruz. Çocuk Acil Bakım ve Palyatif Bakım hemşireliği branşlarında da hazırlıklarımız var” dedi.

    SEAH Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis ise birçok sertifika eğitim programına yönelik çalışmaları artırarak sürdürmeyi planladıklarını dile getirirken, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fatih Güneysu’da programlara katkı sağlayan hekimlere teşekkür etti. Programda konuşan İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Aziz Öğütlü, acil servis alanının dinamik ve değişken bir alan olduğunu belirterek, “Bu alan gerçekten günü gününe benzemeyen bir alan. Ger gün yeni değişiklikler oluyor. Kullandığımız teknolojik aletlerden, genelge ve yönetmeliklere kadar birçok durumda da gelişmeler ve değişiklikler oluyor. Bu alanda yetişmiş sağlık personelinin de kendini yenilemesi ve güncellemesi önemli. Acil servislerde hizmet verecek hemşirelerimizin de aldığı eğitim bu anlamda öneli. Başarıyla bu eğitimi tamamladınız, hepinizi tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’ye Gazze tepkisi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM’ye Gazze tepkisi

    AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı, tarafından Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle ‘İnsanlığın Yüzü’ Programı düzenlendi. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda davetli katıldı.

    Burada konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene önce büyük umutlarla kabul edildi. Aradan üççeyrek asır geçmesine rağmen bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma vasfını hala koruyor. Daha adil daha özgür, daha insan odaklı bir dünya ideali ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor. Beyanname bu yönüyle küresel barışın ve istikrarın tesisine de rehberlik ediyor. Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görüyoruz. Beyannamenin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda küresel ölçekte bir hassasiyetin oluşmasına ciddi katkılar sağladığına inanıyoruz. Buna rağmen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alınırken karşıladığımız da bir gerçektir. Batı toplumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer alıyor. Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır. Terörist ve terör kavramları İslam’a saldırmanın, Müslümanları tahkir etmenin, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü. Bundan 4,5 sene önce Yeni Zelanda’da cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermiştir. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldırılar bununla sınırlı kalmadı. Kanada’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne, Avrupa’dan Asya ülkelerine kadar dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. Çok daha enteresan, ‘nefes alamıyorum’ diyerek can veren George Floyd’un dramını asla unutamayız. Benzer olaylarla daha sonra da karşılaştık” diye konuştu.

    Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izlediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Aylan bebeğin ölümü Batıyı insafa getirmedi. Aylan bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında görüldüğü gibi ebediyete yürüdü. Son olarak Filistin kefiyesi ile gezen üç genç Amerika Birleşik Devletleri’nde Sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batılı ülkeler Frey çörç saldırısından hiçbir ders çıkarmadı. Hatta fikir özgürlüğü bahanesiyle İslam ve Müslüman karşıtı eylemleri meşrulaştırdılar, tasvip ve teşvik ettiler. Ne güvenlik boyutu ile ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadılar. Bakınız istatistikler buz dağının sadece görünen kısmı olsa da bu acı gerçeği teyit ediyor. Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Avrupa’da bulunan temsilciliklerinin önünde Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın saldırı gerçekleştirildi. Mukaddes kitabımıza yönelik bu alçak eylemlerin hemen hepsi hükümetlerin izin vermesiyle polis koruması altında düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim olmak üzere kutsal kitaplara yönelik saldırılar sebebiyle bir cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait ibadethaneleri, iş yerlerini, sivil toplum örgütlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarının sayısı günden güne artıyor. Batı’da mukim Müslümanların ibadet, çalışma ve okuma ve inancına göre yaşama hakkı giderek kısıtlanıyor. Meselenin trajikomik yanı tüm bunların demokrasi ve insan haklarının beşiği olarak pazarlanan ülkelerde yaşanmasıdır. Sözle eylem arasındaki farkın bu kadar açıldığı bir dönem olmamıştır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ilkesizliğin ve ikiyüzlülüğün adeta kitabını yazmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

    İslam düşmanlığına göz yumarak Batının çarpık zihin dünyasını ortaya koyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Anlaşılan bu ülkeler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hakların sadece makbul insanlar için geçerli olduğunu düşünüyor. Yine bunların nazarında Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan tam olarak yararlanma hatta hiçbir şekilde yararlanma imkanı bulunmuyor. Bunu açık açık söylemeseler de kültürel ırkçılığa, yabancı karşıtlığına ve İslam düşmanlığına göz yumarak Batının çarpık zihin dünyasını ortaya koyuyorlar. Geçtiğimiz günlerde ifade ettiğim gibi Batının tüm medeniyetini üzerine bina ettiği beş değerin dördü onlarla ilgisi olmayan çalıntı unsurlardır. Nitekim inancı Kudüs nasıra, felsefesi Ege ve Batı Anadolu, Hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu dünyası kökenli olan Batının sadece barbarlık vasfı gerçek anlamda kendisine aittir. Son dönemde Batının barbarlık vasfının örneklerini doğrudan yaptığı ve dolaylı olarak destek verdiği hadiseler vesilesiyle giderek daha sık görmeye başladık. İnsanlığa karşı işlenen suçların eninde sonunda mahşeri vicdanda yargılanmak, faillerinin de tarih önünde hesap vermek gibi bir özelliği vardır. Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini ve arşa yükselen masum çığlıklarını bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işaretleri olarak görüyoruz. Bugün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin göz göre göre çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır” dedi.

    Gazze halkının 7 Ekim’den beri hayatı başta olmak üzere her türlü hakkı, işgalci İsrail güçleri tarafından pervasızca yok edilmekte olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucunda 18 bini aşkın Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Ramallah’ta yerleşimci denen teröristlerin ve İsrail güvenlik güçlerinin saldırılarında 300’e yakın Filistinli şehadete yürüdü. İsrail’in alçakça katlettiği her 3 Filistinliden 2’si kadın veya çocuktur. Anne ve babalarının beyaz kefenlerine sarılarak gözyaşı döktüğü masum sabiler İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Batılı ülkelerin sınırsız desteğini alan İsrail yönetimi Gazze’de tüm insanlığın yüzünü kızartacak canilikte zulümlere ve katliamlara imza atıyor. Savaşta bile dokunulmaması gereken ibadethanelerden okullara, hastanelerden mülteci kamplarına, evlerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri İsrail tarafından alçakça bombalanıyor. Gazze’deki binaların 3’te 2’si ya tamamen yıkılmış, ya ağır hasar almış ya da kullanılamaz hale gelmiştir. İsrail, Gazze halkının suyunu, gıdasını, elektriğini ve iletişimini keserek milyonlarca insanı açlığa ve ölüme mahkum etmiştir. Bugün Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil aynı zamanda insanlığa dair tüm değerler de katledilmektedir. Maalesef bu vahşet karşısında uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. Biz ne dedik, dünya beşten büyüktür. İşte dün ne oldu? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler fakat sadece Amerika’nın ret oyuyla maalesef malum ateşkes reddedildi. Tek başına, böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz, aslında adil bir dünya mümkün. Ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla bütün silah mühimmatı ile yer alıyor. Ey Amerika bunun hesabını nasıl vereceksin? Yani insanlık Amerika’ya insanlık için gerçekten Amerika bir Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek bundan sonra. Başta biz diyemeyiz. Çünkü İsrail’in yanında yer alan Aylan bebeklerin karşısında yer alanlara diyoruz ki biz de sizin karşınızdayız” açıklamasında bulundu.

    Ülkemizdeki Gezi Olaylarında ve Ukrayna’nın işgalinde olay yerlerine kamp kurup saatlerce canlı yapan BBC’den CNN’ine anlı şanlı basın organlarının en büyük icraatları failleri gizleyip zulmü gözlerden kaçırmaktan ibaret olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ İşte biliyorsunuz bizim TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın bir şehidimiz ve kamerayı paramparça ettiler. Hadi ne oldu? Siz basın özgürlüğünden yanaydınız nasıl oldu? Bunların her şeyi yalan. 70’i aşkın basın mensubu Gazze’de ne yazık ki ebediyete yürüdü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ise zaten bir umudumuz, beklentimiz kalmadı. Görevi küresel barışı ve istikrarı korumak olan Güvenlik Konseyi 7 Ekim’den bu yana İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. Ne çatışmalar bir an önce dursun diyen 121 ülkenin iradesi ne Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin çabaları ne de geçici üyelerin gayretleri Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerini harekete geçirmeye yetmedi. Dün gece yapılan oylamayı Amerika’nın vetosu nedeniyle yine ateşkes kararı çıkmadı. Aralarında daimi üyelerin de olduğu 13 ülkenin tasarıya evet oyu vermesine rağmen maalesef sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi reformu edilmesi olmazsa olmaz şarttır şart. Bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil. Bunu sadece burada konuşmuyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da aynen bu ifadeleri kullanan bir lider olarak söylüyorum” dedi.
    Gazze’deki zulümlerle birlikte Birleşmiş Milletler’in bu aciz ve işlevsiz yapısının da tüm dünyada sorgulanacağına inandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Bakın çok açık söylüyorum Gazze’den sonra hiçbir şey eski tas eski hamam devam edemez. İşgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan zulmün hoyratlığın, barbarlığın hesabı insanlık vicdanı ile birlikte hukuk önünde de mutlaka sorulmalıdır. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Allah’ın izniyle eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte tüm insanlık adına yapacağız. Bir daha benzer dramlar yaşanmasın diye, anne babalar çocuklarının parçalarını toplamasın diye, zulüm zalimin yanına kar kalmasın diye, dünyanın dört bir yanındaki masumlar geleceklerine güvenle bakabilsin diye mücadelemizi cesaretle sürdüreceğiz. Gazzeli çocuklar için gözyaşları ile ciğerparelerine sarılan o Gazzeli anneler, babalar için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Rabbim Gazzeli kardeşlerimize sabır versin, tahammül versin, dayanma ve direnme gücü versin diyorum. Tüm imkanlarımızla Filistin’in yanında olurken elbette gönül coğrafyamızdaki diğer kardeşlerimizi de ihmal etmiyoruz, etmeyeceğiz. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Arakan’dan Türkistan’a ve Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, hukuku ayaklar altına alınan, zulme ve baskıya maruz kalan bir kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak bizim görevimizdir. Daha önce de söylediğim gibi bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimizle Doğu Türkistan Türkleri, Kıbrıs Türkleri ile Irak Türkmenleri arasında hiçbir ayrım hiçbir fark yoktur ve olamaz. Çünkü biz tüm bu coğrafyalarda yaşanan bu hadiselere merhum Akif’in şu mısralarında dile getirdiği yüksek vicdan penceresinden bakıyoruz. Ne diyor Akif, kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım ama severim mazlumu. Biz de kim olursa olsun zalimin hasmıyız, mazlumun da hamisiyiz. İsrail yönetiminin terör eylemlerine göz yumanlar ve destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacak ama biz başımız dik, alnımız ak bir şekilde hakkı savunmaya devam edeceğiz. Bu uğurda yalnız da kalsak, bedel de ödesek yolumuzdan dönmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kısıtlayan pek çok engeli ortadan kaldırdık. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini temin ettik. Ülkemizde hiç kimsenin kökeni, inancı, ibadeti, meşrebi, dili, kıyafeti, sakalı, başörtüsü hülasaten dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik aksini savunduk. Eğitim hayalleri üniversite kapılarında yıkılan kızlarımıza yönelik ayrımcılığa biz son verdik. Kılık kıyafetinden dolayı iş hayatından, devletten, bürokrasiden hatta siyasetten dışlanan kadınlarımıza haklarını yine biz teslim ettik. Ülkemiz kadınları seçilme hakkını yani parlamentoda hiçbir kısıtlama olmadan görev yapma imkanını tam manasıyla bizim dönemimizde kullanabilmiştir. Kamu denetçiliği ve insan hakları eşitlik kurumu gibi yeni yapılarla hak arama yollarını genişlettik. Devlet-vatandaş ilişkisinde köklü bir paradigma değişikliği gerçekleştirdik. Hiçbir farklılığa bakmaksızın tüm vatandaşlarımıza eşit davranan bunları zenginlik olarak gören bir anlayışın yerleşmesini biz sağladık. Tek parti faşizminini ve darbelerin milletimizin gönül dünyasına açtığı yaraları hamdolsun yine biz sardık. Adaletin ve güvenlik hizmetlerinin kalitesini artırarak adil yargılanma hakkı için çok sayıda çalışma yaptık. Bu amaçla yargı reformu yasa paketleri, insan hakları eylem planları, yargı reformu strateji belgeleri hazırlayıp hayata geçirdik. İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulayarak bu suça ilişkin cezaları artırdık, zaman aşımını kaldırdık. Farklı din, mezhep ve inanç gruplarına ait vakıfların mülk edinmelerini kolaylaştırdık. Resmi dilimiz olan Türkçe dışındaki dil ve lehçelerin öğreniminin önünü açtık. Bu dillerde siyasi propaganda, radyo ve televizyon yayını yapılmasına imkan tanıdık. Kürkçe yasaktı önünü biz açtık. Her türlü siyasi propagandayı Kürkçe olarak da benim Kürt vatandaşlarım Kürt kardeşlerim yapabiliyor önünü biz açtık. Nefret suçu ilk kez bizim dönemimizde ceza mevzuatımıza girmiştir. Alevi ve Bektaşi kardeşlerimiz ile Roman vatandaşlarımızın haklarına yönelik birçok önemli düzenlemeyi yaptık. Kültür Bakanlığımız bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımız bu çabalarımızın en güzel meyvelerinden biri olmuştur. İnsanımızın ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda inanç hürriyeti konusunda ilave adımlar atmayı sürdüreceğiz. Şunu büyük bir memnuniyetle söylemek isterim Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim hükümetlerimiz döneminde ulaşmıştır” dedi.

    Tek parti döneminde Cumhur ile cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini temin ederek milli iradeye vurulan zincirleri parçalayıp attıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Tamamını burada saymaya kalksak saatler sürecek nice reformu nice atılımı tarihe geçen büyük bir demokratik hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı zaten günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor. Geçmişle kıyaslandığında ülkemizin nereden nereye geldiğini çok iyi biliyor. Terör örgütlerine karşı farklı cephelerde yürüttüğümüz mücadelede ülkemizin insana, insan hayatının korunmasına, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasına verdiği önemin bir göstergesidir. Beynini yıkadıkları gencecik çocukları ölüme gönderen, zorla kaçırdıkları kadınları, kız çocuklarını istismar eden daha kundaktaki bebekleri vahşice katleden, masumların kanı ve canı üzerinden ikbal devşiren bu insanlık düşmanlarının kökünü kurutmakta kararlıyız. Yaklaşık 40 yıldır kan döken vatandaşlarımıza kan kusturan bu alçakları tarihin çöp sepetine atmadan mücadeleyi elden bırakmayacağız. Burada önemli bir hususa daha değinmek durumundayım. Son 21 yılda yaptıklarımızın tamamını çok kıymetli bulmakla beraber hak ve hürriyetler meselesinde durağan bir yaklaşım sergilemiyoruz. Hayatın değişen dinamiklerini içinde biz de kendimizi sürekli yeniliyoruz, sürekli geliştiriyoruz. Vatandaşlarımızın bizar olduğu ne varsa hepsinin de çözümünü bulmak ve uygulamak bizim asli vazifemizdir” açıklamasında bulundu.

    Mesela başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanlarımızın haklarını korumanın da görevimiz olduğu bilinciyle hareket ettiklerini belirten Erdoğan, “Başı boş sokak hayvanları ile ilgili artan şikayetlerin farkındayız. Önceki gün Ankara’da yaşanan ve bir evladımızın ağır yaralandığı elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inşallah inancımıza, kültürümüze ve şefkat medeniyetimizin bize vaz ettiği ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturacağız. Özetle insanın hak ve hukukunun söz konusu olduğu hiçbir alanı boş bırakmıyor, görmezden gelmiyor, ihmal etmiyoruz. Elbette bazı süreçler vakit alabiliyor. Ama nihayetinde her meseleyi hal yoluna koyuyoruz. Vatandaşlarımızdan hükümetimize güvenmeye, bize inanmaya, bize destek olmaya devam etmelerini istiyorum. 31 Mart’ı unutmuyoruz değil mi? 31 Mart’a hazırlanıyor değil mi? Ne diyoruz, inşallah yeniden İstanbul diyoruz ve yola devam ediyoruz. Yeniden Ankara diyoruz yola devam ediyoruz. Durmak yok yola devam diyoruz” dedi.

  • Otobüs alev alev yandı, 23 yolcu kurtarıldı

    Otobüs alev alev yandı, 23 yolcu kurtarıldı

    Olay, sabah saat 06.50 sıralarında Çanakkale-Lapseki yolu üzerinde meydana geldi. Bursa-Çanakkale seferi yapan Göksel Borçlu idaresindeki içerisinde 23 yolcusu bulunan yolcu otobüs nedeni henüz belli olmayan bir şekilde motor kısmından alev alması sonucu alev alev yandı. Olay yerine ihbar üzerine sevk edilen itfaiye ekiplerinin müdahalesi sonrası yangın söndürüldü. Yangın sonrası yolcu otobüsü kullanılmaz hale geldi.

    Yangında yaralı ve can kaybı yaşanmazken, polis olayla ilgili inceleme başlattı.

    Öte yandan, otobüsün yanma anı bir vatandaş tarafından cep telefonu ile saniye saniye kaydedildi.