Kategori: Türkiye

  • Flamingolar yerini kuğulara bıraktı

    Flamingolar yerini kuğulara bıraktı

    200 kuş türüne ev sahipliği yapan Arin Gölü’nde göç zaman başladı. Yaz aylarında İran’dan Arin Gölü’ne göç eden flamingolar, havaların soğumasıyla daha sıcak yerlere göç ederken, kaz ve ötücü kuğular ise kuş cennetinde yaşamaya devam ediyor.

    Burhan Yağşi isimli vatandaş, Arin Gölü’nün kurumasını istemediklerini belirterek, “Çünkü burası hep kuşların cıvıl cıvıl sesiyle bizleri büyülüyor. Flamingolar gittiler, şimdi ise ötücü kuğular ve kazların seslerini duyuyoruz. Gerçekten muhteşem bir manzara, hep bu güzel görüntülerin olmasını istiyoruz” dedi.

  • Yaban keçilerinden kartpostallıık görüntü

    Yaban keçilerinden kartpostallıık görüntü

    Bir zamanlar terör endişesi duyulan Tunceli ile Erzincan arasındaki Munzur Dağlarında Erzincan ve Tunceli Jandarma Komutanlığı timleri, Kemah, Pülümür, Ovacık kırsallarında gerçekleştirdikleri başarılı operasyonlarla terörün sonunu getirdi.
    Terörden temizlenen Munzur Dağlarında yabani hayvan popülasyonunda artış gözlendi.

    Kışla birlikte karla kaplanan Munzur Dağlarında nesli tükenme tehlikesi altında bulunan birçok yabani hayvan objektiflere yansımaya başladı. 3 bin 300 rakımlı Munzur Dağlarının karlı zirvesinde ve zaman zaman da bin rakımlı aşağı kısımlara inen yaban keçileri sürüler halinde görüntülendi.

    Doğa Koruma Birliğinin (IUCN) yayımladığı Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi’nde bulunan, avlanması yasak ve koruma altındaki tür olan yaban keçileri, Erzincan’da besicilik yapan Mert Yılmaz tarafından göç yolunda görüntülendi. Karl

  • Karda beslenen tavşanlar

    Karda beslenen tavşanlar

    Ardahan’da akşam saatlerinde etkili olan sağanak sabah saatlerinde yerini kar yağışına bıraktı. Karla birlikte kent yeniden beyaza büründü. Halilefendi mahallesinde restoranın bulunduğu alanda kar altında yiyecek arayan 2 tavşan görüntülendi.

    İşletme sahibi tarafından beslenen ve doğada zaman geçirmeleri için kafesinden çıkarılan tavşanlar karın keyfini çıkardı.

  • “Glomus tümöründen korkmayın”

    “Glomus tümöründen korkmayın”

    Van’da genetik yapıdan kaynaklı glomus tümörüne yakalanan Aykut Dağ (26) yapılan başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, glomus tümörü hastalığının genetik olarak karşılaşılabilen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Geçen sene Aykut Dağ’ın abisi Enver Dağ’ı ameliyat ettiğimizde ben aileden hepsinin muayene olmasını istemiştim. Çünkü hem dayı tarafında hem de babaanne tarafında glomus tümörü öyküsü vardı. Genelde genetik vakalarda üst üste kardeşlerde veya kuzenlerde olabiliyor. Ben geçen sene Enver beyi ameliyat ettiğimizde tembihlemiştim. Aykut beyi bu yıl çok erken yakaladık. Yaklaşık bir santimlik bir tümörü vardı ve çok kolay bir ameliyat geçirdi” dedi.

    Hastaların tümör adı geçince bıçak vurulamadığını düşündüklerini belirten Dr. Başel, “Glumos tümörü korkulacak bir hastalık değil. Hastalarımızın hep tereddüttü şu. Adı tümör olunca bıçak vurulmaz, diye düşünüyor. Öyle bir şey yok. Bu iyi huylu bir tümör. Burada en önemli şey. İki hata yapılıyor. Biri beklemek, diğeri ise biyopsi yapmak. Bu iki hataya da maalesef çok denk geliyoruz. Burada mağdur olan hastalar oluyor. Hasta geliyor. ‘Hocam bende bu hastalık 3-4 yıldır var ama doktor takip etti’ diyor. Burada kaybeden hasta oluyor. Çünkü ameliyatın riski artıyor, iyileşme süreci uzuyor, komplikasyonlar artıyor. Burada Aykut bey duyarlı davrandı. Bir ultrason kontrolünde tümörü fark ettik ve ameliyatını yaptık. İki gün içinde taburcu haline geldi. Hiçbir komplikasyon gelişmedi, yoğun bakımda da yatmadı. Her şeyi on numara ama beklesek tümör büyürse; hem riski artıyor, iyileşme süreci uzuyor, doktor ve hasta için zor. Bu yüzden hastalar, genetik yapılarında varsa mutlaka yıllık tarama yapsınlar, tümör tanısı konulduğunda mutlaka beklemesinler, mutlaka bu işi yapan doktora tedavi yoluna gitsinler ve kesinlikle biyopsi yapmasınlar” ifadelerini kullandı.

    25 gün önce baş ağrısı şikayetiyle geldiği hastanede glomus tümörüne yakalandığını öğrendiğini belirten Aykut Dağ isimli hasta ise “Korkulacak bir şey değil. İki gün önce ameliyat oldum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Halil Hoca zaten daha önce tanıdığımız güvendiğimiz bir doktor. Kendisine teşekkür ediyorum” dedi.

    ‘Nenem bu hastalıktan ölmüştü”

    Bir yıl önce aynı hastalıktan ameliyat olduğunu anlatan hastanın abisi Enver Dağ da, “Ben yakalandığımda Ankara ve İstanbul’da doktor aradım. Hem maddiyat olarak çok yüksekti hem de erişemiyordum. Gittiğim doktorlar da yüzde 50 felç olursun diyorlardı. Halil Hocaya geldim. Beni ameliyat etti. Şuadan eskisinden daha iyiyim. Benim nenemde glomus tümörüne yakalanmıştı. O zaman Erzurum’a götürülmüştü. Orada yarayı açtılar ve ameliyat yapmadan yaranın üstünü kapattılar. Nenem bu hastalıktan öldü. Ben bu manada başarılı ameliyatlar gerçekleştiren Halil Hocaya ve hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • ‘Sibirya suçulluğu’ Adana’da bulundu

    ‘Sibirya suçulluğu’ Adana’da bulundu

    Türkiye’de ilk kez 2021 yılında Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Milleyha Sulak Alanı’nda Sibirya suçulluğu görüntülendi. Türkiye’de nadir görülen kuş, geçtiğimiz gün akşam saatlerinde merkez Çukurova ilçesine bağlı Turgut Özal Bulvarı’nda Anadolu Muhtarlar Federasyonu’nun balkonuna kondu. Güzelyalı Mahalle Muhtarı ve Anadolu Muhtarlar Federasyonu Başkanı Göktürk Güngör, balkona kuşun geldiğini fark edip dışarı çıktığında, gagası kırılmış ve yaralı bir kuş gördü.

    Kuşu tedavi ettirdi

    Kuşu alıp veterinere götüren Güngör, veterinerde kuşun Türkiye’de nadir görülen ‘Sibirya suçulluğu’ cinsi olduğunu öğrendi. Kuşun veterinerdeki tedavisinin ardından Güngör, kuşu alıp evine gitti ve sabah saatlerinde Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü ekiplerine haber verdi. Ekipler ise kuşu gelip teslim alarak, doğaya bıraktı.

    “Cinsi değişik olduğu için şaşırdım”

    Kuşu teslim etmeden önce konuşan muhtar Göktürk Güngör, “Toplantı yaparken balkona kuşun geldiğini fark ettim. Dışarı çıktığımda ise gagası kırılmış ve yaralı bir kuş gördüm. Cinsi değişik olduğu için şaşırdım ve hemen veterinere götürdüm. Veteriner de kuşun Türkiye’de nadir görülen Sibirya suçulluğu olduğunu öğrendim. Çok şaşırdım. Bizim 1 gece misafirimiz oldu. Bugün de ekiplere teslim edeceğiz” dedi.

    Öte yandan muhtar Güngör, kuşun çok uysal olduğunu ve kendisini sevdirdiğini söyledi.

  • Trabzon Hurması hasadı yapıldı

    Trabzon Hurması hasadı yapıldı

    Keban’ bağlı Çalık köyünde Trabzon Hurması Hasat Etkinliği yapıldı. Etkinliğe ilçe Kaymakamı Furkan Atalık, İl Tarım ve Orman Müdürü Ali Kılıç ile üreticiler katıldı.

    Hurma üretiminin her geçen yıl artığını belirten İl Müdürü Ali Kılıç, “Trabzon hurması diğer adıyla cennet meyvesi ilimizin Keban ve Karakaya baraj sahillerine yakın ve iklim istekleri bakımından uygun olan arazilerde yetiştirilmektedir. Raf ömrünün uzun olması, taze tüketimi yanında bütün veya parçalı olarak kurutulmuşu son yıllarda rağbet görmekte ve sevilerek tüketilmektedir. Bugün Keban ilçesi Çalık köyünde hasadına katıldığımız bahçe 15 dekar ve yaklaşık 7 ton hurma hasadı bekleniyor. Hasadın üreticilerimize hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum” dedi.

  • Yeni bir salgın mı başlıyor?

    Yeni bir salgın mı başlıyor?

    Yakın zamanda Covid-19 salgını nedeniyle travma yaşandığını o bakından herkesin tedirgin olmasının normal karşıladıklarını kaydeden Özlü, “Bildiğimiz kadarıyla bu olguların ardından yeni bir virüs ya da bir mikroorganizma belirlenmiş değil. Bİr telaş bir panik oluşturacak bir risk şu an görünmüyor. İzlemek lazım, vakaların artışı dönemsel olarak çok beklenmedik bir olay değil” dedi.

    Çin’den özellikle çocuk yaş grubunda daha çok olmak üzere solunum yolu enfeksiyonları sıklığında bir artış bildirilmeye başlandığını kaydeden Özlü, “Çin’den özellikle çocuk yaş grubunda daha çok olmak üzere solunum yolu enfeksiyonları sıklığında bir artış bildirilmeye başlandı. Daha sonra bu artışın Danimarka, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde hatta Fransa’da da görüldüğüne dair bilgiler geliyor. Hindistan’da bu konuda tedbir alan ülkeler arasında yer alıyor. Yeni bir virüs mü var? Acaba yeni bir salgın mı başlıyor diye bir korku oluştu. Yakın zamanda böyle bir travma atlattık Kovid-19 salgını nedeniyle. O bakımdan herkesin tedirgin olması bence çok da şaşırtıcı değil. Bildiğimiz kadarıyla bu olguların ardından yeni bir virüs ya da bir mikroorganizma belirlenmiş değil. Mevsimsel olarak bu dönemde zaten bu tür solunum yolu enfeksiyonlarında bir artış beklediğimiz bir durum. Vakalardan da daha çok şimdiye kadar bildiğimiz virüsler ve bakteriler izole edilmiş. Daha çok görülen RSV dediğimiz Rinovirüs dediğimiz ya da Adenovirüs dediğimiz insanda hastalık yapan virüslerin neden olduğu hatta mikroplazma dediğimiz bir bakterinin de burada rol oynadığı yönünde veriler var. Dolayısıyla bir telaş bir panik oluşturacak bir risk şu an görünmüyor. İzlemek lazım vakaların artışı dönemsel olarak çok beklenmedik bir olay değil” diye konuştu.

    “Endişe edecek bir şey yok ama tedbirli olmakta fayda var”

    Türkiye’nin griple ilgili Sağlık Bakanlığının yayımladığı verileri takip ettiklerini ve bu yönde daha önceki yıllardakinden farklı bir yoğunluk ya da sıkıntı gözükmediğini ifade eden Özlü, “Zaten kış mevsimi dolayısıyla hepimizin tedbirli olması gerekiyor. Bu mevsimde Kuzey Yarımküre ülkelerinde bu tür enfeksiyonlar beklenen durum. Özellikle çocuklarda daha ön planda görülür zaten bildirilen raporlarda o yönde. Zatürre ile seyrettiğine dair bilgiler var. Bu tür solunum yolu enfeksiyonları üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde başlıyor daha çok boğaz iltihabı üst solunum enfeksiyonu gibi ama zatürreye de dönüşebiliyor. Özellikle kreşler, okullar çocuklar arasında yayılımı çok daha kolay. Ülkemizde bu yönde şu anda bir veri yok. Türkiye’nin griple ilgili Sağlık Bakanlığının yayımladığı verileri sitede takip ediyorum. Gördüğüm kadarıyla daha önceki yıllardakinden farklı bir yoğunluk ya da sıkıntı gözükmüyor. Türkiye’de de RSV, Rinovirüs Kovit dışı diğer Kronovirüsler mevsimsel olarak her yıl görüldüğü gibi bu sene de görülmeye devam ediyor. Endişe edecek bir şey yok ama tedbirli olmakta fayda var” diye konuştu.

  • Ozon tedavisinin yararları

    Ozon tedavisinin yararları

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin Küçükkaya, destekleyici tedavi yöntemlerinden glutatyon uygulamaları ve ozon terapi tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Küçükkaya, ”Bu tedaviler hem bağışıklığı güçlendirir hem de vücutta detoks etkisi yapar” şeklinde konuştu.

    “Covid salgınıyla bağışıklığın değeri anlaşıldı”

    Sağlığın çok boyutlu ele alınması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Küçükkaya, “Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımına göre sağlık ruhen, bedenen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Bu tanım ile sağlığın çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir kavram olduğu vurgulanmaktadır. Son dönemlerde özellikle Covid-19’un da hayatımıza girmesiyle birlikte insanlar beden ve vücut sağlığının ne kadar önemli olduğunu, bağışıklığı korumanın ne kadar güçlü bir kalkan olduğunu; hasta olmadan da koruyucu sağlık hizmeti almanın önemli olduğunu fark etti” ifadelerini kullandı.

    “Vitamin, mineral ve aminoasit ihtiyacı kişiye özel planlanmalı”

    Vücudumuzun işlevini iyi yönetebilmesi için kişiye özel planlamalar yapılması gerektiğine değinen Uzm. Dr. Küçükkaya, “Vücudumuzun vitamin, mineral, aminoasit ihtiyacını bilinçsiz sanayileşme, genetiği değiştirilmiş besinler, su ve hava kirliliği gibi nedenlerden dolayı yediklerimizden ve içtiklerimizden tam olarak karşılayamıyoruz. Karşılansa dahi emilim bozukluğu, bağırsaklarımızda bulunan probiyotik dengesizliği gibi problemlerden dolayı yeteri kadar emilim her zaman gerçekleşemiyor. Bu nedenle vücudumuzun maksimum kapasitede çalışabilmesi için vitamin, mineral ve aminoasitlerin alınması kişiye özel planlanmalıdır. Bu planlamada kapsamlı anamnez ve fizik muayenesini takiben, vücudun klinik tablosunu ortaya çıkaran detayları kan-idrar-gaita tahlillerinden sonra kişiye özelleştirilmiş destekleyici ve /veya tedavi edici terapi protokolleri uygulanır” diye konuştu.

    “Glutatyon damar yolu ile alınabilir”

    Glutatyon tedavisinin vücuttaki glutatyon seviyelerini artırmaya yardımcı olan bir tedavi olduğunu ve bu tedavinin en yaygın yönteminin damardan glutatyon verilmesi olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Küçükkaya, “Glutatyon tedavisinde uygulanan IV terapi, damar yolu aracılığıyla vitaminlerin, minerallerin, aminoasitlerin ve antioksidanların doğrudan dokulara nüfus ettiği ve yüzde 90-100 emilim oranıyla (ağızdan mümkün olan emilim sadece yüzde 10-20’dir) bu maddelerin dokulara iletmenin hızlı ve etkili yoludur” dedi.

    “Vücuttaki kötü molekülleri etkisiz hale getiriyor”

    Uzm. Dr. Küçükkaya, “Glutatyon, vücudumuzda dolaşan tüm kötü molekülleri (serbest radikaller) toplayan ve onları etkisiz hale getiren bir kükürt kimyasal grubu içerir. Vücutta bulunan serbest radikaller ve reaktif oksijenin yok edilmesini sağlar. Glutatyon güçlü bir antioksidandır, damar yolu ile alındığından doğrudan kana karışmaktadır. Bu şekilde vücutta bulunan serbest radikaller ile hızlı bir şekilde savaşmaya başlar. Böylece vücut hücrelerini koruması da sağlanmış olur” şeklinde konuştu.

    “Ozon terapi cilde faydalıdır”

    Ozon terapide ise farklı yöntemlerin kullanıldığını dile getiren Uzm. Dr. Küçükkaya, şunları söyledi:

    “Ozon terapi ise ozon molekülü sayesinde oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını sağlar, bağışıklık sistemini harekete geçirir. Dolayısıyla, vücudun kendi antioksidanları ve serbest radikallere karşı savaşan koruyucu hücrelerini de aktive eder. Ozon terapi, yaşlanmayı önleyici etkilerin yanı sıra fiziksel dayanıklılığı ve yaşam kalitesini önemli ölçüde arttırır. Cildin de kendisini yenilemesini sağlar.”

    “Fiziksel dayanıklılığı artırır”

    Ozon tedavisinin faydalarını anlatan Uzm. Dr. Küçükkaya, “Stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk durumlarında kişilere uygulanan Ozon (O3) tedavisi çok iyi yanıt verir. Ozonun kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma aktivasyonu sayesinde oluşan genel iyilik hali ile kişiler kendilerini yenilenmiş hissetmektedirler. Profesyonel sporcular özellikle bu tedaviden oldukça faydalanmaktadırlar, çünkü ozon fiziksel dayanıklılığı artırmaktadır” dedi.

    “Kanser hastalarında tercih edilebilir”

    Kanser hastalarında da ozon tedavisinin tamamlayıcı tedavi olarak oldukça başarılı olduğunu belirten Uzm. Dr. Küçükkaya, “Burada ozon, düşük dozlarla immun sistem (bağışıklık sistemi) aktivasyonunda kullanılmaktadır. İmmun hücreler (örneğin lenfositler, yardımcı ve baskılayıcı hücreler, lenfositler ve natural killer hücreler-katil hücreler) sitokin olarak adlandırılan haberci proteinleri üretmek için ozonun başlattığı biyolojik reaksiyonlar yoluyla aktif hale getirilir. Ozonlanmış kanın hastaya verilmesiyle pozitif olarak artan bir immün reaksiyonu başlatılır, bu aynı zamanda vücudun genel direncinin ve zindeliğinin artmasına katkıda bulunur. Ozon, kemoterapi seanslarında kullanılan ilaçların etki mekanizmalarını artırıcı özellik gösterebilmektedir. Enflamasyonlu (iltihaplı) bağırsak hastalıklarında özellikle erken dönemde, Ozon gazının rektal insüflasyonu şeklinde yapılan lokal uygulamanın çok yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Huzursuz (irritable) bağırsak sendromu, spastik kolon ve diğer kolit durumlarda da faydalı etkisi mevcuttur. KOAH ve diğer kronik solunum hastalıklarında ozon tedavisinin doku oksijenasyonunu artırdığı için hastaların hareket performansını ve dokusal oksijen azlığını kısmi düzelttiği belirtilmektedir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Cizre’de Dicle Nehri’nde kaybolan kızın cansız bedeni Suriye’de bulundu

    Cizre’de Dicle Nehri’nde kaybolan kızın cansız bedeni Suriye’de bulundu

    Cizre ilçesinde 27 Kasım tarihinde kardeşi Zelal ile Dicle Nehri’ne atlayan Zelin Çalış, akıntıya kapılıp suda kaybolurken kardeşi Zelal Çalış balıkçılar tarafından kurtarılmıştı.
    Cizre Belediyesi dalgıç ekibi, Van Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği, Diyarbakır ve Şırnak AFAD ekipleri ile Van AFAD ekibi ve kurbağa adamlardan oluşan dört ayrı ekip su altında, su yüzeyinde ve havadan drone desteği ile genç kızı bulmak çalışmalar yürütüldü.

    Dört ayrı ekibin dört ayrı botla Irak sınırına kadar 27 Kasım’dan bu yana sürdürdüğü arama kurtarma çalışmaları devam ederken, kayıp kızın cansız bedeni Suriye’de Hane köyü civarında köylüler tarafından bulundu.

    Köylülerin haber vermesi ile birlikte AFAD ekipleri kızın cenazesini almak için Hane köyüne doğru yola çıkarken, 10 gündür devam eden arama kurtarma çalışmaları da sona erdi.
    Olayla ilgili inceleme devam ediyor.

  • Kayseri’de silahlı kavga: 1 ağır yaralı

    Kayseri’de silahlı kavga: 1 ağır yaralı

    Edinilen bilgiye göre, Zümrüt Mahallesi Çamdüzü Sokak’ta bulunan müstakil bir evde meydana gelen olayda, Ş.Ö. ile yabancı uyruklu M.N.A. (15) arasında henüz bilinmeyen bir sebepten tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine Ş.Ö. evde bulunan tüfekle M.N.A.’yı yaraladı. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, sağlık ekipleri de ağır yaralanan M.N.A’yı olay yerindeki ilk müdahalenin ardından Kayseri Şehir Hastanesi’ne kaldırdı. Polis olaydan sonra kaçan Ş.Ö.’yü yakalamak için çalışma başlattı.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.